Kocaeli'de, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişimi sırasında Donanma Komutanlığı'ndaki eylemlere ilişkin 51'i tutuklu, 13'ü firari 92 sanığın yargılanmasına devam edildi.
12.11.2017 17:18 Kocaeli'de, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişimi sırasında Donanma Komutanlığı'ndaki eylemlere ilişkin 51'i tutuklu, 13'ü firari 92 sanığın yargılanmasına devam edildi.
07.11.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Kocaeli 5. Ağır Ceza Mahkemesi'nce, 29 Eylül'de verilen aranın ardından, 51'i tutuklu 92 sanıklı davanın Kocaeli Kapalı Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi'nde özel olarak yapılan 250 kişi kapasiteli salonda yarın görülecek duruşmada, önceki celsede savunması alınamayan sanıklar dinlenilecek.
Kocaeli Cumhuriyet Başsavcılığı'nca yürütülen soruşturma kapsamında, FETÖ'nün darbe girişimi sırasında Donanma Komutanlığı ve bağlı birimlerdeki eylemlere ilişkin hazırlanan, Kocaeli 5. Ağır Ceza Mahkemesi'nce kabul edilen 852 sayfalık iddianamede, FETÖ elebaşı Fetullah Gülen'in yanı sıra eski Sahil Güvenlik Komutanı Tümamiral Hakan Üstem ve eski Gölcük Deniz Ana Üs Komutanı Tuğamiral Hayrettin İmren'in de aralarında olduğu 92 sanık bulunuyor.
İddianamede, darbe girişimi sırasında Yavuz Fırkateyni'nde alıkonulan eski Donanma Komutanı Oramiral Veysel Kösele ile darbeci askerler tarafından gözaltına alınarak İstanbul'a gönderilen dönemin Harp Filosu Komutanı Tümamiral Ahmet İskender Yıldırım ve eski Donanma Komutanı Kurmay Başkanı Tuğamiral Yalçın Payal 'müşteki' sıfatıyla yer alıyor.
Duruşmaları siyasi partilerin ve STK'ların temsilcileri ile vatandaşlar da takip etti.
Mahkeme ara karar vermişti
Kocaeli Kapalı Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi'nde 29 Eylül'de, özel olarak yapılan salondaki duruşmada, mahkemenin ara karar öncesinde cumhuriyet savcısı mütalaasında, sanıkların tahliye taleplerinin reddine, tutukluluk hallerinin devamına karar verilmesini istemişti.
Mahkeme heyeti, ara kararında, davanın bir numaralı sanığı FETÖ elebaşı Fetullah Gülen ve diğer firari sanıkların kaçtıkları ülkelerden istenmesine, mümkün olmadığı takdirde kırmızı bülten çıkarılması yönünde girişimde bulunulmasına karar vermişti.
Mahkeme ayrıca, firari sanık eski Kuzey Görev Grup Komutanı Tuğamiral Ayhan Bay'ın emir astsubayı tutuklu sanık Serkan Dumanlıdağ'ın adli kontrol ve yurt dışı çıkış yasağı şartıyla tahliyesine, tutuksuz sanık Mehmet Aslanparçası'nın adli kontrol şartının kaldırılmasına, yurt dışı yasağının devamına, tutuklu sanık Yavuz Arslan'ın, 'Anayasa'nın öngördüğü düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs' suçlamasından tahliyesine ancak diğer suçlardan tutukluluğunun devamına, tutuklu diğer sanıkların da bu hallerinin devamına karar vererek, duruşmayı ertelemişti.
Bu arada duruşmaya müdahil olarak, Başbakanlık adına avukat Abdullah Yörük ve Selman Balta, TBMM adına Ömer Burak Barış ve AK Parti Kocaeli İl Başkanı Şemsettin Ceyhan adına Samet Genç'in katılımı mahkeme heyeti tarafından kabul edilmişti.
08.11.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Kocaeli 5. Ağır Ceza Mahkemesi'nce Kocaeli Kapalı Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi'ndeki 250 kişi kapasiteli salonda yapılan duruşmaya, tutuklu, tutuksuz sanıklar ve avukatları ile yakınları katıldı. Duruşmada, müdahil olarak Başbakanlık adına avukatlar Alper Doğan, İsmet Kartal, Halit Çokan, Emre Arık ve Ali Güney ile TBMM adına Avukat Ömer Burak Barış da hazır bulundu. AK Parti Çayırova ve Kandıra İlçe Başkanlıkları yönetim kurulu üyeleri de duruşmayı takip etti.
Duruşmada, firari sanıklardan Enver Kılıç ve Zabit Kişi'nin, Kazakistan'da yakalandıklarına ilişkin yazı zapta geçirildi.
ÖNDER ÖNGÖR
Daha sonra, darbe girişimi sırasında Donanma Komutanlığı 5. Muhrip Filotillası Komodorluğu görevinde bulunan eski Deniz Kurmay Albay Önder Öngör, 'darbe üst yönetimi tarafından verilen talimatlar doğrultusunda, firari sanık eski Kuzey Görev Grup Komutanı Tuğamiral Ayhan Bay'ın direktifleriyle Donanma Komutanlığı'nda bulunan savaş gemilerinin seyre çıkması talimatını verdiği, darbe gecesi Bay'ın verdiği tüm emir ve talimatları uyguladığı, talimat doğrultusunda gemilere Marmara Denizi'nde top atışı yapmaları yönünde emir ve baskı uygulayarak, TCG Kemalreis gemisine top atışı yaptırdığı, kendisine verilen kurallara aykırı tüm emir ve talimatları sorgulamadan uyguladığı, darbecilerle hareket ettiği, imaj incelemesinde örgütün kullandığı kriptolu iletişim sistemi 'ByLock' kalıntılarına rastlandığı' suçlamaları hakkında savunma yaptı.
Suçlamaları reddederek, kendisi hakkında hazırlanan bilirkişi raporlarının taraflı olduğunu savunan Öngör, örgütle bağı olmadığını iddia etti.
Mahkeme başkanından sanığa tepki
Öngör'ün, hakkındaki iddialara ilişkin savunma yapmaktan uzun süre uzaklaşması üzerine, Mahkeme Heyeti Başkanı Yusuf Sevimli, 'Savunma yapmamakta ısrar ediyorsun. Savunmana geçeli 30 dakika oldu. Savunma yapmanı bekliyoruz.' şeklinde sanığı uyardı.
Bunun üzerine Öngör, askeri terimleri mahkeme heyetine anlatması gerektiğini, bugüne kadar savunma yapmak için beklediğini dile getirdi.
Kendisinin kanunlara aykırı emir almadığını ve uygulamadığını öne süren Öngör, örgüt yöneticiliği suçlamasıyla ilgili iddianamede somut bir delil olmadığını iddia etti.
Başkan Sevimli, sanığın yeniden davayla ilgili olmayan konular hakkında konuşması üzerine, 'Ayhan Bay'la darbeyle ilgili görüşme yaptın mı? Gemilerin seyre çıkması emrini verdin mi? Bu sorulara cevap ver. Savunmanı yap. Davayla ilgili olmayan konulardan bahsediyorsun.' dedi.
Sevimli'nin 'ByLock kullandın mı?' sorusu üzerine sanık Öngör, ByLock'u ne kendi telefonunda ne de başka hat üzerinden kullanmadığını ileri sürdü.
'Bunu yaptığım için gurur duyuyorum'
Mahkeme Heyeti Başkanı Sevimli'nin, '15 Temmuz'da bağımsız olarak aranarak Marmara Salonu'ndan ayrılmışsın. Marmara Salonu'ndaki komodorluk sosyal faaliyetini sen mi düzenledin? Tarihini sen mi belirledin?' sorusu üzerine Öngör, 'Marmara Salonu'ndan savaş gemilerinin emniyetini almaya gitmem suç olmuş. Savaş gemilerine terör saldırısı ihbarı aldım. Amirimin emriyle gemileri seyre kaldırdım. Koşarak, görev yerime gittim. Mümkün olsa uçarak giderdim. Emri 1. amirim olan Ayhan Bay'dan aldım. Bunu yaptığım için gurur duyuyorum.' ifadelerini kullandı.
Öngör, sosyal faaliyet tarihinin kendisi tarafından 15 Temmuz olarak belirlendiğini ifade ederek, söz konusu organizasyonun hakkındaki suçlamalarla sebep sonuç ilişkisi bulunmadığını ileri sürdü.
Söz konusu durumda, darbe tarihini önceden bildiği iması yapıldığını anlatan Öngör, bunun doğru olmadığını, temayül olarak bu tür yemeklerin cuma günü yapıldığını savundu.
Öngör'ün dosyada bulunmayan konular hakkında konuşması üzerine Sevimli, 'Savunma hakkını kötüye kullanmaya yönelik hareketler yapıyorsun.' uyarısında bulundu.
-'Gürültü yapmak için top atışı yaptırdım'
Öngör, firari sanık Tuğamiral Ayhan Bay'ın kendisini arayarak, sabotaj ve terör saldırısı olacağını söylediğini ve gemilerin Donanma Komutanlığı'ndan Marmara Denizi'ne seyre çıkması emrini verdiğini ifade ederek, 'Emrimde olan 4 gemiyle Marmara Denizi'ne açıldık. Tuğamiral Bay, burada, Donanma Komutanı Oramiral Veysel Kösele'nin bulunduğu geminin çevresinde şüpheli bir botun olduğunu söyledi. Ben de gürültü yapmak için, caydırıcı olsun diye top atışı yaptırdım. Ben emri uyguladım. TCG Kemalreis gemisine top atışı yaptırdım. Toplar kurusıkıydı. Kimseye bir zarar gelmedi. Sesler İstanbul'dan duyulmadı. Gemileri seyre çıkarırken darbe girişimi olduğunu bilmiyordum. Top atışını darbeye destek vermek için yaptırmadım. Ben emirleri uyguladım. Hangi darbe gemilerle yapıldı. Kurusıkı top atışlarıyla darbe mi olur.' diye konuştu.
Daha sonra çapraz sorguya alınan Öngör, Mahkeme Heyeti Başkanının, seyre çıkan gemilerde personelin cep telefonlarını toplattığını hatırlatıp televizyonların izlenmesini niçin engellediğini sorması üzerine, 'Terör saldırısı nedeniyle gemilerin güvenliği için Marmara Denizi'ne açıldık. Amacım, gemi personelinin, televizyondan bilgi alarak telefonla teröristlere bilgi vermesini engellemekti. Bu gibi olağanüstü durumlarda bu tür uygulamalar her zaman olmuştur. Bu anormal bir durum değildir.' yanıtını verdi.
Darbecilerin, TRT'de okuttuğu sıkıyönetim bildirisinin izlenmesi için gemi personelini zorladığı ve bildirideki emirlere harfiyen uyulması yönünde emirler verdiği yönündeki tanık ifadelerinin hatırlatılması üzerine Öngör, şöyle konuştu:
'Darbe bildirisinin gemi personeli tarafından televizyondan izlenmesi için anons yapılması yönünde bir emir verdim ama kimseyi zorlamadım. İddia edildiği gibi, 'Bildirideki emirlere harfiyen uyulacak.' diye bir şey söylemedim. Personelin neler olduğunu öğrenmesi için iyi niyetle televizyonların izlenmesini anons ettirdim. Ben darbe girişimi olduğunu sonradan öğrendim. Kim darbeci kim değil bilmiyordum.'
Sanık Öngör, darbeci olmadığını ve darbeye destek vermediğini öne sürerek, 'Ben Ergenekon ve Balyoz davasında yargılanmadığım, ulusalcı bir siyasi görüşe sahip olmadığım için sanık durumundayım.' ifadesini kullandı.
Sanığın savunması yaklaşık 9 saat sürdü.
Sanık Öngör'ün avukatı Volkan Koçak, müvekkilinin savunmasını rahat ve özgür bir ortamda yapamadığını, süre konusunda zorluk çıkarıldığını öne sürerek, 'Müvekkilimin savunma hakkı kısıtlanmıştır. Adil bir şekilde yargılansın istiyoruz. Kendisi 14 aydır tutukludur. Tahliyesini talep ediyoruz.' dedi.
Eski Donanma Komutanı Veysel Kösele'nin emir astsubayı Ebubekir Öztürk ve darbe girişimi sırasında er olarak görev yapan Semih Özkaya, suçtan zarar gördükleri gerekçesiyle davaya müşteki olarak katılmak istediklerini belirten dilekçe sundu.
Cumhuriyet savcısı da sanık Öngör'ün tahliye talebinin reddine, Özkaya ve Öztürk'ün davaya katılma taleplerinin kabul edilmesine karar verilmesini istedi.
Mahkeme heyeti, sanık Öngör'ün tahliye talebinin reddine, Özkaya ve Öztürk'ün davaya katılma taleplerinin kabulüne hükmederek, duruşmaya yarına kadar ara verdi.
Öte yandan Kazakistan'da yakalanan davanın firari sanıklardan Enver Kılıç ve Zabit Kişi'nin, Türkiye'ye iadesi için talepte bulunulduğu öğrenildi.
09.11.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Kocaeli 5. Ağır Ceza Mahkemesi'nce Kocaeli Kapalı Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi'ndeki 250 kişi kapasiteli salonda yapılan duruşmaya, tutuklu, tutuksuz sanıklar ve avukatları ile yakınları katıldı.
Duruşmada, müdahil olarak TBMM adına Avukat Ömer Burak Barış, Başbakanlık adına avukatlar Halit Çokan, Emre Arık ve Gül Gülmez hazır bulundu.
SEZAYİ ÖZGÜR ÖZTÜRK
Darbe girişimi sırasında Donanma Komutanlığı'na bağlı TCG Yavuz Gemisi Komutanı olan eski Deniz Kurmay Yarbay Sezayi Özgür Öztürk, savunmasına devam etti.
'Donanma Komutanı gemiye sivil gelince darbeci sandım'
Kendisini arayan eski Kuzey Görev Grup Komutanı Tuğamiral Ayhan Bay'ın eski Donanma Komutanı Oramiral Veysel Kösele ve Komodor Levent Kerim Uça'nın darbeci olduğunu söyleyip etkisiz hale getirilmelerini emrettiğini ve bu emri yerine getirdiğini anlatan Öztürk, 'Donanma Komutanı'nın sivil kıyafetle, lastik bir botla gece yarısı TCG Yavuz Gemisi'ne gelmesi olağan dışı bir durumdu. Kösele'yi gemiye davet eden Uça'nın da sıkıyönetim direktifini okuyunca, 'Hayırlı olsun' demesi, beni iyice şüphelendirdi. Kösele ve Uça'nın darbeci olduğu kanaatine vardım. Bu nedenle onları kamaraya kilitledim.' diye konuştu.
Savunmasının ardından çapraz sorguya alınan sanık Öztürk, savcının, 'Donanma Komutanı'nın sivil kıyafetle geldiğini söyledin. Normalde darbeyi yönetecek bir amiralin resmi üniforma ile gelmesi gerekmez mi? Bundan şüphelenmedin mi?' şeklindeki sorusuna, 'Resmi bir görev veya tatbikat olsaydı, resmi kıyafetle gelmesi gerekirdi. Sivil giyindiği için yadırgadım ve şüphelendim.' yanıtını verdi.
Yine savcının, 'Deniz Kuvvetleri Komutanı'nın, darbenin içinde olmadığını açıklamasına rağmen, siz de bunu bilmenize rağmen geminin uydu sinyal sistemini kapatıp, neden görünmez durumuna geçtiniz? Kösele'nin darbeci olduğuna dair bir eylemi, faaliyeti veya açıklaması oldu mu?' sorularının üzerine Öztürk, şunları söyledi:
'Geminin uydu sistemi kapatarak, geminin radar tarafından tespit edilmesini önledim. Bu darbecilerin bizi bulamaması için bir önlemdi. Çünkü uçaklar alçaktan uçup, her yeri bombalıyorlardı. Gemiye bir saldırı olmaması için bunu yaptım. İyi ki de yapmışım. Bugün olsa yine yaparım. Veysel Kösele'nin darbeci olduğuna dair bir söylemi, eylemi olmadı. Ancak Ayhan Bay bana Genelkurmay Başkanı'ndan emir aldığını söyleyerek, Kösele ve Uça'nın etkisiz hale getirilmesi direktifini verdi.'
Darbecilerin görev verdiği Bay'ın emrini dinlemiş
Sanık Öztürk, Başbakanlık Avukatı Halit Çokan'ın, 'Darbecilerin sıkıyönetim direktifinde, Tuğamiral Ayhan Bay'ın Donanma Komutanlığı Kurmay Başkanı olarak atandığını, Oramiral Veysel Kösele'nin ise görevden alındığını görmüşsün. Peki neden pasif görev verilen Kösele'ye değil de darbecilerin taltif ettiği, görev verdiği Bay'a güvendin. Onun emirlerini yerine getirdin? Bu çelişkiyi açıklar mısın?' şeklindeki sorusunu ise şöyle cevapladı:
'Evet, ben sıkıyönetim direktifindeki görevlendirmeleri gördüm. Bu atamalara hiçbir şekilde itibar etmedim. Beni de ilgilendirmez. Darbenin nasıl yapılacağını ve kimin yapacağını bilmiyordum. Verilen emirleri sorgulamadım, anlam yüklemedim.'
Bir soru üzerine ise Öztürk, 'Ayhan Bay, 'Veysel Kösele'yi öldür' emri verseydi, ben bu emri yerine getirmezdim.' dedi.
Bu arada Mahkeme Heyeti Başkanı, söz alan bazı sanıklara, 'Davayı sulandırmaya çalışmayın. Buna izin vermem.' şeklinde uyarıda bulundu.
Söz alan tutuklu sanık eski Gölcük Deniz Ana Üs Komutanı Tuğamiral Hayrettin İmren, sanık Öztürk'ün, gemiyi Donanma Komutanlığı'na 'ateş emri' olduğu gerekçesiyle getirmediğini söylediğini anımsatarak, 'Biz Donanma'ya ait gemiler için değil, limana yaklaşan sivil unsurlar için ateş emri verdik. Zaten bizde piyade tüfeği var. Onlar da savaş gemilerine zarar vermez.' diye konuştu.
Mahkeme heyeti, diğer sanıkların savunmalarını yapmaları için duruşmaya yarına kadar ara verdi.
10.11.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Kocaeli 5. Ağır Ceza Mahkemesi'nce Kocaeli Kapalı Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi'ndeki 250 kişi kapasiteli salonda yapılan duruşmaya, tutuklu, tutuksuz sanıklar ve avukatları ile yakınları katıldı.
Duruşmada, müdahil olarak Başbakanlık avukatı Halit Çokan da hazır bulundu.
MEFTUN METİN
Duruşmada, darbe girişimi sırasında TCG Yavuz Savaş Gemisi'nin 2. Komutanı görevinde bulunan Kurmay Yarbay Meftun Metin savunma yaptı.
Sanık Metin, darbeci Tuğamiral Ayhan Bay tarafından Gemi Komutanı Sezayi Özgür Öztürk'e verilen ve gemideki kurallara aykırı tüm emir ve talimatları sorgulamadan uyguladığı, darbecilerle hareket ettiği, gemide kendisine yardımcı olan diğer sanıklarla silah zoruyla Donanma Komutanı Oramiral Veysel Kösele ve Komodor Kerim Uça'nın kamaraya kapatılarak etkisiz hale getirdiği, yine silah zoruyla Donanma Komutanı'nın emir astsubayı Yalçın Gül'ün ve koruma astsubayı Ebubekir Öztürk'ü etkisiz hale getirdiği, girdiği yabancı dil sınav puanları arasında anormallikler olduğu, imaj incelemesinde FETÖ/PDY terör örgütü elebaşısı Fetullah Gülen'e ait kitapların ele geçirildiği yönündeki iddiaları kabul etmedi.
'Hiç kimseden sınav soruları almadım'
Metin, suçsuz olduğunu savunarak, her türlü hile ve oyunlarla kendisini kandıran, tuzağa düşüren komutanlarının suçlu olduğunu ileri sürdü.
Yabancı dil sınavından yüksek puan almasıyla ilgili iddiaları yanıtlayan Metin, bugüne kadar ortaokul başta olmak üzere tüm eğitim sürecinde ve 25 yıllık subaylığı sırasında tüm sınavlardan ve eğitimlerden yüksek puan aldığını söyleyerek, 'FETÖ ile bir irtibatım, ilişkim yoktur. Hiç kimseden sınav soruları almadım. Çalışarak başardım. Bugünlere tırnağımla kazarak geldim.' dedi.
Darbeci olmadığını ve darbeye destek vermediğini öne süren Metin, şöyle konuştu:
'Sicil amirim Tuğamiral Ayhan Bay, telefonla arayarak, Genelkurmay Başkanı ve Deniz Kuvvetleri Komutanı'ndan emir aldığını, Donanma Komutanı Oramiral Veysel Kösele ve Komodor Levent Uça'nın darbeci olduğunu söyledi. Onları etkisiz hale getirmemizi emretti. Gemiye lastik bir botla ve sivil olarak gelmesi anormal bir durumdu. Ben de şüphelendim. Kösele ve Uça'yı amiral kamarasına aldık. Kapısını kitledim. Arka kapının da kitlenmesini emrettim. O sırada Kösele'nin koruma astsubayı Ebukebir Öztürk, şehitlikten, ölmekten bahsederek bağırdı. Silah çekti. Biz de onu engellemek için müdahale ettik. O sırada 2 el silah patladı. Biz de daha sonra Öztürk'ü etkisiz hale getirerek, Kösele'nin olduğu kamaranın önünde bulunan su borularına ellerini kablo ile bağladık.'
Uça'nın, sıkıyönetim mesajını ve atamaları gördüğünü ve 'Hayırlı olsun. Otoritenin emrindeyiz.' dediğini iddia eden Metin, bu sözünden dolayı onu ve gemiye çağırdığı Kösele'nin darbeci olabileceğini düşündüğünü anlattı.
'Konforlu bir şekilde misafir ettik'
Kösele ve Uça'yı silah zoruyla kamaraya kilitlemediklerini, sadece bir süre misafir edip, Gölcük'te emniyet güçlerine teslim edeceklerini anlatan Metin, şöyle devam etti:
'Ben Tuğamiral Bay ve TCG Yavuz Gemisi Komutanı Yarbay Sezayi Özgür Öztürk'ün emirlerini uyguladım. Biz darbeye, darbecilere karşı çıktığımızı sanıyorduk. Gemi ve personeli sağ salim birliğe götürmek için çalıştık. Darbeci olduğunu düşündüğümüz Kösele ve Uça'yı kamaraya kapatmamız o gecenin şartlarında gayet normal bir hareketti. Kaldıkları kamara VIP ve lüks bir mekandır. Yiyecek ve içecek vardı. Konforlu bir şekilde misafir ettik. Donanma Komutanı'nın 'Emir komuta bende' şeklindeki mesajını sahte olduğuna inandığım için yayınlamadım.'
Sanık Metin, aramada evinde bulunan flaş bellekte FETÖ elebaşısı Fetullah Gülen'a ait kitap ve dokümanların bulunduğunun doğru olmadığını ileri sürerek, savunmasında, 'Değil Fetullah Gülen'i ve kitaplarını evimde bulundurmak, onu rüyamda bile bulundurmam. Bu, bana yapılan bir kumpastır. FETÖ ile yakından uzaktan bir alakam yok. Okullarında okumadım, dershanelerine gitmedim. Bank Asya'ya hesap açmadım. ByLock kullanmadım. Eşimle katalogdan evlenmedim. 2 yıl arkadaşlığımız olduktan sonra severek evlendim. Eğitim hayatımda ve meslek hayatımdaki başarılarımı çok çalışmaya borçluyum. Ne FETÖ'den ne de başka bir illegal yapıdan ve terör örgütünden soru almadım. Bulunduğum yere tırnaklarımla kazıyarak geldim. Vatanıma, milletime, devletime, TSK'ya ve Atatürk'e bağlı bir subayım.' ifadelerine yer verdi.
İkinci komutanı olduğu TCG Yavuz Gemisi'ni ve personelini zarar görmeden birliğine getirdiğini ve emirleri uyguladığını ileri süren Metin, bu konuda vicdanının rahat olduğunu, beraatını ve görevine dönmeyi istediğini belirtti.
Mahkeme Heyeti Başkanı'nın, 'Hiç mi hata yapmadın? Öz eleştirin yok mu? Hiç pişman değil misin? Neler olup bittiğini öğrenmek için televizyon izlemedin mi?' şeklindeki sorularına Metin, 'Ben emirleri uyguladım. O geceki olağanüstü kaos ortamında yapmam gerekeni yaptım. Televizyon izlemedim, telefonum da yanımda değildi. X-Bant uydu sistemini de darbeciler bizi bulamasın diye kapattırdım.' karşılığını verdi.
Savunmasını tamamlayan sanık Meftun Metin'in çapraz sorgusu devam etti.
'Donanma Komutanı'na silah doğrultmadım'
Mahkeme Heyeti Başkanı'nın, 'Donanma Komutanı Kösele'nin etkisiz hale getirilmesini önceden mi planladınız?' sorusuna Metin, 'Kösele'nin, gemiye binmeden 3 dakika önce darbeci olduğunu öğrendik. Tuğamiral Ayhan Bay, gemi komutanımızı aramış. Genelkurmay Başkanı ve Deniz Kuvvetleri Komutanı'ndan emir aldığını, Donanma Komutanı Kösele ile Komodor Levent Uça'nın etkisiz hale getirilmesi direktifini vermiş. Biz de bu emri uyguladık. Amacımız, Kösele ve Uça'yı kamaraya kilitlemekti. Onları zorlamadım, silahla tehdit etmedim.' yanıtını verdi.
Başbakanlık avukatı Çokan'ın, 'Gemi personeline, 'Arkadaşlar, endişe edilecek bir durum yok. Birbirimize kenetlenmeliyiz. Ailelerinizi telefonla arayın, polis ve askerlerin olduğu yerden uzak dursunlar.' demişsin. Gemiye sabotaj tehditi olduğunu söylediğin halde, neden aileleri asker ve polisin olduğu yerlerden uzak durun şeklinde uyarmalarını istedin. Darbe olduğunu biliyor muydun?' sorusu üzerine Metin, 'Gemi personelinin aileleri merak ve endişe içinde olabilirler diye düşündüm. O yüzden böyle bir konuşma yaptım.' dedi.
Çokan, 'Donanma Komutanı Veysel Kösele'yi darbeci olduğunu düşündüğün için alıkoyarak kamaraya kilitlediğini söylüyorsun ama neden soruşturma safhasındaki ifadelerinde buna değinmedin?' şeklindeki soruyu ise Metin, 'Ben söyleyip söylemediğimi hatırlamıyorum ama Kösele'yi darbeci olduğunu sandığımız için kamaraya kilitledik.' şeklinde cevapladı.
Sanık avukatı Lale Beşe, müvekkilinin sadece emirleri uyguladığını, darbeci ve darbe yanlısı olmadığını savunarak tahliyesini talep etti.
FATİH DALKIRAN
Daha sonra, darbe girişimi sırasında TCG Yavuz Savaş Gemisi Harekat Subayı olarak görev yapan Kurmay Binbaşı Fatih Dalkıran savunma yaptı.
Tutuklu sanık Dalkıran, darbeci Tuğamiral Ayhan Bay tarafından Gemi Komutanı Sezayi Özgür Öztürk'e verilen ve gemideki kurallara aykırı tüm emir ve talimatları sorgulamadan uyguladığı, darbecilerle hareket ettiği, Öztürk ve diğer şüphelilerle Donanma Komutanı Kösele ve Komodor Uça'nın kamaraya kapatılarak etkisiz hale getirilmesi, kamaranın kapısının açılmayacak şekilde dışarıdan bağlanması, yine silah zoruyla Donanma Komutanı'nın emir astsubayı Yalçın Gül'ün ve koruma astsubayı Ebubekir Öztürk'ün silahla 2 kez ateş edilerek etkisiz hale getirilerek Donanma Komutanı'nın bulunduğu kamaranın kapısına kelepçelenmesi ve başında nöbet tutulması eylemlerine katıldığı yönündeki iddiaları kabul etmedi.
Dalkıran, 15 Temmuz sabahı Uça komutasında 4 gemiyle Askeri Deniz Lisesi'ndeki mezuniyet töreninde görev almak üzere İstanbul'a giderek Heybeliada açıklarında demirlediklerini belirterek, 'Normalde akşam Gölcük Donanma Komutanlığı'na geri dönecektik ancak Ayhan Bay, dönüşün iptal edildiğini, gemilerin eğitim amaçlı sabaha kadar Marmara Denizi açıklarında bulunmasını istemiş. Daha sonra Uça'ya, terör tehdidi olduğunu ve en üst seviyede alarm vermesini söylemiş.' şeklinde konuştu.
'Komutan, sıkıyönetim mesajını personelle paylaşmadı'
Akşam saatlerinde gemiye sıkıyönetim direktifi ve atama mesajı geldiğini, gemi komutanının bu mesajı personelle paylaşması gerektiğini anlatan Dalkıran, 'Gemi komutanı bunu yapmadı. Ben herhalde çok gizli bir mesajdır diye düşündüm. Ben sıkıyönetim mesajını görmedim. Darbe olduğunu öğrendiğimde, darbeciler aleyhine tavır aldım. Personele de böyle yapmalarını söyledim.' iddialarında bulundu.
'Kösele darbeci olmadığını söylemedi'
Gemiye, saat 03.00 civarında bir bot geldiğini belirten Dalkıran, gelen kişinin Donanma Komutanı Veysel Kösele olduğunu sonradan öğrendiğini ileri sürerek, şunları söyledi:
'Normal şartlarda, gemiye Donanma Komutanı geldiğinde genel bir anons yapılır. Bu görev geminin en kıdemli subayına aittir. Komodor Uça bu anonsu yaptırmadı. Kösele, kimseye görünmeden gelmiş. Personelin haberi yoktu. Bu bizde şüphe uyandırdı. Kösele, gemiye geldiğinde darbecilerin kim olduğunu personelle paylaşmadı. Darbeye karşı olduğunu söylemedi. Gizlice gelerek, kamarasına girdi. Darbe karşıtı olan bir amiral bunu gemi personeline söylerdi. Niye böyle davrandı bilmiyorum.'
'Bağrışma ve silah sesleri duyduk'
Gemi Komutanı Sezayi Özgür Öztürk'ün, Tuğamiral Ayhan Bay'dan emir aldığını ve tüm sorumluluğun kendisinde olduğunu söylediğini ileri süren Dalkıran, 'O sırada 'Teslim ol, silahını bırak' şeklinde bağrışmalar duydum. Baktığımda Öztürk ve Kösele'nin koruma astsubayı arasında bir arbede yaşanıyordu. O sırada ikinci kez silah patladı. Ben de sakinleştirmeye gittim, arbedeyi önlemeye çalıştım. Benim bu olaylarla bir ilgim yok. Ben zaten görev gereği köprü üstündeydim. Donanma Komuta'nın etkisiz hale getirilmesi ve diğer olaylara karışmadım.' dedi.
'Sen benim emrime giremezsin'
Sabah 07.00 civarında Gemi Komutanı Öztürk'ün, Donanma Komutanı Veysel Kösele'ye, 'Komutanım bir yanlışlık oldu. Özür dilerim. Emrinize girmeye hazırım' dediğini aktaran Dalkıran, 'Kösele, Öztürk'e bağırdı, azarladı. 'Sen benim emrime giremezsin' dedi. Gemiler Gölcük'e geldiğinde gözaltına alındım. Sonra tutuklandım.' ifadelerine yer verdi.
Sanık Fatih Dalkıran, darbeci olmadığını, darbeye destek vermediğini savunarak, adli kontrolle tahliyesini talep etti.
Cumhuriyet savcısı mütalaasında, Fatih Dalkıran ve Meftun Metin'in tahliye taleplerinin reddedilmesine karar verilmesini istedi.
Mahkeme Heyeti, Dalkıran ve Metin'in tahliye taleplerinin reddine karar vererek, duruşmayı 14 Kasım Salı gününe erteledi.
Davanın önceki günkü oturumunda, firari sanıklardan Enver Kılıç ve Zabit Kişi'nin Kazakistan'da yakalandıklarına ilişkin yazı zapta geçirilmiş ayrıca sanıkların Türkiye'ye iadesi için talepte bulunulduğu bildirilmişti. Mahkeme, haklarında tutuklama kararı çıkartılan sanıkların Türkiye'ye iadesi hakkındaki işlemlerin ne durumda olduklarının sorulması için, Adalet Bakanlığı Uluslararası Hukuk ve Dış İlişkiler Genel Müdürlüğü'ne yazı yazılmasını kararlaştırdı.
İDDİANAME
FETÖ elebaşı Fetullah Gülen'in '1' numaralı şüpheli olduğu iddianamede, eski Sahil Güvenlik Komutanı Tümamiral Hakan Üstem, eski Gölcük Deniz Ana Üs Komutanı Tuğamiral Hayrettin İmren, eski Kuzey Deniz Saha Komutanı Kurmay Başkanı Tuğamiral Ömer Faruk Harmancık, eski Güney Grup Görevi Komutanı Tuğamiral Nazmi Ekici, eski Sahil Güvenlik Komutanlığı Harekat Başkanı Süleyman Yarayan, eski Kuzey Görev Grup Komutanı Tuğamiral Ayhan Bay, eski Deniz Hava Komutanı Tuğamiral Tezcan Kızılelma, eski Genelkurmay Konsept Teşkilat ve Harbe Hazırlık Daire Başkanı Gürel Kaynak, eski Gölcük Deniz Ana Üs Komutanlığı İstihbarat Şube Müdürü Muharrem Aslan, eski Harp Filosu Komutanlığı Kurmay Başkanı Murat Erdem ile Donanma Komutanlığı'nda görevli askerlerin 'mahrem abileri' konumundaki 18 sivil ve 1 asker öğretmenin de aralarında yer aldığı 92 şüpheli bulunuyor.
İddianamede, Gülen hakkında, 'cebir ve şiddet kullanarak, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının öngördüğü düzeni ortadan kaldırmaya veya bu düzen yerine başka bir düzen getirmeye veya bu düzenin fiilen uygulanmasını önlemeye teşebbüs', 'silahlı örgüt kurma veya yönetme' ve 'silahla birden fazla kişiyle birlikte yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle kişiyi hürriyetinden yoksun kılma' suçlarından ağırlaştırılmış müebbet ile 19 yıldan 36 yıl altışar aya kadar hapis cezası isteniyor.
Şüpheli askerlerle irtibatlı olan, onları darbe toplantılarına götüren ve kaçtıkları dönemde saklayan, Donanma Komutanlığı'nda görevli askerlerin 'mahrem abileri' konumundaki 18'i sivil, 1'i asker öğretmen ile Donanma Komutanlığı'nda darbe girişimini yönettiği belirtilen tutuklu sanıklar Hakan Üstem, Hayrettin İmren, Ömer Faruk Harmancık, Nazmi Ekici, Süleyman Yarayan, Tezcan Kızılelma, Gürel Kaynak, Muharrem Aslan ve Murat Erdem ile firari sanık Ayhan Bay hakkında ağırlaştırılmış müebbet ile 19 yıldan 36 yıl altışar aya kadar hapis cezası istenen iddianamede, diğer sanıkların ise ağırlaştırılmış müebbet ile 7 yıl 6 aydan 29'ar yıla kadar hapisle cezalandırılmaları talep ediliyor.
Paralel yapı-23 Haziran (2017) 'Kocaeli Darbe Yap./Donanma Komutanlığındaki Eylemler 92 sanık' davası
(12 Kasım 2017, 17:18)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: