İstanbul'da, Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması'nın (FETÖ/PDY) yayın organı olduğu gerekçesiyle kayyuma devredildikten sonra kapatılan Zaman gazetesinin eski yönetici ve yazarlarına yönelik soruşturma sonunda hakkında dava açılan Mümtazer Türköne ve Şahin Alpay'ın da aralarında bulunduğu 22'i tutuklu 30 sanığın yargılanmasına başlandı. Sanıkların bir çoğu Fetö'den pişmanlıklarını dile getirdi. Paralel Yapı tartışmalarının başladığı 2013 sonundan itibaren adeta gözaltına alındığı son ana kadar sık sık yaptığı açıklama ve yazılarla Fetullah Gülen'i ve yapılanmasını aklamaya çalışan Şahin Alpay bu kez farklı davrandı. Örgüt ile olan bağını 'Zaman yazarı' olmakla sınırlayan Şahin Alpay, 'darbe yapacaklarını bilseydim orada yazmazdım" dedi. Diğer sanık Ali Bulaç ise FETÖ'nün bir silahlı bir terör örgütü olduğunu kabul ettiğini söyledi. Bir diğer sanık Ahmet Turan Alkan ise iddianameye tepki gösterdi ve 'Bu iddianameye göre, savcı beni Nuh tufanının azmettiricisi ve propagandisti olarak da suçlayabilirdi. Yolsuzluğu eleştirmek nasıl oluyor da darbeye zemin hazırlamak oluyor?' dedi.
23.09.2017 22:03 İstanbul'da, Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması'nın (FETÖ/PDY) yayın organı olduğu gerekçesiyle kayyuma devredildikten sonra kapatılan Zaman gazetesinin eski yönetici ve yazarlarına yönelik soruşturma sonunda hakkında dava açılan Mümtazer Türköne ve Şahin Alpay'ın da aralarında bulunduğu 22'i tutuklu 30 sanığın yargılanmasına başlandı.
18.09.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması'nın (FETÖ/PDY) yayın organı olduğu gerekçesiyle kayyuma devredilen ve daha sonra kapatılan Zaman gazetesinin eski yönetici ve yazarlarına yönelik yürütülen soruşturma sonunda Mümtazer Türköne ve Şahin Alpay'ın da aralarında bulunduğu 22'si tutuklu 31 sanığın yargılanmasına başlandı.
Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi karşısında yapılan binadaki salonda, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nce görülen duruşmaya, bu davanın 21 tutuklu sanığı ile birleşen dosyanın sanığı Zaman gazetesi eski yöneticisi Adil Gülçek olmak üzere 22 tutuklu sanık ve 5 tutuksuz sanık katıldı.
AKP İstanbul Milletvekili İsmet Uçma, CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, HDP Diyarbakır Milletvekili Altan Tan ile aralarında yabancı gözlemcilerin de bulunduğu çok sayıda kişi, duruşmaya izleyici olarak katıldı.
Zaman Gazetesi yazarlarının FETÖ'den yargılandığı davanın ilk duruşmasından bomba ifadeler yansıdı. Ali Bulaç'ın ardından ifade veren Şahin Alpay FETÖ hakkında çarpıcı itiraflarda bulundu. Örgüt ile olan bağını 'Zaman yazarı' olmakla sınırlayan Şahin Alpay, 'darbe yapacaklarını bilseydim orada yazmazdım" dedi.
Erdoğan'a Nobel ödülü verilmesini yazdığını hatırlatan Şahin Alpay, kendisini liberal olarak tanımladı ve kendisinin de darbe mağduru olduğunu söyledi. Alpay, "Hayatım boyunca askeri darbelerin mağduru oldum. 12 Mart 1971 darbesi üzerine İsveç'e sığınmak zorunda kaldım" dedi.
Zaman'da yazmayı kabul etmemin 3 nedeni vardı:
-Birincisi, öteki gazetelerin hiçbirinde yazarlık yapma imkanı bulamamıştım.
-İkincisi, hem yorum yazarak görüşlerimi paylaşmak alışkanlığı ve arzusundaydım hem de ek bir gelire ihtiyacım vardı.
-Üçüncüsü, Zaman okurlarına hitap ederek muhafazakar kesimlerin demokrasinin erdemlerini kavramalarına bir katkım olabileceğini düşündüm.
-Yazı/TV programlarında belirttiğim görüşlerimle kamuoyu beni Taha Akyol'un tabiriyle "tam anlamıyla bir liberal" olarak tanıdı.
-3 Kasım 2002'de Ak Parti'nin iktidara gelmesini Zaman'daki 5 Kasım tarihli ilk yazımda "demokrasinin zaferi" olarak yorumladım. Ekim 2009'da "Nobel Barış Ödülü'nü Erdoğan almalı" diye yazdım. Ak Parti iktidarına karşı askeri ve yargısal darbe girişimlerine karşı çıktım.
-Ak Parti ile ilgili hayal kırıklığım 2011 seçimleriyle başladı. İktidar otoriter bir "tek adam rejimi" getirmeye yöneldi.
-Gülen hareketi ile ilgili hayal kırıklığım 15 Temmuz 2016'daki askeri darbe girişimiyle patlak verdi. İtiraf edeyim ki, o güne kadar hareketin gayrimeşru işlere karışan bir karanlık yüzü olduğunun bilincinde değildim.
-Gülen hareketinin bir suç örgütü olduğuna dair bir yargı kararı olsaydı, bir gün bile Zaman'da yazmayı sürdürmezdim. Gülen hareketi mensuplarının bir askeri darbe girişiminde rol alabilecekleri aklımın ucundan geçseydi, asla Zaman'da yazmazdım.
-İddia edilen suçların hiçbiriyle ilgim yok. Yaşam tarzım ve inançlarım gereği bir dini cemaate üye olmam söz konusu değildir. İddianamede ileri sürülen suçların hiçbirisini işlemedim. Yargılama sonunda tümüyle aklanacağımdan kesinlikle eminim.
-Tahliyeme hükmederek ömrümün kalan birkaç yılını da eşim, çocuklarım ve torunlarımla geçirmeme izin vermenizi diliyorum.
Tutuklu sanık Şahin Alpay öz geçmişini anlatarak başladığı savunmasında, Gülen hareketi ile ilgili bilgilerinin, medya kuruluşları ve yurt içi ile yurt dışında okullara yaptığı ziyaretlerin yanı sıra bir kısmına katıldığı Abant Platformu toplantılarından kaynaklandığını söyledi.
Söz konusu hareketle ilgili hayal kırıklığının 15 Temmuz darbe girişimiyle patlak verdiğini anlatan Alpay, savunmasına şöyle devam etti: "İtiraf edeyim ki o güne kadar hareketin gayrimeşru işlere karışan bir karanlık yüzü olduğunun bilincinde değildim. İdari bir kararla FETÖ/PDY olarak nitelenen ve silahlı terör örgütü olarak suçlanan Gülen hareketinin hangi mensuplarıyla ve ne ölçüde gayrimeşru işlere ve 15 Temmuz darbe girişimine karıştıkları, yargılamalar sonunda ortaya çıkacaktır. Ne var ki kimi Gülen hareketi mensuplarının şu veya bu ölçüde 15 Temmuz darbe girişimine katılmış olduklarına dair emareler bütün yazarlık hayatım boyunca sivil yönetimi savunmuş, askeri darbelere askeri vesayete karşı olmuş bir liberal demokrat olarak beni şok etti ve derin bir yanılmışlık duygusuna boğdu."
Alpay, Gülen hareketinin bir suç örgütü olduğuna dair önceden bir yargı kararı olması halinde bir gün bile Zaman gazetesinde yazmayı sürdürmeyeceğini iddia ederek, "Gülen hareketi mensuplarının bir askeri darbe girişiminde şu veya bu ölçüde rol alabilecekleri aklımın ucundan geçseydi asla Zaman gazetesinde yazmazdım. 15 Temmuz darbe girişimini lanetliyorum. Bu nedenle Zaman'da yazdığım için pişmanlık duyuyorum. Bu hareketin karanlık yüzünü göremediğim için fena halde yanıldım" ifadelerini kullandı.
İddia edilen suçların hiçbiriyle ilgisinin olmadığını öne süren Alpay, gerek yaşam tarzı gerekse dini inançları gereği herhangi bir dini cemaat ya da gruba üye olmasının söz konusu olmadığını savundu.
Alpay, yargılama sonucunda aklanacağına inandığını dile getirerek, tahliyesini talep etti.
ALİ BULAÇ
Zaman Gazetesi'nin yazar ve yöneticilerinin yargılamaları başladı. Mümtazer Türköne, Şahin Alpay gibi isimlerin de aralarında bulunduğu 22'si tutuklu 31 sanığın yargılandığı davanın ilk duruşmasında yazar Ali Bulaç'tan bomba itiraflar geldi. Bulaç, FETÖ'nün bir silahlı bir terör örgütü olduğunu kabul ettiğini söyledi.
Mahkemede yazar Ali Bulaç savunma yapmaya başladı. Bulaç, 15 Temmuz'a kadar FETÖ'nün terör örgütü olduğu yolunda bilgi/belge olmadığını anlatıp o dönemdeki açıklamalardan örnekler verdi.
İşte Ali Bulaç'ın ifadesi:
-Bu örgütün silahlı terör örgütü olduğunu kabul ediyorum. Kaldı ki, terör örgütü olduğu bilinmediği dönemde dahi üyesi değildim.
-Soruyorum, ben hangi silahlı terör eylemine girdim? Hangi silahlı çatışmaya girdim, kime saldırdım?
-Görevi gereği bilmesi gerekenlerin ihmali hoşgörülürken, siyasilerin kavrama yetisine tahammül gösterilirken, ben niye suçluyum?
-Hangi yasaya göre 17-25 Aralık sonrası Zaman gazetesinde yazı yazmışım diye suç işlemiş oluyorum?
-Devletin izniyle yayın yapan bir gazetede yazdım diye suç işlemiş olamam.
-2007'deki muhtırada AK Parti'nin yanında durdum. Sayın Erdoğan'ı hedef alan herhangi bir yazım olmadı.
-Erdoğan'ın önerdiği başkanlık sistemine karşı çıkmadım. Suriye politikasını yanlış bulsam da mülteciler politikasını destekledim.
-Ben Anayasa ve yasalara güvenerek ifade özgürlüğümü kullandım.
Duruşmada savunma yapan tutuklu sanık Ali Bulaç, iddianamede kendisi için 3 kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istendiğini belirterek, idam cezası olması halinde şu anda idamla yargılanıyor olacağını söyledi. Yazdığı 6 yazıyla yapılan atıfla bir yazar için istenen ceza ile 15 Temmuz'u planlayan ve o gece 250 insanı şehit edenler için aynı cezanın istendiğini savunan Bulaç, 14 aydır tutuklu olduğunu ifade etti.
Bulaç, cebir, şiddet, kin, nefret, ve tehdit kullanmadan terör örgütü üyeliği olunmayacağının hukukun evrensel kuralı olduğunu belirterek, "Soruyorum ben hangi silahlı, bombalı eyleme katıldım, nereye molotofkokteyli attım, hangi silahlı çatışmaya girdim. Kimi tehdit ettim? Hiçbirini?" diye konuştu.
Hayatı boyunca askeri vesayete ve darbelere karşı durduğunu, çok önceden bu yapının bazı zaaflarını teşhis edebildiğini dile getiren Bulaç, "Ama her ne olursa olsun bir darbeye kalkışabilecekleri aklımdan geçmedi. Kimseden darbe teşebbüsünde bulunacaklarına dair duyum almadım. İma yollu dahi kimse böyle bir şeyi telaffuz etmedi." dedi. Hiçbir yazısında hüküm cümlesi kurarak 17-25 Aralık operasyonlarının bir "rüşvet ve yolsuzluk" olduğunu yazmadığını öne süren Bulaç, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı ve AK Parti'yi hedef alan, onu yolsuzluk yapmakla itham eden tek bir yazısının da bulunmadığını savundu.
Bulaç, 2007 yılındaki e-muhtıra sırasında ve 2008'de parti kapatılmak istenirken AK Parti'nin yanında durduğunu, Gezi Parkı eylemlerini eleştirdiğini belirterek, kendince doğru bulduğu şeyleri desteklediğini bazı yazılarında da eleştirilerini dile getirdiğini anlattı.
Zaman gazetesi ve buna bağlı grupla temel ayrılıklarının "İslamcılık" ve "Milli görüş siyaset çizgisi"yle ilgili olduğunu dile getiren Bulaç, "Gülen grubu hiçbir zaman İslamcılığı kabul etmedi. Özenle ve ısrarla kendilerini İslamcılıktan ayırdılar hatta karşı çıktılar. Ben ise Türkiye'de ve dünyada İslamcı olarak bilinirim. Gazete köşelerinde Zaman'da ve başka yayın organlarında açılan İslamcılık tartışmalarında ben Türkiye ve İslam dünyası için özgürlükçü demokratik meşruiyetçi İslamcılığı savundum" diye konuştu.
Bulaç, 15 Temmuz darbe girişiminin, 40 yıllık bir yapının illet ve ayıplarını ortaya çıkardığını belirterek, "Dışı hayli süslü cemaat vazosu, 15 Temmuz'da bir darbe ile yere düştü, paramparça oldu. İçinden yüz kızartıcı ayıplar, kusurlar, illet ve cürümler orta yere saçıldı." ifadelerini kullandı. Medya sektöründeki FETÖ içinde önemli sayılacak birçok kişinin aylar öncesinden pılını pırtını toplayıp yurt dışına çıktığını anlatan Bulaç, geriye amele hükmünde kullanılan, her şeyden habersiz kimselerin kaldığını öne sürdü.
Bulaç, FETÖ üyesi olmadığını belirterek, savunmasında şu ifadeleri kullandı: "Darbe tehdidi söylentileri dolaşırken ve FETÖ canibinden ses çıkmazken ben neden 'darbecilik alçaklıktır' diye yazı yazayım. Örgüt üyesi olsaydım, bütün diğerleri gibi beni de aylar öncesinden haberdar edip yurt dışına çıkmamı sağlaması gerekmez miydi? Örgüt beni 'kullanışlı aptal' yerine mi koydu?"
Tutuklu sanık Ali Bulaç hakkındaki iddiaları kabul etmeyerek tahliyesini talep etti.
19.09.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nce Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi karşısında yapılan binadaki salonda görülen ikinci duruşmaya, 22'si tutuklu 26 sanık katıldı.
ADİL GÜLÇEK
Duruşma, tutuklu sanıklardan Adil Gülçek'in savunmasıyla sürdü.
AHMET TURAN ALKAN
Zaman Gazetesi davasında bugün Ahmet Turan Alkan ifade verdi. 'Cemaat mensubu olmadığını' iddia eden Ahmet Turan Alkan, Zaman'da çalıştığı sürede FETÖ'nün varlığına hiç şahit olmamış.
Mümtazer Türköne ve Ali Bulaç gibi isimlerin yargılandığı Zaman Gazetesi davasının ikinci gün duruşması Silivri'de yapılıyor. Duruşmanın ikinci gününde köşe yazarı Ahmet Turan Alkan savunma yaptı.
Zaman gazetesi eski çalışanı veya yazarı olan 30 kişinin yargılandığı davanın ilk duruşması dün gerçekleştirilmişti. Şahin Alpay ve Ali Bulaç'ın verdiği ifadelerle başlayan davada 1 yılı aşkın süredir tutuklu olan zanlılar ilk kez yargı önüne çıkmış oldu.
Duruşmanın bugünkü bölümünde Ahmet Turan Alkan savunma yaptı ve şunları söyledi;
-Bu iddianameye göre, savcı beni Nuh tufanının azmettiricisi ve propagandisti olarak da suçlayabilirdi. Yolsuzluğu eleştirmek nasıl oluyor da darbeye zemin hazırlamak oluyor?
-Cemaat mensubu değilim, asla da olmadım. Zaman gazetesinde yazdığım süre içerisinde FETÖ terör örgütü denen şeyin varlığına, faaliyetine şahit olmadım.
İDDİANAME
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu savcılarından İsmet Bozkurt tarafından hazırlanan iddianamede, Mümtazer Türköne, Şahin Alpay, Ali Bulaç, Ahmet Metin Sekizkardeş, Ahmet Turan Alkan, Alaattin Güner, Cuma Kaya, Faruk Akkan, Hakan Taşdelen, Hüseyin Belli, Hüseyin Turan, İbrahim Karayeğen, İsmail Küçük, Mehmet Özdemir, Murat Avcıoğlu, Mustafa Ünal, Onur Kutlu, Sedat Yetişkin, Şeref Yılmaz, Yüksel Durgut ve Zafer Özsoy tutuklu sanık, Ahmet İrem, Ali Hüseyinçelebi, Süleyman Sargın, Osman Nuri Arslan, Osman Nuri Öztürk, Lalezer Sarıibrahimoğlu, Nuriye Ural ve Orhan Kemal Cengiz ise tutuksuz sanık olarak yer alıyor.
İddianamede, sanıklar hakkında "anayasal düzeni, TBMM ve Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını engellemeye teşebbüs etme" suçlarından üçer kez ağırlaştırılmış müebbet, "silahlı terör örgütüne üye olma" suçundan da ayrı ayrı 7,5 yıldan 15'er yıla kadar hapis cezasına çarptırılması talep ediliyor.
17-25 Aralık darbe teşebbüsünde Zaman gazetesi
İddianamede, 2013 yılı Nisan ortalarından itibaren FETÖ/PDY'nin medyada görevli üyelerinin bilinçli ve sistemli şekilde 17-25 Aralık 2013'te sözde "yolsuzluk" adı altında gündeme getirilecek iddiaların bir kısmını sosyal medyada şifreli ve imalı bir biçimde işlemeye başladığı, Mehmet Baransu, Emre Uslu, "Şefkat Tepe" adlı dizi, Abdülhamit Bilici, Bülent Korucu, Zaman Gazetesi Washington Temsilcisi Ali Aslan'dan verilen örneklerle anlatılıyor.
Zaman gazetesinde köşe ve haber yazarlarının da 17-25 Aralık sürecinde olaya müdahil olarak algı mühendisliğine katkıda bulunduğu da iddianamede yer alıyor.
FETÖ, görüşlerine karşı olduğu gazetelerle dirsek temasında bulundu
Örgüt medyasının, yıllardır sözde yayın politikalarına, ideoloji ve görüşlerine karşı olduğu Cumhuriyet, Radikal ve Aydınlık gazeteleri dahil olmak üzere diğer medya kuruluşlarıyla dirsek temasına geçtiğinin anlaşıldığı belirtilen iddianamede, 7 Aralık 2013'te gerçekleştirilecek kumpas ve komplolarla başlatılacak operasyonlara dair sinyallerin Can Dündar'ın 3 Aralık 2013'te Cumhuriyet gazetesindeki köşesinde sarf ettiği sözlerin dirsek temasını tartışmaya yer bırakmayacak şekilde kanıtladığı vurgulanıyor.
İddianamede, "FETÖ/PDY'nin bundan sonra gerçekleştireceği yasa dışı operasyonlar dikkate alındığında, bu ifadelerin tahmin ya da öngörü şeklinde kabul edilmesinin imkansız olduğunu normal zekaya sahip bir insan rahatlıkla değerlendirebilir." ifadelerine yer veriliyor.
FETÖ/PDY üyelerinin, sözde Selam Tevhid-Kudüs Ordusu soruşturmaları kapsamında yaptığı usulsüzlüklerin basın tarafından gündeme getirilmesi üzerine Zaman gazetesinin harekete geçtiği belirtilen iddianamede, 25 Şubat 2014'te "Bu andıcın hesabı sorulsun", "Hoca Efendinin Avukatı Albayrak: Bunlar kara propaganda metodu", "Suçlanan Savcı Çimen, bu şerefsizliktir" başlıklı haberlerin içeriklerinde, örgüt liderinin söylemlerini sütunlarına taşıdığı, kamuoyunda Gülen ve örgütü aleyhine ortaya çıkan tepkileri hafifletmeyi amaçladığı ve iddiaları savunan bir müdafi rolü oynadığı anlatılıyor.
Kapatılan Zaman gazetesinin eski yöneticilerinden Adil Gülçek ise yakalandıktan sonra sevk edildiği hakimlikçe tutuklanmış, Gülçek hakkındaki dosya bu davayla birleştirilmişti.
Paralel yapı-11 Nisan (2017) 'İstanbul Medya yapılanması/Zaman yazarları/Darbeye destek 30 sanık' davası
(23 Eylül 2017, 22:03)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: