Ankara'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişimi sırasında Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayı'ndaki eylemlere ilişkin, aralarında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın eski başyaveri albay Ali Yazıcı ile eski alay komutanı albay Muhsin Kutsi Barış'ın da yer aldığı 534 kişinin yargılandığı davaya, sanık savunmalarıyla devam edildi. Duruşmada ifade veren sanıklardan eski yarbay Emin Güven FETÖ üyesi olduğunu itiraf ederek Cumhurbaşkanlığı eski başyaveri Ali Yazıcı'yı da işfa etti. FETÖ yapılanması ile lise son sınıfta tanıştığını anlatan Güven, '15 Temmuz'dan sonra cemaati tanıdığıma lanet ediyorum.' ifadelerini kullandı. Darbe girişiminden önce izinli olduğunu anlatan Güven, Genelkurmay darbe davasının sanıklarından eski albay Fırat Alakuş ile 13 Temmuz'da bir görüşme yaptıklarını anlattı. Alakuş'un kendisine Akıncı merkezli bir operasyon planlandığını söylediğini dile getiren Güven, sözlerini şöyle sürdürdü: 'Albay Alakuş bana operasyon yapılacağını, MİT içerisinde birilerinin cemaatin üst düzey birini kaçırdığını, operasyonun da bunun için planlandığını söyledi.'
04.02.2018 13:10 Ankara'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişimi sırasında Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayı'ndaki eylemlere ilişkin, aralarında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın eski başyaveri albay Ali Yazıcı ile eski alay komutanı albay Muhsin Kutsi Barış'ın da yer aldığı 534 kişinin yargılandığı davaya, sanık savunmalarıyla devam edildi.
29.01.2018 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 19. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Cezaevi Yerleşkesi'nde yapılan duruşmaya, sanıklar, avukatları ve yakınları ile TBMM, Başbakanlık, TRT ve diğer müşteki kurumların avukatları katıldı.
Duruşmanın öğleden sonraki bölümünde olay tarihinde Özel Kuvvetler Komutanlığında görev yapan eski kursiyer teğmen Emre Hopa savunma yaptı. Hakkındaki suçlamaları kabul etmeyen Hopa, darbe girişiminde yer almadığını öne sürdü.
Olay gününden bir gün önce Özel Kuvvetlerde albay rütbesiyle görev yapan Harun Olgun'un kendisini yanına çağırarak '15 Temmuz akşamı saat 22.30 gibi Muhafız Alayı'nda gayri nizami harp tatbikatı yapılacak. Sen de katılacaksın.' dediğini iddia eden Hopa, emri sorgulamadığını ve ertesi gün belirtilen saatte Cumhurbaşkanlığı Muafız Alayı'na gittiğini anlattı.
Darbe girişiminin yaşandığı gün saat 22.00 sularında Muhafız Alayı 1 No'lu Nizamiye'den tatbikat için geldiğini söyleyerek ve rutin kontrollerden geçerek içeri girdiğini ileri süren Yılmaz, 'Görevlilere askeri kimlik kartımı bıraktım. Onlar da yolu tarif etti. Ben de tatbikat alanına geçtim.' ifadelerini kullandı.
Hopa, Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayında yaşadıklarına ilişkin şunları anlattı:
'Oraya giderken uçak seslerini duydum. Savaş çıktığını zannettim. Alayda Harun albayın emrindeydik. Sabaha karşı Harun albay yanına oradaki askerleri aldı ve helikoptere binip gitti. Ben bulunduğum yeri terk etmedim. Daha sonra gelen askerlere teslim oldum.'
Sanık eski kursiyer teğmen Yiğitcan Yılmaz da olay tarihinde Özel Kuvvetler Komutanlığında görev yaptığını anlattı. Yılmaz, darbe girişiminin yaşandığı gün Muhafız Alayı'na gittiğini, öğle saatlerinde yediği yemekten rahatsızlandığından dolayı alayı terkedip evine döndüğünü öne sürdü.
Yılmaz, 17 Ağustos 2016 tarihine kadar görevine devam ettiğini, FETÖ üyesi olmadığını savunarak tahliye talebinde bulundu.
Davanın sivil sanıklarından Murat Dayı ise benzer suçlamalardan dolayı 24. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen davanın da sanığı olduğunu belirterek bu iki davanın birleştirilmesini talep etti.
Dayı, olay tarihinde Çevre ve Şehircilik Bakanlığında memur olarak görev yaptığını, hayatının hiçbir döneminde FETÖ üyesi olmadığını, mahkeme salonunda bulunan askerlerin hiçbirini tanımadığını ileri sürdü.
İddianamede geçen, askeri personelden sorumlu 'örgüt abisi' olduğu yönündeki tanık beyanlarını reddeden Dayı, 'Sami' kod adını kullandığı yönündeki iddiaların da iftira olduğunu öne sürdü. Dayı, bazı sanıklarının kendisinin örgüt adına 'himmet' topladığına ilişkin ifadelerini de kabul etmedi.
Bir yılı aşkın süredir tutuklu olduğunu ifade eden Dayı, FETÖ ile irtibatı olmadığını öne sürerek tahliyesini istedi.
Duruşmaya yarın sanık savunmalarıyla devam edilecek.
30.01.2018 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 19. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Cezaevi Yerleşkesi'nde yapılan duruşmaya, sanıklar, avukatları ve yakınları ile TBMM, Başbakanlık, TRT ve diğer müşteki kurumların avukatları katıldı.
Duruşmada sanık eski astsubay Mustafa Kocaaslan, 17. Ağır Ceza Mahkemesinde devam eden 'Genelkurmay Çatı' davasında savunmasını yaptığını ayrıca burada detaylı savunma yapmak istemediğini söyledi.
Kocaaslan, 15 Temmuz günü izinde olduğunu, tabur komutanın emriyle eski astsubay Mahmut Tuncer'in kendisini araması üzerine Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayı'na gittiğini, alayda kısa süre kaldıktan sonra ayrıldığını iddia etti.
Sanık eski astsubay Fatih Arslan, 15 Temmuz tarihinde Kara Harp Okulu'nda kursiyer olduğunu, Akıncı Üssü ve TÜRKSAT davalarında da yargılandığını ve TÜRKSAT davasından üç kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırıldığını belirtti. Bu dava dosyasındaki suça konu olan eylemlerinin diğer dosyalarla mükerrer olduğunu ileri süren Arslan, davaların birleştirilmesini talep etti.
Olay tarihinde astsubay olan Muhammet Yılmaz da Özel Kuvvetler Komutanlığı 23. Tabur'da ağır silah uzmanı olarak görev yaptığını uzun yıllar terörle mücadele operasyonlarına katıldığını anlattı.
Darbe girişiminin yaşandığı gün izinde olduğunu belirten Yılmaz, 'Murat albay, Mahmut'u arayarak ivedi bir şekilde Muhafız Alayı'nda olmamızı emretmiş. Ben de aynı evde kaldığım Mustafa Kocasinan ile birlikte tatbikat olduğunu söyleyerek alaydan içeri girdim. Murat albayın toplanan personele silah ve mühimmat dağıttığını gördüm. 'Koruma tatbikatı var.' deyince Genelkurmay'a gittik.' diye konuştu.
Yılmaz, FETÖ ile herhangi bir irtibatı olmadığını, komutanları dışarı çıkmadan tahliye talep etmediğini söyledi.
Çapraz sorgusunda bir avukatın, sanığın FETÖ elebaşı Gülen'in sözleriyle savunma yaptığını iddia etmesi üzerine Yılmaz, 'Uzun süredir hapishanedeyim. Ne internet ne de televizyon hiçbir şey izlemiyorum. Nasıl olur da sözlerini bulup da savunmama ekleyebilirim?' karşılığını verdi.
Sanık Yılmaz'ın çapraz sorgusu devam ederken, sanıklardan Mustafa Kocaaslan'ın müşteki avukatına bağırması üzerine Mahkeme Başkanı duruşma disiplinini bozan eylemleri nedeniyle Kocaaslan'ın salondan çıkartılması istedi. Jandarma personelinin sanığı salondan çıkarmasından sonra duruşmaya eski astsubay Veysel Ezgin'in savunmasıyla devam edildi.
Ezgin, 14. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen Özel Kuvvetler davasında da yargılandığını, bu davada ifade vermek istemediğini belirterek dosyalarının birleştirilmesini talep etti.
Duruşmanın öğleden sonraki bölümünde savunma yapan eski astsubay Timur Özgen, olay tarihinde Özel Kuvvetler Komutanlığında görev yaptığını, uzun yıllar dış birliklerden gelen kursiyerleri eğittiğini anlattı.
Darbe girişiminin yaşandığı gün verilen emir üzerine tatbikat olacağı gerekçesiyle Cumhurbaşkanlığı Muafız Alayına gittiğini ifade eden Özgen, tatbikat alanındaki askerlerin ayrılmasından sonra saat 02.00 gibi dinlenme maksatlı uzandığını, saat 06.00'ya kadar uyuduğunu iddia etti.
Uyandıktan sonra piste gelen helikoptere binip Akıncı Üssü'ne gittiğini anlatan Özgen, bundan sonraki yaşadıklarının bu davanın konusu olmadığını belirtti. Özgen, 4. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen Akıncı Üssü davasının da sanığı olduğunu ifade ederek, bu iki davanın birleştirilmesini talep etti.
Sanık Osman Kemal Küçük de olay tarihinde Özel Kuvvetler Komutanlığında astsubay kıdemli başçavuş rütbesiyle görev yaptığını, olay günü komutanlarının emri doğrultusunda koruma tatbikatı olacağı söylenerek çağırıldığını kaydetti.
FETÖ'cü olmadığını ve bilmeden darbe teşebbüsü içinde yer aldığını savunan Küçük, arabasıyla Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayına gittiğini, orada herhangi bir olaya karışmadan kısa süre durduktan sonra TÜRKSAT'a götürüldüğünü anlattı.
Küçük, 14. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen TÜRKSAT davasından 3 kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırıldığını belirtti. Bu dava dosyasındaki suça konu olan eylemlerinin diğer dosyayla mükerrer olduğunu ileri süren Küçük, davaların birleştirilmesini talep etti.
Duruşmaya yarın sanık savunmalarıyla devam edilecek.
31.01.2018 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 19. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Cezaevi Yerleşkesi'nde görülen duruşmaya, sanıklar, avukatları ve yakınları ile TBMM, Başbakanlık, TRT ve diğer müşteki kurumların avukatları katıldı.
Sanık eski üsteğmen Selim Tosun, 4. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen Akıncı Üssü davasında da yargılandığını ve orada ifade verdiğini söyleyerek, bu duruşmada ayrıntılı ifade vermeyeceğini söyledi.
Tosun, darbe girişiminin yaşandığı gün, Özel Kuvvetler Komutanlığında mesai bitimine doğru içtima alanında albay rütbeli birisinin akşam tatbikat olacağını söylediğini, kurs gören personelin saat 23.00 gibi Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayında olmalarının emredildiğini iddia etti.
Muhafız Alayına şahsi aracıyla rutin kontroller yapıldıktan sonra girdiğini ifade eden Tosun, 'Özel Kuvvetlerdeki komutan 'Koruma tatbikatı yapılacak. Gerekli emirler orada verilecek' dediği için kimseye birşey sormadan tatbikat alanına geçtim.' dedi.
Tatbikat alanına gittiğini, helikopter pistinde beklediği esnada Ankara semalarındaki uçakları gördüğünde ilk anda darbe olduğunu anlamadığını savunan Tosun, sabaha karşı Akıncı Üssü'ne helikopterle götürüldüğünü, orada kısa bir süre bekledikten sonra kaçtığını anlattı. Akıncı Üssü'nden tel örgülerden atlayıp bir barakadan sahibinden habersiz kıyafet aldığını ancak kıyafetin değerinden fazla miktarda parayı da eşyaları aldığı yere bıraktığını ileri süren Tosun, üzerindeki askeri kamuflajı da çöpe attığını söyledi.
Sanık eski astsubay Mahmut Etli de Özel Kuvvetlerde görev yaptığını, komutanları tarafından Muhafız Alayında tatbikat olacağının söylenmesi üzerine de akşam kendi arabasıyla üsteğmen Emre Hopa'yı da alıp Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayına gittiğini anlattı.
Sabaha kadar Muhafız Alayı'nın bahçesinde bulunduğunu ve herhangi bir olaya karışmadığını iddia eden Etli, sabaha karşı bir helikopterle Özel Kuvvetler Komutanlığına götürüldüklerini düşündüğünü ancak Akıncı Üssü'ne indirildiklerini öne sürdü.
İddianamede örgüt üyesi olduğuna dair 'Ali Yıldız' isimli şahsın beyanları hatırlatılan Etli, kendisine iftira atıldığını savunarak, tahliye talebinde bulundu.
Duruşmanın öğleden sonraki bölümünde savunma yapan sanık eski astsubay Mesut Sancak, Özel Kuvvetler Komutanlığında görevli olduğunu, verilen emir üzerine Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayı'na gittiğini belirterek, 'İçerisi kalabalıktı. Karmaşa vardı. Gözlüklü, albay rütbeli, birisi herkese talimat veriyordu, yönlendiriyordu.' diye konuştu.
Ankara 14. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen TÜRKSAT davasında üç kez ağırlaştırılmış müebbet ve bin 463 yıl 6 ay hapis cezasına çarpıtıldığını belirten Sancak, bu dava dosyasındaki suça konu olan eylemlerinin diğer dosyayla mükerrer olduğunu savunarak davaların birleştirilmesini talep etti.
Sanık Mahmut Tuncer, 17. Ağır Ceza Mahkemesinde devam eden 'Genelkurmay çatı' davasında savunmasını yaptığını ifade ederek, oradaki duruşma tutanaklarının dosyaya eklenmesini istedi.
Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayı'ndaki eylemlerine ilişkin savunma yapan Tuncer, 15 Temmuz günü izinde olduğunu, Albay Murat Korkmaz'ın telefon açması üzerine Alaya giderek tatbikat alanında beklediğini anlattı. Gecenin ilerleyen saatlerinde verilen emir doğrultusunda Muhafız Alayı'ndan yedi araçlık bir konvoyla Genelkurmay'a çıkış yaptıklarını ifade eden Tuncer, sözlerini şöyle sürdürdü:
'Murat albayın emriyle sivil araçlarla konvoy oluşturarak yola çıktık. Genelkurmay kavşağına geldiğimizde, polisler bizi durdurdu. Murat albay öndeki araçtan inerek polislerle konuştu. Kısa bir süre sonra polisin izin vermesi üzerine Genelkurmay'ın A1 kapısından içeri girdik. Murat albay orada içtima aldı. Daha sonra Fırat Alakuş albay da yanımıza geldi. Ben ve üç arkadaşımı katları kontrol etmemiz için görevlendirdi.'
Tuncer, sabaha kadar Genelkurmay Karargahı'nda yaşadıklarının bu davanın konusu olmadığını öne sürerek savunmasını tamamladı.
Sanık eski üsteğmen Selim Ayazma da üzerine atılı suçları reddederek savunmasına başladı. Ayazma, 14 Temmuz 2016'da Muhafız Alayı'nda nöbetçi olduğunu, olay günü nöbet istirahatindeyken telefonunu açtığında eski Tabur Komutanı Binbaşı Fedakar Akça'nın ve eski Bölük Komutanı Üsteğmen Mennan Yeşilbaş'ın kendisini aradığını gördüğünü ifade etti.
Daha sonra hem tabur komutanı hem de bölük komutanını arayarak tatbikat emrini aldığını ileri süren Ayazma, Muhafız Alayı'nda yaşadıklarına ilişkin şunları anlattı:
'Saat 22.50 civarında içeri girdim. Tabur karargah binasının önüne geldiğimde askerlerin araçlara binmiş halde ve hareket etmek üzere olduğunu gördüm. Tabur Komutanı geç kaldığımı, artık onlara yetişmek için sürem olmadığını, alay içerisinde kalıp Yüzbaşı Burak Ercan'ın emrinde hareket etmemi emretti. Bundan sonra orada bulunanlardan durum hakkında bilgileri olmadığını, onlara da terör saldırısı olduğunu ve emniyet almak maksadıyla Genelkurmay Başkanlığına gidildiğini öğrendim. Daha sonra araçlar hareket ederek kışla dışına çıktılar. Araçlar hareket ettikten sonra o sırada bu bölgede bulunan Burak yüzbaşının yanına giderek ne yapmam gerektiğini sordum. O da bana 25 Nolu nizamiyeye gideceğini benim de kendisiyle birlikte oraya gelmemi söyledi. Sabaha kadar nizamiyede bekledik.'
FETÖ ile irtibatı olmadığını ve darbe girişimine iştirak etmediğini savunan Ayazma, tahliye talebinde bulundu.
Duruşmaya yarın sanık savunmalarıyla devam edilecek.
02.02.2018 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 19. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Cezaevi Yerleşkesi'nde yapılan duruşmaya, sanıklar, avukatları ve yakınları ile TBMM, Başbakanlık, TRT ve diğer müşteki kurumların avukatları katıldı.
ŞOK İTİRAFLAR: DARBE FETÖ İŞİ
Savunma yapan eski yarbay Emin Güven, geçmişte bağı olduğunu itiraf ettiği FETÖ yapılanması ile lise son sınıfta tanıştığını, ders çalışmak ve sohbet etmek gibi faaliyetlerde bulunduğunu anlattı.
Harp Okulu'na girişinde FETÖ'nün bir etkisinin olmadığını öne süren sanık Güven, '15 Temmuz'dan sonra cemaati tanıdığıma lanet ediyorum.' ifadelerini kullandı.
Geçmişte FETÖ'ye maaşından belirli oranda para verdiğini, FETÖ'nün örgüt dışı yaptığı evliliğe karşı çıktığını belirten Güven, 'Bizim gösterdiğimiz kişilerle evleneceksin dediler. Ben bundan sonra sohbetlere pek fazla gidip gelmedim. Hatta bize sormadan araba bile alma diyorlardı. İrtibatım seyrek de olsa devam ediyordu.' dedi.
Akıncı'da 'operasyon'
Darbe girişiminden önce izinli olduğunu, birliğinden aranarak paraşüt eğitimi yapılacağının söylenmesi üzerine 11 Temmuz 2016'da mesaiye başladığını söyleyen Güven, Genelkurmay darbe davasının sanıklarından eski albay Fırat Alakuş ile 13 Temmuz'da bir görüşme yaptıklarını anlattı.
Alakuş'un kendisine Akıncı merkezli bir operasyon planlandığını söylediğini dile getiren Güven, sözlerini şöyle sürdürdü:
'Albay Alakuş bana operasyon yapılacağını, MİT içerisinde birilerinin cemaatin üst düzey birini kaçırdığını, operasyonun da bunun için planlandığını söyledi. Operasyon için hazırlanan elindeki listede de binbaşı Şükrü Seğmen, üsteğmen Fatih Davulcu, üsteğmen Selçuk Topal, üsteğmen Şener Kısak, üsteğmen Turgay, teğmen Furkan Çetiner, teğmen Hasan Sevimli, astsubay Derviş Taş, Ozan Turanlı, Ayhan Carık, astsubay Osman, Samet, İbrahim, Hamza Taştekin'in isimleri vardı. Operasyonun Akıncı'da planlandığını söyledi. Ben görev için uygun olmadığımı, bel ağrım olduğunu söyledim. Benden operasyon elbisesi istedi. Ben de 'Varsa veririm' dedim, yanından ayrıldım.'
Aynı günün akşamı Cevizlidere'de bir yerde Alakuş ve Hami isimli FETÖ üyesinin de bulunduğu bir toplantı yapıldığını söyleyen Güven, Alakuş'un sabahki görüşmede söylediklerini tekrarladığını beyan etti.
Masa üzerindeki Marmaris haritası
Darbe girişiminden bir gün önce paraşüt atlayışlarının iptal edildiğini belirten Güven, mesaiden ayrılarak tatilde olan ailesinin yanına gitmeyi düşündüğünü ancak eski albay Alakuş'un kendisini arayarak operasyon elbisesi istemesi üzerine 15 Temmuz Cuma günü Alakuş'un yanına gittiğini beyan etti.
Operasyon elbisesini Alakuş'a verdikten sonra kendisini Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayı'na bırakmasını isteğini ileri süren sanık Güven, arabasıyla gittikleri Muhafız Alayında Alakuş'un eski alay komutanı Muhsin Kutsi Barış'ın da içinde olduğu bir grupla görüşme yaptığını bildirdi.
Güven, toplantının yapıldığı masanın üzerinde olay tarihinde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın bulunduğu Marmaris'e ait bir haritanın da olduğunu kaydetti.
Bir süre sonra Alakuş'un kendisinden arabasını istediğini ve 'Sen Ali Yazıcı ile gideceksin' dediğini aktaran sanık Güven, sözlerini şöyle sürdürdü:
'Alakuş, 'Şu an açıklayamayacağım şeyler var, şimdi git, sonra bakarız' dedi. Bir süre sonra Yazıcı ile yola çıktık. Yazıcı, 'Antalya'da bir maç yapılacak, önce oraya gideceğim, daha sonra da Marmaris'e gideceğim' dedi. Ben de Bodrum'da inerim, ailemin yanına giderim diye düşündüm. Afyon civarında mola verdik. Moladan sonra arabayı ben kullanmaya başladım. Yolda giderken radyoyu açtım, Yazıcı hemen kapattı. İlerleyen saatlerde bir telefon geldi. Yazıcı, 'Ne darbe mi oluyormuş? Eyvah' dedi. Konuştuğu kişiye, 'Öğrenip size bilgi vereyim' dedi. Daha sonra bazıları ile telefon görüşmesi yaptı. Büyük çaplı terör saldırısı olduğunu söyledi. Bir müddet sonra Ali Yazıcı bir telefon görüşmesi daha yaptı. 'Ne yapayım bilmiyorum. Bana Çiğli'ye git denildi, ben de gidiyorum' dedi. Çok endişeli bir ses tonu vardı. 'Komutanım ne Çiğli'si' dedim. 'Sen fazla konuşma, devam et' dedi.'
Çiğli'ye gittikten sonra Yazıcı'nın yanından ayrılmak istediğini, televizyona baktığında da sıkıyönetim direktifinin okunduğunu aktaran sanık Güven, bunun üzerine giriş çıkışın yasaklandığı için misafirhaneye gidip dinlenmeye başladığını dile getirdi.
Sabah saatlerinde Çiğli Üssü'nden ayrılarak Bodrum'a gittiğini ifade eden Güven, 18 Temmuz Pazartesi de Ankara'ya dönerek mesaiye başladığını söyledi.
'Kendi insanlarını öldürenler Müslüman değildir'
Darbe girişiminde bulunmadığını iddia eden sanık Güven, 'Ben cemaatin böyle bir darbe girişiminde bulunacağını 15 Temmuz'a kadar düşünememiştim. Bu girişim, tek başına cemaatin yapabileceği bir iş değil, mutlaka buna dışarıdan birileri destek vermiştir. Ben cemaate asla hain bir yapı olduğu için değil, dini duygularımdan ötürü girdim. Ben bu hain yapıdan görevlerimle ilgili bir talimat almadım da yapmadım da. Sadece vatanım ve milletim için görev yaptım.' ifadelerini kullandı.
Güven, 'Bu darbeyi yapanları da planlayanları da lanetliyorum. İki elim de hem bu dünyada hem öteki dünya da yakalarındadır. Kendi insanlarını öldürmeye kalkacak kadar gözü dönmüş olanlar benim gözümde Müslüman değildir.' diyerek mahkeme heyetinden tahliye talebinde bulundu.
Duruşmaya öğle arası verildi.
Paralel yapı-15 Temmuz (2016)-08 Mayıs (2017) 'Ankara 534 sanık Cumhurb. Muhafız Alayı Darbe Yap.' davası
Paralel yapı mensuplarından gelen itiraflar
Paralel yapı-TSK'daki Fetö'cülerin 15 Temmuz askeri darbe girişimi ile bağlantısının delilleri
(04 Şubat 2018, 13:10)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: