Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişimi sırasında Ankara'nın Polatlı ilçesindeki 58. Topçu Tugayı ile Topçu ve Füze Okul Komutanlığındaki olaylara ilişkin 245'i tutuklu 330 sanığın yargılandığı davaya devam edildi. Duruşma öncesi cezaevi aracında harekete geçen sanıklar, kravatlarını sıkıp iki eski komutanı boğmaya çalıştı. Jandarma, ayakkabı bağcığından sonra darbecilerin kravat takmasını da yasakladı.
.03.2017 14:51 Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişimi sırasında Ankara'nın Polatlı ilçesindeki 58. Topçu Tugayı ile Topçu ve Füze Okul Komutanlığındaki olaylara ilişkin 245'i tutuklu 330 sanığın yargılandığı davaya, sanık sayısının çokluğu nedeniyle haftasonu aralarından sonra 4. haftada da devam edildi.
27.03.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 13. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki duruşma salonunda görülen davada sanıkların savunmalarının alınmasına devam ediliyor.
Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar, Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Yaşar Güler ve emekli Korgeneral Mehmet Şanver'in müşteki olarak yer aldığı davanın ilk üç haftasında, sanık eski Tuğgeneral Murat Aygün'ün başında bulunduğu 58. Topçu Tugayında darbe girişimine katıldıkları iddiasıyla 233 sanığın savunması alındı.
Bu haftaki duruşmalarda ise "Yurtta Sulh Konseyi" tarafından sözde " Ankara Sıkıyönetim Komutanı" olarak atanan sanık eski Tümgeneral Osman Ünlü'nün başında bulunduğu Topçu ve Füze Okulundaki olaylara ilişkin sanıklar savunma yapacak.
FETÖ'cü askerler, cezaevinde birbirine girdi. Küçük rütbeli darbeciler, mahkemeye giderken darbeci komutanlarını kravatla boğmak istedi. TSK ile ilişiği kesilen alt rütbeli askerler, isyan bayrağını açtı. Polatlı Topçu Tugayı'nın eski komutanı Murat Aygün ile yardımcısına saldırdı. Jandarma, ayakkabı bağcığından sonra darbecilerin kravat takmasını da yasakladı.
Selaları Susturduğu İddia Edilen Sanık Darbeci Generalleri Suçladı
Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişimi sırasında Ankara'nın Polatlı ilçesindeki 58. Topçu Tugayı ile Topçu ve Füze Okul Komutanlığında yaşanan olaylara ilişkin 245'i tutuklu, 330 sanığın yargılandığı davada, selaların susturulması için emir verdiği iddia edilen sanık eski albay Güngör Gazi Karslı'nın savunması alındı.
Ankara 13. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsündeki mahkeme salonunda görülen davada, savunma yapan eski Topçu ve Füze Okul Komutan Vekili Albay Karslı, aynı davanın sanıkları eski generaller Osman Ünlü ile Murat Aygün'ü suçladı.
Selaları susturmakla suçlanan Karslı, halkın galeyana gelmemesi için Polatlı'daki Askeriye Camisi'nden yapılan "anonslara" son verilmesi için eski yarbay Abdülkerim Ceyhan'a emir verdiğini kabul etti.
Darbe girişiminin yaşandığı 15 Temmuz'da sanık eski Topçu ve Füze Okul Komutanı Tümgeneral Osman Ünlü'nün Ankara'ya gitmesi nedeniyle emir komutanın kendisinde olduğunu anlatan Karslı, kışla dışında bulunduğu sırada Binbaşı Mevlüt Orhan'ın kendisini arayarak karargaha ivedi bir şekilde gelmesini söylediğini aktardı.
Karslı, saat 22.00'de faaliyet izleme merkezine gittiğini, burada Genelkurmay'dan gelen mesaj emrini gördüğünü belirterek "Emirde, Tümgeneral Osman Ünlü'nün de aralarında bulunduğu bazı generallerle ilgili atama kararları vardı. Buna göre Ünlü, 4. Kolordu Komutanı sıfatıyla Ankara Sıkıyönetim Başkanı olarak atanmıştı." dedi.
İlk bakışta atamaların askeri teamüllere göre yapılmadığının anlaşıldığını aktaran Karslı, "Saçma sapan bir atama emriydi. Orgeneralin bulunması gereken konuma tuğgeneral görevlendirilmişti." ifadesini kullandı.
Atama emrinden kısa bir süre sonra "TSK tarafından ülke yönetimine el konulduğu", "Meclisin kapatıldığı" ve "Anayasanın askıya alındığı" yönündeki sıkıyönetim direktiflerinin kendisine ulaştığını anlatan Karslı, şöyle devam etti:
"Bu bir darbe bildirisiydi. Kara Kuvvetleri Komutanlığı Harekat Başkanlığında Daire Başkanı olan Tuğgeneral Ali Rıza Çağlar'ı arayarak bu emri yerinde bulmadığımızı söyledim. O da 'Şüpheye mahal yok, emri uygulayın' dedi. Tümgeneral Ünlü'yü arayarak böyle bir mesaj aldığımızı, kendisinin de Ankara'ya sıkıyönetim komutanı olarak atandığını aktardım, Ünlü, 'Beni neden bulaştırmışlar' dedi. Bunun üzerine sıkıyönetim metnini okudum ve bunu normal bulmadığım söyledim. O da 'Teyit edin' deyince, 'Siz Tümgeneralsiniz, üst makamlardan teyit etmeniz daha doğru olur' cevabını verdim."
Sözde sıkıyönetim metnini, faaliyet izleme merkezinde okuduktan sonra personele bu emirlere uymayacaklarını, sadece kışlanın emniyeti için güvenlik önlemleri alınması yönünde karar aldıklarını savunan Karslı, Ünlü'nün savcılık ifadesinde, araç hareketliliği olmaması ve personelin dışarıya çıkarılmaması için kendisine emir verdiğine dair beyanı olduğunu belirterek, "Bana böyle bir emir vermedi, bu konuda kedisiyle yüzleşmek istiyorum. Keşke iddia ettiği gibi böyle bir emir vermiş olsaydı." diye konuştu.
"Aygün darbe girişiminin parçasıydı"
Ünlü ile yaptığı görüşmeden sonra sanık eski 58. Topçu Tugayı Komutanı Murat Aygün'ü de aradığını belirten Karslı, sözde sıkıyönetim bildirisinden haberinin olup olmadığını sormasının üzerine Aygün'ün mesajı aldığını, Polatlı sıkıyönetim komutanı olduğunu ve emrindeki birlikleri Ankara'ya gönderdiğini söylediğini bildirdi. Aygün'ün Polatlı kaymakamlığına asker göndermesi için kendisine emir verdiğini kaydeden Karslı, şunları söyledi :
"Aygün darbe girişiminin bir parçasıydı ve sözde görevlendirme listesinde ismi vardı. Bana emir vermeye çalışıyordu. Daha sonra yaptığımız görüşmede ise 'Ankara-Eskişehir yolu kapalı' dedi. 'Siz kimden emir alıyorsunuz' diye sorunca ' Osman Ünlü'den alıyorum' cevabını verdi. Bana yolu kapatmam için emir verdi. Bunun üzerine 'Devletin yolunu kapatamam, sizden emir almıyorum' diyerek telefonu kapattım."
Karslı, Aygün'ün bir başka telefon görüşmesinde ise kendisinden üç Fırtına obüsü istediğini savundu.
Eski yarbay Ceyhan'ın yanına gelerek kaymakamlık ve emniyet binalarına birliklerin gönderilmesini, hatta şehir merkezine uçaksavarlı zırhlı personel taşıyıcı koymasını tavsiye ettiğini öne süren Karslı, "Ceyhan'ın teçhizat kuşanmış hali ve heyecanı dikkatimi çekmişti ama emin olamıyordum. Kendisine verilen darbe görevini kendi ağzıyla bana ifade etmişti." diye konuştu.
"Gidin imamla konuşun..."
Ceyhan'ı oyalamak için sözde bir keşif yapması amacıyla Polatlı merkeze gönderdiğini, bu emri selalar okunmadan önce verdiğini anlatan Karslı, Ceyhan'ın dönüşte her şeyin normal olduğunu, halkın tepki göstermediğini söylediğini bildirdi.
Bu esnada kışlanın yanındaki Askeriye Camisinde selaların okunduğunu, anonsların yapıldığını hatırlatan Karslı, sonrasında yaşananları şöyle aktardı:
"(Gidin Askeriye Caminin imamıyla bir görüşün halkı galeyana getirecek sloganlar, anonslar söylemesin. Biz kışladayız, dışarıya birlik çıkarmıyoruz, bundan sonra da çıkarmayız. Milletimizin yanındayız. Anons yapmasına gerek yok) diye bir emir verdim. Yarbay Ceyhan yanımızda olduğu için hemen atıldı, camiye yöneldi. Daha sonra bana gelerek, selaların merkezi sistemden okunduğunu söyledi. Ceyhan, daha sonra selaları susturmak için gittiği Polatlı Merkez Camisine gitme emrini benden almadı, o emri Aygün'den aldı."
İlerleyen saatlerde kışla nizamiyesinde Aygün ile karşılaştığını, birlikte faaliyet izleme merkezlerine gittiğini anlatan Karslı, burada yarbay Ceyhan'ın bu sefer Polatlı Merkez Camisi'ne, selaları susturmak için gittiği bilgisini aldığını ifade etti. Halkın tepki göstermesi üzerine Ceyhan'ın kışlaya döndüğünü belirten Karslı, "Telefonla aradım ama gürültülü bir ortam vardı, beni duyamıyordu muhtemelen dayak yiyordu. Yanıma getirdiler, 'Neden gittin, bak yüzünün gözünün haline, kimden aldı bu emri' dedim. O da Murat paşadan aldığını söyledi." ifadelerini kullandı.
Darbe girişiminin püskürtülmesinden sonra Osman Ünlü'nün televizyona çıkarak askerlerin kışlaya dönmeleri için emir vermesini samimiyetsizlik olarak yorumlayan Karslı, "Ünlü'ye o gecenin ilk saatlerinde çaresizliğimi söyledim. Gelişmelerden habersizdim, başarısız olsalar beni günah keçisi olarak kullanacaklarını düşündüm. Osman Ünlü'nün televizyonda askerlerin kışlalarına dönmeleri için emir verdiğini görünce sahte kahramanlık yaptığı için güldüm."
Soru cevap kısmında söz alan sanık eski yarbay Ceyhan'ın, "Selaları susturmak için beni neden Askeriye Camisi'ne gönderdiniz?" sorusuna Karslı, "Ben sizi selaları susturmak için göndermedim" iddiasında bulunarak sözlerini tamamladı.
davada, 9 vatandaşın ölümünden sorumlu tutulan sözde Yurtta Sulh Konseyi üyesi eski Albay Bilal Akyüz savunma yaptı.
Ankara 13. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen duruşmanın öğleden sonraki bölümünde mahkeme, Akyüz'ün, Akıncı Üssü önünde darbecilere karşı mücadele eden vatandaşlardan 9'unun ölümünden sorumlu tutulmasın ilişkin iddiaların başka bir dosya kapsamında olduğuna karar verdi.
Bu nedenle "Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs", "Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile TBMM'yi ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs" suçlamaları kapsamından savunma yapan Akyüz, "silah arkadaşlarım" dediği Ankara Emniyet Müdürlüğü'nün önünde yaralanan darbeci askerlerin sevk edilmesi için ambulans helikopter ayarlamaya çalıştığını söyledi.
Tutuklanmadan önce Kara Kuvvetleri Harekat Başkanlığı Teşkilat Şube Müdürü olduğunu belirten Akyüz, gizli bir terörle mücadele toplantısına katılmak için 15 Temmuz'da Akıncı Üssü'ndeki 143. Filoya gittiğini ifade eden Akyüz, nizamiyenin önündeki karmaşaya şahit olduğunu ifade etti.
Toplantıda olası operasyon için nelere yapabileceğini sorduğunda, Polatlı'daki 58. Topçu Tugay Komutanlığından teslim edilmek üzere kendisine telsiz verildiğini kaydeden Akyüz, bu telsizlerin tugayda görevli sanık eski Yarbay Albdülkerim Ceyhan'a teslim ettiğini söyledi.
Akşam saatlerinde Akıncı Üssü'nden arandığını anlatan Akyüz, "Operasyonun başlamak üzere olduğu, acilen gelmem istendi. Saat 20.30-20.45 gibi Akıncı Üssüne girdim, çok ciddi bir karmaşa vardı. Sivildim, oradakiler kamuflajlarını giymiş tam teçhizatlıydılar. Başlangıçta ne olduğunu anlayamadım." dedi.
Darbe girişiminden saat 00.45'te haberdar olduğunu öne süren Akyüz, bu durumun muhakemesini yaptığını ve böyle bir ortamda üsten ayrılmasının mümkün olmayacağına karar verdiğini dile getirdi.
Akıncı Üssü nizamiyesinde darbecilere karşı koyarken hayatını kaybedenlerden sorumlu tutulmasını kabul etmediğini savunan Akyüz, "9 şehit vatandaşımızla ilgili bir talimatım olmadı. Bu konu içimi kanatıyor. Talimat verdiğime dair bir ifade yoktur. O gece Akıncı'da doğru ya da yanlış birçok şey yapılmıştır. Ancak vatandaşların vurulması şeklinde bir emir verilmemiştir." iddiasında bulundu.
El svaplarında barut izine rastlandığını, bunun da suçlanmaya ilişkin delil sayıldığını aktaran Akyüz, "Nizamiyenin önündeki silahların kolluk kuvveti ve savcılara teslim olmasına yardımcı olduk. Bu sırada el svaplarda barut izi çıkmış olabilir. Eğer biri çıkar da benim ateş ettiğimi iddia ederse bütün suçlamaları kabul ederim." ifadelerini kullandı.
Aracında sıkıyönetim direktifleri doğrultusunda hazırlanan sözde atama listesi taslağının ele geçirildiğine ilişkin iddialara da değinen Akyüz, şöyle devam etti:
"Söz konusu notlar benim olarak yansıtılmıştır. Bu kısa kısa notları benim yazmam mümkün değildir. Bu notlardan darbe planlarını benim yaptığım sonucuna varılıyor. Notların arama sırasında aracıma konulmuş olabileceğini düşünüyorum. 4-5 saat zamanım varken bunları neden imha etmeyeyim? Kaldı ki bu listedeki birçok personeli tanımıyorum. Örneğin Osman Ünlü'yü ilk kez duruşmada gördüm."
Darbe gecesi sokaklara çıkarılan birlikteki askerlerle ilgili yaralanma ve kayıp haberlerinin geldiğini, yaralıların bulundukları bölgeden alınması için arayışa girdiğini anlatan Akyüz, "Ankara Emniyet Müdürlüğü'nde yaralanan vardı. Onlar için ambulans helikopter ayarlamaya çalıştım. Darbeci diye ölsün mü? Evet öyle olabilir ama onlar benim silah arkadaşım." savunmasını yaptı.
Duruşmaya yarın davam edilecek.
28.03.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişimi sırasında Ankara'nın Polatlı ilçesindeki 58. Topçu Tugayı ile Topçu ve Füze Okul Komutanlığı'nda yaşanan olaylara ilişkin 330 sanığın yargılandığı davada, sanık eski Albay Serhat Selçuk Pesek'in savunması alındı.
Ankara 13. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki mahkeme salonunda görülen davada savunma yapan Pesek, tutuklanmadan önce 58. Topçu Tugay Komutanlığı'nda komutan yardımcısı olarak görev yaptığını, 15 Temmuz gecesi sanık eski Tugay Komutanı Murat Aygün tarafından kandırıldığını savundu.
İlk defa bir üstü tarafından kandırıldığını belirten Pesek, "30 yıllık mesleki tecrübemde daha önce böyle bir şey yaşamadım. Terörle mücadele kapsamında kolluk kuvvetine destek vermek gibi görevimiz olduğu için ilk başta söylediklerine inandım." dedi.
Asker olarak Türk Silahlı Kuvvetleri'nin (TSK) üst düzey komutası tarafından onlarca isim arasında atanan bir generale güvenmek zorunda olduklarını ifade eden Pesek, alt kademedeki personelin general rütbesini taşıyan birinin yanlış yapamayacağına inandığını kaydetti.
"TSK'nın vücudunu ele geçiremeyen terör örgütü FETÖ, beynini ele geçirerek vücudu kullanmak istedi. Ancak bu beynin o vücuda uymadığını 15 Temmuz gecesi gördük." diyen Pesek, Aygün'ü işaret ederek, "Türkiye'nin en seçkin topçu tugayının başına Genelkurmay Başkanlığı tarafından atanan generalin hain olduğunu nereden bilebilirdim." diye konuştu.
15 Temmuz'da Aygün'ün kendisine gece eğitimi yapılacağını, birlik komutanlarına bu emrin aktarılması için talimat verdiğini anlatan Pesek, "Cuma günü olduğu için personelin çoğu çıkmıştı, kalanlar ise isteksizdi. Bu nedenle eğitimi haftaya bırakalım önerime rağmen bu emrin uygulanmasını yeniledi." ifadelerini kullandı.
Pesek, Aygün'ün komutasında saat 21.45'te karargah harekat merkezinde birlik komutanlarının katılımıyla icra edilen toplantının 22.10'da tamamlandığını belirterek, toplantının bir bütünlük içinde icra edilmediğini, kargaşanın hakim olduğunu, Aygün'den emir alanların oradan ayrıldıklarını anlattı.
Aygün'ün emrine göre birlik komutanlarına Ankara genelinde yaşanabilecek bir terör saldırısına karşı kolluk kuvvetlerine destek olmalarını için dışarı çıkarıldıklarını ileri süren Pesek, "Birliğimizin, toplumsal olaylarda kolluk kuvvetlerini desteklemek gibi bir vazifesi var. Daha önce bu kapsamda hazır durumda bekletildiğimiz çok oldu. Bu nedenle ilk başka şüphelenmedik." iddiasında bulundu.
Saat 22.43'te Genelkurmay'dan Aygün'e gelen gizli ibareli mesajdan sıkıyönetimin ilan edildiğini öğrendiklerini söyleyen Pesek, terör eylemine karşı hazır olmaları için verilen emirle sıkıyönetim ilan edilmesinin birbiriyle bağlantılı olduğunu düşündüğünü iddia etti.
"Size ateş eden olursa siz de ateş edin"
Pesek, 15 Temmuz gecesi Aygün'ün kendisiyle aynı ortamda bulunmamak için birlikten ayrılan araçları uğurlama görevini verdiğini savunarak, şöyle devam etti:
"Aygün, beni ikna edemeyeceğini biliyordu, kendisine engel olabileceğimi de göz önünde bulundurarak, kameraların olduğu 2 nolu nizamiyeye beni gönderdi. Bu esnada Aygün'ün emri ile dışarı çıkan birliklere 'Size ateş eden olursa siz de ateş edin' dedim. Çünkü sıkıyönetim ilan edilmişti, bu meşru savunma sınırları içindeydi. Silah kullanma yetkisi içerisinde bunlar var. Kesinlikle polis ve sivil halka karşı verilmiş bir emir değildir. Savcılık sorgularında bazı sanıkların beyanlarına zorla 'Size ateş eden olursa siz de ateş edin' cümlesine 'polis' kelimesinin eklendiği mahkemede savunma yapanların ifadeleriyle anlaşılmıştır. Bu da bana karşı bir kumpas faaliyeti yürütüldüğünün örneğidir."
"Cumhurbaşkanı'nın açıklamalarıyla darbeyi öğrendim"
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve dönemin 1. Ordu Komutanı Orgeneral Ümit Dündar'ın açıklamalarıyla darbeden haberdar olduklarını ileri süren Pesek, TRT'de sözde sıkıyönetim bildirisinin okunduğu sırada Aygün'ün de yanında olduğunu ifade etti.
Bunun üzerine Aygün'ün darbecilerle birlikte hareket ettiğini farkına vardığını söyleyen Pesek, dışarı çıkarılan birliklerin kışlaya geri dönmeleri için harekete geçtiğini iddia etti.
Pesek, "Aygün'e 'Bu yasa dışı bir eylem, hemen birliklere geri dönmeleri emrini verin' dedim. O da birliklerin geri dönmeyeceğini, görevlerini icra edeceklerini söyledi.' Tepkim üzerine bana, 'Çok mu şaşırdın' dedi. Evet, hayatımın en büyük şaşkınlığıydı o an." diye konuştu.
"Darbe girişimini hain generaller yaptı"
İlerleyen saatlerde, Aygün'ün, sıkıyönetim emirlerine uymadığı için hakkında yasal işlem yapmakla kendisini tehdit ettiğini öne süren Pesek, Aygün'ün benzer bir şekilde Polatlı İlçe Emniyet Müdürü ile İlçe Jandarma Komutanı'nı da emrine girmedikleri için tehdit ettiğini aktardı.
Pesek, darbe girişiminin püskürtülmesinden sonra tugaydaki kamera kayıtları ile delil sayılabilecek birçok materyali Polatlı Cumhuriyet Başsavcılığına bizzat götürdüğünü ifade ederek, darbe girişiminde yer almadığını, FETÖ ile irtibatının bulunmadığını savundu. Pesek, şunları kaydetti:
"Yüksek Askeri Şura (YAŞ) kararı ile TSK'dan atılacaklarını anlayan bazı hain generallerin istikballeri uğruna, vatanın ve milletin geleceğini yok sayarak darbe girişimini yaptıkları açık ve nettir. Sonuç olarak 'ava giden avlandı', FETÖ TSK'da temizlendi. Devlet kurumlarından domino etkisi yapan bu gelişme sayesinde kamu kurumları da bunlardan arındırıldı. Başka türlü temizlenemezdi herhalde."
Darbecilerle birlikte hareket etmediği için kendisine ve ailesine kumpas kurulduğunu öne süren Pesek, tutuklandıktan sonra birinci sınıf hakim olan eşinin meslekten ihraç edildiğini, hakkında başlatılan soruşturmanın ise devam ettiğini aktardı.
"Uzman çavuşlar darbenin mağduru"
Darbe girişiminin mağdurlarının başında uzman çavuşların geldiğini dile getiren Pesek, bu rütbedeki tutuklu askerlerin mağduriyetlerin giderilmesi için bir an önce tahliye edilmeleri gerektiğini ifade etti.
Pesek, "Türkiye'nin en seçkin topçu tugayının başına Genelkurmay Başkanlığı tarafından atanan generalin hain olduğunu nereden bilebilirdim. Aygün tarafından kandırıldım, kişisel arzuları için alet edildim. Benim kandırılmamdan sonra emrimdeki adamların kandırılmaması imkansızdır." dedi.
Savunması 5 saat süren Pesek'e daha sonra mahkeme heyeti, sanık ve tarafların avukatları sorular yöneltti.
Mahkeme Başkanı Zikrullah Özbağ, FETÖ üyelerinin kullandığı "Kakao Talk" isimli yazışma programının telefonunda tespit edildiğini açıklaması üzerine Pesek, "Kesinlikle böyle bir program yüklemedim ve kullanmadım. Bunun araştırılmasını istiyorum." cevabını verdi.
29.03.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 13. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsündeki mahkeme salonunda görülen davada, sanık eski 58. Topçu Tugay Komutanı Tuğgeneral Murat Aygün dışındaki tutuklu sanıkların tamamı savunmalarını yaptı.
Sanık ve müdahil avukatlarının talebi ile duruşma savcısının mütalaasını alan mahkeme, daha sonra ara kararını açıkladı.
Buna göre, darbe girişiminin yaşandığı 15 Temmuz'da, Polatlı Merkez Camisi'nden okunan selaları susturmak isteyen sanık eski Öğrenci ve Kurslar Tabur Komutanı Yarbay Abdülkerim Ceyhan'ın emriyle kışla dışına çıkarılan 47 kursiyer uzman erbaş ile vatani görevini yapan bir asteğmen tahliye edildi.
Sanıklara, "adli kontrol hükümleri" kapsamından yurt dışına çıkış yasağı koyan mahkeme, "suçun vasfı mahiyeti", "tüm delillerin toplanmamış olma durumu" ve "bu aşamada adli kontrol hükümlerinin yetersiz kalacağı" gerekçeleriyle diğer tutuklu sanıkların tutukluluk halinin devamına karar verdi.
Öte yandan, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, TBMM ve Başbakanlık avukatlarının davaya katılma taleplerinin kabulü kararlaştırıldı.
Selaları susturmak için uzman erbaşları kullandılar
Sanık Abdülkemir Ceyhan, savunmasında, Aygün'ün emri üzerine yanına aldığı kursiyer uzman erbaşlar ile selaları susturmak için camiye gittiğini kabul etmişti.
Sanık kursiyer uzman erbaşlar da emir komuta zinciri içinde hareket ettiklerini, rütbeleri gereği verilen emirleri sorgulama konumunda olmadıklarını ifade ederek, kendilerini birliğin dışına çıkaran komutanlarından şikayetçi olmuşlardı.
Tahliye edilen sanıklardan Asteğmen Mehmet Akdemir de savunmasında, vatani görevini yaptığı sırada kendisini darbe girişiminin içinde bulduğunu iddia etmişti. Akdemir, "Askeri bir geçmişim ya da deneyimim yoktu. Bu olaylar olduğunda terhis olmama sadece 14 gün kalmıştı." ifadelerini kullanmıştı.
Davanın yarınki duruşması, tutuksuz sanıkların savunmalarının alınmasıyla devam edecek.
30.03.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 13. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki duruşmanın öğleden sonraki bölümünde savunma yapan tutuksuz sanık er A.E, birliğin kantin görevlisi olduğunu, darbe girişiminin yaşandığı 15 Temmuz akşam saatlerinde komutanlarının emri ile araçlara bindirilerek kışladan çıkarıldıklarını söyledi.
Nereye gideceklerine dair kendilerine bilgilendirme yapılamadığını anlatan E, nizamiye geldiklerinde, sanık eski 58. Topçu Tugayı Komutanı Albay Serhat Selçuk Pesek'in kendilerine, "İleride çatışmalar var size sıkıyorlar siz de sıkın" dediğini aktardı.
Bu ifadeleri kullandığında Pesek'i görmediğini ancak sesinden tanıdığını savunan E, "Kışladan ayrıldıktan sonra Temelli çıkışında araçlarımız durdu. Vatandaşlardan biri bana 'Şafak kaç' dedi. '6 gün kaldı terhis olmama' cevabın verdim. O da 'Geçmiş olsun, yazık oldu sana' dedi. Nedenini sorunca, 'Darbe oldu dışarı çıkan bütün asker ve komutanlar cezaevine girecek' açıklamasını yaptı." ifadesini kullandı.
"Durduran olursa kafasına sıkın"
Tutuksuz sanık er A.K. da sanık eski Üsteğmen Yusuf Aydoğan'ın başında bulunduğu konvoyda yer aldığını, Temelli civarına geldiklerinde araçların halk tarafından durdurulduğunu belirterek şöyle devam etti:
"Üsteğmen Aydoğan yanımıza gelerek, Tugay Komutan Yardımcısı Albay Pesek'in, 'Aracı kim durdurursa durdursun kafasına sıkın' şeklinde bir emri olduğunu ama bizim böyle bir emri uygulamayacağız, kimseye ateş etmeyeceğiz' dedi."
" Polis öldürüyorlarmış"
Tutuksuz sanık er S.A, ise vatan borcunu ödemek için yoğun duygularla askerlik vazifesini yapmaya gittiğini ancak "hainlik" gibi ağır bir suçtan yargılandığını belirterek, buna sebep olanlardan şikayetçi olduğunu ifade etti. Araçtayken Uzman Çavuş Yusuf Vatandaş'ın kendisine, " Polis öldürüyorlarmış, ben polise sıkamam" değini aktaran sanık A, "Akabinde ben de 'Komutan bana vatandaş ya da polise ateş et' emrini verirse, polis ve vatandaşa değil ona sıkarım' dedim. Buna arkadaşlarım da şahittir." diye konuştu.
Kapalı kasa araçta bulundukları için nizamiyeden ayrılırken sanık Pesek'i görmediğini ancak yüksek sesle " Polis barikat kurarsa yıkın geçin, ateş eden olursa siz de sıkın" dediğini öne süren A, "Sesini tanımamam imkansızdı çünkü normal zamanlarda da sürekli yüksek sesle konuşan biriydi." dedi.
Sanık er Y.E.G. de hakkındaki suçlamaları kabul etmediğini belirterek, "Nizamiyeden çıkarken Albay Pesek, 'Önünüze çıkan engelleri aşın, sıkarlarsa siz de sıkın' diyordu." iddiasında bulundu.
Sanık A.B, sanık eski Binbaşı Cafer Öncel'in ekibinde yer aldığını, nizamiyeye geldikleri sırada Pesek'i "Işıklarda durmayın" şeklinde emir verdiğini bildirdi. Polatlı'dan çıkıp Temelli'ye geldiklerinde vatandaşların ellerinde bayraklarla yanların geldiğini anlatan B, şöyle devam etti:
"Yaşlı bir amca, içimizden birine, 'Oğlum ne olur, size zarar gelmesin. Geri dönün, darbe oluyor' dedi. O saatten sonra ilerlememiz mümkün değildi. Cafer Binbaşı, halkla konuştuktan sonra araçlarımızı Polatlı'ya çevirdik. Geri dönmek istedik ama araçlar nedeniyle dönemedik. Vatandaşlar, telefonlarından İstanbul ve Ankara'daki olayların görüntülerini bize izlettirdiler."
Sanık erler İ.K, U.G, E.Ş, M.S, M.Ç, Ü.A, A.Ü, A.K, T.D, E.F. ve Ş.H.A. da savunmalarını yaptı.
Davanın yarınki duruşması, tutuksuz sanıkların savunmalarıyla devam edecek.
31.03.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Fetullahçı Terör Örgütünün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişimi sırasında Ankara'nın Polatlı ilçesindeki 58. Topçu Tugayı ile Topçu ve Füze Okul Komutanlığında yaşanan olaylara ilişkin 197'si tutuklu 330 sanığın yargılandığı davanın dördüncü haftası tamamlandı.
Ankara 13. Ağır Ceza Mahkemesince Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'nde görülen duruşmada savunma yapan tutuksuz sanık erler, sanık eski 58. Topçu Tugayı Komutan Yardımcısı Albay Serhat Selçuk Pesek'in, darbe girişimi sırasında karşı koymaları halinde polislere ateş etmeleri için kendilerine emir verdiğini iddia etti.
15 Temmuz'da akşam içtiması alındığı sırada birlik komutanının emri ile araçlara bindirildiklerini, nereye gideceklerine dair kendilerine bilgilendirme yapılmadığını anlatan sanık er A.Y, nizamiyeye geldiklerinde, Pesek'in kendilerine, " Polis sizi yolda durdurursa, ateş ederse siz de ateş edin." emrini verdiğini aktardı.
Bu ifadeleri kullandığında Albay Pesek'i görmediğini, ancak sesinden tanıdığını savunan A.Y, birlik dışına çıktıkları sırada babasıyla yaptığı telefon görüşmesinden sonra darbe girişiminden haberdar olduğunu, bu bilgiyi birlik komutanına da ilettiğini söyledi.
Polatlı çıkışına geldiklerinde halkın askeri araçların ilerlemesini engellediğini, bunun üzerine kışlaya geri dönmeye çalıştıklarını anlatan A.Y, avukatların sorusu üzerine, ifade verme sürecinde polis tarafından yönlendirilmediğini ve kimseye iftira atmadığını anlattı.
Tutuksuz sanık er H.Ö. de sanık eski Üsteğmen Aydın Babaoğlan'ın komutasındaki araçta olduğunu, nizamiyeden çıkarken Albay Pesek'i gördüğünü söyledi.
Çıkış yapacakları sırada aracın Serhat Selçuk Pesek'in yanında durduğunu belirten tutuksuz sanık er H.Ö, "Nizamiye çıkışında Pesek, araç komutanlarına 'Yolda polis size ateş ederse siz de ateş edin' dedi. Kışladan çıktıktan kısa bir süre sonra halkla karşılaştık, bunun üzerine kışlaya geri döndük. Polis beni yönlendirmedi, Pesek ne söylediyse onu söyledim." ifadelerini kullandı.
"Vatandaşlarımıza değil, ateş emri verenlere sıkardık"
Benzer ifadeler kullanan tutuksuz sanık er E.K. de Albay Pesek'in kendilerine "Barikat çıkarsa yıkın, karşılık verirlerse siz de sıkın" dediğini öne sürdü.
Konvoy halinde ilerlerken Polatlı yakınlarında durduklarını, birlik komutanı sanık eski Üsteğmen Yusuf Aydoğan'ın yanlarına gelerek, "Size ateş edilirse, her ne olursa olsun ateş etmeyin, karşılık vermeyin." şeklinde bir emir verdiğini aktaran E.K, "Yanımızda bulunan mühimmatları gece boyunca silahlarımıza takmadık. Bize ateş emri verilmiş olsaydı, vatandaşlarımıza değil, bu emri verenlere sıkardık." dedi.
Sanık eski Üsteğmen Önder Tanrıkulu'nun başında bulunduğu konvoyda yer aldığını belirten tutuksuz sanık er H.E. de "İlk geldiğimizde yolun polisler tarafından kapatıldığını gördüm, sonra sanayi yolunda devam ettik. En son Temelli girişine geldiğimizde polis yolu kesmişti." şeklinde savunma yaptı.
Tutuksuz sanık er İ.G, tugayda 70 günlük asker olduğu sırada darbe girişiminin yaşandığını, bu nedenle birçok rütbeliyi tanımadığını belirterek, "Nizamiye çıkışında tanımadığım biri, 'Barikat görürseniz yıkın geçin, size sıkan olursa siz de sıkın' diyordu. Ancak silahlarımız boştu." diye konuştu.
Tutuksuz sanık erler M.S, İ.D, A.Ş, G.G. ve M.Ç. de savunma yaptı.
Duruşmanın öğleden sonraki bölümde savunması alınan tutuksuz sanık Cengiz Karabacak, Öğrenci ve Kurslar Taburunda ikmal astsubay olarak görev yaptığını belirtti.
Darbe girişiminden bir hafta önce tabur komutanı sanık eski Yarbay Abdülkerim Ceyhan'ın "atış denetlemesi" kapsamında mühimmat hazırlaması için kendisine emir verdiğini ifade eden Karabacak, bu emri tabur komutanı Yüzbaşı Osman Öncel'e ilettiğini anlattı.
Yüzbaşı Öncel'in "atış denetlemesi olmayacağını, bu nedenle mermi almalarına gerek bulunmadığını söylediğini" belirten Karabacak, ancak Ceyhan'ın 12 Temmuz'da mühimmatların hazırlanması için ısrar ettiğini öne sürdü.
Karabacak, "Yarbay Ceyhan'ın mermi talebinde ısrar etmesi üzerine Yüzbaşı Öncel, 'Madem öyle kursiyerlerin atışında kullanırız. Eğer denetlemede kullanılmazsa bu mermileri asteğmenlere attırırız' dedi. Bunun üzerine Sakarya Kışlası'ndan mermi alınmasını istedi. Abdülkerim yarbay 5 bin mermi istemişti ancak Yüzbaşı Öncel, kursiyerlerin sayılarını dikkate alarak kullanılabilecek mermi sayısının 4 bin olduğunu hesapladı. Bunun üzerine söz konusu mühimmatı kışladan teslim aldım." ifadelerini kullandı.
Komutanlara 400'er G3 mermisi
Darbe girişiminin yaşandığı gece Ceyhan'ın kendisini arayıp, kışla emniyeti için bütün taburun mesaiye çağrılmasını istediğini kaydeden Karabacak, "Abdülkerim yarbay, subay, astsubay ve uzman erbaş kurs bölüğünün takım komutanlarına 400'er adet mermi vermemi emretti. Ben de emir doğrultusunda söz konusu takım komutanlarına mühimmatları teslim ettim." dedi.
Saat 02.00 civarında ise sanık Uzman Çavuş Sönmez Şişli'nin iki paket halinde 400 uçaksavar mermisini kendisine teslim etmek istediğini anlatan Karabacak, şöyle devam etti:
"Ben teslim almayacağımı söyledim. O da Abdülkerim yarbayın talep ettiğini, 'F-16 uçakları Polatlı'ya gelirse onlara karşı kullanırız diye istediğini' söyledi. Şişli daha sonra beni arayarak Albay Alper Erkaya'nın uçaksavar mühimmatının kesinlikle kullanılmamasının emrini verdiğini söyledi. Bununla birlikte üsteğmenler Samet Yıldırım ile Erkan Kundakçı ve Yüzbaşı Oğuz Serdar Özgür de daha önce verdiğim 400'er adet mühimmatı bana geri teslim etti. Daha sonra 4 bin adet G3 mermisi ile 400 adet uçaksavar mermisini darbe girişiminden sonra Sakarya Kışlası'na teslim ettim. Uçaksavarların, FETÖ'ye mensup personelce uçak ve helikopterlerinin Polatlı'ya gelmesi halinde, kışla komutanı tarafından tedbir amaçlı istendiğini düşünüyorum."
"Askerlerin dönmesi için neden toplu mesaj atmadın?"
Davanın tek kadın sanığı Üsteğmen Özge Pasin de 58. Topçu Tugayındaki görevine devam ettiğini belirterek, izinli olmasına rağmen 15 Temmuz gecesi karargaha çağrıldığını dile getirdi.
Akşam saatlerinde sanık eski 58. Topçu Tugay Komutanı Tuğgeneral Murat Aygün'ün başkanlığında tugay harekat merkezinde bir toplantı icra edildiğini anlatan Pasin, Aygün'ün "olası bir terör saldırısına karşı Ankara'da bazı kavşaklarda güvenlik önlemi alınacağını söylediğini" bildirdi.
Bu kapsamda Aygün tarafından birlik komutanlarına görev listeleri verildiğini ifade eden Pasin, toplantı boyunca konuşmadığını, kendisine herhangi bir görev verilmediğini öne sürdü. Pasin, "Toplu mesaj sistemiyle, personelin izinlerinin iptal edildiği ve birliğe çağırıldıklarına dair mesaj çektim. Buna benzer uygulamalar daha önce de olmuştu." savunmasını yaptı.
Mahkeme Başkanı Zikrullah Özbağ'ın "Birlikten çıkan askerlerin dönmeleri için neden toplu mesaj atmadın?" sorusu üzerine Pasin, kendisine bu yönde bir emir verilmediği için mesaj atmadığını kaydetti.
Tutuksuz sanıklar Levent Çetinbaş, Sönmez Şişli, Ata Gümüş, Mehmet Emre Ergin, Erkan Kundakçı, Ahmet Erdoğan, Harun Gökçe, Saltuk Buğra Kale ve Aşkın Demir savunma yaptı.
Dava haftaya devam edecek
Bugüne kadar görülen duruşmalarda eski Tuğgeneral Aygün dışındaki bütün tutuklu sanıkların savunmaları alındı.
Davanın pazartesi günkü duruşması, tutuksuz sanıkların savunmalarıyla devam edecek. Bir hafta boyunca görülecek davanın diğer duruşmalarında ise tanıklar dinlenecek ve sanık avukatlarının talepleri alınacak.
Bu işlemlerin tamamlanması halinde mahkemenin cuma günü, tahliye taleplerini de değerlendirdiği ara kararını açıklaması bekleniyor.
İDDİANAME
Aralarında eski Topçu ve Füze Okul Komutanı Tümgeneral Osman Ünlü, eski 58. Topçu Tugay Komutanı Tuğgeneral Murat Aygün, eski Kara Kuvvetleri Komutanlığı Harekat Başkanlığı Teşkilat Şube Müdürü Kurmay Albay Bilal Akyüz ile farklı rütbelerde 330 sanık darbe girişiminden bulundukları gerekçesiyle yargılanıyor.
İddianameye göre, FETÖ'nün darbeye teşebbüs faaliyetlerinin parçası olarak sanık Aygün, 15 Temmuz'da Ankara'daki 10 ayrı kavşağın trafiğe kapatılması ve Telekominikasyon İletişim Başkanlığı (TİB) ile TÜRKSAT'ın ele geçirilmesi için birliklerin kışlanın dışına çıkarılması emrini verdi.
Bunun üzerine füze fırlatma bataryalarının da bulunduğu 43 araç ile yaklaşık 200 personel emri uygulamak için birlikten ayrıldı.
Araçlar kışladan çıkarken sanık eski Albay Selçuk Serhat Pesek'in, "Önünüze çıkan engelleri aşın. Polis ve halka ateş edin." şeklinde emirler verdiği diğer sanık ifadelerine yansıdı.
Ankara'ya doğru yola çıkan araçlar, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "Meydanlara inin" çağrısı üzerine halk tarafından engellendi.
Sanıklar, "anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs" ve " Türkiye Cumhuriyeti hükümeti ile TBMM'yi ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüsle" suçlanıyor.
Ayrıca sanıkların "terör örgütü üyesi olmak" suçundan da cezalandırılmaları talep ediliyor.
Sanıklardan Akyüz, Akıncılar Üssü önünde darbe girişimini engellemeye çalışan 9 vatandaşın öldürülmesinden de sorumlu tutuluyor.
Paralel yapı-15 Temmuz (2016)-22 Aralık (2016) 'Ankara Polatlı 58. Topçu Tugayı Darbe Yap. 330 sanık' davası
(29 Mart 2017, 14:51), son güncel.: (01 Nisan 2017, 12:41)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: