Eski CHP Genel Başkanı Deniz Baykal ile eski MHP'li yöneticilerin özel hayatlarına ilişkin görüntülerin yayınlanmasıyla ilgili Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) elebaşı Fetullah Gülen'in de aralarında bulunduğu 171 kişinin yargılandığı davaya sanık savunmalarıyla devam edildi.
04.02.2018 12:36 Eski CHP Genel Başkanı Deniz Baykal ile eski MHP'li yöneticilerin özel hayatlarına ilişkin görüntülerin yayınlanmasıyla ilgili Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) elebaşı Fetullah Gülen'in de aralarında bulunduğu 171 kişinin yargılandığı davaya sanık savunmalarıyla devam edildi.
29.01.2018 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 14. Ağır Ceza Mahkemesince Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'nde görülen duruşmaya tutuklu ve tutuksuz sanıklar ile avukatları katıldı.
Tutuksuz sanık polis memuru G.G, yaptığı savunmada, görevine hala devam ettiğini belirterek, soruşturmada ismi geçen tek eylemin Gülen Bayıllıoğlu'nun dinlenmesi olduğunu söyledi.
Olay günü, büro amirinin emri ile Yenimahalle'de bir daireye gittiklerini ifade eden G.G, bu sırada dışarıda da geniş bir çevre güvenliği olduğunu dile getirdi.
G.G, başlarında Aydın Altunkaya, Özgür Türker ve Ertan Arslan isimli amirlerin bulunduğunu belirterek, dairenin bulunduğu binaya başkanlıktan O.A. ve C.S. ile girdiğini bildirdi.
O.A'nın 10-15 dakika uğraştıktan sonra kapının kilidini kırarak daireye girebildiklerini ifade eden G.G, yanlarındaki amirlerin C.G'ye yatak odasına cihaz koymasını söylediğini anlattı.
Daha önce böyle bir taleple karşılaşmadığını bildiren G.G, uygun olmadığını belirterek yatak odasına kamera koymadıklarını, salondaki televizyona kamera yerleştirdiklerini söyledi. G.G, 'Ayrılacakken vitrinde Hurşit Tolon Paşa'nın fotoğrafını gördüm. Durumun Ergenekon ile ilgili olabileceğini düşündüm. Çünkü Tolon o dönem tutukluydu.' dedi.
G.G, söz konusu faaliyetle ilgili 16 mahkeme kararı bulunduğunu iddia ederek, yaptığı görevin de rutin bir görev olduğunu öne sürdü.
15 Temmuz'da Ankara Emniyet Müdürlüğü'nde darbe girişimini gerçekleştirenlerle çatıştığını ve üzerine tavan çökmesi sonucu yaralandığını anlatan G.G, FETÖ ile bir bağı olmadığını söyledi.
G.G, beraat talebinde bulundu.
Evraklarda parafları bulunan tutuksuz sanıklar da savunma yaptı
Tutuksuz sanık eski polis memuru A.Ş, Cihan Paçacı'nın dinlenmesiyle ilgili bir evrakta parafının olduğu iddiasıyla soruşturmaya dahil edildiğini savunarak, İstihbarat Daire Başkanlığında çalışırken görevinin gelen yazıları parafladıktan sonra mahkemeye götürmek olduğunu söyledi.
Gelen evrakların içeriğinin kendilerini ilgilendirmediğini, bununla ilgili bir yetkisinin de bulunmadığını anlatan A.Ş, örgüt üyeliğini de kabul etmedi.
Müşteki Gülen Bayıllıoğlu'nun dinlenmesiyle ilgili çalışma sırasında, bu kişinin ikameti yakınında cep telefonu sinyali tespit edilmesinden ötürü soruşturmada bulunduğunu savunan E.Ç. de gözaltına alınması sonrasında da açığa alındığını belirtti.
E.Ç, 2007 ve 2014 yıllarında Ankara Emniyet Müdürlüğü İstihbarat Şube Müdürlüğü'nde görev yaptığını belirterek, göreve ilk başladığı yıllarda bu davanın sanıklarından, amiri Aydın Altunkaya'nın şoförü olduğunu bildirdi.
Dini motifli terör örgütlerine yönelik birimde de çalıştığını anlatan E.Ç, 2009'da da müşteki Gülen Bayılloğlu'nun evinin bulunduğu Yenimahalle'de El-Kaide terör örgütüne yönelik uzun süreli takipler yaptığını öne sürdü.
E.Ç, Bayıllıoğlu ile ilgili bir çalışmada bulunmadığını iddia ederek, FETÖ ile de bir bağı bulunmadığını savundu.
Duruşmada, tutuksuz yargılanan sanık polis H.T, açığa alınan H.U. ve eski polis H.N. de savunma yaptı.
Duruşmanın öğleden sonraki bölümünde savunma yapan tutuksuz sanık emekli polis N.S, isnat edilen suç tarihi olan 2008 yılı temmuz ayında Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanlığında görev yaptığını belirtti.
Teknik Operasyon Şubesi Müdür Vekili Yunus Yazar'dan yıllık izin istediğini, onun da kızarak yıllık iznini onayladığını ancak görev olması halinde de çağıracağını söylediğini anlatan N.S, Yazar'ın söylediği gibi izindeyken arayıp çağırdığını söyledi.
'Senelik iznimi bozup iş yerime gittim. Emre uymak zorundaydım. Direk Yunus Yazar müdürün makam odasına çıktım. 'Organize şubenin işi var, Hakan Kırdağ ile görüş, ne gerekiyorsa yapın.' dedi.' ifadesini kullanan N.S, konuyla ilgili onay alınıp alınmadığını sorduğunda da 'Tabii var ki seni çağırdık.' yanıtını aldığını savundu.
N.S, organize şubedeki Kırdağ ile görüşürken, kendisine bir Mercedes kaçakçısına operasyon yapılacağını söylediğini aktardı.
Kırdağ'ın, mahkeme kararı bulunduğunu da belirttiğini dile getiren N.S, o gün müsait olmadığı için Yusuf Ziya Yağmur'un adresine yönelik bir işlem yapmadıklarını, görevin iptal edildiğini anlattı. N.S, şöyle konuştu:
'Ertesi gün Kırdağ arayıp daireye çağırdı, akşam 18.30 civarı. 01.45 civarı Kırdağ yine arayıp İlker Usta ile dairenin nizamiye girişine gelmemizi söyledi. Nizamiye önünde 15-20 kişilik personel vardı. Bize, dairenin yaklaşık 150 metre karşısındaki hedef operasyon binası gösterildi. Binaya doğru hareket ettik. Binanın önünde çevre güvenliğinden sorumlu personelleri gördüm. Aracı cami avlusuna çektik. İlker Usta ile takım çantalarımızı alıp bilinen yere geldim. Bizden önce içeri girmişler. Televizyona kamera koyulması istendi. Kırdağ ve yanındaki 'başkomiserim' diye hitap ettikleri kişiye dönüp televizyon ince, olmaz dedim. 'Aç da bir bakalım.' dedi. Bu sırada bir anda koşturmaca oldu. Organize şube 'hedef geliyor' deyince bıraktık. Polislerin kaçtığını gördüm. Bir şeylerin ters gittiğini fark ettim. Çünkü ilk kez polis kaçıyordu.'
İlker Usta ile teknik çalışmaya ilişkin malzeme bulunan çantalarını toparlayıp kaçmaya çalıştıklarını belirten N.S, bina dışındaki iki kişinin 'Kaçmayın, durun.' diye bağırdığını söyledi.
'Sen anlamazsın, koş'
N.S, güvenlik için duran polislerin de kaçmış olduğunu belirterek, cami avlusuna park ettikleri araca koşarken, yanındaki başkomiser diyerek hitap edilen kişiye 'Abi biz niye kaçıyoruz? Kaçakçı olan onlar' dediğini, onun da 'Sen anlamazsın, koş.' karşılığını verdiğini savundu. N.S, şöyle devam etti:
'Cami avlusuna park ettiğimiz arabaya, kovalayan şahıslar taş atarlar diye binmedim. Koşarak kaçarken başkomiser bir anda kayboldu. Hızlı adımlarla camiden aşağı yürümeye başladım. Bir ışığın altında yere koyduğum çantanın üzerinde oturdum. Çünkü kaçmamı gerektirecek bir şey yapmamıştım. İki vatandaş yanıma geldi. 'Yat yere, aç o çantayı.' dediler. 'Kimsin?' dedim. 'Astsubayım.' dedi. 'Şimdi polis geliyor.' dedim. 'Polis burada.' diye konuştu. Yanındaki kişi polis kimliğini gösterince kulağına eğilip kendimi tanıttım ve şahsı götürmesini istedim. O da astsubaya 'Abi burada seninle ilgili bir şey yok, dönelim.' dedi. O sırada telefonum çaldı. Arayan Kırdağ idi. 'Abi neredesin?' diye sordu. Bulunduğum yeri tarif ettikten sonra Yıldız Karakolu'ndaki görevli polislerle ve İstihbarat Dairede Şube Müdürü Yüksel Aktepe ile geldi. Aktepe beni makam aracına bindirdi.'
Bu konuyla ilgili hiçbir yerde konuşmaması konusunda defalarca ikaz aldığını iddia eden N.S, bundan sonra teknik çalışmalarda görevlendirilmediğini iddia etti.
N.S, sonraki süreçte Van'a tayin edildiğini, bir süre sonra da emekli olduğunu anlattı.
'Kırdağ benim yalan söylediğimi söylüyor. Ben, alakasız bir insana iftira atacak kadar alçak ve şerefsiz değilim.' diyen N.S, Yunus Yazar ve diğer sorumlulardan şikayetçi olduğunu söyledi.
N.S, müşteki Yusuf Ziya Yağmur'u da tanımadığını, bilerek kanunsuz bir emri yerine getirme girişiminde bulunmadığını savundu.
Eski başkan yardımcısı da savunma yaptı
Duruşmada, eski Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Dairesi Başkan Yardımcısı ve MİT de daire başkanlığı yaptığını belirten tutuksuz sanık H.Ö. de ifade verdi.
MİT'e 1 Şubat 2012'de geçtiğini ve 16 Nisan 2016'da emekli olduğunu anlatan H.Ö, 29 yıllık meslek hayatının 21 yılını İstihbarat Daire Başkanlığında geçirdiğini anlattı.
H.Ö, bir şahıs hakkında dinleme ve İstanbul'a görevlendirilen teknik ekiple ilgili kararda imzası olmasına yönelik suçlama bulunulduğunu ifade ederek, 'Gerek MİT'teki, gerek daire başkanlığındaki görevim sırasında hukuka aykırı bir şey yapmadım.' dedi.
H.Ö, FETÖ üyeliğini ve isnat edilen diğer suçlamaları kabul etmediğini belirterek, beraatini istedi.
Tutuksuz sanık eski polis memurları İ.N, M.U, M.K, N.Ş'nin de savunmasını yaptığı duruşma, yarına ertelendi.
30.01.2018 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 14. Ağır Ceza Mahkemesince Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'nde görülen duruşmaya tutuklu ve tutuksuz sanıklar ile avukatları katıldı.
Duruşmada, Ankara Emniyet Müdürlüğü İstihbarat Şube Müdürlüğünde görev yapmış, tutuksuz yargılanan eski polis memurları savunma yaptı.
Sanık N.A, yazıcı olarak görev yaptığını, gelen talep formlarını yazdıktan sonra altına imza ve paraf attığını, görevinin bundan ibaret olduğunu söyledi.
N.A, suçlamanın da evrakların altında imzasının olmasından kaynaklandığını ifade ederek, FETÖ ile bir bağının bulunmadığını öne sürdü.
Sanık R.Ş. de Nihat Ali Özcan'ın usülsüz dinlenmesini gerçekleştiren kişilerden olduğu gerekçesiyle soruşturmada yer aldığını ancak bu kişiyle ilgili dinlemeler yapıldığı sırada, 2007'de Kırıkkale'de görevli olduğunu söyledi.
R.Ş, Ankara İstihbarat Şube Müdürlüğüne ise 2008'de atandığını belirterek, o dönemde Kırıkkale'de bulunduğu için Özcan'ı dinlemediğini savundu.
Sanık R.A. da isnat edilen suçlamaları kabul etmediği savunmasında, Aydın Deliktaşlı'nın ikametine koyulan cihazı söken polislerin içinde yer aldığı iddialarının doğru olmadığını belirtti.
R.A, böyle bir çalışmaya kesinlikle katılmadığını iddia ederek, cihazın sökülmesine yönelik teknik bilgisinin de bulunmadığını söyledi.
Yusuf Ziya Yağmur'un dairesine ses ve görüntü cihazları yerleştirmek için giren ekibin güvenlik önlemlerini alanlar arasında bulunduğu iddiasının da doğru olmadığını ileri süren R.A, İstihbarat Daire Başkanlığının çalışma yapıldığı iddia edilen yere yakın olduğunu, şoförlüğünü yaptığı amirleri buraya getirip götürürken telefon sinyalinin düşmüş olabileceğini iddia etti.
Sanık emekli polis memuru Y.D. de dinlemelerle alakalı mahkemeye giden üst yazılarda parafı bulunduğu için bu davaya dahil olduğunu anlattı.
Y.D, günde 100-150 evrak imzaladıklarını belirterek, yazılı emir niteliğindeki talep formlarını hazırladıklarında, yapacağı işlemin altına imza atmak olduğunu ifade etti. Y.D, bu konuda başka bir sürece de dahil olmadığını öne sürdü.
FETÖ/PDY'nin haberleşme programlarından 'eagle' kullandığı iddiasını da reddeden Y.D, hayatının hiçbir döneminde bu ve benzeri yapılarla bağı bulunmadığını savundu.
Sanık T.B. de savunmasında, hukuksuz bir işlem yapmadığını ve suçlamaları kabul etmediğini belirtti.
Duruşmanın öğleden sonraki bölümünde, iddianamede eski CHP Genel Başkanı Deniz Baykal ve bazı MHP'li milletvekillerini dinleme faaliyetinde bulunduğu iddiasıyla yargılanan tutuksuz sanık eski polis memuru U.K. savunma yaptı.
U.K, suç işlendiği belirtilen tarihlerde Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanlığında büro memuru olarak görevli bulunduğunu ifade ederek, FETÖ/PDY ile bir bağının olmadığını savundu.
Daireye bağlı Teknik Operasyon Şube Müdürlüğünde (TEKOP) 2006-2014 döneminde çalıştığını anlatan U.K, görevinin daire ile ilgili yazışmalar yapmak olduğunu ileri sürdü.
Mahkemelere yazılan üst yazılarda imzaları bulunduğunu da ifade eden U.K, mahkemeye gönderilen ve mahkemeden alınan karar yazısında, evraka müdahale etme yetki ve görevleri olmadığını savundu. U.K, 'Yaptığım iş ve işlemlerin mevzuata uygun olduğunu düşünüyorum.' diye konuştu.
U.K, FETÖ'nün kriptolu haberleşme programını da kullanmadığını öne sürdü.
Mahkeme Başkanı Bayram Kantık'ın sorusu üzerine U.K, görevinin dinleme faaliyeti olmadığını, dinleme de yapmadığını savundu.
İddianamede hakkında aleyhine ifade veren şahısların beyanlarını kabul etmeyen U.K, beraatini istedi.
Sanık U.K. ile aynı şahısları dinleme suçlaması bulunan tutuksuz sanık eski polis memuru A.A. da TEKOP'ta yazıcı olarak görev yaptığını öne sürdü.
İddia edildiği üzere Deniz Baykal ve MHP'li vekilleri dinlemediğini ileri süren A.A, mahkeme karar taleplerinin sadece üst yazısında parafı bulunduğunu, içerikleri hakkında bilgisi olmadığını savundu.
Suçlamaları ve iddianamede yer verilen aleyhindeki beyanları kabul etmeyen A.A, beraatini talep etti.
Diğer tutuksuz sanıklarda suçlamaları kabul etmedi
Tutuksuz sanık emekli polis memuru S.Y. de dinleme çalışması yapılan Aydın Deliktaşlı'nın dairesi yakınında, cihaz yerleştirecek ekibin güvenlik faaliyetinde bulunmadığını iddia etti.
S.Y, bu iddianın kısım amiri ile görüşmesi sonrası, telefonunun HTS kayıtlarıyla ilişkilendirilerek yapıldığını öne sürerek, faaliyetin akşam saatlerinde gerçekleştirildiğini, yine HTS kayıtlarından bu saatlerde o bölgede bulunmadığının anlaşılacağını savundu.
Eski polis memuru, tutuksuz sanık F.D. de hakkındaki suçlamanın Ankara İstihbarat Şube Müdürlüğünde görev yaparken 2009'a ait talep formuna imza atmaktan kaynaklı olduğunu öne sürdü.
F.D, yapılan işlemin resmi hiyerarşi içinde olduğunu söyledi.
Örgüt üyeliğini kabul etmeyen F.D, ByLock programını da kullanmadığını iddia etti.
Tutuksuz yargılanan sanık eski polisler S.Ö. ve Y.A. ile açığa alınan Y.S'nin de savunma yaptığı duruşma, yarına ertelendi.
31.01.2018 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 14. Ağır Ceza Mahkemesince Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'nde görülen duruşmaya, tutuklu ve tutuksuz sanıklar ile avukatları katıldı.
Başka bir davadan tutuklu sanık eski komiser Ömer Demir, savunmasında, suç işlediği isnat edilen tarihlerde başka bir ilde görevliyken geçici vazifeyle İstihbarat Daire Başkanlığına geldiğini söyledi.
Büro memuru olarak görev yaptığını anlatan Demir, üst yazı hazırladığı ve çıktısını aldıktan sonra amirlerine imzalatarak Teknik Operasyon Şube Müdürlüğüne (TEKOP) gönderdiğini bildirdi.
Demir, bir dinlemeyle ilgili suçlamaya ilişkin, kendisine gelen talep formlarını üst yazı olarak hazırlayıp paraf atmasından kaynaklandığını iddia etti.
FETÖ üyeliğini kabul etmeyen ve örgütün şifreli haberleşme programı ByLock'u kullanmadığını savunan Demir, beraat talebinde bulundu.
Tutuklu sanık eski komiser Selçuk Küçükaslan da terör örgütü üyeliği ve dinlemeyle alakalı bir evrakta imzası bulunduğu için çeşitli suçlamalarla yargılandığını kaydetti.
Küçükaslan, 2006'da İzmir İstihbarat Şube Müdürlüğünde göreve başladığını belirterek, müşteki Cüneyt Bayrak hakkında bir evrak değil, sadece bilgi notu hazırladığını, dinleme yapmadığını ve dinleme talebinde bulunmadığını savundu.
Terör örgütü üyesi olmadığını, iddianamede belirtildiği üzere ByLock kullanmadığını öne süren Küçükaslan, aynı suçlamalarla İzmir'deki başka bir davadan da tutuklu olduğunu söyledi.
Küçükaslan, tutukluluğunun kaldırılarak davanın İzmir'deki davayla birleştirilmesi talebinde bulundu.
Tutuksuz sanıklar da suçlamaları kabul etmedi
Tutuksuz sanık emekli polis memuru R.İ. de Ankara İstihbarat Şube Müdürlüğünde görevli olduğunu belirttiği savunmasında, hakkında müştekiler Gülen Bayıllıoğlu, Yusuf Ziya Yağmur ve Hurşit Tolon'un dinlediği iddiasının bulunduğunu söyledi.
R.İ, bu kişileri tanımadığı ve dinlemediğini iddia ederek, dosyadaki suçlamaları kabul etmedi.
FETÖ üyeliği de olmadığını savunan R.İ. beraatini istedi.
Tutuksuz sanık eski polis memuru İ.D. de 2008'de Ankara'da istihbarat şubede göreve başladığını, iddianamede Dikmen'de dinleme çalışması yapılan bir yerde çevre güvenliği için bulunduğunun belirtildiğini bildirdi.
İ.D, telefon sinyalinin çalışma yapılan kişinin evinin yakınında gelmesinin de amirlerinin şoförlüğünü yaptığı için bu bölge ya da İstihbarat Daire Başkanlığına gitmesinden kaynaklanmış olabileceğini ileri sürdü.
Terör örgütünün hakkında yaptığı fişlemelerden dolayı FETÖ mensubu olmadığının da belli olduğunu savunan İ.D. beraatini istedi.
Duruşmanın öğleden sonraki bölümünde savunma yapan eski polis Akif Buyrukoğlu, 2010'da İstihbarat Daire Başkanlığına atandığını ve Observasyon Büro Amirliğinde çalıştığını söyledi.
Observayson araçlarının arızalarına baktığını ve bakım yaptığını, ayrıca başka araçların observasyon aracına dönüştürülmesi görevini yürüttüğünü anlatan Buyrukoğlu, hakkındaki suçlamaları reddetti.
Müşteki Recai Yıldırım'ın evinde teknik çalışma yapıldığı ve kendisinin de bu çalışmada yer aldığı iddiasını da kabul etmeyen Buyrukoğlu, bu kişiyle ilgili ilk görüntünün 28 Haziran 2010'da alındığının söylendiğini ancak kendisinin temmuz ayında başkanlıktaki görevine yeni başladığını söyledi.
Buyrukoğlu, teknik bir çalışmaya katılmadığını, yasa dışı hiçbir oluşumun içinde bulunmadığını iddia etti, örgütün kriptolu haberleşme programı ByLock'u da kullanmadığını savundu.
Eski ifadelerini reddetti
Tutuklu sanık eski polis memuru Abdulvahit Tunçay ise emniyette ve savcılıkta verdiği ifadenin yönlendirmeyle olduğunu söyledi. Savcılıkta verdiği ifade öncesi antidepresan ilaç aldığını ve bu ifadesinin de 'hayal ürünü' olduğunu öne süren Tunçay, mahkeme huzurunda verdiği ifadenin kabul edilmesini istedi.
Suç tarihi olarak belirtilen 2008'de Ankara Emniyet Müdürlüğü İstihbarat Şube Müdürlüğünde görev yaptığını ifade eden Tunçay, Can ve Nesrin Baytok çifti ile Kadir Özbek'in ikametindeki teknik çalışmaya katılmadığını, teknik hiçbir konudan anlamadığını, observasyon denilen aracın şoförü olduğunu iddia etti.
Tunçay, Gezi Parkı eylemlerinden sonra 'Çağdaş' isimli birini hem istihbaratın hem de terörle mücadele ekiplerinin takip ettiğini, bu kişinin bir buluşma yapacağının söylenmesi üzerine şahsı izlediğini söyledi. Tunçay, gittiği yerde terörle mücadele ekiplerini de görünce uzakta kaldığını ve yaklaşık 50 metre mesafedeki kadını Emine Ülker Tarhan'a benzettiğini, ancak Tarhan'ı takip etmediğini öne sürdü.
Polise evinde arama yapıldığını öğrendikten sonra gidip kendisinin teslim olduğunu anlatan Tunçay, tahliye ve beraat talebinde bulundu.
Diğer sanıklar da kabul etmedi
Tutuklu sanıklardan Ahmat Kabaağaç, 2003-2008 yılları arasında Ankara İstihbarat Şube Müdürlüğünde polis memuru olarak görev yaptığını, 2008'den sonra komiser yardımcılığı sınavını kazanınca şubeden ilişiğini kestiğini söyledi.
Savunmasında, müştekiler Hurşit Tolon, Gülen Bayıllıoğlu ve Yusuf Ziya Bayıllıoğlu'nun dinlenmesiyle ilgili çalışmalara katılmadığını öne süren Kabaağaç, hiçbir illegal faaliyet içinde olmadığını savundu.
Kabaağaç, FETÖ ile bir bağının bulunmadığını ve ByLock kullanmadığını iddia ederek, tahliyesini ve beraatini istedi.
Ankara İstihbarat Şube'de görev yapan tutuklu sanık eski komiser Bahaddin Alaca da savunmasında iddianamedeki suçlamaları kabul etmedi.
Duruşma, sanık savunmalarının ardından yarına ertelendi.
01.02.2018 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 14. Ağır Ceza Mahkemesince Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'nde görülen duruşmaya, tutuklu ve tutuksuz sanıklar ile avukatları katıldı.
Sanık eski polis memuru Davut Ersoy, 21 Mart 2008'de Ankara İstihbarat Şube Müdürlüğü'nde göreve başladığını, 2011'e kadar bu birimde çalıştığını söyledi.
Ersoy, iyi derecede İngilizce ve Arapça bilmesi ile vatana bağlılığı gibi sebeplerle istihbarata seçildiğini düşündüğünü, çalıştığı sürede de hiçbir örgütten talimat almadığını savundu.
Dinleme talep formlarının 4 tanesi üzerindeki imzası dolayısıyla kendisine suçlamalar yapıldığını söyleyen Ersoy, 'Ben sadece yazıcı büro personeli olarak görev yaptım. İletişim ve talep formunu düzenlerken suç işleme kastıyla hareket etmedim. Benim dinleme yetkim, dinlenecekleri görmem gibi yetkim yoktur. Bu işlemler dinleme bölümünce yetkili personelce yapılmaktadır.' dedi.
Amirlerinin emriyle inisiyatif ve tasarrufu olmadan sekreterya görevi yaptığını öne süren Ersoy, tahliye talebinde bulundu.
Sanık eski polis memuru Ersin Erdin de üzerine atılı suçlamaları kabul etmediğini söylediği savunmasında, Feridun Pehlevan ve İhsan Barutçu'nun ikametine ses ve görüntü cihazı yerleştirilmesiyle ilgili çalışmalarla alakalı suçlamalar olduğunu belirtti.
Suç tarihinde İstanbul Emniyet Müdürlüğü İstihbarat Şube Müdürlüğü'nde görevli olduğunu anlatan Erdin, bu kişilere yönelik bir çalışmaya katılmadığını savundu.
Erdin, FETÖ üyeliğini kabul etmeyip, örgütün haberleşme programı ByLock'u da kullanmadığını öne sürdü.
Örgüte himmet verdiği iddiasının da doğru olmadığını ileri süren Erdin, FETÖ üyelerince yapılan fişlemede, iddianamede 'her şeyiyle kendisini örgüte teslim etmiş polis memurlarını' ifade ettiği belirtilen 'derece 1' şeklinde kodlamasını da kabul etmedi.
Erdin, tahliye talebinde bulundu.
Duruşmanın öğleden sonraki bölümünde Nihat Ali Özcan, Gülen Bayılloğlu, Erkan Bayıllıoğlu, Hurşit Tolon ve İhsan Barutçu'nun usulsüz dinlenmesine yönelik hazırlanan evrakta imzası bulunan tutuklu sanık eski emniyet müdürü Muammer Acar savunma yaptı.
Acar, o dönem İstanbul Emniyet Müdürlüğü İstihbarat Şube Müdürlüğü Teknik Operasyon (TEKOP) Büro Amirliği'nde başkomiser rütbesiyle görev yaptığını söyledi.
TEKOP bürosunun dinleme yapmadığını, mahkemeye gönderilecek üst yazıları hazırladığını anlatan Acar, bu sebeple kalem kısım amiri olarak sekreterya görevi yürüttüklerini iddia etti.
Görevi itibarıyla 'işlenemez suçların' isnat edildiğini öne süren Acar, kendisinin tek bir dinleme talebi dahi olmadığını, dinleme yetkisinin de bulunmadığını savundu.
FETÖ üyeliğini kabul etmeyen ve örgütün kriptolu haberleşme programı ByLock'u kullanmadığını öne süren Acar, tahliyesini istedi.
Müştekiler Yusuf Ziya Yağmur, Gülen Bayıllıoğlu ve Hurşit Tolon'un usulsüz dinlenmesiyle ilgili hazırlanan evrakta parafı bulunduğu için suçlamalar yöneltilen tutuklu sanıklardan Halil Adalı da savunmasında 2008'de yurt dışında büyükelçilik koruma görevinde bulunduğunu, bu yüzden bu suçları işlemesinin mümkün olmadığını öne sürdü.
Suçlamanın isnat edildiği tarihlerde Ankara İstihbarat Şube Müdürlüğü TEKOP Büro Amirliği'nde yazışma kısım amiri olarak görev yaptığını da anlatan Adalı, talep formlarına istinaden hazırlanan üst yazıları mahkemeye götürme işini yaptıklarını iddia etti.
Sanık Adalı, FETÖ ile bağı olmadığını, iddia edildiği gibi ByLock da kullanmadığını savundu.
Sanık eski polis memurlarından İzzet Yılmaz da Ankara İstihbarat Şube Müdürlüğünde görev yaptığı sırada Yusuf Ziya Yağmur ve Gülen Bayıllıoğlu'nun usulsüz dinlenmesiyle ilgili düzenlenen evrakta paraf ve imzası bulunduğu için yargılandığını söyledi.
Yılmaz, kendisinin büro yazıcısı olduğunu ancak en alt seviyedeki memur olarak arşivlenmesi gereken evrakı arşivlediğini savundu.
Yılmaz, 'İddia edildiği gibi imzalar atılmış ise yazışmaları yapan arkadaşımın izinli, raporlu gibi sebeplerle olmamasından dolayı atılmıştır. Kaldı ki formların üzerindeki imzaların bana ait olup olmadığını da bilmiyorum. Evrakı görmedim.' dedi.
Kanunsuz işlem yapmadığını savunan Yılmaz, dinleme faaliyetleri ile ilgili hiçbir görevi ve sorumluluğu da bulunmadığını iddia etti.
Yılmaz, FETÖ üyeliği bulunmadığını, ByLock programını da kullanmadığını öne sürerek, imzasının bulunduğu söylenen formların kendisine verilmesini ve tahliyesini istedi.
Paralel yapı-28 Eylül (2017) 'Ankara 171 sanık Deniz Baykal ve MHP'li milletvekillerine kaset kumpası' davası
Paralel yapı-Kaset olaylarıyla bağlantısı
(04 Şubat 2018, 12:36
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: