İstanbul, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişiminde TRT'nin Harbiye'deki binasının işgal edilmesi ve sonrasında çıkan olaylarda 3 kişinin ölümü, 50 kişinin yaralanması ile Taksim Meydanı'nın kontrol altına alınmaya çalışılması sırasında 39 kişinin yaralanmasıyla sonuçlanan olaylara ilişkin dosyaların birleşmesi sonrası 131 sanığın yargılandığı davaya başlandı.
28.01.2018 11:53 İstanbul, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişiminde TRT'nin Harbiye'deki binasının işgal edilmesi ve sonrasında çıkan olaylarda 3 kişinin ölümü, 50 kişinin yaralanması ile Taksim Meydanı'nın kontrol altına alınmaya çalışılması sırasında 39 kişinin yaralanmasıyla sonuçlanan olaylara ilişkin dosyaların birleşmesi sonrası 131 sanığın yargılandığı davaya başlandı.
22.01.2018 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Birleşen 2 davanın ilk duruşması başladı. İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi'nce Silivri Ceza İnfaz Kurumları karşısındaki binada yapılan duruşmaya, 35 tutuklu sanık ve avukatları katıldı. Duruşmada, müşteki TRT çalışanlarının yanı sıra olaylarda yaralanan müştekiler ile avukatları da hazır bulundu.
Savunmasını yapan tutuklu eski Yüzbaşı Duran Keskin, mahkemenin adil bir karar vereceğine inancının tam olduğunu belirterek, hakkındaki suçlamaları reddetti. Uzun yıllar terörle mücadele ettiğini belirterek, özgeçmişi hakkında bilgi veren sanık Keskin, 'FETÖ ile ilişkim yok, olamaz. Benden FETÖ'cü olmaz, olsa olsa FETÖ mağduru olur. FETÖ'nün okullarında okumadım. Devlet okullarında okudum. ByLock kullanmadım. Telefonumla ilgili olarak hiçbir suçlamayı kabul etmiyorum. Çünkü dijital deformasyon olabilir' diyerek darbeyi daha önceden bilmediğini savundu.
'15 Temmuz'da rutin derslere katılmak için Kara Harp Okulu'na gittim' diyen sanık Keskin, 'Binbaşı Hamza Mermer Hasdal'a gitmemizin emredildiğini, bu emrin Genelkurmay'dan verildiğini söyledi. Daha önce hiç gitmemiştim. Bana kanunsuz hiçbir emir verilmedi, darbe olduğu söylenmedi. Binbaşı Mermer, takviye ve yardımcı olarak gideceğimizi, terör olayları olduğunu söyledi' dedi.
Yolda Binbaşı Hamza Mermer'in kendisinin askerlerin bulunduğu araca geçmesini söylediğini anlatan sanık Keskin, 'Askerlere kendimi tanıtarak, Hamza Binbaşı'nın söylediklerini aktardım. Kimseye ateş edin talimatı vermedim. TRT Radyo binasında kimseye silah doğrultmadım. Nizamiyede polisleri görünce şaşırdım. Ben olanı biteni izlemekle yetindim. Polislerin silahlı eşyalarının benim tarafımdan alındığı söylenmiş, polisleri rehin almadım. 00.00 gibi ateş açıldı. Harbiye'deki binaya doğru ateş geliyordu. Bizim aracımızı nizamiyenin girişinin önüne çektim' şeklinde konuştu.
Sanık Keskin, hedef olmamak için kulübede durmaya başladığını kaydederek, 'Benim 'ateş edin' emri verdiğimi söyleyenler iftira atmaktadırlar. Radyo binasında ateş etmedim. Kameralarda silah doğrultmadığım ortadadır. Polisleri rehin almadım. Askerleri hedef olmamaları konusunda uyardım. Nizamiye önüne sivil bir araç geldi. 'Dur' diye ikazda bulundum. Bu şahıslar üzerime geldiğinde kendilerini tanıtmadılar. Havaya doğru ihtar ateşi yaptım. Kimseye ateş etmedim. Sivillere ateş ettiğim iddiası doğru değildir' şeklinde konuştu. Daha sonra teslim olduğunu söyleyen sanık Keskin hakkındaki suçlamaları reddetti.
Sanıklardan Erdoğan Çelik de TRT Radyosunun yayınını kesmediğini, mallarına zarar vermediklerini, kimseyi hürriyetinden yoksun bırakmadığını, kimseye ateş etmediğini belirtti. İddianameyi eleştiren sanık Çelik, suçu olmadığını, üstleri tarafından kandırıldığını belirterek, 'Adalet bekliyorum. Darbe girişimi olduğunu öğrenince polise teslim oldum' dedi.
Söz alan müşteki de 'Sanık kandırıldığını söylüyor. Darbeyi bilmediğini, kimsenin söylemediğini anlatıyor. Ben o gün sanığın gözüne telefonu soktum, haberleri gösterdim. Şimdi maşa olarak kullanıldığını söylüyor' dedi. .
Tutuklu sanık Mücahit Özcan da olay tarihinde askerlik görevini yaptığını, 15 Temmuz'da içtima olacağının söylendiğini, birlikte yeni olduğu için silahı bile olmadığını, komutanının emriyle kendisine herhangi bir silahın verildiğini ve araçlara bindirildiklerini söyledi.
Sanık Özcan, İstanbul'da ilk kez bulunduğu için nerede olduğunu bilmediği bir yere götürüldüğünü, binaya girince sivillere yardım ettiğini düşündüğünü, daha sonra kendisine arkaya gitmesi emri verildiğini söyledi. Sanık Özcan şunları söyledi; 'Ön taraftan silah sesleri duydum. Yüzbaşı Duran Keskin, 'ateş edin emri' vererek, 'kim gelirse vurun, polis gelse dahi vurun' dedi. Korkuyla havaya ateş ettim. Arka tarafa geçtim, Etrafı izlemeye başladım. Bir polis aracı geldi. Bize, Yüzbaşı Duran Keskin, 'emir mi sorguluyorsun, bu gece çok kan akacak' dedi. Polis olduğunu düşündüğüm kişi 'buradan gidin' dedi. Teller üzerinden Harbiye Ordu Evi'ne geçtik. 'Durun, silahları bırakın' denildi. Gözaltına alındım.' Diğer sanıklar da suçlamaları reddetti.
Bugün başlayan dava hafta boyunca sanıkların savunmasının alınmasıyla devam edecek.
23.01.2018 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi'nce Silivri Ceza İnfaz Kurumları karşısındaki binada yapılan duruşmada, savunması alınan tutuklu sanık Yavuz Sarıoğlu, olay günü alay içtima alanında askerlerin toplandığını, alay komutanının sinirli olması sebebiyle durumla ilgili bilgi alamadığını, mühimmat ve teçhizatlar dağıtıldıktan sonra nizamiyeden çıktıklarını ve olayla ilgili kimsenin bilgisinin olmadığını söyledi.
Sanık Sarıoğlu, TRT'ye sorunsuz şekilde vardıklarını ve binaya girdiklerini, kendisinin erlerin başında bulunduğunu ifade ederek, 'Hamza Binbaşı, Yüzbaşı Duran Keskin ile benim binanın emniyeti almamızı söyledi. Radyo evine varma saatimiz, 22.30-22.45 gibiydi. Telefondan köprünün kapatıldığı haberlerini okudum, ailemi aradım. Ailem bana silahlı kuvvetlere bağlı bir grubun kalkışma içinde bulunduğu söyledi. Ben de bu iş için dışarı çıkmadığımızı söyledim. Personele yanlış olumsuz tavır görmedim. Alay komutanını aradıktan sonra kanun dışı emir kapsamı dışında kaldığını anladım. Sonra askerleri toplayarak kışlaya geçme düşüncesi oldu bende. Çok açıkta bir alanda olduğum için ani bir refleksle havaya 2-3 el ateş ettim.' diye konuştu.
Polise, halka ve devlet malına ateş etmediğini savunan sanık Sarıoğlu, olay yerinden kurtulmak için çaba harcadığını, Harbiye Orduevi'ne geçtikten sonra gözaltına alındıklarını öne sürdü.
Tutuklu sanık Yener Dertli de olay tarihinde er olduğunu, Alay Komutanı Nebi Gazneli'nin emri üzerine silahlı şekilde TRT binasına götürülenler arasında olduğunu, bomba ihbarı olduğu söylenerek, binanın boşaltılması emri verildiğini, bu nedenle katları dolaşıp çalışanları dışarı çıkarttıklarını, tanımadığı bir komutanın orada bulunan bir çalışana 'Şu anda yayın var mı?' diye sorduğunu, kimsenin zor kullandığını görmediğini savundu.
'TRT'ye yaklaşan olursa atış serbest emri'
Adını sonradan öğrendiği Yüzbaşı Duran Keskin'in kendisini binanın sol tarafına çıkararak nöbet tutturduğunu ifade eden sanık Dertli, savunmasını şöyle sürdürdü:
'Duran Keskin bana, 'Buraya kimseyi yaklaştırma, yaklaşan olursa atış serbest' dedi. Daha sonra binanın ön tarafından silah seslerinin geldiğini duydum. Panikleyerek havaya ateş ettim. Uzaktan tekbir getiren insanların seslerini duydum. Psikolojik olarak terör örgütü DEAŞ'ın saldırabileceğini düşündüm ama bizim bulunduğumuz yere herhangi bir ateş edilmedi. Daha sonra polisler, 'Askerler yaptığınız şey kanunsuzdur. Kışlanıza dönün' şeklinde çağrı yaptı. Yavuz Sarıoğlu, hepimizi toplayarak Harbiye Orduevi'ne götürdü. Orada bulunan askerler, bizi polise teslim etti. Yüzbaşı Duran Keskin'i ise bizden önce orada teslim olmuş halde gördüm.'
Dertli, 'terör saldırısı var' denilerek kandırıldığını, makam ve mevki sahibi subayların böyle gaflet ve dalalet içinde olabileceğini düşünemediğini ileri sürerek, verilen emir dışında bir şey yapmadığını, kimseye ateş etmediğini, kendisini mağdur eden rütbelilerden şikayetçi olduğunu dile getirdi.
Duruşma, savunma yapmayan sanıkların avukatları gelmediği için yarına ertelendi.
24.01.2018 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi'nce Silivri Ceza İnfaz Kurumları karşısındaki binada yapılan duruşmaya, 31 tutuklu sanık ve avukatları katıldı.
Olaylarda yaralanan müştekiler ile avukatları da duruşmada hazır bulundu.
Duruşma, tutuklu sanık Hamza Mermer'in savunmasını yapmasıyla devam etti.
Tutuklu sanık eski Binbaşı Hamza Mermer savunmasında, 15 Temmuz'da icra edilecek faaliyetlere ilişkin hazırlık yaptığını, öğleden sonra kurul toplantılarına katıldığını, Albay Ahmet Zeki Gerehan'ın kendisini çağırarak, ciddi terör olayları olabileceğini, 6. Alay Komutanlığına öğrencilerle emir ile gidilebileceğini söylediğini anlattı.
Sanık Mermer, Gerehan'ın kendisine emrin Genelkurmay'dan geldiğini söylediğini dile getirerek, şunları söyledi:
'Bu kadar terör olayları nedeniyle bu emir şaşırılacak bir emir değildi. 2. sınıflardan sorumlu akademide öğretim görevlisiydim. Gerehan'ın emrini öğrencilere ilettim. 19: 30'da 6. Alay Komutanlığına vardık, Nebi Gazneli, terör olayları nedeniyle izinlerin bile iptal edildiğini söyledi. Gazneli, akademiden gelenlerin alınacak tedbirleri destekleyici olarak belli yerlere gidileceğini söyledi. Öğrenciler birkaç bölgeye paylaştırıldı. TRT radyo binasına 20: 30'da ulaştık. Görevimiz güvenlik ve emniyeti sağlamaktı. Güvenlik görevlisi arkadaşlarla binanın tahliyesi için personel çağırdık. Güvenlikçilerin silahlarını alıkoyduğumuz iddiası var. Bu doğru değildir. Güvenlikçilere silahların emniyete alınmasını söyledim. Onlarda bir kasanın olduğunu, silahlarını bu kasaya koyacaklarını söylediler.'
'Sanık kendisini Sarıkamış şehitlerine benzetti'
Sanık Mermer, Gerehan'ın baş hoca olduğunu, şahsına yüzlerce görev verdiğini ifade ederek, 'Göreve gittiğimiz arkadaşlar Sarıkamış'ta görev yapanlar gibidir. Onlar kadar masumdur.' demesi üzerine salonda bulunan bir müşteki sanığa tepki göstererek, 'Göz göre göre yalan söylüyor. Ahlaksız.' dedi.
Mahkeme Başkanı Kemal Selçuk Yalçın dda müştekiyi salondan çıkartarak, sanığı uyardı ve konu dışına çıkmamasını, aksi takdirde mikrofonunu kapatacağını söyledi.
İddianamede isminin Kıvanç olduğunu öğrendiği bir kişinin görev bilinciyle kalmakta ısrar ettiğini, bu kişinin kalmasına müsaade ettiğini, rehin alma konusunun doğru olmadığını, çalışanlarla konuştuğu sırada birkaç polisin içeri girdiklerini belirten sanık Mermer, polislerin kendilerine destek olduğunu, polise durumlarını izah ettiğini, polislerin de kendilerine yardım edebileceklerini söylediğini kaydetti.
Sanık Mermer, polislerin kendisine araçlarında uzun namlulu silahların olduğunu söylediğini ifade ederek, şunları söyledi:
'Güvenlikçiler bu silahları kasaya koyabileceklerini söyledi. Polislerin silahlarının zorla alınması söz konusu değildir. Nebi Gazneli, telefonda Taksim'de olayların olduğunu, bir bakmamızı söyledi. Taksim'e gidenler polisin aracıyla oraya gitti. Çalışanları toplayarak, evlerine gitmelerini söyledik. Bir güvenlikçi, geç olduğu için eve gidemeyeceğini söyledi. Rehin alınma olayı yoktur. Dışarıdan silah sesleri duyduk, sakallı sarıklı insanlar tekbir getiriyordu. Savaşa gelmiş gibi bize saldırıyorlardı. Hizbullah, IŞİD ya da sempatizanların saldırdığını düşündüm. Alay komutanını arayıp gelişmeleri söyledim, bana destek göndereceğini söyledi. Yeşil renkli bir araç geldi, Jandarma olduğunu düşünerek sevindim. Zırhlı araç durdu, beklemediğimiz şekilde saldırganlarla birlikte üzerimize gelmeye başladı. Zırhlı aracı teröristlerin ele geçirdiğini düşündüm. Hayatımız tehlike altındaydı. Meşru müdafaa kapsamında havaya ateş etmek zorunda kaldım.'
Bunun üzerine başkan Yalçın, 'Bu olaylar sırasında sende hangi silah vardı, nerelerden ateş açtın?' diye sorması üzerine sanık Mermer, 'G3 tüfeği vardı, 5-10 el havaya ateş ettim. Sabit değildim, yer değiştirdim. Nerelerden ateş ettiğimi bilmiyorum.' karşılığını verdi.
Sanık Mermer, kalabalığa seslendiğini, dağılmalarını istediğini, seslenmesinin sebebinin bu kişilerin polis mi yoksa terörist mi olduğunu öğrenmek olduğunu, kaos ortamını kendilerinin oluşturmadığını, teslim olamayacakları bir ortamın olduğunu belirterek, 'Yüzbaşı Yavuz, megafonla teslim olduğunu söyledi. Kalabalığın uzaklaştığı sırada ben de teslim oldum. Arkadaşlara megafonla teslim olmalarını söyledim. Kalabalığın üzerine öldürme kastıyla ateş edilmesi söz konusu değildir.' diye savunma yaptı.
Tutuklu sanık Ömür Mazlum ise savunmasında, Hasdal'da uzun dönem er olarak revirde görev yaptığını, 15 Temmuz'da Yavuz Sarıoğlu'nun içtima olduğunu, kamuflajları giymeleri emri verdiğini ve toplandıklarını, Nebi Gazneli'nin silahları almaları için emir verdiğini aktardı.
Sanık Mazlum, bir binanın önünde durduğunu ve inerken bir el silah sesi duyduğunu söyleyerek, 'Komutan 'bombalı saldırı var' dedi. Yüzbaşı Duran Keskin'in emriyle binanın sol köşesine geçtim. Bize 'kimseyi yaklaştırmayın gerekirse ateş edin' dedi. Baskıyla havaya ateş ettim. Binanın önünde Duran Keskin'in ateş ettiğini gördüm. Üsteğmen Yavuz, bizi alarak çöp konteynerinin oraya götürdü, arkadaşları çağırmamız için bizi içeri gönderdi. Kapıdakiler silahları bırakmamızı istedi, polislere teslim edildik. Suçlamaları reddediyorum, tahliyemi istiyorum.' dedi.
''Duran Keskin, hedef gözeterek ateş ediyordu'
Tutuklu sanık Aykut Keklik, 2015 yılında vatani görevini yapmak için askere gittiğini, 15 Temmuz'da içtima için toplandıklarını, yola çıktıklarını, nereye gidildiğini bilmediğini, araçlardan indikten sonra adını bilmediği bir yüzbaşının kendilerini yanına aldığını, binadaki personeli alarak, aşağıya indirdiklerini ve personelle hiç konuşmadıklarını savundu.
Sanık Keklik, insanları bombalı saldırı olduğunu söyleyerek ikaz ettiklerini ileri sürerek, 'Bir müddet sonra halkın sesi geldi. Duran Keskin hedef gözeterek ateş ediyordu. Şoka girdim. Tanıdığım güvendiğim subaylar halka ateş ediyordu. Mermilerim yere düşünce, başka birinin silahını alarak havaya ateş ettim. Üsteğmen Yavuz Sarıoğlu, toplanma emri verdi. Polisler bizi aldı, karakola götürdü. Rütbelilerin işlediği suçlardan sorumlu tutuluyoruz. Tahliyemi istiyorum.' diye konuştu.
Duruşma, yarına ertelendi.
25.01.2018 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi'nce Silivri Ceza İnfaz Kurumları karşısındaki binada yapılan duruşmaya, 21 tutuklu sanık ve avukatları katıldı.
Olaylarda yaralanan müştekiler ile avukatları da duruşmada hazır bulundu.
Duruşma, tutuklu sanık Ramazan Argunşah'ın savunmasını yapmasıyla devam etti.
26.01.2018 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi'nce Silivri Ceza İnfaz Kurumları karşısındaki binada yapılan duruşmaya, 19 tutuklu sanık ve avukatları katıldı.
Olaylarda yaralanan müştekiler ile Cumhurbaşkanlığı, Başbakanlık ve TBMM, Milli Savunma Bakanlığı avukatları da duruşmada hazır bulundu.
Duruşma, tutuklu sanıkların savunma yapmasıyla devam ediyor.
DAVALAR BİRLEŞTİRİLMİŞTİ
TRT'nin Harbiye'deki binasının işgal edilmesi ve sonrasında çıkan olaylarda 3 kişinin ölümü, 50 kişinin yaralanmasına ve Taksim Meydanı'nın kontrol altına alınmaya çalışılması sırasında 39 kişinin yaralanmasıyla sonuçlanan olaylara ilişkin davalar Ekim ayında birleştirilmişti. Davadaki sanık sayısı 131'e yükselmişti. Tutuklu sanık sayısı da 35'e çıkmıştı.
İDDİANAMELER
TRT binasının işgali iddianamesi
İstanbul Cumhuriyet Savcısı Orhan Aydın tarafından hazırlanan 383 sayfalık iddianamede, FETÖ'nün kuruluşu, yapısı, örgütlenmesi, eylemleri anlatılırken, Harbiye'deki TRT binasının işgali ve sonrasında vatandaşların yaptığı protestolarda Fahrettin Yavuz, Murat Demirci ve Jaoad Merroune'nin şehit edildiği, 50 kişinin de yaralandığı belirtiliyor.
İddianamede, 7'si rütbeli olmak üzere 24'ü tutuklu 32 askerin 'cebir ve şiddet kullanarak, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın öngördüğü düzeni ortadan kaldırmaya veya bu düzen yerine başka bir düzen getirmeye veya bu düzenin fiilen uygulanmasını önlemeye teşebbüs etme', 'cebir ve şiddet kullanarak TBMM'yi ortadan kaldırmaya veya TBMM'nin görevlerini kısmen veya tamamen yapmasını engellemeye teşebbüs etme', 'cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs etme' suçlarından üçer kez ağırlaştırılmış müebbet ile farklı oranlarda hapis cezalarına çarptırılması isteniyor.
İddianamede ayrıca, bir kısım sanıklar hakkında 'terör örgütüne üye olmak', 'bir suçun işlenmesini kolaylaştırmak için kasten öldürme', 'kasten öldürmeye teşebbüs', 'mala zarar verme', 'kamu malına zarar verme', 'kamu kurumları arasındaki haberleşmeyi hukuka aykırı olarak engellemeye teşebbüs etme' ve 'hürriyeti tahdit' suçlarından da hapis cezaları talep ediliyor.
Taksim'in işgali iddianamesi
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nca hazırlanan diğer iddianamede ise 15 Temmuz'da darbeci askerlerce Taksim Meydanı'nın kontrol altına alınmaya çalışılması ve çıkan olaylarda 39 kişinin yaralanmasına ilişkin 11'i tutuklu 4'ü firari 99 şüpheli yer alıyor.
Sanıklar hakkında, 'Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme, anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme, TBMM'yi ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme' suçlarından üçer kez ağırlaştırılmış müebbet ve 'silahlı terör örgütüne üye olma' suçundan ise 5 yıldan on beşer yıla kadar hapis cezası talep ediliyor.
'Yıkın, ateş edin, yine de Taksim'e gidin'
İddianamede, Taksim Meydanı'nı işgal eden askerlerin, talimatları İstanbul'daki ana darbe davası sanıklarından Nebi Gazneli ve Müslüm Kaya'dan aldıkları ifade edildi. Sanıkların emniyet ve savcılık ifadelerinin yer aldığı iddianamede, 15 Temmuz 2016'da Hasdal Kışlası 6. Motorlu Piyade Alayı eski komutanı Albay Müslüm Kaya ile yeni alay komutanı Nebi Gazneli'nin durum hakkında telefon görüşmesi yaptıkları ve 'Önünüze çıkan barikatları yıkın, ateş edin, yine de Taksim'e gidin' diye açıkça halka ateş edilmesi yönünde talimat verdikleri belirtiliyor.
Paralel yapı-15 Temmuz (2016)-04 Mayıs (2017) 'İstanbul 32 sanık Darbe Yap./TRT İşgali' davası
Paralel yapı-15 Temmuz (2016)-21 Mart (2017) 'İstanbul 99 sanık Darbe Yap./Taksim'e Çıkan Askerler' davası
(28 Ocak 2018, 11:53)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: