Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişimi sırasında Mamak 28. Piyade Tugay Komutanlığına bağlı tank taburu personelinin katıldığı eylemlere ilişkin 64 kişinin yargılandığı davaya, sanık savunmalarıyla devam edildi.
30.09.2017 19:17 Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişimi sırasında Mamak 28. Piyade Tugay Komutanlığına bağlı tank taburu personelinin katıldığı eylemlere ilişkin 64 kişinin yargılandığı davaya, sanık savunmalarıyla devam edildi.
25.09.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 18. Ağır Ceza Mahkemesince Sincan Cezaevi Kampüsü'nde görülen duruşma, sanık eski Uzman Erbaş Mehmet Çınar'ın savunmasıyla başladı.
MEHMET ÇINAR
Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) hiyerarşisinde en alt kademede bulunan biri olarak emirleri sorgulama konumunda olmadığını savunan Çınar, 15 Temmuz akşamı evinde bulunduğu sırada bölük komutanı sanık eski Yüzbaşı Hüseyin Nişancı'nın emriyle birliğe geldiğini söyledi.
Karargaha geldiğinde tankların çalışır vaziyette olduğunu ifade eden Çınar, Nişancı'nın emriyle mühimmat yüklemesi yapıldıktan sonra zırhlı araçlarla karargahtan ayrıldıklarını kaydetti.
Tankta, kendisiyle birlikte eski astsubay Erkan Doğru, eski uzman çavuş Kadir Özsağlam ve er M.Ö'nün bulunduğunu aktaran Çınar, nereye gideceklerine dair bilgisinin bulunmadığını iddia etti.
Daha sonra telsizden görüştükleri Nişancı'nın, Genelkurmay Başkanlığı karargahına saldırı olduğunu, önlem almak için gittiklerini söylediğini bildiren Çınar, bölük komutanı Nişancı'nın görüşmenin devamında, "Engellere takılmayın, barikatları ezerek geçin" talimatı verdiğini aktardı.
Karargaha geldiklerinde cep telefonundan haberlere baktığında Genelkurmay Başkanının kaçırıldığına dair haberleri gördüğünü söyleyen Çınar, ilerleyen saatlerde darbe girişimi olduğu bilgisini alınca kandırıldıklarını anladıklarını ifade etti.
Genelkurmay'da bulunduğu süre boyunca darbe girişimini destekleyecek bir tutum sergilemediğini savunan Çınar, "Komutanların direktifiyle hareket ettik. Darbe olduğunu anlayınca da polise sığındık. Milletimin emrinde bayrağın dalgalandığı her yerde görev yaptım. Bana emir verecek amirleri ben seçemem, terör saldırısına karşı emniyet almak için onların emriyle Genelkurmay'a gittik." ifadelerini kullandı.
MAHMUT ONUR UÇAR
"Barikatlara takılmayın ezerek geçin"
Sanık eski üsteğmen Mahmut Onur Uçar ise 15 Temmuz'da nöbetçi olduğu için karargahta kaldığını söyledi.
Nöbetçi astsubayın kendisine alarm verildiğini bildirmesi üzerine tabur komutanı sanık eski Yarbay Nuri Büyükyazıcı'yı aradığını belirten Uçar, daha sonra karargahta olmayan bölük komutanlarını birliğe gelmeleri için aradığını ifade etti.
Tank sürücülerini de çağırdıktan sonra teçhizatlı olarak içtima alındığını ifade eden Uçar, bölük komutanının Genelkurmay Başkanlığına terör saldırısı olduğunu, olaya müdahale etmek için gideceklerini söylediğini ifade etti.
Uçar, "Kolluk Kuvvetlerinin Toplumsal Olaylarda Desteklenmesi (KOKTOD) protokolü kapsamından bize verilen görev nedeniyle bu emri yadırgamadık. Emir üzerine hazırlıklar yapıldıktan sonra tanklarla karargahtan çıktık." dedi.
Sıhhiye Köprüsüne geldiklerinden telsizden, "Barikatlara takılmayın ezin geçin" anonsunu duyduğunu belirten Uçar, söz konusu ifadenin kim tarafından söylediğini bilmediğini iddia etti.
"Uçaksavarla ateş ettim"
Genelkurmay Başkanlığı karargahına geldiklerinde, tabur komutanı Büyükyazıcı'nın nizamiyeye en yakın tankın kimde olduğunu sorduğunu bildiren Uçar, "Bende olduğunu söyleyince, telsizden ateş emri geldi. A4 makineli tüfeği doldurdum, kalabalık ikiye ayrılmıştı. Hava Kuvvetleri Komutanlığı duvarına doğru ateş ettim. Atışı, saat 12 istikametine, karşıdaki duvara 90 derecelik bir açı ile sağa sola gitmeyecek şekilde yaptım. İlk ateşi karşı duvara attıktan sonra yere ateş ettim. Böylece kurşunlar, yerden duvara sekecek, bize gelecekti. Mermi yorulduğu için halk zarar görmeyecekti." ifadelerini kullandı.
Bir zaman sonra Büyükyazıcı'nın tankı ana nizamiyeden dışarıya çıkartarak Eskişehir yolundaki kamyonlara da ateş etmesi için emir verdiğini söyleyen Uçar, "Tankı söylenen yere çektim. A4 makineli tüfekle söylediği yere 10-15 atım atış yaptım. Atış yaptığım esnada A4 tutukluk yaptı. Uçaksavarla atış yapmamı söyledi ancak o da tutukluk yaptı. Bunun üzerine bölük komutanı Hüseyin Nişancı gelerek tutukluluğu gidermeye çalıştı ancak gideremedi." diye konuştu.
İlerleyen saatlerde mürettebat değişikliği yaptıklarını, tanktan ayrılarak nizamiyeden içeriye girdiklerini anlatan Uçar, sabah saatlerinde polise teslim olduklarını ifade etti.
AHMET ÖZKILIÇ
"Tanımadığım albay ve yarbay tanka bindi"
Sanık eski Yüzbaşı Ahmet Özkılıç ise akşam evinde bulunduğu sırada tabur nöbetçi amiri Üsteğmen Uçar'ın arayarak alarm verildiğini söylemesi üzerine karargaha geldiğini söyledi.
Karargaha geldiğinde kaos ortamını andıran bir koşuşturmacaya şahit olduğunu dile getiren Özkılıç, garajlar bölgesine ulaştığında tankların hazırlandığını ifade etti.
Tabur komutanı Büyükyazıcı'nın kendisine kaç tank hazırlayabileceğini sorduğunu aktaran Özkılıç, gelişmeler hakkında bilgi almak için soru sorduğunda, Büyükyazıcı'nın, "FETÖ üyeleri uçak ve helikopter kaçırarak Genelkurmay Başkanlığına saldırdı. Genelkurmay Başkanı kaçırıldı, Genelkurmaya gitmemiz gerekiyor." dediğini iddia etti.
Bu bilgiyi bölüğündekilerle paylaştığını söyleyen Özkılıç, Genelkurmay Başkanlığına gitmek üzere kışladan ayrılacakları sırada daha önce görmediği bir albay ve yarbayın yanlarına geldiğini belirtti.
Özkılıç, "Bu şahıslar için yanımdaki astsubay bana, 'Komutanım bunlar 4. Kolordu Komutanlığından gelmişler, Genelkurmay Başkanlığına bizimle geleceklermiş. Bize kılavuzlama yapacaklar' dedi. Albay benim, yarbay ise sağımdaki tanka bindi. Benim tankıma binen albay, gözlemci olduğunu, tanktan anlamadığını söyledi." dedi.
- "Tanklar Genelkurmay'ın kapılarını kırarak içeri girdi"
Büyükyazıcı'nın bulunduğu tankı takip ederek kışladan ayrıldıklarını söyleyen Özkılıç, Sıhhiye Köprüsüne geldiklerinde tanklara taş ve şişe atıldığını ifade etti.
Tabur komutanına neler olduğunu sorduğunda, bunların FETÖ taraftarı olabileceğini, durmadan ilerlemelerini istediğini ifade eden Özkılıç, Genelkurmay Başkanlığına geldiklerinde silah seslerinin duyulduğunu anlattı.
Karargah girişinin araçlarla kapatıldığını, Büyükyazıcı'nın telsizden nizamiyeyi kapatan otobüsün sürüklenerek içeri girilmesi emrini verdiğini ifade eden Özkılıç, kapıların tanklar tarafından kırılmasıyla içeri girdiklerini söyledi.
Bu sırada içeriden kendilerine ateş edilmesi nedeniyle havaya birkaç el ateş ettiğini kaydeden Özkılıç, karargahta özel kuvvetler mensubu askerlerin yanı sıra, Kara Harp Okulu öğrencileri, Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alay Komutanlığı personeli ile birçok birlikten askerin bulunduğunu ifade etti.
Bu tablo karşısında karargahta büyük bir belirsizliğin hakim olduğunu, kimin darbeci olduğunun anlaşılmasının mümkün olmadığını savunan Özkılıç,
"Süleyman uzman bana, 'Komutanım, Başbakan televizyonda FETÖ'cülerin bir kalkışma içinde olduğunu söylüyor' dedi. Bu bilgiyi tabur komutanıyla paylaştım. Komutan da 'Evet, FETÖ'cülere karşı buraya gedik ya' dedi." ifadelerini kullandı.
İlerleyen saatlerde Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar'ın koruma astsubayı olduğunu söyleyen Mahir isimli bir askerin kendilerine darbe girişimi olduğunu, kandırıldıklarını söylediğini aktaran Özkılıç, bunun üzerine polise teslim olduklarını söyledi.
26.09.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 18. Ağır Ceza Mahkemesince Sincan Cezaevi Kampüsü'nde görülen duruşmaya, sanıklar, yakınları, müştekiler ve taraf avukatları katıldı.
Mahkeme Başkanı Mustafa Çorumlu, eski yüzbaşı Fatih Anaz dışındaki sanık savunmalarının alındığını belirterek, ilk savunma için avukatlara söz vereceğini söyledi.
Tensip tutanağına göre avukatların yarına kadar savunmalarını tamamlamaları halinde, perşembe günü davanın ilk ara kararı açıklanacak.
Bugüne kadar görülen duruşmalarda sanıkların önemli bir kısmı, Genelkurmay Başkanlığı karargahına terör saldırısı olduğu gerekçesiyle sanık eski tank tabur komutanı yarbay Nuri Büyükyazıcı'nın emriyle kışladan ayrıldıklarını ifade etti.
Darbecilere karşı direnen vatandaşların ördüğü barikatları, tanklarla "eze eze geçilmesi" talimatını aldıklarını belirten sanıklar, başka birlikten gelen ve daha önce görmedikleri kimi subayların halka doğrudan ateş ettiklerini kaydetti.
Sanık Yarbay Büyükyazıcı da ifadesinde, 15 Temmuz akşamı tugay harekat merkezinden aranarak, Genelkurmay Başkanlığına düzenlenen terör saldırısına müdahale etmesi için kendisine emir verildiğini, olayın ciddiyetinden dolayı bu emri, tugay komutanına teyit ettirme gereği duymadığını savundu.
Emir doğrultusunda mühimmat dolu 15 tankla Genelkurmay Başkanlığına gittiğini ifade eden Büyükyazıcı, bu süreçte can ve mala verilen zarardan sorumlu tutulamayacağını belirterek, tankların polis araçlarını ezerek geçmesi için talimat verdiğini kabul etti.
27.09.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 18. Ağır Ceza Mahkemesince Sincan Cezaevi Kampüsü'nde görülen duruşmaya, sanıklar, yakınları, müştekiler ve taraf avukatları katıldı.
FATİH ANAZ
Duruşmada, görev yeri olmadığı halde 28. Piyade Tugay Komutanlığına gidip, oradan da tankla Genelkurmay Başkanlığına geçen sanık eski öğretmen yüzbaşı Fatih Anaz hakim karşısına çıktı.
Mahkeme huzurundaki beyanlarının esas alınmasını talep ederek savunmasına başlayan Anaz, olay tarihinde Kara Kuvvetleri Komutanlığı Personel Temin Merkezi Başkanlığında öğretmen subay olarak görev yaptığını söyledi.
15 Temmuz'da kendisi gibi öğretmen sanık eski binbaşı Abdullah Çakır'ın akşam saatlerinde yemek için dışarıda buluşmayı teklif ettiğini belirten Anaz, Çakır ile Bahçelievler'de buluştuklarını aktardı.
Çakır'ın kendisine alarm verildiğini söylemesi üzerine üniformalarını giyerek 4. Kolordu Komutanlığı karargahına gittiklerini, buradan da 28. Piyade Tugay Komutanlığına geçtiklerini ifade eden Anaz, garajlar bölgesine geldiklerinde tankların çalışır vaziyette olduğunu kaydetti.
Yarbay rütbeli bir kişinin bütün rütbelileri etrafına toplayarak Genelkurmay Başkanlığına saldırı olduğunu, buna karşı güvenlik önlemi almak için karargaha gidileceğini söylediğini iddia eden Anaz, "Herkes tanklara bindi, ben ve Abdullah binbaşı kaldık. Yarbay ikimizin de tanka binmesini istedi. Ben de Asteğmen Ersel Yaşar'ın tankına bindim. Sadece mutlak itaatle hareket ederek gittim." dedi.
"Misafir yolcu"
Sanıkların iddia ettikleri gibi tank komutanlığı yapmadığını, emir komutanın kendisinde olduğuna yönelik bir açıklamasının bulunmadığını öne süren Anaz, "Çünkü ben bir öğretmen subayım, daha önce tanka binmemiş bir kişi olarak böyle bir görevin icra edilmesi mevzuata aykırıdır. Hayatımda ilk kez bir tankın üstüne çıktım. Tank komutanı olduğum kabul edilerek suçlamalar yöneltilmiştir. Ben sadece misafir yolcu olarak bindirildim. Tank komutanı olarak atanmam mümkün değildir." iddiasında bulundu.
Tankta doldurucu bölümünde bulunduğunu, zırhlı araçlar içinde personel arasında iletişimi sağlayan telsiz başlığının bulunmadığını öne süren Anaz, tankın hareket etmesiyle ortaya çıkan yoğun gürültü nedeniyle mürettebatla irtibatının koptuğunu savunarak, "Kapalı bir kutu içinde olduğumdan ses ve görüntü irtibatım yoktu. Kimseyle iletişime geçemedim, telsizleri olan emir komuta zinciri içindeki tabur, bölük ve tank komutanın ne konuştuklarını bilmiyordum." savunmasını yaptı.
Genelkurmay Başkanlığı karargahına geldiklerinde tanka ateş edilmesi nedeniyle endişelendiğini, sabah saatlerine kadar tanktan ayrılmadığını iddia eden Anaz, bu süre zarfında kimseye emir vermediğini, kimseden de emir almadığını söyledi. Asteğmen Ersel Yaşar'ın telefonuna gelen mesajla sabah saatlerinde darbe girişiminden haberdar olduklarını öne süren Anaz, "Ersel, telefonuna gelen mesajı bize geç iletti. Bu da darbecilerle birlikte olduğunu gösteriyor. Kendisinden şikayetçiyim." dedi.
Bunun üzerine söz alan Asteğmen Yaşar ise "Vatani görevini yapmaya gelen bana darbeci dediniz, yaptığınız bir yüzbaşıya yakışıyor mu?" diyerek tepki gösterdi.
Savunmasını tamamlayan Anaz, çapraz sorgu sırasında mahkeme heyeti, sanıklar ve avukatlarının sorularına cevap verdi.
"Darbe girişimini önceden biliyor muydun?"
Mahkeme Başkanı Mustafa Çorumlu'nun, "O gece bazı şeyleri hatırlamadığını söylüyorsun. Senin içinde bulunduğun tank, birden fazla kişinin ölümüne, yaralanmasına neden oldu, bunu hatırlıyor musun?" sorusuna Anaz, "Sıhhiye Köprüsü'ne geldiğimizde kapaklar kapatıldı. Genelkurmay'a kadar açılmadı. Dışarıyla ilişkim yoktu, doldurucuda oturduğum için etrafımı görmüyordum." cevabını verdi.
Mahkeme Başkanı Çorumlu, sanığın hazırlık aşamasındaki bütün ifadelerinde "15 Temmuz'da alarm verileceği" şeklinde beyanda bulunduğunu belirterek, "O güne dair ortada bir hareket yokken yani darbe teşebbüsü başlamadan alarm verileceğini söylüyorsun. Darbe girişimi olacağını önceden biliyor muydun?" sorusunu yöneltti.
Söz konusu ifadeyi sehven kullandığını savunan Anaz, tanka binmesi için kendisine kimin emir verdiği sorusu üzerine de amiri sanık eski binbaşı Çakır ile hareket ettiğini söyledi.
Anaz, sanık avukatı Ayşenur Bozdoğan'ın "Vatan ve millet sevgisiyle tanka bindiğinizi söylediniz. Ancak bir yüzbaşı olmanıza rağmen terör saldırısı olduğunu bildiğiniz bir ortamda sabaha kadar misafir olarak tankta kalmanız çelişki değil mi?" sorusuna, "Bulunduğunuz yer ve konuma göre rütbenin önemi değişir." cevabını verdi.
"Bunların hepsi mi tesadüf?"
Sanık avukatı Hüseyin Aygün de "Ölüm ve yaralanmalara en çok sizin bulunduğunuz tank sebep oldu. Görevli olmadığınız bir başka birlikte tanka biniyorsunuz. Bu tugayla ilginiz yok. Bunların hepsi tesadüf mü?" sorusunu yöneltti.
Anaz, soru sorulmadan önce avukatların kendisiyle empati yapmasını isteyerek, "Tankın içine girip de ne gibi bir atraksiyon içinde olabileceğim bekleniyor. Ben tank komutanlığı yapmadığımı, ilk kez tanka bindiğimi söyledim. Buna rağmen nasıl yönlendirme yapabilirim ki?" ifadelerini kullandı.
Bir başka avukatın 4. Kolordu Komutanlığına hangi güzergahı kullanarak gittiklerini sorması üzerine Anaz, Cebeci'den gittiklerini söyledi.
Aynı avukat, birlikte karargaha gittikleri Çakır'ın ise Konya yolu istikametinden gittiklerini söylediğini hatırlatarak ciddi bir çelişkinin ortaya çıktığını, bunu mahkeme heyetinin dikkatine sunduğunu ifade etti.
Sanık uzman erbaş Sinan Gün de Anaz'ın askerlik hayatı boyunca alarm verilmesine şahit olmadığını söylediğini aktararak, "TSK'da erden rütbelilere kadar herkes alarmı bilir. Siz 11 yıllık subay olmanıza rağmen alarmı hiç mi görmediniz, bilmiyorsunuz?" diye sordu.
Sanık Anaz da "Hayır, daha önce hiç alarm görmedim." dedi.
Sanık avukatı davadan çekildi
Çapraz sorgudan sonra Mahkeme Başkanı Çorumlu, savunma için sanık avukatına söz hakkı verdi.
Anaz'ın avukatı İnanç Görür, sanığın iddianamenin kendisine geç ulaştırıldığını söylediğine işaret ederek, iddianameyi kendisine 20 Temmuz 2017'de verdiğini ifade etti. Avukat İnanç, zorunlu olarak tahliye talebinde bulunacağını söyleyerek, bir başka meslektaşıyla Anaz'ın avukatlığından çekildiklerini kaydetti.
Bu sırada müşteki ve sanık yakınları, avukatın bu çıkışını alkışladı.
Mahkeme Başkanı Mustafa Çorumlu, sanık ve avukatların savunmalarının tamamlandığını belirterek, cumhuriyet savcısından ara karar için mütalaa istedi.
Savcı, darbe girişimi sırasında vatani görevini yaparken tutuklanan sanık erlerin tahliye edilmesini, diğer sanıkların ise tutukluluk hallerinin devamını talep etti.
Mahkeme heyeti, duruşmaya verilen aradan sonra ara kararını açıkladı ve "tutuklu kaldıkları süre göz önüne alınarak" olay tarihinde er olan 11 sanık hakkında yurt dışı yasağı konularak tahliye kararı verdi.
Sanıkların mal varlıkları üzerindeki tedbirlerin kaldırılması yönündeki talepleri reddeden mahkeme, bazı isimlerin tanık olarak dinlenmesini kararlaştırdı.
"ByLock" kullanıcısı olduğu tespit edilen sanık eski Yarbay Bayram Kılıç'ın yazışma içeriklerini isteyen mahkeme, aynı zamanda bütün sanıklara ait MASAK ve HTS kayıtlarının dava dosyasına kazandırılması için ilgili kurumlara müzekkere yazılmasını kararlaştırdı.
Suçtan zarar görenlerin davaya katılma taleplerini yerinde bulan mahkeme, duruşmayı 11 Aralık'a erteledi.
DAVA
İddianamede, sanıkların, "anayasayı ihlale teşebbüs etme", "suçu işlemeyi kolaylaştırmak için öldürme", "suçu işlemeyi kolaylaştırmak için öldürmeye teşebbüs etme", "korku yaratabilecek tarzda silahla ateş etme", "kamu malına zarar verme" ve "mala zarar verme" suçlarından ayrı ayrı cezalandırılmaları talep ediliyor.
Mamak 28. Mekanize Tugayına bağlı tank taburundan "askeri darbeyi başarmak üzere" Genelkurmay Başkanlığı Karargahına 15 tank sevk edildiği kaydedilen iddianamede, bu tankların bir kısmının konvoy halinde gittiği, bir kısmının ise Kızılay'dan itibaren değişik sokak ve caddelerde kaybolduğu anlatılıyor.
Tanktakilerin, kendilerine engel olmaya çalışan sivillere ateş ederek öldürme ve yaralama fiillerini işlediği belirtilen iddianamede, Genelkurmay Başkanlığı önündeki alt geçitte sürücüsünün, namlusuna hasar görmüş polis aracını takıp insanların üzerine sürdüğü tankın plakası ve içindekilerin kesin olarak tespit edildiği bildiriliyor.
İddianamede, mal ve araçları zarar gördüğünden Genelkurmay Başkanlığı, Hava Kuvvetleri Komutanlığı, Emniyet Genel Müdürlüğü ve Ankara Büyükşehir Belediyesi "mağdur" olarak yer alırken, tankların üzerilerine sürülmesi veya ateş edilmesi sonucu öldürülmeye teşebbüs edilen 72 kişi ile olay gecesi araçları zarar gören 24 vatandaş müşteki olarak sıralanıyor.
Paralel yapı-15 Temmuz (2016)-28 Nisan (2017) 'Ankara 64 sanık Mamak 28. Mekanize Tugayı Darbe Yap.' davası
(30 Eylül 2017, 19:17)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: