Üç hakimin yazdığı bir kitapta, PKK kıyafeti giyerek operasyona giden sekiz askerin korucularca öldürüldüğü dosya numarasıyla anlatıldı. Danıştay Hakimleri Yakup Bal, Yahya Şapin ve Mustafa Karabulut´un yazdığı kitap, 13 yıl önce Ağrı´da sekiz askerin şehit düşmesindeki acı gerçeği gün yüzüne çıkardı. Kitapta, PKK ile mücadele için karma timler kurulmasına dair Van Valiliği´nin 1993´teki yazısı da yer aldı. Kitaba göre 1996´da Van Jandarma Komutanlığı´na bağlı tim, istihbarat iddiasıyla PKK´lı örgüt üyelerinin giydiği elbiselerle Diyadin´e gönderildi. Ancak bu timin asker olduğuna dair civardaki koruculara bilgi verilmeyince, kendilerini terörist zanneden korucular tarafından PKK´lı sanılarak öldürüldü. Bu acıya dayanamayan bir şehit eşi, cenazede intihar edince ailesi tazminat istedi. Dosya Danıştay´a gidince de acı gerçek ortaya çıktı. Bu gerçek, Güneydoğu´da PKK´lı kılığında köylerin basılarak köylülerin PKK yandaşı olup olmadığının denendiği ve korkudan PKK´lı olduğunu açıklayan köylülerin de infaz edildiği iddialarını doğruladı ve tekrar gündeme getirdi. 12 Eylül öncesi terörün tırmandığı yıllarda sokaklarda yol kesen gençler de yolunu kestikleri diğer gençlerin görüşünü soruyor, karşı görüşten olduğunu öğrendiklerinde ya da tahmin ettiklerinde ise dövüyor veya öldürüyorlardı. Üç Danıştay hakiminin yazdığı kitap, devlet güçlerinin Güneydoğu´da güya terörü ortadan kaldırmak için terör çıkardıklarını yani kontrgerilla yöntemlerini kullandıklarını ispatlaması açısından önemli görülüyor. Danıştay´ın verdiği kararı değerlendiren Avukat Cemal Demir´in sözleri de çarpıcı: ´Bu olay idari yargıya konu edilmezse belki de tarihin karanlıklarında kaybolup gidecektir. Çünkü bugüne kadar bu tür kontra faaliyetler resmi ağızlarca hep reddedildi. Bu olay bölgede 25 yılı aşkın süredir devam eden savaşta ne tür yöntemlere başvurulduğunun açık işaretlerini ele vermektedir. Devlet kuruluş felsefesi ve esprisi, meşruiyetini hukuk kurallarından almaktadır. Devlet şayet hukuku bizzat kendisi ihlal ederse, artık yurttaşının da neden kural ihlali yaptığını sorgulayamaz hale gelir.´
FLAŞ!!! Güneydoğu´daki Kontrgerilla acı bir gerçekle belgelendi
Üç hakimin yazdığı bir kitapta, PKK kıyafeti giyerek operasyona giden sekiz askerin korucularca öldürüldüğü dosya numarasıyla anlatıldı. Danıştay Hakimleri Yakup Bal, Yahya Şapin ve Mustafa Karabulut´un yazdığı kitap, 13 yıl önce Ağrı´da sekiz askerin şehit düşmesindeki acı gerçeği gün yüzüne çıkardı. Kitapta, PKK ile mücadele için karma timler kurulmasına dair Van Valiliği´nin 1993´teki yazısı da yer aldı. Kitaba göre 1996´da Van Jandarma Komutanlığı´na bağlı tim, istihbarat iddiasıyla PKK´lı örgüt üyelerinin giydiği elbiselerle Diyadin´e gönderildi. Ancak bu timin asker olduğuna dair civardaki koruculara bilgi verilmeyince, kendilerini terörist zanneden korucular tarafından PKK´lı sanılarak öldürüldü. Bu acıya dayanamayan bir şehit eşi, cenazede intihar edince ailesi tazminat istedi. Dosya Danıştay´a gidince de acı gerçek ortaya çıktı. Bu gerçek, Güneydoğu´da PKK´lı kılığında köylerin basılarak köylülerin PKK yandaşı olup olmadığının denendiği ve korkudan PKK´lı olduğunu açıklayan köylülerin de infaz edildiği iddialarını doğruladı ve tekrar gündeme getirdi. 12 Eylül öncesi terörün tırmandığı yıllarda sokaklarda yol kesen gençler de yolunu kestikleri diğer gençlerin görüşünü soruyor, karşı görüşten olduğunu öğrendiklerinde ya da tahmin ettiklerinde ise dövüyor veya öldürüyorlardı. Üç Danıştay hakiminin yazdığı kitap, devlet güçlerinin Güneydoğu´da güya terörü ortadan kaldırmak için terör çıkardıklarını yani kontrgerilla yöntemlerini kullandıklarını ispatlaması açısından önemli görülüyor. Danıştay´ın verdiği kararı değerlendiren Avukat Cemal Demir´in sözleri de çarpıcı: ´Bu olay idari yargıya konu edilmezse belki de tarihin karanlıklarında kaybolup gidecektir. Çünkü bugüne kadar bu tür kontra faaliyetler resmi ağızlarca hep reddedildi. Bu olay bölgede 25 yılı aşkın süredir devam eden savaşta ne tür yöntemlere başvurulduğunun açık işaretlerini ele vermektedir. Devlet kuruluş felsefesi ve esprisi, meşruiyetini hukuk kurallarından almaktadır. Devlet şayet hukuku bizzat kendisi ihlal ederse, artık yurttaşının da neden kural ihlali yaptığını sorgulayamaz hale gelir.´
Danıştay Tetkik Hakimleri Yakup Bal, Yahya Şahin ve Mustafa Karabulut´un yazdığı Danıştay 10. Dairesinin Tazminat Davalarına İlişkin Seçilmiş Kararları adlı hukuk kitabı 13 yıl önce Ağrı´da yaşanan ilginç bir olayı ortaya çıkardı. Kitaba göre 1996´da Van Jandarma Komutanlığı´na bağlı Jandarma Karma Timi, PKK ile daha iyi mücadele etmek ve istihbarat toplamak amacıyla örgüt militanlarının giydiği elbiseleri giyerek gittikleri Diyadin´de PKK´lı sanılarak korucular tarafından öldürüldü. Öldürülen askerlerden birinin eşi cenaze töreninde silahla intihar etti. Bunun üzerine ölen askerin kayınvalidesi, kayınpederi ve baldızı maddi ve manevi tazminat istemiyle İdare Mahkemesine başvurdu. Mahkemenin, maddi ve manevi tazminat talebinin reddedilmesi üzerine aile dosyayı Danıştay´a taşıdı.
Korucular askerleri kuşatıyor
?Devlet yasadışı yöntemlere başvuruyor?, ?Jandarma PKK elbiselerini giyerek köylere giriyor? iddialarının doğruluğunu tescilleyen olay Danıştay 10. Dairesi´nin 2001/1342 No´lu kararında şöyle anlatılıyor:
Afgan göçmenlerden silah
?Temyiz dosyası ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesi 2. Dairesi´nin kararının incelenmesinden, Van Valiliğinin Karma Timlerin Kuruluş ve Faaliyetlerini düzenleyen 26.02.1993 tarihli yazısına dayanılarak Karma Timlerin an İl Jandarma Komutanlığı bünyesinde faaliyete geçtikleri, Erciş İlçe Jandarma Komutanlığı bünyesinde davacıların yakını olan B´nin de aralarında bulunduğu Afgan göçmenlerinden temin edilen silah ve yine mahallinden sağlanan kıyafetlerle bir tim oluşturulduğu, timin faaliyet amacının terör örgütünün faaliyetlerini tesbit etmek suretiyle örgütle daha iyi mücadele etmek ve istihbari bilgiler sağlamak olduğu, anılan timin yetkili makamın izni alınmaksızın ve karma timin teşkil esaslarına uygun olarak oluşturulmadığı diğer Jandarma birimleriyle timin operasyonları konusunda gerekli koordinasyonun sağlanmadığı, alınan istihbari bilgilerin ilgili kişilerce harita üzerinde gerekli kontroller yapılmadan değerlendirilmesi neticesinde bölgede bulunan vatandaşların Diyadin İlçe Jandarma Komutanlığı´na teröristler olduğu yönünde ihbarda bulunduğu, 23.06.1996 tarihinde davacıların yakınının da bulunduğu Karma Timin üs bölgesine dönmek üzere toplandıkları sırada geçici köy korucuları tarafından kuşatıldığı, iki saat kadar süren silahlı çatışmada davacıların yakınının da aralarında bulunduğu askerlerin vurularak öldürüldüğü, geçici köy korucularının kuşattıkları timin askeri birlik olduğunu anlamaları neticesinde çatışmanın sona erdiği, müteveffa B´nin cenaze töreninde eşi olan İ´nin belirtilen olaydan duymuş olduğu acı ve eleme dayanamayarak tabanca ile intihar etmek suretiyle öldüğü anlaşılmaktadır. Yukarıda aktarılan olayın oluş şekli dikkate alındığında B´nin idarenin kusurlu yürüttüğü hizmet neticesinde öldüğü açık olup, eşi olan İ´nin de kişisel sebeplerle değil, idarenin kusurlu yürüttüğü hizmet neticesinde eşinin ölmesi nedeniyle duyduğu acı ve üzüntü sonucu yaşamına son verdiği kanaatine varılmıştır. Bu durumda mütevaffa B´nin eşi, davacıların kızı ve kardeşi olan İ´nin ölmesi üzerine davacıların duydukları acı ve üzüntünün giderilmesi amacıyla manevi tazminata hükmedilmesi gerekirken, davacıların çekirdek aile kapsamında olmadıklarından bahisle manevi tazminat isteminin reddine karar veren idare mahkemesi kararının bu kısmında hukuka uyarlık görülmemiştir.
Maddi tazminata hükmedildi
Açıklanan nedenlerle davacılar temyiz isteminin kısmen kabulüyle idare mahkemesinin kararının manevi tazminat isteminin reddine ilişkin kısmının bozulmasına, temyiz isteminin kısmen reddiyle maddi tazminata ilişkin kısmının onanmasına, bozulan kısım için yeniden karar verilmek üzere dosyanın anılan idare mahkemesine gönderilmesine 11.04.2001 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.?
Danıştay´ın verdiği kararı değerlendiren Avukat Cemal Demir şunları söyledi: ?Diyadin´de 1993´de Van Valiliği´nin izniyle üstelik resmi olarak kurulan ve adına da ´karma tim´ denilen bu yasadışı oluşumun oluşturulduğu döneme iyi bakmak gerekir. Bu tim suç işlemeye giderken, meslektaşları tarafından öldürülmüştür. Bu olay idari yargıya konu edilmezse belki de tarihin karanlıklarında kaybolup gidecektir. Çünkü bugüne kadar bu tür kontra faaliyetler resmi ağızlarca hep reddedildi. Bu olay bölgede 25 yılı aşkın süredir devam eden savaşta ne tür yöntemlere başvurulduğunun açık işaretlerini ele vermektedir. Devlet kuruluş felsefesi ve esprisi, meşruiyetini hukuk kurallarından almaktadır. Devlet şayet hukuku bizzat kendisi ihlal ederse, artık yurttaşının da neden kural ihlali yaptığını sorgulayamaz hale gelir. Bu tür karanlık ve hukuk dışı olayların bölgede fazlasıyla yaşandığı her geçen gün daha iyi anlaşılmaktadır.? ( Taraf)
Bu kontrgerilla operasyonu rahatsız edici sorulara yol açıyor
Hangi olay teröristlerce yapıldı hangisi terörist kılığındaki askerlerce?.. Bu şüphenin sorumlusu kim?.. Terörist kılığındaki gerçekleşen hangi olay gerçekten teröristlere karşı devlet adına yapıldı, hangisi kişisel menfaat adına?.. Güneydoğu´da terör başladığından beri silah ve uyuşturucu ticareti inanılmaz ölçülerde arttı. Bu kirli ticaretten kimler menfaat sağladı?.. Kim bunun hesabını verebilir? Terörist kılığında basılan köylerdeki masum köylüler korkudan PKK´lı göründüyse bunun sorumlusu kim?.. Bundan dolayı köyleri yakıldıysa insanları öldürüldüyse bunun sorumlusu kim?.. Bu şekilde çoğaltılabilecek vahim sorulara yol açan bu iğrenç kontrgerilla yöntemleri sadece Güneydoğu´da uygulanıyor değil. Yıllardır laiklik cinayetlerini işletip müslüman kesimi de karaladılar. Sonuncusu Danıştay´a gerçekleştirilen provokasyon saldırı ile müslümanlar yaptı gösterilip toplumdaki müslüman-laik gerilimi tırmandırılmak, oluşturulan gerilim süreci sonunda da hükümet düşürülmek istendi. Kararlı şekilde ilerleyen Ergenekon soruşturması sürecinde kuyruklarından yakalanan bu kontrgerillacı güçlerin organize şekilde birlikte hareket ettikleri ve tek merkezden yönetildikleri izlenimi giderek yerleşiyor. Soruşturma sürecinde açılan Ergenekon davasının başladığı o tarihi gün sitemizde yayınladığımız manşetimizi bu vesileyle tekrar burada aktarmak istiyoruz.
ERGENEKON DAVASI HAKİM VE SAVCILARINA TARİHİ UYARILAR
20 Ekim 2008, Bugün görülmeye başlanacak dava süreci Türkiye´miz için çok hayati önemde... Ne Avrupa Birliği müzakereleri, ne BM güvenlik konseyine seçilmiş olmamız ne de benzeri gelişmelerin hiçbirisi bu dava kadar önemli değil. Çünkü devleti koruma adına hareket ettiğini iddia eden, hem sivilleri hem devlet görevlilerini öldüren, sakat bırakan, öldürme yemini ettiren, silahlı yemin törenlerinde evlilik nikahları kıyan, pkk, hizbullah, dhkp-c, ibda-c ve benzeri terör örgütlerini maşa gibi kullanan, bizzat onlara veya onlar yaptı süsü verilip devlet görevlilerine eylemler düzenleten, müslüman-laik, türk-kürt, alevi-sünni, sağ-sol ve benzeri kışkırtmalarla Türk halkını yıllardır bölen ve halen de bölmeye çalışan, bebelere kurşun sıktıran, insanlara dışkı yedirerek, köylerini yakarak, aşağılayarak, devletten nefret ettiren, bu baskıların da etkisiyle gençleri dağa çıkaran, bir kardeşi dağda bir kardeşi askerde birbiriyle vuruşturan, binlerce anne-babayı yaşadıkları sürece unutamayacakları tarifsiz evlat acısına boğan, birçok kadını kocasız, çocukları babasız bırakan, bir çok gazilerimizin ömür boyu sakat kalmasına yol açan, Türkiye´mizi içine kapatan bu menfur, melun terör organizasyonunu kısmen de olsa konu alan bir davaya bakacaksınız! Hiçbir terör örgütü bunlar kadar bu ülkeye zarar veremez!.. Devamı için tıklayınız
Abdullah Harun
(06 Ekim 2009, 13:30)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: