Kocaeli'de, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişimi sırasında Donanma Komutanlığı'ndaki eylemlere ilişkin 50'si tutuklu, 11'i firari 87 sanığın yargılanmasına devam edildi.
13.01.2018 22:43 Kocaeli'de, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişimi sırasında Donanma Komutanlığı'ndaki eylemlere ilişkin 50'si tutuklu, 11'i firari 87 sanığın yargılanmasına devam edildi.
09.01.2018 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Kocaeli 5. Ağır Ceza Mahkemesi'nce Kocaeli Kapalı Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi'ndeki 250 kişi kapasiteli salonda görülen duruşmaya, tutuklu, tutuksuz sanıklar, avukatları ve yakınları hazır bulundu.
Duruşmaya müdahil olarak, Başbakanlık adına avukat Halit Çokan, Emre Arık, Gül Gülmez, AK Parti Kocaeli İl Başkanı Şemsettin Ceyhan adına avukat Hüseyin Coşkun katıldı. AK Parti Kocaeli İl Gençlik Kolları üyeleri, AK Parti Karamürsel İlçe Başkanlığı yönetim kurulu üyeleri ile bazı sivil toplum kuruluşu temsilcileri ve vatandaşlar da duruşmayı izledi.
Bugün savunması tamamlanan tutuklu sanık eski TCG Salihreis Savaş Gemisi Komutanı Deniz Kurmay Yarbay Arif Çırtlık'ın çapraz sorgusu yapıldı.
Cumhuriyet savcısı, darbeci firari sanık amiral Ayhan Bay ile darbe günü görüşüp görüşmediğini sorması üzerine Çırtlık, "Amiral Bay o gün beni aradı. Misafirleri ile birlikte TCG Salihreis Gemisi'ni ziyaret edeceğini söyledi. Bay, yanında dönemin Kocaeli Sanayi Odası Başkanı ve adını bilmediğim bir profesör ile geldi. Gemiyi gezdirdim. Herhangi bir görüşme olmadı. Ziyaret edip gittiler." şeklinde cevapladı.
Savcının, darbe girişimi ve sıkıyönetim direktifinin saat 21.26'da WhatsApp grubundan paylaşıldığını ancak kendisinin bunu 23.00 sularında öğrendiğini söylediğini hatırlatması üzerine Çırtlık, şöyle konuştu:
"Ben 4-5 saat görevdeydim ve sürekli işimle ilgilendim. O arada WhatsApp'tan görmedim. Zaten köprünün askerlerce kesildiğini, Ankara'da bombalama olaylarının olduğunu ve Başbakan'ın konuşmasından bir şeyler olduğunu biliyordum. Ama bu darbe mi, kalkışma mı başka bir şey mi bilemiyordum. Ben terör saldırısı olduğunu sanıyordum. Verilen emirleri yerine getirdim. Pişman değilim."
"Darbeci olsaydım İstanbul'u bombalayabilirdim"
Marmara Denizi'nde darbecilerin kararlılığını göstermek amacıyla 3 atım top atışı yapılması talimatını yerine getirdiği yönündeki suçlamaları hatırlatan savcı, "Marmara Denizi'nde top atışı yapmak yasak değil mi?" şeklindeki sorusuna sanık Çırtlık, şu cevabı verdi:
"Hayır, Marmara Denizi'nde top atışı yasak değil. Ben zaten 3 kilometre menzile atış yaptırdım. Amacımız Donanma Komutanı'nın da içinde olduğu TCG Yavuz Gemisi'ni korumaktı. Darbeci olsaydım, gemide 400 top mermisi vardı. Boğaz Köprüsü'nü, Kadıköy'ü, bütün İstanbul'u bombalayabilirdim."
Başbakanlık avukatı Halit Çokan'ın, Başbakan'ın televizyondaki darbe açıklamasından sonra olayların terör saldırısı olduğunu anlamadınız mı?" sorusuna ise sanık Çırtlık, "Hayır anlamadım. Çünkü Başbakan olayın bir kalkışma olduğunu söyledi. Bu nedenle ben darbe girişimi gibi gösterilen bu olayın arkasında bir terör saldırısı olabilir diye düşündüm. Komutanımın emrini yerine getirdim. Sorgulamadım. Bir üst sicil amirimi arayıp teyit etmeye gerek duymadım." ifadelerini kullandı.
Bu arada sanık Çırtlak, Çokan'ın soruları karşısında, "Siz beni nereye götürmek istiyorsanız ben oraya gelmek istemiyorum. Soruların tamamını sorun, ben cevaplayayım. Bana kumpas kuruldu. Siz de bu oyunun parçası olabilirsiniz." şeklinde konuşması üzerine Çokan, kendisinin böyle bir niyetinin olmadığını, istediği şekilde soru sorabileceğini, çapraz sorgunun usulünün bu şekilde yapıldığını belirtti.
Öte yandan sanığın avukatı Lale Beşe, Çokan'ın sorularına itiraz ederek, yüksek sesle sözünü kesmesi üzerine Mahkeme Heyeti Başkanı Yusuf Sevimli, "Kimin nasıl konuşulacağına ben karar veririm." diyerek, uyarıda bulundu.
Başkan, sanık avukatını uyardı
Daha sonra söz alan Avukat Beşe, mahkemeye heyetini suçlayıcı ifadeler kullanması ve siyasi konulara girmesi üzerine Başkan Sevimli tarafından uyarılarak, "Burada çok vahim bir darbe girişimi yargılaması yapıyoruz. Ergenekon ve Balyoz davalarına, siyasi konulara girip konuyu saptırmayın." şeklinde tepki gösterdi.
Sevimli, Beşe'nin mikrofonunun kapatılmasını ve bazı ifadelerinin tutanaktan çıkarılmasını istedi.
Sanık Çırtlık'ın çapraz sorgusu tamamlandı.
Cumhuriyet savcısı mütalaasında, sanıklar Arif Çırtlık, Meftun Metin ve Yavuz Arslan'ın tahliye taleplerinin reddine, tutukluluk hallerinin devamına karar verilmesini istedi.
Verilen aranın ardından mahkeme heyeti, sanıkların tahliye taleplerinin reddine, tutukluluk hallerinin devamına hükmetti.
Mahkeme heyeti ayrıca tutuklu sanık Yavuz Arslan'ın bu dosyadan ayrılmasına karar verdi.
Diğer sanıkların savunmalarını yapması için duruşma yarına ertelendi.
10.01.2018 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişimi sırasında Donanma Komutanlığı'ndaki eylemlere ilişkin 51'i tutuklu, 12'si firari 86 sanığın yargılanmasına devam edildi.
Kocaeli 5. Ağır Ceza Mahkemesince Kocaeli Kapalı Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesindeki 250 kişi kapasiteli salonda görülen duruşmada, tutuklu, tutuksuz sanıklar, avukatları ve yakınları hazır bulundu.
Duruşmaya müdahil olarak, Başbakanlık adına avukat Halit Çokan, Emre Arık, Gül Gülmez, AK Parti Kocaeli İl Başkanı Şemsettin Ceyhan adına avukat Hüseyin Coşkun katıldı. Bazı sivil toplum kuruluşu temsilcileri ve vatandaşlar da duruşmayı izledi.
Tutuklu sanık eski TCG Kemalreis Savaş Gemisi'nin 2. Komutanı Deniz Kurmay Hasan İlhan, "Darbeci Amiral Ayhan Bay tarafından Komodor Öngör vasıtasıyla Komutan Vekili Arif Çırtlık tarafından verilen ve gemide uygulanan kurallara aykırı tüm emir ve talimatları sorgulamadan uyguladığı, darbecilerle hareket ettiği, gemilerine verilen Marmara Denizi'nde darbecilerin kararlılığını göstermek amacıyla yasak olmasına karşın 3 atım top atışı yapılması talimatının yerine getirmesini sağladığı" suçlamalarına karşı savunma yaptı.
Milli Savunma Bakanlığı'nın onayı ile 14 Kasım 2016'da Türk Silahlı Kuvvetleri'nden ihraç edilen ve eşinin 2010 yılı KPSS sınavı ile ilgili soruşturmada şüpheli konumunda olduğunun belirlendiği aktarılan İlhan, savunmasında hakkındaki suçlamaları reddederek, FETÖ'cü ve darbeci olmadığını ileri sürdü.
İlhan, kendisine tam sicil puanı veren üstlerinden kimsenin FETÖ soruşturması geçirmediğini, çoğunun Balyoz ve Ergenekon mağduru olduğunu ifade etti.
"Terör saldırısı ve sabotaj tehdidi olduğunu sanıyorduk"
lhan, 15 Temmuz akşamı 21.08'de Deniz Kurmay Yarbay Arif Çırtlık'ın kendisini arayarak, terör saldırısı ve sabotaj tehdidi nedeniyle gemilerin seyre çıkacağı emrini verdiğini aktararak, "Daha önce terör saldırısı ve sabotaj tehdidi konusunda ihbarlar geldiği için gemilerin seyre çıkarılmasını normal karşıladım. Limanda bulunan tüm gemiler ile Türkiye genelinde 29 gemi seyre çıktı. O saate kadar darbe girişiminden haberimiz yoktu. Seyir boyunca tüm iletişim araçları, televizyon ve personelin cep telefonları açıktı. Herkes dilediği kişiyle görüşüp internete girebiliyordu." diye konuştu.
Marmara Denizi'nde geminin 3 atım top atışı yapılması emrini Çırtlık'ın verdiğini, 2. Gemi Komutanı olarak böyle bir emri yerine getirme veya bu yönde astlarına emir verme gibi bir yetkisinin ve sorumluluğunun bulunmadığını ileri süren İlhan, "Bu top atışının terör saldırısı ve sabotaj tehdidi için caydırıcı bir unsur olarak gördük. Bu emri ben uygulamadım ama hukuka ve emir komuta zincirine uygun bir emirdi. Top atışının darbecilerin kararlılığını göstermek amacıyla yapıldığını düşünmüyorum. Sadece gemileri korumak ve tehditlere karşı caydırıcı olması için yapıldı. Top atışı yapılırken canlı unsur hedef alınmadı. Karadan 4 kilometre açıkta atıldı. Halkı tedirgin edecek bir seste duyulmadı." şeklinde konuştu.
-"Emir gelse bütün uçak ve helikopterleri vururduk"
O gece 24.00 gibi televizyondan köprünün askerlerce kapatıldığını, uçakların Ankara'da belli yerleri bombaladığını izlediklerini, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Başbakan Binali Yıldırım'ın açıklamalarını izlediklerini belirten İlhan, şöyle devam etti:
"Deniz Kuvvetleri Komutanı da darbecilerle bir ilgisinin olmadığını söyledi. Biz bir kalkışma olduğunu anladık ama bunu kimin yaptığını bilmiyorduk. Sıkıyönetim mesajını televizyondan izleyince, gemi komutanımız Çırtlık'a bilgi verdim. Düşünceliydi ve bize herhangi bir emri olmadı. Uçaklar ve helikopterler gemimizin üzerinden alçak uçuşla geçiyordu. Havada uçuş yapan tüm hava vasıtalara iniş yapılması için anons yapılmıştı. Bize emir gelse hiç tereddütsüz etmeden bütün uçak ve helikopterleri vururduk. Tereddüt etsek, İstanbul'a bomba atsalar, bunun hesabını nasıl verebilirdik. Alçak uçuş yapmaları bile vurulmaları için yeterli bir nedendir ama bize böyle bir emir ve talimat gelmedi. Biz gemi ve personelin güvenliğini düşündük ve ona göre hareket ettik."
Savunmasının ardından çapraz sorgusu yapılan İlhan, savcının, "Verilen top atışı emrini muhakeme etmediniz mi? sorusunu, "Gölcük Poyraz Limanı'na gemilerin yanaşması halinde ateş açılacağı anonsu yapılmıştı. Uçak ve helikopterler üzerimizden geçiyordu. Biz bu şartlar altında top atışının yapılmasında bir mahsur görmedik." diye cevapladı.
Başbakanlık avukatı Halit Çokan'ın, "Hukuksuz bir girişimin olduğunu öğrendiğinizde terör saldırısı ve sabotaj tehdidinin olmadığını anladınız mı?" şeklinde soru sorması üzerine sanık İlhan, "Biz zaten bu tehdit olduğu için seyre çıkmıştık. Sonradan darbe girişimini öğrendiğimde, bunun hukuksuz ve kanunsuz bir girişim olduğunu gemide personele söyledim. Gemi komutanına bu konuda bilgi verdim ama bize ne yapacağımız konusunda bir emir gelmedi. Biz de gemileri ve personelin güvenliğini sağlamaya çalıştık." ifadelerini kullandı.
"Çılgın bir pilot gemimize bomba atabilirdi"
Çokan'ın "Top atışı yapıldığında darbe bastırılmıştı. Niçin top atışı yapıldı?" sorusuna ise İlhan, "Komutanlarımız bize, 'Gemileri derhal Gölcük Limanı'na götürün veya en yakın limana gidin' şeklinde bir emir verseydi onu yerine getirirdik. Sonuçta gemi komutanının ve komodorun emrinde olduğumuz için darbeci tarafta olmadığımızı düşündüm. Çılgın bir pilot gemimize bomba atabilirdi. Gemide 35 bin ton akaryakıt ve 70 ton mühimmat vardı. Gemimiz isabet alsaydı büyük bir patlama ile tamamen yok olurdu, 72 personelimiz hayatından olabilirdi. Biz gemimizi güvenli bir şekilde Gölcük'e götürdük." cevabını verdi.
Suçsuz olduğunu ileri süren İlhan, tahliyesini ve beraatini istedi.
Sanık avukatı Gülseren Karakaş, müvekkilinin FETÖ'cü olmamasına rağmen FETÖ'nün yaptığı darbe girişimine destek vermekle suçlandığını savunarak, "Müvekkilimin gemilerin seyre kaldırılması ve top atışı yaptırılmasında yetki ve sorumluğu yoktur. Komodor emir vermiş, gemi komutanı da bu emri yerine getirmek için geminin silah subayına talimat vermiştir. Müvekkilim geminin idari konusunda yetkilidir ve sorumludur. İddianamede ve dosyada müvekkilimin darbeye destek verdiğine dair bir somut delil yoktur. Tahliyesini ve beraatini talep ediyoruz". diye konuştu.
Bu arada daha önceki duruşmalarda adli kontrol şartı hükümlerine uymadığı gerekçesiyle hakkında yakalama kararı çıkarılan sanık Ersoy Aktaş'ın firari durumda olduğu öğrenildi.
Tutuklu sanık eski TCG Kemalreis Savaş Gemisi'nin Silah Subayı Yüzbaşı Kenan Erkalkan, "Darbeci Amiral Ayhan Bay tarafından Komodor Önder Öngör vasıtasıyla Komutan Vekili Arif Çırtlık'a verilen ve gemide uygulanan kurallara aykırı tüm emir ve talimatları sorgulamadan uyguladığı ve darbecilerle hareket ettiği, gemilerine verilen Marmara Denizi'nde darbecilerin kararlılığını göstermek amacıyla 3 atım top atışı yapılması talimatını yerine getirdiği" suçlamalarına karşı savunma yaptı.
Erkalkan, savunmasında hakkındaki suçlamaları reddederek, FETÖ'cü ve darbeci olmadığını ileri sürdü.
15 Temmuz'dan önce terör saldırısı ve sabotaj tehdidi olabileceği yönündeki istihbaratlar nedeniyle gerekli tatbikatlar yapıldığını belirten Erkalkan, 15 Temmuz'da ise bir erin gelerek seyre çıkılacağını kendisine söylediğini aktardı. Erkalkan, nedenini sorduğunda erin karşılık vermediğini ifade ederek, daha sonra 2. Komutan Hasan İlhan'ın yanına gelerek seyre kalkacaklarını söylediğini anlattı.
Denizden insan sesi gelmesi ve gemiye doğru yüzenler olmasından dolayı terör saldırısı olabileceğini düşündüğünü dile getiren Erkalkan, "Silah personelini kontrol edip komutana bildirdim. Seyre kalktığımızda darbenin içinde olduğumuzu düşünmedim. Kimseden bu yönde bir ifade duymadım. Bundan dolayı da darbeyle ilişkimiz olduğu düşüncesi bende oluşmadı. 16 Temmuz 03.00 sularında kamaramdan beni çağırdılar, gemiden atış yapılacağı bana söylendi." şeklinde konuştu.
Erkalkan, geminin köprü üstüne çıktığında Çırtlık'ın kendisine atış yapılacağı emrini verdiğini belirterek, "Ben de 'Neden atış yapılacak?' diyerek emri sorguladım. Normalde gemide komutanın emri sorgulanmaz. Ama o gece ülkede yaşananları görünce verilen emri sorguladım. Çırtlık da 'Emri komodor verdi, emri imzalayabilirim.' dedi. Çırtlık, boş sahada yapılacak atışın bir şeye zarar vermeden nasıl yapılacağıyla ilgili oradakilerle görüştü. Çırtlık, atışın kum ve tuzdan oluşan eğitim mermisiyle yapılacağını söyledi." diye konuştu.
Yazılı emri hazırlamak üzere odasına gittiğini ifade eden Erkalkan, bu sırada televizyonda Deniz Kuvvetleri Komutanı'nın darbeyi desteklemediklerini içeren konuşmasını izlediğini söyledi.
"Ayhan Bay'ın darbe yanlısı olduğunu söyleyebilirim"
Erkalkan, Çırtlık'ın da telsizden emir komuta içerisinde olduklarını içerir anonsu yaptığını dile getirerek, şöyle konuştu:
"'Komodor bize emniyetli sahaya atış yapmamızı emretti.' ifadesini kullandı. Bundan dolayı ben de darbenin karşısında olduğumuz düşüncesi uyandı. Gemide de bu anlayış vardı. 10-15 dakika sonra TCG Salihreis Savaş Gemisi Silah Subayı Yüzbaşı Özkan Yıldırım, personeli savaş yerlerine atış yapmak için geçmelerini anons etti. Komutan atış emrini iletti, bunun üzerine Yıldırım da gemide bulunan sistem üzerinden atış yetkisini onayladı ve ilgili operatör astsubay tarafından 3 atım atış yapıldı. Atışı tekrar için hazırlık yapıldı ancak top arızası nedeniyle yapılamadı."
Kendisinin sözde sıkıyönetim direktifini görmediğini anlatan Erkalkan, top atışına karışmadığını savundu.
Mahkeme Heyeti Başkanı Yusuf Sevimli'nin, "Top atışının darbeyle ilgisi var mı? 3 mermi de aynı yere mi düştü?" sorusuna Erkalkan, "Emri veren kişi Ayhan Bay, bundan hareketle darbe yanlısı olduğunu söyleyebilirim. Firar etmesi bunu kuvvetlendiriyor. Deniz Kuvvetleri işin içine karıştırılmış. Tek bir toptan ardı adına atış yapıldığı bilgisini daha sonra rapora yazmak için personelden aldım. Onlar da atışın art arda yapıldığı, atışların aynı yere düştüğünü ifade ettiler." dedi.
Sanık avukatı Emrah Toker de müvekkilinin FETÖ'cü olmadığını ve darbe girişimine destek vermediğini savunarak, tahliyesini istedi.
"Silah subayını bile beklemedim"
Tutuklu sanık eski TCG Turgutreis Savaş Gemisi 2. Komutanı Kurmay Yarbay Ali Kocamanoğlu, "Komodor Önder Öngör talimatıyla vekalet emrine ve yeterliliğe sahip olmamasına rağmen gemiyi seyre kaldırdığı, darbeci Amiral Ayhan Bay tarafından Komodor Öngör vasıtasıyla kendisine verilen ve gemide uygulanan kurallara aykırı tüm emir ve talimatları sorgulamadan uyguladığı, darbecilerle hareket ettiği, personelin cep telefonlarını toplattığı ve geminin genel yayın sistemini kapattırdığı, Silah Subayı Fatih Ergin'le silah kuşandıkları, eşi adına kayıtlı olan kendisinin kullandığı telefon hattında örgütün kriptolu iletişim sistemi olan ByLock programının bulunduğu, nitekim imaj incelemesinde kendisinin kullanmakta olduğu cep telefonunda da yazılıma ait kalıntılara rastlanıldığı, arama sırasında 1 ABD dolarının ele geçirildiği" suçlamalarına karşı savunma yaptı.
Kocamanoğlu, 5. Muhrip Filotillası Komodoru Kurmay Albay Önder Öngör tarafından telefondan aranarak terör saldırısı olduğu ve gemiyi kaldırması gerektiğinin emredildiğini belirterek, bunun üzerine gemi komutanı aradığını ancak ulaşamadığını öne sürdü.
İntikal ettiği Poyraz Limanında paniği gördüğünü dile getiren Kocamanoğlu, alınan terör saldırısı istihbaratlarından dolayı yaşanan paniğin olayın ciddiyetini ortaya koyduğunu düşündüğünü aktardı.
Kocamanoğlu, diğer gemilerin de seyre hazırlandığını, kendisinin de personeli arayarak gemiye çağırdığını dile getirerek, "Komutandan sonra en kıdemli olmam, yeterli tecrübemin olması, saldırı gerçekleşmesi halinde yaşanacak hasar ve can kayıplarını göz önüne alarak gemiyi seyre kaldırdım. Silah subayını bile beklemedim. O sonradan başka bir gemiden bizim gemiye atladı." ifadesini kullandı.
"Herhangi bir dönüş, manevra ve farklı bir rota yok"
Gemi komutanını birçok kez aramasına karşın kendisine ulaşamadığını savunan Kocamanoğlu, gemide aldığı diğer tedbirlerin de birlik emniyet planı doğrultusunda yapıldığını savundu.
Kocamanoğlu, telsizden Gemlik Limanı'na intikal etmesinin emredildiğini aktararak, şunları söyledi:
"Herhangi bir dönüş, manevra ve farklı bir rota yok. Gemlik Limanı'na gittik, yine emir kapsamında geri döndük. Plana göre, Sabotaja Karşı Koruma (SABKOR) görevi kapsamında gerekli tedbirler alındı. 15 Temmuz'da seyirde birlik emniyet planı haricinde tedbir alınmadı. Geminin önceden makine arızası vardı, tersaneye çekilmişti, bu halledildi, yoldayken yine makine arızası verdi. Terör saldırısı emriyle seyre çıktık, ardından televizyon yayınlarının kesilmesi emri geldi. Bu da uygulandı. X bant sistemi zaten arızalı olduğu için kullanılmamıştır. Kapalı değildir. Bu arıza nedeniyle gemiye bir mesaj gelmemiştir. Telsiz devrelerine o gece cevap verdim."
ByLock yüklemediğini, kullanmadığını ve örgüt üyesi olmadığını savunan Kocamanoğlu, evinde ele geçirilen 1 dolarlara ilişkin, "Dolarların bulunduğu oda çocuk odasıdır. Meslek hayatım boyunca 21 ülkeye gittim. Bu ülkelere giderken de biz harcırahı dolar üzerinden alırdık. O ülkelerden gelirken de magnet ve o ülkenin parasını falan alırdım. Eğer evden çıktıysa bu dolarlar bundan dolayı olabilir. Ev aramasına ben götürülmedim. Bunların bulunmasına ilişkin görüntü kayıtlarının tarafıma gösterilmesini istiyorum. Örgütle bağlantım yok. Tahliyemi talep ediyorum." diye konuştu.
Sanık avukatı Yusuf Emrah Keskiner de müvekkilinin üzerine atılı suçun gerçeği yansıtmadığını öne sürerek, tahliyesini talep etti.
Cumhuriyet savcısı mütalaasında, sanıklar Hasan İlhan, Erkalkan ve Kocamanoğlu'nun tahliye taleplerinin reddine karar verilmesini istedi.
Verilen aranın ardından mahkeme heyeti, sanıkların tahliye taleplerinin reddine, tutukluluk hallerinin devamına hükmetti.
Diğer sanıkların savunmalarını yapması için duruşmaya yarına kadar ara verildi.
11.01.2018 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Kocaeli 5. Ağır Ceza Mahkemesince Kocaeli Kapalı Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesindeki 250 kişi kapasiteli salonda yapılan duruşmada, tutuklu, tutuksuz sanıklar, avukatları ve yakınları hazır bulundu.
Duruşmaya müdahil olarak, Başbakanlık adına avukat Halit Çokan, Emre Arık, Gül Gülmez, TBMM adına avukat Ömer Burak Barış katıldı. AK Parti Körfez İlçe Başkanı Şener Söğüt ve yönetim kurulu üyeleri ile bazı sivil toplum kuruluşu temsilcileri ve vatandaşlar da duruşmayı izledi.
Tutuklu sanık eski TCG Turgutreis Savaş Gemisi Silah Subayı Yüzbaşı Fatih Ergin, "5 Komodor Önder Öngör'ün talimatıyla vekalet emrine ve yeterliliğe sahip olmamasına rağmen gemiyi seyre kaldıran 2. Komutan Ali Kocamanoğlu ile darbeci amiral Ayhan Bay tarafından Öngör vasıtasıyla verilen ve gemide uygulanan kurallara aykırı tüm emir ve talimatları sorgulamadan uyguladığı, darbecilerle hareket ettiği, personelin cep telefonlarının toplanmasını ve geminin genel yayın sisteminin kapatılmasını sağladığı, silah dolabının anahtarlarını görevliden aldığı, Kocamanoğlu ile silah kuşandıkları, ağır silahlara 12.7 kalibre fişek doldurulması talimatını verdiği, girdiği yabancı dil sınav sonuçlarında anormallikler olduğu" suçlamalarına ilişkin savunma yaptı.
KHK ile Türk Silahlı Kuvvetleri'nden ihraç edilen ve eşinin 2010 yılı KPSS sınavı ile ilgili soruşturmada şüpheli konumunda olduğu belirtilen Ergin, savunmasında, hakkındaki suçlamaları reddetti.
Ergin, 15 Temmuz günü saat 21.00 civarında ilk amiri Yarbay Ali Kocamanoğlu tarafından aranarak ivedi gemiye intikal etmesi emrini aldığını belirterek, bunun üzerine 20 dakika içerisinde Donanma Komutanlığı'na ulaştığını, gemiye çıktığı sırada limanda büyük bir kargaşa olduğunu gördüğünü söyledi.
Gemiye girdikten sonra ne olduğunu anlamak için köprü üstüne çıktığını anlatan Ergin, "Komutan terör saldırısı tehdidi nedeniyle geminin acil kalkacağını söyledi. Limana vardığımda yaşanan kargaşa ve diğer gemilerin de çıkış yaptığını gördüğüm için terör saldırısı tehlikesi olduğunu düşündüm." diye konuştu.
Fatih Ergin, geminin genel yayın sisteminin kapatılmasını sağladığı iddiasına ilişkin, "Yaşadığımız olağan dışı durum beni terör saldırısı tehdidi altında olduğumuza inandırdı. Ali Kocamanoğlu televizyonları kapattırmamı emretti. Sabotaja karşı koruma kapsamındaki tedbirlerden olduğunu değerlendirdim. Bu sistemi ne açmayı ne de kapamayı bilmem. M. İ.'ye kapatmasını emrettim." ifadelerini kullandı.
"Bana verilen emrin kanunsuz bir yönü bulunmamaktadır"
Silah dolabının anahtarlarını görevliden aldığı suçlamasına ilişkin ise Ergin, iddianamede yer alan silah dolabından kastın SABKOR dolabı anahtarları olduğunu, bu anahtarların gemiler seyre kalktığında kıdemli vardiya subayına teslim edildiğini, dolayısıyla bunun standart bir prosedür olduğunu savundu.
Sanık Ergin, ağır silahlara 12.7 kalibre fişek doldurulması talimatını verdiği iddiasına ilişkin de şunları kaydetti:
"Bu talimatı gemi komutanı Kocamanoğlu'ndan aldım. Savaş gemileri sahile yakın sularda seyrederken gemi personeli seyir SABKOR mevkilerine geçer. Yani liman çıkışından İzmit Körfez çıkışına kadar personel hep SABKOR mevkilerindeydi. Bana verilen emrin kanunsuz bir yönü bulunmamaktadır. Gemilerde çapı 20 milimetreden büyük olan silahlar ağır silah olarak değerlendirilir. Dolayısıyla 12.7 milimetre fişek yüklenen silahlar saldırıdan ziyade, savunma maksatlı küçük çaplı silahlardır. Bu uygulama rutin bir uygulamadır. Ayrıca, silahlara doldurma değil yükleme işlemi yaptırdım. Askeri terminoloji de doldurma işlemi, merminin atış yatağına sürülmesi anlamına gelir, yani atıştan bir önceki aşamadır."
İddianamede girdiği yabancı dil sınav sonuçlarıyla ilgili anormallikler olduğunun yazıldığı fakat bu anormalliklerin ne olduğunun belirtilmediğini dile getiren Ergin, yabancı dil bilgisinin iyi olduğunu ileri sürdü. Ergin, ihraç edilmiş bir asker olduğu için eşinin KPSS sınavına ilişkin soruşturmaya şüpheli olarak dahil edildiğini iddia etti.
Ergin'in savunmasını tamamlamasının ardından Mahkeme Heyeti Başkanı Yusuf Sevimli, iddianamede sanık hakkında yer alan tanık ifadelerini okudu.
Sevimli, tanık astsubay B.S.D'nin "Telefonumu aldığımda Cumhurbaşkanının tüm halkı sokağa çağırdığı mesajı gördüm ve bunu silah subayı olan Yüzbaşı Fatih Ergin'e göstererek halkın sokağa çıktığını söyledim. Kendisi bana 'Halk mı yoksa AKP'liler mi sokağa çıkmış?' diye sordu. Bu cevabı üzerine bu olaylardan ilk andan itibaren haberi olduğu kanısına vardım." yönündeki beyanlarını sorması üzerine Ergin, söz konusu kişiyle arasında böyle bir diyalog yaşanmadığını, yalan ifade olduğunu iddia etti.
Çapraz sorgu sırasında TBMM avukatı Ömer Burak Barış'ın, "Gemi Komutanı Ali Kocamanoğlu'nun darbe girişimiyle ilgili bir bilgisi veya dahli var mıydı? Bu konuyla ilgili değerlendirmeniz nedir?" sorusu üzerine Ergin, "Ben bununla ilgili bir şey diyemem. Bu konuda kararı mahkeme verir." dedi.
Tutuklu sanık eski TCG Salihreis Savaş Gemisi 2. Komutanı Deniz Kurmay Yarbay Sami Tulgar, "Gemi komutanı olan Arif Çırtlık'ın, Komodor Önder Öngör'ün talimatıyla TCG Kemalreis Savaş Gemisi ile vekil komutan olarak seyre çıkması sonrasında darbeci Amiral Ayhan Bay tarafından Komodor Önder Öngör vasıtasıyla TCG Salihreis Savaş Gemisi'nin en kıdemli personel tarafından acilen seyre kaldırılması talimatı vermesi üzerine, 2. Komutan Sami Tulgar kendisine verilen kurallara aykırı tüm emir ve talimatları sorgulamadan uyguladığı ve darbecilerle birlikte hareket ettiği, seyri boyunca görsel medya takip edilirken yaşananların hiçbir şekilde personel tarafından sorgulanmadığı, ayrıca kendisinin ve ailesindeki birçok kişinin örgütün iletişim sistemi olan ByLock programını kullandığı" suçlamalarına ilişkin savunma yaptı.
Eşinin 2010 yılı KPSS sınavı ile ilgili soruşturmada şüpheli konumunda olduğu belirtilen Tulgar, savunmasında, hakkındaki suçlamaları reddetti.
Darbe akşamı 21.00 sularında terör saldırısı ve sabotaj tehdidi alarmı verildiği gerekçesiyle, Komodor Önder Öngör'ü, en kıdemli subay olduğu için TCG Salihreis Gemisi'ne komutan olarak atadığını ve seyre çıkma emri verdiğini belirten Tulgar, "Gemi önceden planlanmış bir program dahilinde bakıma alınacaktı. Gemide yeterli yakıt, personel ve mühimmat olmadığını Öngör'e söyledim. Emri yineleyince, gemiyi seyre çıkardım. Gemide 30 ton yakıt vardı. En fazla 12 saat yol alabilirdik. Gemiyi Yalova Armutlu açıklarında demirledim. O sırada darbe girişimi olduğundan haberim yoktu. Amacım terör saldırısına karşı gemiyi ve personelimi emniyetli bir yere götürmekti." diye konuştu.
İlerleyen saatlerde Başbakan ve Cumhurbaşkanı'nın televizyondaki konuşmasından, TSK'da bir grubun kalkışma yaptığını öğrendiğini, Deniz Kuvvetleri Komutanı'nın darbe yanlısı olmadığını açıklamasıyla birlikte rahatladıklarını anlatan Tulgar, personelinden Gölcük Ana Üs Komutanlığı'nda silahların ateşlendiğini, üssün darbeciler tarafından ele geçirildiğini sandıklarını belirtti.
-"Gemide darbeci biri başıma silah dayar diye tedirgin oldum"
"Geminin ele geçirilmesine izin veremezdim." diyen Tulgar, şunları söyledi:
"Bazı personele silah kuşandırdım. Geri kalan silah ve mühimmatı dolaba kilitleyerek, anahtarı aldım. Geminin ışıklarını söndürttüm. Çünkü gemide darbeci olabilirdi. Gelir başıma silah dayar, 'gemiyi Dolmabahçe Sarayı'na çek' diyebilirdi. Bu yüzden tedirgin oldum. Geminin yakıtı biter, gecenin yarısı denizin ortasında kontrolden çıkar, ya karaya oturur ya da başka bir gemiye çarpıp batabilirdi. Gemide subay, astsubay, uzman çavuş ve asker 90 personel vardı. Bu yüzden hepimiz tedirgindik."
Sabah 08.00 sıralarında Gölcük Donanma Komutanlığı'na geri döndüklerini belirten Tulgar, o sırada diğer gemilerin de limanda olduğunu gördüğünü ifade ederek, "Benim görevim gemiyi ve personeli güvenli bir yere götürüp, sağsalim geri getirmekti. Bu görevi en iyi şekilde yaptım. Benim FETÖ ile darbe ve darbecilerle bir ilgim yok. Sıkıyönetim direktifini de 16 Temmuz'da 16.00'da gördüm. Kanunsuz bir emir vermedim ve uygulamadım." iddiasında bulundu.
ByLock kullanmadığını ileri süren Tulgar, "Bugün 'Mor Beyin' çıktı, yarın pembe beyin çıkarsa ne olacak. Ben bu ByLock iddiasının kumpas olduğunu düşünüyorum." dedi.
KPSS sınavından yüksek puan almasıyla ilgili eşi hakkında devam eden soruşturmanın kendisiyle ilişkilendirilmesinin hukuksuz olduğunu ileri süren Tulgar, bunun "suçun şahsiliği" ilkesine de aykırı olduğunu savundu.
Savunmasının ardından çapraz sorgusu yapılan Tulgar, savcının, "Firari sanık Ayhan Bay geminize ziyarete geldi mi?" sorusu üzerine, "15 Temmuz sabahı, yanında dönemin Kocaeli Sanayi Odası Başkanı ve bir sivil ile birlikte gemiyi ziyaret ettiler. Ben karşıladım ama yanlarında durmadım. Bir süre gemiyi gezdiler, sonra çıktılar." şeklinde konuştu.
-"İstanbul'da 9 şiddetinde deprem oldu deseler ilgilenmezdim"
Savcının, gemideki X- Band uydu sisteminin neden kapalı olduğu yönündeki sorusunu ise Tulgar, "Sistemi çalıştırmak için çok uğraştık ama bu konuda uzman görevli gemide olmadığı için başaramadık." diye cevapladı.
Başbakanlık avukatı Halit Çokan, "Harp Filosu Komutanı Tümamiral Ahmet İskender Yıldırım, darbeciler tarafından etkisiz hale getirilerek, gözaltına alındığını duyduğunuzda, bunu kimin yaptığını sordunuz mu?" şeklindeki sorusunu ise Tulgar, "Hayır sormadım. Aklıma gelmedi. İstanbul'da 9 şiddetinde deprem oldu deseler ilgilenmezdim. Çünkü benim bütün işim, sorumluluğum komutanı olduğum gemi ve personelin güvenliğiydi. Onunla meşguldüm." diye cevapladı.
Çokan'ın, "Size gelen emirleri yerine getirmeden önce sorguladınız mı? Gemideki silahları kilitleyip, anahtarı niye yanınıza aldınız?" şeklindeki sorusu üzerine sanık Tulgar, şunları söyledi:
"Bazı personele terör tehdidine karşı silah kuşandırdım. Daha sonra darbe girişimi yaşandığını öğrendim. Gemide darbeci biri gelir başıma silah dayarsa ne yaparım diye endişelendim. O yüzden silahları dolaba kilitleyip, anahtarı aldım. Kanun dışı bir emir gelmediği için sorgulamadım. Ama geminin seyre çıkmasının uygun olmadığını söylemiştim. Bize komutanlarımızdan 'darbe oluyor, gemileri üsse getirin' şeklinde bir emir gelmedi. Gelseydi, hiç tereddüt etmeden yerine getirirdik."
Sanık Sami Tulgar, suçsuz olduğunu ileri sürerek tahliyesini ve beraatini istedi.
Sanık avukatı Özdal Yurt ise müvekkilinin "anayasayı ihlal", "silahlı terör örgütü yönetmek" ve "kişiyi hürriyetinden yoksun bırakmak" suçlamalarının yöneltildiğini belirterek, şunları söyledi:
"Müvekkilim, terör saldırısı alarmı verildiği için gemiyi seyre çıkarmış, sağ salim geri getirmiştir. Bu suçlamalarla ilgili bir eylemi yoktur. Gemideki 90 personelin, müvekkilimin darbeci olduğuna dair bir ifadesi çıksın, biz bu suçlamaları kabul edeceğiz. Hiçbiri bu konuda bir suçlamada bulunmamıştır. Müvekkilim 17 aydır tutukludur. Kendisi ve ailesi mağdur olmuştur. Kaçma ve delilleri karartma şüphesi yoktur. Adli kontrol şartıyla tahliyesini talep ediyoruz."
Cumhuriyet savcısı mütalaasında, tutuklu sanıklar Sami Tulgar ve Fatih Ergin'in tahliye taleplerinin reddine karar verilmesini istedi.
Mahkeme heyeti, sanıkların tahliye taleplerinin reddine, tutukluluk hallerinin devamına hükmetti.
Diğer sanıkların savunmalarını yapması için duruşmaya yarına kadar ara verildi.
12.01.2018 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Kocaeli 5. Ağır Ceza Mahkemesi'nce Kocaeli Kapalı Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi'ndeki 250 kişi kapasiteli salonda yapılan duruşmada, tutuklu, tutuksuz sanıklar, avukatları ve yakınları hazır bulundu.
Duruşmaya müdahil olarak Başbakanlık'ın avukatları Halit Çokan ve Gül Gülmez katıldı. AK Parti Kocaeli Milletvekili Radiye Sezer Katırcıoğlu, AK Parti Darıca İlçe Başkanı Muzaffer Bıyık ve yönetim kurulu üyeleri ile sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri ve vatandaşlar da duruşmayı izledi.
Tutuklu sanık eski TCG Oruçreis İkinci Komutanı Binbaşı Özgür Gencer, "Darbeci Amiral Ayhan Bay ve 5. Komodor Önder Öngör tarafından verilen talimat üzerine TCG Oruçreis Savaş Gemisi'ni seyre çıkarttıkları, kurallara aykırı emir ve talimatları sorgulamadan uyguladığı, 'Sıkıyönetim Bildirisi'nin okunduğu sırada 'Araziye el koyduk' şeklinde yorumda bulunduğu, geminin SABKOR silahlarının yüklenmesi talimatını verdiği, darbe girişiminden haberinin olduğu, ByLock kullandığı, darbe girişiminde üst düzeyde katılan FETÖ/PDY'nin yöneticileri konumunda olan İrfan Arabacı, Ömer Faruk Harmancık ve Sinan Azmi Tosun tarafından 'tam sicil notu' verildiği" suçlamaları karşısında savunma yaptı.
Türk Silahlı Kuvvetleri'nden ihraç edilen Gencer, savunmasında, hakkındaki suçlamaları reddetti.
Olay günü arkadaşlarıyla birlikte subay salonundayken TCG Oruçreis Gemisi personelinin acilen gemiye döndüğünü duyması üzerine Gemi Komutanı Güray Çerman'ı aradığını ve Çerman'ın kendisine acil gemiye dönmesini söylediğini belirten Gencer, bunun üzerine hemen gemiye gittiğini ve 5-10 dakika içerisinde geminin SABKOR tehdidiyle seyre kalktığını söyledi.
Gencer, seyre başladıktan sonra gemi komutanının emriyle personelin cep telefonunun toplandığını anlatarak, "TRT 1'i izlerken Başbakan'ın açıklamalarını ve darbe bildirisinin okunduğunu görünce darbe girişimi olduğunu anladım. Bunun üzerine personele telefonlarını dağıtarak darbe girişiminin içinde olmadığımızı söyledim." diye konuştu.
"Darbe mesajına hiçbir şekilde nüfuz etmedim, darbeden haberim yoktu"
Gemi Komutanı Çerman'a limana dönmeyi teklif ettiğini aktaran Gencer, "Limana dönen gemilere ateş açılacağı bilgisinin geldiğini söyledi. Bunun üzerine yanlış anlaşılmamak için gemiyi stop etmeyi ve hareketsiz kalmayı teklif ettim. Daha sonra bütün motorları kapatarak hareketsiz kaldık. Olayın darbe girişimi olduğunu anladığımız an darbe karşıtı tutum aldık. Darbe mesajına hiçbir şekilde nüfuz etmedim, darbeden haberim yoktu." ifadelerini kullandı.
Gencer, televizyonda Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Bülent Bostanoğlu'nun "Deniz Kuvvetleri darbenin içinde değildir." şeklindeki açıklamasını görünce rahatladığını ifade ederek, şunları söyledi:
"Saat 03.00 civarında SABKOR anonsu yapıldı ve tekrar köprü üstüne çıktım. Komutan hafif silahların hazırlanması talimatın verdi. Yani SABKOR silahlarının yüklenmesi talimatını ben vermedim. Suç olmayan bu emri veren ben değilim. Gemide Broadcast Mesaj sistemi, HF, UHF telsiz sistemi, inmarsat uydu telefonu, XBand uydu muhabere cihazı bulunmaktadır. Gemide X Band uydu muhabere cihazı hariç tüm cihazlar aktifti. X Band uydu muhabere cihazı devreye alınmasına rağmen uyduyla irtibat kurulamadı. Esas muharebe vasıtamız hep faaldi."
Gemi Komutanı Çerman'ın saat 02.36'da Donanma Komutanı Veysel Kösele'yle irtibat kurduğuna dikkati çeken Gencer, "Donanma Komutanı telefonda gemi komutanına, 'TCG Yavuz'a geçtiğini, arayıp talimat verene kadar, beklemede kalmamızı' söylemiş. Gemi sabaha kadar Yalova'nın kuzeyinde hareketsiz kalarak emir beklemiştir. Gemide 80 ton cephane olduğu ve personelin silahlanmadığı düşünüldüğünde bu bizim darbeye karşı olduğumuzu kanıtlamaktadır." şeklinde konuştu.
Sanık Gencer, 16 Temmuz sabahı Deniz Kuvvetleri Komutanlığı tarafından "Deniz Kuvvetleri Komutanı'nın görevde olduğu ve tüm gemilerin limanlara dönmesine yönelik mesaj alındığını" belirterek, bunun üzerine dönüş seyrine başladıklarını ve saat 12.00 gibi gemiyi limana bağladıklarını kaydetti.
"Tam sicil notu almam başarılı bir asker olduğumun kanıtıdır"
Darbe girişiminden 42 gün sonra gözaltına alındığını, 8 Eylül 2016'da adliyeye sevk edildiğini ve en hafif adli kontrol şartıyla serbest bırakıldığını anlatan Gencer, "ByLock kumpası kurulana kadar görevime devam ettim. Bana yönelik bütün suçlamalar maddi gerçeğin çarpıtılması sonucu oluşturulmuştur. Tasfiye edilemeyince ByLock kumpasıyla tutuklandım. ByLock yüklemedim, kullanmadım." iddiasında bulundu.
Gencer, darbeci amirallerden tam not almasının iddianamede FETÖ üyesi olmasına dayanak yapıldığına dikkati çekerek, "Deniz Kuvvetleri karargahında çalıştığım süre içinde Deniz Kuvvetleri Komutanı ile Balyoz ve Ergenekon Davası'nda yargılanan komutanlardan da tam sicil notu aldım. Benim tam sicil notu almam bir suç unsuru değil, başarılı bir asker olduğumun kanıtıdır." ifadelerini kullandı.
Mahkeme Heyeti Başkanı Yusuf Sevimli, Gencer'in savunmasını tamamlamasının ardından gemide görev yapan bir erin olay gecesine ilişkin, "23.45 sularında subay salonu televizyonundan TRT 1'de darbe bildirisinin okunduğunu gördüm. Bu bildirinin okunmasının ardından ikinci komutan 'Keyifli bir pizza yiyelim' diyerek büfeden pizza istedi. Pizzayı servis ettiğim sırada İkinci Komutan Özgür Gencer TRT 1 izlerken 'Araziye el koyduk' şeklinde bir ifade kullandı." şeklindeki idari tahkikat raporunda yer alan ifadesini sordu.
Sanık Gencer, "arazi" sözcüğünün kara jargonuna ait bir kelime olduğunu, kendisinin böyle bir ifade kullanmadığını ileri sürerek, "Zaten öyle bir şey olmuş olsa polis ifadesinde de aynısı söylerdi. İdari tahkikat raporunu alan kişi zaten FETÖ'den tutuklandı. Bu suçlamanın somut bir delili yok." savunmasını yaptı.
Duruşma, eski TCG Oruçreis Savaş Gemisi Harekat Subayı Deniz Kurmay Binbaşı Mehmet Çavdar'ın savunmasıyla devam etti.
Tutuklu sanık eski TCG Oruçreis Savaş Gemisi Harekat Subayı Deniz Kurmay Binbaşı Mehmet Çavdar, "Darbeci Amiral Ayhan Bay'ın talimatıyla 5. Komodor Önder Öngör tarafından savaş gemisini seyre çıkarması yönündeki talimatı doğrultusunda gemiyi seyre çıkarttıkları, Komodor Önder Öngör'ün de bu gemiyle seyre çıktığı, Komodor tarafından gemiye verilen kurallara aykırı emir ve talimatları sorgulamadan uyguladığı, süreç içerisinde personelin cep telefonlarının toplanması yönünde anons yaptığı, TRT1'de yayınlanan 'Sıkıyönetim Darbe Bildirisi'nin okunduğu sırada geminin anons sisteminden 'TRT Haber kanalı tüm personel tarafından izlenecek ve TSK tarafından yayınlanan sıkıyönetim kararları doğrultusunda verilen emirlere harfiyen uyulacaktır' şeklinde anons yaptığı, girdiği yabancı dil sınav sonuçları arasında anormallikler olduğu, şüpheliye darbe girişiminde üst düzeyde katılan FETÖ/PDY irtibatlı Güray Çerman tarafından 2015 yılında 'tam sicil notu' verildiği" suçlamaları karşısında savunma yaptı.
Türk Silahlı Kuvvetleri'nden ihraç edilen Çavdar, savunmasında, hakkındaki suçlamaları reddetti.
Çavdar, 15 Temmuz akşamı 21.00 sularında, eski Komodor Deniz Kurmay Albay Önder Öngör'ün, terör saldırısı ve sabotaj tehlikesi olduğunu söyleyerek, verdiği emirle harekat subayı olarak görev yaptığı TCG Oruçreis Savaş Gemisi ile seyre çıktıklarını söyledi.
Geminin seyre çıkması konusunda bir yetkisinin olmadığını, sadece kanuna uygun olan emirleri yerine getirdiğini ileri süren Çavdar, "Komodor Öngör, bize terör saldırısı olacağını söyleyerek, geminin emniyeti için seyre çıkılması talimatını verdi. 48 personelle çıktığımız seyir boyunca kanunsuz bir emir vermedim, almadım ve uygulamadım. Darbe olduğunu bilmiyorduk. Darbeye karışmadık. Önder Öngör 15 Temmuz'dan 3 gün sonra gözaltına alındı. Onun darbeci olduğunu ben nereden bilebilirdim." diye konuştu.
-"TSK bildirisi resmi bir bildiri de olabilirdi"
Gemide vardiya amiri olarak köprü üstünde görev yaptığını anlatan Çavdar, o sırada sabit telefonun çaldığını, açtığında Komodor Öngör'ün kendisine, "TRT'de TSK bildirisi var. Anons et, personel izlesin" şeklinde emir verdiğini ifade ederek, "Öngör özellikle beni aramadı. Telefona başkası çıksa bu emri ona verecekti. Ben, emir üzerine 'TRT'de TSK bildirisi var. İsteyen personel izleyebilir' şeklinde anons yaptım. İddianamede belirtildiği gibi kesinlikle,'TRT'de sıkıyönetim bildirisi okunuyor. Herkes izlesin. Oradaki emirlere harfiyen uyulacak' şeklinde bir anons yapmadım. Böyle dediğimi iki personel ifadesinde belirtmiş ama onlar da yanlış anladıklarını belirterek, ifadelerini değiştirdiler. TSK bildirisinin mahiyetini bilmiyordum. Resmi bir bildiri olabilirdi. Sadece bana verilen emri yerine getirdim." ifadelerini kullandı.
-"Darbeci olsam telefonumu dolaba kilitler miyim?"
Çavdar, gemi personelinin cep telefonlarını kapattırdığı yönündeki iddiaların doğru olmadığını öne sürüp gemide cep telefonu kullanmanın yasak olduğunu ifade ederek, şöyle devam etti:
"Gemiye binerken, ben dahil tüm personel telefonunu dolaba koyarak, muhafaza altına alır. Darbe girişimi olduğunu öğrenince, telefonların kullanılması konusunda Komodor Önder Öngör talimat vermişti. Herkes telefonunu kullandı, internet erişimi vardı. Ben darbeci olsam telefonumu dolaba koyup, kilitler miydim?"
Yabancı dil sınavlarında anormallik olduğuna dair suçlamaya cevap veren Çavdar, bunda suç teşkil edecek bir şey olmadığını savunarak, "Ben çalışarak bu puanları aldım. Bugüne kadar ayrıcalıklı olabilecek bir görevlendirme almadım, yurt dışı göreve gitmedim. Darbe girişiminden sonra girdiğim sınavda da 78,5 puan almıştım." dedi.
Sanık Mehmet Çavdar, tahliyesini ve beraatini talep etti.
Sanık avukatı Kemal Nevzat Güleşen, müvekkilinin suç teşkil edecek, kanuna aykırı bir eyleminin bulunmadığını, buna rağmen 22 günü gözaltı süresi olmak üzere 490 gündür özgürlüğünden mahrum bırakıldığını savundu.
Güleşen, müvekkilinin, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararları ve Anayasa Mahkemesi uygulamaları kapsamında, elektronik kelepçe, ev hapsi veya mahkemenin uygun göreceği adli kontrol şartı ile tahliyesini istedi.
Ara karar
Savunmaların ardından cumhuriyet savcısı mütalaasında, tahliye talep eden sanıkların tutukluluk hallerinin devamı yönünde karar verilmesini istedi.
Verilen aranın ardından ara kararını açıklayan mahkeme heyeti, sanık Mehmet Çavdar'ın adli kontrol ve yurt dışı yasağı şartıyla tahliyesine, tutuklu 50 sanığın bu hallerinin devamına hükmederek, duruşmaya pazartesi gününe kadar ara verdi.
İddianameden
FETÖ elebaşı Fetullah Gülen'in "1" numaralı sanık olduğu iddianamede, eski Sahil Güvenlik Komutanı Tümamiral Hakan Üstem, eski Gölcük Deniz Ana Üs Komutanı Tuğamiral Hayrettin İmren, eski Kuzey Deniz Saha Komutanı Kurmay Başkanı Tuğamiral Ömer Faruk Harmancık, eski Güney Grup Görevi Komutanı Tuğamiral Nazmi Ekici, eski Sahil Güvenlik Komutanlığı Harekat Başkanı Süleyman Yarayan, eski Kuzey Görev Grup Komutanı Tuğamiral Ayhan Bay, eski Deniz Hava Komutanı Tuğamiral Tezcan Kızılelma, eski Genelkurmay Konsept Teşkilat ve Harbe Hazırlık Daire Başkanı Gürel Kaynak, eski Gölcük Deniz Ana Üs Komutanlığı İstihbarat Şube Müdürü Muharrem Aslan, eski Harp Filosu Komutanlığı Kurmay Başkanı Murat Erdem ile Donanma Komutanlığı'nda görevli askerlerin "mahrem abileri" konumundaki 18 sivil ve 1 asker öğretmenin de aralarında yer aldığı 86 sanık bulunuyor.
İddianamede, Gülen hakkında, "cebir ve şiddet kullanarak, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın öngördüğü düzeni ortadan kaldırmaya veya bu düzen yerine başka bir düzen getirmeye veya bu düzenin fiilen uygulanmasını önlemeye teşebbüs", "silahlı örgüt kurma veya yönetme" ve "silahla birden fazla kişiyle birlikte yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle kişiyi hürriyetinden yoksun kılma" suçlarından ağırlaştırılmış müebbet ile 19 yıldan 36 yıl altışar aya kadar hapis cezası isteniyor.
Sanık askerlerle irtibatlı olan, onları darbe toplantılarına götüren ve kaçtıkları dönemde saklayan, Donanma Komutanlığı'nda görevli askerlerin "mahrem abileri" konumundaki 18'i sivil, 1'i asker öğretmen ile Donanma Komutanlığı'nda darbe girişimini yönettiği belirtilen tutuklu sanıklar Hakan Üstem, Hayrettin İmren, Ömer Faruk Harmancık, Nazmi Ekici, Süleyman Yarayan, Tezcan Kızılelma, Gürel Kaynak, Muharrem Aslan ve Murat Erdem ile firari sanık Ayhan Bay hakkında ağırlaştırılmış müebbet ile 19 yıldan 36 yıl altışar aya kadar hapis cezası istenen iddianamede, diğer sanıkların ise ağırlaştırılmış müebbet ile 7 yıl 6 aydan 29'ar yıla kadar hapisle cezalandırılmaları talep ediliyor.
İddianamede, sözde "Yurtta Sulh Konseyi" tarafından sıkı yönetim direktifinde yapılan görevlendirmelerde, Tümamiral Sinan Azmi Tosun'un Kocaeli Sıkı Yönetim Komutanı ve aynı zamanda Donanma Komutanı, Tuğamiral Ömer Faruk Harmancık'ın Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Kurmay Başkanı, Tuğamiral Nazmi Ekici'nin Harp Filosu Komutanı, Tuğamiral Ayhan Bay'ın Donanma Komutanlığı Kurmay Başkanı, Tuğamiral Hayrettin İmren'in Gölcük Deniz Ana Üs Komutanı olarak devamına, Tümamiral Gürel Kaynak'ın Genelkurmay Konsept Teşkilat ve Harbe Hazırlık Daire Başkanı olarak devamına, Tümamiral Hakan Üstem'in Sahil Güvenlik Komutanı olarak devamına" şeklinde görevlendirmelerin yapıldığına yer veriliyor.
Paralel yapı-23 Haziran (2017) 'Kocaeli 86 sanık (ilk 92) Darbe Yap./Donanma Komutanlığındaki Eylemler' davası
(13 Ocak 2018, 22:43)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: