Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişiminde "Avrupa Yakası'ndaki hedeflerin işgal edilmesinde en kilit rolü oynayacak şekilde konumlandırılan" 66. Mekanize Piyade Tugay Komutanlığı'nda darbecilerle çatışan Piyade Kurmay Albay Sait Ertürk'ün de aralarında bulunduğu 4 kişinin şehit olmasına ilişkin yürütülen soruşturma sonucunda hazırlanan 600 sayfalık iddianamede, aralarında subayların da bulunduğu tamamı rütbeli 55'i tutuklu, 4'ü firari 132 şüpheli yer alırken, haklarında "darbeye teşebbüs" suçundan daha önce dava açılan 14 şüpheli hakkında "kasten öldürme" ve "kasten öldürmeye teşebbüs" suçlarından bu dosya üzerinden soruşturma yapıldığı belirtildi. 118 rütbeli şüpheli hakkında üçer kez ağırlaştırılmış müebbet ve 15'er yıla kadar hapis cezası isteniyor.
23.09.2017 20:09 Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişiminde "Avrupa Yakası'ndaki hedeflerin işgal edilmesinde en kilit rolü oynayacak şekilde konumlandırılan" 66. Mekanize Piyade Tugay Komutanlığı'nda darbecilerle çatışan Piyade Kurmay Albay Sait Ertürk'ün de aralarında bulunduğu 4 kişinin şehit olmasına ilişkin yürütülen soruşturma sonucunda hazırlanan 600 sayfalık iddianamede, aralarında subayların da bulunduğu tamamı rütbeli 55'i tutuklu, 4'ü firari 132 şüpheli yer alıyor.
22 Eylül'deki gelişmeye göre, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu savcılarından Gökhan Yolasığmaz tarafından darbe teşebbüsü sırasında Avrupa Yakası'ndaki hedeflerin işgal edilmesinde en kilit rolü oynayacak şekilde konumlandırılan 66. Mekanize Piyade Tugayı'nda yaşananlar ile kalkışma öncesi burada yapılan toplantıya ilişkin yürütülen soruşturma tamamlandı.
Soruşturma sonucunda hazırlanan 600 sayfalık iddianamede, aralarında subayların da bulunduğu tamamı rütbeli 55'i tutuklu, 4'ü firari 132 şüpheli yer alırken, haklarında "darbeye teşebbüs" suçundan daha önce dava açılan 14 şüpheli hakkında "kasten öldürme" ve "kasten öldürmeye teşebbüs" suçlarından bu dosya üzerinden soruşturma yapıldığı belirtildi.
İddianamede, görev yapan ve kalkışmaya destek için buraya gelen 55'i tutuklu, 4'ü firari 118 rütbeli şüphelinin "anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs", "Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs", "TBMM'ni ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs" ve "silahlı terör örgütüne üye olma" suçlarından üçer kez ağırlaştırılmış müebbet ve 15'er yıla kadar hapis cezasına çarptırılması talep edildi.
Darbe girişiminin karşısında durmak ve kışla güvenliğini sağlamak amacıyla hareket eden Albay Sait Ertürk ve müşteki Albay Davut Ala'nın, emniyet güçleri ile koordine sağlanarak, kışladaki darbeci askerleri teslim almak için zırhlı araçların korumasında Topkule Kışlası'na girdikleri anlatılan iddianamede, kışladaki darbeci askerlerin, "teslim olun" çağrıları üzerine emniyet güçlerinin üzerine yoğun şekilde ateş etmeye başlaması üzerine çıkan çatışmada polis memuru Serdar Gökbayrak ve Albay Sait Ertürk'ün vurularak şehit olduğu, polis memurları Ferdi Akyün, Veysel Akdağ, Muslahattin Murat Birlik, Kemal Cavit Alpdemir ve Yaşar Demiral'ın ise yaralandığı anlatıldı.
Topkule Kışlası'ndan darbecilere destek olmak için hareket eden ve İstanbul Emniyet Müdürlüğü Vatan Yerleşkesi'nin içerisine inmeye çalışan helikoptere, emniyet güçlerince ateş açıldığı belirtilen iddianamede, inmek için uygun bir alan arayan helikopterden alçalma esnasında kalabalığın üzerine ateş edildiği ve açılan ateş sonucu darbe girişimini engellemeye çalışan Mehmet Güder'in şehit olduğu kaydedildi.
66. Mekanize Piyade Tugay Komutanlığı'ndan A Haber isimli televizyon kanalının işgali için hareket eden şüphelilerin önünün TEM Otoyolu'nda Fatih Sultan Mehmet Köprüsü istikametinde Gaziosmanpaşa tır garajı mevkisine geldiklerinde polisler ve vatandaşlardan tarafından kesildiği belirtilen iddianamede, şüphelilerin polislerle ve vatandaşlarla yolun açılması hususunda girdikleri tartışma sırasında şüphelilerce ateş edilmesi üzerine olay yerinde bulunan ve darbe girişimini engellemek amacıyla sokağa çıkan Servet Asmaz'ın yaralandığı ve kaldırıldığı hastanede hayatını kaybettiği anlatıldı.
İddianamede, 4 kişinin şehit edilmesi ve polis ve vatandaşların yaralanmasına ilişkin 36 şüpheli hakkında "kasten öldürme" suçundan ağırlaştırılmış müebbet ve "kasten öldürmeye teşebbüs" suçundan da müebbet hapis cezası istenirken, 23 şüphelinin "kamu malına zarar verme" suçundan hapis cezasına çarptırılması talep edildi.
Avrupa Yakası'na ilişkin toplantı
İstanbul Avrupa Yakası'nda yer alan 66. Mekanize Piyade Tugay Komutanlığı'nda darbe teşebbüsünü planlayan grup tarafından toplantı yapıldığı belirtilen iddianamede, darbecilerin tugayı kalkışma sırasında Avrupa Yakası'ndaki hedeflerin işgal edilmesinde en kilit rolü oynayacak şekilde konumlandırdıkları aktarıldı. İddianamede, darbe teşebbüsünden günler önce tugayda yapılacak faaliyetle alakalı çalışmalara başlanıldığı, elde edilen verilere göre en geç 14 Temmuz'da tugaydaki üst rütbeli subayların toplandığı kaydedildi.
Darbe teşebbüsü sırasında tugay içerisinde emir komuta zincirinin düzgün çalışması için bazı görevlendirmelerde değişikliğe gidildiğinin tespit edildiği anlatılan iddianamede, buna göre 15 Temmuz 2016'da Tugay Nöbetçi Amirliği nöbeti Üsteğmen Alper Karacaoğlu'ndan alınarak Harekat ve Eğitim Şube Müdürü Binbaşı Ahmet Baykal'a verildiği, bu görevlendirmenin Tugay Kurmay Başkanı Yarbay Osman Akkaya tarafından yapıldığı belirtildi.
Topkule Kışlası'nda görevli müşteki Albay Davut Ala 11 Temmuz 2016'da Kartaltepe Kışlası'na Kışla Komutanı olarak atandığı, Tugay Komutan Yardımcısı Albay Nedim Ulusan'ın, ana darbe davasının sanığı Tugay Komutanı Tuğgeneral Mehmet Nail Yiğit tarafından yıllık izne çıkarıldığı ifade edilen iddianamede, birçok rütbelinin izin tarihlerinde değişiklik yapıldığı, kimisinin izne çıkarıldığı, izinli olan veya dış görevlendirmelerde bulunan bazı personellerin ise göreve çağrıldığı kaydedildi. İddianamede, 66. Mekanize Piyade Tugay Komutanlığı'nın içerisinde tank ve zırhlı araçları barındırması nedeniyle 15 Temmuz darbe girişiminde Avrupa Yakası'nda örgüt üyelerince en etkin kullanılan birliklerden olduğu vurgulandı.
Söz konusu kışlanın Tugay Komutanı olan ve halen firari bulunan Tuğgeneral Mehmet Nail Yiğit'in başkanlığında 14 Temmuz 2016'da kışlada yapılan toplantıda birliklerin İstanbul Emniyet Müdürlüğü Vatan Yerleşkesi, Bayrampaşa Çevik Kuvvet Yerleşkesi ve Atatürk Havalimanı'nı ele geçirmesinin planlandığı anlatılan iddianamede, "Tugay Komutanı Mehmet Nail Yiğit yaptığı bu planlama sonucunda, hangi birliklerin nereye, ne kadar kuvvetle gideceği, araçların hazırlanması, depolarının dolu olması ve bakımlarının yapılması, tüm personelin tam teçhizatlı olarak hazır olması, muhabere için telsizlerin hazırlanması ve bakımlarının yapılması, mühimmatın hazırlanması ve dağıtılması, askerlerin atışlarının yaptırılması hususlarında Tugay Komutan Yardımcısı Kurmay Albay Yusuf Sarı, Tank Tabur Komutanı Kurmay Yarbay Serbülent Eken, 1. Mekanize Piyade Tabur Komutanı Kurmay Yarbay Kadir Yıldız ve Tugay Karargahı'nda görevli Binbaşı Ahmet Baykal'a emir vermiştir. Bu emirler de bölük komutanları vasıtası ile personele iletilmiştir." denildi.
Darbeciler tankları 30 Ağustos için yürütmüş
İddianamede, İstanbul'daki ana darbe davasının sanığı dönemin Tugay Komutanı Mehmet Nail Yiğit ve Tugay Komutan Yardımcısı Yusuf Sarı'nın koordinesinde verilen söz konusu emirlerin akabinde, normalde Kara Kuvvetleri Komutanlığı'na tayini çıkan, bu nedenle 13 Temmuz 2016'da görevini şüpheli Yarbay Fatih Sönmez'e devreden Tank Tabur Komutanı Serbülent Eken'in, Tugay Komutanı Yiğit ile Yusuf Sarı tarafından darbe girişimi kapsamında kendisine verilen görevleri yerine getirmek için kışlada eski görevinde bırakıldığı kaydedildi.
Şüpheli Kurmay Yarbay Fatih Sönmez'in Tank Tabur Komutanı olarak atandığı halde Lojistik Destek Komutanlığı'na görevlendirildiği, Serbülent Eken'in 14 Temmuz'da bu kapsamda Yusuf Sarı, Kadir Yıldız ve Ahmet Baykal ile koordineli olarak araç ve personel değişimi konusunda faaliyet yürüttükleri anlatılan iddianamede, bu kapsamda hangi tankların hangi personel ile darbe girişimine katılacağının isim isim belirlendiği, şüpheliler Eken, Yıldız ve Enver Muratoğlu'nun araçların bakımını yaptırdığı, yakıt ikmallerini tamamlattığı ve mühimmatları hazırlattırdığı aktarıldı.
Tank Tabur Komutanı Serbülent Eken'in tanklara 3'er tank mermisi dağıttırdığı, ayrıca tank taburuna 12 bin MG-3 mühimmatı ve 19 bin 200 Hk-33 mühimmatı getirilmesini sağladığı, aynı şekilde Piyade Tabur Komutanı Kadir Yıldız'ın personelinin itirazlarına rağmen Zırhlı Personel Taşıyıcı araçlara kule silahlarını yüklettiği belirtilen iddianamede, verilen emirler doğrultusunda hazırlanan tankların 30 Ağustos törenlerine yaklaşık 1,5 ay olmasına rağmen kışla içerisinde hazırlık amacı ile yürütüldüğüne dikkati çekildi.
Başsavcıvekili Hasan Yılmaz tarafından onaylanarak İstanbul 22. Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderilen iddianamede, darbe girişimi öncesi tugayda yapılan toplantılara ve eylemlerle ilişkin görsellere ve ifadelere yer verildi.
Gözaltına alacakları siyasiler
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu savcılarından Gökhan Yolasığmaz tarafından hazırlanan ve mahkemeye gönderilen 600 sayfalık iddianamede, kışlada darbe faaliyetini planlayan grup tarafından bazı siyasileri, üst düzey kamu görevleri ve iş adamlarını gözaltına almayı planladıkları ortaya çıktı.
Avrupa Yakası'nda yapılacak bu faaliyetleri şüpheli Yüzbaşı Özkan Özgenç ve kurduğu ekibin uygulayacağının tespit edildiği anlatılan iddianamede, konuyla ilgili "şüpheli" olarak beyanı alınan Yarbay Murat Yanık'ın ifadesinden şu bölümlere yer verildi:
"Toplantı (darbe) esnasında Muzaffer Düzenli, Murat Çelebioğlu'nu cep telefonundan arayarak askeri telefon hattından kendisini aramasını söyledi. Tugay Komutanı, emir astsubayının askeri telefonundan TAFİCS hattı üzerinden Muzaffer Düzenli'yi aradı. Bu görüşmede saat 21.00'de Hava Harp Okulu'nda koordinasyon toplantısı yapılacağını ve kendisinin de toplantıya katılmak üzere geldiğini, Uzay Şahin, ben ve Murat Çelebioğlu'nun da bu toplantıya katılmasını söyledi. Kara Harp Akademisi'nden de Ahmet Zeki Gerehan'ın katılmasını söyledi. Burada Özkan Özgenç'in kurduğu ekiple Avrupa Yakası'nda gözaltına alacakları personelin bulunduğu, buna yönelik de ekibin ve hazırlığının gerekli koordinelerinin yapıldığını ifade etti. Özkan Özgenç'in sivilleri enterne edeceğini burada öğrendik. Hatta isimlerini de söyledi ancak hatırlamıyorum. Bu enterne faaliyetin farklı bir planlama kanalından planlandığını gözlemledim. Çünkü bizim bundan bilgimiz yoktu."
Özkan Özgenç suçunu itiraf etti
İddianamede, şüpheli Özkan Özgenç'in, 27 Temmuz 2016'da İstanbul Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü'nde verdiği ifade şu şekilde yer buldu:
"Saat 17.30 sularında Tugay Komutanı Tuğgeneral Mehmet Nail Yiğit'in kamelyasında toplandık ve bize hitaben 'Sıkıyönetim ilan edildi, bu kapsamda size görev dağılımı yapacağız.' dedi ve görev yerlerimizi tebliğ etti. Tugay Komutanı'nın bana verdiği Ahmet Davutoğlu, Numan Kurtulmuş, Kadir Topbaş, Mehmet Müezzinoğlu, Fatih Saraç isimlerinin bulunduğu listede isimleri ve adresleri yazılı şahısları gözaltına alarak tugaya getirmem istendi. Ben de yanıma bir kısım rütbelileri alarak çıkış yaptım."
İddianamede, söz konusu görevi yapmak için Topkule Kışlası'ndan çıkış yapan grup içerisinde şüpheliler Yüzbaşı İsmail Menderes Sema, Teğmen Latif Ağaçbacak, Astsubay İsmail Turan, Yüzbaşı Sedat Çelik, Yüzbaşı Sedat Engin, Yüzbaşı Mehmet Purtaş, Yüzbaşı Musa Odabaş, Yüzbaşı Abdullah Özdemir, Yüzbaşı Abdullah Budak, Yüzbaşı Rasim Erkan ile 13 astsubay öğrencinin yer aldığı belirtildi.
Darbe teşebbüsü sırasında 66. Mekanize Piyade Tugay Komutanlığı'nda görevlendirilen Harp Akademileri öğrencileri tarafından kurulan "66" isimli WhatsApp grubu bulunduğu, şüpheli Mehmet Çataklı'nın telefonunda yapılan dijital inceleme sonucunda, bazı siyasilerin gözaltına alınacağına ilişkin WhatsApp grubundan yazışmaların yapıldığının tespit edildiği vurgulanan iddianamede, söz konusu yazışmalar da "0 530 ..... numaralı hattı kullanan şüpheli Sedat Çelik'in '4 land, 1 mercedes' şeklindeki mesajı 15 Temmuz 2016 günü saat 23.22'de, 0 555..... numaralı hattı kullanan şüpheli yüzbaşı Sedat Engin'in 'Adnan kahveci bulvarı no.66' şeklindeki mesajı 15 temmuz 2016 günü saat 23.23'te attığı tespit edilmiştir." denildi.
İddianamede, yapılan araştırmada, Bahçelievler Mahallesi Adnan Kahveci Bulvarı'nda ve Bahçelievler'in değişik noktalarında, eski Başbakanlardan AK Parti Milletvekili olan ve gözaltına alınacaklar listesinde ismi bulunan Ahmet Davutoğlu'nun kendi ikameti ve birinci derece yakınlarına ait ikametlerin olduğunun tespit edildiği belirtilerek, bu bağlamda gözaltı timi olarak görevlendirilen birimin Ahmet Davutoğlu'nu gözaltına almak için Bahçelievler'e gittiklerinin değerlendirildiği kaydedildi.
Çatışma anları
İddianamede, darbecilere direnen subay ve polislerin çatışma anları anlatılıyor.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu savcılarından Gökhan Yolasığmaz tarafından hazırlanan ve mahkemeye gönderilen 600 sayfalık iddianamede, 155 Polis İmdat hattına kışla içindeki bazı askerler tarafından yapılan ihbarlarda, içeride darbeci askerlerin olduğu, kışla içerisindeki diğer askerlerin can güvenliğinin olmadığı yönünde ihbarlar gelmeye başladığı belirtildi.
Darbe girişiminin karşısında durmak ve kışla güvenliğini sağlamak amacıyla hareket eden şehit Albay Sait Ertürk ve müşteki Albay Davut Ala'nın kışlaya geldikleri anlatılan iddianamede, burada emniyet güçleriyle koordine sağlanarak kışla içerisinde bulunan darbeci askerleri teslim almak için zırhlı araç korumasında kışlaya girdikleri, darbeci askerlerin 'teslim olun' çağrılarına yoğun ateşle karşılık verince çatışma çıktığı, çatışmada polis memuru Serdar Gökbayrak ve Albay Sait Ertürk'ün vurularak şehit olduğu, albay Ala, polis memurları Ferdi Akyün, Veysel Akdağ, Murat Birlik, Kemal Cavit Alpdemir ve Yaşar Demiral'ın ise yaralandığı kaydedildi.
Yaşanan çatışmayla ilgili bazı tanık, mağdur ve şüpheli beyanlarına yer verilen iddianamede, şüpheli Mehmet Güngör'ün, "Karargah binasında Beni Rıfat Çelik, Halil Can Akbaş ve Fatih Mandacı'yla ayrı bir odaya koydular. Onlar karargah binasında koordine odasına çıktı. Koordine odasında yanlarında en düşük rütbe yüzbaşı olacak şekilde 12-13 kişi vardı. Yarım saat 40 dakika sonra bulunduğumuz kışlanın içinden silah sesleri gelmeye başladı. Bu 12-13 kişi olduğunu söylediğim kamuflajlı rütbeliler piyade tüfeklerini alarak aşağı indi. Bunlar gittikten sonra çatışma sesleri arttı. Yaklaşık 10 dakika sonra eli yaralı yarbay rütbesinde biri geldi. Bu yarbay yukarıda belirttiğim 12-13 kişiden biriydi. Bize 'nizamiyede iki tane (sinkaflı küfür ederek) vurdum' dedi. Bu iki kişinin de polis olduğunu, polislerin kışlaya girdiğini söyledi." ifadelerine yer verildi.
Çatışmada yaralanan müşteki albay Davut Ala ise ifadesinde kışlaya girdiklerinde polis ekipleri ve Sait albay ile ikiye ayrıldıklarını, kendisinin top sahasındaki helikopterin sağında tankla, Sait albayın ZPT ile birlikte sağ tarafından ilerlemeyi ve duruma el koymayı planladıkları anlatarak, yanındaki polislerin tankla emniyetli bir şekilde komutanlık binasına gittiklerini, binayı kontrol ettiklerini, binada nöbetçi dahil kimsenin olmadığını kaydetti.
Davut Ala, bu esnada top sahası etrafında bir polisin vurulduğunu duyduğunu ve kendilerine de ateş edilmeye başlandığını, yanındaki polislerle koordineli bir şekilde tankla yukarı çıkmayı planladıklarını belirterek, yukarı çıkarken tugay komutanlığı binasının bulunduğu yerde sayısını hatırlamadığı kadar askeri personel gördüğünü, emniyet tedbirlerini daha da arttırarak nizamiye bölgesine tankla intikal ettiklerini belirtti.
"Şehit olacağımı düşünerek..."
Burada kontrolü sağladıktan sonra bakım onarımı yeni başlamış olan binanın sol köşesindeki çalılık alandan rütbeli olduğunu tahmin ettiği iki-üç şahıs gördüğünü belirten albay Ala, kendilerine 'teslim olun' diye bağırdıklarını, daha sonra şahısların kendilerine ateş etmeye başladığını anlatarak, albay Ertürk ve polislerin vurulma anını şöyle anlattı:
"Şahısların kaçtığını görünce peşlerine doğru tank eşliğinde siper alarak devam ettik ancak bu sırada arkadan çalılıklara saklanmış ve önümüzdeki şahıslar tarafından çapraz ateşe tutulduk. Bu esnada hemen arkamdaki bir polisin vurularak düştüğünü gördüm, hemen çömelerek siper aldık. Daha sonra ben vurulan polisi tankın yanına çekmeye çalışırken sağ el işaret parmağımın koptuğunu gördüm ve daha sonra tekrar tankı siper aldıktan sonra devam ederken Sait albayın yerde yattığını gördüm. Çapraz ateş devam etti. Bu esnada yanımdaki polislerden birkaçının daha 'vuruldum' diye bağırdığını duydum. Ben de aynı şekilde Vali Yardımcısı Nurullah ve Kurmay Albay Nedim'e telefonla vurulduğumu anlattım. Daha sonra tankın yanındaki polis arkadaşların ikazlarına rağmen vatan hainlerinin helikoptere binebileceğini düşünerek tanktan helikoptere doğru hamle yaptım fakat tekrar vuruldum. Daha sonra şehit olacağımı düşünerek akrabam olan vali yardımcısı ve Nedim'i arayarak son durumu bildirip çocuklarımı önce Allah'a daha sonra onlara emanet ettiğimi söyledim ve çok ivedi destek ve ambulansın gelmesi gerektiğini söyledim. Yardım beklerken Şortland'in ateş ederek geçtiğini gördüm daha sonra ZPT'nin yaklaştığını gördüm. İçinden sivilleri gördüm ve elimi kaldırarak yardım istedim. Daha sonra ne olduğunu hatırlamıyorum."
Şüphelilerin eylemleri
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu savcılarından Gökhan Yolasığmaz tarafından hazırlanan iddianamede, şüphelilerin eylemlerine yer verildi.
Harp Akademileri Komutanlığında Ölçme ve Değerlendirme Şube Müdürü olarak albay rütbesiyle görev yapan şüpheli Durdu Selim Ayçetin'in, 15 Temmuz'da Harp Akademileri'nde darbeci Ahmet Zeki Gerehan'ın başkanlığında yapılan ve katılımcıların darbe teşebbüsü hakkında bilgilendirildiği değerlendirilen toplantıya katıldığı aktarılan iddianamede, şüpheli Ayçetin'in, toplantı sonrasında, 66. Mekanize Piyade Tugay Komutanlığı'na darbe girişimi kapsamında görevlendirilen öğrenci subayları koordine etmekle yetkilendirildiği kaydedildi.
İddianamede şüpheli Ayçetin'in tugayda, İstanbul İl Emniyet Müdürlüğü, Doğan Medya Center ve A Haber'e işgal kapsamında gidecek şüphelileri organize ettiği, sabah saatlerinde Topkule Kışlası'nda yaşanan ve Albay Sait Ertürk ile polis memuru Serdar Gökbayrak'ın şehit olduğu ve 5 polis memurunun ise yaralandığı çatışmaya bizzat katıldığı anlatıldı.
Vatandaşların üzerine ateş açtılar
Harp Akademileri Komutanlığı'nda öğretim görevlisi şüpheli Binbaşı Mehmet Türk'ün, 66. Mekanize Piyade Tugay Komutanlığı'nda görevlendirilen akademi öğrencilerinin sorumluluğunu aldığı aktarılan iddianamede, şüphelinin Vatan Caddesi'ndeki İstanbul Emniyet Müdürlüğü binasını işgal etmeye giden askeri birliğe destek olmak amacıyla Topkule Kışlası'ndan helikopterle hareket eden grubun başında olduğu belirtildi.
İddianamede, şüphelinin yanında bulunan diğer şüphelilerle Vatan Caddesi'ne inmeye çalıştıkları esnada güvenlik güçlerinin ve vatandaşların üzerine ateş açtığı ve bu ateş sonucunda Mehmet Güder'in şehit olduğu, 3 vatandaşın yaralandığı bildirildi.
Vatan Caddesi'nden ayrılan şüpheli Türk'ün Topkule Kışlası'na geri döndüğü, girdikten bir müddet sonra yeniden beraberindeki askerlerle Doğan Medya Center'a darbeci askerlere destek için helikopterle intikal ettiği anlatılan iddianamede, burada emniyet birimlerinin silahlı mukavemeti sonucunda helikopterdeki iki şüphelinin yaralanması sonucunda buraya inemeden kışlaya geri döndüğü vurgulandı.
Darbeci yüzbaşıdan, "Muharebe esnasında emirlere uymayanın kafasına sıkarım." beyanı
İddianamede, Harp Akademileri Komutanlığı'nda öğrenci subay olarak kurmaylık eğitimi alan darbeci Yüzbaşı Ali Özkara'nın, şüpheli Mehmet Türk'ün talimatı ile helikoptere binerek İstanbul Emniyet Müdürlüğü'nü işgal teşebbüsüne kalkışan askerlere takviye için buraya intikal ettiği, bu esnada şüpheli astsubay öğrencilerinin beyanlarına göre "Muharebe esnasında emirlere uymayanın kafasına sıkarım." şeklinde beyanlar kullanarak, diğer şüpheliler üstünde rütbesinin de verdiği statü ile baskı oluşturduğu anlatıldı.
Harp Akademileri Komutanlığı'nda öğrenci subay olarak eğitim alan şüpheli Fatih Karabulut'un, astsubay öğrencilerin beyanlarına göre, "Muharebe esnasında emirlere uymayanların cezası ölümdür." şeklinde beyanlar kullanarak diğer şüpheliler üstünde rütbesinin de verdiği statü ile baskı oluşturduğu belirtilen iddianamede, başka bir soruşturmada FETÖ üyeliğinden ifadesi alınan bir şüphelinin, Karabulut'u fotoğraf üzerinden teşhis ederek, 2004-2009 yılları arasında Kayseri'de FETÖ'nün mahrem yapılanması olarak bilinen "askeri yapılanma" içerisinde 2003 mezunu subaylar grubu olarak FETÖ'ye katıldıklarını, şüphelinin himmet ve askeri personel hakkında toplantılarda bilgiler verdiğini bildirdiği aktarıldı.
Yaralı darbecileri kaçırarak hastaneye götürdü
İddianamede şüpheli yüzbaşı Vural Dizdaroğlu'nun, Doğan Medya Center'ı işgal etmek isteyen askerlere takviye olmak amacıyla helikopterle gittiği, burada emniyet güçlerinin inmeye çalışan helikoptere silahlı mukavemette bulunduğu, şüpheli Dizdaroğlu'nun bu çatışma sırasında aynı helikopterde bulunan şüpheli Yüzbaşı Mehmet Kocatepe ile birlikte vurularak yaralandığı belirtildi.
Helikopterin tekrar Topkule Kışlası'na inmesinin ardından şüpheli Dizdaroğlu ve Kocatepe'nin, askeri ambulansa bindirilerek hastaneye sevk edilmek istendiği, ambulansın kışla nizamiyesine yakın bir noktada müşteki Albay Davut Ala tarafından durdurulduğu, şüphelilerin muhafaza altına alındığı anlatılan iddianamede, şüphelilerin darbeci askerlerle emniyet güçleri ve vatansever askerler arasında çıkan çatışmada oluşan karmaşadan faydalanarak şüpheli Yüzbaşı Mehmet Çataklı tarafından olay yerinden kaçırıldığı, İstinye Devlet Hastanesi'ne götürüldüğü ve burada gözaltına alındıkları kaydedildi.
"A Haberi basmaya gidiyoruz, gün bu gündür"
Harp Akademileri Komutanlığı'nda kurmay subaylık eğitimi alan Yüzbaşı İsmail Menderes Sema, diğer şüphelilerin beyanlarına göre "A Haberi basmaya gidiyoruz, gün bu gündür." diyerek 17 şüpheliyle A Haber televizyon kanalını işgal amacıyla hareket ettikleri belirtilen iddianamede, TEM Otoyolu Fatih Sultan Mehmet Köprüsü istikametinde Gaziosmanpaşa tır garajı civarında polis ekipleri ve vatandaşlar tarafından yolun kesilmesi sonucunda şüphelilerin araçlardan inmek zorunda kaldıkları vurgulandı.
İddianamede şüphelilerin, polisler ve vatandaşlarla yolun açılması konusunda tartıştıkları, yaşanan tartışma sonucunda şüpheli Sema'nın ve diğer şüphelilerce ateş edilmesi nedeni ile darbe girişimini engellemeye çalışan Servet Asmaz'ın yaralandığı, şüphelilerin engellemesi sonucu vatandaşlarca yaralı olan Asmaz'a müdahale edilemediği ve olay yerinden götürülemediği, ardından Taksim İlkyardım Hastanesi'ne kaldırılan Asmaz'ın şehit olduğu anlatıldı.
Detaylar
Tugay Komutanlığı'nda yaşananlara ilişkin şüphelilerin ve tanıkların beyanlarına yer verilen iddianamede, şüpheli Yarbay Bayram Bekdemir ifadesinde şunları anlattı.
"Kurmay Başkanı Yarbay Osman Akkaya beni harekat merkezine götürdü. Bana 2 kağıt verdi. Kağıdın birinde birlikte görevli rütbelilerin, benimki ve tugay komutanının da dahil cep telefonlarımız yazılıydı. 2. kağıtta ise hazırlanan birlik unsurlarının görev sırasında gittikleri yerde orada bulunanlara okuyacakları 'Sıkıyönetim ilan edilmiştir, bizlere yardımcı olun, şu anda sıkıyönetim kanunları geçerlidir.' gibi ibareler yazılıydı. Ben bu yazıyı okuyunca Kurmay Başkanı Yarbay Osman Akkaya'ya döndüm. O da bana 'Saat 03.30'da darbe olacak, korkma.' diyerek tüm kuvvet komutanlarının da bu darbede yer aldıklarını, kısa bir süre sonra sıkıyönetim ilanına dahil mesaj geleceğini belirtti. Bu sıralarda saat 21.30 civarlarıydı, bir hareketlenme oldu. Kurmay Başkanı Yarbay Osman Akkaya bana akademide bulunan Yarbay Murat Yanık'ı aramamı, darbenin öne mi alındığını araştırmamı söyledi. Kendisi de birlikten çıkmak üzere hazırlık yapıyordu. Çünkü gece 03.30'da tekrar gelecekti. Bunun üzerine ben Murat Yanık'ı aradım. Murat Yanık da bana 'Birlikler acele etsin, darbe başladı, planı hemen uygulamaya koysunlar.' dedi. Ben de henüz çıkmamış olan Kurmay Başkanı Yarbay Osman Akkaya'ya durumu bildirdim. Bu sırada Tugay Komutanı Tuğgeneral Mehmet Nail Yiğit de başka bir kaynaktan darbenin öne alındığını öğrenmiş ve zaten birliklere emir vermiş. Saat 22.00 sıralarında hazırlanan birlikler nizamiyeden çıkışa başladı."
İddianamede, şüpheliler beyanlarında, ana darbe davasının sanığı eski Tugay Komutanı Tuğgeneral Mehmet Nail Yiğit'in dışarı çıkan birlikleri bizzat el sallayarak uğurladığına dikkati çekti.
Harp Akademileri Komutanlığı'nda görevli bazı kurmay subay öğrencilerin 66. Mekanize Tugay Komutanlığı'na gelişleri ve darbe girişimi sırasındaki faaliyetlerinin de detaylı anlatıldığı iddianamede, söz konusu askeri birliklere görevlendirilen öğrenci subayların buralarda darbe yönetim-koordinasyon biriminde olan darbeci birlik komutanları tarafından emirlerine verilen er ve erbaştan oluşan askeri unsurlar, askeri araçlar ve tanklar ile silah ve tam teçhizat kuşanarak; Fatih Sultan Mehmet ve Boğaziçi köprülerini, TRT Ulus, TRT Harbiye, Sabiha Gökçen Havalimanı, Atatürk Havalimanı, AK Parti İl Binası, Taksim Meydanı, İstanbul Büyükşehir Belediyesi, Emniyet Müdürlüğü Vatan Yerleşkesi, AKOM, Borsa İstanbul, Doğan Medya Center, A Haber gibi yerleri işgal edip kontrolü ele geçirmek amacıyla gittikleri kaydedildi.
İddianamede, söz konusu şüphelilerin, kendilerine karşı koyan emniyet mensupları ile halkın üzerine tank ve uzun namlulu silahlarla ateş açtıkları, bir kısmının işgal bölgelerinde yaşanan çatışmalarda öldüğü, yaralandığı, büyük bir kısmının emniyet birimlerince yakalandığı, bir kısmının kıyafet değiştirmek suretiyle firar ettiği, bazılarının ise Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın çağrısı üzerine sokağa çıkan vatandaşlar tarafından kilitlenen yollar ve trafik nedeniyle görev yerlerine ulaşamadığı vurgulandı.
Çiğli'ye giden helikopter Topkule'den kalkmış
Darbe girişimi sırasında Sancaktepe'de konuşlu 4. Kara Havacılık Alay Komutanlığı bünyesinde bulunan bazı helikopterleri de darbeci askerlerin taşıdıkları üniformanın verdiği yetkiyi kullanarak gasbettikleri ve helikopterlerle çeşitli uçuşlar gerçekleştirdikleri anlatılan iddianamede, bahse konu birlikten kalkan 11070, 11306, 11308 ve 11309 kuyruk numaralı helikopterlerin olay günü 66. Mekanize Piyade Tugay Komutanlığı Topkule Kışlası'na iniş yaptıkları ve buradan birlikleri alarak eylem yerlerine gittikleri anlatıldı.
Bu arada aynı birlikten kalkan 14306 kuyruk numaralı helikopterin ise İzmir'in Çiğli ilçesine uçuş gerçekleştirdiğinin altı çizilen iddianamede, bahse konu helikopterin ilk olarak İstanbul Emniyet Müdürlüğü Vatan Yerleşkesi'ne inmeye çalıştığı ancak polislerin ateşle karşılık vermesi sonucunda inemediği ama helikopterden açılan ateş sonucunda darbe girişimini engellemeye çalışan Mehmet Güder'in şehit olduğu, Ali Kara'nın da yaralandığı anlatıldı. İddianamede, helikopterdeki şüpheli Binbaşı Mehmet Türk'ün helikopterden ateş ettiği belirtildi.
İddianamede, şüpheli Mehmet Türk'ün WhatsApp yazışmalarında gerekirse helikopterden ateş açacağını açıkça belirttiği, ayrıca helikopter içerisinde yer alan şüpheli astsubay öğrenci Hakan Yelkovan'ın ifadesinde belirttiği üzere şüpheli Mehmet Türk'ün kışlada helikoptere bineceği sırada "Ben ateş edebilirim benim kapımı açık bırakın." dediği iddia edildi.
Kamera görüntüleri
İddianamede, olay yeri kamera görüntülerine yansıyan ayrıntılara yer verildi.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu tarafından hazırlanan iddianamede, FETÖ bünyesinde "Yurtta Sulh Konseyi" olarak adlandırılan illegal oluşum tarafından kalkışma tarihi 15 Temmuz 2016 ve öncesinde Maltepe'deki General Nurettin Baransel Kışlası 2. Zırhlı Tugay Komutanlığı, Yeşilköy'deki Hava Harp Okulu Komutanlığı ve Esenler'deki 66. Mekanize Piyade Tugay Komutanlığı'nda toplantılar gerçekleştirildiği hatırlatıldı.
66. Mekanize Piyade Tugay Komutanlığı ile Harp Akademileri Komutanlığı'nda görevli askerlerin iştirak ettiği olaylarla ilgili bilgiler verilen iddianamede, darbe teşebbüsünün planlayıcılarından Albay Uzay Şahin, Yarbay Murat Yanık ve Binbaşı Mehmet Murat Çelebioğlu'nun 14-15 Temmuz 2016'da, 66. Mekanize Piyade Tugay Komutanı olan Mehmet Nail Yiğit ve tugayın üst rütbeli subayları ile toplantı yaptıklarının bilindiği aktarıldı.
İddianamede, söz konusu toplantıya kimlerin katıldığı, toplantının nerede ve hangi şartlarda yapıldığının tespiti için Tugay Komutanlık Binası'nın kamera görüntülerinin incelendiği belirtilerek, görüntülere göre, 14 Temmuz saat 11.25'te Şahin, Yanık ve Çelebioğlu'nun komutanlık binasına geldikleri, komutanlık katına çıkarak Yiğit'in makam odasının yanındaki odaya girdikleri, Yiğit'in odasından çıkarak bu şahısları karşıladığı, Yiğit ve Yüzbaşı Özkan Özgenç'in tugaya gelenlerle aşağıya indiği, tekrar toplantı salonuna geçtikleri ve 66. Mekanize Piyade Tugay Komutanlığı'nda görevli Binbaşı Ahmet Baykal'ın da saat 11.36'da diğer şahısların bulunduğu toplantı salonuna girdiğinin görüldüğü anlatıldı.
Toplantı salonundaki hareketlilik kameralarda
İstanbul Jandarma Alay Komutanı Albay Gürcan Sercan'ın 14 Temmuz'da saat 11.37'de diğer şahısların bulunduğu toplantı salonuna girdiğinin görüldüğü kaydedilen iddianamede, kamera görüntülerine göre darbe girişimi öncesi gerçekleşen hazırlıklarla ilgili yapılanlar, saatine göre şöyle sıralandı:
"Saat 11.39; Yarbay Osman Akkaya ve Yüzbaşı Özkan Gönenç, diğer şahısların bulunduğu toplantı salonuna girdi. 12.17; Özkan Özgenç ve Uzay Şahin, toplantı salonundan çıktı. 12.18; Özkan Özgenç yeniden toplantı salonuna girdi.12.19; koruma askerleri tarafından toplantı salonuna su servisi yapıldı.12.27; Uzay Şahin yeniden toplantı salonuna girdi. 12.40-12.43; Albay Gürcan Sercan komutanlık katını terk etti, makam aracıyla kışladan ayrıldı. 13.08; 66. Mekanize Piyade Tugay Komutanlığı'nda görevli Yarbay Serbülent Eken, diğer şahısların bulunduğu toplantı salonuna girdi. 13.08; Uzay Şahin ve Mehmet Murat Çelebioğlu toplantı salonundan çıktı, bir süre dışarıda kaldı. 13.10; Mehmet Nail Yiğit yeniden toplantı salonuna girdi. 13.16; Uzay Şahin yeniden toplantı salonuna girdi. 13.19; 66. Mekanize Piyade Tugay Komutanlığı'nda görevli Albay Yusuf Sarı toplantı salonuna girdi. 13.19; tugay görevlisi Yarbay Kadir Yıldız ve Yarbay Fatih Sönmez salona girdi. Mehmet Murat Çelebioğlu ve Özkan Özgenç de aynı dakika yeniden toplantı salonuna girdi. (Toplantı boyunca şahıslar defalarca dışarı çıkıp yeniden içeri girdi.) 14.37; Fatih Sönmez komutanlık katından ayrıldı. 14.45; toplantı sona erdi ve toplantıya katılanlar komutanlık katından ayrıldı. 14.56; Mehmet Murat Çelebioğlu ve Uzay Şahin komutanlık binasından ayrıldı. 15.02; Murat Yanık, Özkan Özgenç ile birlikte komutanlık binasından ayrıldı."
15 Temmuz'da ne yaptılar?
İddianamede, bir gün öncesinden gerçekleştirilen toplantılarla darbe teşebbüsüne hazırlık yaptıkları görülen şüphelilerin, 15 Temmuz'daki hareketlilikleriyle ilgili de kamera görüntüsü analizine yer verildi.
15 Temmuz günü saat 09.06'da Tugay Komutanı Yardımcısı Albay Yusuf Sarı'nın ve saat 09.09'da Tank Tabur Komutanı Serbülent Eken'in komutanlık katına geldiklerinin görüldüğü anlatılan iddianamede, bu kişilerin aynı dakikalarda Tugay Komutanı Mehmet Nail Yiğit ile toplantı salonuna gittikleri, Yusuf Sarı'nın saat 09.54'te komutanlık katına gelerek toplantı salonuna geçtiği ve saat 10.08'de de Mehmet Nail Yiğit'in makamına girdiğinin görüldüğüne dikkat çekildi.
Kışlada hareketlenme saat 20.15'te başladı
Kamera görüntülerine göre darbe girişiminin yaşandığı 15 Temmuz günü gerçekleşen hazırlıklarla ilgili yapılanlar, saatine göre şöyle sıralandı:
"Saat 10.40; Mehmet Nail Yiğit komutanlık katından aşağıya indi, makam aracıyla ayrıldı. 10.51; Uzay Şahin, Murat Yanık ve Mehmet Murat Çelebioğlu komutanlık katına geldi, Mehmet Nail Yiğit'in makam odasının yanındaki odaya girdi. 10.57; aynı kişiler komutanlık katından aşağıya indi, komutanlık binasının yan tarafında bulunan kamelyaya yöneldi. 11.04; iki asker kamelya yönünde yürüdü. Yaklaşık bir dakika sonra Mehmet Nail Yiğit'in makam aracı görüntüye girdi, Yiğit kamelyaya doğru yürüdü. (Bu toplantının yapıldığı alanı gösteren kamera görüntüsü bulunmamaktadır. Ancak toplantının 13.28'e kadar devam ettiği değerlendirilmiştir.) 14.06; Mehmet Nail Yiğit komutanlık katına çıktı ve makam odasına girdi. 15.15-15.27; Yiğit makamından aşağı kata indi, makamına geri geldi. 16.08; Albay Yusuf Sarı ve Yarbay Kadir Yıldız makam odalarına girdi. 16.18; Yarbay Osman Akkaya, Yarbay Fatih Sönmez, Yarbay Serbülent Eken, Binbaşı Ahmet Baykal ve Yüzbaşı Özkan Özgenç, komutanlık makam odasına girdi. 16.38; toplantı bitti ve toplantıya katılanlar komutanlık katından ayrıldı. 16.39; Mehmet Nail Yiğit komutanlık makamından ayrıldı, makam aracına yürüdü.
Saat 20.14; Yiğit, komutanlık katına geldi. 20.15; komutanlık katına silahlı ve teçhizatlı askerler gelip gitmeye başladı. (Bu görüntülerden bu saat itibarıyla kışla içerisindeki hareketlenmenin başladığı anlaşılmaktadır.) 20.28; Albay Yusuf Sarı silahlı ve tam teçhizatlı olarak yanındaki silahlı iki asker ile komutanlık katına geldi. 20.32; Yarbay Osman Akkaya tam teçhizatlı olarak komutanlık katına geldi. 20.35; sivil bir şahıs elindeki kamuflaj ve çantayla komutanlık katına çıktı. 20.37; Yusuf Sarı yanındaki askerlerle komutanlık katından ayrıldı. 20.40; Osman Akkaya yanındaki askerlerle komutanlık katından ayrıldı. 20.40; komutanlık katına sivil kıyafetle gelen şahıs kıyafetini değiştirip kamuflajlı olarak komutanlık katından ayrıldı. 20.54; Mehmet Nail Yiğit komutanlık katından aşağıya sırtında tüfekle indi. 21.15; Yiğit, komutanlık katından yeniden geldi. 22.00; Harp Akademileri Komutanlığı'nda görevli Binbaşı Mehmet Türk ile yüzbaşılar Murat Sözen ve Vural Dizdaroğlu komutanlık katına geldi. 22.06; bu şahıslar koşarak peş peşe komutanlık katından ayrıldı. 22.09; uzman çavuş Ali Baki İlhan elindeki bir dosyayla komutanlık katına geldi. (Bu şahsın sıkıyönetim emrini Mehmet Nail Yiğit'e getiren şahıs olduğu tespit edildiğinden emrin Yiğit'e getirildiği değerlendirilmektedir.) 22.30-22.32; Harp Akademileri Komutanlığı'nda görevli Albay Durdu Selim Ayçetin ve Yüzbaşı İsmail Menderes Sema sivil kıyafetli olarak komutanlık katına geldi, yine sivil kıyafetle koşarak komutanlık katından ayrıldı. 23.11; Yüzbaşı Özkan Özgenç komutanlık katına geldi. 23.19; Harp Akademileri Komutanlığı'nda görevli Yüzbaşı Sedat Çelik komutanlık katına geldi. 23.33; Mehmet Nail Yiğit komutanlık katından ayrıldı."
Çatışma, kaçma ve teslim olma süreci
Kamera görüntülerine göre, harekat merkezine gelen tüm subayların, 16 Temmuz sabahı piyade tüfekleri ile saat 04.27-04.29 arasında harekat merkezinden çıkarak gittikleri, şüphelilerin bu anlarda Topkule Kışlası'na giren vatansever asker ve polis ekipleri ile çatışma amacıyla hareket ettikleri aktarılan iddianamede, Harekat Merkezi'nden aşağıya inen şüphelilerin girişteki odadan çelik yelek aldıktan sonra dışarıya çıkarak vatansever asker ve polis birlikleri ile çatışmanın yaşandığı bölgeye doğru hareket ettiklerinin görüldüğü anlatıldı.
Şüphelilerden Yüzbaşı Sedat Engin'in henüz bina içerisinde iken silahına dolduruş yaptığının görüldüğü ve bu görüntüden yola çıkarak şüphelilerin çatışma ihtimalinin bilincinde dışarıya çıktıklarının anlaşıldığı vurgulanan iddianamede, yaşananlar saat saat şöyle sıralandı:
"Saat 04.36'da binanın kapısında bekleyen askerler, binanın içerisine doğru koşmaya başladı. (Bu görüntülerden bu saat itibarıyla çatışmanın başladığı anlaşılmıştır.) 04.48; çatışmaya giren şüpheliler Tugay Karargah Binası'na girmeye başladı. 04.49; bir şüpheli diz çökmüş olarak polis ekiplerinin bulunduğu yöne hedef aldı. 04.49; aynı şüpheli bu kez merdivenlerde ayakta dururken yine polis ekiplerinin bulunduğu yöne hedef aldı. (Bu eylemleri gerçekleştiren şahsın Yüzbaşı Sedat Çelik olduğu görülmektedir.) 04.48- 05.26; yaşanan çatışmanın ardından polis ekiplerinin geri çekilmesini fırsat bilen darbeci askerler yeniden harekat merkezine geldi. Bazı şüpheliler yaşanan çatışmanın ardından harekat merkezinde üzerlerini değiştirerek sivil kıyafetler giydi ve bu şekilde kışladan kaçtı. 05.25; çatışmanın ardından Musa Odabaş ve Fatih Karabulut harekat merkezine geldi. 05.29; Fatih Karabulut sivil kıyafetli olarak harekat merkezinden ayrıldı.
Saat 08.37; sabaha kadar harekat merkezinde kalan Yarbay Bayram Bekdemir, Uzman Çavuş Savaş Akçam ile dışarıyı ve bina içini kontrol etti. 09.22; özel harekat polisleri harekat merkezinin bulunduğu binaya girdi. 09.25; Savaş Akçam ve Bayram Bekdemir merdiven başında bekledi. Özel harekat polisleri Bekdemir'i gözaltına aldı."
"Polis ekipleri komutanlık katına geldi"
İddianamede, saat 08.09'da sivil giyimli bir grup askerin nizamiyeye doğru yürüdüğü ve 09.17'de de polis ekiplerinin komutanlık katına gelerek etrafı kontrol ettiğinin görüldüğü vurgulanarak, yaşanan darbe teşebbüsü sırasında 66. Mekanize Piyade Tugayı'ndan kışla dışına çıkan birliklerin, Tugay Harekat Merkezi'nden koordine edildiği ve bu sebeple harekat merkezinde yaşanan olayların tespiti açısından bu yere ait güvenlik kamera görüntülerinin incelendiği aktarıldı.
İddianamede, saat 09.18'de Yarbay Bayram Bekdemir'in harekat merkezine geldiği, 10.37'de sivil olarak buradan ayrıldığının görüldüğü belirtilirken, darbe teşebbüsünün planlayıcılarından oldukları bilinen Uzay Şahin, Murat Yanık ve Mehmet Murat Çelebioğlu'nun saat 11.00'de harekat merkezinin olduğu Tugay Karargah Binası'na girdikten sonra binayı terk ettikleri ve Tugay Kurmay Başkanı Yarbay Osman Akkaya'nın makam odasına girdikleri, bu odaya daha sonra Ömer Korkut ve Yarbay Serbülent Eken'in girdiği anlatıldı.
Helikopterden vatandaşa ateş
Yaşanan darbe teşebbüsü esnasında 66. Mekanize Piyade Tugayı'ndan çıkan askeri birliklerin İstanbul Emniyet Müdürlüğü'nü işgal etmek amacıyla Adnan Menderes Bulvarı'na kadar intikal ettikleri, ancak darbe girişiminin haber alınmasıyla birlikte harekete geçen emniyet birimlerinin il emniyet müdürlüğüne gelen yolları trafiğe kapatarak askeri araçların müdürlüğe intikalini engellemeye çalıştıkları bilgisi verilen iddianamede, şu değerlendirme yapıldı:
"Daha sonrasında başta Sayın Cumhurbaşkanımız ve Başbakanımız olmak üzere devlet büyüklerimizin, darbe teşebbüsünün hukuksuz olduğunu belirtmeleri ve devletin tüm kurumları ile darbecilerin karşısında olduğunu beyan etmeleri ve vatandaşları da hukuksuz darbe teşebbüsüne karşı sokağa inmeye davet etmeleri üzerine vatandaşlar sokağa inmeye başlamışlardır. Emniyet güçlerinin ve vatandaşların mukavemeti ile zor durumda kalan darbeci askerler, takviye birlik talebinde bulunmuşlardır. Bunun üzerine 66. Mekanize Piyade Tugayı'ndan hareketlenen bir helikopter ile bazı asker şahıslar İl Emniyet Müdürlüğü'ne inmek istemişler ancak emniyet güçlerinin yoğun mukavemeti karşısında buraya iniş yapamadan uzaklaşmışlardır. İl Emniyet Müdürlüğü'ne iniş yapamayan helikopter iniş yapabilmek için uygun bir yer ararken Adnan Menderes Caddesi'nde vatandaşlar helikoptere doğru koşmaya başlamıştır. Vatandaşları dağıtmak için helikopter içerisinde bulunan darbeci askerler tarafından vatandaşların üzerine ateş açılmıştır. Açılan ateş sonucunda Mehmet Güder şehit olmuş, Ali Kara, Aydın Deniz ve Muhyettin Ayaz yaralanmıştır."
İddianamede, 15 Temmuz 2016 günü yaşanan darbe teşebbüsü sırasında Topkule ve Baştabya kışlalarının nizamiyelerinde yaşanan olayların aydınlatılabilmesi amacıyla bahse konu noktaları gören güvenlik kamera kayıtlarının da incelendiği belirtildi.
İDDİANAME KABUL EDİLDİ
12.10.2017 15:45 Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişiminde "Avrupa Yakası'ndaki hedeflerin işgal edilmesinde en kilit rolü oynayacak şekilde konumlandırılan" 66. Mekanize Piyade Tugay Komutanlığı'nda darbecilerle çatışan Piyade Kurmay Albay Sait Ertürk'ün de aralarında bulunduğu 4 kişinin şehit olmasına ilişkin 55'i tutuklu, 4'ü firari 118 rütbeli sanık hakkında hazırlanan iddianame kabul edildi.
İstanbul 22. Ağır Ceza Mahkemesi, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu Savcılığı tarafından hazırlanan iddianame üzerindeki incelemesini tamamladı.
İddianamenin kabulüne karar vererek tensip tutanağı hazırlayan mahkeme, duruşmanın sanık sayısını dikkate alarak Bakırköy'deki büyük duruşma salonunda yapılmasına karar verdi.
Tutuklu sanıkların tutukluluk halinin devamına hükmeden mahkeme heyete, duruşmanın 23, 24, 25, 26, 29, 30, 31 Ocak ile 1, 2 Şubat'ta devam etmesine hükmetti.
(23 Eylül 2017, 20:09), son güncel.: (12 Ekim 2017, 15:45)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: