İstanbul'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişimine ilişkin eski İstanbul İl Jandarma Komutanı Kurmay Albay Gürcan Sercan'ın da aralarında bulunduğu 73 jandarma personeli ile terör örgütünün jandarma yapılanmasında sözde "abilik" yaptığı belirtilen 19 sivil olmak üzere 66'sı tutuklu 92 sanığın yargılandığı davaya devam edildi.
30.12.2017 20:11 İstanbul'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişimine ilişkin eski İstanbul İl Jandarma Komutanı Kurmay Albay Gürcan Sercan'ın da aralarında bulunduğu 73 jandarma personeli ile terör örgütünün jandarma yapılanmasında sözde "abilik" yaptığı belirtilen 19 sivil olmak üzere 66'sı tutuklu 92 sanığın yargılandığı davaya devam edildi.
25.12.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
İstanbul 29. Ağır Ceza Mahkemesi'nce Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi'nin karşısındaki binada yapılan ilk duruşmaya, 65 tutuklu sanık ile 11 tutuksuz sanık ve avukatları katıldı.
Tutuklu sanık eski İstanbul İl Jandarma Komutanı Gürcan Sercan, kimlik tespiti sırasında emekli olduğunu belirterek, adresinin de kapalı cezaevi olduğunu söyledi.
Duruşma, sanıkların kimlik tespitiyle devam etti.
Duruşmada, sanıkların kimlik tespiti yapılmasının ardından iddianamenin okunmasına geçildi.
Duruşma, Mahkeme Başkanı Ali Öztürk'ün, iddianameyi okumasına geçildi.
Duruşmada daha sonra savunma yapan tutuklu sanık eski yüzbaşı Cihat Nazoğlu, öğrenci subay olarak görev yaptığını, 15 Temmuz darbe girişiminde normal bir şekilde mesaisini tamamladıktan sonra lojmana gittiğini söyledi.
Nazoğlu, "Yüzbaşı Levent Özlü yanıma gelerek bir yarbayın beni aradığını, benimle birlikte 8 kişinin Sabiha Gökçen koruma bölüğüne gitmemiz gerektiğini söyledi. 23.00 sıralarında bölüğe vardık, 23.40'ta bölük komutanı Dursun Şimşek'i gördük. Bana silah verilmedi." dedi.
Darbe girişimini Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın açıklamasının ardından öğrendiğini, kimseye ateş etmeden 02.00 sıralarında Sabiha Gökçen koruma bölüğünden geri döndüklerini belirten Nazoğlu, 11 Kasım-20 Aralık 2014'te 174 kez ByLock programına girdiği iddialarını da reddederek, raporlarda yanlışlık olduğunu savundu.
Sanık yüzbaşı sabaha kadar televizyon izlemiş
Duruşmada savunma yapan eski yüzbaşı Erdal Koca da kendisinin öğrenci subay olduğunu, 15 Temmuz'da normal mesailerinin ardından Zincirlikuyu'daki lojmanlara gittiğini söyledi.
Sanık yüzbaşı Hasan Ataç'ın kendisini aradığını belirten sanık Koca, "Ataç bana olaylardan haberim olup olmadığını sordu. Telefonlardaki mesajlara bakmamı söyledi. İl Jandarmaya gitmem gerektiğini öğrendim ve (sanık) Fatih Yüksel'le İl Jandarma Komutanlığı'na gittik." diye konuştu.
Emir tebliği için İstanbul İl Jandarma Komutanlığı'na gittiklerini ifade eden Koca, savunmasına şöyle devam etti:
"Komutanlığın içindeki ek hizmet binasına girdim. Kimisi telefonlara, kimisi televizyona bakıp haberleri izliyordu. Başbakanın kalkışma açıklamasını öğrendikten sonra, sosyal tesislere gidip beklemeye başladım. Birilerinin bizi bir şeye bulaştırmak için çıkardıklarını düşündüm. Ben ve yüzbaşı Fatih Yüksel sabaha kadar sosyal tesislerde televizyon izledik ve 05.00 sıralarında ayrıldım."
Kendisinin ByLock programına 476 kez girdiği iddialarını da reddeden sanık Koca, "Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu ile emniyet raporları arasında farklılıklar var. Bir yanlışlık olduğunu düşünüyorum." dedi.
Duruşmaya ara verildi.
Duruşmada daha sonra tutuklu sanık Binbaşı Barış Aras savunma yaptı.
Aras, kendisinin görevden ihraç edilmediğini, tahliye olması durumunda görevine devam edeceğini savundu.
15 Temmuz'da normal mesaisine devam ettikten sonra eve geçtiğini söyleyen sanık Aras, "Akşam 'Behram Yarbay' diye biri aradı ve kendisinin İl Jandarma Komutanı olduğunu söyledi. Benim Zekeriyaköy Karakolu'na gidip, zafiyetlerini kontrol etmemdi istedi. Geciktiğimizi, acil olmamız gerektiğini söyledi. Genelkurmay'a rapor sunacağını ifade etti. Bunun üzerine ben, Yüzbaşı Cem Koç ve Yüzbaşı Saim Kaya ile birlikte karakola gittik. Olay yerine vardığımızda karakol komutanı olan teğmen yoktu. Bizi astsubay karşıladı ve teğmenin yolda olduğunu geleceğini söyledi." diye konuştu. Misafirlerin karşılandığı odaya çıktıklarını ve televizyon seyrettiklerini dile getiren sanık Aras, Başbakan Binali Yıldırım'ın televizyondaki açıklamalarını gördüklerini aktardı.
Sanık Aras, daha sonra Karakol Komutanı Teğmen Kerem Kartal'ın geldiğini belirterek, "Teğmen geldikten sonra, uzman çavuş elinde bir emir kağıdıyla geldi. Teğmen bana emir kağıdını gösterdiğinde 'sıkıyönetim' yazıyordu. Acaba dedim 'Bakanlar Kurulu teröre karşı sıkıyönetim mi ilan etti?' Altta tuğgeneralin imzasını gördüm. Ben böyle saçma bir sıkıyönetim olamayacağını anladım. Cumhurbaşkanı'nın açıklamalarını duyduktan sonra, yola çıktık ve 02.30 sıralarında eve geçtik." iddiasında bulundu.
Duruşmada savunma yapan sanık eski Üsteğmen Bayram Ali Yüksel de Maltepe Cezaevi'nde görevli olduğunu, 15 Temmuz'da mesaisini Çağlayan Adliyesi'nde yaptığını söyledi.
Akşam saatlerinde kendisini cezaevinde nöbetçi olan Astsubay Muhammed Baş'ın aradığını ifade eden Yüksel, şunları anlattı:
"Astsubay bana tabura vekaleten bakan Yarbay Erdal Müniroğlu'nun her bölükten subay istediğini söyledi. 23.10 sıralarında tabura gittim. Cezaevinin güvenliğini emniyet maksatlı aldı. Diğer bölüklerden personeller de vardı. Cezaevi giriş kapılarında birer adet rütbeli vardı. Gece boyunca diğer subaylar haberleri takip ettik ve Başbakan ile Cumhurbaşkanı'nın açıklamalarını dinledik. Darbe girişimi olduğunu anladık. Uygunsuz hiçbir şey yapmadık, cezaevindeki emniyeti sağladık. 06.00 sıralarında İstanbul İl Jandarma Komutanlığı'ndan 'Bizden başka gelen emirleri dikkate almayın' yazısı geldi. 17.00'ye kadar mesaimize devam ettik."
Savunma yapan diğer tutuklu sanıklar da üzerlerine atılı suçlamaları reddetti.
Duruşma, yarına ertelendi.
26.12.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Silivri Kapalı Ceza İnfaz Kurumu'nun karşısında yapılan binadaki salonda İstanbul 29. Ağır Ceza Mahkemesi'nce görülen duruşmaya 63 tutuklu sanık, 8 tutuksuz sanık ve avukatları katıldı.
Duruşmada, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, Başbakanlık ile Milli Savunma Bakanlığı'nın avukatları da hazır bulundu.
Duruşmada savunması alınan tutuklu sanık eski üsteğmen Rıfat Gürkan, kendisinin Maltepe Cezaevi'nde olduğunu belirtti.
Eski yarbaydan "20 kişilik mühimmat hazır olsun" emri
15 Temmuz darbe girişimi esnasında nöbetçi amir olduğunu anlatan Gürkan, saat 17.00 sıralarında davanın sanıklarından eski Yarbay Erdal Müniroğlu'nun kendisine "20 kişilik hücum yeleği ve mühimmat hazır olsun. Tatbikat için." dediğini söyledi.
Bunun üzerine kendisinin başçavuşa emir vererek, mühimmatları kendi odasına çıkarttırdığını kaydeden sanık Gürkan, "Ankara'dan arkadaşım aradı, alçak uçuşlar olduğunu söyledi ve bana ne olduğunu sordu. Daha sonra haberleri takip ettim ve askerin köprüye çıktığını gördüm. Olayı terör olarak değerlendirdim. Daha sonra Yarbay Erdal Müniroğlu beni arayarak, tüm personeli çağırmamı istedi. Ben de harekat merkezini arayarak, subayların çağrılmasını istedim." ifadelerini kullandı.
Nöbetçi amir olduğu için birliğe gelen subayların kendi odasına çıktığını savunan Gürkan, Başbakan Binali Yıldırım'ın açıklamalarını gördükten sonra şoförlere kendisinden habersiz hareket olmaması emri verdiğini iddia etti.
Gürkan, daha sonra kendilerine biat etmelerine yönelik 2 mesaj geldiğini söyleyerek, bunların saçmalık olduğunu düşündüğü için mühimmatların kilitlenmesini sağladığını, darbe girişimine katılmadığını öne sürdü.
"Senin ismini vermeleri tesadüf mü?"
Sözde sivil imamlardan olan ve örgütün jandarma yapılanmasında "Anadolu Yakası Müdürü" olduğu öne sürülen Erhan Durak da kendisinin özel bir bankada şube müdürü olarak çalıştığını ve hakkındaki tüm suçlamaları reddettiğini belirtti.
Kendisinin iddianamede iddia edildiği gibi 2014 yılında Bank Asya'da hesap açmadığını, 2013 yılında açtığını savunan Durak, kardeşinin kamu hizmetlerinden ihraç olmasının kendisiyle alakalı olmadığını iddia etti.
Durak, hiçbir jandarma personeliyle irtibatının olmadığını ileri sürerek, kendisinin fotoğraflardan teşhis edilmesini kabul etmediğini dile getirdi.
Mahkeme Başkanı Mustafa Çakar ise davada yer alan birden fazla sanığın kendisi hakkındaki beyanlarını ve talimatları hatırlatarak, sanığa "Senin ismini vermeleri tesadüf mü?" sorusunu yöneltti.
Soruyu "Bilmiyorum" şeklinde yanıtlayan Durak, Trabzon'da üniversite okuduğu dönemde örgüte ait evlerde yaklaşık 1,5 sene kaldığını, daha sonra ayrı eve çıktığını söyledi.
Savunma yapan diğer 4 sanık da suçlamaları reddetti.
Duruşma, yarına ertelendi.
27.12.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Silivri Kapalı Ceza İnfaz Kurumu'nun karşısında yapılan binadaki salonda İstanbul 29. Ağır Ceza Mahkemesi'nce görülen duruşmaya, 65 tutuklu sanık, 9 tutuksuz sanık ve avukatları katıldı. Duruşmada, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Başbakanlık avukatları da hazır bulundu.?
Duruşmada savunma yapan tutuklu sanık eski astsubay üstçavuş İhsan Öztürk, hakkındaki suçlamaların zan ve varsayıma dayalı olduğunu iddia etti.
Öztürk, darbe girişiminden 35 gün sonra gözaltına alındığını, kaçma imkanı varken böyle bir girişimde bulunmadığını, 15 Temmuz'da günlük izinde olduğunu söyledi.
Kendisini davanın sanıklarından eski üsteğmen Ali Eti'nin aradığını kaydeden Öztürk, "Bana, 'Akşam veya yarın görev olabilir.' dedi. Bu, idari tahkikat raporunda cımbızlanmış ve akşam olabilir kısmı alınmış. Darbe girişimiyle bir ilgim yoktur." şeklinde savunma yaptı.
Duruşma, sanık savunmalarıyla devam etti.
29.12.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
İstanbul 29. Ağır Ceza Mahkemesi'nce, Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi'nin karşısındaki binada yapılan duruşmaya 64'ü tutuklu 75 sanık ile avukatları katıldı.
Duruşmada Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Başbakanlık avukatı da hazır bulundu.
Duruşma sanık avukatlarının müvekkillerinin tahliyelerine ilişkin beyanlarının alınmasıyla devam etti. Sanık avukatları müvekkillerinin tahliyelerini istedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Başbakanlık ve TBMM, avukatları aracılığıyla davaya katılma talebinde bulundu.
Duruşmada görüşünü açıklayan Cumhuriyet Savcısı, Cumhurbaşkanı Erdoğan, Başbakanlık ve TBMM'nin davaya katılma taleplerinin kabulünü, tutuklu sanıkların bu hallerinin devamı yönünde karar verilmesini talep etti.
Mahkeme heyeti yaklaşık iki saat süren müzakerenin ardından ara kararını açıkladı.
Heyet, tutuklu sanıklar üsteğmen Bayram Ali Yüksel ve uzman çavuş Necip Kenan Dinçarslan'ın tahliyesini, diğer 64 sanığın bu hallerinin devamını kararlaştırdı.
Mahkeme heyeti, Cumhurbaşkanı Erdoğan, Başbakanlık ve TBMM'nin davaya katılma talebini kabul etti.
Mahkeme, 3 subaydan oluşan bilirkişi heyetinden askeri konulara ilişkin rapor alınmasına ve İstanbul İl Jandarma Komutanlığı'na yazı yazılarak birliğe giriş çıkış kayıtlarının istenmesine karar verdi.
Mahkeme heyeti, duruşmanın 2-10 Mayıs 2018 tarihleri arasında Silivri'de yapılmasını kararlaştırdı.
İDDİANAME
Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması'nın (FETÖ/PDY) kuruluşu, genel yapısı ve karıştığı suçların özetlendiği iddianamede, eski İstanbul İl Jandarma Komutanı Kurmay Albay Gürcan Sercan'ın ve yardımcılarının bulunduğu 73 jandarma personelinin darbe girişimi akşamı yaptığı faaliyetler anlatılıyor.
İddianamede, aralarında FETÖ'nün jandarma yapılanmasının sözde "manevi abisi" Şemsi Zafer Yalçın ile sözde "Marmara Bölge Temsilcisi" Nihat Keskin'in de bulunduğu 19 sanığın, örgütteki yerlerine ve jandarmayla ilişkilerine vurgu yapılıyor.
İddianamede, darbe girişimi günü Harp Akademilerinden subayların İl Jandarma Komutanlığı'na gelerek Albay Gürcan Sercan ve yardımcısı Yarbay Birol Abbas'la görüştükleri, sanıkların darbe girişimine hazırlık olarak değerlendirilen bu faaliyetlerini "tez çalışması" şeklinde adlandırarak gizledikleri belirtiliyor.
İl Jandarma Komutanlığı'ndaki kamera kayıtlarının bulunduğu 2 harddiski teslim alan Sercan'ın bunları sanık Albay Haydar Yalın'a verdiği ve bu görüntüleri birlikte imha ettiklerinin değerlendirildiği aktarılan iddianamede, Sercan'ın darbe girişimi gecesi gittiği 15 Temmuz Şehitler Köprüsü'nden kendisine tahsis edilen botla ayrıldığı, İstanbul Valisi Vasip Şahin ve İstanbul Emniyet Müdürü Mustafa Çalışkan'ın bot talebinin ise yerine getirilmediği anlatılıyor.
Jandarma yapılanması deşifre oldu
İddianamede, FETÖ/PDY'nin darbe gecesindeki faaliyetlerine ilişkin yürütülen soruşturma kapsamında ifadeleri alınan itirafçıların, terör örgütünün jandarmadaki mahrem nitelikli yapılanmasını deşifre etmesine de yer veriliyor.
Jandarma yapılanmasının temelde, en altta "öğrenci" tabir edilen askerler, üstünde silsile halinde "öğretmenler", "müdür yardımcıları", "müdür" ve "bölge temsilcisi" ile "Jandarma Kuvvet İmamı"ndan oluştuğu aktarılan iddianamede, yapılanmada "Marmara Bölge İmamı", hiyerarşisi içinde en üst düzeydeki "Jandarma Kuvvet İmamı"na doğrudan bağlı olurken, İstanbul, Avrupa, Anadolu ve Silivri olmak üzere 3 bölgeye ayrıldığı belirtiliyor.
Yapılanma içindeki "İzdivaççılar" jandarma personeli ile yapılanmaya mensup kadınları evlendirmekle görevli iken, "Arama Tarama Mesulü (ATM)" ise FETÖ mensuplarının iletişimini sağlayan "Shu", "Tango", "ByLock" gibi programları yükleme, cihazları yeri geldiğinde formatlama görevini yürüttüğü kaydedilen iddianamede, yapılanmada "Bilgi İşlem Mesulü (BİM)"nün sahte ihbar mektupları tanzim ederek kendilerinden olmayan personel hakkında "Bunlar FETÖ'cü" diye ihbar yapmakla görevli olurken, "Ümitçiler"in ise himmet, izdivaç gibi konularda sıkıntı çıkaran askeri personelin geri kazanılmasını sağladığı bilgisine yer veriliyor.
İddianamede, "Arama Tarama", "Bilgi İşlem", "İzdivaççı" ve "Ümitçiler"den oluşan sorumlularla jandarmadaki yapılanmasını oluşturan FETÖ'nün, üyelerinin "şakirtlik derecesi"ni de 1'den 52'ye kadar sınıflandırdığı kaydediliyor.
Sınav soruları önceden verilen personelin, çalıştıkları birliklerde "çok ders çalışıyor" görüntüsü vermelerinin tembihlendiği ifade edilen iddianamede, 2010-2015 yıllarında ilgili okullara yapı tarafından sokulan öğrenci sayısının yüzde 100'ü bulduğu, katalog evliliği yapmayan, himmet vermeyen, düzenli gelip gitmeyen personele kefil olunmadığı, kazara yapı dışından yazılı sınavda başarılı olanların ise mülakatta elendiği belirtiliyor.
İstenen cezalar
İddianamede, aralarında eski İstanbul İl Jandarma Komutanı Kurmay Albay Sercan ve yardımcılarının da bulunduğu albay, yarbay, yüzbaşı, üsteğmen, astsubay ve uzman çavuş rütbesindeki 73 sanığın "TBMM'yi ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme", "Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme" ve "Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme" suçlarından üçer kez ağırlaştırılmış müebbet, "silahlı terör örgütüne üye olma" suçundan da 7,5 yıldan 15'er yıla kadar hapisle cezalandırılması isteniyor.
Aralarında terör örgütünün sözde "manevi abisi" Şemsi Zafer Yalçın ve "Marmara Bölge Temsilcisi" Nihat Keskin'in de bulunduğu sözde "abi" konumundaki 12 kişinin de aynı suçlardan üçer kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılması talep edilen iddianamede, bu sanıkların "silahlı terör örgütü yöneticiliği" suçundan da 15 yıldan 22,5 yıla kadar hapisle cezalandırılması öngörülüyor.
İddianamede, örgütün sözde "abi"lerinden 5 kişiye, "silahlı terör örgütü kurmak ve yönetmek" suçundan 22,5 yıla kadar, 2 şüpheliye ise "silahlı terör örgütüne üye olma" suçundan 15 yıla kadar hapis cezası talep ediliyor.
Paralel yapı-04 Temmuz (2017) 'İstanbul 92 sanık Jandarma Yapılanması/Darbeye destek' davası
(30 Aralık 2017, 20:11)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: