Ankara'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ), 15 Temmuz 2016'daki darbe girişimi sırasında komuta merkezi olarak kullandığı belirlenen Akıncı Üssü'ndeki eylemlere ilişkin 486 kişinin yargılandığı davanın görülmesine sanık savunmalarıyla devam edildi.
30.12.2017 19:20 Ankara'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ), 15 Temmuz 2016'daki darbe girişimi sırasında komuta merkezi olarak kullandığı belirlenen Akıncı Üssü'ndeki eylemlere ilişkin 486 kişinin yargılandığı davanın görülmesine sanık savunmalarıyla devam edildi.
25.12.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Ceza ve İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki salonda görülen duruşmada, Kayseri 12. Hava Ulaştırma Ana Üs Komutanlığı eski harekat komutanı albay Erhan Baltacıoğlu'nun çapraz sorgusunun tamamlanmasının ardından 222. Filo Komutanı sanık eski kurmay binbaşı Yaşar Keskin savunma yaptı.
Kayseri'deki 222. Filo komutanlığı görevini 11 Temmuz'da devraldığını anlatan Keskin, Eskişehir Hava Hastanesi'nde pilotaj muayenesini tamamlamasının ardından 14 Temmuz'da mesaiye başladığını söyledi.
Üs komutanlığına vekalet eden harekat komutanı Baltacıoğlu'nun öğlen saatlerinde arayıp 15 Temmuz'da terörle mücadele harekatı görevi icra edileceğini, bu göreve katılacak uçuş ekibi listesi istediğini öne süren Keskin, "Yarın terörle mücadele harekatı görevi mi icra edilecek?" diye sorduğunu savundu. Keskin, Baltacıoğlu'nun da "Sana söylemediler mi? Eğitim subaylarına sor, onlar biliyor. Listeyi de gönderirsin." demesi üzerine eğitim subaylığında Fevzi Kılıç'tan listeyi alıp Baltacıoğlu'na gönderdiğini iddia etti.
Baltacıoğlu'nun öğleden sonra tekrar arayıp listedeki bu kişilerin gece uçma durumu söz konusu olduğundan cuma gündüz izin vermesini emrettiğini belirten Keskin, kalkacak uçakların hangi meydana ineceğini sorması üzerine de Baltacıoğlu'nun henüz belli olmadığını söylediğini öne sürdü. Keskin, listede ismi yazan personeli de tanımadığını, listeyi kendisinin hazırlamadığını ve değiştirmediğini ileri sürdü.
Kendi imza yetkisi henüz tanımlanmadığından 15 Temmuz'daki uçuş programının eski filo komutanı Yarbay Kemal Güleç tarafından imzalandığını anlatan Keskin, 15 Temmuz'da 07.30'da mesaiye başladığını belirtti.
Keskin, Baltacıoğlu'nun akşam saatlerinde arayıp uçuş ekipleriyle birlikte hazır olmasını söylediğini savunarak, saat 22.00 civarında tekrar arayıp uçuş ekibinden iki kişinin öncelikle Ulaştırma Harekat Merkezi'ne (UHM) gelmesini istediğini aktardı.
Sonrasında 22.45-23.00 civarı UHM'ye giderken açık bir televizyondan "Ankara'da terör" başlığı altında başkentte uçakların uçtuğu ve İstanbul'da boğaz köprüsünün kapatıldığı haberini gördüğünü belirten Keskin, terör olayı olduğunu düşündüğünü bildirdi.
Keskin, 23.20 civarında UHM'ye vardığını ve Baltacıoğlu'nun 23.30'da uçuş ekiplerinin burada olması yönündeki emrini Selçuk Çetin'e ilettiğini dile getirerek, Baltacıoğlu'nun, görev emrinin henüz gelmediğini ancak yanındaki kağıtlarda taşınacak malzeme miktarlarının yazılı olduğunu söyledi.
İlave bir emir verilmediği için UHM'deki bir masaya oturduğunu belirten Keskin, uçuş ekipleri geldiğinde de bu kağıtların dağıtıldığını ifade etti.
Keskin, tedirginlik yaşayan ve uçmamak için komutanı ikna çabasına giren personelin Baltacıoğlu ile konuştuktan sonra herhangi bir zorlama olmadan uçmamaya yönelik taleplerinin değiştiğini iddia etti.
"Kalkışma"nın ne demek olduğunu bilmiyormuş
Yaşar Keskin, 00.00 civarında UHM'de Hava Kuvvetleri Harekat Merkezi'nin güvenli olmadığına yönelik bir şeyler duyduğunu da belirttiği savunmasında, televizyonda cumhurbaşkanının küçük bir grubun kalkışma yaptığına yönelik ifadelerini de duyduklarını bildirdi. Haberlerde kullanılan kalkışma ifadesini bilmediğini öne süren Keskin, "Sonrasında ayaklanma gibi bir şey olduğunu öğrendik." diye konuştu.
Uçaklar havalandıktan sonra düşürülmelerine yönelik tehditler olduğunu duyduğunu savunan Keskin, ne olduğunun anlaşılmadığını iddia etti.
Keskin, Çardak'a giden uçaklara meydanın kapalı olduğunun söylendiği, ancak harekat komutanı iletişim kurmak istediğinde kurmadığını savunarak, bir süre sonra bu uçakların radarlar tarafından indirilmeye çalışıldığını duyduklarını anlattı.
Daha sonra Erhan Baltacıoğlu'nun Eskişehir'deki birleştirilmiş hava harekat merkezinin (BHM) emrine uymasını söylediğini belirten Keskin,"BHM'nin sahte olduğu söyleniyordu ama sahte değilmiş." dedi.
Keskin, uçakların da tamamının sağ salim indirildiği haberini gelince rahat bir nefis aldıklarını iddia ederek, bu uçakların personelinin ise gözaltına alındıklarını öğrendiğini aktardı.
Albay Selçuk Aygün'ün 20 Temmuz'da yeni üs komutanı olarak atandığını belirten Keskin, kendisinin ise 14 gün sonra 29 Temmuz'da gözaltına alınıp tutuklandığını ifade etti.
Terör örgütü mensubu olmadığını, darbe girişimine de iştirak etmediğini savunan Keksin, tahliye talebinde bulundu.
Duruşma, yarına ertelendi.
26.12.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Ceza ve İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki salonda görülen duruşmada, Kayseri 12. Hava Ulaştırma Ana Üs Komutanlığı eski 221. Filo Komutanı kurmay yarbay Engin Yetkin savunma yaptı.
Yetkin, darbe girişimine katılmadığını, hiçbir terör örgütü yöneticisiyle irtibatı olmadığını ve terör örgütü yöneticisi olmadığını savundu.
İddianamedeki suçlamaları kabul etmeyen Yetkin, 15 Temmuz gecesi, üsten kalkan uçaklarla daha önce de benzer esaslarla sayısız seferler yapıldığını, o gece de verilen görevin rutin esaslara göre yapıldığı izlenimi olduğunu söyledi. Yetkin, "Suç teşkil eden emir algısı oluşmadı. Ben ve ekibim haksızca tutuklanarak cezaevine gönderildik." dedi.
Engin Yetkin, 14 Temmuz'da harekat komutanı Erhan Baltacıoğlu'nun arayıp terörle mücadele harekatı kapsamında uçuş ekiplerini hazırlama talimatı verdiğini belirterek, uçak tiplerine göre uçuş ekiplerinin oluşturulduğunu bildirdi. Bu uygulamanın normal olduğunu savunan Yetkin, uçuş ekibi oluşturulurken şahısların özel olarak seçilmediğini iddia etti.
Cuma günü 23.00 civarında Ulaştırma Harekat Merkezi'ne geçtiğini, Baltacıoğlu'nun burada olduğunu, diğer filo komutanı Yaşar Keskin'in de sonradan geldiğini anlatan Yetkin, "Gören" uçaklarının ise darbe girişimine dair bir bilgi olmadığı 16.00 civarında kalkıp Akıncı Üssü'ne gittiğini söyledi. Yetkin, bu uçakların F16 uçaklarına koordinat bildirdiğine dair bir durumun söz konusu olmadığını da savunarak, "Gören" ekibinin darbe girişimi kapsamında uçuş yapmadığını savundu.
Televizyondan boğaz köprüsündeki tankları gördüklerini ve Erhan Baltacıoğlu'nu da çağırdıklarını anlatan Yetkin, Baltacıoğlu'nun verilen görevleri yerine getireceklerini beyan ettiğini aktardı. Yetkin, cumhurbaşkanının konuşmasını da dinlediklerini belirterek, onu dinleyince rahatladıklarını, çünkü güvenlik güçlerinin devrede olduğunu belirttiğini dile getirdi. Erhan Baltacıoğlu'nun da terörle mücadele icraatına devam ettiklerini bildirdiğini dile getiren Yetkin, sonrasında televizyon izleyemediğini söyledi.
Yetkin, bir ara tedirgin olan pilotların Baltacıoğlu ile görüştüğünü, Baltacıoğlu'nun da bunun her zamanki terörle mücadele harekatı görevi olduğunu dile getirdiğini ifade etti. Uçakların kalktığını belirten Yetkin, Şırnak'a gidecek iki uçak kalkmakta geç kalınca birine binip yakıt alımı yaptıklarını ve Şırnak meydanın kapandığı bilgisinden dolayı havalanmadıklarını öğrendiğini anlattı.
Bu uçakların Adnan Menderes'e yönlendirildiğini pilotlara söylemesinin ardından onların da kalkış yaptığını savunan Yetkin, meydanlar kapalı olunca uçakların geri çağrıldığını, Baltacıoğlu'nun ise Hava Kuvvetleri Harekat Merkezi yerine Eskişehir Birleştirilmiş Hava Harekat Merkezi'ne güvenmeye başladığını belirtti.
Yetkin, Baltacıoğlu'nun savcının çağırması üzerine yetkiyi kendisine devredip çıktığını belirterek, üs komutanı Cemal Akyıldız'ı arayıp harekat komutanının yanlış kararla uçaklara kalkış emri verdiğini, bu nedenle savcıya ifade vermeye gittiğini söylediğini aktardı.
Uçakların da Malatya'ya indiğini öğrendiğini anlatan Yetkin, sonrasında gelen savcı ve emniyet mensuplarına yardımcı olduğunu belirterek, "Ben suçsuzum, filo personeli, uçuş ekipleri suçsuz." diye konuştu.
Uçuş ekiplerinin de masum olduğunu ve buna rağmen suçlandıklarını iddia eden Yetkin, "Ben de suçlu, darbeci, hain değilim. Kaçmadım. Darbeye yönelik emir almadım ve emir vermedim." dedi.
Yetkin, FETÖ/PDY üyesi olmadığını da savunarak tahliyesini istedi.
Duruşmada, 15 Temmuz'da Hava Kuvvetleri İstihbarat Başkanlığında görev yapan sanık eski Kurmay Yarbay Olgun Acuce savunma yaptı.
Önceki ifadelerini kabul eden Acuce, 15 Temmuz'da TSK'nın altı ay süren bir kursuna katılmak üzere İstanbul'da bulunduğunu belirtti.
Acuce, 12 Temmuz'da birinci amiri olan eski Tuğgeneral Gökhan Şahin Sönmezateş'in askeri hattan arayıp, 15 Temmuz öğlen Ankara'da olmasını emrettiğini, nedenini sorduğunda ise bir cevap alamadığını öne sürerek, 14 Temmuz'da kurs sorumlu başkanına durumu arz ederek izin aldığını anlattı. Ankara'ya gelişini iki arkadaşına da söylediğini belirten Acuce, gelişinin gizli olmadığını savundu.
Acuce, 15 Temmuz'da saat 10.00 uçağı ile Ankara'ya geldiğini ve Sönmezateş'i aradığını, nereye gideceğini sorduğunda Akınca Üssü'ndeki Albay Ahmet Özçetin'i görmesini istediği cevabını aldığını söyledi.
İnsansız Uçaklar Sistemler Şubesine gidip Özçetin'i askeri hattan aradığını ve Sönmezateş'in yönlendirdiğini söylediğini aktaran Acuce, onun da kendisini üsse çağırdığını ifade etti.
Acuce, 14.00 civarı Akıncı'ya gittiğini ve Ahmet Özçetin'i bulduğunu belirterek, "Bana bir yıl önceki PKK'ya karşı icra edilen harekatı da söyleyerek akşam harekat olacağını, 'Gören' uçağını kullanacağını, benim 'Gören' uçağı konusundaki bilgi ve tecrübemden dolayı yardımcı olmak için 20.20 civarı üsse gelmemi istedi ve beni gönderdi." dedi.
Gören uçağının kamera sisteminin değiştiğini hatırladığını ve İnsansız Uçaklar Sistemleri Şubesinde Mustafa binbaşıdan yardım istediğini belirten Acuce, onun da kendisiyle gelmeyi kabul ettiğini bildirdi.
Acuce, Mustafa binbaşı ile Akıncı'ya 20.20 civarı girdiklerini dile getirerek, üsse girdiğinde herhangi bir anormallik olmadığını, SAT, MAK, ÖKK gibi kimsenin bulunmadığını, parola sorulmadığını söyledi.
Ahmet Özetin'in yanına gitmek için karargaha doğru yöneldiğini, 143. Filo olduğunu düşündüğü binaya girmek üzereyken yetiştiğini anlatan Acuce, "Benden ne istiyorsunuz?" diye sorduğunda, 'Gören' ekibinin 141. Filo'da olduğunu ve kendisinin de buraya gitmesini istediğini bildirdi.
Acuce, 141. Filo'da da her şeyin normal olduğunu, ikinci Gören ekibinin gazinoda televizyon seyrettiğini belirterek, onların sistemlerin sertifikasyonu olmadığı için uçmadıklarını ancak 040 numaralı uçağın uçuş hattında olduğunu öğrendiğini ifade etti.
Birinci uçakta da kamera ekibi olmadığını öğrendiğini belirten Acuce, durumu Özçetin'e anlattığını, onun da kamera kullanıp kullanmayacağını sorduğunu dile getirdi. Acuce, önce kamerayı açamayacağını ifade ettiğini ancak birinci ekipteki teknisyenlerin kamerayı açabileceklerini söylemesi üzerine kendisinin de kullanabileceğini Özçetin'e aktardığını kaydetti.
Koordinatlar Gölbaşı'nı gösteriyormuş
Özçetin'in kendisini, ismini hatırlayamadığı ancak içinde "harekat" kelimesi geçen bir odaya yönlendirdiğini dile getiren Acuce, odaya girdiğinde farklı rütbelerde tanımadığı 2-3 pilot gördüğünü, orada koordinatların, çağrı adı ve telsiz frekanslarının bulunduğu kağıdı alarak çıktığını söyledi.
Odadakilerden birinin Fatih Çavur olduğunu değerlendirdiğini anlatan Acuce, çağrı kodlarının ise "tosun" olduğunu bildirdi.
Acuce, uçak komutanı Teoman Kalmaz'ın uçağa binmeden önce nereye gittiklerini ve görevin ne olduğunu sorması üzerine çağrı kodu, frekans ve koordinatlar dışında bir bilgisi olmadığını söylediğini ifade etti.
Uçağa bindikten sonra seyrüsefer subayının koordinatların Ankara'da olduğunu söylediğini belirten Acuce, "Uçağın tırmanışı sırasında koordinatları kamera sistemine girdik. Kamera sistemi daha hassastır. Koordinatları girince bölgenin Gölbaşı ilçesi olduğunu gördüm ve uçuş ekibine söyledim. Uçuş ekibiyle Gölbaşı'nda ne olduğu konuşuldu. İkinci pilot olabilir, Gölbaşı'nda TSK Özel Kuvvetler Komutanlığı olduğunu söyledi. Ben de benim de bildiğim tek askeri birliğin Özel Kuvvetler Komutanlığı olduğunu söyledim." ifadesini kullandı.
Acuce, kalkış yaptıktan sonra uçağı Yıldız radarının yönlendirdiğini belirterek, "Gören uçağı izinsiz kalkmamıştır, izinsiz ve kontrolsüz uçmamıştır." diye konuştu.
F16'dan "beklemede kalın" talimatı
Bir süre sonra Yıldız radarının "Total" kodunu kullanan Birleştirilmiş Harekat Merkezi'nin (BHM) talimatıyla Akıncı'ya dönüş talimatı verdiğini dile getiren Acuce, "Gören" uçağı dönüş rotasındayken "Aslan" çağrı adlı F16'dan beklemede kalmalarına yönelik telsiz anonsu geldiğini aktardı.
Acuce, iddianameye göre "Aslan" kodlu F16'nın başka bir frekanstan filoyla temasa geçip "Total"in talimatıyla üsse dönüş yaptıklarını söylediğini ilettiğini ifade ederek, "Aslan" kodlu adlı uçağın daha sonra harekat komutanının emriyle bölgeden ayrılmamalarına ve üsse dönüşlerine izin verilmediğine yönelik talimatı ilettiğini bildirdi.
Bunun üzerine Yıldız radarıyla 22.59'da temas kurup göreve devam etmelerinin emredildiğini ilettiklerini belirten Acuce, Yıldız'ın sorması üzerine bu talimatın "Aslan" kod adlı uçaktan iletildiğini söylediklerini dile getirdi.
Yıldız'ın bir süre cevap vermemesi üzerine "Total"in frekansını sorduklarını ancak "Negatif" cevabı aldıklarını bildiren Acuce, Akıncı ile Yıldız'ın talimatlarının örtüşmediğini ancak Akıncı'nın talimatının daha net olduğunu, "Total" ile ise görüşülemediğini öne sürdü.
Acuce, BHM ile görüşülebilse "Gören"in erkenden dönüş yapabileceğini, uçuş ekibinin yaşananlardan habersiz olduğunu iddia etti.
Duruşma, sanık Acuce'nin savunmasıyla devam edilmek üzere yarına ertelendi.
27.12.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki salonda görülen duruşmada, 15 Temmuz'da Hava Kuvvetleri İstihbarat Başkanlığında görev yapan sanık eski kurmay yarbay Olgun Acuce, savunmasına devam etti.
İddianameden alıntılar yaparak savunmasını sürdüren Acuce, Akıncı Üssü'nün 22.52'de irtibat kuran Eskişehir'deki Birleştirilmiş Harekat Merkezi'nin (BHM) talimatlarını dinlemediğini belirterek, bu sırada Yıldız radardan dönüş talimatı alan "Gören" uçağının Akıncı Üssü'nün iniş izni vermemesi üzerine beklemede kaldığını hatırlattı.
Acuce, 23.17'de Yıldız radara tekrar beklemede olacaklarının söylendiğini, 23.19'da ise radarın, kendileri ile görüşmeden kalkan tüm uçaklara herkesin duyacağı frekanstan "kalktığınız meydana dönün" çağrısı yaptığını ifade etti.
Sonrasında Yıldız radarla da temas kurmadıklarını belirten Acuce, yaşanan karışıklık dolayısıyla güvenli olarak görülen 12. Hava Ulaştırma Üs Komutanlığı ile temas kurulduğunu, harekat komutanının da Akıncı'nın talimatlarına uyulması gerektiğini söylediğini iddia etti.
Özel Harekata bomba atıldığını görmüş
Acuce, 22.35 ile 23.20 arasında Yıldız radar ile aralıksız temas halinde olduklarını belirterek, 23.19'da yaptıkları son görüşmede radarın "Gören" uçağını serbest bıraktığını söyledi.
Gölbaşı'ndaki Emniyet Genel Müdürlüğü Havacılık Daire Başkanlığı'na iddianameye göre 23.18'de bomba atıldığını anlatan Acuce, "Gören"in başka frekansta olduğu için ne konuşmaları ne de atış yapıldığını duyduğunu iddia etti.
Acuce, "Gören" uçağının tahmini olarak 23.26'da Gölbaşı'nda olduğunu belirterek, "Emniyet Özel Harekat Daire Başkanlığı'na bomba atılmasını önce duydum, sonra gördüm." dedi.
TSK Özel Kuvvetler Komutanlığı olduğunu sandıkları bölgeye kamerayla bakmaya başladığını ve askeri tesise benzer bir tesis gördüğünü dile getiren Acuce, burada bir yangın veya patlama olduğunu değerlendirdiğini bildirdi.
Acuce, aklına ilk gelen şeyin bir sabotaj olduğunu, "Gören" uçağının da bu yüzden kaldırıldığı ve birlik etrafını havadan emniyete almak için görevlendirildiğini düşündüğünü öne sürdü. Acuce, şöyle konuştu:
"Tesisin etrafına bakmaya devam ettik. Tesisin dışında, doğusuna doğru, paralel yol üzerinde araç yoğunluğu farkettik. Uçuş ekibinden yangın ve patlamayla beraber bununla alakalı olabileceğini değerlendirdiğim araçların ne olduğunu sormasını istedim. Bizim bu sorumuzun üzerine bir cevap gelmedi, sanırım temas kurulamadı. Bir müddet daha yola baktıktan sonra o bölgenin emniyetli olduğunu değerlendirip tesisin daha tenha alanlarını kontrol etmek için kuzeydoğu noktasından başlayarak bakmaya devam ettik.
Saat 00.00 civarı bize verilen frekanstan F16'ların bomba atacağına yönelik konuşmalar duyduk. Uçak komutanı Teoman yüzbaşı, konuşmaları duyduktan sonra 'Ne oluyor, ne bombası, nereye atıyorsunuz?' diye bir şey söyledi. Kaçınma yapabilmek için atış yapılacak noktanın koordinat ve istikametini istedi. Gören uçağı, aldığı koordinata göre kaçınma yaparken ben de telsizden aldığımız koordinata kamerayı yönlendirdim. Saniyeler sonra tesisin doğu sınırına yakın iç tarafında, bahçesinde patlama oldu."
İddianamede yer verilen F16'ların telsiz konuşmalarına da değinen Acuce, "Gören" uçağı daha kalkmadan kameraları bulunan F16'ların bölgede yer aldığını ve gözlem yapabildiklerini anlattı.
Acuce, F16'larla filonun yaptığı konuşmaların "Gören" uçağının duymadığı telsiz kanalından yapıldığını da iddia ederek, bombalamalar yapılırken kimsenin "Gören" uçağından yardım istemediğini ileri sürdü.
"Gören" uçağının bölgede uçmaya devam ettiğini ancak olayın içinde olmadığını savunan Acuce, "Özel Harekat Daire Başkanlığı'nın olduğu yere atılan bombayı gördükten sonra normal görünen görev anormal bir duruma dönüşmüştür." dedi.
12. Hava Üssü, "Akıncı'nın emirlerine uyun" talimatı vermiş
Acuce, bombanın atılmasının ardından uçak komutanının yanına gidip gördüklerinin normal olmadığına dair bir cümle kurduğunu dile getirerek, onun da güvendikleri 12. Hava Ulaştırma Üssü harekat merkezine durumu sormaya karar verdiğini söyledi.
UHM'nin de Akıncı'nın talimatlarına uyulması emri verdiğini belirten Acuce, sonrasında üç koordinata daha F16'larca bomba atıldığını kendilerinin duymadığını öne sürdü.
Acuce, uçak komutanı Teoman Kalmaz'ın 01.30 civarı tekrar iniş yapmak istediğini, ancak "Aslan" kod adlı uçağın bu kez daha sert şekilde iniş yapılmayacağını söylediğini iddia etti.
Yıldız radarının bir ulaştırma uçağına 01.43'te çağrı yaptığını, 03.00'e kadar ise BHM'den aranmadıklarını öne süren Acuce, "Gören"in bu süre zarfında ulaştırma uçakları ile yapılan konuşmaları da duymadığını iddia etti.
Acuce, "Gören uçağı kendisi gibi yanlış yönlendirilen bir ulaştırma uçağı ile irtibat kuruyor ve diğer uçaklar gibi dönüşe geçiyor. Gören uçağı illegal bir emir almamış ve uygulamamıştır. Uçağın kalkışı legaldir ve izin alarak uçuş yapılmıştır." ifadelerini kullandı.
Diğer ulaştırma uçaklarıyla Malatya'ya indiklerini ifade eden Acuce, daha sonra gözaltına alındığını dile getirdi.
Tahliye talebinde bulunan Acuce'nin savunmasını tamamlamasının ardından duruşma yarına ertelendi.
28.12.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki salonda görülen duruşmada, 15 Temmuz'da Hava Kuvvetleri Harekat Başkanlığında görev yapan sanık eski Binbaşı Mustafa İlleez savunma yaptı.
İlleez, 15 Temmuz'da Kurmay Yarbay Olgun Acuce'nin çağırıp, "Gören" uçağı için teknik destek istediğini belirterek, Akıncı Üssü'ne kanunsuz bir eylem olacağını bilmeden, teknik destek için gittiğini iddia etti. Uçakta kamerayı kullanacak ekip olmadığından, acil bir terörle mücadele harekatı olduğu söylendiği için uçağa bindiğini savunan İlleez, kamera operatörünün telsizinin bulunmadığını, bu yüzden kule ve radarla yapılan konuşmaları da duymadığını öne sürdü.
İlleez, uçakta bir şey görmeden ve duymadan beklediğini savunarak, uçaktayken Acuce'nin verdiği koordinatların Gölbaşı olduğunu gördüğünü söyledi.
Gölbaşında TSK Özel Kuvvetler Komutanlığı'nın aklına geldiğini ama gördüğü yerin Özel Harekat Daire Başkanlığı olduğunu daha sonra ifade verirken öğrendiğini öne süren İlleez, kameradan baktığında burada bir ısı kaynağı gördüğünü, bölgeye bombalı araç veya roketli saldırı tarzı bir eylem düzenlendiğini düşündüğünü iddia etti. Bu yüzden bölgeyi ve çevresini tarayıp nereden saldırı yapılmış olabileceğini tespit etmeye çalıştığını dile getiren İlleez, bir süre sonra birim mühimmatının düştüğünü ve patlamasını gördüğünü, ne olduğunu anlayamadığını aktardı.
İlleez, daha sonra Acuce'nin "Bir anormallik var" diyerek kokpite gittiğini hatırladığını belirterek, kendisinin de 'Ankara'da saldırıya uğrayan başka yer var mı?' diye Merkez Orduevi, Hava Kuvvetleri Komutanlığı gibi yerlere bakmaya başladığını anlattı.
Eskişehir'deki Birleştirilmiş Harekat Merkezi ile görüşemediklerini, ancak ilerleyen saatlerde Kayseri'den kalkan nakliye uçaklarıyla kurulan irtibat sonrası darbe girişiminden haberdar olduklarını ve inişe geçtiklerini savunan İlleez, "Gören" uçağının bu nakliye uçaklarıyla Malatya'ya indiğini kaydetti.
İlleez, "Gören uçağı 15 Temmuz'da hedef tarifi yapmadı, koordinat vermedi, lazer işaretlemesi yapmadı ve darbecilere kendini kullandırmadı." dedi.
Malatya'ya iniş yaptıktan sonra gözaltına alınıp sonrasında da tutuklandığını belirten İlleez, tahliye talebinde bulundu.
Duruşmada, 15 Temmuz'da Kayseri 12. Hava Ulaştırma Ana Üs Komutanlığı 221. Filo'da görevli sanık eski pilot yüzbaşı Mehmet Teoman Kalmaz savunma yaptı.
Kalmaz, "Gören" uçağının pilotu olduğunu belirttiği savunmasında, 15 Temmuz'da uçuş yapılacağının kendisine iletildiğini, gece uçuşu yapacakları için o gün öğleye kadar evinde olduğunu anlattı.
Öğleden sonra 14.00'te filoya gittiğini belirten Kalmaz, üstünü değiştirdiği sırada filo komutanı Engin Yetkin'in uçuş ekibini beklediğine dair anons yaptığını, bunun üzerine onun odasına gittiklerini bildirdi.
Kalmaz, Yetkin'in 16.00'da kalkış yapacak şekilde hazırlanmalarını, iniş meydanının Akıncı olacağını bildirdiğini, burada Albay Ahmet Özçetin'in emir ve talimatları doğrultusunda hareket edeceklerini söylediğini aktardı. Kalmaz, Yetkin'in bunların ulaştırma harekat merkezi komutanı Erhan Baltacıoğlu'nun talimatı olduğunu, uçuş planı çekilmeyeceğini ve Akıncı'da "Gören" sistemi ekibinin de bulunacağını bildirdiğini öne sürdü.
Durumu ikinci pilot ve teknisyenlere de ilettiğini dile getiren Kalmaz, 16.00'da kalkış yaptıklarını ve 50 dakikalık bir uçuştan sonra Akıncı'ya indiklerini söyledi. Kalmaz, görüştükleri Ahmet Özçetin'in 141. Filo'da dinlenebileceklerini belirterek, talimat için beklemelerini ifade ettiğini, daha sonra da ayrıldığını söyledi.
Filonun gazinosunda otururken 19.30 civarı Fatih Çamur'un gelip 20.30'da kalkış yapacak şekilde hazır olmalarını istediğini, bunun üzerine Ahmet Özçetin'in, talimatlarını beklemelerine yönelik ifadesini hatırlattığını dile getiren Kalmaz, Çamur'un kısa süre ayrılıp döndükten sonra iniş yapacakları meydanın Çiğli olacağını ve başka bir şey bilmediğini söylediğini iddia etti.
Kalmaz, filodan ayrılıp terminale gittiklerini dile getirerek, 20.00'ye kadar bulundukları Akıncı'da bir toplantıya katılmadıklarını, filoda bir koşuşturmaya da şahit olmadıklarını ileri sürdü.
Kamera kullanımı için Olgun Acuce ile Mustafa İlleez'in de uçağa bindiklerini dile getiren Kalmaz, 21.50'de kalkışa geçtiklerini ve 22.20'de pistten teker kestiklerini savundu.
Kalmaz, Acuce'nin getirdiği koordinatlara baktıklarını, verilen koordinat gereği Gölbaşı olduğunu öğrendikleri bölgeye gittiklerini ifade ederek, kalktıktan bir süre sonra Yıldız radarın Akıncı'ya iniş talimatı verdiğini, bölgede müşterek uçtukları F16'lara, böyle bir talimat alıp almadıklarını sorduğunu söyledi. F16'ların da böyle bir talimat olmadığını, beklemelerini söylediklerini bildirdi.
Kayseri'deki kendi üssüyle irtibata geçtiğini ve Birleştirilmiş Harekat Merkezi'nden (BHM) iniş emri geldiğini ilettiklerini söylediklerini aktaran Kalmaz, harekat komutanının Akıncı'nın talimatlarına uymalarını söylediğini ifade etti. Kalmaz, Yıldız radardan da başka bir talimat gelmediğini ileri sürdü.
Gölbaşı Özel Harekat Daire Başkanlığında yaşanan patlamadan sonra, 00.30 civarında telefonuna baktığını ve WhatsApp üzerinden TSK'nın yönetime el koyduğu, Genelkurmay Başkanı'nın rehin alındığı, köprülerin kapatıldığı ve Başbakan'ın konuşmasına dair mesajları gördüğünü belirten Kalmaz, Kayseri, BHM ve Yıldız radardan çelişkili talimatlar geldiğini, bu yüzden yanlış bir şey yapmamak için havada beklemeye devam ettiklerini söyledi.
Kalmaz, Kayseri'den 02.00'den sonra kalkış yapan ulaştırma uçaklarının askeri radarla temas ettiklerini duyduktan sonra bu uçaklarla temasa geçtiklerini, onların da çelişkili talimatlar nedeniyle beklemeye geçtiğini öğrendiklerini anlattı. Bir süre sonra 03.00'te hiçbir talimat almadan bu uçaklarla Kayseri'ye doğru inişe geçtiklerini ancak daha sonra Malatya'ya indirildiklerini aktaran Kalmaz, "O gün devletimize verdiğimiz tek zarar, yaptığımız uçuşta harcadığımız yakıttır. Bu da bilerek ve isteyerek yaptığımız bir şey değildir." dedi.
Kalmaz, 04.40 gibi Malatya'ya indikten sonra gözaltına alınıp tutuklandıklarını anlattı.
Suçlamaları kabul etmeyen Kalmaz, darbe girişimine iştirak etmediklerini savunarak, tahliye talebinde bulundu.
Mahkeme başkanının filo komutanı Engin Yetkin'e Akıncı'ya gidiş nedeniyle ilgili bir şey söyleyip söylemediğini sorması üzerine Kalmaz, bunu sorduğunu, Yetkin'in TAİ'den mühendislerle test uçuşu yapmaya gideceklerini söylediğini ileri sürdü.
Duruşmada, savunma yapan "Gören" uçağının seyrüsefer subayı sanık eski yüzbaşı Ahmet Ufuk Yener, iddianamede isnat edilen suçlamaları kabul etmediğini ifade etti. Yener, tahliye talebinde bulundu.
Duruşma, yarına ertelendi.
29.12.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki salonda görülen duruşmanın öğleden sonraki bölümünde savunma yapan Kayseri 12. Hava Ulaştırma Ana Üs Komutanlığı 221. Filo'da görevli sanık pilot üsteğmen Harun Eraslan, 15 Temmuz'da Akıncı'ya giden 023 kuyruk numaralı "Gören" uçağının komutanı olduğunu ifade etti.
Eraslan, o gün Kayseri'deyken birliğe geldikten sonra filo komutanı Engin Yetkin'in Akıncı'da harekat komutanı Ahmet Özçetin ile görüşeceklerini, mühendislerin geleceğini, bunun 12. Üs Komutanlığına vekalet eden harekat komutanı Albay Erhan Baltacıoğlu'nun emri olduğunu bildirdiğini söyledi.
Odadan çıktıktan sonra uçuş hazırlığı yaptıklarını anlatan Eraslan, kendilerine tahsis edilen 023 numaralı uçağın testlerinin tamamlanmadığını ve kabulünün de yapılmadığını dile getirdi. Eraslan, bu yüzden TAİ'ye gidip sistemin kabulünün gerçekleştirileceğini düşündüğünü iddia ederek, 040 numaralı "Gören" uçağından 15 dakika kadar sonra 16.15'te kalkıp Akıncı'ya gittiklerini kaydetti.
İndikten sonra ilk uçağın komutanı Teoman Kalmaz'ı aradığını, 141. Filo'da olduklarını söyleyip çağırmasından sonra oraya gittiklerini belirten Eraslan, Kalmaz'ın Özçetin ile görüştüğünü ve filoda beklemelerini söylediğini dile getirdi.
Eraslan, kabul almadığı için Akıncı'dan kendilerinin değil 040 numaralı "Gören" uçağının kalktığını ifade ederek, bundan 5-10 dakika önce de jetlerin kalkmaya başladığını bildirdi. "Gören" uçağının kalkmasından yaklaşık 10 dakika sonra da helikopterlerin inmeye başladığını dile getiren Eraslan, helikopterlerden silahlı kişilerin indiğini söyledi.
Eraslan, yanından geçen binbaşı rütbeli birinin de "Gazamız mübarek olsun." dediğini, "Ne gazası komutanım?" dediğinde ise şahsın gittiğini iddia ederek, daha sonra gazinoda izledikleri televizyondan darbe girişiminden haberdar olduklarını kaydetti.
Sabaha kadar uçakta beklediklerini, sabah olduğunda ise jetlerin üsse atış yapmasının ardından 141. Filo'ya gittiklerini belirten Eraslan, Albay İhsan Kaplan'ın arayıp uçmamalarını söylediğini aktardı.
Eraslan, Kaplan'ın bir süre sonra tekrar arayıp üsten çıkabileceklerini ifade etmesi üzerine, uçuş ekibiyle Yenikent tarafındaki nizamiyeden çıkmak istediklerini ancak çıkış yapmalarına izin verilmediğini, daha sonra TAİ tarafındaki nizamiyeden çıkıp polis noktasına gittiklerini bildirdi. Eraslan, polis noktasında beraberlerindeki iki astsubayın bırakıldığını, kendisi ile ikinci pilot ve seyrüsefer subayının ikinci polis noktasında ne yaşadıklarını anlattıktan sonra gitmelerine izin verildiğini dile getirdi
Yola çıktıklarında bir aracın durduğunu ve o araçla AŞTİ'ye gittiklerini dile getiren Eraslan, oradan da Kayseri'ye geçtiklerini ifade etti.
15 Kasım'da gözaltına alınıp 18 Kasım'da tutuklandığını aktararak, kaçma şüphesi olmadığını, delil karartma teşebbüsünde de bulunmadığını savunan Eraslan, tahliyesini ve beraatini istedi.
Kayseri'den kalkan 023 numaralı uçağın ikinci pilotu olan sanık üsteğmen İbrahim Mesut Yılmaz da suçlamaları kabul etmediği savunmasında, meslekten ihraç edilmediğini, FETÖ/PDY üyesi olmadığını belirtti.
Aynı uçağın seyrüsefer subayı olarak görevlendirilen pilot üsteğmen Ferhat Akbulut da iddianamede üzerine atılı suçlamaları kabul etmedi. Akbulut, 27 Temmuz 2016'da önce ihraç edildiğini, ancak darbe girişimiyle alakalı olmadığı anlaşılınca göreve iade edildiğini söyledi. Akbulut, ancak tekrar göreve başladıktan 10 gün sonra gözaltına alınıp tutuklandığını dile getirdi.
Duruşmada, 023 numaralı uçağın teknisyenleri Ferdi Dal da savunma yaptı.
Sanıklar, tahliye ve beraat talebinde bulundu. Duruşma, salı gününe ertelendi.
Paralel yapı-15 Temmuz (2016)-29 Mart (2017) 'Ankara 486 sanık Akıncı Hava Üssü Darbe Yap.' davası
(30 Aralık 2017, 19:20)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: