İstanbul'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişimi sırasında, aralarında Erol Olçok ve oğlu Abdullah Tayyip Olçok'un da bulunduğu 34 kişinin şehit edildiği 15 Temmuz Şehitler Köprüsü'ndeki olaylara ilişkin 135'i tutuklu 143 sanığın yargılandığı davaya devam edildi.
13.01.2018 22:32 İstanbul'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişimi sırasında, aralarında Erol Olçok ve oğlu Abdullah Tayyip Olçok'un da bulunduğu 34 kişinin şehit edildiği 15 Temmuz Şehitler Köprüsü'ndeki olaylara ilişkin 135'i tutuklu 143 sanığın yargılandığı davaya devam edildi.
08.01.2018 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
İstanbul 25. Ağır Ceza Mahkemesince Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi karşısında yer alan binadaki büyük salonda yapılan duruşmaya, 127 tutuklu sanık ile taraf avukatları, müştekiler ve izleyiciler katıldı.
Tutuklu sanık eski uzman çavuş Mahir Çubuk savunmasında, 15 Temmuz'da olaylarda ölen Üsteğmen Vedat Yıldız'ın alarm verdiğini ve bunun üzerine kışlaya gittiğini anlattı.
İstanbul'un çeşitli yerlerinde patlamalar, terör saldırıları olabileceğine yönelik askeriyeden mesajlar geldiğini ve bu mesajlarla 'algı yönetimi ile bilgi kirliliğine' maruz kaldığını iddia eden Çubuk, eski Yarbay İrfan Arat'ın, Vedat Yıldız'a bir takım emirler verdiğini ve daha sonra gittiğini anlattı.
Zırhlı Tugay Komutanlığından GZPT aracıyla tatbikat amacıyla çıkacaklarını ama daha sonra tatbikatın terör saldırısına döndüğünü ileri süren Çubuk, 'Dışarıda çıktığımızda yolda polisle karşılaştık. Ne olduğunu sorduk ama bir şey demedi, 'buradan ayrılmayın, bir yere gitmeyin' dedi. Benim birinci sicil amirim Vedat Yıldız. O da önden gitmiş 'gel' diyor. Şimdi bir yanda devletin görevlendirdiği birinci sicil amirim var, diğer tarafta da tanımadığım, etmediğim polis var. Hangisine uyacağım?' ifadelerini kullandı.
Bu sırada eski Astsubay Sait Özkahya'nın insanlar tarafından darp edildiğini öne süren Çubuk, bunun üzerine aracı çalıştırarak oradan çıktıklarını aktardı.
Köprüye en son giden aracın kendilerinin aracı olduğunu ifade eden Çubuk, Vedat Yıldız'ın kendisine aracı nereye park edeceğini anlattığını, yere dizili olan askerlerin bu sırada ateş ettiğini, eski Binbaşı Ahmet Taştan ile eski Yarbay Turgay Ödemiş'in askeri birlikleri kontrol ettiklerini belirtti.
Halkın arasında provokatör olduğunun söylendiğini ve bunun üzerine havaya ateş ettiğini ama daha sonra bu kişilerin halk olduğunu anlayınca emre uymadığını iddia eden Çubuk, uzman çavuş Orhan Öğüt'ün 'Bunlar darbe yapıyor, kimseye ateş etmeyin' dediğini, bundan sonra emirlere uymadığını, pasif direniş sergilediğini, havaya ateş ettiğini ve sabah olduğunda da polise teslim olduğunu öne sürdü.
Duruşmada bazı sanıkların yaptığı savunmalarda, teslim olma sırasında kendisi hakkında, 'Sabaha kadar adam vurdum, teslim olmam', 'Kurşun sıktırdınız bana teslim olmam', 'Köprüden atlarım yine de teslim olmam' şeklinde cümleler kurduğunu hatırlatan Çubuk, şöyle konuştu:
'Ben bunların hangi birini söyledim? Herkes farklı söylüyor. Ben 'Sabaha kadar karşı tarafa gül attırmadınız, kurşun attırdınız. Bu şekilde teslim olursak zayi olur' dedim. Köprüdeki bilanço da (askerlerin öldürülmesi) benim söylediklerimi doğruluyor. Vedat Yıldız öldürüldü, eline sağlık öldürenlerin. Teslim olmanın daha güvenli, sağlıklı olmasını tartıştık.'
Sanığın savunmasının bitmesinin ardından çapraz sorgusuna geçildi. Bazı müştekilerin avukatı Nihal Yıldız, söz alarak, şunları söyledi:
'Müdahil vekili meslektaşlarımın tamamı adına söz alıyorum. Birçok asker, sanık Mahir Çubuk'un 'Bana sabaha kadar adam vurdurttunuz şimdi teslim olmamı mı istiyorsunuz?' şeklinde konuştuğuna ilişkin beyanda bulunmuşlardır. Dosyadaki deliller kapsamında görüldüğü üzere sanığın sabaha kadar sivil halka ateş ettiği ve ateş etme emrini verdiği hem hazırlık aşamasında hem de duruşmada ifade veren sanıkların beyanlarıyla şüpheye yer vermeyecek şekilde açık olduğu ortadadır. 34 şehidimizin ve 425 müşteki gazimizin kanına, anısına ve mücadelesine hürmeten bu sanığa soru sormaya değer bulmuyoruz. Soru sormayacağız.'
Avukat Nihal Yıldız'ın konuşmasının ardından müşteki avukatları, müştekiler, izleyiciler ve salonda bulunan AK Parti İstanbul Milletvekili Fatma Benli, duruşma salonundan ayrıldı.
Sanık Mahir Çubuk'un avukatının beyanının ardından duruşma yarına ertelendi.
09.01.2018 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
İstanbul 25. Ağır Ceza Mahkemesi'nce Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi karşısında yer alan binadaki büyük salonda görülen duruşmada savunma yapan tutuklu sanık eski Uzman Çavuş Hüseyin Taşlıyol, 15 Temmuz'da tatbikat yapılacağının söylenildiğini ve hazırlanıldığını anlattı.
Eski Maltepe 2. Zırhlı Tugay Komutanı Tuğgeneral Özkan Aydoğdu'nun sivil şekilde kışlaya geldiğini ve hazırlıkları kontrol ettikten sonra gittiğini ifade eden Taşlıyol, kışlaya tank mühimmatı geldiğini, mühimmatların yüklendiğini, daha sonra zırhlı personel taşıyıcıya (ZPT) bindiğini ve dışarıya çıktıklarını söyledi.
Terör saldırısı olduğu için polise destek amacıyla dışarı çıktıklarının söylenildiğini iddia eden Taşlıyol, bir süre gittikten sonra aracın kapağını açıp dışarıya baktığında köprü üzerinde olduklarını gördüğünü ifade etti.
Köprüdeki insanların 'asker kışlaya' diye bağırdığını dile getiren Taşlıyol, bu durumu terör olayı zannettiğini, öncesinde askeriyeden gelen mesajlarda kitlesel eylemlerden bahsedildiğini ifade etti. Sanık Taşlıyol, bir kadının kendilerine yaklaştığını, eski Binbaşı Ahmet Taştan'ın havaya ateş açma emri verdiğini, silahının ateş almadığını, diğer askerlerin havaya ateş açmasına rağmen kadının yaklaşmaya devam ettiğini kaydetti.
Ahmet Taştan'ın kadınla tartıştığını, omzuna doğru ateş ettiğini, kadının 'Beni bununla mı korkutacaksın?' dediğini anlatan Taşlıyol, daha sonra Ahmet Taştan'ın kadının ayaklarına doğru ateş ettiğini aktardı.
Taşlıyol, 'Halk üzerimize doğru koşmaya başlayınca tankın önünde dizili askerler Binbaşı Ahmet Taştan'ın emriyle ateş etmeye başladı. (Üsteğmen) Vedat Yıldız da tankın üzerindeki MG3 ile seri şekilde ateş ediyordu. Birçok kişi yere düştü. Ahmet Taştan yaralıları almaya gelenlere ateş ediyordu. ZPT'nin üst kapağından bunları görüyordum.' dedi.
'Mesajda, 'Alarma, herkes gelsin.' yazıyordu'
Tutuksuz sanık eski Uzman Çavuş Mustafa Bulut, 15 Temmuz akşamı mesaj geldiğini ve mesajda 'Alarm, herkes gelsin.' yazdığını söyledi. Tanka mühimmat yüklendiğini anlatan Bulut, bu sırada telefonla konuştuğu ağabeyinin kendisine, 'Ankara'da hareketlilik var. Sakın kimseye güvenme, önünü görmeden gitme.' dediğini kaydetti.
Bunun üzerine Vedat Yıldız ile konuştuğunu ve darbe, askeri hareketlilik, bomba olduğu yönünde haberler olduğunu söylediğini aktaran Bulut, Yıldız'ın ise cevap olarak 'Bunlar asparagas haberler, inanma.' dediğini anlattı.
Tankla daha sonra eğitim alanına gitmeyip dışarı çıktıklarını, ailesiyle görüştüğünü ve cep telefonuyla internetten haberleri okuduğunu anlatan Bulut, şöyle konuştu:
'Göztepe Köprüsü'ne geldiğimiz sırada sol tarafta polis arabası vardı. Tankı çaprazlama şekilde park edip polisleri el işareti ile yanıma çağırdım. Neler olduğunu sordum. Neler olduğunu bilmediklerini, kötü şeyler olduğunu söyledi. Tankın motorunu durdurduk, anahtarını polise verdim. 'Bizi buradan götürün.' dedim. Tekrar başlığımı taktım. Arkadaki tanktaki Astsubay Mahmut Taşlı, telsizden 'Devam edin.' dedi. Önümüzde araçların ve halkın olduğunu söyleyerek devam edemeyeceğimizi söyledim. Sonra, 'Tankı üzerilerine sür, canları tatlıdır, kaçarlar.' dedi. Ben de bunu yapamayacağımızı söyledim. Sonrasında polise teslim oldum ve karakola gittik.'
Duruşma diğer sanıkların savunmalarının alınması için yarına ertelendi.
10.01.2018 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
İstanbul 25. Ağır Ceza Mahkemesi'nce Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi karşısında yer alan binadaki büyük salonda yapılan duruşmaya, 127 tutuklu sanık ile taraf avukatları, müştekiler ve izleyiciler katıldı.
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Sözcüsü Mahir Ünal da duruşmayı izledi.
Tutuklu sanık eski Uzman Çavuş Yasin Kaya, duruşmada yaptığı savunmada, 15 Temmuz'da tatbikat yapılacağı ve alarm verildiği anda 45 dakika içerisinde kışlaya gelinmesi talimatı verildiğini söyledi.
Olaylarda ölen Üsteğmen Vedat Yıldız'dan saat 20.30 sıralarında 'alarm' yazılı mesaj geldiğini, bunun üzerine birliğe gittiğini, eski Maltepe 2. Zırhlı Tugay Komutanı Tuğgeneral Özkan Aydoğdu ile eski 2. Tank Tabur Komutanı eski yarbay İrfan Arat'ın da kışlaya geldiğini ve daha sonra kışladan ayrıldıklarını anlatan Kaya, daha sonra unimog araçlarla mühimmat getirildiğini ve bu mühimmatların tanklara yüklendiğini belirtti.
Tankla daha sonra birlikten çıktıklarını, bu sırada tank komutanı olan eski Astsubay Mahmut Taşlı'nın Vedat Yıldız'a nereye gittiklerini sorduğunu, Yıldız'ın ise 'Beni takip edin.' dediğini anlatan Kaya, 'Tankla sonradan öğrendiğim Göztepe bölgesine gelmişiz. Bazı kişiler, tankın etrafında bağırıyor, bazıları tankın önüne geçmeye çalışıyor.' dedi.
Polisle görüştüğünü, teslim olmak istediğini, halkın tanka saldırması sonucunda tankın hareket ettiğini, teslim olamadığını iddia eden Kaya, daha sonra köprüye geldiklerini ifade etti.
Cep telefonundan eşiyle sürekli mesajlaştığını aktaran Kaya, 'Eşim bana mesaj attı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yaptığı açıklamada, 'darbe' dediğini, FETÖ'müymüş neymiş, onun darbe yaptığını söyledi. O zaman anladım. Bir haltlar oluyordu.' dedi.
Mahkeme Başkanı Taner Akıncı'nın, 'FETÖ'yü daha önce hiç duymadın mı?' sorusuna Kaya, 'Hiç duymadım. Hapishaneye girince duydum. Ben 17-25 Aralık'ı da hapishanede duydum. Askerin siyasetle işi olmaz.' şeklinde cevap verdi.
Başkan Akıncı, 'Bizim ne biçim askerlerimiz var?' diyerek Kaya'nın cevabına tepki gösterdi.
Duruşma diğer sanıkların savunmalarının alınması için yarına ertelendi.
11.01.2018 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
İstanbul 25. Ağır Ceza Mahkemesi'nce Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi karşısında yer alan binadaki büyük salonda yapılan duruşmada savunma yapan tutuklu sanık eski filo komutanı Kurmay Binbaşı Gazi Odacı, 15 Temmuz'da Yalova Hava Meydan Komutanlığı'nda olduğunu, turuncu alarm verildiğini ve Hava Harp Okulu öğrencilerini güvenlik için Yeşilköy'deki okula götürmek üzere otobüsle yola çıktıklarını söyledi.
Altunizade'ye geldiklerinde trafiğin sıkıştığını, halkın kendilerine tepki gösterdiğini ifade eden Odacı, 'Metin Yüzbaşı ile telefonla görüştüm. İnternetten darbe olduğunu gördüğünü söyledi. Ben de kendilerinin bu işle bir ilgisinin olmadığını, yola devam etmelerini söyledim.' ifadelerini kullandı.
İnsanların otobüse saldırdığını, otobüsün yola devam ettiğini, köprüye geldiğinde otobüse yönelik yine saldırılar olduğunu iddia eden Odacı, bir araca çarparak durmak zorunda kaldıklarını, bazı art niyetli kişilerin ellerinde bıçaklar olduğunu, otobüse gelen ateş sonucunda 2 askerin yaralandığını ve kendilerini kurtarmak için otobüsten inip köprüye gittiklerini ileri sürdü.
Bu sırada müşteki sıralarından sanığa yönelik, 'Yalancı, alçak' sözleri yükseldi.
Savunmasına devam ederek, köprüde mahsur kaldığını ve sabah olunca da polise teslim olduğunu öne süren Odacı, daha sonra askeriyedeki hiyerarşiden, diğer askeri gruplarla ilgili yaşadıkları sorunlardan ve havacı asker olmanın avantajlarından uzun uzun bahsetti.
Mahkeme Başkanı Taner Akıncı, iddianamede kendisi hakkındaki 'Hava Harp Okulu öğrencilerini köprüye götürdüğü' yönündeki atılı suçlamayla ilgili savunma yapmasını isteyerek, 'Boğdun bizi, toparla.' dedi.
Uyarıya rağmen savunmasına aynı şekilde devam eden sanığa Başkan Akıncı, yine tepki göstererek, 'Yeter ya, aynı şeyleri tekrar tekrar anlatıyorsun, bir buçuk saat oldu, savunmanı kesmek zorunda kalacağım.' diye konuştu.
Savunmasında, köprüye geldiklerinde İstanbul İl Emniyet Müdürü Mustafa Çalışkan'ın kendileriyle konuşması halinde köprüye gitme durumunun olmayacağını iddia eden sanığa Mahkeme Başkanı Taner Akıncı, ' Mustafa Bey oraya gelirken korumasını şehit ettiler.' diye konuştu.
Sanık Odacı ise 'Ben bunu bilmiyordum' iddiasında bulundu ve sözlerinin devamında yine, 'Mustafa Bey gelip bizimle konuşsaydı.' dedi. Başkan Akıncı da, 'Geliyordu işte koruması şehit edildi.' diyerek tepki gösterdi.
İddianamedeki müşteki ifadelerini tek tek okuyan Gazi Odacı'ya, Başkan Akıncı, 'Şu an bunlar senin için delil değil. Tüm iddianameyi okudun. (Suçlamayı) Yapmadıysan 'yapmadım' de geç. Sabrımızı iyice zorladın.' şeklinde konuştu.
Savunmasını yaklaşık 3 saatte tamamlayan eski Binbaşı Gazi Odacı'nın çapraz sorgusuna geçildi. Müşteki avukatları tarafından, 'Altunizade'de darbeden haberdar olmanıza rağmen otobüsteki öğrencilere neden bu konudan bahsetmediniz?' sorusuna Odacı, 'Otobüse saldırı olmuştu. Öğrenciler tedirgin olmasın diye söylemedim.' diye cevap verdi.
-Sanıklardan avukatlara tehdit!
Duruşmada yargılama devam ederken 2 sanığın, müşteki avukatlarına dönerek başıyla tehdit hareketi yapması salonda gerginliğe neden oldu. Mahkeme Başkanı Akıncı, avukatların şikayeti üzerine görüntülerin incelenmesini talep etti ve sanıkların avukatları görmesini engellemek için askerleri duruşma bitene kadar ayakta bekletti.
Duruşma, 15 Ocak Pazartesi gününe ertelendi.
İddianameden
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nca hazırlanan iddianamede, adı darbe girişiminin ardından '15 TemmuzŞehitler Köprüsü' olarak değiştirilen Boğaziçi Köprüsü'nde darbe girişimine tepki gösteren ve sanıklara müdahale eden vatandaşların üzerine tabanca ve uzun namlulu silahlarla ateş edilmesi ve konuşlanan tanklardan birinden dört kez top atışı yapılması sonucunda ikisi polis memuru, aralarında reklamcı Erol Olçok ve oğlu Abdullah Tayyip Olçok'un da bulunduğu 32 sivil vatandaş olmak üzere şehit olan 34 kişi 'maktul', 424 kişi ise 'müşteki' olarak yer alıyor.
TSK'ya yuvalanan FETÖ mensubu sanıkların, darbe kalkışması esnasında İstanbul'daki stratejik öneme sahip kurum ve kuruluşları hedef aldıkları anlatılan iddianamede, yapılan toplantılarda 15 Temmuz Şehitler Köprüsü'nü ele geçirerek İstanbul trafiğinin kontrol altında tutulması görevinin Kuleli Askeri Lisesi Komutanlığı'na verildiği, 2. Zırhlı Komutanlığı'nın da bu birliğe takviye olması yönünde karar alındığı belirtiliyor.
İddianamede, köprüyü kontrol altına almak için Kuleli Askeri Lisesi Komutanlığı'ndan saat 21.23'te hareket eden sanıklardan oluşan askeri birliğin, 21.52'de ulaştıkları köprüde trafiği kapattığı, vatandaşların üzerine silah ve topla ateş ettiği, 8 saat 23 dakika sonra 06.15'te de teslim olduğu ifade ediliyor.
Darbe girişimine karşı tepki göstermek amacıyla saat 00.40 ve sonrasında Boğaziçi Köprüsü'ne gelen çok sayıda vatandaşın, kolluk görevlileriyle tank ve zırhlı araçların bulunduğu yere ulaştıkları, saat 01.05 sıralarında darbeye tepki göstermek üzere hem Avrupa ve Anadolu ayağında toplanan halktan bir kısmının da tank ve zırhlı araçların bulundukları yere doğru ilerledikleri, sanıkların yoğun şekilde ateş etmesi sonucu birçok vatandaşın şehit olduğu ve yaralandığı vurgulanıyor.
Yedi darbeci etkisiz hale getirildi
Toplamda 151 kişi hakkında soruşturma yürütüldüğü aktarılan iddianamede, darbecilerin emniyet güçlerine ateş açması sonucunda çıkan çatışmada Üsteğmen Vedat Yıldız, Astsubay İbrahim Gül, Uzman Çavuş Mustafa Çelik, askeri öğrenciler Murat Tekin, Ragıp Enes Katran, erler Burak Dinler ve Kurtuluş Kaya'nın etkisiz hale getirildiği, ölmeleri nedeniyle de bu kişiler hakkında takipsizlik kararı verildiği belirtiliyor.
İstenen cezalar
İddianamede, aralarında subayların da bulunduğu 30 rütbeli asker, 47 askeri öğrenci olmak üzere toplam 135'i tutuklu 143 sanığın, 'TBMM'yi ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme', ' Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme' ve 'anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme' ile 'kasten öldürme' suçlarından 37'şer kez ağırlaştırılmış müebbet hapisle cezalandırılması isteniyor.
Ayrıca bazı sanıkların 'silahla kasten yaralama', 'kasten öldürmeye teşebbüs', 'mala zarar verme' ve 'kişiyi hürriyetinden yoksun kılma' suçlarından değişen oranlarda hapis cezasına çarptırılmaları öngörülüyor.
Paralel yapı-15 Temmuz (2016)-14 Temmuz (2017) 'İstanbul 143 sanık Darbe Yap./15 Temmuz Köprüsü' davası
(13 Ocak 2018, 22:32)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: