Fetullahçı Terör Örgütü'nce (FETÖ), 2012 yılı Polis Akademisi Giriş Sınavı sorularının sınav öncesi elde edilerek aynı yapılanmaya mensup kişilere verildiği iddiasıyla haklarında dava açılan 20'si tutuklu 45 sanığın yargılanmasına devam edildi.
05.08.2017 13:48 Fetullahçı Terör Örgütü'nce (FETÖ), 2012 yılı Polis Akademisi Giriş Sınavı sorularının sınav öncesi elde edilerek aynı yapılanmaya mensup kişilere verildiği iddiasıyla haklarında dava açılan 20'si tutuklu 45 sanığın yargılanmasına devam edildi.
31.07.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 15. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Cezaevi Yerleşkesi'ndeki salonda yapılan duruşmaya tutuklu ve tutuksuz sanıklar, taraf avukatları ile sanık yakınları katıldı.
Duruşma, soru hazırlama komisyonunda görevli sanıkların dinlenmesiyle başladı.
Komisyonda görevli sanık Fatih Yıldırım, FETÖ/PDY'yle bağının olmadığını iddia ederek, üzerine atılı suçları reddetti.
Polis Akademisine 2007'de girdiğini ve Türk dili okutmanlığı yaptığını, akademi kapatıldıktan sonra Çankırı Karatekin Üniversitesinde bir yıl görev aldığını anlatan Yıldırım, 2012 yılında Polis Akademisi Başkanlığınca o yıl kendisinden sınava Türkçe soru hazırlamasının istendiğini söyledi.
Yıldırım, görevlendirmenin yapıldığı ertesi gün servis aracıyla Polis Koleji'nin yakınında, Emniyet Genel Müdürlüğünün matbaasına gittiklerini, yanında herhangi bir dijital malzeme olmaksızın içeri girdiklerini ifade ederek, girdikten sona Komisyon Başkanı'nın talimatıyla matbaanın içeriden ve dışarıdan kilitlendiğini anlattı.
Eşyalarını yerleştirdikten sonra lavaboya gittiğini, çıktıktan hemen sonra Yusuf Aygın'ın bir yere doğru baktığını görüp ne olduğunu sorduğunu belirten Yıldırım, Aygın'ın başkan ile üyeler arasında bir konuşma geçtiğini ama kendisinin de tam olarak anlayamadığını söylediğini öne sürdü. Yıldırım, kendisinin de bunu önemsemediğini iddia ederek, kısa zamanda çok soru hazırlaması gerektiğini belirterek, sınavdan bir gün önce soruları matbaaya verdiklerini hatırladığını dile getirdi.
Komisyon Başkanı Recai Aydın ile de irtibat içinde olduğunu belirten, 'Açık yüreklilikle de 'Hocam istediğiniz ya da beğenmediğiniz, takdir etmediğiniz, yanlışlığından endişe ettiğiniz bir soru varsa değiştirebilirim.' demiştim.' ifadelerini kullanan Yıldırım, soruların komisyon başkanının da onayından geçtikten sonra baskıya gönderildiğini kaydetti.
Yıldırım, sınav bittikten sonra kapıların açıldığını ve servise binerek eve gittiğini ifade ederek, işlerini ve benzeri sorumlulukları vatan millet aşkıyla yerine getirdiğini savundu.
Örgütün kriptolu haberleşme programı ByLock'u kullanmadığını, herhangi bir terör örgütüne üye olmadığını öne süren Yıldırım, tahliyesini ve beraatini talep etti.
Mahkeme Başkanı'nın, Komisyon Başkanı Recai Aydın'ın olması gerekenden üç katı fazla soru hazırlaması yönünde isteği olup olmadığını sorması üzerine Yıldırım, böyle bir talebi duymadığını, lavabodan çıktığı sırada gördüğü Yusuf Aydın'ın başkan ile üyeler arasında tartışma geçtiğini ancak nedenini kendisinin de bilmediğini söylediğini anlattı.
Sınav için 2 soru hazırlamış
Sanık Hüseyin Şafak da üniversitenin fizik bölümünden mezun olduğunu, 1985 yılında Polis Kolejinde görev aldığını, akademi kapandıktan sonra da MEB'e bağlı çalıştığını belirterek, hayatının hiçbir safhasında terör örgütünün hiçbir kurumunda çalışmadığını, çocuklarının da devlet okullarında okuduğunu söyledi.
Komisyonda bulunmasına yönelik görev verildikten sonra Emniyet Genel Müdürlüğünün İstanbul yolu üzerindeki matbaasına gittiğini, kapıların kapatıldığını ve mühürlendiğini ifade eden Şafak, yerleştikten sonra Komisyon Başkanı'nın sınav güvenliği için 3 katı kadar soru hazırlamalarını istediğini bildirdi.
Şafak, 'Ben 2 soru hazırlayacaktım. 3 kat fazlayla 6 soru hazırlamam gerekecekti. Bu, beni zorlamaz. Ondan 2 soru seçerlerdi. Soru sayısı çok olan, özellikle matematikçi arkadaş 90 soru hazırlamak gerektiğini belirterek karşı çıktı. Bunun üzerine Komisyon Başkanı teklifinden vazgeçti.' dedi.
Şafak, Bank Asya'daki hesabının eşine ait olduğunu, faize karşı oldukları için finans kurumlarına para yatırdıklarını savundu.
ByLock çıktığı iddia edilen hattın kendi adına olduğunu da belirten Şafak, telefonu oğlunun kullandığını, kendisinin böyle bir program indirmediğini ve kullanmadığını öne sürdü.
Kayınbaba ile damat aynı davada yargılanıyor
Sanık Muhammet Emin Erçetin de Polis Akademisi lağvedilene kadar İngilizce okutmanlığı yaptığını, sonrasında Kırşehir Ahievran Üniversitesine yerleştirildiğini belirterek, darbe girişimi sonrası kanun hükmünde kararname ile ihraç edildiğini söyledi.
Başka bir davadan 6 yıl ceza aldığını ve dosyanın bölge idare mahkemesine gönderildiğini anlatan Erçetin, komisyonda İngilizce sorularını hazırladığını bildirdi.
Erçetin, güvenlik kontrolünün ardından komisyonun toplandığı matbaaya girdiklerini belirterek, üyeler yerleştikten sonra Komisyon Başkanı Aydın'ın kısa toplantı yaptığını ifade etti.
Aydın'ın, kimin ne kadar soru hazırlayacağı, soruların ne zaman teslim edileceği, kitapçıkların ne zaman verileceği gibi konulardan söz ettiğini dile getiren Erçetin, burada 3 katı soru hazırlanması istendiği için kısa tartışma yaşandığını ama kimlerin itirazda bulunduğunu hatırlamadığını savundu.
Erçetin, tartışmada yer almadığını, alanı İngilizce olduğu için üç katı soru hazırlayabileceğini söylediğini belirterek, Aydın'ın, dışarıdaki yetkililere ulaşamadığı için talebinden geri adım atmak zorunda kaldığını söylediğini ancak bunun doğru olmadığını çünkü acil durumlar için kapı önünde polis memurları bulunduğunu söyledi.
Fransızca-Almanca öğretmenleriyle koordinasyon içinde soruları hazırlayıp verdiğini belirten Erçetin, sınavla alakalı ne öncesinde ne de sonrasında usulsüzlük duymadığını iddia etti.
Erçetin, 9 yıllık memuriyet hayatında devlete en ufak bir ihanet içinde bulunmadığını savunarak, FETÖ ya da başka bir terör örgütüyle iltisaklı olmadığını öne sürdü.
Eşinin de 2010 KPSS şüphelisi olduğunu emniyetteyken öğrendiğini anlatan Erçetin, bu davada yargılanan Muzaffer İşçi'nin de kayınbabası olduğunu söyledi.
7 yıl hüküm verilmiş
Sanık Muzaffer İşçi de hiçbir terör örgütüyle bağı olmadığını iddia ederek, hiçbir suçlamayı kabul etmedi.
İşçi, imam hatip mezunu olarak Diyanet İşleri Başkanlığında göreve başladığını, sonrasında coğrafya okuduğunu, 1984'te coğrafya öğretmenliği yaptığını ve 1993'te Polis Kolejinde görev aldığını anlattı.
OHAL nedeniyle emekli olamadığını ve ihraç edildiğini dile getiren İşçi, 9 Ağustos 2016'da gözaltına alınıp Bank Asya'daki hesabı nedeniyle tutuklandığını iddia ederek, Kırşehir'de hakkında 7,5 yıl hapis cezası verildiğini söyledi.
İşçi, Polis Akademisi sınavı için matbaaya dijital materyallerden arındırılmış şekilde girdiğini ifade ederek ancak acil durumlar için kapıda polis memurlarının beklediğini kaydetti.
Komisyon başkanının yatakhanede yaptığı toplantıda üç katı soru hazırlanmasına yönelik talebini ilettiğini, bunun kendisi için sıkıntı oluşturmadığını ve hazırlayabileceğini söylediğini öne süren İşçi, bazı üyelerin sessiz kaldığını, bazılarının da zaman kısa olduğu için yetiştiremeyeceklerini bildirdiklerini savundu.
İşçi, komisyon başkanının da ısrarcı olmadığını belirterek, yapılan toplantıda üye Yusuf Aydın'ın iddia ettiği üzere sert tartışmalar yaşanmadığını söyledi.
Akademi Başkanlığının gönderdiği iki ya da üç kaynak test kitabını inceleyip 5 soru hazırladığını dile getiren İşçi, matbaa kapılarının sınavdan sonra açıldığını ifade etti.
İşçi, Bank Asya'ya umre için para yatırdığını, ayrıca ByLock kullanıcısı olduğu gerekçesiyle de ceza aldığını ifade ederek, aksine bu programı kullanmadığını öne sürdü.
Sanık Özkan Arıkan da SEGBİS bağlantısıyla yaptığı savunmada suçlamaları reddetti.
Arıkan, komisyondaki görevinin soru hazırlamak olmadığını belirterek, işinin, hazırlanan sınav sorularını noktasına, virgülüne dokunmadan bilgisayara aktarmak olduğunu kaydetti.
Komisyonun göreve başlamasından bitene kadar telefon görüşme kaydının bulunmadığını, ayrıca öğretmenlerle önceden de görüşmediğini savunan Arıkan, ByLock kullandığı iddiasının da doğru olmadığını ileri sürdü.
Soru hazırlama komisyonunda bulunan sanık Ramazan Eken, devlete ve millete hizmet etmek dışında bir gayesi olmadığını, içinde bulunduğu durumu hak edecek bir şey de yapmadığını savundu.
Suçlamaları reddeden Eken, Almanca dil soruları hazırladığını ancak sınavda hiçbir öğrencinin yabancı dil olarak Almanca tercihinde bulunmadığını söyledi. İddianamede, hiçbir tanık veya şüpheli ifadesinde de Almanca ve Fransızca sorularının sızdırıldığına yönelik bir beyan olmadığını savunan Eken, hiçbir öğrenci seçmese dahi yasal zorunluluk gereği bu komisyonda görevlendirildiğini anlattı.
Eken, diğer derslerin sorularını da görmesinin mümkün olmadığını iddia ederek, soruların hazırlandığı matbaaya girdikten sonra dış dünya ile irtibatlarının kesildiğini söyledi.
Soruların önceden hazırlanıp sızdırılmasının mümkün olmadığını ileri süren Eken, tahliyesini ve beraatini talep etti.
Duruşmaya Ses ve Görüntülü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile bağlanan komisyon üyesi sanık Süleyman Filiz, Şanlıurfa 5. Ağır Ceza Mahkemesinde 'terör örgütü üyeliği' suçlamasıyla yargılanmasına devam edildiğini ifade ederek, iki davanın birleştirilmesini ve yargılamasının tek elden yürütülmesini istedi.
Başarılı bir öğrencilik hayatı geçirdiğini ve 2008'de akademiden mezun olduktan sonra göreve başladığını belirten sanık Filiz, 'Göreve başlarken ettiğim yemine her zaman bağlı kaldım. Amirlerim dışında kimseden emir almadım ve kimseye bilgi vermedim.' dedi.
İddianamede kendisi hakkında verilen bazı bilgilerin doğru olmadığını ve söz konusu sınava kendi akrabalarından kimsenin girmediğini iddia eden Filiz, ByLock kullanıcısı olduğu iddialarının 'gerçek dışı' olduğunu belirterek tahliye ve beraat talebinde bulundu.
Sanık Muhammet Atasever, hakkındaki suçlamaları reddederek, sınavı kendi emeğiyle kazandığını öne sürdü.
Akademinin 2015'te toptancı bir anlayışla kapatıldığını savunan Atasever, 'Hayatımın hiçbir döneminde hain FETÖ ile bağlantım olmadı. ByLock kullandığım iddiaları da gerçeği yansıtmamaktadır.' ifadesini kullandı.
Sanıklar Ali Gürkan Kara ve Muhammet Esen de suçlamaları kabul etmeyerek beraat talebinde bulundu.
Duruşma, yarına ertelendi.
01.08.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 15. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Cezaevi Yerleşkesi'ndeki salonda görülen duruşmaya, tutuklu ve tutuksuz sanıklar, taraf avukatları ile sanık yakınları katıldı.
Sanık Muharrem Ç, hukuk fakültesine girmek istediğini ancak girdiği ilk üniversite sınavında yeterli puanı alamayınca FETÖ'ye ait yurtlarda görevli müdüre söyleyerek bir yıl daha sınava hazırlandığını kaydetti.
Kaldığı FETÖ evlerinde 'Fatih' isimli bir şahsın kendisiyle ilgilendiğini, Fatih'in kendisini sınavdan önce eve çağırdığını ve sınav sorularının kendisine verildiğini aktaran Muharrem Ç, 'Fatih beni eve çağırdı, evde Habip isimli Ankara'dan gelen şahıs vardı. Ankara'dan gelen şahıs bir metin çıkardı ve bana yemin ettirdi. Ardından çantasından bir kitapçık çıkardı, aynı deneme sınavı gibiydi. 'Bu sorulara çalış, sınavda benzerleri çıkabilir.' dedi. Ben soruları çözdüm. Sonra Fatih'e bu soruların ne olduğunu sorduğumda deneme sınavı olduğunu söyledi ama bana sınav soruları olduğunu söylemedi. Zaten ben de böyle bir talepte bulunmamıştım. Sınavda soruların çoğunun aynı olduğunu gördüm, tedirgin oldum ama korktuğum için sınavdan çıkmadım.' ifadelerini kullandı.
Üniversite sınavından iyi puan aldığını, istediği bölümü kazanabilecek puanı almasına rağmen Fatih'in telkinleriyle polis akademisine gittiğini bildiren Muharrem Ç, akademi döneminde zaman zaman sohbetlere katıldığını ancak bir süre sonra yapılan uygulamalardan ötürü FETÖ'den soğuduğunu öne sürdü.
Muharrem Ç, 17-25 Aralık sürecinden önce Ankara'da son bir sohbete gittikten sonra FETÖ'den ayrıldığını dile getirerek, sözlerini şöyle sürdürdü:
'İstanbul'dayken Fatih beni aradı, ayrılmamam gerektiğini söyledi. Ben de Kaynarca'da bir kafeye gel dedim. Kafede bana 'Niye ayrılmak istiyorsun?' dedi. 'Namaza izin vermiyorsunuz.' dedim. O da bana 'Cemaatten ayrılırsan dinden soğursun, ayrılıp ateist olan bir sürü insan var.' dedi. Ben kafeden çıktım ve görüşmek istemediğimi söyledim. Baskılara rağmen bir daha sohbete gitmedim ama baskılar devam etti. Burak Bostan isimli şahıs benim liseden arkadaşım, Ankara'ya geldiğinde benimle görüşmek istediğini söyledi. Buluştuğumuzda cemaatten ayrılarak kötü yaptığımı, sahipsiz kalırsam başıma kötü şeyler gelebileceğini söyledi. Burak Bostan ve Yunus Güney ile Maltepe'de bir kez daha görüştük. Bana tekrar cemaate gelmemi, devletin cemaatin elinde olduğunu söylediler. 'Türk Silahlı Kuvvetlerinin yüzde 77'si bizde, emniyetin çoğu bizden. Bize karşı operasyon yapsalar bile bizi bitiremezler.' şeklinde konuştular.'
Örgütün hiyerarşik yapısı içerisinde yer almadığını ve FETÖ'nün asıl amacını darbe girişiminde anladığını ifade eden Muharrem Ç, beraat talebinde bulundu.
Muharrem Ç, beyanlarında geçen 'Fatih' kod adıyla tanıdığı örgüt üyesinin de sanık Şenol Dalgıç olduğunu söyledi.
'Bildiklerinizi anlatın' çağrısı
İtirafçı olan sanıklardan Seyfullah E. de lise yıllarında o dönem 'cemaat' olarak adlandırılan FETÖ ile tanıştığını ancak örgütsel bir faaliyetinin olmadığını öne sürdü.
Darbe girişiminden sonra emniyete giderek bildiklerini anlattığını bildiren sanık Seyfullah E, 'Kod adı kullanmadım. Hiçbir vakit devlet aleyhine çalışmadım. 17-25 Aralık'taki bürokratik darbe girişimi öncesi birçok insan gibi ders çalışmak, kendime güzel bir gelecek hazırlamak için gittim.' ifadelerini kullandı.
'Levent' kod adıyla tanıdığı sanık Emre Yıldız'ın kendisiyle ilgilenen FETÖ mensubu olduğunu öne süren sanık Seyfullah E, eve gelen başka bir örgüt üyesinin Fetih suresini okutarak kendilerine akademi sınav sorularının verildiğini kaydetti. Seyfullah E, sözlerini şöyle sürdürdü.
'Emre Yıldız, gelin arkadaşlar ders çalışalım dedi. Oğuzhan Keskin'le eve gittik. Evde başka bir şahıs daha vardı. Abdest alarak ibadet edelim, Kur'an okuyalım dediler. Fetih suresini okuduk, ellerimizi Kur'an'a el bastırarak annemizin, babamızın üzerine yemin ettirdiler ama ne için yemin ettiğimizi bilmiyorduk. Eve gelen diğer şahıs siyah bir çantadan soruları çıkardı, 'Çalışın bunlara' dedi. Daha sonra soruları veren şahıs gitti. Sınava girdiğimde soruları çözmeye başladım. Sınavdan çıktıktan sonra Oğuzhan'la konuştuğumuzda soruların bize gösterilen sorular olduğunu anladık. Sınav sorularını kendi çabalarımla çözdüm, soruları elde etmek gibi bir girişimde bulunmadım. Örgütün hiyerarşik yapısı içinde bulunmadım.'
Sanık Emre Yıldız'ın suçlamaları inkar ettiğini ancak anlattıklarının yaşanmış olaylar olduğunu ifade eden sanık Seyfullah E, diğer sanıkların da devlete hizmet için bildiklerini anlatması gerektiğini söyleyerek beraat talebinde bulundu.
Savunma yapan diğer sanıklar ise suçlamaları reddederek, tahliye ve beraat talebinde bulundu.
Duruşmaya, yarın devam edilecek.
02.08.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 15. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Cezaevi yerleşkesindeki salonda görülen duruşmaya, tutuklu ve tutuksuz sanıklar ile taraf avukatları katıldı.
Savunma yapan Tarık Bölük, 'cemaat evinde' kendisine sınav sorularının verildiğini, ancak bu durumdan kul hakkı yedikleri gerekçesiyle rahatsız olduğunu beyan etti.
Soruları elde etmek gibi bir maksadının bulunmadığını öne süren Bölük, şu ifadeyi verdi:
'Ankara'da bir eve gittim. Soruların verileceğini bilmiyordum. Birden soruları verdiler, 'Çalışın bunlara, akademi soruları' dediler. Ben, 'Kul hakkı olmuyor mu?' diye sordum. Dini örnekler verdiler, vicdani muhasebe yapacak durumum olmadı. Soruları iki sefer tekrarladım. Danışacak kimsem yoktu, zaten Kur'an'a el bastırmışlardı. Sınava girdim, soruları yaptım ve akademiyi kazandım. İçim rahat değildi. Ara ara sohbetlerde 'kul hakkına girdik' diye söylüyordum. Şefkat tokadı diye bilinen manevi baskı yapıyorlardı. 'Bizim sayemizde kazandınız' filan diyorlardı. Sonra akademi kapatıldı. Öyle bir yapı ki yapışıyorlar insana sonra da yakanı bırakmıyorlar. 'Bizim yerimize dinsiz, imansız insanlar mı girsin?' diyorlardı.'
FETÖ üyeliği suçlamasını kabul etmeyen ve örgüt hiyerarşisinde yer almadığını savunan Bölük, beraat talebinde bulundu.
Soruları 'deneme sınavı' diyerek vermişler
Sanık Batuhan Öktem de örgüt üyeliği iddialarını kabul etmediğini, örgüt hiyerarşisi içinde yer almadığını beyan etti.
İddianamedeki suçlamalara 'bilerek ve isteyerek' iştirak etmediğini dile getiren Öktem, 'Dershanede tanıştığım arkadaşlarımın çağırmasıyla ders çalışmak amacıyla söz konusu evlere gittim. Orada ders çalıştık ve ibadet ettik. O zaman Fetullah Gülen'in bunların lideri olduğunu bilmiyordum. Onun kitapları dahi yoktu evde. Evlerde devlete millete karşı kötü bir söz duymadım, eğer duysaydım hiç gitmezdim.' savunmasını yaptı.
Öktem sınav sorularının kendilerine verilmesini ise şöyle anlattı:
'Akademi sınavından bir ya da iki gün önce eve daha önceden tanımadığım bir insan geldi. Bize soruları verdi ve 'Deneme sınavı, sınavda belki faydası olur, çözün' dedi. Soruları çözdük, daha sonra sınavda başarılar dileyerek gitti. Sınava girdiğimde soruların büyük kısmı aynı ya da benzerdi. Yaşımın verdiği tecrübesizlikle kime söylesem bilemedim. O an bir kumpasa, bir ağa elimi kaptırdığımın farkına vardım.'
Sanık Bahadır İnce ise 17-25 Aralık sürecinden önce FETÖ yapılanmasından ayrıldığını ve akademiyi bıraktığını dile getirerek beraat talebinde bulundu.
Savunma yapan sanıklar Ebrar Yıldız, Erdem Kısa, Erol Şevik, Hamza Sezer, Yaşar Çelik ve Yunus Yıldırım da suçlamaları reddederek tahliye ve beraat talebinde bulundular.
16 sanık ByLock kullanıcısı
Savunmaların ardından Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına yazılan sanıkların ByLock kullanımına dair raporun geldiği açıklandı. Buna göre, 16 sanığın FETÖ'nün şifreli haberleşme programı ByLock kullandığının belirlendiği açıklandı.
ByLock kullanım raporuna ilişkin ek savunması alınan sanıklar, suçlamaları kabul etmezken duruşmaya yarın devam edilmek üzere ara verildi.
04.08.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Polis Akademisi giriş sınav sorularının FETÖ üyelerine sızdırılmasına ilişkin açılan ikinci davada, 2 tutuklu sanık adli kontrol şartıyla tahliye edildi.
Ankara 15. Ağır Ceza Mahkemesince Sincan Cezaevi Kampüsü’nde görülen duruşmaya sanıklar, sanık avukatları ve şikayetçi kurum Maliye Bakanlığının avukatı katıldı.
Avukat beyanlarının alınmasıyla devam edilen duruşmada, sanık avukatları tahliye ve diğer taleplerini dile getirdi.
Davaya katılma talebinde bulunan Maliye Bakanlığının avukatı ise sanık savunmalarını kabul etmediklerini bildirerek, sanıkların tutukluluk halinin devamını ve mal varlıkları üzerine tedbir konulmasını talep etti.
Taleplerden sonra ara kararını açıklayan mahkeme, Maliye Bakanlığının davaya müdahillik talebinin kabulüne, sanıkların mal varlıkları üzerine tedbir koyulması talebinin ise bu aşamada reddine, tutuklu sanıklar Erdem Kısa ve Erol Şevik’in uzun tutukluluk süresi ile mevcut delil durumu göz önünde bulundurarak, adli kontrol şartıyla tahliyesine karar verdi.
Mahkeme ayrıca, tanık olarak dinlenilmesi kararı verilen bilirkişilerin zorla getirilmesi ve firari 14 sanığın yakalama kararının infazının beklenilmesine hükmederek duruşmayı 17 Kasım’a erteledi.
Paralel yapı-01 Haziran (2017) 'Ankara 2012 Polis Okulu sınavlarında yolsuzluk 45 sanık' davası
(05 Ağustos 2017, 13:48)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: