İstanbul'da, Kapatılan "Zaman Gazetesi"nin eski yazarları ve yöneticilerine yönelik FETÖ üyeliği ve 17 sanıklı davada Ahmet Altan, Mehmet Altan, Nazlı Ilıcak'ın aralarında bulunduğu 6 sanığın tutukluluklarının devamına karar verildi. Davada sanıklalrın "Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya çalışmak", "Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya çalışmak" ve "Türkiye Büyük Millet Meclisi'ni ortadan kaldırmaya çalışmak" suçlamalarıyla üçer kez ağırlaştırılmış müebbet ve "Silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleme" suçlamasıyla da 15 yıla kadar hapis cezası isteniyor.
23.09.2017 21:46 İstanbul'da, Kapatılan "Zaman Gazetesi"nin eski yazarları ve yöneticilerine yönelik 17 sanıklı davada Ahmet Altan, Mehmet Altan, Nazlı Ilıcak'ın aralarında bulunduğu 6 sanığın tutukluluklarının devamına karar verildi.
19.09.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
FETÖ'nün medya yapılanması davasında alınan tahliye taleplerinin ardından görüşü sorulan duruşma savcısı tutuklu sanıkların tutukluluk hallerinin devamına karar verilmesini talep etti.
Firari 10 sanığın dosyasının ayrılmasını da talep eden savcı Nurettin Veren'in tanık olarak dinlenmesinden vazgeçilmesini talep etti.
Verilen kısa aranın ardından kararını açıklayan mahkeme heyeti sanıklar Mehmet Altan, Ahmet Altan, Nazlı Ilıcak, Yakup Şimşek, Fevzi Yapıcı ve Şükrü Tuğrul Özşengül'ün tutukluluk halinin devamına karar verdi.
Ayrıca dosyanın esas hakkında mütalaanın hazırlanması için savcıya gönderilmesine karar verildi.
Duruşmadan detaylar
Çağlayan'daki 26. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen Ahmet Altan, Mehmet Alkan ve Nazlı Ilıcak'ın davasının ikinci duruşması başladı. Mehmet Altan'ın evinde bulunan 6 adet F serisi 1 dolar da mahkemeye getirildi ve kayda geçirdi. Mehmet Altan Silivri Cezaevi'nden duruşmaya getirilirken Ahmet Altan SEGBİS'le katılıyor.
Duruşmanın başlamasıyla birlikte mahkeme başkanı, dosyaya gelen evrakları okudu. Başkan, yazar Nurettin Veren'in 'tanık' sıfatıyla ifadesinin alınması için, Kırklareli Ağır Ceza Mahkemesi'ne yazılan yazıya cevap geldiğini, ancak gizli tanık 'Söğüt'ün ifadesinin alınması için ilgili yerlere yazılan yazıya cevap verilmediğini söyledi. Dosya kapsamında haklarında yakalama kararı çıkarılan 10 sanığın yakalama emirlerinin infaz edilemediğini hatırlatan başkan, sanık Mehmet Altan'dan ele geçirilen 6 adet ABD Dolarının adli emanetten çıkarıldığını söyleyerek, mühürlü zarftaki banknotları inceledi. Banknotların seri numaraları zapta geçirildi.
NAZLI ILICAK
Daha sonra sanık Nazlı Ilıcak'a söz veren başkan, gelen evraklara ilişkin bir diyeceği olup olmadığını sordu. Nazlı Ilıcak, 3 ay önceki ilk duruşmada suçsuzluğu konusunda mahkemeyi ikna etmeye çalıştığını belirterek, "Duruşma sonunda suçlamaya ilişkin somut deliller bulunduğu gerekçesiyle tahliye kararı vermediniz. 3 aydır cezaevinde benim darbeyi bildiğim ve bu kasıtla zemin hazırladığıma ilişkin somut delil nedir diye düşünüyorum. Darbe olsa ben bakan mı olacaktım? Himmet paralarını cukkalayıp kendime menfaat mi sağlayacaktım? Kaç yaşına geldim, kimseden menfaat sağlamadım. Bu yüzden ben cezaevindeyim. Sağlayanlar içerde değil zaten, dışarıda" dedi.
Bunun üzerine mahkeme başkanı Ilıcak'a "Kimden bahsediyorsunuz? İsim zikredebilir misiniz?"diye sordu. Ilıcak ise, "Bilen biliyor. Genel anlamda söyledim. Sadece FETÖ'den menfaat sağlayanlardan bahsettim" diyerek herhangi bir isim vermedi.
"Attığım 11 tweetle, 1 kar topu fotoğrafıyla darbenin asli faili olmuşum"
İfadesine devam eden Ilıcak, "İddianameye göre, ben attığım 11 tweetle, 1 kar topu fotoğrafıyla darbenin asli faili olmuşum. Benim hakkımda cumhurbaşkanına hakaretten açılmış hiçbir dava yok. İddianamede, cumhurbaşkanına hakaretvari cümleler kullandığım yazılmış. Dosyadaki firari sanıklar darbeyi çağrıştırıcı ifadeler kullanmış olabilirler. Ben hangi cümlelerimle yapmışım bunu?" diyerek, dosyanın firari sanıkları Bülent Keneş, Abdülkadir Balcı, Emre Uslu, Osman Özsoy ve Tuncay Opçin'in iddianamede yer alan söylemlerini hatırlattı.
"En yanlış insana bu darbeyi yamadınız"
Ilıcak, sanıklardan yalnızca Ahmet ve Mehmet Altan'ı tanıdığını söyleyerek, diğer sanıklara aynı dosyada olmasını eleştirdi. "Ben zaten niye bunlarla birlikte yargılandığımızı anlamadım. Yassıada'da Menderes ve arkadaşlarının başına gelenlerle, burada gazetecilerin başına gelenler aynı şey. Yassıada mukayesesini tarih tekerrür etmesin diye yaptım. En yanlış insana bu darbeyi yamadınız. 27 Mayıs'tan beri ben darbelerden nefret ederim. Her fırsatta darbe karşıtı yazarım. İddianamede FETÖ'nün amacına da hizmet ettiğim söyleniyor. 28 Şubat'ta canımı dişime taktım, karşı çıktım. Hatta işten ayrılmak zorunda kaldım. Zekeriya Öz, Oda TV operasyonunu başlattığında o dönemin Adalet Bakanı'nı aradım. Öz'e soruşturma açılamaz mı diye sordum. Açılamıyormuş" ifadelerini kullandı.
Nazlı Ilıcak ilk duruşmada tahliye edilmemesine sitem ederek şunları söyledi;
-Benim darbeyi önceden bildiğimi, darbeye nasıl zemin hazırladığımı, niçin darbe yapmak isteyebileceğimi de kanıtlamak zorundasınız. Ben Bank Asya'dan krediyle villa mı aldım? Menfaat peşindekiler hapiste değil. Ben hiçbir zaman menfaat peşinde olmadım.
-Zekeriya Öz'le kartopu fotoğrafı, Bugün gazetesinden aldığım 15 aylık maaş darbeye teşebbüsün somut delili midir? Darbe suçlarında cebir, şiddet aranması lazım. Ben 11 tweetle bir kartopu fotoğrafıyla "darbenin aslî unsuru" olmuşum.
-Yassıada'da “manevi cebir” diye bir yorum getirilmekle Menderes ve arkadaşları mahkum edildiler.
-İddianamede bazı doğrular da var. Mesela Bülent Keneş'in, Kerim Balcı'nın, Emre Uslu'nun darbe çağrışımlı tweetleri. FETÖcüler! Firari sanıkların tweetlerini okuyarak onları darbecilikle suçluyor: "Mesela Tuncay Opçin. Bunlar darbeyi biliyor, hepsi kaçmış."
Yassıada'da Menderes ve arkadaşlarının başına gelenle bugün biz gazetecilerin başına gelen aynı şey. Yassıada'yla mukayeseyi tarihten örnek alınsın diye yaptım. Biz gazeteciler suç teşkil etmeyen yazılarımızla yargılanamayız. Savcının "darbeyi çağrıştırıcı" dediği cümle hangisi? Somut cümle göstermiyor. Hep toptan konuşuyor. Darbeyi ne zaman övmüşüm ben?
-Ben Ahmet Altan Mehmet Altan dışında birlikte yargılandığım kimseyi tanımıyorum. Ben niye öteki insanlarla birlikte yargılanıyorum? Ben önce “terör örgütü üyeliğinden” tutuklandım. Sonra bu örgütle alakam olmadığı ortaya kondu ama bu kez de darbecilik yamandı.
-FETÖnün 17-25 Aralıktaki amacı hükümete ayar çekmek olabilir. Benim amacım bu değildi. AK Partiyi destekleyen bir yazar olarak davrandım
Nazlı Ilıcak mahkeme başkanı tarafından sık sık konuşmasını kısa yapması konusunda uyarıldı. Ilıcak'ın konuşması devam ederken mahkeme başkanı duruşmaya öğle arası verdi. Saat 14.00'dan sonra duruşma Ilıcak'ın savunması ile devam edecek.
ILICAK AĞLADI
Duruşmanın öğleden sonraki oturumunda savunmasına devam eden Nazlı Ilıcak, "Hakkımda karar verirken FETÖ ile cemaat arasındaki farkı gözetin lütfen. Bu yapı bir terör örgütünden çok daha tehlikeli. Bir terör örgütü darbe yapabilir mi? Bir terör örgütü devletin bütün kurumlarının gizlice ele geçirebilir mi? Ben bu örgütün gerçek yüzünü geç anlamış olabilirim ama katiyen suç işlemek kastıyla hareket etmedim" dedi.
Ilıcak, "Çocuklarıma yük olmaktan yoruldum. Cezaevinde olmaktan yoruldum. Burada sürekli suçsuzluğumu anlatmaktan yoruldum. Tahliyemi talep ediyorum." diyerek, gözyaşı döktü. Ilıcak, mahkeme heyetine, "Kusura bakmayın, çocuklarımdan söz edince göz yaşlarımı tutamadım." dedi.
Ilıcak, "Memleketimi seviyorum. 40 yıldır gazeteciyim, 70 yaşını geçtim hiçbir zaman ülkemin dışında yaşamak istemedim. Bundan sonra da kaçma niyetim yok. Delilleri karartma şüphesi yok asla. Digitürk'ü iptal etmedim, Bankasya'da hesabım yok. Samanyolu'nda çalışmadım. Ben hiçbir zaman tercih etmedim buralarda çalışmayı. Özgürce yazamayacağımı biliyordum. Mücadeleci bir yapım var. Çocuklarıma yük olmaktan yoruldum. Cezaevinde olmaktan yoruldum. Burada sürekli suçsuzluğumu anlatmaktan yoruldum. Tahliyemi talep ediyorum." dedi.
ALTAN KARDEŞLER
Nazlı Ilıcak'ın ardından ifade veren Ahmet Altan, "Ben sizin sanığınız değilim" başlıklı 6 sayfalık savunma metnini okudu. Ahmet Altan yargıçları 'tanrıya' benzettiği ifadesinde onlara seslendi.
"Tanrı yalan söyleyemez" diyerek savunmasına başlayan Ahmet Altan şunları söyledi;
-"Tanrı yalan söylemez. Yalan söylediğinde tanrılık vasfını kaybeder. Milyonlarca insanı biraraya getiren o dürüst güç, o güven kaynağı ise yargıçlardır. Yargıçsız millet, yargıçsız devlet olmaz. Yargıcı yargıç yapan onun neredeyse tanrısal bir dürüstlüğe sahip olmasıdır. Bir yargıç mahkemede yalan söylediğinde kendi yargıçlık vasfıyla birlikte, devleti de yok eder."
-Açık ve net söylüyorum. Tek bir kanıt gösterin, temyiz hakkımdan vazgeçeceğim. Ya kanıt göstereceksiniz ya yargıçlık vasfını kaybedeceksiniz, sizinle birlikte devlet devletlik vasfını yitirecek.
-Kendiniz ve devletiniz hakkında bir karar verme sorumluluğuyla karşı karşıyasınız. Sizden çok daha tecrübeli, yaşlı bir yazar olarak size tavsiyem kendinizi, mesleğinizi, devletinizi kurtarmanızdır."
Ahmet Altan'ın savunmasının ardından duruşma salonunda bulunan Mehmet Altan ifadesini verdi. Mehmet Altan evinden çıkan F serisi 1 dolarlar için şunları söyledi;
-Yırtık, eski seyahatlerden kalan 1 dolara beyhude bir anlam yükleme çabası var. Ben örgüt üyesi olmadığıma göre, F serisi 1 doları neden, niçin, hangi maksatla saklayacağım? Bu 1 dolar medyaya, soruşturmanın gizliliği çiğnenerek, dolardaki yırtık memurun parmağıyla kapatılarak servis edilmiştir.
-Hayatımda gayrimeşru hiçbir işin içinde bulunmadım. Kılım kıpırdamaz, ne kaçması? Benim gibi suçlanan birçok sanık tutuksuz olarak yargılanıyor. O hâlde, ortada keyfi bir tutum mu var?
AHMET ALTAN
Duruşmaya SEGBİS aracılığıyla katılan gazeteci-yazar Ahmet Altan ise devleti devlet yapanın yargıçlar olduğunu vurgulayarak "Yargıçlık vasfını kaybeden bir yargıç görevine devam ederse, onu o görevde tutan devlet de devlet olma vasfını yitirir. Bir yargıç mahkemede yalan söylediğinde kendi yargıçlığıyla birlikte devleti de yok eder. Bir yıl önce Mehmet Altan'la birlikte darbecilere subliminal mesaj verme suçlamasıyla gözaltına alındık. Sonra bu gülünç iddia ortadan kayboldu ve biz 15 Temmuz'da darbe yapmak ve hükümeti silahla devirmeye kalkışma suçundan tutuklandık. Biz silahlı darbe yapmışız. İsnat edilen suç bu. Hakkımızdaki bu tuhaf iddialarla ilgili bir tek somut kanıt gösterin, ben bir daha savunma yapmayacağım ve hakkımda en ağır hüküm verilse bile temyize gitmeyeceğim. Çok net söylüyorum. Tek bir kanıt gösterin, temyiz hakkımdan vazgeçeceğim. Ömrümün geri kalanını bir hapishane hücresinde sessizce geçirmeye razı olacağım" dedi.
"15 Temmuz'da silahlı darbe yaptığımızın somut kanıtlarını bize ve dünyaya gösterin. Gösteremeyeceksiniz. Öyle bir kanıt olmadığını siz de biliyorsunuz, ben de biliyorum. Çünkü bu iddialar baştan aşağı yalan" diyen Altan, "Eğer kanıtsız bir şekilde bizi yargılamayı ve hapsetmeyi sürdürürseniz, yargıyı ve devleti yok edeceksiniz. Çok ciddi bir suç işleyeceksiniz. Türkiye, suçluların suçsuzları yargıladığı bir haydutluk ve zorbalık cangılı olacak" şeklinde konuştu.
MEHMET ALTAN
Daha sonra Mehmet Altan savunmasını yaptı. Savunması için gerekli olan kitaplarına ve belgelerine cezaevinde el konulduğunu söyleyen Mehmet Altan, "Darbeyi nasıl biliyoruz, bunun hiçbir kanıtı yok. İspatı yok" dedi. Altan, "İddianamenin çıkış noktası televizyon programındaki konuşmalara göre darbeyi bildiğimizdir, savcıya göre darbe olabileceğini söylüyorsak darbeciler ile iştirak halimiz vardır. Yoksa darbe olabileceğini nasıl söyleriz? Hukuktan ayrılmanın ağır neticeleri olacağını 1990 yılından beri darbeleri yazan, anlatan 40 yıllık hoca ve bir yazar, bir gazeteci düşünemez, öngöremez öyle mi?" ifadelerini kullandı.
Altan, iddianamede aleyhine delil olan 1 dolar için ise şunları söyledi: "Bugün sizin de gözlerinizle göreceğiniz gibi, yırtık, tedavülden kalkmış, koridordaki vestiyerde kullanılmayan yıpranmış bir kadın çantasında eski seyahatlerden unutulmuş, F serisi 1 dolara beyhude bir anlam yükleme çabası görülmektedir. Ancak bu iddianamenin özelliği zaten budur. Ayrı bir yerde, özel olarak muhafaza edilmesi söz konusu değil, odamdaki küçük miktardaki dövizler gibi, eski, yırtık, tedavülden kalmış bir seyahat bakiyesi olduğu aşikardır. Ben örgüt üyesi olmadığıma göre, F serisi 1 doları neden, niçin, hangi maksatla saklayacağım. Anlamı ne olacak? Doğrusu, bir iddianame daha ciddi olmak zorunda değil midir? İkincisi, 15 Temmuz sonrası 1 dolar bulundurmak suç aleti silah bulundurmaktan daha tehlikeli bir hale gelmişti. Gizli saklı bir işim olsa, ben 1 dolarları neden tutayım?"
Benzer suçlardan yargılanan birçok sanığın tutuksuz yargılandığına da değinen Mehmet Altan, "Amaç bireysel olarak zulüm etmek ise bu hukukun dışında bir durum, ona bir şey diyemem. Ama ben mahkemelere, yargıya ve yargı bürokrasisine hala güvenmek istiyorum. Adil, yansız, bağımsız, objektif ve hukuktan yana olduklarına inanmak istiyorum. Gerisi kararlara imza atanların bileceği iş. Ben sizin meslek hayatınız kadar hocalık yaptım. 30 yıllık profesörüm. Ben neden FETÖ'nün medya ayağıyım. Ben İstanbul Üniversitesinde hocayım, profesörüm" dedi. Duruşmaya ara verildi.
Mehmet Altan ile Ahmet Altan'ın savunmalarının ardından avukatları mahkemeden müvekkillerinin serbest bırakılmasını istedi.
Duruşmada tutuklu sanıkların ve avukatlarının beyanlarının ardından, savcının taleplerle ilgili görüşü alındı. Savcı, tutuklu sanıkların bu hallerinin devamını ve firari sanıklarla ilgili dosyanın ayrılarak başka bir esasa kaydedilmesini talep etti.
Firari sanıkların dosyası ayrıldı
Taleplerle ilgili kararını açıklayan mahkeme heyeti, delil durumu, kaçma şüphesinin varlığı ve haklarında öngörülen ceza miktarını dikkate alarak, tutuklu sanıklar Nazlı Ilıcak, Ahmet Altan, Mehmet Altan, Yakup Şimşek, Fevzi Yazıcı ve Şükrü Tuğrul Özşengül'ün bu hallerinin devamına hükmetti.
Haklarında yakalama kararı çıkarılan firari sanıklar Ekrem Dumanlı, Osman Özsoy, Emre Uslu, Tuncay Opçin, Abdulkerim Balcı, Bülent Keneş, Faruk Kardıç, Mehmet Kamış, Şemsettin Efe ve Ali Çolak'ın henüz yakalanamamış olmasını göz önüne alan heyet, bu sanıkların dosyasının ayrılarak başka bir esasa kaydedilmesini de karara bağladı.
Daha önce tanık olarak dinlenilmelerine karar verilen gizli tanık "Söğüt" ve Nurettin Veren ile ilgili bu duruşmada diğer mahkemelere yazılan talimatlara cevap verilmediğini belirten heyet, bu tanıkların dinlenilmesinden vazgeçme kararı aldı.
Mütalaanın hazırlanması için dosyanın İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'na gönderilmesine karar veren mahkeme heyeti, duruşmayı 13 Kasım'a erteledi.
NEYLE SUÇLANIYORLAR?
Ahmet Altan, Mehmet Altan ve Nazlı Ilıcak hakkında “Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya çalışmak”, “Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya çalışmak” ve “Türkiye Büyük Millet Meclisi'ni ortadan kaldırmaya çalışmak” suçlamalarıyla üçer kez ağırlaştırılmış müebbet ve “Silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleme” suçlamasıyla da 15 yıla kadar hapis cezası isteniyor.
Davada Altan kardeşler ve Ilıcak'a ek olarak Ekrem Dumanlı, Emrullah Uslu, Tuncay Opçin, Abdülkerim Balcı, Şemseddin Efe, Osman Özsoy, Faruk Kardıç, Fevzi Yazıcı, Mehmet Kamış, Şükrü Tuğrul Özşengül, Yakup Şimşek, Bülent Keneş, Ali Çolak ve Tibet Murat Sanlıman sanık olarak yargılanıyor.
Paralel yapı-14 Nisan (2017) 'İstanbul Medya yapılanması/Taraf-Zaman yazarları/Darbeye destek 17 sanık' davası
(23 Eylül 2017, 21:46)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: