Ankara'da, FETÖ'nün 15 Temmuz'daki darbe girişimi sırasında Etimesgut Zırhlı Birlikler Okul ve Eğitim Tümen Komutanlığındaki eylemlere ilişkin 52 şüpheli hakkında hazırlanan iddianame tamamlanarak mahkemeye gönderildi. İddianamede yer alan detaylara göre, darbe girişimi sırasında Etimesgut Zırhlı Birlikler Okul Komutanlığından tankla Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'ne giden bir üsteğmenin, 12 aylık bebeğiyle tankın önünde duran kadını görünce döndüğü ortaya çıktı. İddianamede, Özel Kuvvetler Komutanlığı Komutanı Korgeneral Zekai Aksakallı'nın olay tarihinde Üstçavuş Emrah Bulluk'u arayarak 'Darbeye kalkışanları öldürün' talimatı verdiği belirtildi. Aksakallı'nın bu talimatı üzerine Binbaşı İsmail Suvay ve ekibinin darbeye kalkışıldığından emin oldukları, Suvay'ın nizamiyeye giderken yolda tankçıları gördüğü ve tankın üzerinde bulunan askerlere nizamiyeden çıkılmaması talimatı verdiği ortaya çıktı. İddianamede, darbecilerce kullanıldıklarından şüphelenen bir subayın 'Komutanım halk bize Türk bayraklarıyla neden saldırıyor, neden tepki gösteriyor. Tankımıza neden taş, sopa, ekmek bıçağıyla saldırıyor?' diye sorduğu belirtiliyor.
29.04.2017 13:33 FETÖ'nün 15 Temmuz'daki darbe girişimi sırasında Etimesgut Zırhlı Birlikler Okul ve Eğitim Tümen Komutanlığındaki eylemlere ilişkin 52 şüpheli hakkında hazırlanan iddianame tamamlanarak mahkemeye gönderildi.
26 Nisan'daki gelişmeye göre, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca FETÖ'nün 15 Temmuz darbe girişimine ilişkin başlatılan soruşturmalar kapsamında, Etimesgut Zırhlı Birlikler Okul ve Eğitim Tümen Komutanlığındaki eylemlere ilişkin 52 şüpheli hakkında hazırlanan iddianame Ankara 19. Ağır Ceza Mahkemesine gönderildi. İddianamede, şüpheliler hakkında "Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etmek", "TBMM'yi ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etmek", "Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya, görevlerini kısmen veya tamamen yapmasını engellemeye teşebbüs etmek" ve "silahlı terör örgütüne üye olmak" suçlamalarından kamu davası açıldığı belirtildi.
Ayrıca bu şüphelilerden bir kısmı için askeri komutanlıkların gaspı, genel güvenliği kasten tehlikeye sokmak, birden fazla kişiyle silahla tehdit, kamu malına zarar vermek, kamuya ait araçları suçta kullanmak, hürriyeti engelleme suçlarından da kamu davası açıldı.
İddianamede yer alan şüphelilerin isimleri şöyle:
"Ahmet Bican Kırker, Ahmet Çakır, Abdülkadir Çiçek, Ahmet Faruk Çavuş, Ahmet Han Büyüksakallı, Ali Osman Karahan, Ali Suat Yurdakul, Bilal Nuri Gelebek, Burak Çakır, Cem Tuce, Cihan Özmen, Emrah Şensoy, Enes Daşçı, Ensar Hüdai Sağkal, Erdal Yetim, Faruk Yaman, Fatih Çubukçu, Fatih Karaaslan, Fatih Mehmet Kılıç, Fethi Göçer, Harun Bulut, Harun Erken, Harun Uğur, Hasan Çelen, İbrahim Akça, İbrahim Zengin, İsa Sancaklı, İsmail Üzüm, Koray Korkmaz, Levent Doğan, Mehmet Ayaz, Mehmet Ferit Demirci, Mehmet Sıddık Çoban, Muhammet Macit, Muharrem Erdem, Murat Akkuru, Mustafa Acar, Mustafa Koçak, Oktay Culha, Orhan Kutlu, Ömer Faruk Göçük, Özkan Gürkol, Öztürk Gür, Ramazan Demirkol, Resul Doğan, Resül Çoban, Sefa Alkan, Sefa Aygün, Semih İlhan, Sinan Ünal, Yavuz Ali Üçler ve Yusuf Akbulut."
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hayati Yazıcı ve Tümen Komutanı Tümgeneral Erdoğan Akyol müşteki olarak yer aldığı iddianamede, hakkında kamu davası açılan şüphelilerden Ahmet Bican Kırker'in olay tarihinde tuğgeneral rütbesiyle görev yaptığı, Etimesgut Zırhlı Birlikler Okul Eğitim ve Tümen Komutanlığına darbeye teşebbüs amacıyla olay gecesi giderek burada komutayı ele alıp mevcut tümen komutanı müşteki Erdoğan Akyol'un rehin alınıp Akıncı Hava Üssü'ne götürülmesini sağladığı belirtildi.
Etimesgut Zırhlı Birlikler Okul Eğitim ve Tümen Komutanlığından iki tankın, Jandarma Genel Komutanlığı ve Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'ne gönderildiği ifade edilen iddianamede, tankların, halkın karşı koyması üzerine yeniden birliğe döndüğü, tekrar çıkış yapamadığı kaydedildi. İddianamede, bu olay ve tank mürettebatının eylemleri ayrıntılı anlatıldı.
Zekai Aksakallı'dan "Darbeye Kalkışanları Öldürün" Talimatı
15 Temmuz gecesi Etimesgut Zırhlı Birlikler Okul ve Eğitim Tümen Komutanlığındaki eylemlere ilişkin hazırlanan iddianamede, Özel Kuvvetler Komutanlığı Komutanı Korgeneral Zekai Aksakallı'nın olay tarihinde Üstçavuş Emrah Bulluk'u arayarak "Darbeyi kalkışanları öldürün" talimatı verdiği belirtildi. Aksakallı'nın bu talimatı üzerine Binbaşı İsmail Suvay ve ekibinin darbeye kalkışıldığından emin oldukları, Suvay'ın nizamiyeye giderken yolda tankçıları gördüğü ve tankın üzerinde bulunan askerlere nizamiyeden çıkılmaması talimatı verdiği ortaya çıktı.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca FETÖ'nün 15 Temmuz darbe girişimine ilişkin başlatılan soruşturmalar kapsamında Etimesgut Zırhlı Birlikler Okul ve Eğitim Tümen Komutanlığındaki eylemlere ilişkin 52 şüpheli hakkında hazırlanan iddianame, Ankara 19. Ağır Ceza Mahkemesine gönderildi. İddianamede, Yurtta Sulh Konseyi tarafından karargaha sözde komutan olarak atanan eski Tuğgeneral Ahmet Bican Kırker'in Binbaşı İsmail Suvay'a tankların dışarı çıkarılmasını emrettiği, şüphelilerden eski Kurmay Albay Faruk Yaman'ın da Suvay'dan ulaştırma bölüğünden bir tane kamyonun çıkartılıp cephaneliğe gönderilmesini ve helikopter mühimmatının yüklenilmesini istediği, Suvay'ın bu emirleri yerine getirmediği kaydedildi.
Darbeciden "tanklar çıksın, halk ezilsin" emri
Şüphelilerden eski Binbaşı Semih İlhan'ın "Tanklar çıksın, gerekirse halka ateş edilsin, halk ezilsin" şeklinde emirler verdiği belirtilen iddianamede, şüpheli Kırker'in Suvay'a her şeye itiraz ettiğini söylediği ve Suvay'ın silahı ile kimliğinin alınarak bir odaya kapatılması emrini verdiği belirtildi.
Bu esnada Suvay'ın Başçavuş Hüseyin Yağmur'u telefonla arayarak cephaneliği açmama ve içeriye araç almama emri verdiği kaydedilen iddianamede, Yağmur'un cephaneliğe tankların ve ZPT'lerin girdiğini, cephaneliğin kilitlerini kırarak içeriden mühimmat yüklenildiğini söylediği ifade edilerek, "Bu esnada Tümgeneral Zekai Aksakallı'nın telefonla Üstçavuş Emrah Bulluk'u aradığı ve 'darbeye kalkışanları öldürün' şeklinde konuştuğu, bunun üzerine İsmail Suvay ve ekibinin darbeye kalkışıldığından emin oldukları ve İsmail Suvay'ın nizamiyeye tekrar geri döndüğü, İsmail Suvay'ın nizamiyeye giderken yolda tankçıları gördüğü, tankın üzerinde bulunan askerlere kesinlikle nizamiyeden çıkılmaması talimatını verdiği, bu esnada şüpheliler Levent Doğan ve şüpheli Koray Korkmaz'ın da İsmail Suvay'a tankların kesinlikle çıkmayacağı hususunu söyledikleri, İsmail Suvay nizamiyeye indikten sonra nizamiyeye darbeye karşı duran rütbelilerinin koşarak toplanmaya başladıkları, burada Binbaşı İsmail Suvay'ın dost kuvvetlerle ilgili hemen tertipleme yaptığı ve tankları görecek şekilde 5'erli, 6'şarlı rütbeli gönderdiği ve tankların üzerine çıkanı vur emri verdiği, bu esnada İsmail Suvay'ın okul komutanı Sefa Alkan'ı aradığı ve Sefa Alkan'a nizamiyeyi ele geçirdiğini, 'darbecileri indirelim' dediğinde Sefa Alkan'ın kendisine 'sakin ol' dediği tespit edilmiştir" denildi.
Binbaşı Suvay tankların çıkışına izin vermemiş
15 Temmuz gecesi Etimesgut Zırhlı Birlikler Okul ve Eğitim Tümen Komutanlığındaki eylemlere ilişkin hazırlanan iddianamede, dışarıya çıkmak isteyen tankların çalışma donanımları, vites kolları ve kablo bağlantıları ile sigortalarının darbe karşıtı askerler tarafından bozularak devre dışı bırakıldığı belirtildi.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca FETÖ'nün 15 Temmuz darbe girişimi sırasında Etimesgut Zırhlı Birlikler Okul ve Eğitim Tümen Komutanlığındaki eylemlere ilişkin 52 şüpheli hakkında hazırlanan iddianamede darbe girişimine ilişkin detaylara yer verildi. Olayın bir darbe girişimi olduğunu öğrenmesinin ardından Binbaşı İsmail Suvay'ın darbecileri engellemeye çalıştığı ortaya çıktı. Olayların netleşmesinin ardından Binbaşı Barış Dedebağı ile İsmail Suvay'ın telefonla konuşmaya başladıkları, Suvay'ın Dedebağı'na bilgi verdiği, nizamiyenin kontrol altında olduğunu, tankları çıkartmadığını söylediği kaydedildi. Dedebağı'nın Suvay'a yanında 70 tane polis olduğunu, bu polislerle nizamiyeden içeri gireceğini söylediği, bunun üzerine Suvay'ın "İçeride kimin kim olduğu belli olmadığından içeriye alamayacağım" cevabını verdiği belirtildi.
10 dakika sonra Dedebağı'nın nizamiyeye geldiği, şüpheliler Ahmet Bican Kırker, İsa Sancaklı ve yanlarındaki 12 teğmenin nizamiyeye doğru geldikleri, Kırker'in Suvay'a nizamiyeyi açmasını ve tankların çıkacağını söylediği ancak Suvay'ın buna izin vermediği bildirildi. İddianamede, "Bu esnada Barış Dedebağı'nın içeriye girmek için yaklaştığı, İsmail Suvay'ın Albay Cem Tuce'yi nizamiyeye hemen gelmesi için çağırdığı, bu esnada şüpheli Ahmet Bican Kırker ile Binbaşı Barış Dedebağı arasında konuşmalar olduğu, Cem Tuce'nin nizamiyeye geldiği, tam bu esnada şüpheli İsa Sancaklı'nın Barış Dedebağı'nı iteklediği, itekleme sonucunda Barış Dedebağı'nın silahını çekip havaya doğrulttuğu, İsa Sancaklı'nın Barış Dedebağı'na nizamiyeyi terk etmesini söylediği ve bu konuşma esnasında Barış Dedebağı'nın havaya ateş ettiği, bunun üzerine önde duran darbeci teğmenlerin şüpheliler Ahmet Bican Kırker ve İsa Sancaklı'nın emriyle havaya ateş ettikleri ve darbeci teğmenlerin Barış Dedebağı'na doğru yürüdükleri ancak araya İsmail Suvay'ın girdiği ve Barış Dedebağı'nı bu arbededen alıp nizamiyenin dışına çıkarttıkları, Albay Cem Tuce'nin teğmenlere hitaben silah atışını kesmelerini emrettiği, bunun üzerine darbeci teğmenlerin geri çekilmeye başladıkları, tankların yanına gittikleri, burada 4-5 kişiyle bir şeyler konuştuğu ve tanklara binip tanklardaki mürettebata tankları çalıştırmalarını söyledikleri, ancak tanklardaki ve tankların etrafındaki askerlerin tanklara binmeyeceklerini söylemeleri üzerine darbeci teğmenlerin tankları hareket ettiremedikleri anlaşılmıştır" tespitine yer verildi.
5 tank ile 1 adet ZPT aracı bozularak hareket etmesi engellendi
İddianamede, nizamiyede meydana gelen bu olaylar esnasında dışarıya çıkmak isteyen tankların çalışma donanımları, vites kolları ve kablo bağlantıları ile sigortalarının Suvay'ın talimatıyla Lojistik Destek Komutanlığındaki teknisyenler, başçavuşlar ve askeri personeller tarafından bozularak devre dışı bırakılıp harekete etmelerinin engellendiği belirtildi. Bu şekilde 5 adet tankın ve 1 adet ZPT aracının bozularak hareket etmesinin engellendiği ifade edildi.
Karargahta kontrolün yavaş yavaş ele geçirilmeye başlandığı, bazı aralıklarda darbeci askerler tarafından zaman zaman ağaçlar arasından silahlarla ateş edildiği, ancak darbecilerin hareketlerinin kırılmaya başlamasından sonra teker teker ya da gruplar halinde birlik içerisinde darbeye karşı duran rütbeli ve askerlerce alınmaya başlandıkları kaydedildi. İddianamede, darbeye teşebbüs eden şüphelilerin kaçmaması için karargah binasının çevresine askerlerin konuşlandırıldığı aktarılarak, Okul Komutanı Albay Sefa Alkan'ın tümen karargah binasının bulunduğu yerde müdahale için grup oluşturduğu ve piyade tüfekli subay, astsubaylara karargahın etrafını sardırdığı, karargah binasının etrafına tankları getirdiği bildirildi. Albay Sefa Alkan ile Albay Cem Tuce'nin megafonla karargah binasının içerisinde bulunan darbeci askerlere "teslim olun" çağrısında bulundukları belirtilerek, bunun üzerine şüpheliler Ahmet Bircan Kırker, Faruk Yaman ve İsa Sancaklı'nın teslim oldukları anlatıldı.
Darbe İçin Cephanelikten 3 Bin Fişek Aldılar
Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişimi sırasında Etimesgut Zırhlı Birlikler Okul ve Eğitim Tümen Komutanlığı personelinin katıldığı eylemlere ilişkin iddianamede, teğmenlerin, kapısını kırdıkları cephanelikten 3 bin 11 fişek aldığı belirtildi.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanarak Ankara 19. Ağır Ceza Mahkemesine gönderilen iddianamede, Zırhlı Birliklerde darbe girişimi gecesi yaşananlara detaylı yer verildi.
İddianameye göre, 15 Temmuz 2016'da 4. Kolordu Komutanı ve Garnizon Komutanı Korgeneral Metin Gürak, saat 19.00 sıralarında Zırhlı Birliklere gelerek, Tümen Komutanı müşteki Tümgeneral Erdoğan Akyol'dan, buradaki tankların emniyette olup olmadığı konusunda bilgi aldı.
Korgeneral Gürak, aldığı bilgi üzerine, Genelkurmay Başkanı'na Zırhlı Birlikler Okulu ve Tümen Komutanlığındaki tankların emniyette olduğunu ve olağan dışı bir durumun görünmediğini telefonla bildirdi ve saat 19.25 sıralarında buradan ayrıldı. Erdoğan Akyol da sıralı birinci amiri Eğitim ve Doktrin Komutanlığı (EDOK) Muharebe ve Muharebe Destek Komutanı Korgeneral Metin İyidil'i telefonla bilgilendirdi.
Daha sonra, komutanlığın Faaliyet İzleme Merkezi'ne Genelkurmay Başkanlığından gönderilen mesaj emriyle Zırhlı Birlikler Okulu ve Tümen Komutanlığı Komutanı Tümgeneral Erdoğan Akyol'un Kara Kuvvetleri Komutanlığı emrine atandığı, yerine ise şüphelilerden Tuğgeneral Ahmet Bican Kırker'in görevlendirildiği mesajı ulaştı.
Mesajın ardından saat 22.00-22.20 sıralarında Zırhlı Birlikler Okulu ve Eğitim Tümen Komutanlığı bünyesinde darbe girişimini yöneten şüpheliler Ahmet Bican Kırker, Faruk Yaman ve Semih İlhan komutanlığa geldi. Darbe girişiminde görev alacak personel de tümene çağrıldı.
Kırker, Yaman ve İlhan ile sonradan onlara katılan İsa Sancaklı, Özkan Gürkol ve Fatih Çubukçu, nöbetçi heyetine, "Büyük karargahlara terör saldırısı yapıldığını, Genelkurmay Karargahı'nda 17 şehit bulunduğunu, Ankara üzerinde uçan sivil uçağın bomba yüklü olduğunu, bu uçağın her an bir saldırı düzenleyebileceğini" belirterek, tüm personelin silah başı yaparak araçlara personel ve mühimmat yüklemesi için emir verdi.
Kursiyer teğmenler WhatsApp'tan çağrıldı
Darbe eylemi için kursiyer teğmenlerin haberleşme vasıtası olarak kullandıkları "70. dönem" WhatsApp gurubundan da, teğmenlerin acil birliğe gelmeleri çağrısında bulunuldu. Gürkol, bu gruptan şüpheli teğmen Abdülkadir Çiçek'in telefonundan sesli olarak iki kez teğmenleri acil olarak birliğe çağırdı.
Birliğe gelen teğmenlere, normal şartlarda görev yerlerine giderken teslim edilmesi gereken şahsi tabancalarının bir gün öncesinden verildiği, darbeye teşebbüs eylemi için gelen şüpheli teğmenlerin de birliğe bu şahsi silahlarıyla ulaştığı belirlendi.
Teğmenler, şüpheliler Gürkol, Çubukçu, Kırker ve İlhan tarafından gruplara ayrıldı ve bu kişiler tarafından her bir gruba darbeye teşebbüs eylemiyle ilgili yapacakları görevleri anlatılıp emir verildi. Daha sonra tümen komutanı Tümgeneral Erdoğan Akyol'un görevinden alınması eylemine başlandı.
Teğmenlerin bazıları, subay temel kurs bölüğünün silahlığına gitti ve şüpheli Sinan Ünal, kapalı silahlığın açılması için Başçavuş Osman Levent Karakuş'a emir verdi. Karakuş'un direnmesi üzerine şüpheli Fatih Çubukçu, depo kapısını kırdırarak içeriden tüfek ve şarjörler aldı.
Şüphelilerden Tümen Kurmay Başkanı Kurmay Albay Mehmet Sıddık Çoban, Gazi Orduevi'nde Tümgeneral Burhanettin Aktı'nın kızının düğününden dönen Tümgeneral Akyol'u arayarak, darbeci Yurtta Sulh Konseyi'nin mesajını okudu. Çoban, Akyol'a görevden alınarak Kara Kuvvetleri Komutanlığı emrine verildiğini, yerine Ahmet Bican Kırker'in atandığını söyledi.
Bunun üzerine Akyol, Albay Sefa Alkan'ı telefonla arayarak ana ast birlik komutanlarına haber vermesini ve bu birlik komutanlarının tümen karargahına gelmesini istedi. Akyol, daha sonra Çoban'ı aradı ve yanında olduğunu öğrendiği Kırker ile görüştü. Kırker, Akyol'a, "Komutanım devletimize karşı büyük bir kalkışma başladı, müdahale edeceğiz, ayrıntılı planlamayı ben biliyorum, yerinize ben atandım, merak etmeyin emanetiniz bizdedir, karargahta sizi bekliyorum, gelince sizi bilgilendireceğim." dedi.
Kırker, görüşme sonrasında saat 22.45 sıralarında tümen karargahına gelen Akyol'u, karargah binasında komutan odasının önünde selam durarak karşıladı. Burada şüpheli Faruk Yaman, elindeki atama listesini Akyol'a gösterdi. Kırker de Akyol'un acilen birlikten ayrılmasını istedi. Buna karşı çıkan Akyol, amiri Muharebe ve Muharebe Destek Komutanı Korgeneral Metin İyidil'i telefonla aradı ve durumu anlattı. İyidil ise Akyol'a kendisine gelen mesajın sahte olabileceğini söyledi.
"Komutanım uzatıyorsunuz"
Akyol, evrakın resmi olarak Evrak Yönetim Sistemi'nden geldiğini ve sahte olamayacağını belirtti. Bu sırada Kırker, Akyol'a, "Komutanım uzatıyorsunuz." dedi ve şüpheli İsa Sancaklı, Akyol'un kollarından tutarak yüksek sesle acele etmeleri gerektiğini söyledi. Akyol, oda dışında bekleyen Albay Sefa Alkan ve Albay Cem Tuce ile vedalaştıktan sonra saat 23.00 sıralarında sivil plakalı otomobille Akıncılar 4. Ana Jet Üssü Komutanlığına götürüldü.
Daha sonra Kırker, Yarbay Özgür Efe, Albay Cem Tuce ve Binbaşı İsmail Suvay'a gelişmeler konusunda bilgi verdi. Kırker'in bilgi verirken "Yüce önder Atatürk'ün bizlere armağan ve emaneti" sözleriyle başlayan bildiri şeklinde bir kağıdı okuduğu belirlendi.
Gece birlik içerisinde dolaşan Kırker, cephanelikte nöbet tutan asteğmen Resul Yıldız ve yanındaki personele cephaneliği terk etmeleri için silah doğrulttu ve zorla bu bölgeden ayrılmalarını sağladı. Ardından darbeci teğmenler, Öztürk Gür ve Fatih Çubukçu'nun talimatıyla mühimmat deposunun kapılarını kırarak aldıkları mühimmatı helikoptere taşıdı. Mühimmat helikoptere şüphelilerden İbrahim Zengin ve teğmenlerce yüklendi. Darbeye teşebbüs eylemine katılan teğmenlerin cephanelikten 3 bin 11 adet 7,62x51 milimetre fişek aldığı anlaşıldı.
İddianamede ayrıca, şüpheli Özkan Gürkol'un darbe girişiminin başarısız olmasının ardından gece saat 04.50 sıralarında tümen karargah binasının önünde bulunan kutular içerisindeki birtakım belgeleri yırtıp Çağlayan nizamiyesine doğru giderken çöplüğe attığı, belgeleri bu çöplükte yakarak imha ettiği de belirlendi.
Eski Tuğgeneral Etimesgut'a Sözde Komutan Olarak Atanmış
İddianamede, şüphelilerden eski Tuğgeneral Ahmet Bican Kırker'in karargaha Yurtta Sulh Konseyi tarafından komutan olarak atandığı belirtildi. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca FETÖ'nün 15 Temmuz darbe girişimine ilişkin başlatılan soruşturmalar kapsamında Etimesgut Zırhlı Birlikler Okul ve Eğitim Tümen Komutanlığındaki eylemlere ilişkin 52 şüpheli hakkında hazırlanan iddianame, Ankara 19. Ağır Ceza Mahkemesine gönderildi. İddianamede, şüpheliler hakkında "anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etmek", "TBMM'yi ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etmek", " Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya, görevlerini kısmen veya tamamen yapmasını engellemeye teşebbüs etmek" ve "silahlı terör örgütüne üye olmak" suçlamalarından 3'er kez ağırlaştırılmış müebbet ve 7,5 yıldan 15 yıla kadar hapis cezası isteniyor.
ESKİ TUĞGENERAL KIRKER KOMUTAN OLARAK ATANMIŞ
İddianamede, 15 Temmuz akşamı Zırhlı Birlikler Okulu ve Eğitim Tümen Komutanlığının Faaliyet İzleme Merkezine Genelkurmay Başkanlığından gönderilen mesaj emri ile Zırhlı Birlikler Okulu ve Tümen Komutanlığı Komutanı Tümgeneral Erdoğan Akyol'un Kara Kuvvetleri Komutanlığı emrine atandığı, yerine ise şüphelilerden eski Tuğgeneral Ahmet Bican Kırker'in görevlendirildiği mesajının ulaştığı belirtildi. Saat 22.00-22.20 sıralarında Zırhlı Birlikler Okulu ve Eğitim Tümen Komutanlığı bünyesinde darbe girişimini yönetecekleri değerlendirilen şüpheliler eski Tuğgeneral Ahmet Bican Kırker, eski Kurmay Albay Faruk Yaman ve eski Binbaşı Semih İlhan'ın karargaha geldikleri, tümen nöbetçi amirliği vasıtasıyla darbe girişiminde görev alacak personeli mesaiye çağırdıkları ve bu esnada diğer şüpheli eski Kurmay Albay İsa Sancaklı'nın da tümene geldiğinin anlaşıldığı ifade edildi.
TEĞMENLERE SİLAHLARI BİR GÜN ÖNCESİNDEN DAĞITILDI
İddianamede, "Zırhlı Birlikler Okulu ve Eğitim Tümen Komutanlığında şüpheliler Ahmet Bican Kırker, İsa Sancaklı, Faruk Yaman, Özkan Gürkol, Semih İlhan ve Fatih Çubukçu'nun nöbetçi heyetine büyük karargahlara terör saldırısı olduğu, Genelkurmay Karargahında da 17 şehidin olduğu ve Ankara üzerinde uçan sivil tip uçağın bomba yüklü olduğu, bu uçağın her an bir saldırı düzenleyebileceği, karargahların korunması için planlama yapıldığı ve tüm personelin silah başı yaparak araçlara personel ve mühimmat yüklenmesi hususunda emir verildiği anlaşılmıştır. Zırhlı Birlikler Okulu ve Eğitim Tümen Komutanlığında yapılacak olan darbeye teşebbüs eylemi için kursiyer teğmenlerin haberleşme vasıtası olarak kullandıkları 70. dönem Whatsapp grubundan teğmenlerin acil olarak birliğe gelmeleri çağrısında bulunulduğu, bu Whatsapp grubundan şüpheli Özkan Gürkol'un şüpheli Teğmen Abdülkadir Çiçek'in telefonundan sesli olarak iki kez teğmenleri acil olarak birliğe çağırdığı, bunun üzerine şüpheli teğmenlerin nizamiyeden giriş yaparak Subay Temel Kurs Bölüğü binasının bahçesine gelip toplandıkları, birliğe gelen teğmenlere normal şartlarda görev yerlerine giderken verilmesi gereken şahsi tabancalarının bir gün öncesinden verilerek dağıtıldığı, darbeye teşebbüs eylemi için gelen şüpheli teğmenlerin de birliğe gelirken bu şahsi silahları ile birlikte geldikleri anlaşılmıştır" denildi.
ARAÇLARA MÜHİMMAT YÜKLENEREK DIŞARIYA ÇIKIŞ EMRİ VERİLDİ
Şüpheliler Gürkol, Çubukçu, Kırker ve İlhan tarafından darbe teşebbüsüne ilişkin talimatların verildiği vurgulanan iddianamede, teğmenlerin gruplara ayrıldığı, her bir gruba darbeye teşebbüs eylemi ile ilgili yapacakları görevleri anlatıp emir verildiği belirtildi. Darbeye teşebbüs eylemi için görevlendirilen şüpheli teğmenlere garajlar bölgesine gitme emri verildiği, buradan tank, ZPT, ZMA araçlarının alınıp cephanelik bölgesine geçilerek bu araçlara mühimmat yüklenip nizamiyeden dışarı çıkış emirleri verildiğinin tespit edildiği kaydedildi.
Zırhlı Birlikler Okulu ve Eğitim Tümen Komutanlığında darbeye teşebbüs eyleminin gerçekleşebilmesi için öncelikle Tümen Komutanı Tümgeneral Erdoğan Akyol'un derdest edilmeye çalışıldığına yer verilen iddianamede, "Darbeci Yurtta Sulh Konseyi tarafından Zırhlı Birlikler Okulu ve Eğitim Tümen Komutanlığı komutanı olan Tümgeneral Erdoğan Akyol'un görevden alınıp yerine şüphelilerden Ahmet Bican Kırker'in tümene tümen komutanı olarak atandığına ilişkin 15.07.2016 günü saat 21.48 sıralarında tümen faaliyet izleme merkezine mesaj geldiği, söz konusu mesajın 'Tuğgeneral Ahmet Bican Kırker'in Ankara Zırhlı Birlikler Okulu ve Eğitim Tümen komutanı olarak atandığı, atamanın görevli personelin emri almasına müteakip derhal yeni görevine katılıp ve katılışların mesajla bildirileceği' şeklinde olduğu, bu mesajı şüphelilerden o gece tümende nöbetçi amiri olan şüpheli Erdal Yetim'in gördüğü ve konunun tümen kurmay başkanı olan şüpheli Mehmet Sıddık Çoban'a iletildiği, Zırhlı Birlikler Okulu ve Eğitim Tümen Komutanlığı komutanı müşteki Tümgeneral Erdoğan Akyol'un Gazi Orduevi'nde arkadaşı olan Tümgeneral Burhanettin Aktı'nın kızının düğününden eşi ile birlikte dönerken saat 22.30 sıralarında Tümen Kurmay Başkanı Kurmay Albay Mehmet Sıddık Çoban'ın Tümgeneral Erdoğan Akyol'u telefonla arayıp, harekat yıldırım mesajı geldiğini ve Erdoğan Akyol'un kendisinin Kara Kuvvetleri Komutanlığı emrine alındığını ve yerine de şüpheli Ahmet Bican Kırker'in atandığını bildirdiği, müşteki Tümgeneral Erdoğan Akyol'un bu telefon görüşmesinin hemen akabinde Albay Sefa Alkan'ı telefonla arayıp kendisine ana birlik komutanlarını aramasını ve bu birlik komutanlarının tümen karargahına gelmesi emrini verdiği, müşteki Tümgeneral Erdoğan Akyol'un ardından Kurmay Albay Mehmet Sıddık Çoban'ı saat 22.40 sıralarında tekrardan telefonla aradığı, bu esnada Mehmet Sıddık Çoban'ın telefonda müşteki Erdoğan Akyol'a onun yerine atanan şüpheli Ahmet Bican Kırker'in yanında olduğunu söylediğinde müşteki Akyol'un Ahmet Bican Kırker'i telefona istediği ve telefonda Ahmet Bican Kırker'in müşteki Tümgeneral Erdoğan Akyol'a 'Komutanım devletimize karşı büyük bir kalkışma başladı, müdahale edeceğiz. Ayrıntılı planlamayı ben biliyorum, yerinize ben atandım, merak etmeyin emanetiniz bizdedir. Karargahta sizi bekliyorum, gelince sizi bilgilendireceğim' dediği ve müşteki Tümgeneral Erdoğan Akyol'un 22.45 sıralarında tümen karargahına geldiği anlaşılmıştır" ifadelerine yer verildi.
AKYOL'U DERDEST EDEREK AKINCI ÜSSÜ'NE GÖTÜRDÜLER
Akyol'un karargaha gelmesinin ardından şüphelilerden Kırker ile bir süre tartıştıkları, saat 23.00 sıralarında Akyol'un derdest edilerek şüphelilerden İsa Sancaklı'nın kullandığı araç ile Akıncılar 4. Ana Jet Üssü Komutanlığına götürüldüğünün belirlendiği kaydedildi. İddianamede, "Darbeciler tarafından Etimesgut Zırhlı Birlikler Okulu ve Eğitim Tümen Komutanlığı Komutanı olarak atanan şüpheli Ahmet Bican Kırker'in Yarbay Özgür Efe, Albay Cem Tuce ve Binbaşı İsmail Suvay'a gelişmeler konusunda Tümen Karargahında bilgi verdiği, bu bilgi verme esnasında şüpheliler İsa Sancaklı ve Faruk Yaman'ın da bulunduğu, Ahmet Bican Kırker'in bilgi verme esnasında bir kağıdı okumaya başladığı, kağıttaki metnin 'Yüce önder Atatürk'ün bizlere armağan ve emaneti' şeklinde başlayan bildiri şeklinde olduğu, Albay Cem Tuce'nin bu olayda kimlerin olduğunu ve Genelkurmay Başkanı ile Kara Kuvvetleri Komutanlığının bu işin içinde olup olmadığını sorduğunda şüpheli Ahmet Bican Kırker'in cevap vermediği, bu sefer Binbaşı İsmail Suvay'ın Ahmet Bican Kırker'e sorular sormaya başladığında şüpheli Ahmet Bican Kırker'in 'Çok konuşuyorsun' dediği tespit edilmiştir" denildi.
SİLAHLIĞIN KİLİDİNİ KIRIP MÜHİMMATLARI ALDILAR
Şüpheli teğmenlerin bazılarının Subay Temel Kurs Bölüğünün silahlığına silahlarını almak için gittikleri, silahlığın kilitli olduğunun görülmesi üzerine şüphelilerden Sinan Ünal'ın anahtarın bulunduğu Başçavuş Osman Levent Karakuş'a kapıyı açması yönünde emir verdiği kaydedildi. Ünal'ın yanında şüphelilerden Özkan Gürkol ve Fatih Çubukçu'nun da bulunduğu belirtilerek, silahlığın deposunu zorla açtırmaya çalıştıkları, Karakuş'un direnmesi üzerine Çubukçu'nun "depo kapısını kırın" emriyle kapının kırıldığı ve içeriden G3 piyade tüfekleri ve boş şarjörleri aldıkları ifade edildi. Şüphelilerden Ahmet Bican Kırker'in darbe girişimine katılan teğmenlerle birlikte Cephanelik Emniyet Müfreze Komutanı Hüseyin Yağmur'a silah doğrulttuğu, cephaneliğin müfreze komutanı olduğunu ve cephaneliğin boşaltılması gerektiğini söylediğine yer verildi. Kırker'in şüpheli teğmenlere mühimmat deposunun kapılarını kırma emri vermesi üzerine helikopter mühimmatına ait depo kapısının kazmalar ile kırıldığı ve buradaki mühimmatların helikoptere yüklendiği kaydedildi.
BELGELERİ ÇÖPLÜKTE YAKTIĞI TESPİT EDİLDİ
Zırhlı Birlikler Okulu ve Eğitim Tümen Komutanlığında meydana gelen darbeye teşebbüs eyleminde şüpheli Özkan Gürkol'un gece saat 04.50 sıralarında tümen karargah binasının önünde bulunan kutular içerisindeki bir takım belgeleri yırttığı, Çağlayan Nizamiyesine doğru giderken çöplüğe attığı ve bu çöplükte yakarak imha ettiğinin tespit edildiği vurgulandı.
İki tane tankın mühimmat yüklü olarak saat 00.40 sıralarında karargahtan çıktığı bilgisinin yer verildiği iddianamede, her iki tankın Anadolu Bulvarı üzerinden Jandarma Genel Komutanlığının Beştepe'deki binasına geldiğinde halk ile temas ettiği ve halkın engellemesi sonucunda tankların saat 01.30 sıralarında karargaha geri döndükleri belirtildi.
Bir Yaşındaki Bebeğiyle Önüne Geçtiği Tankı Durdurdu
Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz 2016'daki darbe girişimi sırasında Etimesgut Zırhlı Birlikler Okul Komutanlığından tankla Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'ne giden bir üsteğmenin, 12 aylık bebeğiyle tankın önünde duran kadını görünce döndüğü ortaya çıktı.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının, Etimesgut Zırhlı Birlikler Okul ve Eğitim Tümen Komutanlığı personelinin katıldığı eylemlerle ilgili iddianamesinde, 15 Temmuz gecesi tankların darbe girişiminde nasıl kullanıldığı da anlatıldı.
İddianamede, olay gecesi saat 00.40 sıralarında nizamiyeden çıkan 2 tankın, Anadolu Bulvarı'ndan Jandarma Genel Komutanlığının Beştepe'deki binasına geldiğinde halkla karşılaştığı, vatandaşların engellemesi sonucu saat 01.30 gibi Etimesgut Zırhlı Birlikler Okulu ve Eğitim Tümen Komutanlığına döndüğü belirtildi.
Olay tarihinde üsteğmen rütbesiyle tank komutanı olarak görev yapan sanık Koray Korkmaz'ın iddianamede yer verilen ifadesine göre, Korkmaz, dosyanın diğer şüphelilerinden eski üsteğmen Fatih Mehmet Kılıç ile 2 ayrı tankla Jandarma Genel Komutanlığına gitmek üzere Zırhlı Birliklerden çıktıklarını kaydetti.
Trafikte birkaç araçta Türk bayrağı gördüğü ve bunların korna çalarak yanlarında ilerlediğini bildiren Korkmaz, kendilerine destek verildiğini düşündüğünü ifade etti.
Bir süre sonra Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nin yanına vardıklarını anlatan Korkmaz, Külliye önündeki halkın elinde Türk bayraklarını görünce şaşırdığını, vatandaşların tankların üzerine çıkmaya başladığını belirtti.
Karmaşa sırasında tank şoförü Uzman Çavuş İbrahim Akça'ya halka zarar vermemesi yönünde emir verdiğini savunan Korkmaz, tankın üzerindeki MG3 makineli tüfeğin bir vatandaş tarafından alındığına işaret etti. Tüfeği almak için tankın üstüne çıktığına dikkati çeken Korkmaz, vatandaşın silahı kendisine çevirdiğini ve silahla birlikte oradan ayrılarak kalabalığın arasına karıştığını vurguladı.
Yaşananlar nedeniyle dönüşe geçtiklerini, bu sırada dosyanın şüphelilerinden Yarbay Erdal Yetim'in kendisini aradığını dile getiren Korkmaz, Yetim'e, vatandaşların elleri ve sırtlarında Türk bayrağı bulunduğunu, bir yaşında bebeği olan kadının tankın önüne geçtiğini, olaylara anlam veremediği için döneceğini söylediğini iddia etti.
"Halk bize Türk bayraklarıyla neden saldırıyor, neden tepki gösteriyor. Tankımıza neden taş, sopa, ekmek bıçağıyla saldırıyor?"
Nizamiyeye saat 01.30 sıralarında döndüğünde hazır vaziyette birçok tank olduğunu kaydeden Korkmaz, daha önceden tanımadığı albay rütbesindeki şüpheli İsa Sancaklı'nın kendisine "Dışarıya 7 tankla çık, şehitlerimizi tahliye et, Kara Kuvvetleri Komutanın emri." dediğini aktardı.
Korkmaz, tanımadığını belirterek kim olduğunu sorduğunda Sancaklı'nın, "Tankla dışarıya çıkacaksın, havaya ateş ede ede gideceksin, şehitlerimi tahliye edeceksin." diye bağırdığını öne sürdü.
Bunun üzerine yarbay rütbesindeki şüpheli Fatih Çubukçu'yla görüştüğünü belirten Korkmaz, Çubukçu'nun "Vazife alındı, tanklarla beraber dışarıya çıkılacak, şehitlerimiz tahliye edilecek" dediğini, kendisinin ise "Komutanım halk bize Türk bayraklarıyla neden saldırıyor, neden tepki gösteriyor. Tankımıza neden taş, sopa, ekmek bıçağıyla saldırıyor?" diye sorduğunu savundu.
Korkmaz, bu sorularına "Şu an bunu konuşacak durumda değiliz, vazife alındı, Kuvvet Komutanının emri var, şehitlerimizi tahliye etmemiz gerekiyor." yanıtını aldığını kaydetti.
İddianamede şikayetçi olarak yer alan Binbaşı İsmail Suvay'ın bir ara yanına gelerek, tankların dışarı çıkmasını engellemesini istediğini anlatan Korkmaz, eski tuğgeneral Ahmet Bican Kırker'i etrafında hücum yelekli ve silahlı askerlerle görünce şüphelendiğini ve Hava Kuvvetlerinde görevli kuzeniyle görüştüğünü, bu şekilde emir komuta zinciri dışında TSK içinde azınlık bir grubun kalkışma içinde olduğunu öğrendiğini bildirdi.
Bu andan sonra darbecilerin tankları kullanmasını engellemeye çalıştığını ileri süren Korkmaz, Ahmet Bican Kırker ve İsa Sancaklı'nın arasında bulunduğu darbecilerin teslim alınmasında görev yaptığı iddiasında bulundu.
Akın Öztürk utanmadan bu sözleri söylemiş!
FETÖ'cü darbe girişiminin bir numarası Akın Öztürk'ün, Akıncı Üssü'nde rehin tutulan komutanları kalkışmanın püskürtülmesinin ardından tutuldukları odada ziyaret ederek "geçmiş olsun" dediği ortaya çıktı. Hiçbir şey olmamış gibi davranan darbeci Öztürk'ün iki yüzlü tavrını, derdest edilen komutanlardan Tümgeneral Erdoğan Akyol ifadesinde anlattı.
15 Temmuz darbe girişimi sırasında Etimesgut Zırhlı Birlikler Okul ve Eğitim Tümen Komutanlığı'nda yaşananlar Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan iddianamede yer aldı. Sözde atama listesinde pasif görevi olan ve kalkışma sırasında derdest edilerek darbenin merkez üssü Akıncı'ya götürülen Etimesgut Zırhlı Birlikler Komutanı Tümgeneral Erdoğan Akyol'un ifadesinde yer alan ayrıntılar darbecilerin iki yüzlülüğünü bir kez daha gösterdi.
SALDIRI OLDU, ŞEHİTLERİMİZ VAR!
Akyol, darbeciler tarafından yerine atanan cuntacı general Ahmet Bican Kırker'in kendisine, "Komutanım büyük karargahlara büyük saldırılar var. Şehitlerimiz var, şehitlerimiz her geçen saat artıyor. Müdahale için ben görevlendirildim, siz idari izinlisiniz" dediğini aktardı. Akyol, "Ben niye bastırmıyorum, neden sen görevlendirildin" diye sorması üzerine ise Kırker'in "Komutanım durum çok acil gelişti, planlama karargahta bulunan personel tarafından çok acil yapıldı, ayrılmanız gerekiyor, benim de derhal emirler verip harekete geçmem gerekiyor" karşılığını verdiğini söyledi.
GÜLER'İ GÖRDÜM
Akıncı Üssü'ndeki misafirhanenin 17 numaralı odasında tutulduğunu kaydeden Akyol, o gece yaşadıklarını şöyle anlattı: "Yatakların çarşafları sökülmüştü. Bir tane de elbise dolabı vardı, dolabın içerisinde askı dahi hiçbir şey yoktu. Binbaşının 'ara' diye bağırması üzerine üsteğmen üzerimi aradı. Bu esnada koridordan elleri önde olacak şekilde bağlı, ağzı beyaz şerit bantla bantlı birisini de derdest edilmiş vaziyette geçerken gördüm. Sonradan bu kişinin Yaşar Güler olduğunu anladım. Daha sonra ellerimi önden plastik kelepçeyle bağladılar ve kapıyı kilitlediler."
ODALARI GEZİYORDU
Akyol Akıncı Üssü'nden kurtarılma anını ise şöyle anlattı: "16 Temmuz günü saat 16.00 sıralarında kapı açıldı ve bana 'geçmiş olsun' diye biri hitap etti. Gözümü açtı, ellerimi çözdü, gelen kişi özel kuvvetlerden kamuflajlı bir albaydı. Yanında da sivil kıyafetli Kara Kuvvetleri Genel Plan Prensipler Başkanı Tümgeneral Atilla Şirin vardı. Beni bu şekilde kurtardılar, koridora çıktığımızda Akın Öztürk (tutuklu), Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Abidin Ünal ve Kara Kuvvetleri Lojistik Komutanı Korgeneral Yıldırım Güvenç (tutuklu) oda oda gezip generallere geçmiş olsun dileklerini iletiyorlardı. Odalardan birinden Orgeneral Yaşar Güler, Eskişehir Hava Kuvvet Komutanı, 4. Kolordu Komutanı gibi generallerin de serbest kaldığını gördüm."
Öl ama tankları buradan çıkartma
Etimesgut Zırhlı Birliklerin komutasını devralan cuntacılara direnen ve hazırda bekleyen 6 tankı birlikten çıkmasının önüne geçen mağdur Binbaşı İsmail Suvay'ın ifadesi de iddianamede yer aldı. Suvay ifadesinde, Ahmet Bican Kırker'in brifing salonunda darbecilerin bildirisini okuduğunu belirterek, "Bu olay 60 ihtilali gibi mi yoksa 80 ihtilali gibi mi diye sordum. Bican Kırker, 'her ikisi de değil, sen çok konuşuyorsun' dedi" diye konuştu. Halkın toplanmaya başlamasıyla nizamiyenin karıştığını dile getiren Suvay o geceyi şöyle anlattı: "Halkı sakinleştirmek için konuşmalar yaptım, halkın tek isteği tankların kışladan çıkmamasıydı. Ben de onlara 'buradan tank çıkmayacak' diye söz verdim. Ondan sonra bir vatandaş, 'komutanım öl ama buradan tankları çıkartma' dedi. Ben de kendisine, 'emredersin' deyip asker selamı verdim."
GZPT'leri Meclis'e göndereceklerdi
Zırhlı Birlikler komutanlığında Bölük Komutanı olarak görev yapan Fırat Yılmaz'in ifadesinde Geliştirilmiş Zırhlı Personel Taşıyıcıların (GZPT) Meclis'e nasıl götürülmek istendiği yer aldı. Yılmaz ifadesinde darbecilerin silahlı teğmenler tarafından kontrol altında tuttuğu Yarbay Erdal Yetim'in kendisini arayarak, "Ne kadar GZPT çıkarabiliyorsan hazırla, yol durumu al, bana haber ver" dediğini aktardı. Nizamiyeye gittiğinde 6-7 tane GZPT'nin hazırlamış beklediğini söyleyen Yılmaz, "Erdal Yetim tekrar aradı ve 'araçlar hazır mı?' diye sordu. Ben de 'Komutanım lojistik sorumlusundan mühimmatı aldım, araçlara dağıttıktan sonra 5-10 dakikaya kadar hazır olurum' dedim. Telefonda bana bağırıyordu ve sesi titriyordu, 'Hazır olunca bana haber ver, Meclis'e çıkacaksınız' dedi. Bu emrin ardından bir saçmalık olduğunu anladım. Ve daha sonra bölük önünde topladığım 27 kişiye, 'Biz şimdi araçlara bineceğiz, beni takip edeceksiniz ve araçlarımızı garajlar bölgesine park edeceğiz, bu kanunsuz emirleri yerine getirmeyeceğiz. Cephaneliğin önünde silahlı teğmenler dolaşıyor, bunların ne mal olduğu belli değil, dikkat edin' dedim" ifadelerini kullandı. Yılmaz, ifadesine şöyle devam etti: "Cephanelik nizamiyesine geldiğimde Darbeci Binbaşı Özkan Gürkol bana 'piyade bölük komutanı nereye gidiyorsun' diye sordu, ben de 'Tank Yarbay Erdal Yetim'in emir verdiği yere gidiyorum' dedim. Bunu duyar duymaz beylik tabancasını çıkardı. Bana ateş etmeye başladı. İlk ateşinden sonra ben GZPT içine yattım. Sanırım 3 el ateş etti."
(29 Nisan 2017, 13:33)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: