Ankara'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişimi sırasında 4. Kolordu ve 28. Mekanize Piyade Tugay Komutanlığındaki eylemlere ilişkin 268 kişinin yargılandığı davaya sanık savunmalarıyla devam edildi.
23.12.2017 12:43 Ankara'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişimi sırasında 4. Kolordu ve 28. Mekanize Piyade Tugay Komutanlığındaki eylemlere ilişkin 268 kişinin yargılandığı davaya sanık savunmalarıyla devam edildi.
18.12.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 20. Ağır Ceza Mahkemesince Sincan Ceza ve İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki salonda görülen duruşmada, olay tarihinde vatani görevini yapan tutuksuz sanık erlerin savunmaları alındı.
Hakim karşısına ilk çıkan sanık er K.Ç, olay tarihinde tezkeresine 6 gün kaldığını, emir komuta zinciri içinde hareket ettiğini söyledi.
Er olarak emirleri sorgulama konumunda olmadığını belirten K.Ç, darbe girişiminde yer almadığını, kanunsuz bir emri yerine getirmediğini savundu.
Darbe girişiminin yaşandığı gece, yat içtimasından kısa bir süre sonra alarm verildiğini belirten K.Ç, sanık eski bölük komutanı yüzbaşı Erdan Kaya Erdoğan'ın emriyle garajlar bölgesine gittiklerini ifade etti.
Burada rastgele zırhlı araçlara bindirildiklerini anlatan K.Ç, komutana nelere olduğunu sorduklarında DEAŞ'ın Genelkurmay Başkanlığına saldırdığını, müdahalede bulunmak için buraya gideceklerini söylediğini aktardı.
Dikimevi'ne geldiklerinde iki el ateş edildiğini ancak kimin ateş ettiğini göremediğini ifade eden K.Ç, "Vatandaşlar ilerlememize engel oldu, araçlar dönmek için manevra yaptı ancak buna imkan yoktu. Vatandaşlardan bazıları bize yapılan işin doğru olmadığını söylediler. Darbe girişimi olduğunu anlayamadık zira bize terör saldırısı olduğu denilmişti." savunmasını yaptı.
"Binbaşı da hain çıktı"
Sanık tutuksuz er M.P. de olay tarihinde bir aylık asker olduğunu, komutanları tarafından terör saldırısına karşı önlem almak için kışlanın dışına çıkarıldıklarını ifade etti.
15 Temmuz akşamı kırmızı alarm verilmesi üzerine garajlar bölgesinde toplandıklarını kaydeden M.P, zırhlı araçlara bindirildikten kısa bir süre sonra Ulus'a geldiklerini anlattı.
Burada halkın kendilerine tepki gösterdiğini, ilerlemelerine engel olduğunu kaydeden M.P, "Halkın baskısı artınca teğmen Ahmet Sarıçınar, İlker Atik'e havaya ateş emri verdi ancak o kadar çok silah sesi vardı ki ateş edip etmediğini bilmiyorum. Daha sonra bu ikisi, rütbelerini söktüler neden böyle yaptıklarını bilmiyorum." diye konuştu.
Darbe girişiminin püskürtülmesinden sonra eski binbaşı Ünsal Turan'ın kendilerini içtima alanında topladığını anlatan M.P, "Binbaşı Ünsal, beylik tabancası elinde bize hitap ediyordu. Ertuğrul Terzi ve Savaş Kabaklı'nın hain olduğunu, onları gördüğünde kafalarına sıkacağını söyledi. Biz tutuklandıktan sonra cezaevinde öğrendik ki Ünsal binbaşı da hain çıkmış." ifadelerini kullandı.
"Darbeyi öğrenince ağlamaya başladık"
Tutuksuz sanık er M.H.K ise zırhlı araçlarla Gençlik Caddesine geldiklerinde halkın önlerini kestiğini, bu nedenle ilerleyemediklerini söyledi.
Saat 01.30'da polisin kendilerini almaya geldiğini, darbe girişimi olduğunu bu sırada öğrendiklerini savunan M.H.K, "Darbe girişimi olduğunu söylediklerinde ağlamaya başladık. Ne olduğunu bilmediğimiz bir olayın içine çekilmiştik." dedi.
Tutuksuz sanık er K.Ç, sanık eski üsteğmen Erdoğan'ın Genelkurmay Başkanlığına DEAŞ saldırısı olduğunu, müdahale için gideceklerini söylediğini bildirdi.
Kızılay'a geldiklerinde yoğun bir halk kitlesi gördüğünü belirten K.Ç, "Vatandaşlar bize taş atıyordu. Bu sırada dışarıdan silah sesi geliyordu, vurulan sivil ya da asker kimseyi görmedim. Bir zaman sonra kışlaya döndük." savunmasını yaptı.
Tutuksuz sanık er K.B de 15 Temmuz akşamı sanık eski üsteğmen Mehmet Kürşat Yaman'ın tabur içtimasında herkesin tam teçhizatlı olarak hazırlanmasını istediğini kaydetti.
Silahları karışık bir şekilde aldıktan sonra garajlar bölgesine geçtiklerini anlatan K.B, sanık eski üsteğmenler Abdurrahman Koçoğlu ile Serhat Savcı'nın araçlara binmelerini istediğini ifade etti.
Mühimmat dağıtıldığını ancak sanık eski uzman çavuş İbrahim Coşkun'un bunları kendilerine dağıtmadığını belirten K.B, "Gençlik Caddesine geldiğimizde halk önümüzü kesti, gidişimizi engelledi. İbrahim Coşkun neden böyle yaptıklarını sorduğunda, darbe girişimi olduğunu söylediler. Biz de araçtan çıktık, halk bize su verdi." dedi.
Duruşmanın öğleden sonraki bölümü, olay tarihinde vatani görevini yapan tutuksuz sanık er M.D'nin savunmasıyla başladı.
15 Temmuz akşamı bütün birliğe tatbikat olduğu söylenerek silah alınması emri verildiğini belirten M.D, kışladan dışarı çıkılmayacağı söylenmesine rağmen zırhlı araçlarla Gençlik Caddesi'ne kadar geldiklerini ifade etti.
Burada halkın araçların önünü kestiğini anlatan M.D, sonradan isminin Ayhan Çelik olduğunu öğrendiği yarbayın, zırhlı araç sürücüsü uzman çavuş Mehmet Akbulut'a aracı halkın üzerine sürmesi için emir verdiğini aktardı.
Sanık M.D, "Ayhan yarbay, 'Hadi sür, bütün sorumluluk bende, söylediklerimi yap' diyordu. Mehmet Akbulut ise 'Halkın üzerine aracı süremem, polisle karşı karşıya gelemem' diyerek emri yerine getirmeyi kabul etmedi. Daha sonra bu yarbayın kuleden çıkarak tabancasıyla iki el havaya ateş ettiğini zırhlıdaki diğer askerler söyledi." ifadelerini kullandı.
"Emirleri sorgulayamazdım"
Tutuksuz sanık M.T. de olay tarihinde 20 günlük asker olduğunu, emir komuta zinciri içinde hareket ettiğini anlattı.
Er olarak komutanlarının verdiği emri sorgulama konumunda olmadığını belirten M.T, darbe girişiminde yer almadığını savundu.
15 Temmuz akşamı içtima alındığı sırada bölük komutanı sanık eski üsteğmen Mehmet Kürşat Yamak'ın kırmızı alarm verilebileceğini, bu nedenle herkesin dikkatli olması gerektiğini söylediğini aktardı.
İlerleyen saatlerde alarm verilmesi üzerine herkesin silahını alarak garajlar bölgesine gittiğini dile getiren M.T, buradaki zırhlı araçlara rastgele bindirildiklerini söyledi.
Bir süre sonra Kızılay'a geldiklerini ifade eden M.T, neden buraya geldikleri konusunda kendilerine bilgilendirme yapılmadığını kaydetti.
Burada bir süre bekledikten sonra aynı zırhlı araçla kışlaya döndüklerini anlatan M.T, bu faaliyetin darbe girişimi olduğunu olaydan bir gün sonra öğrendiğini savundu.
Savunma sırası gelen sanıkların avukatlarının mahkeme salonunda olmaması nedeniyle duruşmaya yarın devam edilmek üzere ara verildi.
19.12.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 20. Ağır Ceza Mahkemesince Sincan Ceza ve İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki salonda görülen duruşmanın öğleden sonraki bölümü, tutuksuz sanık uzman erbaş M.A'nın savunmasıyla başladı.
Darbe girişiminin yaşandığı 15 Temmuz'da evini taşımak için izinli olduğunu öne süren M.A, akşam saatlerinde görev yerinden aradığı için bölüğüne gittiğini savundu.
Genelkurmay Başkanlığına saldırı olduğunun söylenmesi üzerine hazırlık yaparak kışladan çıktıklarını belirten M.A, Gençlik Caddesi'ne gittiklerini anlattı. Vatandaşların yolu kesmesi üzerine araçtan inerek insanlarla konuştuğunu anlatan M.A, "Vatandaş bize iyi davrandı, bayraklarla araçlarımızın yanında duruyorlardı. Daha sonra isminin Ayhan Özçelik olduğunu öğrendiğim bir yarbay bize 'Sürün geçin.' dedi. Halka ve polisimize karşı gelemeyeceğimi söyleyerek emri yerine getirmedim. Yarbay, 'Hadi sür, bütün sorumluluk bende, söylediklerimi yap.' diye ısrar etti. Araç durduğu için yarbay Ayhan, paniklediği için ve tahminimce halkı dağıtmak için kuleden çıkarak beylik tabancasıyla havaya ateş etti." ifadelerini kullandı.
M.A. üzerine atılı suçlamaları kabul etmeyerek, mal varlığı üzerindeki tedbirin kaldırılmasını ve beraatine karar verilmesini istedi.
Tutuksuz sanık eski uzman çavuş M.F.G de "Ben Hakkari Yüksekova'da görev yaparken keskin nişancılık eğitimi için Ankara'ya gönderildim. 15 Temmuz 2016'da mesai sonrası arkadaşlarla araba kiralayarak memleketimiz Adana'ya gittik. Adana'ya girdiğimizde aradılar, dönmemizi istediler. Sabah döndüğümüzde her şey bitmişti, kışlanın karşısındaki kışlada beklerken gözaltına alındık. Olaylara bir dahlim olmadı beraatimi talep ediyorum." dedi.
Tutuksuz sanıklardan eski erbaşlar O.Ö, M.Y, M.M, M.C.Ö, M.C.Ç, M.S.A, M.Ö, M.D, O.A. ve O.Y, darbe girişimine ilişkin herhangi bir eylemde yer almadıklarını ve suçsuz olduklarını ileri sürerek beraatlerine karar verilmesini istedi.
Savunma sırası gelen sanıkların avukatlarının mahkeme salonunda olmaması nedeniyle duruşmaya yarın devam edilmek üzere ara verildi.
DAVA
FETÖ'nün 15 Temmuz darbe girişimi sırasında 4. Kolordu ve 28. Mekanize Piyade Tugay komutanlıklarındaki eylemlere ilişkin davanın ilk duruşması 5 Eylül'de başladı.
Dava kapsamında bugüne kadar Genelkurmay Başkanlığında Cari Harekat Daire Başkanlığında görevli olmasına rağmen 15 Temmuz akşamı 28. Mekanize Piyade Tugay Komutanlığına giderek 3. Mekanize Piyade Taburu komutasını alıp Ankara İl Emniyet Müdürlüğüne saldıran eski Yarbay Ejder Yıldırım'ın da aralarında bulunduğu 221 sanık savunma yaptı.
İddianamede, Ankara Mamak'ta bulunan 28. Mekanize Piyade Tugayı ve 4. Kolordu Komutanlığında 15 Temmuz 2016 öncesi yapılan darbe planlamasına uygun olarak, sözde 28. Mekanize Tugay Komutanlığına atanan firari general Ali Kalyoncu ve sözde 4. Kolordu Komutanlığına atanan Osman Ünlü'nün karargaha gelerek darbeciler adına tugay ve kolordunun emir komutasını cebren ele aldıkları belirtiliyor.
Mamak'taki 28. Mekanize Tugay Komutanlığına bağlı tank taburunun eski komutanı Yarbay Nuri Büyükyazıcı tarafından olay günü toplam 16 tankın kışladan darbe için çıkarıldığı kaydedilen iddianamede, "Meclis veya Genelkurmay Başkanlığına terör saldırısı olduğu ve güvenliğinin sağlanacağı" söylenerek çıkarılan bu tank ve zırhlı araçların eskort almadan seyrettikleri, şehir içi trafikte birbirleriyle irtibatı kaybettikleri, araçları halkın üzerine süren darbecilerin kışla dışında kişilerin mallarına zarar vererek ilerledikleri ifade ediliyor.
İddianamede, sanıkların, "Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs", "TBMM'yi ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs", "Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs", "askeri komutanlıkların gasbı", "silahlı terör örgütüne üye olmak", "silahlı terör örgütü yöneticisi olmak", "silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikle örgüt adına suç işlemek", "kasten öldürmeye teşebbüs", "kasten öldürme", "yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle bir kişiyi öldürme", "yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle bir kişiyi öldürmeye teşebbüs", "yangın", "su baskını", "tahrip", "batırma veya bombalama ya da nükleer, biyolojik veya kimyasal silah kullanmak suretiyle kasten öldürme", "çocuğu kasten öldürmeye teşebbüs", "mala zarar verme" ve "kamu mallarına zarar verme" suçlarından ayrı ayrı cezalandırılmaları isteniyor.
Paralel yapı-15 Temmuz (2016)-19 Nisan (2017) 'Ankara 268 sanık Mamak 28. Mekanize Tugayı Darbe Yap.' davası
(23 Aralık 2017, 12:43)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: