İstanbul'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişimi öncesinde 66. Mekanize Piyade Tugay Komutanlığı'nda yapılan toplantı ile kalkışma günü tugayda yaşananlar ve burada darbecilerle çatışan Piyade Kurmay Albay Sait Ertürk'ün de aralarında bulunduğu 4 kişinin şehit edilmesine ve A Haber'in işgale teşebbüsüne ilişkin 118 sanığın yargılandığı davaya devam edildi.
27.01.2018 22:17 İstanbul'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişimi öncesinde 66. Mekanize Piyade Tugay Komutanlığı'nda yapılan toplantı ile kalkışma günü tugayda yaşananlar ve burada darbecilerle çatışan Piyade Kurmay Albay Sait Ertürk'ün de aralarında bulunduğu 4 kişinin şehit edilmesine ve A Haber'in işgale teşebbüsüne ilişkin 118 sanığın yargılandığı davaya devam edildi.
24.01.2018 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Bakırköy Adliyesi'nde oluşturulan salonda İstanbul 22. Ağır Ceza Mahkemesi'nce yapılan duruşmada, 64 tutuklu ve 28 tutuksuz sanık ile taraf avukatları hazır bulundu.
Sanık eski uzman çavuş Umut Muzaffer Taşdemir, savunmasında, bakım, onarım kısmında görevli olduğunu, cuma günü rutin işleri yaptıklarını söyledi.
Öğleden sonra kışlada silah kaybolduğu için ikinci bir emre kadar mesailerin uzatıldığını anlatan Taşdemir, 'Saat 17.00 civarı terör saldırısı ihbarına ilişkin mesaj geldi. Tedbir alındığını, araçlara mühimmat yüklendiğini duydum. Akşam 20.15'te bazılarımızın çıkabileceğine dair emir geldi. 20.30'da kışladan ayrıldım, polis olan dayımın oğlunun yanına gittim. Polislerle birlikte karakola geçtik. 22.15'te televizyondan Başbakan'ın açıklamalarını öğrendim. Polis arkadaşların yanından ayrıldım, kışlaya döndüm. Durumun vahametinin farkında değildim. Dışarıda halk toplanıyordu. Kışlanın daha güvenli olabileceğini düşündüğüm için döndüm. Hiçbir olaya karışmadım, darbeye destek vermedim.' dedi.
Sanık eski uzman çavuş Mustafa Topuz, 15 Temmuz sabahı nöbeti devrettiğini ve misafirhaneye geçtiğini belirterek, şunları kaydetti:
'Akşamüzeri kışlada silah kaybolduğunu öğrendim. Daha sonra misafirhaneden çıktım, biraz vakit geçirmek için kafeye gittim. Televizyondan Başbakan'ın açıklamalarını dinledim. Kendi askerlerimin başındaki nöbetçi uzman çavuşu aradım. Sorumluluğumda olan askerlerin herhangi bir olaya karışmaması için kışlaya gittim. Yolda vatandaşlar toplanmaya başlamıştı. Komutanın emriyle kışla önünde toplanan vatandaşlara su verdik. Komutanlarımla herhangi bir olaya sebebiyet vermemek için halkı sakinleştirmeye çalıştık. Yıllık izinde olan amirim aradı, ona da durumu anlattım. Darbecilerin bir otobüsü gasp ettiği, kışlaya gelirlerse derdest etmemiz emri verildi. 66. Tugay 3 kışladan oluşuyor. Topkule Kışlası ile bizim kışlamız 6-7 kilometre mesafeli. Oradaki olaylardan bilgim yok. Sabah, polis nezaretinde emniyete götürüldük. Herhangi bir eyleme karışmadım, darbe karşıtı duruş sergiledim.'
Sanık Topuz'un, '28 yaşındayım. Hayatımda darbe görmedim.' demesi üzerine hakim, 'İstirahatli olduğun halde birliğine döndün. Gittiğin birliğin darbeci mi, karşıtı mı olduğunu biliyor muydun? Darbeyi destekleyecek bir emir verseler ne yapardın? Hiçbir emir almadan kışlana gittin. Bizim yaptığımız hepi topu 8 ay askerlik ama buradaki ifadelerden öğreniyoruz. Kimi uzman, 'erden farkım yok.' diyor, sen de 'askerlerimi merak ettim.' diyorsun.' diye sordu.
Topuz, 'Darbeye destek verecek bir emir almadım. Aksine karşıt eylemlerde bulunduk. Vatandaşı sakinleştirmeye çalıştık. Öyle bir emir alsaydım yerine getirmezdim, kaçardım. Benim sorumluluğumda askerler var. Onların başındaki nöbetçi uzmanla konuştum. Askerlerin bir eyleme karışmasını engellemek için kışlaya döndüm.' diye konuştu.
Sanık eski sağlık astsubayı Cüneyt Demirbağ, 15 Temmuz 2016'da nöbetçi olduğunu, gün içinde rutin dışı bir olay yaşanmadığını söyledi.
Kışlada silah kaybolduğu için rütbelilerin mesaiye çağırıldığını anlatan Demirbağ, '22.30'da GATA'ya gönderdiğimiz ambulanstaki asker aradı. Köprünün kapatıldığını, geçemediğini söyledi. GATA'ya dönmesi emrini verdim. 23.10'da Cumhurbaşkanının açıklamasından bir grup askerin kalkışma yaptığını anladım. Gece saat 01.00 gibi revirin telefonu çaldı. Karargah binasına gittik. Yarbay Fatih Sönmez yaralanmıştı. Yarasına orada müdahale edemeyeceğimi, revire gelmesini söyledim. Ben revire döndüm, daha sonra Yarbay Fatih de revire geldi. Yarbay Fatih'in yarasına müdahale ettim. Ellerimi yıkadım, dinlenme odasına geçtim, 2 er de sargısını yaptı.' ifadelerini kullandı.
Erlerin Yarbay Sönmez'in kayıt yaptırmadan gittiğini söylemesi üzerine kimseye güvenilmeyeceğini anladığını savunan Demirbağ, şunları kaydetti:
'Askerlere telefonları açmamalarını söyledim. Revirin ışıklarını da kapatıp Astsubay Tansu ile beklemeye başladık. Gece 04.30'da telefon çaldı. Telefonu açan Onbaşı Ali Osman futbol sahasına helikopter indiğini, 2 yaralı olduğunu söyledi. Telefonu açtığı için ona bağırdım ama sağlıkçı olduğum için ettiğim yemine sadık kalmak adına, ambulansla futbol sahasına gittim. Yaralı iki rütbeliyi ambulansla hastaneye götürmek istedim. Albaylar Davut Ala ve Sait Ertürk, ambulansı durdurdu. Ne olursa olsun, kimsenin dışarı çıkmamasını emretti. Yaralıların yanında ambulansa binen Yüzbaşı Mehmet Çataklı'nın telefonunu ve silahını bana verdiler. Kimseye güvenemeyeceğimi anladım. Revire gittim. Telefon kablolarını kopardım. Erleri arka depoya kilitledim. Tansu Astsubay ile ön depoda kaldık. Işıkları kapattık. 155'i aradım, durumu anlattım. Başakşehir İlçe Emniyet Müdürlüğü'nden aradılar. Üst kademe rütbelilerle irtibatı kesmemizi, polis gelene kadar beklememizi söylediler. Sabah 10.00 gibi gelen polisler nezaretinde Esenler İlçe Emniyet Müdürlüğü'ne götürüldük. Fatih Sönmez'in darbeci olduğunu bilmiyordum. Diğer iki yaralı için de sağlıkçı olduğum için refleks gösterdim. Kimseye güvenemedim. Kendime güvendim ve emrimdeki 8 askerin emniyetini sağlamaya çalıştım.'
Savunmaların alınmasına devam eden mahkeme, duruşmayı yarına erteledi.
25.01.2018 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Bakırköy Adliyesi'nde oluşturulan salonda İstanbul 22. Ağır Ceza Mahkemesi'nce yapılan duruşmada, 38 tutuklu ve 32 tutuksuz sanık ile taraf avukatları hazır bulundu.
Sanık eski astsubay Mehmet Ergen, kışlada silah kaybolduğu için kendine bağlı birlikte silah sayımı yaptığını ve eksik olmadığını bildirdiğini söyledi.
Ergen, akşam yoklamasını aldıktan sonra saat 21.00'de askerlere yat emri verdiğini dile getirerek, 'Askerleri yatırdıktan sonra saat 22.00'de televizyonda boğaz köprüsündeki askeri araçları gördüm. İlerleyen zamanlarda devlet büyüklerinin açıklamalarıyla olayın bir grup asker tarafından yapılan kalkışma olduğunu anladım. Erleri topladım ve darbe teşebbüsü olduğunu söyledim. Silahlarını aldım ve kilitledim. Askerlere hiçbir olaya karışmamaları emrini verdim. Halk nizamiyeye gelmişti. Sultanbeyli emniyeti aradık ve bilgi verdik. Emrimdeki 89 er ve erbaş ile sabah polis tarafından gözaltına alındık.' dedi.
Duruşma sanıkların savunmasıyla devam etti.
26.01.2018 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Bakırköy Adliyesi'nde oluşturulan salonda İstanbul 22. Ağır Ceza Mahkemesi'nce yapılan duruşmada, 62 tutuklu ve 18 tutuksuz sanık ile avukatları hazır bulundu.
Cumhurbaşkanlığı ve Başbakanlık avukatları da duruşmaya katıldı.
Duruşmada savunma yapan eski üsteğmen Gökhan Sevinç, terör eylemleri haberlerini duyması nedeniyle o gece emirleri sorgulamadan kışladan dışarı çıktığını iddia etti.
Darbe girişimini öğrenir öğrenmez birliğine geri döndüğünü öne süren Sevinç, hiçbir eyleme katılmadığını, FETÖ ile bir bağlantısının bulunmadığını savunarak, tahliyesini talep etti.
Duruşmada savunma yapan tutuksuz sanık Gonca Sarıtürk darbe girişimi esnasında üsteğmen rütbesiyle 4. Destek Tabur Komutanlığında bakımcı olarak görev yaptığını belirtti.
15 Temmuz günü rutin mesailerinin devam ettiğini söyleyen Sarıtürk, 'Telefonuma 15.40 sıralarında birlikte silah kaybolduğuna yönelik bir mesaj geldi. Silah bulunana kadar mesai devam edeceği için, mesaiye devam ettik. Akşam saatlerinde Tekirdağ'dan devre arkadaşım aradı ve bana İstanbul'da bir problem olup olmadığını sordu. Ben de bunun üzerine internetten ve televizyondan haber almaya çalıştım ama hiçbir şey net değildi.' şeklinde savunma yaptı.
Kademe bölgesinde takımıyla beraber beklediğini, üstlerinde jetlerin ve helikopterlerin geçtiğini söyleyen Sarıtürk, kademenin güvensiz olacağını düşündüğü için birlik binasına gittiklerini öne sürdü.
Burada televizyonlarda darbe girişimini öğrendiğini kaydeden Sarıtürk, 'Bundan sonra Merkez Komutanlığı ve polisi arayarak ne yapmamız gerektiğini sorduk. Hiçbir faaliyete katılmadan birlik içinde beklememiz ve bizi oradan tahliye edeceklerini söylediler. Sabahında tutuklandım ve 4 ay cezaevinde kaldım. Darbe girişiminde hiçbir eyleme katılmadım.' ifadelerini kullandı.
Duruşmada savunma yapan tutuksuz sanık Ersin Kapalı ise Ulaştırma Takım Komutanlığı yaptığını, birliğine 27 Haziran'da katıldığını, araya bayram tatili girmesi nedeniyle birlikte 10 gün ancak çalışabildiğini belirtti.
Darbe girişiminde hiçbir eyleme katılmadığını iddia eden Kapalı, halkı sakinleştirmek için nizamiyeye sivil kıyafetlerle gittiğini öne sürdü.
Tutuklandığını ve yaklaşık 1 yıl sonra tahliye edildiğini söyleyen Kapalı, üzerine atılı iddiaları reddetti.
Bazı sanıkların savunmasını tamamlamasının ardından mahkeme heyeti duruşmayı 31 Ocak Çarşamba gününe erteledi.
İDDİANAME
Soruşturma sonucunda hazırlanan 600 sayfalık iddianamede, aralarında subayların da bulunduğu tamamı rütbeli 55'i tutuklu, 4'ü firari 132 sanık yer alırken, haklarında 'darbeye teşebbüs' suçundan daha önce dava açılan 14 şüpheli hakkında 'kasten öldürme' ve 'kasten öldürmeye teşebbüs' suçlarından bu dosya üzerinden soruşturma yapıldığı belirtiliyor.
İddianamede, görev yapan ve kalkışmaya destek için bölgeye giden 55'i tutuklu, 4'ü firari 118 rütbeli sanığın, 'anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs', 'Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs', 'TBMM'yi ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs' ve 'silahlı terör örgütüne üye olma' suçlarından üçer kez ağırlaştırılmış müebbet ve on beşer yıla kadar hapis cezasına çarptırılması talep ediliyor.
Darbe girişiminin karşısında durmak ve kışla güvenliğini sağlamak amacıyla hareket eden Albay Sait Ertürk ve müşteki Albay Davut Ala'nın, emniyet güçleri ile koordine sağlanarak, kışladaki darbeci askerleri teslim almak için zırhlı araçların korumasında Topkule Kışlası'na girdikleri anlatılan iddianamede, kışladaki darbeci askerlerin, 'teslim olun' çağrıları ve emniyet güçlerinin üzerine yoğun şekilde ateş etmeye başlaması üzerine çıkan çatışmada polis memuru Serdar Gökbayrak ve Albay Sait Ertürk'ün vurularak şehit olduğu, polis memurları Ferdi Akyün, Veysel Akdağ, Muslahattin Murat Birlik, Kemal Cavit Alpdemir ve Yaşar Demiral'ın ise yaralandığı anlatılıyor.
Topkule Kışlası'ndan darbecilere destek olmak için hareket eden ve İstanbul Emniyet Müdürlüğü Vatan Yerleşkesi'nin içerisine inmeye çalışan helikoptere, emniyet güçlerince ateş açıldığı belirtilen iddianamede, inmek için uygun bir alan arayan helikopterden alçalma esnasında kalabalığın üzerine ateş edildiği ve açılan ateş sonucu darbe girişimini engellemeye çalışan Mehmet Güder'in şehit olduğu kaydediliyor.
66. Mekanize Piyade Tugay Komutanlığı'ndan A Haber televizyon kanalının işgali için hareket eden şüphelilerin önünün TEM Otoyolu'nda Fatih Sultan Mehmet Köprüsü istikametinde Gaziosmanpaşa tır garajı mevkisine geldiklerinde, polisler ve vatandaşlar tarafından kesildiği belirtilen iddianamede, şüphelilerin polislerle ve vatandaşlarla yolun açılması hususunda girdikleri tartışma sırasında şüphelilerce ateş edilmesi üzerine olay yerinde bulunan ve darbe girişimini engellemek amacıyla sokağa çıkan Servet Asmaz'ın yaralandığı ve kaldırıldığı hastanede hayatını kaybettiği aktarılıyor.
İddianamede, 4 kişinin şehit edilmesi ile polis ve vatandaşların yaralanmasına ilişkin 36 şüpheli hakkında 'kasten öldürme' suçundan ağırlaştırılmış müebbet ve 'kasten öldürmeye teşebbüs' suçundan da müebbet hapis cezası istenirken, 23 şüphelinin 'kamu malına zarar verme' suçundan hapis cezasına çarptırılması talep ediliyor.
Avrupa Yakası'na ilişkin toplantı
İstanbul Avrupa Yakası'nda yer alan 66. Mekanize Piyade Tugay Komutanlığı'nda darbe teşebbüsünü planlayan grup tarafından toplantı yapıldığı belirtilen iddianamede, darbecilerin tugayı kalkışma sırasında Avrupa Yakası'ndaki hedeflerin işgal edilmesinde en kilit rolü oynayacak şekilde konumlandırdıkları bildiriliyor.
İddianamede, darbe teşebbüsünden günler önce tugayda yapılacak faaliyetle alakalı çalışmalara başlanıldığı, elde edilen verilere göre en geç 14 Temmuz'da tugaydaki üst rütbeli subayların toplandığı kaydediliyor.
Darbe teşebbüsü sırasında tugay içerisinde emir komuta zincirinin düzgün çalışması için bazı görevlendirmelerde değişikliğe gidildiğinin tespit edildiği anlatılan iddianamede, buna göre 15 Temmuz 2016'da Tugay Nöbetçi Amirliği nöbetinin Üsteğmen Alper Karacaoğlu'ndan alınarak Harekat ve Eğitim Şube Müdürü Binbaşı Ahmet Baykal'a verildiği, bu görevlendirmenin Tugay Kurmay Başkanı Yarbay Osman Akkaya tarafından yapıldığı ifade ediliyor.
'Darbeciler, tankları 30 Ağustos için yürütmüş'
İddianamede, İstanbul'daki ana darbe davasının sanığı dönemin Tugay Komutanı Mehmet Nail Yiğit ve Tugay Komutan Yardımcısı Yusuf Sarı'nın koordinesinde verilen söz konusu emirlerin akabinde, normalde Kara Kuvvetleri Komutanlığı'na tayini çıkan, bu nedenle 13 Temmuz 2016'da görevini şüpheli Yarbay Fatih Sönmez'e devreden Tank Tabur Komutanı Serbülent Eken'in, Tugay Komutanı Yiğit ile Yusuf Sarı tarafından darbe girişimi kapsamında kendisine verilen görevleri yerine getirmek için kışlada eski görevinde bırakıldığı anlatılıyor.
Sanık Kurmay Yarbay Fatih Sönmez'in Tank Tabur Komutanı olarak atandığı halde Lojistik Destek Komutanlığı'na görevlendirildiği, Serbülent Eken'in 14 Temmuz'da bu kapsamda Yusuf Sarı, Kadir Yıldız ve Ahmet Baykal ile koordineli olarak araç ve personel değişimi konusunda faaliyet yürüttükleri belirtilen iddianamede, bu kapsamda hangi tankların hangi personel ile darbe girişimine katılacağının isim isim belirlendiği, şüpheliler Eken, Yıldız ve Enver Muratoğlu'nun araçların bakımını yaptırdığı, yakıt ikmallerini tamamlattığı ve mühimmatları hazırlattırdığı ifade ediliyor.
Tank Tabur Komutanı Serbülent Eken'in tanklara üçer tank mermisi dağıttırdığı, ayrıca tank taburuna 12 bin MG-3 mühimmatı ve 19 bin 200 Hk-33 mühimmatı getirilmesini sağladığı, aynı şekilde Piyade Tabur Komutanı Kadir Yıldız'ın personelinin itirazlarına rağmen Zırhlı Personel Taşıyıcı araçlara kule silahlarını yüklettiği belirtilen iddianamede, verilen emirler doğrultusunda hazırlanan tankların 30 Ağustos törenlerine yaklaşık 1,5 ay olmasına rağmen kışla içerisinde hazırlık amacı ile yürütüldüğüne dikkat çekiliyor.
Paralel yapı-15 Temmuz (2016)-22 Eylül (2017) 'İstanbul 118 sanık Darbe Yap./66. Mekanize Piyade Tugayı' davası
(27 Ocak 2018, 22:17)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: