Ankara'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişimi sırasında Jandarma Genel Komutanlığının Beştepe Karargahı'ndaki eylemlerle ilgili 244 kişinin yargılandığı davaya sanık savunmalarıyla devam edildi.
23.12.2017 12:37 Ankara'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişimi sırasında Jandarma Genel Komutanlığının Beştepe Karargahı'ndaki eylemlerle ilgili 244 kişinin yargılandığı davaya sanık savunmalarıyla devam edildi.
18.12.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 23. Ağır Ceza Mahkemesince Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'nde görülen duruşmada sanıklar, avukatları ve müştekiler hazır bulundu.
Savunma yapan eski üsteğmen İrfan Satır, 2007'de mesleğe başladığını, 15 Temmuz'dan önce Jandarma Genel Komutanlığında görevli olduğunu bildirdi.
Satır, olay günü mesai bitiminden sonra görev yerinden ayrıldığını, üniformasının cebinde unuttuğu parasını almak için birliğe geri döndüğünü savundu.
Parasını alıp ayrılacağı sırada "terör saldırısı var" denildiğini öne süren Satır, bunun üzerine MP-5 silahı alarak karargahta beklemeye başladığını ancak gece boyunca silahını hiç kullanmadığını iddia etti.
FETÖ üyeliği ve darbe girişiminde bulunmak suçlamalarını kabul etmeyen Satır, mahkeme heyetinden tahliye ve beraat talebinde bulundu.
"Elebaşı karşımda olsa boğazına sarılmak içimden gelir"
Darbe girişiminden önce Güvercinlik'teki Eşref Bitlis Kışlasında görev yapan eski mühendis albay Erol Yılmaz da FETÖ'nün darbe girişimini lanetlediğini belirterek, olay akşamı kışla kontrol görevi olduğunu anlattı. Bu kapsamda Ankara İl Jandarma Komutanlığına gittiğini aktaran Yılmaz, Akıncı Üssü darbe davasının sanıklarından eski yarbay Hüseyin Polatçı ile kısa bir görüşme yaptığını ancak nöbetçi amiri olmadığını öğrenmesi üzerine yanından ayrıldığını belirtti.
Polatçı ile darbe içerikli bir konuşmalarının olmadığını ve gecenin ilerleyen saatlerinde de iletişim kurmadığını ileri süren Yılmaz, saat 22.00'den sonra televizyonda boğaz köprülerinin kapatıldığına dair haberleri gördüğünü aktardı.
Daha sonra televizyondan Başbakan Binali Yıldırım'ın "küçük bir grubun askeri kalkışması olduğu"na dair açıklamalarını duyduğunu ifade eden sanık Yılmaz, üstlerinin emri gereği sabah saatlerine kadar görev yerinde beklediğini belirtti.
Darbe girişiminde yer almadığını ve olay akşamı Jandarma Genel Komutanlığı'na hiç gitmediğini beyan eden Yılmaz, tahliye ve beraat talebinde bulundu.
Sanık Yılmaz, mahkeme heyetinin, "Darbe girişimini kim yaptı?" ve "FETÖ elebaşı Fetullah Gülen karşında olsa ne yaparsın?" sorularını ise "Medyadan duyduğumuz kadarıyla FETÖ'nün yaptığı anlaşılıyor. Elebaşı karşımda olsa bulunduğumuz yerde bir yargı organı varsa oraya teslim ederim ama 1,5 yıldır çektiklerimden sonra boğazına sarılmak içimden gelir." şeklinde cevapladı.
Duruşmaya öğle arasının ardından devam edildi.
Savunma yapan eski üsteğmen Fatih Karaca, olay günü rutin mesaisine devam ettikten sonra evine gittiğini, akşam saatlerinde İstanbul Boğazı'ndaki köprülerin kapatılması haberlerinden sonra DEAŞ saldırısı olabileceğini düşünerek birliğine gittiğini beyan etti.
Sanık Karaca, gece boyunca silah kullanmadığını ve konusu suç teşkil eden bir eylemde bulunmadığını savundu.
Darbe girişiminde bulunmadığını ve FETÖ üyesi olmadığını iddia eden Karaca, tahliye ve beraat talebinde bulundu.
Mahkeme heyetinin, evinde yapılan aramada ele geçirilen üç adet 1 dolar hakkında ise Karaca, "Bunlar kesinlikle bana ait değil. Bunlar evimizdeki beyaz bir çantadan çıkmış. Çanta, eşimin yeğenine ait. O paralar da muhtemelen düğünlerden topladığı paralar." savunmasını yaptı.
"FETÖ üyesidir" beyanlarına "iftira" savunması
Eski yüzbaşı Mustafa Yivli, olay günü Güvercinlik'teki evinde olduğunu, askeri hareketliliğin başlamasından sonra da evinden çıkarak önce Kızılay'a, buradan da Jandarma Genel Komutanlığı yakınlarına gittiğini ifade etti.
Olay gecesi karargaha girmediğini iddia eden ve darbe girişimini radyodan öğrendiğini savunan Yivli, "Askeri kalkışma olduğunu öğrendikten sonra yaptıklarım darbeye karşı hareketlerdir." dedi.
Daha sonra, mahkeme heyeti tarafından FETÖ soruşturmaları kapsamında başka bir davada yargılanan ve etkin pişmanlık hükümlerinden faydalanmak üzere itirafçı olan H.K'nin Yivli hakkındaki beyanları okundu.
Buna göre H.K, "Bana FETÖ yapılanması içerisindeki öğretmen seviyesi üzerinde bir görev verildi. Müdür yardımcısı diyebiliriz." diye konuştu.
İtirafçı H.K. sanık Yivli hakkında ise "Musa kod adını kullanan, kırmızı arabası olan, eşi bir bakanlıkta çalışan kişidir. FETÖ üyesidir." ifadelerini kullandı.
Kırmızı bir arabası olduğunu ve eşinin bir bakanlıkta çalıştığını doğrulayan Yivli, FETÖ üyeliği iddiasını ise "iftira" olarak niteledi.
Davanın görülmesine yarın devam edilecek.
19.12.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 23. Ağır Ceza Mahkemesince Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'nde görülen duruşmada sanıklar, avukatları ve müştekiler hazır bulundu.
Savunma yapan eski Üsteğmen Mustafa Alper Ateş, olay akşamı askeri birliklere terör saldırısı olabileceğini düşünerek, Jandarma Genel Komutanlığına gittiğini dile getirdi. Karargaha gittikten sonra harekat merkezine girdiğini ancak kimse olmadığı için geri çıktığını iddia eden Ateş, soruşturma aşamasındaki beyanlarında yer alan burada sıkıyönetim emirlerini gördüğü hususunun doğruyu yansıtmadığını iddia etti.
İlerleyen saatlerde silah aldığını ve televizyonlardan askeri kalkışmaya yönelik haberleri gördüğünü dile getiren sanık Ateş, bir süre sonra dışarıdan silah sesleri gelmeye başladığını ve camdan baktığında zırhlı araçların geldiğini gördüğünü beyan etti.
Gece 02.30 sularında Jandarma Genel Komutanı Arif Çetin'in televizyonlardaki beyanlarını duyduğunu, bu kapsamda karargah dışındakilerin darbeci olduğunu düşündüğünü ileri süren sanık Ateş, "Kışla dışından içeriye girmek isteyenlerin darbeci olduğunu değerlendirdim. Çelik yelek ve çelik başlığı da bunlardan kendimi korumak için giydim. Sabah saatlerinde de sivil elbiselerimi giyerek, emniyet güçlerinin yanına kendim gittim." ifadesini kullandı.
Ateş, darbe girişiminde bulunmak ve FETÖ üyesi olmak suçlamalarını kabul etmediğini belirterek, tahliye ve beraat talebinde bulundu.
Savunmanın ardından iddianamede yer alan ByLock kullanıcısı olduğuna ilişkin iddia hatırlatılan sanık Ateş, telefonun kendi adına kayıtlı olmasına rağmen eşi tarafından kullanıldığını ancak eşinin de bu programı kullanmadığını öne sürdü.
"Hücreye atıp ölmesini beklerdim"
Eski Üsteğmen Akif Ekici, darbe girişimi ve FETÖ üyeliği suçlamalarını kabul etmediğini söyleyerek savunmasına başladı. Ekici, 2009'da sözleşmeli subay olarak görevine başladığını ve uzun süre terör olaylarının yoğun olduğu bölgelerde görev aldığını, 2014'te de Ankara'ya atandığını bildirdi.
Olay günü rutin mesaisinin ardından evine gittiğini belirten sanık Ekici, vardiya nöbeti olduğu için akşam saatlerinde tekrar birliğine geldiğini, içeri girdiğinde buradaki askerlerin koşuşturma içinde olduğunu gördüğünü aktardı.
Ekici, kışla içerisindeki bir yüzbaşının kendisine terör saldırısı olabileceğini söyleyerek kamuflajlarını giymesini istediğini, bir süre sonra da kışladaki askerlerin silah alması emri verilmesinin ardından kendisinin de MP-5 silahı aldığını söyledi.
İlerleyen saatlerde silah seslerinin gelmeye başladığını ve televizyondan "askeri kalkışma" olduğuna yönelik haberleri gördüğünü belirten sanık Ekici, "Dışardakiler mi kalkışma yapıyor içerdekiler mi anlayamadım. Buna ilişkin bir uyarı anons da yapılmadı." diye konuştu.
Yaşanan olaylar sonrası güvenli bir bölgeye geçerek, sabaha kadar bekleme kararı aldığını öne süren Ekici, atılı suçlamaları kabul etmeyerek tahliyesini ve beraatını istedi.
Sanık Ekici, mahkeme heyetinin, "Darbe girişimini kim yaptı?" ve "FETÖ elebaşı Fetullah Gülen karşında olsa ne yaparsın?" sorularını, "Darbe girişimini Almanya ve Amerika desteğiyle FETÖ'nün yaptığını düşünüyorum. FETÖ elebaşı karşımda olsa bacaklarına sıkardım, hücreye atıp ölmesini beklerdim." diye cevapladı.
Savunma yapan eski üsteğmenler Coşkun Yetim ve Emre Cambaztepe de suçlamaları kabul etmediler.
Davaya yarın devam edilecek.
20.12.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 23. Ağır Ceza Mahkemesince Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'nde görülen duruşmada sanıklar, avukatları ve müştekiler hazır bulundu.
Savunma yapan eski teğmen Muzaffer Taha Gümüş, olay günü evindeyken Genelkurmay Başkanlığına terör saldırısı olduğu yönünde haberleri gördüğünü, bunun ardından tabur komutanına bilgi vererek görev yeri olan Jandarma Genel Komutanlığına gittiğini beyan etti.
Karargahta terör saldırısı olabileceğinin söylenerek personele silah alması emri verildiğini, kendisinin de MP-5 alarak beklemeye başladığını anlatan Gümüş, bir süre dışarıda, ilerleyen saatlerde de muharebe merkezinde beklediğini belirtti.
Gece boyunca silahını kullanmadığını ve konusu suç teşkil eden bir olaya karışmadığını öne süren Gümüş, tahliye ve beraat talebinde bulundu.
Gümüş, "Darbe girişimini kim yaptı?" sorusunu, "Darbe girişiminin ardında FETÖ'nün ve dış güçlerin olduğunu düşünüyorum." diye cevapladı.
Darbecilerden şikayetçi oldu
Eski astsubay kıdemli başçavuş Mustafa Kürklü, darbe girişimini lanetlediğini ve darbecilerden şikayetçi olduğunu söyleyerek savunmasına başladı.
Jandarma Genel Komutanlığındaki görevine 2011'de başladığını bildiren Kürklü, olay öncesi yıllık izinde olduğunu,15 Temmuz günü akşam saatlerinde yüzbaşı İlyas Pekdemir'in kendisini arayarak, "Senin gönderdiğin evrakla ilgili sorun yaşıyorum. Evrakı yarın sabah göndermemiz gerekiyor. Mümkünse birliğe uğra." dediğini aktardı.
Bunun üzerine Jandarma Genel Komutanlığına gittiğinde teğmen rütbesinde askeri personeli ve bazı sivil giyimli kişileri gördüğünü anlatan Kürklü, neler olduğunu sorduğunda "tatbikat yapıldığı" ve "terör saldırısı ihtimali" bulunduğuna ilişkin konuşmalar olduğunu ileri sürdü.
Bundan sonra kendisini birliğe çağıran yüzbaşı Pekdemir'i beklemeye başladığını, telefonla aramasına rağmen Pekdemir'e ulaşamadığını ifade eden Kürklü, bir süre sonra çatışmanın başladığını ancak yaşananların ne olduğunu anlayamadığını iddia etti.
Gece boyunca çatışmaların sürdüğünü beyan eden Kürklü, sabah saatlerinde gelen polislerce gözaltına alındığını, darbe girişimini de bundan sonra öğrendiğini söyledi.
Kürklü, "Ben iş yerime darbe kastıyla gitmedim. Benim görevim evraklarla ilgilidir. İş yerime evraklarla ilgili çağırılmam olağan bir durumdur. Şahsıma yöneltilen silah aldığım ve kullandığım suçlamasını kabul etmiyorum. Söz konusu görüntülerdeki şahıslar ben değilim. Rehine alma olayına da karışmadım." savunmasını yaptı.
Duruşmaya öğle arası sonrası devam edildi.
Savunma yapan Tahsin Egin, 2009'da astsubay olarak göreve başladığını, olay tarihinden önce Kara Harp Okulunda kursiyer subaylık eğitimi gördüğünü söyledi.
Darbe girişiminin yaşandığı akşam İl Jandarma Komutanlığında görevli Yüzbaşı Veli Köse'nin kendisini aradığını anlatan Egin, emniyet takviyesi amacıyla Jandarma Genel Komutanlığına gideceklerini söylemesi üzerine buraya gittiklerini anlattı.
Kışlaya kimliklerini ibraz ederek girdiklerini, bir süre sonra çatışmaların başladığını belirten sanık Egin, güvenli bir bölgeye geçerek beklediğini, kendisinin çatışmalara dahil olmadığını savundu.
Egin, sabah saatlerinde telefonundan darbe girişimi olduğunu öğrendiğini, bundan kısa süre sonra vurularak, yaralandığını ve hastaneye götürüldüğünü söyledi.
Darbe girişiminde bulunmadığını, darbeye yönelik emir almadığını iddia eden sanık Egin, mahkeme heyetinden tahliye ve beraat talebinde bulundu.
Sanık Egin, "FETÖ elebaşı Fetullah Gülen karşında olsa ne yaparsın?" soruna, "FETÖ elebaşı karşımda olsa kafasını keser, ibret olsun diye Kızılay Meydanı'na bırakırdım. Aranan teröristler listesinde kırmızı listede zaten. Ben de görevimden ihraç edildim, para ödülü alırdım." cevabını verdi.
Davaya yarın devam edilecek.
Paralel yapı-15 Temmuz (2016)-29 Haziran (2017) 'Ankara 244 sanık Darbe Yap./Jand.Gn.Komutanlığı' davası
(23 Aralık 2017, 12:37)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: