Ankara'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişimi sırasında Kara Havacılık Komutanlığındaki eylemlere ilişkin 152'si asker, 3'ü sivil 155 sanığın yargılandığı davaya devam edildi.
23.12.2017 12:30 Ankara'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişimi sırasında Kara Havacılık Komutanlığındaki eylemlere ilişkin 152'si asker, 3'ü sivil 155 sanığın yargılandığı davaya devam edildi.
18.12.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Ceza İnfaz Kurumlarındaki salonda görülen duruşmaya sanıklar, müştekiler ve taraf avukatları katıldı.
Duruşmada savunma yapan sanık eski astsubay Erkan Çetin, olay tarihinde Kara Havacılık Alay Komutanlığında helikopter teknisyeni olarak görev yaptığını anlattı.
Çetin, darbe girişiminden bir gün önce İzmir'de görevliyken tayin dairesinden arandığını ve montajını yaptığı helikopterlerin kurs planlaması olduğu söylenerek Ankara'ya çağrıldığını iddia etti.
Ankara'daki evinde istirahat ettiği sırada iş yerinden gelen telefonla 19.30'da birliğine gittiğini belirten Çetin, "Kışlaya gittiğimde hangarda beklemem söylendi. Daha sonra saat 22.00'ye doğru yarbay Murat Bolat beni aradı ve acil uçuş çıktığı bilgisini verdi. Bunun üzerine Sikorsky helikopterin başına gittik. Bu helikopterde bir makineli tüfek vardı. Sonra 2 pilot geldi. Onlarla beraber helikopteri çalıştırarak kalkış yaptık." beyanında bulundu.
Helikoptere bindikten sonra nereye gittiğini bilmediğini ileri süren Çetin, savunmasını şöyle sürdürdü:
"Saat 22.30 sıralarında bir üsse indik. Daha sonra Akıncı Üssü olduğunu anladım. İndikten sonra pilotlar bir araya toplandılar. Ben onlara çok yakın değildim, ne konuştuklarını duymadım. Tekin binbaşı. 'Haydi uçuş var.' dediği zaman biz kalkış yapıyorduk. Gittiğimiz yer bilmediğim bir yerdi. Yaklaşırken bize ateş edildi. Helikopter isabet aldı. İniş yapmadan tekrar Akıncı Üssü'ne geri döndük. Sonra Kara Harp Okuluna gidileceği söylendi. Oraya gittik. Kursiyer öğrenciler ellerinde valizlerle bekliyordu. Onları 11. Hava Ulaştırma Üssü'ne bıraktık. Hava aydınlanırken Akıncı'ya indik."
FETÖ ile herhangi bir irtibatı olmadığını, darbe girişiminde görev almadığını öne süren Çetin, tahliye talebinde bulundu.
"Polise atış serbest"
Olay tarihinde astsubay olarak görev yapan Rıza Yüksel de bir ay öncesinden belirlenen nöbet emri gereği 15 Temmuz günü Kara Havacılık Alay Komutanlığı nizamiyesinde nöbet tuttuğunu savundu.
Yüksel, astsubay Onur Tuncel ile nöbetçi askerleri kontrol ettikleri sırada helikopterlerin kalkış seslerini duyduklarını, ardından ihtiyaç olabileceğini düşünerek hangara gitmek için yüzbaşı Serkan Yıldız'dan müsaade istediğini ancak izin vermediğini ileri sürdü.
Bunun üzerine nöbet yerini terk etmediğini, internetten haberleri takibe başladığını belirten Yüksel, "İnternetten baktığımızda bir darbe girişimi olduğunu, Boğaz Köprüsü'nün kapatıldığını gördüm. O andan itibaren bir terör saldırısı olmadığını anladım." dedi.
Yüksel, darbe girişiminin yaşandığı gece Kara Havacılık Komutanlığında yaşadıklarına ilişkin şunları anlattı:
"Gece 01.00 sularında albay Hakan Cafer Arslan nizamiyeye geldi. Serkan yüzbaşı ve çevresindeki teğmenlere dönerek, '15 şehidimiz var. Polislerle bizimkiler çatışıyor. Buraya da gelebilirler. Polislere atış serbest. İçeriden ve dışarıdan giriş çıkışlar da kesinlikle yasak.' dedi. Onur ile bunu duyunca şoka girdik. Polise ateş açmayacağımızı söyledik.
Ayrıca, polis geldiğinde ateş etmemek için de Onur ile birlikte tabancalarımızı benim arabanın içine bıraktık. Daha sonra da otopark alanı civarı ile oradaki ağaçlık alanda kendimizi gizleyerek nöbetimize devam ettik."
Yüksel, saat 05.00 sıralarında nöbetçi kulelerini gezdiğini, nöbet tutan askerlere polis ya da dışarıdan birisi gelirse ateş etmeme talimatı verdiğini öne sürdü.
FETÖ'nün darbe girişimine katılmadığını, örgüt üyesi olmadığını, 15 Temmuz gecesi daha önce yazılmış sıralı nöbetini tuttuğu için tutuklu olduğunu savunan Yüksel, üzerine atılı suçlamaları reddederek tahliye talebinde bulundu.
Duruşmaya sanık savunmalarıyla devam ediliyor.
19.12.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesince Sincan Ceza İnfaz Kurumları'ndaki salonda görülen duruşmaya, sanıklar, müştekiler ve taraf avukatları katıldı.
Duruşmada savunma yapan Mustafa Ormantepe, olay tarihinde Malatya 2. Kara Havacılık Alayı'nda teknisyen astsubay olarak görev yaptığını, verilen emir üzerine darbe girişiminden bir gün önce Ankara Kara Havacılık Komutanlığı'na gittiğini anlattı.
Ankara'ya geldiğinde Güvercinlik'te bulunan Kara Havacılık Komutanlığına gittiğini daha önceden verilen emir doğrultusunda Kara Havacılık Alayı Taarruz Tabur Komutanı Yarbay Özcan Karacan ile makamında görüştüğünü ileri süren Ormantepe, "Bana akşam tatbikat olduğunu, saat 20.30 sıralarında birliğe gelmemi söyledi. Ben de görevin içeriği ile ilgili bilgi sordum. Herhangi bir sorunun olmadığını, rutin görev olduğunu söyledi." ifadelerini kullandı.
Ormantepe, Kara Havacılık Komutanlığına gittiğinde uçuş hattının olduğu kısımda Bakım Tabur Komutanı Yarbay Murat Bolat'ın görevli teknisyenlere helikopterlere mühimmat yüklemesini emrettiğini ileri sürdü. Komutanın verdiği emri yerine getirdiğini ifade eden Ormantepe, Atak helikoptere teknisyen Volkan Türkkorkmaz ile mühimmat yüklerken, helikopterdeki parçanın kırıldığını ve içerideki silah kullanılamaz hale gelince pilotların uçmadığı savundu.
Daha sonra Temelli'den Pilot Yarbay Hakan Erol ve Yüzbaşı Memduh Karagöl tarafından yeni bir Atak helikopteri getirildiğini beyan eden Ormantepe, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Başımızda bulunan Yarbay Erdal Başlar ve Binbaşı Eyüp Ünal gelen helikoptere bindi. Bize hitaben 'Genelkurmay basıldı, acil oraya gideceğiz' dedi. Benden tekrar mühimmat yüklememi istediler. Biz de yine orada bulunan teknisyenler Volkan Türkkorkmaz, Ömer Sezen ve Tamer Öğüt ile birlikte helikoptere mühimmat yükledik. Aynı pilotlar, helikopterle saat 23.00 sıralarında uçtular. 15 dakika sonra geri döndüler ve silah sisteminde arıza olduğunu söylediler. Hemen giderilmesini istediler. Biz de bu sırada internette olağan dışı olaylar olduğunu fark edince giderilmesi kolay olan bu arızayı tamir etmedik. Pilotlar ısrarla arızanın giderilmesin istese de tamirini yapmadık."
Sabaha karşı Kara Havacılık Komutanlığından helikopterle Akıncı Üssü'ne götürüldüklerini belirten Ormantepe, oradan da kendi imkanlarıyla ayrılarak, emniyete gidip ifade verdiğini savundu.
Tutuksuz sanık Kemal K. de ortaokul yıllarında FETÖ ile tanıştığını, o dönem "cemaat" olarak bildiği yapının evlerine gittiğini itiraf etti. Kemal K, 1999'da harp okulunu kazandıktan sonra ortaokul yıllarından tanıdığı örgüt abisinin kendisiyle irtibat kurduğunu ve bunun üzerine birkaç kez daha evlerine gittiğini anlattı.
Mezun olduktan sonra örgütle irtibatını kopartmaya çalıştığını ancak o kişinin kendisini sürekli ankesörlü numaralardan aradığını, görüşmek istememesine rağmen şahsın ısrarı üzerine nadiren görüşmelerinin devam ettiğini ifade eden Kemal K, Ankara'da göreve başladığında aynı kişi tarafından örgüt mensubu olan Ali Ercan ve Taha Fatih Çelik ile tanıştırıldığını ve birlikte aynı evde kaldıklarını beyan etti.
Kemal K, kısa bir süre sonra örgüt abisiyle tartışma yaşadığını, bunun üzerine o evden ayrıldığını ve örgütle ilişkisini tamamen kestiğini vurgulayarak şunları anlattı:
"Ankara'da göreve devam etmek istememe rağmen 2011 yılında Malatya'ya tayin edildim. Bu tayinin FETÖ'nün bana cezası olduğunu düşünüyorum. Malatya'da örgütsel anlamda kimse benle irtibata geçmedi. İki yıl sonra Malatya'dan Ankara'ya Kara Havacılık Komutanlığı'na döndüm. O dönem devre birincisi olmama rağmen, hiç terfi alamadım. Bu yüzden askeriyeden ayrılıp sivil havacılıkta çalışmayı düşündüm. Ben hem Kobra hem de Atak helikopteri kullanabiliyorum. Eğer bunlarla ilişkim devam etseydi o gece beni de kullanırlardı."
Kemal K, samimi olarak örgütle alakalı tüm bildiklerini anlattığını hala aktif görevde olduğunu belirterek, beraatını talep etti.
Duruşmanın öğleden sonraki bölümünde savunma yapan eski Astsubay Engin Göz, darbe girişiminin yaşandığı gün evinde dinlendiği sırada, aynı birlikte görev yaptığı mesai arkadaşı Başçavuş Talat Ural'dan gelen mesaj üzerine birliğine gittiğini ileri sürdü.
Kara Havacılık Komutanlığına saat 19.30'da giriş yaptığını belirten Göz, "Birliğe girdiğimde CH47F helikopteriyle ilgili toplantı olacağını söylediler. Astsubay Talat Ural bizim özel çağrıldığımızı söyledi. 'Bunu sana kim söyledi?' diye sorduğumda Kara Havacılık Okulundaki Albay Muzaffer Kartopu'nun emri olduğunu söyledi." ifadesini kullandı.
Göz, saat 21.00 sıralarında üst rütbeli komutanlar tarafından uçuş hattına acil çağrıldığını, Ural ile uçuş hattına gittiklerinde oradaki pilotların helikopterlere malzeme taşıdıklarını ve uçuş için hazırlandıklarını gördüğünü beyan etti.
Daha sonra helikoptere bindiğini ifade eden Göz, "Nereye gideceğimizi sorduğumda cevap vermediler. Helikopter pilotu Yarbay Halil Gül ile Genelkurmay Başkanlığının içerisine indik. Halil Gül ile yanındaki diğer pilot bana 'Genelkurmay Başkanımız gelecek, onu alıp götüreceğiz' dediler." şeklinde konuştu.
Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar'ın yanında sivil kıyafetli biri ve ellerinde uzun namlulu silah olan özel kuvvetlerden bir grup askerle helikoptere yürüyerek geldiğini ileri süren Göz, kalkıştan sonra helikopterin içinde Orgeneral Akar ile yanındakiler arasında herhangi bir konuşma olmadığını iddia etti.
Havadayken sürekli pilotlara "Biz ne yapıyoruz, durum nedir" diye sorduğunda, "Soru sorma, sadece işini yap" dediklerini savunan Göz, saat 22.30 sularında Orgeneral Akar ve yanındakilerle Akıncı Üssüne iniş yaptıklarını söyledi.
Darbe girişiminin yaşandığı gece, Akıncı Üssü ile Genelkurmay arasında birkaç kez daha gidip geldiklerini ifade eden Göz, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Genelkurmay Başkanını bıraktıktan sonra helikopterle havalanıp Genelkurmay Başkanlığına gittik. Bu sefer orgeneral rütbesinde, elleri arkadan bağlı, gözleri bir bezle bağlı 2 kişiyi aldık. Bu orgeneralleri gözleri bağlı olduğu için tanıyamadım, ortam da karanlıktı, bu iki orgenerali kollarından tutar vaziyette 5-6 özel kuvvet personeli getirdi. Onları da Akıncı'ya bıraktık.
Daha sonra yine havalandık ve yine Genelkurmay Başkanlığına indik, bu kez elleri arkadan bağlı, gözleri bezle bağlı, özel kuvvetler personelinin eşliğinde korgeneral ve başka rütbelerde 6-7 kişi gelip helikoptere bindiler. Akıncı hava üssüne indik. Daha sonra orada sabaha kadar bekledik."
Akıncı Üssü'nde sabah saatlerinde gözaltına aldığını ve daha sonra tutuklandığını belirten Göz, tahliye talebinde bulundu.
Duruşmaya yarın sanık savunmalarıyla devam edilecek.
20.12.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesince Sincan Ceza İnfaz Kurumları'ndaki salonda görülen duruşmaya, sanıklar, müştekiler ve taraf avukatları katıldı.
Duruşmada savunma yapan eski Astsubay Korkmaz Gülal, uzun yıllar Türk Silahlı Kuvvetleri'nde görev yaptığını, dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı'na astsubaylarla ilgili her türlü konuda danışmanlık yaptığını söyledi. Gülal, olay günü kuvvet komutanıyla birlikte İzmir'de Maltepe Askeri Lisesi'nin mezuniyet törenine katıldıklarını, saat 15.00 gibi askeri uçakla EDOK komutanı Kamil Başoğlu ile Ankara Kara Havacılık Komutanlığı'na döndüklerini anlattı.
Birliğine döndükten sonra odasında oturduğu sırada Binbaşı Mehmet Şamcı'nın kendisini arayıp tayin dairesinde bulunan odasına çağırdığını ileri süren Gülal, Şamcı'nın kendisine 20.30- 21.00 sıralarında Suriye'ye harekat maksatlı uçuş planı olacağını, ivedi olarak Kara Havacılık Komutanlığı'na gitmesini emrettiğini iddia etti.
Kara Havacılığa gittikten sonra Yarbay Sezgin Uyanık'ın kendisine uçuş görevi olduğunu söylemesi üzerine, nereye uçacaklarını sormadığını beyan eden Gülal, "Görevin ne olduğunu sormadım. Bize herhangi bir uçuş emri de gösterilmedi. Ben Cougar helikopteri teknisyeniyim. Bu nedenle Cougar helikopterle uçacağımı biliyordum." dedi.
Gülal, Sezgin Uyanık, Osman Çayır ve Deniz Aldemir'in de olduğunu helikopterle Kara Havacılık'tan Akıncı Üssü'ne gittiklerini, bu personelin Akıncı'da bir binaya girdiklerini, kendisinin de helikopterin başında beklediğini söyledi.
Çankırı'dan Akıncı Üssü'ne mühimmat taşımışlar
Darbe girişiminin yönetildiği merkez olan Akıncı Üssü'ne gittikten sonra olağandışı bir hareketlilik olduğunu anladığını belirten Gülal, şunları anlattı:
"Sezgin yarbay ile Deniz Aldemir bir saat kadar sonra helikoptere döndüler. İki helikopter birlikte Akıncı'dan kalkış yaptık. Daha sonra Harp Okulununun tören alanına iniş yaptık. Oradan 10 civarında asker, bizim helikoptere bindi. Onları oradan alıp Genelkurmay Karargahı'na götürdük. Sonra tekrar Harp Okulu'ndan yine aynı şekilde 10 kadar tam teçhizatlı askeri aldık, yine Genelkurmay Karargahı'na indirdik. Oradan Kara Havacılık Güvercinlik meydanına döndük."
Gecenin ilerleyen saatlerinde tekrar helikoptere binmesinin emredildiğini iddia eden Gülal, Akıncı Üssü'ne gideceklerini düşündüğünü, ancak Çankırı'da bir üsse indiklerini söyledi. Çankırı'daki askeri personelin önceden hazırlık içerisinde olduğunu ve kendilerini beklediğini belirten Gülal, "Oradaki askerler helikopter çalışırken mühimmat kasalarını yüklediler. Yaklaşık 30 kasa kadar mühimmat yüklenmişti. Oradan mühimmatı alarak, Akıncı Üssüne gittik." dedi.
FETÖ mensubu olmadığını, darbe girişimine katılmadığını, kimseye karşı silah kullanmadığını ileri süren Gülal, tahliye talebinde bulundu.
Darbeci generalden helikopterlere "vur" emri
Sanık eski Binbaşı Mehmet Semih Üskaya da olay tarihinde Kara Havacılık Komutanlığı Harekat Merkezi Kısım Amirliği'nde görev yaptığını anlattı.
Darbe girişiminin yaşandığı gün saat 19.00- 19.30 sıralarında Kara Kuvvetleri Komutanının birliğe geldiğini, Alay Komutanına hava sahasının tüm askeri uçuşlara kapatılmasını emrettiğini duyduğunu belirten Üskaya, bunun üzerine Genelkurmay Harekat Merkezi'ni askeri hattan aradığını bu bilgiyi teyit ettiğini iddia etti.
Üskaya, Asteğmen Anıl Korkmaz ile harekat merkezinde otururken saat 22.00 sıralarında Harekat Eğitim Şube Müdürü Binbaşı Okan Kocakurt'un odaya geldiğini, "TSK, yönetime el koymuştur. Şu saatten sonra buranın emir komutası bende" dediğini öne sürdü.
Kocakurt'un tavrı karşısında şoke olduğunu ve tepki gösterdiğini öne süren Üskaya, şunları anlattı:
"O saatlerde helikopterler kalkmaya başlamıştı. Beş dakika sonra kapı çaldı. Kapı aralığından Okan Kocakurt bir zarf aldı. Bize dönerek, 'Şu anda TSK sıkıyönetim ilan etmiştir. Buranın emir komutası benim sorumluluğumdadır. Aksi halde duran ve davrananlarla ilgili savaş hukuku kuralları uygulanacaktır.' dedi. Bende kendisine kurmay başkanına gitmek istediğimi söyledim. O da bana 'madem gideceksin, al şu zarfı da götür' dedi."
Gizli ibareli zarfı alıp kurmay başkanının odasına gittiğini ifade eden Üskaya, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Odada, Kurmay Başkanı Mehmet Şahin, Okul Komutanı Ünsal Coşkun, Yarbay Murat Bolat ve Yarbay Özcan Karacan vardı. Zarfı Ünsal Coşkun açtı. Telefonla birilerine emir talimat veriyorlardı. Jandarma Genel Komutanlığı'nda çatışma olduğunu ve oraya müdahale etmek gerektiğini konuşuyorlardı. Bir ara Tuğgeneral Ünsal Coşkun, yarbay Karacan'a Genelkurmay'ın bulunduğu bölgedeki tepe lambalı bütün araçların helikopterlerden vurulması emrini verdiğini net duydum."
Darbe girişimine katılmadığını, FETÖ ile bir bağı olmadığını savunan Üskaya, beraat talebinde bulundu.
21.12.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesince Sincan Ceza İnfaz Kurumlarındaki salonda görülen duruşmaya, sanıklar, müştekiler ve taraf avukatları katıldı.
Duruşmada savunma yapan eski teğmen Mehmet Fatih Armağan darbe girişiminden üç gün önce tabur komutan yardımcısı yarbay Halil Gül'ün emriyle nöbet gününün değiştirildiğini, bunun üzerine 15 Temmuz günü orta taburda acil durum bekleme nöbetçisi olarak görev yaptığını iddia etti.
Olay günü nöbet tuttuğu sırada yarbay Gül'ün yanına gelerek saat 20.00 sıralarında birlikte uçacaklarını söylediğini ileri süren Armağan, "Birkaç saat sonra helikopter başına gittik. Sikorsky tipi helikoptere bindim. Yanıma Kara Havacılık Daire Başkanı albay Vedat Seven oturdu. Halil Gül başka bir helikoptere bindi." ifadelerini kullandı.
Armağan, Kara Havacılık Komutanlığından kendisinin de içinde olduğu helikopterle birlikte 5 helikopterin kalktığını ve 10 dakika sonra Akıncı Üssü'ne iniş yaptıklarını beyan etti.
"Sabaha kadar uyudum"
Akıncı Üssü'ne indikten sonra bir daha helikoptere binmediğini savunan Armağan, üste güvenli bir yer aradığı sırada cep telefonuna baktığını, Boğaz Köprüsünün kapandığına dair haberler gördüğünü, bunun üzerine bir binaya girip sabaha kadar uyuduğunu iddia etti.
Sabah saatlerinde bomba sesleriyle uyandığını, bulunduğu yeri terk edip tellerden atlayıp durdurduğu bir araçla şehir merkezine gittiğini öne süren Armağan birkaç gün sonra da gözaltına alınıp tutuklandığını ifade etti.
Sanık eski yüzbaşı Serkan Yıldız da olay günü rutin mesaisini tamamlayıp evine döndüğü sırada Kara Kuvvetleri Komutanı'nın birliğe geldiğine yönelik tabur komutanından mesaj aldığını bunun üzerine birliğe döndüğünü ileri sürdü.
Kışlaya döndükten sonra binbaşı Ertuğrul Altun ile Kara Havacılık karargahına gittiklerini ve Kara Kuvvetleri Komutanı'nı gördüklerini savunan Yıldız," O saatten sonra Fidanlık Nizamiyesinde nöbet tutmaya başladım. Bulunduğumuz yere Cafer albay geldi. Bana hitaben 'Genelkurmay Başkanının emridir. Bir terör tehdidi var. Buranın güvenliğini siz alacaksınız. Nizamiyede bulunan personelin cep telefonlarını topla.' dedi. Böyle bir tehdit karşısında telefonların toplanmasının bana mantıksız geldiğinden ben telefonları toplamadım." ifadelerini kullandı.
Yıldız, sabah saatlerine kadar herhangi bir olağanüstü durumla karşılaşmadığı, kimseye karşı silah kullanmadığını, darbecilere karşı önem aldıklarını düşündüğünü savundu.
Gün aydınlandığında kışlanın batı tarafından yoğun silah sesleri duyduğunu ifade eden Yıldız, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Silah sesleri iyice yoğunlaşmıştı. O sırada yarbay İlkay Ateş sivil olarak sivil araç ile nizamiyeye geldi. Biz nizamiyenin içerisine girdik silah seslerinden dolayı. Daha sonra sivil aracı ile kışla nöbetçi amiri olan yarbay Özcan Karacan geldi. 'Nizamiyeyi açın çıkacağız' dedi. Kışla güvenliği için nizamiyeye çektiğimiz aracın şoförünü bulamadık. Özcan yarbay araca binerek kendisi aracı çekti. Akabinde aracına binerek kışlayı terk etti. Birkaç saat sonra ben de bulunduğum yeri terk edip evime gittim."
FETÖ'nün darbe girişimine katılmadığını ve örgüt üyesi olmadığını savunan Yıldız, üzerine atılı tüm suçlamaları reddederek tahliye talebinde bulundu.
Duruşmanın öğleden sonraki bölümünde savunma yapan eski Pilot Yarbay Hakan Erol, darbe girişiminden birkaç gün önce terörle mücadele operasyonları kapsamında Doğu'da görevde olduğunu ifade etti.
Görev yeri olan Malatya'dan 15 Temmuz'da gelen emir üzerine iki ATAK helikopterini Güvercinlik'e teslim etmek üzere beraberlerinde bir UH-1 model helikopterle Ankara'ya gitmek için yola çıktıklarını söyledi.
Erol, sıralı amirlerinin bilgisi doğrultusunda hareket ettiklerini savunarak, Kayseri'de yakıt ikmali yapıp kalktıklarını aktardı.
Seyir halindeyken önce Kayseri Erkilet Havalimanı'na dönmeleri, ardından da Ankara Temelli'ye devam edebileceklerinin söylendiğini ifade eden Erol, bu doğrultuda akşam saatlerinde Temelli'ye iniş yaptıklarını anlattı.
Kayseri'den havalanırken hava sahasının kapatıldığına dair bir bilgisi olmadığını, sonrasında da bir uyarı yapılmadığını öne süren Erol, Temelli'ye iniş yaptıktan sonra bir helikopterin arızalandığını aktardı.
Erol, kendi helikopterinin arıza yaptığını ve teknisyenin yangın söndürme tüpüyle çıkan dumana müdahale ettiğini anlatarak, bu arızanın ardından bir ATAK helikopterin Temelli de kaldığını, diğeriyle UH-1 helikopteri eşliğinde Güvercinlik'e gittiklerini kaydetti.
Helikopteri park alanında bıraktıktan sonra sabaha kadar burada kaldığını bildiren Erol, dinlendiği bir sırada "silah sesleri geliyor" şeklindeki bağrışmalara uyandığını, çalışır vaziyette gördüğü bir helikoptere bindiğini, bu helikopterin daha sonra Akıncı Üssü'ne indiğini söyledi.
Buradaki kargaşadan ve güvenlik gerekçesinden dolayı tel örgülerden atlayıp çıktığını ileri süren Erol, kaçmadığını, jandarmayı arayıp bulunduğu yeri tarif ederek teslim olduğunu savundu.
FETÖ ile bağlantısı olmadığını savunan Erol, iddianamedeki suçlamaları reddetti. Erol, tahliyesini talep etti.
Sanık eski Astsubay İlhan Ocakcıoğlu da 15 Temmuz'da Kara Havacılık Komutanlığı Güvercinlik Meydanı'nda hava trafik kontrolörü olarak görev yaptığını, bölük komutanın emriyle kuleye gittiğini iddia etti. Saat 22.00 sıralarında kule nöbetçisini kontrol amaçlı kuleye gittiğini o esnada helikopterlerin havalandığını belirten Ocakcıoğlu, "O sırada Albay Oğuz Yalçın ve 1 üsteğmen ile 3 teğmen kuleye gelip bize 'Biz buranın emniyetini alıyoruz' dediler." ifadesini kullandı.
Ocakcıoğu, kısa süre sonra Kara Havacılık Okul Komutanı Tuğgeneral Ünsal Coşkun'un yanlarına gelerek Albay Yalçın'a helikopterlerin kalkıp kalkmadığını sorduğunu ancak ne amaçla sorduğunu bilmediğini savundu.
Kule frekansından Kara Havacılık Komutanlığı karargahı veya harekat merkezi tarafından hava araçlarının 01 kodu ile yönlendirildiğini duyduğunu aktaran Ocakcıoğlu, 01 kodlu istasyonun ulaşamadığı trafiklere de Oğuz albayın aracılık ettiğini ileri sürdü.
Ocakcıoğlu, sabaha kadar Güvercinlik'teki kulede oturduğunu gün aydınlanınca bulunduğu yere ateş edildiğini, ardından da pistte bulunan helikoptere binip Akıncı Üssü'ne gittiklerini söyledi.
Ocakcıoğlu, Kara Havacılık Komutanlığı Güvercinlik uçuş kulesindeki sabaha kadar helikopterlere ateş emirlerini ilettiği ses kayıtlarını da reddetti.
Bunun üzerine mahkeme Başkanı Oğuz Dik, "İddianamede ses kayıtların var. Helikopterler kendi kendine mi uçuyordu?" sorusu üzerine Ocakcıoğlu, "Evet başkanım, çoğu kendi kendine uçuyordu." diye yanıt verdi.
İddianameden
Ocakcıoğlu'nun FETÖ'nün darbe girişimi sırasında helikopter pilotlarıyla arasındaki telsiz konuşmalarından bazları şu şekilde:
İlhan Ocakcıoğlu: "Kanaldaki trafiklerin dikkatine Güvercinlik kule konuşuyor. Akıncı ile temasta 'yurtta sulh' deklare edilecektir."
Pilot Uğur Kapan: Güvercinlik lider tekrar et.
İlhan Ocakcıoğlu: Akıncıya temasta yurtta sulh deklare edilecek.
Pilot Uğur Kapan: Yurtta sulh yurtta sulh.
İlhan Ocakcıoğlu: Mutabık.
Pilot İlkay Ateş: Güvercin kobra.
İlhan Ocakcıoğlu: Devam edin.
Pilot İlkay Ateş: Kuzeyden son yaklaşma.
İlhan Ocakcıoğlu: Serbestsiniz kobralar için bir talimat geldi, Genelkurmay
Karargahı ve TRT üzerinden alçak geçiş yapmanız isteniyor.
Pilot Rafet Kalaycı: Güvercinlik Güvercinlik kobra, MİT in üzerindeki kobra, Güvercinlik MİT üzerindeki kobra.
İlhan Ocakcıoğlu: Güvercin dinliyor, devam edin.
Pilot Rafet Kalaycı: MİT'in üzerindeki kobrayız. Akıncı'ya doğru gidiyoruz,
bizden herhangi bir talep var mı?
İlhan Ocakcıoğlu: Dinlemede kalın."
22.12.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesince Sincan Ceza İnfaz Kurumlarındaki salonda görülen duruşmaya, sanıklar, müştekiler ve taraf avukatları katıldı.
Duruşmada, savunma yapması için huzura çağırılan eski Binbaşı Rafet Kalaycı, iddianameyi okuyamadığını ve cezaevinde hazırladığı evraklara el konulduğunu ileri sürerek savunmasını hazırlamak için ek süre talep etti.
Mahkeme Başkanı Oğuz Dik, 5 hafta önce iddianamenin tamamını tebliğ ettiklerini, görüntüler ve ses kayıtlarının flaş diskle kendisine ilettiklerini ifade etti.
Kalaycı, sesini yükselterek savunmasını tüm görüntüleri izledikten sonra yapacağını belirtti. Bunun üzerine Mahkeme Başkanı Dik, duruşmanın düzenini bozduğu gerekçesiyle Kalaycı'nın salondan çıkartılmasını istedi.
Jandarma personelinin sanığı salondan çıkarmasından sonra duruşmaya eski Teğmen Nuri Yüksel'in savunmasıyla devam edildi.
Yüksel, olay günü 17.00 sıralarında bölük komutanın yanlarına gelerek, 21.00'de tabur komutanının içtima alacağını, bütün teğmenlerin katılmasının zorunlu olduğunu söylediğini iddia etti.
Akşam saatlerinde içtima alanında bekledikleri sırada Tabur Komutanı Pilot Yarbay Yasin Candemir'in teğmenlere hitaben "Genelkurmay Başkanlığına terör saldırısı oldu. Bizim birliğe de saldırabilirler." dediğini ileri süren Yüksel, "Candemir yarbay, teğmenleri nizamiyelere dağıttı. Bani de Kara Havacılık karargahına gönderdi." diye konuştu.
Yüksel, Kara Havacılık karargahında nöbet tutuğu sırada yanına okul komutanı eski Tuğgeneral Ünsal Coşkun'un geldiğini, karargahın giriş kapısında beklemesini emrettiğini, ardından uzun süre orada nöbet tuttuğu savundu.
Darbe girişiminin yaşandığı gece Kara Havacılık Komutanlığı karargahında kimseyi derdest etmediğini ve silah kullanmadığını öne süren Yüksel, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Birkaç saat sonra tabur komutanımıza telefon geldi. Sonra bize Fidanlık Nizamiyeye gelin dendi. Bunun üzerine komutanlarımızdan biri UH1 denilen helikopterle gidelim demişti. Ne olduğunu anlamamıştım. Sonra helikoptere 13 kişi bindik. Helikopteri okul komutanımız kullanıyordu, yanında Yasin yarbay vardı. Kalktığımız esnada helikopterde bulunan, adını bilmediğim bir astsubay yere doğru helikopterden G3 silahıyla rastgele ateş ediyordu."
Akıncı Üssüne indikten sonra hiçbir yasa dışı faaliyete katılmadığını ileri süren Yüksel, tahliye talebinde bulundu.
Olay tarihinde binbaşı rütbesiyle göre yapan sanık Nuri Tuncel de 1- 20 Temmuz arası önceden planlanmış yıllık izninde olduğunu, ailesiyle Balıkesir'de tatil yaptığı kampta durumu öğrendiğini iddia etti.
Tuncel, darbe girişiminin yaşandığı gün "Merkezi Bakım" isimli WhatsApp grubundan Okul Komutanı Tuğgeneral Ünsal Coşkun tarafından verilen emir üzerine, kendisinin de tüm personele bu grup üzerinden mesaiye intikal etmelerini söylediğini belirtti.
Tekirdağ'da Emniyet Müdürü olarak görev yapan kardeşi Adem Tuncel'in kendisini arayıp "Ağabey ne oluyor? Haberlerde tank hareketliğinden bahsediyorlar." dediğini anlatan Tuncel, kendisinin kardeşine de bir şey bilmediğimi, tatilde olduğunu söylediğini iddia etti.
Tuncel, şunları anlattı:
"Kardeşim aradıktan sonra olağanüstü bir durum olduğunu anladım. Merkezi Bakım WhatsApp grubundan arkadaşlar kendilerinin nizamiyeden içeri alınmadıklarını, tehdit edilerek nizamiyeden uzaklaştırıldıklarını yazdılar. Ben de bunun üzerine kendilerine 'Arkadaşlar sakin hareket edin. Herkes kendi emniyetini alsın. Kalabalıklardan uzak durun' diye yazdım. Nizamiyeye kadar gidip tehdit edilerek içeri alınmayan ve evine döndüğünü yazanlara ise 'Dönün' diye cevap yazdım."
15 Temmuz'dan sonra iki ay boyunca görevde kaldığını ve yarbay rütbesine terfi ettiğini ifade eden Tuncel, FETÖ ile irtibatı bulunmadığını, darbeci olmadığını, darbeyi yapan FETÖ terör örgütünü lanetlediğini belirtti.
Paralel yapı-15 Temmuz (2016)-12 Mayıs (2017) 'Ankara 155 sanık Kara Hava Komutanlığı Darbe Yap.' davası
(23 Aralık 2017, 12:30)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: