İstanbul'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişiminde Sualtı Taarruz (SAT) ile Kurtarma ve Sualtı Komutanlıklarında görevli 38 asker ile bu personelden sorumlu sözde 'Deniz Kuvvetleri Yapılanması'nın mahrem imamı konumundaki 14 sivilin de aralarında bulunduğu 42'si tutuklu 52 sanığın yargılandığı davaya devam edildi.
10.02.2018 14:38 İstanbul'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişiminde Sualtı Taarruz (SAT) ile Kurtarma ve Sualtı Komutanlıklarında görevli 38 asker ile bu personelden sorumlu sözde 'Deniz Kuvvetleri Yapılanması'nın mahrem imamı konumundaki 14 sivilin de aralarında bulunduğu 42'si tutuklu 52 sanığın yargılandığı davaya devam edildi.
06.02.2018 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
İstanbul 23. Ağır Ceza Mahkemesi'nce Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi karşısında yer alan binada görülen duruşmada, savunma yapan tutuklu sanık Kerem Baş, SAS'ta görevli, grup komutanlığında en düşük seviyeli personel olduğunu söyledi. Eski binbaşı Hakan Egemen'in kendisinin tim komutanı olduğunu aktaran Baş, daha önceki koruma görevlerini Egemen'in emriyle yaptığını savundu.
Sanık Baş, 16-17 Temmuz'da koruma görevini gerçekleştirdiğini, 21 Temmuz'a kadar görev yaptığını, ihbar mektubunda kendisine iftira atıldığını iddia etti.
Olay günü komutanlığa Egemen'in emriyle gittiğini öne süren Baş, 'Hakan Egemen ile bina girişinde karşılaştık, bana içeride beklememi söyledi, bekledim. Hakan Egemen 'görev iptal dağılın' dedi. Evime gitmek üzere dışarı çıktım, Kavacık'ta çok trafik vardı. O sırada bir yüzbaşı tarafından WhatsApp'ta 'birliğe gelmenize gerek yok' denildi. Darbe girişimini televizyondan öğrendim. SAT komutanlığında harp akademilerinde görevlendirilmedim. Kimsenin görevlendirildiğine de şahit olmadığım. Silah ve malzemelerle hiçbir ilgim yoktur.' dedi.
Sanığın daha önce verdiği ifadesini okuyan Mahkeme Başkanı Ali Öztürk, Üsküdar'dan cep telefonundan baz bilgisinin alındığını ve iddianamede yer alan evde toplanıldığını hatırlatarak, bu eve gidip gitmediğini sordu, sanık Baş da ilgili eve gitmediğini savundu.
Sanığın olaya ilişkin sorulara farklı cevaplar vermesi üzerine başkan Öztürk, '15 Temmuz'daki olayı soruyorum ben sana. 16-17'sindeki olayları sormuyorum. Benim zekamla alay etme. Ben sana ovayı soruyorum, sen dağlardan bahsediyorsun.' dedi.
Sanık Baş, daha önce verdiği ifadeleri reddetti.
'Bylock'taki talimatlarına göre savunma yaptın'
Tutuklu sanık Fahri Özdemir, savunmasında, Sualtı Savunma Grup Komutanlığı'nda görevli olduğunu söyledi. Hakan Egemen'in grup ve tabur komutanı olduğunu, izninin Egemen tarafından iptal edildiğini, sebepsiz yere izinden çağrıldığını komutanına söylediğini anlatan Özdemir, 11 Temmuz'da ağustos ayında Amerika'da yapılacak eğitim emrinin kendilerine tebliğ edildiğini, emirdeki sayı kadar patlayıcı ve mühimmatı cephaneden izinle aldığını öne sürdü.
Sanık Özdemir, birliğinde kaybolan silah olmadığını, 15 Temmuz'da Anadolu Kavağı'nda yemeğe katıldığını daha sonra Egemen'in SAT'a gitmesini emrettiğini ve subay salonuna gittiğini ifade ederek, 'WhatsApp'tan tankların köprüyü kapattığı mesajı geldi, daha sonra Hakan Egemen, görevi iptal etti, 'herkes evine gitsin' dedi. SAT Komutanlığından çıkarken herhangi bir silah almadım. Tarafıma bir görev verilmedi. Toplanma mesajı gelince, birliğe intikale geçtim. Egemen, 'ailesi tehlikede olan evinde kalsın, olmayan birliğe gelsin' dedi. Evde televizyondan durumu öğrendim. Ailem dışarıda olduğu için çok korktum. Eşim babasının evine varınca uyudum. Ertesi gün birliğimde nöbet tuttum.' şeklinde konuştu.
Mahkeme Başkanı Öztürk, 'Askersin. Darbeye karşı vatandaş bile sokağa çıkmış, kendini yükümlülükte hissetmedin mi?' diye sordu. Özdemir, 'Yükümlülüğümüz var, sıradan bir kuvvet değiliz. Benim komutanım devletin bekası için hazırda beklememi söylerse ben beklerim. Bu benim vatan sevgimle alakalı değil.' diye yanıtladı.
Başkan Öztürk'ün 'Mahrem imam olduğu iddia edilen Önder Yılmaz'ın evinden sinyal almış telefonun, Üsküdar'daki evinden sinyal alınmış. İddianamede bu konuya yer verilmiş, tanıyor musun bu kişiyi?' sorusuna, sanık 'Tanımıyorum' yanıtını verdi.
Bunun üzerine Öztürk, 'Daha önce birçok kişinin savunmasını aldık. Elimizde daha önceki davalarda gördüğümüz ByLock kayıtları var. Bu kayıtları incelediğimizde 'sıralama şekline göre savunma yapın, böyle işkence gördüm' deyin diye talimatlar veriliyor. Sen de bu sıralamaya göre ifade verdin. Senin savunman da bu denilenlerle paralellik arz ediyor. Sana biri böyle talimatta bulundu mu?' dedi. Özdemir, 'Ben bu şekilde savunma yapmadım.' savunmasını yaptı.
Bir diğer tutuklu sanık Eyüphan Kılıç da savunmasında, 13 Temmuz günü 15 Temmuz için bir görev olduğunun Hakan Egemen tarafından kendisine söylendiğini, Sualtı Komutanlığı'na gittiğinde bir hareketlilik olduğu ve görevin iptal edildiğinin kendisine aktarıldığını ifade ederek, 'Hakan Egemen'e ne görevi olduğunu sorduk, bize koruma görevi olduğunu ancak görevin iptal edildiğini söyledi. Barış Yortamlı'yla oradan ayrıldık. Telefonun yanında olmadığını söyledi, eve gittik Beykoz'a. 'Birliğe dönün' mesajları gelince komutanlığa döndük. Birliğin koruması maksatlı görevlendirildik. Sabaha kadar nöbet tuttuk. Daha sonra gözaltına alındık.' şeklinde konuştu.
Bir kısım tutuklu sanıkların savunmalarının alınmasının ardından duruşma yarına ertelendi.
08.02.2018 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
İstanbul 23. Ağır Ceza Mahkemesi'nce Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi karşısında yer alan binada yapılan 8. duruşmaya, 33'ü tutuklu sanık ile avukatları katıldı. Duruşmada, müşteki Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın avukatı da hazır bulundu.
Duruşmada, savunma yapan tutuklu sanık Cafer Saraç, 14 Temmuz'da İzmir'de görevliyken Hakan Egemen tarafından arandığını ve koruma göreviyle görevlendirildiğini, 15 Temmuz'da komutanlıkta olması gerektiğini söylediğini anlattı.
Sanık Saraç, 15 Temmuz'da Hakan Egemen'in salonda kendilerine tankların köprüyü kapattığını ve görevin iptal edildiğini ifade ederek, 'Hakan Egemen bize 'dağılın' dedi. Ben herhangi bir toplantıya katılmadım. ve SAT'tan ayrıldım. Sadece yanımda kendi getirmiş olduğum, içinde kamuflaj olan sırt çantam vardı. Başka bir yere gitmedim. Hakan Egemen aracını çalıştıramadığından kendisini Kavacık'a bırakmamı istedi. Egemen yolda telefonda kendisini arayanlara görev iptal olduğunu söyledi. Kuzey Saha Komutanlığı'ndan gelen mesajın darbecilerin tarafından yollanabilmiş olacağını da söyledi. Birliğe evimin 3 dakika uzaklıkta olduğunu söyledim, Hakan Egemen'i evime davet ettim. Evime SAT Komutanlığı'nda gördüğüm 2 kişi daha geldi.' dedi.
Mahkeme Başkanı Ali Öztürk'ün 'Evine her geleni alıyor musun?' sorusuna sanık Saraç, 'Hakan Egemen binbaşı davet etti.' şeklinde cevap verdi.
Sanık Saraç, evine gelen kişilerin araçta silah olduğunu söylediğini, bu silahların ailesini ve kendisini tehlikeye atacağını düşündüğü için bu silahları alarak sakladığını, pazar günü birliğe giderek, bu silahların yerini söylediğini aktardı.
Bir diğer tutuklu sanık Mustafa Öztürk de savunmasında, 12 Temmuz'da SAS eğitimine başladığını, binbaşı Hakan Egemen tarafından moral için 15 Temmuz'da yemeğe davet edildiğini, akşam üzeri yemek için evden ayrıldığını Hakan Egemen'in kuvvet komuta görevi olduğu için SAS komutanlığına geçmesini ve komutanlıkta Egemen'in kendisine beklemede kalmasını söylediğini aktardı.
Sanık Öztürk, 'Hakan binbaşı görev olduğunu söyledi. Yalçın yüzbaşı 'böyle görev olmaz ben ayrılıyorum' dedi. Ben de ayrılmaya karar verdim. Otoparkta aracımı çalıştıramadım, Yalçın yüzbaşı seni istediğin yere bırakayım dedi. Trafikte çok takıldık, terör eylemi olduğunu öğrendik ama ne şekilde olduğunu öğrenemedik. Geç saatlerde lojmanlara ulaştık. Bir süre lojmanlarda oturduk, haberleri inceledik, darbe girişimi olduğunu bu sırada öğrendim. Üsküdar'dan eve gitmek için çay bahçesinde beklerken olan olayları izledim. Daha sonra vapur seferiyle evime geçtim. Pazartesi grup komutanımız, Hakan Egemen'in kendi bilgisi dışında hareket ettiğini söyledi.' ifadelerini kullandı.
Savunma yapan bir kısım sanıklar da haklarındaki suçlamaları reddetti.
Duruşma, yarına ertelendi.
09.02.2018 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
İstanbul 23. Ağır Ceza Mahkemesi'nce Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi karşısında yer alan binada yapılan 9. duruşmaya, 38 tutuklu sanık ile avukatları katıldı. Duruşmada, müşteki Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın avukatı da hazır bulundu.
Duruşmada, olay tarihinde Deniz Yüzbaşı rütbesiyle Sualtı Eğitim Merkez Komutanlığı'nda görev yapan tutuklu sanık Yalçın Erdoğan savunmasında, eğitim ve iş hayatında FETÖ'den herhangi bir destek almadığını iddia etti.
Meslek hayatında hiç kayırılmadığını ve terörle mücadele ettiğini savunan Erdoğan, 'Olay günü akşamüstü özel numaradan arandım. Bir görev için SAT Komutanlığı'na gelmem istendi. Görevin ne olduğunu orada öğreneceğim söylendi. Bunun üzerine SAT Komutanlığı'na gittim. Komutanlıktaki subay salonuna gittim. Binbaşı Hakan Egemen her operasyon öncesi yaptığı gibi personeli motive edici bir konuşma yapıyordu ancak görevin ne olduğunu söylemiyordu. Bu işte bir gariplik olduğunu fark edip komutanlığı terk ederek evime gittim. Tüm sanıklar arasında görev yerine ulaşan tek kişi benim. Darbede hiçbir ilgim ve alakam yoktur.' diye konuştu.
'Başkandan, sanığa 'Başkomutan emir veriyor daha üstü var mı?' sorusu'
Mahkeme Başkanı Ali Öztürk'ün 'Madem terör konusunda o kadar hassassın, darbeyi önlemek için neden bir adım atmadın?' sorusuna sanık Erdoğan, 'Kendi refleksiyle darbe girişimine karşı çıkan bir tane asker yoktur.' dedi.
Başkan Öztürk'ün ' Cumhurbaşkanı Başkomutan değil mi? O bir emir verdi. Başkomutan emir veriyor daha üstü var mı?' sorusuna sanık cevap vermedi.
Cumhuriyet Savcısı'nın, 'SAS'ın terör olaylarına müdahalesi doğal bir hadise mi?' şeklindeki sorusuna sanık gülümseyerek 'Bunlar çok doğal bizim için.' diye yanıt verince Başkan Öztürk de 'Sen nerede olduğunun farkında değilsin. Burası sırıtılacak bir yer değil. Bir daha sırıtırsan gereğini yaparım.' dedi. Bunun üzerine sanık Erdoğan da özür diledi.
Erdoğan'ın çapraz sorgusunun tamamlanmasının ardından görüşü sorulan Cumhuriyet savcısı, cevabı gelmeyen müzekkerelerin cevabının beklenmesine ve tutuklu sanıkların tutukluluk hallerinin devamını talep etti.
Taleplerle ilgili söz verilen tutuklu sanıklar, tahliyelerini isterken, tutuklu sanık Hakan Egemen ise 'Savunmamı yapana kadar tutukluluk halimin devamını istiyorum.' dedi.
Verilen aranın ardından Mahkeme ara kararını açıkladı.
Mahkeme heyeti, bir kısmı örgüt üyeliği bir kısmı darbeye teşebbüsten haklarında İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nca soruşturma başlatılan 14 sanığın dosyaların birleştirilmesi için savcılığa yazı yazılmasına, FETÖ'nün örgüt içi haberleşmede kullandığı ByLock programının sanıklara ait içerikleri, cep telefonlarının marka ve model bilgileri ile HTS ve GPRS kayıtlarının istenmesine karar verdi.
Dava dosyası sanıklarının, FETÖ/PDY mensubu 'mahrem imam' konumunda olduğu iddia edilen askeri personellerle ilgili 'ankesörlü telefon' soruşturması kapsamında olup olmadıklarının İstanbul İl Emniyet Müdürlüğü'ne yazı yazılarak sorulmasına karar veren mahkeme, tüm tutuklu sanıkların tutukluluk hallerinin devamına hükmetti.
Mahkeme, duruşmanın 28 Mayıs'da Silivri'de yapılmasına karar verdi.
İDDİANAME
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu Savcılığınca hazırlanan iddianamede, sanıkların Türk Silahlı Kuvvetlerinin emir komuta zincirinden kopuk olarak FETÖ'nün mahrem imamlarından talimat aldıkları ifade edilerek, bunun ardından sanıkların darbe girişimi sırasında SAT ile Kurtarma ve Sualtı komutanlıklarında muhalif olduklarını düşündükleri bazı askerleri derdest etmekle görevlendirildiği kaydediliyor.
Darbe girişiminin olduğu 15 Temmuz gecesi bu kişilerin harekete geçtikleri ancak darbenin başarısız olması nedeniyle eylemlerini tamamlayamadıkları belirtilen iddianamede, sanıkların bu aşamadan sonra da kendilerini gizlemeye çalıştıkları anlatılıyor.
İddianamede sanıklardan SAS Komandosu E.T'nin etkin pişmanlıktan yararlandığı ve Deniz Kuvvetleri yapılanmasının mahrem imamlarından olan sanık Enes Hozan'a bağlı olduğunu itiraf ettiği aktarılıyor.
Kaybolan silahlar Ümraniye'de bulundu
Darbe girişimi sonrası SAT'a ait 2'si uzun namlulu olmak üzere 4 silahla bu silahlara ait mühimmat, SAT komandolarının kullandığı çok sayıda şişmeli can yeleği ve çelik yelekler de dahil birçok malzemenin kaybolduğu belirtilen iddianamede, ihbar üzerine Ümraniye'de bir apartmanın bodrumunda bulunan silah ve mühimmatın bu iddianamenin sanıkları arasında yer alan tutuklu SAS Komandosu Astsubay Levent Özcan'a ait olduğu, Özcan'ın da bu apartmanda ikamet ettiği kaydediliyor.
İddianamede 51 sanık hakkında 'anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme', 'TBMM'yi ortadan kaldırmaya teşebbüs etme', 'hükümeti ortadan kaldırmaya teşebbüs etme' suçlarından üçer kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası talep ediliyor.
'Deniz Kuvvetleri Yapılanması'nın 'mahrem imamı' konumundaki 14 sanığın ayrıca 'terör örgütü yöneticisi olmak' suçundan ayrı ayrı 15 yıldan 22,5 yıla kadar hapisle cezalandırılması istenen iddianamede, etkin pişmanlıktan yararlanan SAS Komandosu E.T'nin de aralarında bulunduğu 38 sanık hakkında 'silahlı terör örgütü üyesi olmak' suçundan ayrı ayrı 7,5 yıldan on beşer yıla kadar hapis cezası öngörülüyor.
Paralel yapı-15 Temmuz (2016)-19 Temmuz (2017) 'İstanbul 52 sanık Darbe Yap./Deniz SAT/Mahrem Yapı' davası
(10 Şubat 2018, 14:38)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: