Ankara'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz 2016'daki darbe girişiminde Kara Harp Okulunda yaşanan eylemlere ilişkin 156'sı kursiyer, 8'i rütbeli 164 sanığın yargılanmasına devam edildi. Birkaç gün süren duruşmalarda sanıkların mütalaaya karşı son savunmaları alındı. Davanın 7 Şubat Çarşamba günü yapılacak duruşmasında karar çıkması bekleniyor. Öte yandan dava sanıklarından eski kursiyer teğmen İ.T, karar duruşmasından önce 'etkin pişmanlıktan' yararlanmak istedi. Sanık İ.T, FETÖ'nün bilişim yapısını detaylı olarak anlattığı 12 sayfalık bir dilekçeyi Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesine sundu. Dilekçesinde FETÖ'ye karşı yürütülen soruşturmalara katkı sağlamak amacıyla örgüte dair bildiklerini etki altında kalmadan izah etmek istediğini belirten İ.T, lise ikinci sınıfta arkadaşlarının aracılığıyla ders çalışmak için örgüt evlerine gitmeye başladığını, buralarda ders çalışmanın dışında kalan vakitlerde dini içerikli sohbetlerin yapıldığını anlattı. Verdiği bilgiler ışığında etkin pişmanlık talebinin kabul edilmesini isteyen İ.T, 'örgüt üyeliği' suçundan beraatini istedi. Sanığın itiraflarında ismi geçen birçok örgüt mensubunun Genelkurmay Başkanlığının yanı sıra başka kamu kurumlarında görevli olduğu belirlenirken, bu kişiler hakkında soruşturma başlatıldı.
04.02.2018 12:19 Ankara'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz 2016'daki darbe girişiminde Kara Harp Okulunda yaşanan eylemlere ilişkin 156'sı kursiyer, 8'i rütbeli 164 sanığın yargılanmasına devam edildi.
29.01.2018 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki salonda görülen duruşmada, sanıklar ve avukatları, Cumhuriyet Savcısının esasa ilişkin mütalaasına karşı savunma yaptı.
Tutuklu sanık sözleşmeli subay adayı Mesut Kara, yat içtimasından sonra alarm verildiğini, bunun üzerine daha önce yaptığı gibi rastgele bir tüfek alarak toplanma alanına gittiğini söyledi.
Kara, burada tanımadığı bir subayın okulun terör saldırısına uğrayabileceğini, bu nedenle kursiyerleri güvenilir bölgeye götüreceklerini söylediğini aktardı.
Daha sonra kursiyerlerden oluşturulan grupların helikopterlere bindirildiklerini belirten Kara, kısa bir süre sonra Genelkurmay Başkanlığı karargahına geldiklerini anlattı.
Silah seslerinin geldiğini, karargahta çatışmaların olduğunu ifade eden Kara, bunun üzerine arkadaşlarıyla bir binanın bodrum katına sığındıklarını, sabah saatlerine kadar burada kaldıklarını öne sürdü.
Buldukları ilk fırsatta polislere teslim olduklarını söyleyen Kara, darbe girişiminde yer almadığını, suçsuz olduğunu savunarak beraatini istedi.
Komutanlarından şikayetçi oldu
Tutuklu sanık Mikail Şener de darbe girişiminde yer alanları lanetlediğini belirterek savunmasına başladı.
Önceki savunmalarını tekrarladığını ifade eden Şener, olay gecesi içtima alanında komutanların yaptığı belirtilen konuşmalara şahit olmadığını savundu.
Arkadaşlarından sıkıyönetim ilan edildiğini duyduğunu aktaran Şener, daha sonra güvenli bölge diye helikopterlerle Genelkurmay Başkanlığı karargahına götürüldüklerini söyledi.
Darbecilerle birlikte hareket etmediğini ileri süren Şener, tutuklanmasına neden olan komutanlarından şikayetçi olduğunu sözlerine ekledi.
'Güvenli bölge diye Genelkurmay'a götürüldük'
Benzer bir savunma yapan tutuklu sanık İbrahim Aslan ise yat içtimasından sonra silah başı alarmı verilmesi üzerine içtima alanına çıktığını kaydetti.
Kara Harp Okulunda bu şekilde alarm verilmesinin rutin bir uygulama olduğunu iddia eden Aslan, toplanma alanına geldiğinde çok sayıda subay adayını burada gördüğünü ifade etti.
Bir zaman sonra Harp Okuluna bir terör saldırısı olabileceği söylendiğini aktaran Aslan, komutanları tarafından güvenli bölgeye sevk edileceklerini bilgisinin verildiğini anlattı.
Götürülecekleri yer hakkında kendilerine açıklama yapılmadığını belirten Aslan, 'Helikopterlere bindirildiğimizde Genelkurmay Başkanlığı karargahına gideceğimizi bilmiyorduk. Zira bize 'güvenli bölgeye gideceksiniz' demişlerdi. İndiğimiz yerin Genelkurmay olduğunu görünce şaşırdık. Güvenli bölge diye çatışmaların olduğu bölgeye getirilmiştik.' ifadelerini kullandı.
Burada kaldığı süre boyunca kanunsuz bir emri yerine getirmediğini savunan Aslan, suçsuz olduğunu belirterek beraatini istedi.
Tutuklu sanıklar Engin Kaplan ve Mehmet Tunç'un da savunmasını alan mahkeme duruşmaya ara verdi.
Duruşmanın öğleden sonraki bölümünde hakim karşısına çıkan tutuklu sanık sözleşmeli subay adayı İsmail Demir, olay gecesi komutanlarının, can güvenliği olmadığı gerekçesiyle kendilerini 'güvenli bölgeye' sevk edeceklerini söylediklerini aktardı. Daha sonra kendisinin de aralarında bulunduğu kursiyer grubun helikoptere bindirildiğini anlatan Demir, üç dakika süren yolculuktan sonra güvenilir bölge diye çatışmaların yaşandığı Genelkurmay Başkanlığı karargahına getirildiklerini ifade etti.
Karargahta çatışma ve kargaşanın hakim olduğunu bildiren Demir, 'Güvenli bölge diye getirildiğimiz yer, aslında çatışmaların yaşandığı Genelkurmay Başkanlığı karargahıymış. Buraya kendi irademizle gelmedik, komutanların emriyle götürüldük.' dedi.
Demir, kanunsuz bir eylemde yer almamak için bodrum katına saklandığını, daha sonra polislere sığındığını ifade etti.
Darbe girişiminde yer almadığını ve tutuklanmasına neden olan komutanlarından şikayetçi olduğunu kaydeden Demir, beraatini istedi.
'Karargahta çatışma vardı'
Tutuklu sanık Mehmet Emin Erdoğan da Cumhuriyet savcısının esasa ilişkin mütalaasına katılmadığını belirterek, savunmasına başladı.
Önceki beyanlarını tekrarladığını ifade eden Erdoğan, suçsuz olduğunu, darbe girişiminde yer almadığını iddia etti.
Olay gecesi yat içtimasından kısa bir süre sonra 'silah başına' alarmı verildiğini aktaran Erdoğan, bunun üzerine diğer kursiyerler gibi silahlıktan bir tüfek alarak içtima alanına çıktığını anlattı.
Burada daha önce görmediği bir subayın okulun terör saldırısına uğrayabileceğini ve kursiyerleri güvenilir bölgeye götüreceklerini söylediğini dile getiren Erdoğan, bu açıklamadan sonra helikopterlere bindirildiklerini ifade etti.
Erdoğan, kısa bir yolculuktan sonra götürüldükleri yerin Genelkurmay Başkanlığı olduğunu fark ettiğini, karargahın her tarafında çatışmaların olduğunu söyledi.
Arkadaşlarıyla can güvenliklerini sağlamak amacıyla karargahın bodrum katına girdiklerini belirten Erdoğan, sabah saatlerine kadar bu şekilde kaldıklarını, daha sonra polise teslim olduklarını anlattı.
Darbeci olmadığını, vatansever bir asker olduğunu öne süren Erdoğan beraat talep etti.
'Kandırıldık'
Benzer bir savunma yapan tutuklu sanık Muhammet Emin Özgül ise komutanları tarafından kandırıldıklarını savunarak, güvenli bölge diye Genelkurmay Başkanlığı karargahına götürüldüklerini ifade etti.
Özgül, helikoptere iradesi dışında bindirildiğini savunarak, 'Eğer can güvenliği gerekçe gösterilip o helikoptere bindirilmemiş olsaydım, bugün burada olmazdım. Zira o gün yer olmadığı için helikopterlere binemeyen kursiyerler şu an görevleri başındadır.' diye konuştu.
Genelkurmay Başkanlığı karargahında kaldığı süre boyunca kanunsuz bir eylemde yer almadığını öne süren Özgül, sabah saatlerinde polislere sığındığını kaydetti.
FETÖ üyesi olmadığını, bu durumun iddianamede de doğrulandığını söyleyen Özgül, beraatini istedi.
Duruşmaya yarın devam edilecek.
30.01.2018 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki salonda görülen duruşmada, sanıklar ve avukatları, cumhuriyet savcısının esasa ilişkin mütalaasına karşı savunma yaptı.
Duruşmanın öğleden sonraki bölümünde hakim karşısına çıkan tutuklu sanık sözleşmeli subay adayı Murat Arslan, 16-17 Temmuz 2016'da planlanan Afyon gezisi için Kara Harp Okulu'nda bulunduğunu, askeri hareketliliğin başlamasından sonra güvenlik amaçlı silah aldıklarını bildirdi.
Darbe girişimi gecesi Genelkurmay'a bilerek ve isteyerek gitmediğini öne süren Arslan, 'Helikoptere kaos ortamında, bizi daha güvenli bir yere nakledeceklerini söylemeleri üzerine bindik. Nereye gideceğimizi bilmiyorduk. Genelkurmay'a gittiğimizi indikten sonra anladım. Hiçbir şekilde silah kullanmadım. Kumpasa düştüğümü anladıktan sonra da polisle temasa geçtim ve teslim oldum. Tanık olarak dinlenenler de benim gibi olan kursiyerlerin bu davranışımızı doğrulamıştır.' ifadelerini kullandı.
Arslan, darbe girişiminde bulunmadığını ve FETÖ üyesi olmadığını savunarak, 'O gece komutan bildiğimiz hainler bizi bile bile ateşin içine attı.' sözleriyle beraat talebinde bulundu.
Sanık sözleşmeli subay adayı Murat Gençoğlu da 15 Temmuz akşamı olayların başlamasından sonra Kara Harp Okulu'nda güvenlik amaçlı beklediklerini, olayların darbe girişimi olduğuna ilişkin kendilerine bir bilgi verilmediğini ve dışarıdaki olaylardan haberi olmadığını iddia etti.
Gecenin ilerleyen saatlerinde güvenli bölgeye götürülecekleri söylenerek helikoptere bindirildiğini anlatan sanık Gençoğlu, Genelkurmay Başkanlığı'na gideceğinden habersiz olduğunu öne sürdü.
Gençoğlu, 'Genelkurmay'da konusu suç teşkil eden bir eyleme karışmadım. Ellerimizdeki silahların şarjörü dahi yoktu.' ifadelerini kullandı.
Darbe girişiminde yer almadığını ve tutuklanmasına neden olan komutanlarından şikayetçi olduğunu kaydeden Gençoğlu, beraatini istedi.
Duruşmaya yarın sanık savunmalarıyla devam edilecek.
01.02.2018 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki salonda görülen duruşmada sanıklar ve avukatları, cumhuriyet savcısının esasa ilişkin mütalaasına karşı savunma yaptı.
Duruşmanın öğleden sonraki bölümünde hakim karşısına çıkan tutuklu sanık sözleşmeli subay adayı Nasır Ataş, olay gecesi Kara Harp Okulunda bulunduğu sırada 'silah başına' alarmı verildiğini söyledi.
Bunun üzerine silahlıktan boş tüfek alarak, içtima alanına çıktığını anlatan Ataş, komutanlarının, okula terör saldırısı olabileceği gerekçesiyle kendilerini 'güvenli bölgeye' sevk edeceklerini söylediklerini savundu.
Daha sonra kendisinin de aralarında bulunduğu kursiyer grubun helikopterlerle 'güvenli bölge' diye çatışmaların yaşandığı Genelkurmay Başkanlığı karargahına götürüldüklerini belirten Ataş, 'Hain darbeciler, bizi canlı kalkan olarak kullandı. Tek suçum, 'Güvenli bölge gideceğiz.' diye bizi helikoptere bindiren komutanların emrini dinlemekti. Tutuklanmama neden olan herkesten şikayetçiyim.' dedi.
Ataş, kanunsuz bir emri yerine getirmediğini savunarak, beraatini istedi.
Tutuklu sanık Sedat Güvercin de Genelkurmay Başkanlığı karargahına götürüleceklerine dair kendilerine bilgilendirme yapılmadığını iddia etti.
Karargahta bulunduğu süre boyunca kimseye zarar verecek eylemde bulunmadığını savunan Güvercin, kursiyer arkadaşlarıyla sabah saatlerine kadar bir duvarın dibinde beklediklerini ileri sürdü.
Buldukları ilk fırsatta polise teslim olduklarını anlatan Güvercin, darbe girişimine katkı sağlayacak tutum içinde olmadığını iddia ederek beraatini istedi.
- 'Komutanlar tarafından kandırıldık'
Tutuklu sanık Oğuz Bulut ise güvendikleri komutanları tarafından kandırıldıklarını ileri sürerek, hepsinden şikayetçi olduğunu söyledi.
Kursiyer subay adayı olarak 4 aylık askerlik geçmişine sahip bulunduğunu belirten Bulut, bu konumu nedeniyle emirleri sorgulamasının mümkün olmadığını öne sürdü.
Sanık Bulut, iradesi dışında Genelkurmay Başkanlığı karargahına götürülmesinin sorumlusu olamayacağını savunarak, 'İçimizden herhangi birinin komutanlara karşı gelmesi söz konusu değildi. O gece bizi güvenli bölgeye götüreceklerini söylemişlerdi. Bu nedenle herkes can güvenliğini sağlamak için bir an önce helikoptere binme telaşındaydı.' dedi.
Davanın bugüne kadar görülen duruşmalarında suçsuz olduklarının ortaya çıktığını iddia eden Bulut, beraatini beklediğini sözlerine ekledi.
FETÖ üyesi olmadığını savunan tutuklu sanık Orhan Kırtürk de darbe girişiminde yer almadığını öne sürdü.
Kendileriyle aynı konumda olan çok sayıda kursiyer subayın o gece helikoptere binmelerine rağmen haklarında yasal işlem yapılmadığına işaret eden Kırtürk, 'Bizim onlardan hiçbir farkımız yok. Suçsuz olduğumuz ortada. İrademiz dışında Genelkurmay Başkanlığına götürüldük. Bunun sorumlusu biz değiliz. Orada kaldığımız süre boyunca darbe girişimine yönelik bir eylemde bulunmadık.' şeklinde savunma yaptı.
Suçsuz olduğunu iddia eden Kırtürk, diğer sanıklar gibi beraat talebinde bulundu.
Duruşmaya yarın sanık savunmalarıyla devam edilecek.
02.02.2018 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesince Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki salonda görülen duruşmada, sanıklar ve avukatları, cumhuriyet savcısının esasa ilişkin mütalaasına karşı savunma yaptı.
Sanık sözleşmeli subay adayı Ömer Aslan, bugüne kadar verdiği bütün ifadelerini kabul ettiğini, tanık beyanları ile toplanan delillerin suçsuzluğunun en büyük kanıtı olduğunu söyledi.
Genelkurmay Başkanlığına kandırılarak götürüldüğünü savunan Aslan, indiği yerin Genelkurmay Başkanlığı olduğunu sonradan öğrendiğini, sivillerle karşılaşmadığını, mevzi almadığını ve nöbet tutmadığını öne sürdü.
Aslan, indikten sonra ilk fırsatta kendini bir duvar dibine attığını ve komutanı Hasan Ali Seyrek'in uyarmasıyla hizmet binasına gittiğini belirterek, polisle irtibata geçilmesinin ardından tellerden atlayarak polise sığındığını bildirdi.
'Ben, dört aylık kursiyer öğrenciydim. Benim askeri darbeyi anlamam mümkün değildi. Beni bu duruma düşürenlerden şikayetçiyim.' diyen Aslan, beraatini istedi.
Sanık sözleşmeli subay adayı Ozan Özgen Şahin de önceki ifadelerini kabul ettiğini söylediği savunmasında, okuldayken darbe olduğuna yönelik konuşmayı duymadığını savundu.
Takım komutanı üsteğmen Atilla Kahraman'a 'Neler oluyor?' diye sorduğunda seferberlik ilan edildiğini, emre itaatsizliğin ölüme kadar yolu olabileceğini yanıtını aldığını iddia eden Şahin, helikopterle güvenli bölge diye Genelkurmay Başkanlığına götürüldüklerini kaydetti.
Şahin, aldığı silahın da boş ve mühimmatı bulunmadığını öne sürerek, indikten 10 dakika sonra, 12 arkadaşıyla sabaha kadar mescitte saklandığını, sabah olunca da polise sığındıklarını anlattı.
FETÖ ile irtibatı olmadığını iddia eden Şahin, 'Benim tek derdim işti. Dört aylık bir askeri öğrencilik geçmişim varken bu olay meydana geldi. İhmali olan herkesten şikayetçiyim.' dedi.
Sabaha kadar depo girişinde saklanmış
Sanık sözleşmeli subay adayı Mehmet Güneş ise esasa ilişkin mütalaasında kişiselleştirilmiş bir eylemi olmadığını belirterek, genel iddia ve suçlamaları da kabul etmediğini dile getirdi.
Silahını kasten almadığını, aldığı silahın da boş ve mühimmatının bulunmadığını savunan Güneş, 'Hiçbir şekilde silahımı kullanmadım.' ifadesini kullandı.
Genelkurmay'a kandırılıp götürüldüklerini ve sabaha kadar yanındaki arkadaşlarıyla saklandıklarını bildiren Güneş, bir yerin güvenliğini almaya yönelik eylemleri bulunmadığını iddia etti.
Güneş, 06.30'a kadar bir depo girişinde saklandıktan sonra komutanları üsteğmen Seyrek'in talimatıyla başka bir yere geçtiklerini ve sonrasında da çıkıp polise sığındıklarını ifade etti.
'Güvenli bölgeye gitmek maksadıyla helikoptere rasgele şekilde bindirildim. Darbenin başarıya ulaşması için bir çabam olmamıştır.' diyen Güneş, Genelkurmay'da destek kuvvet olmadığını iddia etti.
Güneş, ByLock programını kullandığı iddiasını da reddederek, FETÖ üyesi olmadığını ileri sürdü.
Duruşmaya, sözleşmeli subay adayları Sadık Alıcıoğlu, Ramazan Demir, Sedat Ayvaz, Semih Karagül, Selahattin Daştan'ın ifadelerinin ardından öğle arası verildi.
Duruşmanın öğleden sonraki bölümünde savunma yapan Sedat Taşabat, astsubayken subaylık sınavına girerek kazandığını, bu yüzden Kara Harp Okulunda subaylık kursuna katıldığını söyledi.
Böyle bir olayın içine atılabileceklerinin aklının ucundan geçmediğini savunan Taşabat, güvenlik gerekçesiyle sonradan neresi olduğunu öğrendiği Genelkurmay Başkanlığına götürüldüklerini ancak iner inmez silah ve patlama sesleri içinde kaldıklarını belirtti.
Taşabat, hemen siper aldığını, sonra da geri çekilip duvar dibine sindiğini iddia ederek, zarar görmemek için bulduğu korunaklı yerde beklediğini dile getirdi.
Bir süre sonra vatandaşlarla da karşı karşıya gelmemek için karargah binasının diğer tarafına geçtiğini, buradayken yanına gelen bir kursiyerin, Hasan Ali Seyrek'in emriyle toplandığını bildirdiğini ifade eden Taşabat, silahlı bir askerin 'Geri dönün.' talimatını dinlemediklerini öne sürdü.
İhraç edilmediğini, hala görevde olduğuna dikkati çeken Taşabat, 'Herhangi bir şekilde darbe talimatı almadım. Kanunsuz bir emri yerine getirmedim. Kaos ve baskı ortamında helikoptere bindirildim. Sıralı amirlerimizin bizi suça sürükleyebileceğini düşünemezdim. Çatışma ortasına atıldık, ölüme terk edildik. Hiç kimsenin malına, canına zarar vermedim. Kendimi korumaya çalıştım. Üzerimde mühimmat da yoktu.' diye konuştu.
FETÖ üyesi olmadığını iddia eden Taşabat, beraatini istedi.
Sanık sözleşmeli subay adayı Osman Marulcu da suçlamaları kabul etmediği savunmasında, savcılık mütalaasında şahsına yönelik bir suçlama olmadığını söyledi.
Genel bir suçlama yapıldığını ileri süren Marulcu, 'Cuntacılar tarafından güvenli bölgeye götüreceğiz yalanıyla Genelkurmay Başkanlığına götürüldüm. Hiç kimsenin emir komutasına gitmedim. Silahım boş ve mühimmatım da yoktu. Bu olayın mağduruyum. Canlı kalkan olarak kullanılmak istendim, ölüme terk edildim.' şeklinde savunma yaptı.
Marulcu, indikten sonra kendini güvenceye aldığını ve ilk fırsatta polise sığındığını savunarak, FETÖ'nün şifreli haberleşme programı ByLock'u kullandığı iddiasıyla ilgili suçlamayı da kabul etmedi.
Marulcu, beraat talebinde bulundu.
Duruşma, pazartesi gününe ertelendi.
İTİRAFÇI OLDU ÖRGÜTÜN BİLİŞİM YAPISINI DETAYLI ANLATTI
Öte yandan dava sanıklarından eski kursiyer teğmen İ.T, karar duruşmasından önce 'etkin pişmanlıktan' yararlanmak istedi. Sanık İ.T, FETÖ'nün bilişim yapısını detaylı olarak anlattığı 12 sayfalık bir dilekçeyi Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesine sundu. Dilekçesinde FETÖ'ye karşı yürütülen soruşturmalara katkı sağlamak amacıyla örgüte dair bildiklerini etki altında kalmadan izah etmek istediğini belirten İ.T, lise ikinci sınıfta arkadaşlarının aracılığıyla ders çalışmak için örgüt evlerine gitmeye başladığını, buralarda ders çalışmanın dışında kalan vakitlerde dini içerikli sohbetlerin yapıldığını anlattı.
BİLGİ SİSTEMLERİ ASTSUBAYI OLARAK GÖREV YAPIYORDU
Sanık İ.T, o dönem kendisini çalıştıran ve dini sohbetler yapan örgütü abisi 'T' isimli kişinin Kandıra Cezaevi İnfaz Kurumunda infaz koruma memuru olarak görev yaptığını belirtti.
Üniversite sınavında beklediği puanı alamayınca astsubaylığa başvurduğunu ifade eden İ.T, askeri okul öğrenimi boyunca iki haftada bir muhabere astsubay Y.Ç. ile emekli bir askerin evinde örgüt sohbetlerine katıldığını bildirdi.
Daha sonra 'M.' isimli başka bir örgüt abisiyle görüşmeye devam ettiğini aktaran İ.T, bu ismin Genelkurmay Başkanlığı karargahında Bilgi Sistemleri Astsubayı olarak görev yaptığını belirtti.
Askeri okuldan mezun olduktan sonra Ankara'ya atandığını, buradaki görevi boyunca Tuzluçayır semtinde FETÖ üyelerince kiralanan eve sohbete gittiğini ifade eden İ.T, sohbetleri düzenleyen Emin kod isimli örgüt abisinin ise Ankara Büyükşehir Belediyesinin Bilgi Evlerinde öğretmen olarak görev yaptığını açıkladı.
Bir yıl sonra Tekirdağ Çerkezköy'e tayini çıktığını, burada da Sezai kod isimli şahıs aracılığıyla örgütle irtibatını devam ettirdiğine dikkati çeken İ.T, sohbetlerde sürekli dini sömürü yapıldığını, bu nedenle örgüte himmet adı altında birkaç kez para verdiğini kabul etti.
FETÖ'nün hükümete yönelik 17/25 Aralık kumpas davalarından sonra örgüt evlerinde siyasi konuların yoğun bir şekilde konuşulduğunu aktaran İ.T, bu süreçten sonra sohbetlere eskisi kadar sık gitmediğini iddia etti.
İ.T, astsubaylıktan subaylığa geçiş yapmak için sınavlara hazırlanmaya başladığını, örgüt abisi Sezai'nin de kendisini desteklediğini, sınavda başarılı olduktan sonra subaylık eğitimi için Ankara'ya geldiğini, burada da örgütün kendisine ulaştığını kaydetti.
Örgüt abisiyle son görüşmeyi 15 Temmuz hain kalkışmasından kısa bir süre önce yaptıklarını bildiren İ.T, kendisine darbe girişimine ilişkin herhangi bir bilgi verilmediğini öne sürdü.
- ÖRGÜTÜN 'BİLİŞİM' YAPISI
İtiraflarını başlıklar halinde kaleme alan İ.T, 'bilişim yapılanması ve desteği' bölümünde, örgüt üyelerinin deşifre olmamak için bilgisayarlarda kullandıkları yöntemi anlattı.
Örgüt mensubu mühendisler tarafından geliştirilen yazalım sayesinde bilgisayarlarda yapılan işlemlerin tespit edilemediğine dikkati çeken İ.T, 'Çerkezköy'e gittiğimde bana, 16 GB'lık işletim sistemi kurulu bir flash bellek verdiler. Bilgisayara takıldığında, şifrelenmiş sistemin sanal olarak çalıştırılması için 'Linux işletim sistemine' gömülü ikinci bir işletim sistemi kurulmuştu. Flash bellek, bilgisayarın sabit diskinde iz bırakmıyor. Bu sistemi birkaç defadan fazla kullanmadım. Bu sistemi kimin hazırladığını sorduğumda, 'bilgisayar mühendisi abiler tarafından hazırlandığını' söylediler.' ifadelerini kullandı.
MAHREM YAPILANMA
Örgütün Türk Silahlı Kuvvetlerindeki (TSK) 'mahrem yapılanması' hakkında da bilgi veren İ.T, sohbet grupların iki ya da üç kişiden oluştuğunu aktardı.
Bunların başında alt düzeydeki imamın sohbetlerin planlanmasından sorumlu olduğunu kaydeden İ.T, bu imamın bağlı olduğu üst imamın ise grupların oluşturulması, kontrolü ve örgüt mensubu askerlerin evlilikleri gibi konularda yetkili olduğunu anlattı.
İ.T, 'Bu üst düzey imam birkaç ayda bir sohbetlere şahsen katılarak görevini yerine getirir. Gurupların planlanmasında statü farkı dikkate alınır. Farklı statülere haiz gruplar aynı imamda tutulmaz. Evli olan askerler evli olan imamlarca sohbetlere alınır. Eşleri de asker eşlerinin sohbetlerini yapar.' ifadelerini kullandı.
Örgütün üst düzey imamlarında, FETÖ mensubu askerlerin bilgilerinin bulunduğuna dikkati çeken İ.T, 'Bu imamlar, (askerlere ilişkin) sahip oldukları bütün bilgileri 'truecrypt' isimli programla şifrelenmiş mikro SD hafıza kartlarında muhafaza ederler.' bilgisini paylaştı.
Dilekçenin talep kısmında örgüt tarafından dini duyguları suistimal edilerek kandırıldığını savunan İ.T, 'FETÖ, 15 Temmuz hain girişiminde dehşet verici gerçek yüzünü bütün ülkeye gösterdiği gibi bana da gösterdi. FETÖ'nün ortaya çıkartılan gerçek düşünce ve amaçlarını bilmiyordum, benzer amaçlara sahip olmadım. Hiçbir zaman bu yapının bu kadar gözü dönmüş şekilde hareket edebileceğini tahmin edemedim.' değerlendirmesini yaptı.
Verdiği bilgiler ışığında etkin pişmanlık talebinin kabul edilmesini isteyen İ.T, 'örgüt üyeliği' suçundan beraatini istedi.
İSMİ GEÇENLER GÖREVDE
İ.T'nin dava dosyasına giren itirafları, hakkında adli işlem yapılması için mahkeme tarafından Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına gönderildi.
Sanığın itiraflarında ismi geçen birçok örgüt mensubunun Genelkurmay Başkanlığının yanı sıra başka kamu kurumlarında görevli olduğu belirlenirken, bu kişiler hakkında soruşturma başlatıldığı öğrenildi.
Öte yandan darbe girişimi sırasında Kara Harp Okulunda yaşanan eylemlere ilişkin İ.T'nin de aralarında bulunduğu 164 sanığın yargılandığı davanın görülmesine Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesinde devam ediliyor.
Davanın 7 Şubat Çarşamba günü yapılacak duruşmasında karar çıkması bekleniyor.
Paralel yapı-15 Temmuz (2016)-08 Mart (2017) 'Ankara 164 sanık Kara Harp Okulu Darbe Yapılanması' davası
Paralel yapı mensuplarından gelen itiraflar
Paralel yapı-TSK'daki Fetö'cülerin 15 Temmuz askeri darbe girişimi ile bağlantısının delilleri
(04 Şubat 2018, 12:19)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: