Fetullah Gülen Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz'daki darbe girişimi sırasında Lüleburgaz 65. Mekanize Piyade Tugay Komutanlığına bağlı kışladan, zırhlı askeri araçlarla İstanbul'a gitmek üzere yola çıkan ve vatandaşlar tarafından otoban girişinde durdurulan 81 sanığın yargılanmasına devam edildi.
05.03.2017 10:22 Fetullah Gülen Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz'daki darbe girişimi sırasında Lüleburgaz 65. Mekanize Piyade Tugay Komutanlığına bağlı kışladan, zırhlı askeri araçlarla İstanbul'a gitmek üzere yola çıkan ve vatandaşlar tarafından otoban girişinde durdurulan 81 sanığın yargılanmasına devam edildi.
27.02.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
FETÖ 15 Temmuz'daki darbe girişimi sırasında Lüleburgaz 65. Mekanize Piyade Tugay Komutanlığına bağlı kışladan, zırhlı askeri araçlarla İstanbul'a gitmek üzere yola çıkan ve vatandaşlar tarafından otoban girişinde durdurulan 81 sanığın yargılanmasına altıncı günde devam edildi.
Kırklareli 1. Ağır Ceza Mahkemesince Halk Eğitim Merkezi salonunda görülen duruşmaya, eski Tuğgeneral Doğan ve eski Yarbay Çiçek'in de aralarında bulunduğu 38'i tutuklu 81 sanık katıldı.
Duruşmada savunma yapan, darbe girişimi sırasında Lüleburgaz 65. Mekanize Piyade Tugay Komutanlığı eski 2. Tabur Komutanı olan tutuklu sanık Yarbay Çiçek, avukat ve sanıkların sorularını yanıtlamaya devam etti.
Çiçek, darbe girişimi ile hiçbir ilgisinin bulunmadığını ileri sürerek, o gece hiç kimsenin burnunun bile kanamadığını savundu.
FETÖ ile ilgili hiçbir bağlantısının bulunmadığını öne seren Çiçek, gözaltına alınmasının ardından evinde, iş yerinde ve otomobilinde yapılan aramalarda herhangi gibi bir suç unsuruna rastlanmadığını belirtti.
Hakkındaki suçlamaları kabul etmediğini aktaran Çiçek, savunmasını şöyle sürdürdü:
'Olaydan sonra evimde, iş yerimde ve arabamda yapılan aramalarda herhangi bir suç unsurunun bulunmadığı iddianamede yer almaktadır. Ayrıca hakkımda yapılan araştırmalarda FETÖ'yle ilişkilendirilebileceği hiçbir hususun bulunmadığına dair resmi kayıtlar iddianamede yer almaktadır. Ben asla FETÖ'cü değilim. Olay gecesi bu hainler halka sert bir şekilde müdahale etmiş hatta üzerlerine ateş bile açmışlardır. Sonradan Whatsapp mesajlarında darbecilere engel olanlara en sert bir şekilde müdahale edilsin diye talimat verdiğini gördüm. Kamera kayıtlarında açıkça görülebileceği gibi benim konuşmalarım ve davranışlarım ile hiçbir kimsenin burnunun bile kanamaması darbeci olmadığımı ve darbeye karşı olduğumu açıkça göstermektedir.'
Darbe girişiminden önce hiçbir toplantıya katılmadığını iddia eden Çiçek, darbe girişiminin öncesi ve sonrasında mesaide normal dışı herhangi bir faaliyetinin bulunmadığını kaydetti.
Darbe girişiminden 4 gün önce birliğine katıldığını aktaran Çiçek, darbe girişiminin yaşandığı gece tugay komutanı Doğan'ın birliğe gelerek incelemelerde bulunarak, 'çıkın' emri verdiğini ileri sürdü.
Çiçek, Tuğgeneral Doğan ile personelden yaklaşık 3 metre uzaklıkta konuşma gerçekleştirdiklerini bildirdi.
Cumhuriyet Başsavcısı İstanbul'a gitmemeleri için ikna etmiş
Çiçek, savunmasında olay gecesi askeri birliğin önünü kesen Lüleburgaz Cumhuriyet Başsavcısı Soner Gül'ün kendilerini İstanbul'a gitmemeleri konusunda ikna ettiğini belirtti.
Cumhuriyet Başsavcısı Gül'ün iki eli ile yüzünü tuttuğunu ve sürekli İstanbul'a gitmemeleri konusunda uyarılarda bulunduğunu dile getiren Çiçek, savunmasında şunları aktardı:
'TEM otoyolunda bizi durduran cumhuriyet başsavcımız yanıma gelerek elleri ile yüzümü tuttu. Ayrıca kulağıma Arapça bir şeyler söyledi ancak Arapça bilmediğim için ne söylediğini anlayamadım. Çünkü 3-5 sure biliyordum. O gece kime inanacağım konusunda yaşadığım tereddütlerin bir kısmı da bu olaydan kaynaklanmaktadır. O gece Servet Arslan, Kolluk Kuvvetlerini Toplumsal Olaylarda Destekleme Timi (KOKTOD) planını göstererek, İstanbul'a gitmemiz için emir verdi.
Biz de birliğimizi hazırlayarak, darbecilere karşıt olarak, yola çıktık. Bizim tek amacımız darbeyi bastırmaktı. Herhangi bir şekilde yasa dışı bir emir vermedim. İstanbul'a çıkış yaptığımız araçların hiçbiri darbeye destek vermek için elverişli değildir. Bizim İstanbul'a gitmemiz yaklaşık 8 saat sürer. Biz kesinlikle darbe amacıyla İstanbul'a gidemeyiz. Önceki görev yerim olan 1. Ordu karargahında bir yıl içerisinde ordu komutanı Ümit Dündar'dan 4 adet takdir, Salih Zeki Çolak'tan, 1 yıl içerisinde 5 adet takdir aldım. Bir ordu komutanlığında benim kadar çok takdir alan subay astsubay hatta general olduğunu düşünmüyorum. İstenirse bu belgeleri mahkemeye sunabilirim.'
'Darbe girişiminin yaşandığı gece kriptosuz telsiz dağıtıldı'
Çiçek, darbe girişiminin yaşandığı gece KOKTOD planı kapsamında hazırlıklar yapıldığı esnada kendilerine kriptosuz telsiz dağıtıldığını öne sürdü.
Görüşmelerin kriptosuz telsizler ile yapıldığını vurgulayan Çiçek, gözaltına alınmasının ardından aracında ele geçirilen telsizin kriptosuz olduğunu söyledi. 4 kez ağırlaştırılmış müebbet ile yargılandığına dikkat çeken Çiçek, kriptosuz telsizler ile hiçbir bilgisinin bulunmadığını aktardı.
Çiçek, sıkı yönetim emri ile ilgili bilgisinin olmadığını bildirerek, kendilerine verilen emirlerin yasal olduğunu sandığını sözlerine ekledi.
Duruşmada savunma yapan, darbe girişimi sırasında Lüleburgaz 65. Mekanize Piyade Tugay Komutanlığı eski 2. Mekanize Piyade Taburu Bölük Komutanı Piyade Yüzbaşı Murat Baydur, hakkındaki suçlamaları reddetti.
Görev yaptığı 20 yıl boyunca üniformasına leke gelmeyecek şekilde görev yaptığını belirten Baydur, önceliğinin her zaman vatan olduğunu aktardı.
Görev süresince hiçbir zaman istirahat yapmadığını belirten Baydur, 'Emir komutasını üstlendiğim bölüğüm ile ülkeme hizmet sağladım. 2013 yılından bu yana Lüleburgaz'da başarılı bir subay olarak görev yapıyorum. Amirlerim de bu yönde düşünecek olmalıdır ki, tarafıma şerit rozet, takdir ve para ödülü vermişlerdir. Ek olarak belirtmem gerekir ki, askeri lise imtihanlarına ne FETÖ'cü bir dershane ne de başka birine gitmeden kendi çabalarımla kazandım. 15 Temmuz günü mesai rutini bozacak bir faaliyet icra etmeden basladı ve normal saatinde bitti. Bölük komutanları ile toplanarak tabur komutanı ile bir toplantı yapmadık. Mesai içinde tabur komutanının emri üzerine tabela yenilenmesi ve taburun bahçesine dikilmek üzere ladin ağacı işlerini yürüttüm.' diye savunma yaptı.
'Eşim KPSS'ye rahat çalışsın diye İstanbul'a gittim'
Baydur, darbe girişiminin yaşandığı gün mesai bitiminde eşinin KPSS'ye rahat çalışması için kızıyla birlikte İstanbul'da ailesinin yanına gittiğini anlattı.
İstanbul'da ailesiyle ve arkadaşlarıyla görüşmeyi planladığını taburdan aranarak göreve çağrıldığını aktaran Baydur, savunmasına şu şekilde devam etti:
'Mesai bitiminde evime gittiğimde eşimin KPSS'ye çalıştığını gördüm. Eşim KPSS'ye rahat çalışsın diye İstanbul'a gittim. İstanbul'a giderken yanımda kız çocuğumu da aldım. 15 Temmuz gecesi köprünün kapandığı bilgisine ulaştığımda, taburdan aranarak göreve çağrıldım. İstanbul'a giderken garnizon terk izni almadım, tabur komutanına da sözlü bilgi vermemiştim. Yeniden Lüleburgaz'a döndüğümde, kızımı eve bıraktım ve yıkanması için kirli çamaşır sepetine koyduğum üniformalarımı alarak sivil aracım ile tabura gittim. Tabur bölgesinde kimse yoktu. Bir arkadaşımı görerek taburun nerede olduğunu sorarak garajda hazırlık yapıldığı bilgisine ulaştım. Sonrasında araçların seslerini duydum. Araçlar benzinlik yolu üzerinde yol düzeni alıyorlardı. Bir süre daha zaman olduğunu düşünerek tabur binasına dönerek duş aldım.'
Daha sonra tabur komutanı Latif Çiçek ile görüştüğünü dile getiren Baydur, Çiçek'in kendisine KOKTOD planını anlattığını söyledi.
Askeri araçların ve personelin hazırlandığı esnada taburda olmadığını öne süren Baydur, şöyle devam etti:
'Bir süre sonra Çiçek bize çıkış emri verdi. Çiçek'in aracı önde askeri konvoy arkada olmak üzere yola çıktık. TEM otoyolunda polis ekipleri bizi durdurdu. Ardından vatandaşlar toplanmaya başladı. Tabur komutanı Çiçek ile Lüleburgaz Cumhuriyet Başsavcısının konuştuğunu gördüm. Ben o esnaya kadar İstanbul'a darbecileri bastırmak ve polislerin de bize eskortluk edeceğini düşünüyordum. Darbe girişiminin yaşandığı gece polis ve vatandaşlar askeri konvoyun önünü kestiğinde çok korkmuştuk. Çünkü ne yapacağımızı dahi bilmiyorduk.'
Baydur'un savunması sırasından tuğgeneral Doğan ile Latif Çiçek'in konuştuğu ve Doğan'ın zaman zaman gülümsediği görüldü.
'Darbecilere karşı silah kullanacaktık'
Çiçek tarafından verilen emirleri yerine getirdiklerini ifade eden Baydur, FETÖ ile hiçbir bağlantısının olmadığını ileri sürdü.
İstanbul'a darbecilere karşı gittiklerini sandığını belirten Baydur, o gece birçok kez tereddüt yaşadığını ve Çiçek'e danıştığını anlattı.
Sıkı yönetim emrini hiç görmediğini iddia eden Baydur, savunmasını şu şekilde sürdürdü:
'Darbeci ve hainlere karşı İstanbul'a gittiğimiz takdirde silah kullanacaktık. İstanbul'a gidene kadar personelin silah veya emir dışı bir şey yapmaları konusunda uyardım. Onların kalplerinde vatan sevdasına yakından sahip oldum. O gece personelim o titizlikle hareket etmişlerdir. Onlarda benim gibi kalkışmayı bastırmak için gidileceğini bildiklerinden ortaya canlarını koymaktan çekinmemişlerdir. Vatanın bekası, bölünmez bütünlüğü söz konusu iken darbeyle mücadele için 15 Temmuz'da da şehit ve gazi olmaktan korkmayan personelin hiçbir suçu yoktur. Onlar ve ben kanunsuz bir emre uymadık. Personelimin benim emrim dışında kesinlikle bir hareketi olmamıştır. Fetullah Gülen ile ilgili komutanlarımdan edindiğim bilgiler ışığı altında FETÖ denilen hain yapılanmaya karşı nefret duymaya başladım. Bu nefretim her geçen gün arttı. Sayın Cumhurbaşkanımızın bu grubu terörist olarak nitelendirmesini sevinçle karşıladım.'
Duruşmada savunma yapan, darbe girişimi sırasında Lüleburgaz 65. Mekanize Piyade Tugay Komutanlığı eski bölük komutanı tutuklu sanık Üsteğmen Çelebi, darbe girişiminden sonra savcılıkta alınan ilk ifadesini, 'Temmuz sıcağında, beş gün aç ve susuz olarak baskı altında alındı.' diyerek kabul etmedi.
Darbe girişiminin yaşandığı gün mesailerini yerine getirdikten sonra evine gittiğini ve saat 23.30 sıralarında yeniden göreve çağrıldığını ifade eden Çelebi, 'Rutin dışı hiçbir faaliyetimiz olmadı. Saat 23.30'da evimde uyurken mesaiye çağrıldım. Beni mesaiye nöbetçi heyet çağırdı. O esnada ilk aklıma gelen kışlada ciddi bir kaza, bela intihar olayı benzeri durumun meydana geldiği gibi. Personelimizin yüzde 40'ı sabıkalı. Ben gelmeden Mehmetçiklere silah ve teçhizat verilmişti. Saat 00.30'da Latif Çicek'i tabur önünde gördüm ve ikişer takımdan oluşan 2 bölük hazırlanacağını söyledi.' diye konuştu.
'Alkışlarla uğurlandık'
Çelebi, hazırlıkların darbecileri bastırmak için yapıldığını sandığını ileri sürdü.
Çiçek'in, kendilerine kanunsuz hiçbir emir vermediğini öne süren Çelebi, şöyle devam etti:
'Murat Baydur, Latif Çiçek'e 'Nereye gideceğiz?' dedi. Çiçek de 'Gidince görürsün' şeklinde cevap verdi. Daha sonra Latif Çiçek'in emri ile mühimmat dağıtıldı. Sadece rütbeli personel mühimmat aldı. Araçların uçaksavarları için mermi verilmedi. Mehmetçiklere de özellikle mühimmat verilmedi. Latif Çiçek bize 'Polis ve jandarmaya destek olmaya gidiyoruz.' dedi.
O an bize verilen emrin yasal, meşru ve doğru olduğunu düşündük. Biz devletimizi, ülkemizi, milletimizi, meclisimizi, vatandaşlarımızı korumak için kışla dışına çıktık. Kışladan dışarı çıkana kadar neredeyse tüm tugay personeli bize yardım etti. Kışla nöbetçi amiri ile diğer personel bizi alkışlarla, el sallayıp uğurladı.'
Ortamda yanlış yapıldığına dair bir emarenin olmadığını iddia eden Çelebi, yanlışlık yaptıklarına dair kimsenin uyarıda bulunmadığını söyledi.
İstanbul'a gitmek üzere kışladan çıktıklarında yaklaşık 600 metre sonra yollarının kesildiğini anlatan Çelebi, şunları kaydetti:
'Yolu trafiğe kesen kimse de yoktu. O esnada birisi bizi uyarsaydı, diğer illerde olduğu gibi nizamiyenin önüne sivil araçlar çekilmiş olsaydı, biz kesinlikle dışarı çıkmazdık. Yolumuzu kesen polis ile Çiçek konuşma yapıyordu. Polis memuru ordu komutanının emri olmadığını söylüyordu. Aracımdan inerek, Çiçek'in yanına giderek olayları çözmeye çalıştım. O esnada silahım yanımda yoktu. Muhtemelen 'Bir koordinasyonsuzluk var' diye düşündüm.
'Komutanım, yanlış emir almış olabilir miyiz, polisler doğru söylüyor olabilir mi?' diye söylerken, Çiçek telefonla uğraşıyordu. Birileriyle irtibat kurmaya, görüşmeye çalışıyordu. Biraz heyecanlıydı ve ben onu sakinleştirmeye çalışıyordum. Daha sonra Roman vatandaşlar geldi. Bu sırada vatandaşlar bize küfür ediyor, askeri tahrik ediyordu. Tam bir kriz ve kaos ortamı vardı. Biz bu krizi iyi yönettik. Bizim gayretlerimiz ve çabalarımız sayesinde kimse en ufak bir zarar görmedi.'
01.03.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Kırklareli 1. Ağır Ceza Mahkemesince Halk Eğitim Merkezi salonunda yapılan duruşmaya, eski Tuğgeneral Cemalettin Doğan ve eski Yarbay Latif Çiçek'in de aralarında bulunduğu, 38'i tutuklu 81 sanık katıldı.
Duruşmaya, darbe girişimi sırasında Lüleburgaz 65. Mekanize Piyade Tugay Komutanlığı 2. Tabur Komutanlığında telsiz bakımcısı olarak görev yapan tutuklu sanık 23 yaşındaki Astsubay Cemalettin Bayrak'ın savunması ile devam edildi.
TSK'ya muvazzaf olarak 13 Haziran'da katıldığını ve suçlamaları kabul etmediğini ifade eden Bayrak, birlikteki görevinin telsizlerin onarım ve bakımı olduğunu söyledi.
15 Temmuz darbe girişiminin yaşandığı gecede birliğinde nöbetçi olduğunu aktaran Bayrak, savunmasını şöyle sürdürdü:
'23.00 sıralarında yüzbaşı beni arayarak tüm personeli göreve çağırdıklarını söyledi. Ben de bunun üzerine birlikteki personeli arayarak göreve çağırdım. Rütbeliler bu sırada göreve gelmişti. Tabur Komutanı Latif Çiçek, polis ve jandarmaya destek vermek amacıyla birliğin hazırlanması yönünde talimat verdi. Geç saatlerde birliğimiz kışladan çıkış yaptı. Bana komutanlarım 'Sen çömezsin verilen emirleri yerine getir' derlerdi.'
Bayrak, kışladan çıktıktan kısa bir süre sonra polis tarafından birliğin durdurulduğunu, askerlerin jandarma komutanlığına götürüldüğünü anlattı.
Savunması sırasında gözyaşı döken Bayrak'a Mahkeme Başkanı İzzet Koçer, 'Bir süre dinlenerek savunmanızı yapabilirsiniz.' dedi.
Askeri disiplin içerisinde verilen emirleri yaptığını vurgulayan Bayrak, 'Ben henüz 1 aylık askeri personelim. O gece bana verilen emirleri yerine getirdim. Görevlerini yapmayan insanların şimdi 'Biz yapmadık, etmedik' diyorlar. Herkesi vicdanının sesini dinlemeye davet ediyorum. Bizimle kışladan çıkan bazı sanıkların serbest kaldığını görüyorum. Ben henüz 1 aylık askeri personel iken, tutuklandım daha sonra görevimden ihraç edildim. Ben vatanım için verilen emirlere uydum.' diye konuştu.
Halk Eğitim Merkezi salonundaki süren duruşmada savunma yapan sanıklardan Astsubay Arif Burak Demirelli, İstanbul'daki kalkışmayı önlemek için birliğin hazırlanması talimatını aldıklarını belirterek, şöyle dedi:
'Darbe girişimi gecesi erken uyudum. Saat 00.30'da aradılar ve mesaiye çağırdılar. Tabur Komutanı Latif Çiçek, İstanbul'da polis ve jandarmaya destek vermek amacıyla birliğin hazırlanması yönünde talimat verdi. 'Devletin bir gün askere ihtiyacı olur, o gün bu gündür' dedi. Ben bir polis çocuğu olarak devletimize ve polisimize yanlış yapacak bir şey yapmadım. Verilen emirleri yerine getirdim.'
Kırklareli 1'nci Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı İzzet Koçer'in dijital platform kanalını neden iptal ettirdikleri sorması üzerine konuşan sanık Astsubay Demirelli, '2016 yılında aboneliğimi iptal ettirdim. Ancak bunun örgütle bir ilgisi ve alakası yoktur. Bekar evinde bir arkadaşımla kalıyor pek fazla televizyon izleyemiyorduk. Boşuna para vermemek için aboneliğimizi iptal ettirdik. Benim bu örgütle hiçbir ilgim yok' diye konuştu.
Tutuklu sanıklardan Astsubay Cemalettin Bayrak da kendisine verilen emirleri yerine getirdiğini belirterek şunları söyledi:
'Askerliğin temeli olan disiplinle verilen emirleri yerine getirdim. Acemi bir asker olmama rağmen vatani duygularla görevimi yaptım. Yüce Türk Mahkemesine ve adaletine inanıyorum. Ben suçsuzum.'
Demirelli, darbe girişiminin yaşandığı gece kendisinin takım komutanı olarak görevlendirildiği aktardı.
Mahkeme Başkanı Koçer'in, dijital platform kanalını neden iptal ettirdikleri sorusunu Demirelli, '2016 yılında aboneliğimi iptal ettirdim. Ancak bunun örgütle bir ilgisi ve alakası yoktur. Bekar evinde bir arkadaşımla kalıyor pek fazla televizyon izleyemiyorduk. Boşuna para vermemek için aboneliğimizi iptal ettirdik. Benim bu örgütle hiçbir ilgim yok.' şeklinde yanıtladı.
Duruşmada savunma yapan, darbe girişimi sırasında Lüleburgaz 65. Mekanize Piyade Tugay Komutanlığı eski tabur ikmal subay vekili piyade astsubay tutuklu İlker Yüce, hakkındaki suçlamaları reddetti.
Darbe girişiminin yaşandığı 15 Temmuz akşamı saat 23.00 civarında göreve çağrıldığı için birliğine geldiğini ileri süren Yüce, kendilerine verilen emirler dışında hareket etmediklerini söyledi.
Birliğe geldiğinde askeri araçların hazırlandığını gördüğünü ifade eden Yüce, 'Birliğe geldiğimde, tabur komutanı Latif Çiçek, mühimmat almamı emretti. Ben de yanıma 4 asker alarak cephaneliğe gittim. Mühimmat alarak tabura döndüm. Mühimmatı sadece rütbeli personele verdik. Uçaksavar mühimmatını, kışladan başka bir araçla çıkardık. Biz sadece verilen emirleri yerine getirdik.' dedi.
Bakım Astsubay Başçavuş Özcan Şahanoğlu da hakkındaki suçlamaları kabul etmeyerek, birlikteki araçların bakımından sorumlu olduğu gerekçesiyle yola çıktığını ileri sürdü.
Birlikten alkışlar içerisinde uğurlandıklarını ifade eden Şahanoğlu, konvoyun arka sıralarındaki araçta bulunduğunu belirtti.
Şahanoğlu, bir süre hareket ettikten sonra konvoyun durduğunu aktararak, yolun eğimli ve en öndeki araçla aralarında yaklaşık 250 metre mesafe olduğu gerekçesiyle yaşanan olayları görmediğini söyledi.
Olayların hiçbirinden haberdar olmadığını öne süren Şahanoğlu, FETÖ ile ilgili bir bağının da bulunmadığını ileri sürdü.
20 Temmuz'da tutuklandığını belirten Şahanoğlu, üzerinde bulunan 1 doların terör örgütü ile alakası olmadığını iddia etti.
Herhangi bir örgüte üye olmadığını öne süren Şahanoğlu, 'Üzerimden çıkan 1 doların FETÖ ile bir ilgisi yoktur ve olamaz. Doları en yakın arkadaşımın düğününde gelin arabasının önünü keserek aldım. 1 doları hatıra olarak saklıyordum. Hatıra tutma alışkanlığım vardır. Arkadaşımla düğünlerimizi iki ay arayla yaptık ve bu nedenle doların hatırası bende büyük. Dolar iddianamede delil olarak değerlendirilmiş. Dolar terör örgütüne aitse, evimde bulunan 1 YTL ile hangi örgütün üyesiyimdir?' dedi.
Şahanoğlu, FETÖ'ye ait bankada bir kaydının bulunmadığını hiçbir dernek veya vakıfa üyeliğinin olmadığını aktardı.
Örgüte ait hiçbir gazete veya dergiyi evine sokmadığını ifade eden Şahanoğlu, savunmasını şu şekilde sürdürdü:
'Eğer ben örgüt üyesi olsaydım darbe girişiminden haberim olurdu. O gece üzerimde sadece 5 lira vardı. Kışlada bankamatik vardı ve maaşım yeni yatmıştı. İstanbul gibi bir yere giderken kimse 5 lira ile gitmek istemez. Eğer darbe girişimini bilmiş olsam ona göre tedbir alırdım. Ben sadece işimi yapar ve devletime hizmet ederim.'
Şahanoğlu'nun savunmasının ardından sanıklar geniş güvenlik önlemi altında ring aracına bindirilerek ceza infaz kurumuna götürüldü.
Duruşmanın yedinci gününde 20 sanık savunma yaptı.
03.03.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Kırklareli 1. Ağır Ceza Mahkemesince Halk Eğitim Merkezi salonunda görülen duruşmaya, eski Tuğgeneral Cemalettin Doğan ve eski Yarbay Latif Çiçek'in de aralarında bulunduğu 38'i tutuklu 81 sanık katıldığı duruşmada, Topçu Taburunda görevli olan Yüzbaşı Rıza Yıldız, savunmasında, hakkındaki suçlamaları reddetti.
15 Temmuz darbe girişimi gecesi KOKTOD listesine isminin eski Tugay Komutanı Tuğgeneral Cemalettin Doğan'ın emriyle yazıldığını öğrendiğini belirten Yıldız, daha öncesinde KOKTOD listelerinde isminin olmadığını bildirdi.
Nizamiyede topçu taburundaki personelin hücum yelekleri üzerinde zırhlı araçları hazırladıkları gördüğünü ifade eden Yıldız, kimseyi mesaiye çağrılması ve hazırlık yapması yönünde bir emir vermediğini iddia etti.
Taburdan çıkmadan önce 40 şarjör mühimmatı bir sandığa kilitleyerek yanına aldığını belirten Yıldız, Yarbay Latif Çiçek'in emriyle uzman personele dağıtıldığını öne sürdü.
Yarbay Çiçek'in darbe girişimini bastırmak amacıyla İstanbul'a intikal edileceğini söylemesi üzerine itiraz ettiğini aktaran Yıldız, 'Yarbay'ın emrine ' İstanbul'a nasıl gideceğiz. Şoförler yorgun ve uykusuz. Başımıza kaza bela gelir. 24 saattir şoförler uyumuyor' diyerek itiraz ettim. İtirazıma karşılık Latif Çiçek, 'Sen benim emrimi mi sorguluyorsun?' dedi. O ana kadar İstanbul'a gideceğimizi bilmiyordum. Kışladan çıkış yaptığımızı Tabur Komutanımız Mehmet Daloğlu'na bilgi verdim ve hemen kışlaya dönmemizi söyledi. Kışlaya dönerek araçların kutup başlarını söktüm ve personeli istirahata gönderdim.' diye savunma yaptı.
Yıldız, savunmasında, kışladan çıktıklarında emrin kanunsuz olduğunu anlayarak kimsenin konvoyun önünü kesmeden kışlaya döndüklerini vurguladı.
Duruşmada, darbe girişimi sırasında Lüleburgaz 65. Mekanize Piyade Tugay Komutanlığı 2. Mekanize Piyade Taburunda silah teknisyeni olarak görev yapan tutuklu sanık Astsubay Ejder Akdemir'in savunması alındı.
Akdemir, savunmasında, FETÖ terör örgütü ile bağı bulunmadığını ileri sürdü. Askeri araçların çıkış yaptığı sırada soyunma odasında uyuya kaldığını savunan Akdemir, konvoyun en sonunda giden ambulansa bindiğini kaydetti.
Konvoyun kışladan çıktıktan bir süre sonra durduğunu aktaran Akdemir, Yarbay Latif Çiçek'in bulunduğu aracın yanına gitmek için ambulanstan indiğini bildirdi.
Ne olduğunu anlamaya çalıştığını anlatan Akdemir, 'Ben araçtan indiğimde vatandaşlar sürekli beni itekliyor kanunsuz bir emir yerine getirdiğimizi söylüyordu. Kendisini savcı olarak tanıtan bir kişi bana 'Ben savcıyım. Beni ezmeden geçemezsiniz' dedi. Ben de 'Sayın savcım sizi neden öldürelim biz katil miyiz?' dedim. Biz kışladan vatanımıza ve milletimize hizmet etmek, kolluk kuvvetlerine destek olmak için çıkmıştık.' diye savunma yaptı.
Yaşanan kargaşada vatandaşların zırhlı araçların üzerine binmesini engellemeye çalıştığını belirten Akdemir, herhangi bir olumsuzluk yaşanmaması için polis ekipleriyle vatandaşları askeri araçlardan uzaklaştırdıklarını ifade etti.
Sivil polislerin sürekli geri dönülmesi gerektiği yönünde uyarılarda bulunduğunu anlatan Akdemir, o akşam kimsenin burnunun bile kanamadığını söyledi.
Duruşmaların sekizinci gününde 16 kişinin savunması alındı.
Mahkeme Başkanı İzzet Koçer, duruşmalara 6 Mart Pazartesi günü devam edileceğini bildirdi.
İDDİANAME
İddianamede sanıkların 'TBMM'yi ve Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya, görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs', 'Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın öngördüğü düzeni ortadan kaldırmaya veya bu düzen yerine başka bir düzen getirmeye, bu düzenin fiilen uygulanmasını önlemeye teşebbüs' suçlarından ayrı ayrı 4 kez ağırlaştırılmış müebbet, 'silahlı terör örgütüne üye olmak, suç işlemek amacıyla örgüt kurma' suçundan beşer yıldan onar yıla kadar hapisle cezalandırılmaları isteniyor.
Paralel yapı-27 Aralık (2016) 'Kırklareli Darbe Yapılanması 81 sanık' davası
(05 Mart 2017, 10:22)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: