Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz'daki darbe girişimi sırasında Jandarma Okullar Komutanlığındaki eylemlere ilişkin 61'i tutuklu, 317 kişinin yargılandığı davanın görülmesine sanık savunmalarıyla devam edildi.
22.07.2017 12:40 Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz'daki darbe girişimi sırasında Jandarma Okullar Komutanlığındaki eylemlere ilişkin 61'i tutuklu, 317 kişinin yargılandığı davanın görülmesine sanık savunmalarıyla devam edildi.
17.07.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 20. Ağır Ceza Mahkemesince görülen duruşma, Sincan Cezaevi Yerleşkesi'ndeki salonda yapıldı.
Sanık Teğmen A.B.A, 15 Temmuz'da kursiyer teğmen olarak okullar komutanlığında bulunduğunu belirterek, gece eğitimi yapılacağı için silahlı olarak içtimaya katıldığını söyledi.
Burada, tabur komutanı Tarık Görener, üsteğmenler Ramazan Akkuş ve Onur Demirel'in bulunduğunu dile getiren A.B.A, Görener'in çocuk gibi davranmamalarına yönelik bir konuşma yaptığını ifade etti.
Ramazan Akkuş'un elindeki listeden sekizerli timler oluşturduğunu belirten A.B.A, kendi isminin ise listede bulunmadığı için okunmadığını bildirdi.
A.B.A, içtima alanında yanına gelip cep telefonunu isteyen Üsteğmen Akkuş'a kapalı olarak telefonunu verdiğini ifade ederek, kendisine yapılan bu davranışı babasının albay rütbesinde ve hala aktif görevde bulunmasına bağladığını savundu.
2015'in nisan ayında "kovuşturmaya yer olmadığına" yönelik bir tebligat aldığını vurgulayan A.B.A, bunu araştırdığında "Ergenekon" benzeri bir yapıda olmaktan dolayı kovuşturma geçirdiğini öğrendiğini söyledi.
Harp Okulu'nda olduğu süreçte baskı gördüğünü, düşük notlar aldığını savunan A.B.A, FETÖ üyesi olduğunu düşündüğü kişilerin bu baskıyı yaptığını ifade eti.
A.B.A, savcıların da yine bu örgütten olduklarını düşündüğü için hakkındaki kovuşturmanın yaklaşık 5 yıl sonra sonuca ulaştığını ve lehine sonuçlandığını ileri sürdü.
Silahla başlarında beklemiş
Listede ismi okunmayanlardan oluşan grubun silahlarının bıraktırıldığını belirten A.B.A, daha sonra Selen Amfi'ye götürüldüklerini bildirdi.
Üsteğmen Akkuş'un telefonunu bir lambanın altına bıraktığında gidip gizlice aldığını anlatan A.B.A, amfideyken G3 piyade tüfeği taşıyan Üsteğmen Onur Demirel'in başlarında beklediğini belirtti.
Dışarı çıkmak istediklerinde Demirel'in "Hayır çıkamazsınız." diyerek engellediğini anlatan A.B.A, bu sırada tuvalete bile cep telefonlarını bıraktıktan sonra gidebildiklerini ifade etti.
A.B.A, Demirel'in yanlarından ayrılmasıyla telefonlarına bakma şansı bulduklarını ve darbe girişiminden haberdar olduklarını belirterek, daha sonra bir fırsatını bulup gizlice otoparktaki arabasına bindiğini söyledi.
Birlikten çıkmak istediğini ancak üç nizamiyenin de darbeci olduğunu düşündüğü kişilerin elinde olduğunu gördüğü için kışlayı terk edemediğini iddia eden A.B.A, 2 nolu nizamiyeden, diğer kursiyerlerin de oluşturduğu konvoy sayesinde sabah saatlerinde çıktığını bildirdi.
Darbeci olmadığını bildiği Albay Yüksel Yiğit ile de görüştüğünü dile getiren A.B.A, onun ifade vermek için okula gitmesini söylemesi üzerine, kışlaya döndüğünde gözaltına alındığını, yaklaşık 2 ay gözaltı ve tutukluluk sürecinin ardından tahliye edildiğini ve göreve başladığını dile getirdi.
İddia edildiği üzere FETÖ/PDY ile bağlantısı olmadığını iddia eden A.B.A, dosyada mağdur olarak bulunması gerekirken sanık olduğunu söyledi.
A.B.A, kışlada bulunduğu sürece "sıkı yönetim, darbe girişimi" diye bir ifade duymadığını öne sürdü.
"Aldığım emirler kanuna uygundu"
Tutuksuz sanık eski kursiyer Teğmen Yahya Gümüş de 15 Temmuz'da astsubaylıktan geçme kursiyer teğmen olarak eğitim gördüğünü söyledi.
Gece eğitimine dair whatsapp mesajının ardından eğitim için yapılacak içtimaya katıldığını anlatan Gümüş, içtima alanına Üsteğmen Onur Demirel ve sonra tanımadığı rütbeliler geldiğini, daha önce de olduğu için bunu normal karşıladığını kaydetti.
Ramazan Akkuş'un elindeki listeden sekizer kişilik timler oluşturduğunu dile getiren Gümüş, isminin okunmasının ardından timle 1 nolu nizamiyeye gittiğini söyledi.
Gümüş, kendilerinden önce bir timin zaten buraya gittiğini ifade ederek, nizamiyedekilerin normal bir şekilde oturduğunu savundu.
Burada oldukları sürece okul komutanının eğitimi denetlemeye ne zaman geleceğini konuştuklarını anlatan Gümüş, telefonları kapalı olduğu için yaşanan darbe girişiminden de haberdar olmadıklarını iddia etti.
Gümüş, ilerleyen saatlerde darbe girişimi olduğu yönünde haberleri duyduklarını ama okul güvenliğine yönelik hareket ettikleri için inanmadıklarını ifade ederek, her ihtimale karşı silahını boşaltıp mermileri hücum yeleğinin içine koyduğunu bildirdi.
Okulun darbenin neresinde olduğunu bilmediğini dile getiren Gümüş, aldığı emirlerin tamamının kanuna uygun emirler olduğunu iddia etti.
Sabah olduğunda Üsteğmen Muhlis Koçak'ın uygunsuz emirlere uymamaları ve silahları bırakmalarına yönelik mesajı sonrası Gümüş, silahları bırakıp sivil kıyafet giydiğini belirtti. Gümüş, Muhlis Koçak'ın kendilerine haber vermek için neden sabaha kadar beklediğini de bilmediğini söyledi. Araçla çıkamadıkları için diğer kursiyerlerle amfide toplandıklarını dile getiren Gümüş, FETÖ ile bir irtibatı olmadığını savundu.
Gümüş, beraatini talep etti.
"Olağanüstü bir durum yoktu"
Tutuksuz sanık eski kursiyer Teğmen Volkan Piri de 15 Temmuz'da gece eğitimine daha önce olduğu gibi silahlı ve teçhizatlı olarak katıldığını söyledi.
Tarık Görener'in, herkesin komutanlarının emirlerine uyması gerektiğini söylediğini dile getiren Piri, oluşturulan timler için adının okunmadığını ifade etti.
Piri, silahı boş şekilde beklediğini belirterek, ilerleyen saatlerde arkadaşlarından ve sonrasında televizyondan darbe girişimini öğrendiğini bildirdi.
Olağanüstü bir durum olmadığından darbe faaliyeti içinde bulunmadığını düşündüğünü belirten Piri, bulunduğu yerde kaldığını, sabah olduğunda sivil kıyafetini giyip 2 nolu nizamiyeden çıkmak istediklerini ancak üzerlerine ateş açılması üzerine döndüklerini savundu.
Piri, Uğur Kuzucu ve Muhlis Koçak'ın Selen Amfi'ye gelmelerine yönelik mesajları üzerine buraya gittiklerini ve öğle saatlerinde gözaltı işlemi yapıldığını bildirdi.
FETÖ ile bir irtibatının olmadığını savunan Piri, beraatini istedi.
Tutuksuz sanık eski kursiyer Teğmen Yusuf Çakmak da tabur komutanı Tarık Görener'in gece eğitimine okul komutanının da katılacağını, ayrıca kimsede telefon görmek istemediğini yoksa kıracağını söylediğini anlattı.
Üsteğmen Akkuş'un timleri oluşturmasının ardından 3 nolu nizamiyeye gittiğini, burada komutan olarak Serdar Acar'ın bulunduğunu dile getiren Çakmak, nizamiyedeki görevlilerin etkisiz hale getirilmesine yönelik bir şey gerçekleşmediğini savundu.
Çakmak, yorgun oldukları için nizamiyenin arkasındaki ağaçlıklarda dinlendiklerini, saat 03.00 civarında uçak seslerine uyandığını ifade ederek, darbe girişimini öğrendikten sonra, konusu suç teşkil edecek bir emir almadığı için bu girişimin kendileriyle alakalı olmadığını düşündüğünü bildirdi.
Bir süre sonra bulundukları yeri terketmelerine yönelik mesajlar geldiğini ve bir süre sonra buradan ayrıldıklarını dile getiren Çakmak, tabur bölgesine geçip, daha sonra sivil kıyafetlerini giydiğini anlattı.
Çakmak, 2 nolu nizamiyeden çıkış yapmak istediğini ancak daha önce çıkmak isteyenlere ateş açıldığını öğrenince tekrar tabur bölgesine döndüğünü, sonrasında da gözaltına alındıklarını ifade etti.
FETÖ ile bir bağlantısı bulunmadığını savunan Çakmak, KHK ile ihraç edildiğini dile getirdi. Çakmak, beraatini istedi.
Tutuksuz sanık eski kursiyer Teğmen Halim Yağız Oral, jandarma pilot teğmen olacakken 2015 Şubat ayında uçuşa bile çıkarılmadan, bu dönemde KHK ile ihraç edilen kişilerce elendiğini bildirdi.
15 Temmuz'da kursiyer teğmen olarak bulunduğu Beytepe'de, emir üzerine gece eğitimine katıldığını belirten Oral, Üsteğmen Onur Demirel'in, depoya gelerek herkesin 5 şarjör alacağını söylediğini öne sürdü.
"Erken başladı, daha geç başlayacaktı"
Oral, Üsteğmen Onur Demirel, Binbaşı Tarık Görener içtima alanındayken Üsteğmen Ramazan Akkuş'un da kamuflaj yerine elinde bir poşet bulunduğu halde eşofmanla geldiğini dile getirdi.
Görener ve Akkuş'un kursiyerlere hitaben teğmen olduklarının bilincinde hareket etmelerine yönelik konuşma yaptığını anlatan Oral, Akkuş'un poşetten çıkardığı listeleri okurken arkasından telefonla ışık tuttuğunu bildirdi.
Oral, kendi ismini de görmeye çalıştığını, bu sırada bazı isimlerin üzerinin renklendirilerek ayrıldığını gördüğünü belirterek, "Bu sırada Tarık Görener 'Acele et' diyordu. Ramazan Akkuş'ta 'Erken başladı, daha geç başlayacaktı' diye söylüyordu." ifadesini kullandı.
"Kursiyerler gerçekten bir terör saldırısı olduğuna inanmışlardı." diyen Oral, Akkuş'un telefona konuştuğu ve kursiyer olduğunu tahmin ettiği kişilere de "Kapıyı kırın, anahtarları alın ve bütün araçları buraya getirin." dediğini aktardı.
Oral, listelerin Akkuş ve Demirel'in heyecanlı hallerinden dolayı karıştığını, aynı kişilerin tekrar tekrar okunduğunu belirterek, ayrılan kursiyer teğmenlerin dışarıdan gelen rütbelilerin emrine verildiğini dile getirdi.
Kafasında ciddi soru işaretleri oluştuğunu ifade eden Oral, içtima alanından ayrılıp televizyon bulunan yemekhane binasına gittiğini, erler bir program izlerken kumandayı alıp haber aradığını, bir kanalda Boğaz Köprüsü'nün kapatıldığını ve Başbakan Binali Yıldırım'ın kalkışma olduğuna yönelik ifadesini gördüğünü bildirdi.
Sonrasında TRT'de bildiri okutulmasını izlediğini de belirten Oral, bunun darbe girişimi olduğunu anladıktan sonra bir daha içtima alanına gitmeyip saklandığını söyledi.
Yemekhanede saklanmış
Oral, yemekhanede saklanmaya başladığını, bu sırada Üsteğmen Muhlis Koçak'ın aradığını, neler olduğunu sorduğunu, sonrasında arayan Üsteğmen Uğur Kuzucu'ya da bildiklerini anlattığını belirtti.
Saklanmaya devam ettiği sırada 3 kursiyer teğmenin daha yemekhaneye geldiğini aktaran Oral, televizyona bir kez daha baktıktan sonra yakalanmamak için kapattıklarını ifade etti.
Oral, ellerindeki silahları depoya bıraktıklarını, sonrasında mermi alınmasın diye depo ve silahlığı kilitlediklerini belirterek, Mustafa isimli kursiyer arkadaşını Kurslar Komutanı Albay Yüksel Yiğit'in aradığını ve güvendikleri kişileri arayıp silahlarını bırakmaları yönünde örgütlemelerini istediğine değindi.
Uğur Kuzucu'ya Yiğit'in aradığını, whatsapp grubuna bu yönde bir mesaj atmasını talep ettiğini ifade eden Oral, ancak onun bu mesajı atmadığını ileri sürdü.
Binbaşı ve üsteğmen evrak yaktı şüphesi
Oral, yemekhanede saklanırken Tabur Komutanı Binbaşı Görener ve Üsteğmen Akkuş'un ellerinde bir dosya ya da kağıt gibi bir şeylerle gazino binasına girdiğini belirtti.
Kendilerinin binanın üçüncü katında saklandığını, yukarı çıkma ihtimallerine karşı merdiven boşluğundan takip ettiğini ama onları görmediğini ancak yanık kokusu aldığını vurgulayan Oral, Görener ve Akkuş'un ellerinde bir şey olmadan binadan çıktıklarını kaydetti.
Uğur Kuzucu'nun 04.30 civarında arayıp baskın yapılacağını ve çıkmalarını söylediğini anlatan Oral, bunun üzerine çıkıp sivil kıyafetlerini giydiklerini söyledi.
Oral, bu sırada Üsteğmen Koçak'ın silahların bırakılmasına yönelik mesaj attığını ve bundan cesaret bularak kendisinin de oluşturduğu gruba mesaj gönderdiğini belirterek, çıkmak isteyen kursiyer teğmenlerle bir araya geldiklerini ifade etti.
2 nolu nizamiyeden çıkmak üzere konvoy oluşturduklarını, eğer izin verilmez ise buradakileri derdest etmeyi planladıklarını bildiren Oral, nizamiyeye gidip konvoy halinde çıktıklarını anlattı.
Oral, bu sırada nizamiyede kendilerini sivil kıyafetle gören kursiyer teğmenlerin de kargaşadan yararlanıp sivil elbiselerini giymek için misafirhaneler bölgesine gittiğini, bazılarının ise kamuflajla konvoydaki araçlara bindiğini aktardı.
Çıktıktan sonra Kuzucu'yu arayıp 2 nolu nizamiyeyi boşalttıklarını ve çıkış yaptıklarını söylediğini, arkadaşlarının da polisi arayıp bilgi verdiğini belirten Oral, kendisini arayan kursiyer Abidin Göktaş'ın da aynı kapıdan çıkmak isterken kendilerine ateş edildiğini söylediğini bildirdi.
Oral, evindeyken Uğur Kuzucu'nun arayıp kışlaya gireceklerini, gerekirse çatışacaklarını söylediğini ifade etmesi ve kendisini çağırması üzerine, beylik tabancasını alıp birliğe gittiğini ancak onların bu sırada içeri girdiğini öğrendiğini söyledi. Oral, gittiğinde ise gözaltına alındığını sonrasında tutuklandığını kaydetti.
Darbe gecesi nöbetçilerle kiraz yemişler
Sanık eski kursiyer Teğmen Zafer Yıldız da zimmetli tüfeğini ve teçhizatını alarak gece eğitimine katıldığını belirterek, içtima alanında rasgele timler oluşturularak görev yerlerine gönderildiğini anlattı.
İçinde "darbe" ya da "sıkıyönetim" geçen ifadeler duymadığını savunan Yıldız, Serdar Yüzbaşı komutasında toplam 4 kursiyer teğmenle 3 nolu nizamiyeye gittiğini dile getirdi.
Yıldız, nizamiyedeki nöbetçilerin Serdar Yüzbaşı'ya hoşgeldiniz diyip hal hatırın yanı sıra, sıkıntılı bir durum olup olmadığını sorduğunu belirterek, yüzbaşının da tatbikat amaçlı geldiklerini söylediğini aktardı.
Serdar Yüzbaşı'nın normal faaliyete devam emri verdiğini ve nöbetçi heyetle onların ikram ettiği kirazı yediklerini belirten Yıldız, 22.50 civarında haber sitelerinde ülke genelinde alarm verildiği, köprülerin kapatılığı haberlerini gördüğünü ve durumun ciddi olduğunu anladığını ifade etti.
Yıldız, 03.00-04.00 civarında da olayın terörle alakası olmadığını, darbe girişimi gerçekleştiğini gelen mesaj üzerine öğrendiklerini savunarak, "Serdar Yüzbaşıya 'Ne oluyor, darbe mi var?' dedim. O da 'Bizim darbeyle ilgimiz yok, darbeyle ilgimiz olsa dışarıda olurduk' dedi." görüşüne yer verdi.
Kışlada herhangi olumsuz bir şey olmamasının bu darbeyle alakaları olmadığını düşündürdüğünü öne süren Yıldız, bulundukları yeri terketmelerine yönelik komutanlarından gelen mesaj şaşırdığını bildirdi.
Yıldız, saat 05.00 gibi Muhlis Koçak'ı arayıp ne yapacaklarını sorduklarını, onun da kışlayı terketmelerini söylediğini ifade ederek, ardından da Albay Yüksel Yiğit ile görüştüklerini, aynı şekilde onun da kışladan çıkıp evlerine gitmelerine yönelik konuştuğunu söyledi.
Yıldız, kışladan ayrılmak istediklerinde üzerlerine nizamiyeden ateş açıldığını, bundan dolayı tabura döndüklerini ve sonrasında ise gözaltına alındıklarını kaydetti.
Suçlamaları kabul etmeyen Yıldız, beraatini istedi.
"Kışlayı korumak için görev aldım"
Duruşmada, savunmasını yapan tutuklu sanıklardan eski Üsteğmen İdris Kaya da 15 Temmuz'da terör saldırısı var denince tereddüt etmeden bulunduğu kışlayı korumak için görev aldığını söyledi.
O gün, para çekmek içni kışla içindeki, kurslar komutanlığının da yanında bulunan ATM'ye gittiğini ve yakındaki kalabalığı gördüğünü belirten Kaya, Binbaşı Tarık Görener'i gördüğünü, onun da bir terör saldırısı tehlikesinden bahsettiğini ifade etti.
Kaya, bunun üzerine amiri olan Fazıl Yarbay'ı aradığını ve ulaşamadığını, ancak içtima alanında görünce yanına gidip ne olduğunu sorduğunu, o da terör saldırısından bahsedince kendisinin de yardım etmek istediğini söylediğini bildirdi.
Onur Üsteğmen ile destek kıtalarındaki depodan mühimmat getirdiklerini anlatan Kaya, görev için gönderildiği yerin kışlada trafiğin kesişim noktasında olduğunu, ancak burada bir hareketlilik olmadığını iddia etti.
Kaya, sabaha kadar yanındaki kursiyer teğmenlerle beklediğini, sonrasında tabura döndüklerini belirtti.
Binbaşı Görener'in, Okan Üsteğmen ile kendisini tabur dışında kalan kursiyerleri toplaması için gönderdiğini, araçla dolaşırken iki kişiyi görüp almak için durduklarında bir anda 10-12 askerin silahlarını üzerlerine doğrultup sonrasında gözaltı işlemi yaptığını dile getirdi.
FETÖ üyeliğine reddeden Kaya, komutanları ve üstleri dışında kimseden emir almadığını, darbe planında da yeralmadığını öne sürdü.
Savcı mütalaa verdi
Sanık savunmalarının ardından duruşma savcısı taleplere ilişkin mütalaasını verdi.
İddia makamı, TBMM ve Başbakanlığın duruşmaya katılma taleplerinin kabulüne, FETÖ'nün kriptolu haberleşme programı ByLock kullandığı belirtilen sanıkların mesaj içeriklerinin çıkartılmasına karar verilmesini istedi.
Savcı, sanıklardan 13'ünün tahliyesine, tutuklu olan diğer sanıkların ise tutukluluklarının devamına karar verilmesini talep etti.
Duruşma, yarına ertelendi.
19.07.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 20. Ağır Ceza Mahkemesince Sincan Cezaevi Yerleşkesi'ndeki salonda yapılan duruşmaya, tutuklu ve tutuksuz sanıkların yanı sıra, sanık yakınları ve avukatları katıldı.
Duruşmada bugün, sanık savunmalarının ardından avukatları beyanda bulundu.
Verilen aranın ardından ara kararını açıklayan mahkeme, FETÖ'nün kriptolu haberleşme programı ByLock'u kullandıkları iddia edilen sanıklar için Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumuna (BTK) HTS kayıtlarının ve internet trafiğinin tespit edilmesi için müzekkere yazılmasına, ByLock programını kullananların görüşme içeriklerinin istenmesine, tutuksuz sanıkların taşınır ve taşınmazları üzerindeki tedbirlerin ve hakkında uygulanan adli kontrol tedbirinin kaldırılmasına ve gereği için Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına yazı yazılmasına karar verdi.
TBMM ve Başbakanlığın yanı sıra 15 Temmuz'da Ankara İl Jandarma Komutanı olan Ferdi Korkmaz'ın davaya katılan olarak kabulüne de karar veren mahkeme, tutuklu sanıklar Abdurrahman Doğan, Abidin Göktaş, Ahmet Akdağ, Ahmet Asutay, Akif Veral, Eyüp Basank, Fazlı Çaydaş, Fikret Ahmet Aydın, İsmail Yıldız, Kazım Kanat, Muhammet Biricik, Özkan Turan, Süleyman Aktürk ve Abdullah Kartal'ın adli kontrol şartıyla tahliye edilmesine hükmetti.
Mahkeme, duruşmayı 31 Ekim'e erteledi.
Paralel yapı-15 Temmuz (2016)-22 Mart (2017) 'Ankara 317 sanık Jandarma Okullar Komutanlığı Darbe Yap.' davası
(22 Temmuz 2017, 12:40)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: