Ankara'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz 2016'daki darbe girişimi sırasında komuta merkezi olarak kullandığı Akıncı Üssü'ndeki eylemlere ilişkin 473 kişinin yargılandığı davaya sanık savunmalarıyla devam edildi.
03.03.2018 15:48 Ankara'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz 2016'daki darbe girişimi sırasında komuta merkezi olarak kullandığı Akıncı Üssü'ndeki eylemlere ilişkin 473 kişinin yargılandığı davaya sanık savunmalarıyla devam edildi.
26.02.2018 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki salonda görülen duruşmaya sanıklar, şehit yakınları ve gaziler ile taraf avukatları katıldı.
Duruşmada savunma yapan sanık eski pilot kurmay yüzbaşı Uğur Uzunoğlu, olaydan 11 gün önce Akıncı Üssü'ne atandığını, o günlerde sağlık kontrolleriyle uğraştığını söyledi. Olay günü 143. Filo Komutanı Mustafa Azimetli'nin Terörle Mücadele Harekatı (TMH) olacağını, gerekirse çağrılabileceğini söylediğini anlatan sanık Uzunoğlu, "Azimetli'yle konuştuktan sonra filoyu terk ettim. Ankara'ya yeni taşındığım için eve dönüp eşimle alışverişe gittik." diye konuştu.
Evinde dinlendiği esnada, "Akşam maç var, bekliyoruz." denilerek TMH görevine çağrıldığını öne süren Uzunoğlu, savunmasını şöyle sürdürdü: "Kendi aracımla 143. Filo'ya gittim. Filoda binbaşı Karabulut, beni 141. Filo'ya gönderdi. Daha sonra oradaki uçuş brifingine katıldım. Çok önemli bir TMH olacağı, hedeflerin havada verileceği söylendi. Uçuş teçhizatımı hazırladım. Balıkçı yarbay 1 numara, ben 2 numara olarak planlandık. Kuyruk numarasını hatırlamadığım uçağa bindim. Uçak da mühimmat yüklüydü. Kontrolleri yaptıktan sonra Balıkçı yarbayın arkasından kalktım.
Akıncı Üssü üzerinde Balıkçı yarbayın uçağında arıza olduğunu anons ettiler. Akıncı güney kapıda beklememiz söyledi. Daha sonra bölgeye intikal ettik. Uçak içindeki 'check list'ten baktım. 1 numara uçak iniş yaptı. Havada 10-20 dakika daha bekledim, sonra ben de geri göndüm." Uzunoğlu, iniş yaptıktan sonra filoda teçhizatlı askerler gördüğünü, kursiyer gazinosuna geçtiğinde darbe girişiminden haberdar olduğunu, eşiyle görüşmesinin ardından gazinoya geçip uyuduğunu iddia etti.
Saat 04.00 civarında uyandığında filo çevresindeki askerlerin arttığını gördüğünü söyleyen Uzunoğlu, "Şoke oldum. Tam teçhizatlı askerlerin artmış olması beni korkuttu. Sabah olduğunda nereye gideceğimi bilemiyordum. Filoyu terk edip lojman bölgesine geçtik. Bu zaman diliminde ailem ve eşimle konuştum. Pazar gününe kadar bekledim. Sonra evime gittim." diye konuştu.
O gece bir kez havalandığını, havada kaldığı 1,5 saat boyunca alçak uçuş yapmadığını öne süren Uzunoğlu, Gölbaşı Özel Harekat Daire Başkanlığına bomba attığına ve TBMM'yi bombalayan uçağın ikinci pilotu olduğuna dair tespitleri kabul etmedi. Uzunoğlu, savcılıkta vermiş olduğu, "TBMM ve çevresinde insan grubu veya kalabalığı takip etmedim, görmedim. Ayrıca, bir önceki uçuşumda aynı şekilde 'sniper poduyla' Gölbaşı ilçesindeki bombalama eyleminde de podla baktığımda aşağıdaki hareketliliği görüp filoya telsizle anons etmiştim. Bu noktayı bombalama talimatı filodan gelince Polis Özel Harekat binası olduğunu bilmediğim bu noktanın nizamiyesine bomba atışı yaptım." şeklindeki ifadenin zorla yazdırıldığını ileri sürdü.
Savcılıkta baskı ve tehdit altında ifade verdiğini iddia eden Uzunoğlu, tahliyesini istedi. Mahkemede Akıncı Üssü'ndeki görüntüleri ve telsiz konuşmaları dinletilen sanık Uzunoğlu, filodaki kişinin kendisi olduğunu ancak telsiz konuşmalarının kendisine ait olmadığını, ayrıca konuşanların da kim olduğunu bilmediğini ileri sürdü. Sanığın çapraz sorgusunda Mahkeme Başkanı Selfet Giray'ın, "O gece 'Aslan-5' çağrı kodunu sen mi kullandın?" sorusuna Uzunoğlu, "Ben o gece 'Kurt' çağrı adını kullandım." diye yanıt verdi.
Öğleden sonra sanığın çapraz sorgusuna devam edilecek. İddianameye göre saat 00.33'te Gölbaşı'ndaki Emniyet Özel Harekat Daire Başkanlığına atış yapıldı. Sanık Hüseyin Türk ve Uğur Uzunoğlu, F-16 uçağıyla Özel Harekat Daire Başkanlığını bir GBU-10 bombasıyla vurdu. Saldırı sonucu 44 kişi şehit düştü, 36 kişi yaralandı ve tesiste 6 milyon 341 bin 879 liralık zarar meydana geldi.
Duruşmanın öğleden sonraki bölümünde çapraz sorgusu yapılan sanıklardan eski pilot kurmay yüzbaşı Uğur Uzunoğlu, cumhuriyet savcısının "Filoya yeni tayin oldum.' dedin. 143. Filo'ya tayini sen mi istedin?" sorusu üzerine "Atama formu doldurduk. Dört tane istek yapmak zorundayız. İlk tercihim Eskişehir'di ancak Akıncı Üssü çıktı. Özel bir istek değildi." cevabını verdi.
Sanık Uzunoğlu, avukatı Hande Berktin'in yönlendirmesi üzerine, müşteki avukatlarının sorularına cevap vermeyeceğini söyledi.
İçişleri Bakanlığı avukatı Uğur Kızılca, 15 Temmuz gecesi Özel Harekat Dairesinde şehit olan Hüseyin Göral'ın eşi müşteki Nadire Ceren Göral'ın yazılı beyanını okuyarak, sanığa "Siz de polis oğlu olduğunuzu söylüyorsunuz. Türk savaş uçakları tarafından atılan bombayla Hüseyin şehit oldu. Bir polis oğlu olmanız sebebiyle dürüstçe cevap vereceğinize inanıyorum. Devre arkadaşlarınızdan kim ya da kimler bunu yapmış olabilir? O güne ilişkin bilgi ve görgünüz nedir?" diye sordu. Bunu üzerine Uzunoğlu, "Bunlarla ilgili görüşlerim var ancak avukatımın usulle alakalı beyanlarına katılıyorum. Cevap vermiyorum." dedi.
- "Tehdit edilerek uçtum"
Sanık eski pilot kurmay yüzbaşı Yücel Canbolat da iddianamede geçen kendisi hakkındaki tüm suçlamaları reddettiğini belirterek, savunmasına başladı.
Canbolat, olay tarihinde 142. Filo'da görev yaptığını 15 Temmuz'da sabah rutin mesaisine başladığını, saat 10.00'da eğitim uçuşu yapacakken motor arızası olduğundan kalkış yapamadığını, bayrak töreninden sonra 14.50 gibi mesaisini bitirip evine gittiğini anlattı.
Verilen emir doğrultusunda saat 23.40 civarında üsse kendi sivil aracıyla girdiğini, rutin kontrollerini yaptıktan sonra 142. Filo'ya geçtiğini beyan eden Canbolat, o gece Akıncı Üssü'nde yaşadıklarına ilişkin şunları söyledi:
"Filo'nun kapılarının kapalı olduğunu anladım. Sonra 143. Filo'ya gittim. Ali Karabulut binbaşıyı gördüm bana TMH olduğunu söyledi. 143. Filo'da yaklaşık 1 dakika kaldım. Sonra 142. Filoya döndüm. Filo komutan vekilinin emriyle kapıyı açtım. Sonra üsten çıktım. Saat 01.40 civarı evimdeyken filodan arandım. Tekrar üsse gittim. Kontroller yapılmadı. Uzmanlar 'Komutanım buyurun, geçiniz.' dedi. Bunun üzerine 141. Filo bölgesine gittim. 142. Filo personeli olduğumu söyleyip içeri girip desk bölgesine geçtim."
141. Filo'da kendisine herhangi bir görev verilmemesi üzerine gazino bölgesine geçtiğini ifade eden Canbolat, "Haftanın yorucu geçmesinden dolayı çok bitkindim. Boş bir koltuğa geçip uzandım. O esnada koltukta birileri daha uyuyorlardı. Orada uyumuşum." dedi.
Canbolat, uykudan uyanınca eğitim odasına gittiğini, orada telefonuna bakınca internetten kalkışmaya dair haberleri okuduğunu söyledi. Dışarı çıkmaya kalktığını ancak silahlı kişilerin kendisini engellediğini ve içlerinden birinin "Kalk uçacaksın. Uçmazsan ailene zarar veririz." dediğini ileri süren Canbolat, savunmasını şöyle sürdürdü:
"Bunun üzerine uçak başına gittim. O silahlı kişi de benimle birlikte geldi. Aynı silahlı kişi bana uçuşun olduğunu söyledi. Ben de tekrar 'Uçmayacağım.' dedim. 'Mühimmat yok. Komutan emretti uçacaksın.' dedi. Bu kişi uçak başında silahını gösterip, 'Senin eşin, çocuğun yok mu?' dedi. Bunun üzerine motor çalıştırdım. Darbe başarılı olsa karşı çıktığım için yargılanacaktım. Tehdit edilerek uçtum."
Niyetinin kalkış yaptıktan sonra bir an önce inmek olduğunu savunan Canbolat, silahlı kişi tarafından kendisine "Şu kağıtta yazan numarayla konuşacaksın. Kule ile irtibata geçmeyeceksin. Havada koordinat alacaksın." dediğini iddia etti.
Canbolat, havadayken, Eskişehir ve Erzurum'dan havalanan F16'lar tarafından engellendiğini ve üzerine atış için kilitlendiklerini, bunun üzerine kule ile irtibata geçerek inmek istediğini, Yıldız radarıyla irtibata geçerek iniş talebini onlara da ilettiğini söyledi.
İniş yaptıktan sonra uçak park alanına giderken, havadaki F16'lardan kendisine ateş açıldığını ileri süren Canbolat, "Mermiler kanat altına çarptı. Diğer uçaklar üzerime doğru dalış yaptı, 2 uçak da benim uçağa yönelik atış yaptı. Yapılan atışlar nedeniyle can havliyle uçağı sığınağa aldım. Daha sonra bakım ekibinden gelen personele teslim edip, filodan ayrılıp evime gittim." diye konuştu.
Canbolat, kendisini darbenin başarısız olduğu saatlerde uçuşa gönderen, darbeyi planlayanlardan ve uygulayanlardan şikayetçi olduğunu bildirerek, tahliyesini talep etti.
Canbolat, duruşma salonunda dinlettirilen telsiz kayıtlarını ve filodaki görüntülerini kabul ettiğini beyan etti.
Çapraz sorgu sırasında Mahkeme Başkanı Selfet Giray'ın, "Telsiz kayıtlarının çoğunu kabul ettiğini söyledin. Peki seslerini dinlediğin diğer kişilerin kim olduğunu bilmiyor musun? sorusunu Canbolat, "Diğer sesleri tanımıyorum. Zorla kaldırıldım. Her kim gönderdiyse beni ölüme gönderdi." şeklinde cevapladı.
Sanık avukatı Hande Berktin söz alarak, "Müvekkilim, müşteki avukatlarının sorularına ilişkin susma hakkını kullanacaktır." dedi
Başbakanlık avukatı İskender Minar'ın sanığa, "Havada olduğunuzu söylediğiniz saatlerde darbecilerin 'yurtta sulh' WhatsApp grubundan 06.35 civarında 'Tiran yurt dışına kaçtı. Herkes devam edecek. Tüm dostların iş başında olmaları gerekiyor, acilen herkese duyurun, TV'ler sizi etkilemesin.' diye mesaj atılıyor. Acaba sizi bu yüzden mi uçuşa gönderdiler?" diye sordu. Sanık Canbolat, soruya cevap vermedi.
Duruşmaya yarın sanık savunmalarıyla devam edilecek.
27.02.2018 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki salonda görülen duruşmaya, şehit yakınları ve gaziler ile taraf avukatları katıldı.
Duruşmada, darbe girişimi gecesi Ankara'da F-16 ile uçtuğu ve Külliye yakınındaki kavşak ve otoparka iki bomba atarak 15 kişinin şehit olmasına sebep olduğu belirlenen eski üsteğmen Müslim Macit, savunma verdi.
Macit, yaklaşık bir saat süren savunmasına, "Ben terörist değilim. Suçlamaların hiçbirini kabul etmiyorum." ifadeleriyle başladı ve o gece uçmadığını, darbe girişiminden de sabah haberdar olduğunu iddia etti.
Kendisine ait olduğu belirtilen telsiz konuşmalarını dinleyemediğini ve görüntüleri de izleyemediğini kaydeden Macit, ek savunma hakkı almak üzere savunma yaptığını söyledi.
Önceki ifadelerini reddetti
Macit, emniyette gözaltı sürecinde işkence gördüğünü ileri sürerek, emniyet ve savcılık ifadesini kabul etmedi, mahkemedeki beyanlarının kabul edilmesini istedi.
Sanık Macit, 17 Temmuz'da Akıncı lojmanlarındaki evinde elektrik ve suyun kesik olması sebebiyle eşi ve kızını da alarak şahsi aracıyla Ayaş'taki kayınpederinin evine gittiğini, burada bulunduğu sürede filo komutanıyla temas halinde olduğunu, Whatsapp grubundan da yoklama yapıldığını anlattı.
İhtiyaç olması halinde savcı tarafından çağrılacaklarının söylendiğini ifade eden Macit, hiçbir şekilde kaçmayı düşünmediğini söyledi.
Macit, 28 Temmuz'da Ayaş ilçe Emniyet Müdürlüğünden gelen polislerce kayınpederinin evinde gözaltına alındığını, gözaltına alınmadan bir gün önce ise TSK'dan ihraç edildiğini bildirdi.
Tutuklanma sürecinde hep işkence gördüğünü öne süren Macit, bu süreçte verdiği ifadeleri kabul etmediğine yönelik beyanını tekrarladı.
Macit, Akıncı Üssü'nde 142. Filo'da görevli olduğunu ifade ederek, verilen görevleri en iyi şekilde yapmanın kendisi için hep öncelikli olduğunu savundu.
Ramazan bayramında nöbetçi olduğunu ve çağrıldığında hemen gelecek şekilde beklediğini, yine bayramda 141. Filo'ya verilen terörle mücadele harekatı görevi kapsamında görevlendirildiğini anlatan Macit, 11-15 Temmuz haftasında da normal mesaisini sürdürdüğünü söyledi.
Macit, filoda gece görüş gözlüğüyle lider olarak uçabilen iki kişiden biri olduğunu, iki kişinin de tayini çıktığı için hafta boyunca bu kapsamda eğitim uçuşları yapıldığını anlattı.
Darbe toplantısı değil, veda görüşmesi yapmışlar
Bazı sıkıntılar nedeniyle eğitimin tamamlanamadığını öne süren Macit, eğitim subayının, kendisinden, Ankara'da kalacaksa uçuşlara devam etmesi ricasında bulunduğunu belirtti. Macit, izne çıkacak olmasına rağmen bu ricayı kabul ettiğini belirterek, şöyle konuştu:
"14 Temmuz 23.00 civarında uçuştan indikten sonra telefonuma Adem Kırcı'dan gelen mesajı gördüm. Çavur binbaşının bizi evine davet ettiği yazıyordu. Ben bu mesajı görünce daha önce vedalaşmak istediğimizi bildiği için bizi davet ettiğini düşündüm. Çavur binbaşı, daha önce bizim harekat subaylığı görevimizi yapmış, filoda da birlikte uçmuştuk. Kırcı, Kaplan ve ben haberleşerek Çavur binbaşının evine gittik. Günlük konuları konuştuk, bizim dörtlü kol liderlik eğitimimizi tamamlamamızı kutladık, akademi ve İstanbul hakkında tavsiyelerde bulundu. Eşi tarafından hazırlanan ikramları yedik, çaylarımızı içtik. 20-30 dakika bu şekilde sohbet ettik, en son ayrılmak üzereyken 'Yarın TMH olabilir' gibi bir şeyler söyledi. Hatta bunu duyunca filodan ayrılmadan son kez ben de uçsam iyi olur diye düşündüm."
Bu faaliyetin darbe toplantısı olmadığını savunan Macit, bu iddianın uydurma olduğunu öne sürdü. Macit, darbe toplantısı yaptığına yönelik iddiayı da kabul etmediğini söyledi.
Macit, 14 Temmuz'da gece uçuşu yaptığı için 15 Temmuz'da öğleden sonra mesaiye gideceğini, ancak öğleden sonra da mesai olmadığını öğrendiğini, bunun için üsse gidip ilişik kesme işlemlerini sürdürdüğünü anlattı.
Lojmandaki evine döndükten sonra saat 16.00 civarında terörle mücadele harekatı (TMH) görevi olabileceğini öğrenip 141. Filo'ya gittiğini anlatan Macit, gazinoda beklemeye başladığını ileri sürdü.
Macit, saat 18.00-18.30 civarı gazinoda Yarbay Hakan Karakuş'un tekrar bu akşam TMH olabileceğini söylediğini aktardı.
Saat 19.00'dan sonra 142. Filo'ya gidip uçuş kıyafetlerini getirdiğini, ardından da gazino ve diğer alanlarda beklediğini öne süren Macit, şöyle devam etti:
"Saat 20.30 civarında da genel uçuş brifingi için brifing salonunda toplandık. Bu brifingde standart usuller konuşulduktan sonra filo komutanı Hakan Karakuş konuştu. Terörle mücadele harekatı görevinin bugün olacağını, bu saatten itibaren uçuş için hazırlıklı olmamızı istedi. Çavur binbaşı da, uçucuların sağlık ve harbe hazırlık durumlarını aldı ve muhtemelen ilk uçucuları belirledi. Brifingden çıktıktan sonra uçuş için hazırlık yapmaya başladım. Uçuşları 141. Filo'dan yapacağımız için telsiz frekansları ve standart noktaların bulunduğu sayfalara ihtiyacım vardı, ayrıca yine modern mühimmatların kullanımına ait önceden hazırlanan notları almak ve çıktısını koymak için bir odaya gittim. Burada ben yine en küçüklerden olduğum için başka bürolardan gelenler de aynı şekilde bundan talep ettiler. Bilgisayarda kendim ve diğer ihtiyacı olanlar için çıktı aldım ve deske koydum."
İddianamede, hedef koordinatları "deske" koyduğuna yönelik suçlamada bulunulduğuna dikkati çeken Macit, "Ben hiçbir hedefin koordinatını görmedim, hiçbir hedefin de koordinatını belirlemedim." dedi.
Uçmamış
Macit, daha sonra uçuş hazırlıkları yapmaya devam ettiğini, sonra filonun değişik yerlerinde ve gazinoda beklediğini öne sürdü.
Bir ara pilot telsizinden yapılan çağrılardan birini duyduğunu anlatan Macit, yerde arızası olan bir uçağın filoya çağrı yaptığını söyledi. Macit, bu çağrıyı kimin yaptığını hatırlamadığını ancak savunma yapan Hüseyin Türk ve İlhami Aygül'ün bu durumdan bahsettiğini bildirdi.
Macit, çağrı yapan uçağın arızasını bildirip yedek uçak durumunu sorduğunu, kendisinin de o sırada orada bulunmayan Ahmet Tosun'a bilgi verdiğini aktardı.
Bunun dışında bir telsiz konuşması duymadığını savunan Macit, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Saat 02.00 civarında teçhizat odasının önünde otururken içeri Hava Kuvvetleri Komutanı Abidin Ünal geldi. Onu görünce oturduğumuz yerden kalkıp selam verdik. O da bizi gördü ve bir hitapta bulundu. Biz de topluca 'sağol' deyip askeri usulde karşılık verdik. Etrafı her zaman olduğu gibi kalabalıktı. Ben ve o an yanımda bulunanlar, 'Hava Kuvvetleri Komutanı dahi filoya geldiğine göre kapsamlı bir harekat oluyor' diye düşündüm. Saat 02.00'den sonra uçuş olma ihtimaline karşı dinlenmeye karar verdim. Gazinoya geçtim ve boş bir yer bularak dinlenmeye başladım. Bundan sonra benden bir şey istenmedi. Bu şekilde gazinoda dinlenirken birden F-16 atış sesiyle irkildim. Başka bir F-16 tarafından pist civarına atış yapıldığını öğrendim. Niye atış yapıldığını anlayamadım. Bu andan itibaren filoyu terk etmeye karar verdim. Korkuya kapıldım. Fırsat bulduğum anda şahsi arabama binip üssü terk ettim. Lojmandaki evime geldiğimde pist bombalandı. Elektrik olmadığı için televizyon izleyemedim. Eşimden ve telefondan haberlere bakarak darbe olduğunu ve benim de bu işin merkezinde kaldığımı öğrendim. Elektrik ve su gelmeyince, 17 Temmuz'da şahsi arabamla evimden ayrıldık."
Uçuş yaptığına yönelik sadece Burhan Buldum'un ifadesi olduğunu belirten Macit, iddiayı kabul etmeyerek uçuşa gitmediğini bildirdi.
Macit, iddianamede yer verilen ve duruşmada dinletilen telsiz ve telefon konuşmalarının kendisine ait olmadığını söyledi.
FETÖ ya da başka bir terör örgütüyle bağı olmadığını savunan Macit, darbeden haberi olmadığını, bu yüzden darbe kastıyla herhangi bir şey yapmadığını, darbeye destek olmadığını öne sürdü.
Tahliye talebinde bulunan Macit'in savunması, yaklaşık bir saat sürdü.
Macit, terörle mücadele harekatı kapsamında üsse kimin çağırdığının sorulması üzerine, Binbaşı Mehmet Fatih Çavur'un çağırdığını söyledi.
Mahkeme Başkanı'nın bomba atılacak koordinatların çıktısını, kendi sisteminden aldığına yönelik iddiayı hatırlatıp, hazırlanan koordinatları göstermesi üzerine Macit, bunu kabul etmediğini, böyle bir çıktı almadığını iddia etti.
Duruşma, Macit'in çapraz sorgusuyla devam etti.
İddianamede, Müslim Macit'in, 16 Temmuz günü saat 06.19'da ASLAN-6 kodunu kullanan 93-0671 kuyruk numaralı F-16 ile Cumhurbaşkanlığı Külliyesi yakınındaki köprülü kavşağa ve Külliye yakınındaki otoparka iki MK-82 bombası attığı, bombalama sonucunda 15 kişiyi şehit ettiği, 7 kişiyi yaraladığı ve 2 kişinin de malına zarar verdiği belirtiliyor.
28.02.2018 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesince Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki salonda görülen duruşmaya, sanıklar, şehit yakınları ve gaziler ile taraf avukatları katıldı.
Duruşmada, darbe girişiminin yaşandığı gece Adana İncirlik Üssü'nden kalkıp Ankara semalarında uçan darbecilerin kullandığı F-16'lara yakıt ikmali yapan tanker uçakların personeli savunma yapıyor.
İncirlik'ten "Asena-02" çağrı adıyla kalkan tanker uçağın pilotu ve 10. Tanker Üs Komutanlığı filo komutanı sanık eski binbaşı Orçun Kuş, savunmasında FETÖ ile bir bağı olmadığını öne sürdü.
İddianamede üzerine atılı suçları da kabul etmediğini belirten Kuş, 15 Temmuz'da mesaiye 07.30'da başladığını, cuma günleri rutin olarak icra edilen üs koordinasyon kurulu toplantısına katıldığını anlattı.
Kuş, üs komutanı Bekir Ercan Van'ın, kendisine bu hafta sonu yoğun terörle mücadele harekatı görevi olabileceğini, bu yüzden personeli dinlendirme talimatı verdiğini öne sürerek, cuma güne 14.00'te gerçekleştirilen bayrak törenine katıldığını ancak cumartesi, pazar ve pazartesi günlerinin uçuşları onaylanmak için beklediğinden mesaisinin sürdüğünü, mesai sonrası eve geçtiğini ve saat 21.00'e kadar televizyon izleyip istirahat ettiğini söyledi.
Kuş, saat 21.00'de üs komutanı Van'ın arayıp bütün uçucuların ve kendisinin mesaiye gelmesine yönelik emir verdiğini belirterek saat 21.15'te filoya gittiğini bildirdi.
Uçuşa çıkacakları için teçhizatlarını hazırladığı sırada Van'ın, diğer uçağın pilotu harekat komutanı albay Erhan Gazioğlu ve kendisini çağırdığını, Gazioğlu'na Afyon, kendisine de Kayseri üzerinde uçacağını söylediğini iddia etti.
Kuş, gerekli izinleri aldıktan sonra saat 21.43'te havalandıklarını ifade ederek Kayseri üzerine gidip ikmal yapacak uçakları beklemeye başladıklarını dile getirdi.
Kayseri'de beklerken radardan İncirlik'e dönüş emri verildiğini, yakıt alacak uçak da gelmediği için dönüşe geçtiklerini ifade eden Kuş, temas kuramadıkları İncirlik üssüne geldiklerinde, inme niyetlerini ilettiklerini söyledi.
Kuş, saat 23.20 civarında iniş için yakıt azaltmak üzere beklemeye başladıklarını, üs komutanın Ankara üzerine gitmelerine yönelik emrinin iletilmesi üzerine "Asena-01" çağrı adlı diğer tanker uçakla Ankara'ya geldiklerini kaydetti.
İncirlik üzerindeyken temasta bulundukları hiçbir kanaldan yerdeki durum hakkında bir bilgi verilmediğini öne süren Kuş, Ankara'ya saat 01.00 civarında vardıklarını belirtti.
Üç F-16'ya yakıt vermiş
Kuş, kendisinin Ankara'nın doğusunda, yerden yaklaşık 8 kilometre yukarıda, "Asena-01"in de batıda beklemeye başladığını ifade ederek, bir ara İstanbul yakınında yakıt ikmali yapmak isteyen bir uçak için ayrılan "Asena-01"in, ikmal yapmadan döndüğünü anlattı.
İncirlikle temas kurmak amacıyla kendisinin de güneye yöneldiğini ancak yakıt ikmali yapmak için bölgeye uçak gelmesi üzerine Ankara'ya döndüğünü ifade eden Kuş, ilk kez kalkıştan yaklaşık 5 saat sonra saat 03.15'te bir uçağa ikmal yaptıklarını söyledi.
Kuş, bir müddet sonra gelen iki uçaktan birine ve son olarak saat 04.15 gibi gelen bir başka uçağa daha yakıt verdiklerini, bu uçakların F-16 olduklarını ancak görevlerini sormadıklarını, bu konuda bir görüşme yapmadıklarını iddia etti.
Yakıtları azaldığı için İncirlik'e döndüklerini anlatan Kuş, darbe girişiminden bakım ekibindeki bir astsubayın söylemesi üzerine haberdar olduğunu, üs komutanını aradığını ancak ulaşamadığını, sonrasında odasında televizyondan yaşananları izlediğini öne sürdü.
Kuş, öğleden sonraya kadar mesaiye devam ettiğini, ardından evine gittiğini belirterek sonrasında savcıya ifade vermek üzere gitmelerine rağmen emniyette gözaltına alınıp süreç içine tutuklandıklarını bildirdi.
Terörle mücadele harekatı görevi kapsamında kalkış yaptığını ve bu emrin de kanunsuz bir emir olmadığını savunan Kuş, tahliye talebinde bulundu.
Duruşmanın öğleden sonraki bölümünde Adana İncirlik 10. Tanker Üs Komutanlığı 101. Filo Komutanı sanık eski binbaşı Orçun Kuş'un çapraz sorgusunun tamamlanmasının ardından aynı filoda görevli sanık eski teğmen Eyüp Bahadır Pekince, savunma yaptı.
Pekince, 14 Temmuz'da yedek yardımcı pilot olarak uçuş yaptığını ve 02.30 civarı indiklerini belirterek, inişin ardından telefonuna baktığında Orçun Kuş'un sabah icra edilecek uçuş kazaları brifingine katılma emrine yönelik mesajını gördüğünü bildirdi.
Sabah brifinge katıldığını dile getiren Pekince, toplantının ardından Orçun Kuş'un hafta sonu terörle mücadele görevi olabileceğinden ve personel azlığından bahsedip izne gidip gitmeme mecburiyetini sorduğunu anlattı.
Pekince, mecburi olmadığını söyleyince cuma günü izne çıkamadığını ifade ederek, daha sonra 14.00'teki bayrak töreninin ardından lojmandaki evine geçtiğini söyledi.
Orçun Kuş'un 21.00 civarı aradığını ve filoya gelmesini emrettiğini belirten Pekince, filoda şoförlere telefonla ulaşamayınca yürüyerek birliğe gittiğini dile getirdi. Pekince, filo komutanı Kuş'un kendisine yedek yardımcı pilot olduğunu söylediğini ifade ederek, gerekli izinler alındıktan sonra "Asena-02" çağrı adlı tanker uçakla 21.40 civarı kalktıklarını belirtti.
Uçakta bulunduğu pozisyonda önünde herhangi bir cihaz olmadığını, uçağı da kontrol etmediğini söyleyen Pekince, Kayseri üzerine gittiklerini, herhangi bir uçağa ikmal yapmadıklarını, bir süre sonra radardan geri dönme talimatı gelince İncirlik'e yöneldiklerini bildirdi.
İncirlikle temas kuramadıklarını, ancak üsse geldiklerinde irtibata geçip iniş için yakıt azalttıklarını anlatan Pekince, Ankara üzerine gitmelerine yönelik talimat gelince de başkente yöneldiklerini kaydetti.
Pekince, "Ankara'da bekleme yapılırken yakıt almaya gelen olmadı. Asena-01'den de yakıt almaya gelen olmadı. Uçak komutanı bu durumu bildirmek için İncirlik'i aradı ama ulaşılamadı. Güneye devam edildi, iletişim için ama geri dönüldü." dedi.
Döndükten sonra iki F-16'ya yakıt ikmali yapıldığını bildiğini dile getiren Pekince, 05.00 civarında üsse gittiklerini belirtti.
Pekince, indikten sonra darbe girişiminden haberdar olduğunu, sonraki süreçte de kendi istekleriyle gittikleri emniyette gözaltına alınıp tutuklandıklarını dile getirdi.
İddianamede yer verilen aleyhindeki beyanların gerçek olmadığını savunan Pekince, FETÖ ile bir ilişkisi bulunmadığını öne sürdü.
Pekince, çapraz sorgusu sırasında sorulan bir soru üzerine, Asena-01 ve 02'den toplam 4-5 uçağa yakıt verildiğini bildiğini belirterek, bulunduğu Asena-02'den, uçak komutanının savunmasında 3 dediğini ancak kendisinin 2 uçağa yakıt verildiğine şahit olduğunu aktardı.
Duruşma, yarın sanık savunmalarıyla devam edecek.
01.03.2018 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesince Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki salonda görülen duruşmaya, sanıklar, şehit yakınları ve gaziler ile taraf avukatları katıldı.
Duruşma, darbe girişimi gecesi Ankara'da uçan jetlere yakıt ikmali yapan, Adana İncirlik 10. Tanker Üs Komutanlığına bağlı tanker uçakların personelinin savunmasıyla devam etti.
Sanık esik pilot üsteğmen Yavuz Çam, darbe girişiminin yaşanmasından önce 16 Temmuz'dan başlamak üzere iki haftalık izin aldığını, ancak 15 Temmuz cuma günü filo komutanı Orçun Kuş'un, hafta sonu terörle mücadele harekatı görevi olabileceğini ve pazartesiyi beklemesini söylemesi üzerine emre uyduğunu anlattı.
Mesai bitimi lojmandaki evine gittiğini ve saat 21.00 civarı filo komutanının arayıp çağırması üzerine aracıyla birliğe geldiğini belirten Çam, 21.43'te gerekli izinler alındıktan sonra "Asena-02" çağrı adlı uçakla kalkış yaptıklarını bildirdi.
Uçak komutanı Kuş'un, Kayseri üzerine gideceklerini söylediğini aktaran Çam, bir süre bekledikten sonra radarın "dönün" talimatı üzerine İncirlik'le temas kuramadıkları halde dönüş yaptıklarını belirtti.
Çam, İncirlik üzerinde üsle gerçekleştirilen temas sonrası Ankara'ya yönlendirildiklerini ifade ederek, burada da yakıt ikmaline gelen olmayınca "Asena-01" ile temas kurup, üsle iletişime geçebilmek için güneye gittiklerini anlattı. Bölgeye uçakların gelmek üzere olduğu bilgisi üzerine tekrar Ankara üzerine döndüklerini belirten Çam, saat 03.14'te ilk kez bir F-16'ya yakıt verdiklerini kaydetti.
Sanık Çam, 2 uçağa yakıt verildiğini bildiğini, ancak uçak komutanın savunmasında sayıyı 3 olarak söylediğini, irtibatı o kurduğu için onun söylediğinin doğruluğuna inandığını ifade etti.
Uçaklara verdikleri yakıt azalınca üsse döndüklerini belirten Çam, ancak iniş yaptıktan sonra filoda televizyondan darbe girişiminden haberdar olduğunu ve büyük şaşkınlık yaşadığını savundu.
Uçağın yardımcı pilotu Çam, havadayken uçuş yasağından kimsenin bahsetmediğini öne sürdü.
İndikten sonra brifing salonuna gelen üs komutanı Bekir Ercan Van'ın "Size emirleri ben verdim. Ne biliyorsanız onu anlatın." dedikten sonra gittiğini anlatan Çam, filo komutanı Orçun Kuş'un da beklemelerini söylemesi üzerine öğleye kadar beklediğini, sonra da lojmandaki evine gittiğini söyledi.
Daha sonra ifade vermek üzere emniyete gittiklerini, gözaltına alınıp tutuklandıklarını anlatan Çam, "Ben yardımcı pilottum, telsizle konuşmadım. Darbe girişimin indikten sonra öğrendim. Bu görevin darbe için uçan uçaklara yakıt vermek olduğunu bilmiyorum." dedi.
Vatansever, Atatürkçü biri olduğunu, FETÖ üyeliği suçlamasını kesinlikle kabul etmediğini savunan Çam, emri verenlerden şikayetçi olduğunu dile getirdi.
Çam, tahliyesini ve beraatini talep etti.
Yakıt alan ilk uçak, "Aslan" çağrı adını kullanmış
Duruşmada savunma yapan "Asena-02" çağrı adlı uçağın yakıt ikmal operatörü astsubay Ferdi Evcimik de Ankara üzerinde 3 uçağa ikmal yaptıklarını anlattı.
Evcimik, ilk uçağın "Aslan" çağrı adını kullandığını duyduğunu, ancak kuyruk numarasıyla ilgili bilgi vermediğini, hatırladığı kadarıyla ikinci uçaktakinin kuyruk numarasını sorduğunda, pilotun kuyruk numarasını bilmediği, göremediği şeklinde bir şeyler söylediğini ifade etti.
Bu sırada uçak komutanı Orçun Kuş'un, "Biz zaten not tutuyoruz." demesi üzerine F-16 pilotuna tekrar sormadığını belirten Evcimik, üçüncü uçakla da bir irtibat kurmadığını savundu. Evcimik, bir F-16'ya da arızasından dolayı yakıt verilemediğini bildirdi.
Evcimik, indikten sonra hangi uçağa ne kadar yakıt verildiği ve kuyruk numaralarının da yazıldığı bir formu imzalatması gerektiğini anlattığı savunmasında, indikten sonra bu bilgileri yardımcı pilottan alamadığı için resmi bir form hazırlayamadığını söyledi. İndikten sonra darbe girişiminden haberdar olduğunu ve eli ayağının çözüldüğünü iddia eden Evcimik, bu dakikadan sonra formu bile unuttuğunu iddia etti. Evcimik, uçuş ekibinden de bir form almadığını söyledi.
Yardımcı pilot Çam ise Evcimik'in savunması sonunda söz alarak, bir form hazırladığını ancak Evcimik'i bulamadığı için kağıdı eğitim komutanlığına bıraktığını iddia etti.
Evcimik, darbe girişiminden haberdar olduktan sonra üstlerinin de girişimin içinde olduğuna dair bir fikir oluştuğunu belirtti.
FETÖ ile bir bağı bulunmadığını dile getiren Evcimik, iddianamede hakkında aleyhinde beyanda bulunan şahsı da tanımadığını söyledi.
Evcimik, tahliye ve beraat talebinde bulundu.
Duruşmanın öğleden sonraki bölümünde Adana İncirlik 10. Tanker Üs Komutanlığı'ndan darbe girişimine katılan F-16 uçaklarına yakıt veren tanker uçakların Akıncı Üssü ile kurdukları telsiz temasları dinletildi.
Telsiz konuşmalarında Akınca Üssü 141. Filo'dan bağlantı kurulan "Tanker" ve "Tanker 02" diye hitap edilen tanker uçağın, telsiz yetersiz kaldığı için İstanbul üzerinde uçan jetlere vatandaşların üzerine doğru, yere yatıracak kadar alçalmaları için talimatı iletmeleri isteniyor. "Tanker 02", bu talimatları iletirken, istenirse bir daha yapmasını söyleyebileceğini belirtiyor, bunun üzerine Akıncı Üssü'nden yeterli olduğu, işe yaradığına yönelik cevap veriliyor.
Mahkeme Başkanı Selfet Giray, Akıncı Üssü ile konuşmaları dinlettikten sonra savunmasını yapan "Asena 02" çağrı adlı tankerin uçak komutanı sanık eski binbaşı Orçun Kuş'a bir diyeceği olup olmadığını sordu.
Kuş, "Bizimle ilgili olduğu iddia edilen konuşmaları dinlettiniz. Konuşmaların arkası önü kesik kesik olduğu için inceledikten sonra gerekli savunmamı yapacağım." dedi. Başkan Giray'ın, telsiz konuşmalarını kimin yaptığını sorması üzerine de Kuş, "Telsiz konuşmalarını ben yaptım." dedi.
Konuşmalarda çağrı adı "Asena 02" yerine "Tanker 02" diye mi hitap edildiğinin sorulması üzerine ise Kuş, kol usulleri gereği "Tanker" ancak dışarıyla temas halinde "Asena" çağrı adını kullandıklarını bildirdi.
Uçağın yardımcı pilotu eski üsteğmen Yavuz Çam ise telsizle görüşme yapmadığını söyledi.
Yedek yardımcı pilot sanık eski Teğmen Eyüp Bahadır Pekince de telsizle ilgili sorumluluğu bulunmadığını, konuşmaları da duymadığını iddia etti.
Yakıt operatörü sanık eski astsubay Ferdi Evcimik de konuşmalara şahit olmadığını söyledi. Evcimik, mahkeme başkanının yakıt alan Aslan 2 ve Aslan 6'yı hatırlayıp hatırlamadığını sorması üzerine, "Hatırladım. Son uçak, dördüncü uçakta da kapak arızası vardı." dedi.
Duruşmada daha sonra Adana İncirlik 10. Tanker Üs Komutanlığı'ndan kalkış yapan ikinci tanker uçağın personelinin savunmaları alınmaya başlandı.
"Asena 01" çağrı adlı uçağın uçak komutanı sanık eski üsteğmen Osman Yılmaz, savunmasında 15 Temmuz'a kadar mesaisine normal şekilde devam ettiğini, 16-17 Temmuz'u da ailesiyle birlikte geçirmek üzere izinli olduğunu anlattı.
Yılmaz, ancak filo komutanı Orçun Kuş'un 14 Temmuz'da yanına çağırıp, hafta sonu terörle mücadele harekatı görevi olacağı için iznini pazartesi-salı yapabileceğini söylediğini ifade ederek, cuma akşamı da 21.00 civarı Kuş'un arayıp filoya çağırdığını bildirdi.
Uçak başına gittiğinde üs komutanının söylediği uçağa bindiğini belirten Yılmaz, harekat komutanı Albay Erhan Gazioğlu'nun da uçağa bindiğini, bunun üzerine yardımcı pilot Yüzbaşı Murat Altay'ın yanındaki koltuktan kalkıp arkaya geçtiğini söyledi.
Yılmaz, gerekli izinleri aldıktan sonra 21.47'de kalkış yaptıklarını ifade ederek, kalkışta Erhan albaya nereye gideceklerini sorduğunu, onun da Afyon üzerine gideceklerini ve varış noktasında da yakıt ikmali yapacaklarını söylediğini aktardı.
Kimsenin yakıt ikmali için gelmediğini, radardan Esenboğa trafiği engelledikleri için bölgeyi terk etmelerinin istendiğini, bunun üzerine Konya tarafına geçtiklerini anlatan Yılmaz, Konya üzerindeyken yine radardan dönmelerine yönelik talimat geldiğini bildirdi.
Yılmaz, bunun üzerine İncirlik'e döndüklerini ve inmek üzere yakıt azaltmaya başladıklarını ifade ederek, bekleme sırasında üs komutanının Ankara üzerine gidip talep eden uçaklara yakıt verilmesi emrinin iletildiğini aktardı.
Bunun üzerine 00.25 civarında Ankara üzerine geldiklerini bildiren Yılmaz, burada da yakıt ikmali için gelen olmadığını savundu.
Yılmaz, bir süre sonra telsizden İstanbul'a yönelmelerinin istendiğine ve yakıt ikmali yapacak uçaklar olduğuna dair bir çağrı geldiğini ifade etti.
İki F-16'ya 6 kez yakıt ikmali yapmışlar
Yılmaz, İstanbul'a doğru 20-25 dakika uçtuklarını ancak gelen olmayınca Ankara üzerine döndüklerini, bir süre daha bekledikten sonra yakıt ikmali için tekrar İstanbul istikametine yönelmelerinin istendiğine dair çağrı geldiğini söyledi.
Körfez bölgesinde iki F-16'nın yaklaştığını ve 2 uçağa toplam 6 kez yakıt ikmali yaptıklarını belirten Yılmaz, sonrasında yakıtları azaldığı için üsse döndüklerini kaydetti.
Yılmaz, darbe girişiminden inişten sonra haberdar olduğunu iddia ederek, öğleye doğru eve gittiğini, akşama doğru da çağrılması üzerine ifade vermek için tekrar filoya geldiğini belirtti. Yılmaz, sonrasında polislerce emniyete götürüldüklerini ve gözaltına alınıp tutuklandığını anlattı.
Dinletilen telsiz kayıtlarını da hatırlamadığını öne süren Yılmaz, FETÖ ile bir bağı olmadığını savunarak tahliyesini ve beraatını talep etti.
Çapraz sorgusu sırasında İstanbul'a yönelmelerine yönelik çağrıyı kimin yaptığının sorulması üzerine Yılmaz, bunu bilmediğini ve bilemeyeceğini, Akıncı Üssü'nden böyle bir çağrı yapılmış olabileceğini düşünmediğini iddia etti.
Duruşmaya yarın sanık savunmalarıyla devam edilecek.
02.03.2018 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesince Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki salonda görülen duruşmaya, sanıklar, şehit yakınları ve gaziler ile taraf avukatları katıldı.
Duruşmada Adana İncirlik 10. Tanker Üs Komutanlığında görevli sanık eski kurmay yüzbaşı Murat Altay savunma yaptı.
15 Temmuz'da koordinasyon brifingine katıldığını, ardından üs komutanı Bekir Ercan Van'ın mesainin erken biteceğini söylediğini belirten Altay, bayrak töreni sonrası filo komutanı binbaşı Orçun Kuş'un terörle mücadele harekatı görevi olabileceğini ve bu nedenle çağırabileceğini ilettiğini bildirdi.
Altay, cuma 21.00 civarı Orçun Kuş'un arayıp filoya gelmesi talimatı verdiğini ifade ederek, bunun üzerine filoya geldiğini söyledi.
Uçağa giderken bindiği minibüste diğer personele ne olduğunu sorduğunu, onların da bilmediklerini söylediklerini dile getiren Altay, "İki uçağın aynı anda kalkması büyük bir olaydır. Normalde bir uçak kalkar, yetmezse 3-5 saat sonra ikinci uçak kalkar." diye konuştu.
Altay, uçağa bindikten sonra Erhan Gazioğlu'nun geldiğini ve rotanın Afyon üzeri olduğunu bildirdiğini ifade ederek, Gazioğlu'nun yardımcı pilot sandalyesine oturacağını söylemesi üzerine yerinden kalkıp arkaya geçtiğini kaydetti.
"Asena-01" çağrı adıyla kalkış yapıldığını ve radarla temas kurulduğunu belirten Altay, radarın Esenboğa'nın trafiğini ihlal ettikleri ve bölgeyi terketmelerine yönelik çağrıları sonrası Konya üzerine gittiklerini bildirdi.
Altay, Konya üzerindeyken Yıldız radardan kalkış yaptıkları meydana dönmelerine yönelik çağrı geldiğini dile getirerek, dönerken "Asena-02"nin filo ile telsiz teması olduğunu duyduklarını söyledi. İniş için yakıt azaltmak üzere bekledikleri sırada üssün talimatı doğrultusunda Ankara üzerine yöneldiklerini ifade eden Altay, "Asena-02"den birleştirilmiş harekat merkezinden inmelerine yönelik talimatı hatırlatması üzerine de bu emrin iptal olduğu bilgisinin iletildiğini iddia etti.
Ankara üzerinde yakıt almaya gelen olmadığını, dinlenmek için arka tarafta bulunan ve yanında penceresi bile olmayan, sadece bir masadan ibaret yere geçtiğini ifade eden Altay, ihtiyaç olduğunda çalışmak için dinlendiğini bildirdi.
Altay, bu sırada Yalova istikametine gidilerek "Atmaca-01" ve "Atmaca-02" adlı 2 F-16'ya yakıt verildiğini, sonra tekrar Ankara üzerine döndüklerini ifade etti.
Murat Altay, 05.30 civarı Erhan Gazioğlu'nun yorulduğunu belirtip yerine geçmesini istediğini ifade ederek, koltuğa oturduğunda yine Yalova-Körfez istikametinden İncirlik'e dönüş yolunda olduklarını kaydetti. Uçak komutanı Kuş'a sorduğunda aynı iki uçağa yine yakıt verdiklerini söylediğini dile getiren Altay, yakıt formunu da doldurduğunu bildirdi.
Altay, 06.02'de iniş yaptıklarını dile getirerek uçakta yedek yardımcı pilot olarak bulunduğunu, uçağı kontrol etmediğini, kimseye talimat vermediğini ve kimseden talimat almadığını söyledi.
"Bu kadar insan senin yüzünden burada"
"Üs komutanı Bekir Ercan Van'ın beni bu darbe girişiminin içine soktuğunu görüyorum ve kendisinden şikayetçiyim." diyen Altay, Van'a seslenerek "Bu kadar insan senin yüzünden burada. Burada insanlara 'nasılsın' diye sorabiliyorsun. Ben utanırım. 20 aydır bir gün vicdan azabı çektin mi? O kadar insan tankların altında ezilirken, bomba atılırken hiç mi vicdanın sızlamadı. Böyle bir vahşete bizi nasıl bulaştırırsın. Omuzuna bir yıldız ekleyeceksin diye o kadar insanın ölmesine nasıl müsaade edersin. Sen ve senin gibi olan herkese sesleniyorum. İnsanlıktan hiç mi nasibinizi almadınız." dedi.
Altay, tahliye talebinde bulundu.
Paralel yapı-15 Temmuz (2016)-29 Mart (2017) 'Ankara 473 sanık (ilk 486) Akıncı Hava Üssü Darbe Yap.' davası
(03 Mart 2018, 15:48)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: