İzmir'de Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişimine ilişkin soruşturma kapsamında 270 sanığın yargılandığı davaya hafta sonu verilen aralar sonrası hafta içi günlerde devam ediliyor. 27 Şubat'ta devam edilen duruşmalar 3 Mart'ta kadar sürdü.
05.03.2017 08:53 İzmir'de Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişimine ilişkin soruşturma kapsamında 270 sanığın yargılandığı davaya devam edildi.
27.02.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Aliağa Ceza İnfaz Kurumu Kampüsü'ndeki duruşma salonunda, İzmir 2. Ağır Ceza Mahkemesince görülen duruşmaya bazı tutuklu ve tutuksuz sanıklar ile taraf avukatları katıldı.
Duruşmanın öğleden önceki oturumunda tutuklu sanıklardan eski Foça Batı Görev Grup Komutanı Tuğamiral Yaşar Çamur savunma yaptı.
Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile kaydedilen duruşmada tuğamiral rütbesindeyken TSK'dan ihraç edilen tutuklu sanık Çamur, savunmasında sıkıyönetim direktifleri çerçevesinde "kendisine bağlı 7 gemiyi deniz hudut kapılarının kapatılması, limanlara hiçbir geminin giriş ve çıkışına izin verilmemesi için seyre çıkarttığı" suçlamalarını reddetti.
18 Temmuz'da haksız şekilde tutuklandığını iddia eden Çamur, darbe girişimi akşamı mesai bitiminde askeri kamptaki moteline geçtiğini, saat 21.00'de kendisini eski İstanbul Kuzey Deniz Saha Komutanı Koramiral Ömer Faruk Harmancık'ın arayarak, "Türk Silahlı Kuvvetleri yönetime el koydu." dediğini ileri sürdü.
Bu söylemi teyit etmek için Ankara'daki Deniz Kuvvetler Harekat Başkanlığında görevli olan eski Tuğamiral İrfan Arabacı'yı aradığını iddia eden Çamur, Arabacı'nın "Ankara çok karışık. Genelkurmay'dan silah sesleri geliyor." demesi üzerine Kuzey ve Güney Görev Grup komutanlarını aradığını belirtti.
Çamur, şunları dile getirdi:
"Eski Amfibi Deniz Piyade Tugay Komutanı Tuğgeneral Halil İbrahim Yıldız'la konuştuk. Karargaha geçince gemi makinelerinin ısıtılmasını söyledim. Böyle bir durumda limanda kalmak güvenli olmazdı. Eski Boğaziçi Köprüsü'nün kapatıldığı haberlerini gördüm. Bunun üzerine gemilerin limandan ayrılması için 'Personel çağrı planını uyguluyoruz.' dedim. Limandan ayrılırken sıkıyönetim direktifi geldiğini öğrendim. Ben de son korvetle limandan ayrıldım."
Sıkıyönetim listesinde Güney Deniz Saha Komutanı olarak atandığını öğrendiğini anlatan Çamur, gece 03.00'te Donanma Komutanlığından çok çelişkili emirler geldiğini ve personeline bu emirlere uyulmayacağı yönünde direktif verdiğini iddia etti.
Amacının gemilerin ve personelin emniyetini sağlamak olduğunu ileri süren Çamur, savunmasını şöyle sürdürdü:
"Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Bülent Bostanoğlu'ndan 16 Temmuz sabahı gemilerin limana girilmesi emri geldi. Ben de uyguladım. Gemilerin seyir yapmaktan başka bir faaliyeti olmadı. Gemiler bekleme sahaları olan Foça önleri, Karaburun açıklarında bekledi. İzmir Körfezi'ne doğru gitmediler. Giren gemiler sorgulanmadı ve deniz trafiğine müdahale edilmedi. Cephanelikten bir tane bile mermi çıkarılmadı. İzmir Limanı'nın kontrol altına alınması, girişinin kontrol edilmesi mümkün değildir.
10 saat süre denizde kaldık. Bana bağlı gemilerin hiçbiri sorgulanmamıştır. O gece yapılanlar savaş durumunda yapılanlar değildir. İddianameye bu suçu yazan askerliğini yapmamış."
Cep telefonlarının toplatıldığı iddiası
Çamur, 15 Temmuz gecesi gemi personelinin telefonlarının gemi komutanının kamarasında toplatıldığı iddiasına ilişkin de personel arasında "darbeci" olabileceğinden şüphelendiğini öne sürerek, "Gemide kimin neci olduğunu bilmiyordum. Gemiyi ele geçirecek durumda olabilirlerdi." dedi.
Tutuklu sanık Çamur, "Ben o gece kimsenin emrini uygulamadım. Gemilerdeki atış kontrol sistemi uzman personel tarafından kullanılır. 5-6 kişi gerekir. Darbe girişimim olsaydı uzman personeli çağırırdım. TCG Heybeliada, TSK'nın en iyi gemilerindendir. Sıkıyönetim direktifindeki talimatları yerine getirebilecek belki de tek gemidir. İstanbul'a göndermezdim." ifadelerini kullandı.
Tutuklu sanık Çamur, darbe girişimini önceden haber aldığı, gemilerin İzmir Körfezi girişinde Foça açıklarında kendilerine verilen koordinatlar doğrultusunda karakol kurduğu, bu şekilde İzmir Körfez girişinin savaş gemileri ile kapatıldığı ve bağlı komutanları ile "Yurtta Sulh Konseyi'nden" yeni talimatlar beklediği iddiaları üzerine de "15 Temmuz akşamı personelimin ve gemimin emniyeti için limandan ayrıldım. Aynı olay bugün olsa yine yaparım." beyanında bulundu.
Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile kaydedilen duruşmada savunma yapan tutuklu sanık kurmay albay Hazır, darbe girişimi akşamı mesai bitimi sonra evine döndüğünü, saat 21.15'te Binbaşı Oğuzhan Pehlivanlı'nın kendisini arayarak Foça Batı Görev Grup Komutanı Tuğamiral Yaşar Çamur'un herkesi mesaiye çağırdığını bildirmesi üzerine Foça Deniz Üssü'ne gittiğini savundu.
Hazır, ne olduğunu anlamak için makamına çıktığı Çamur'un kendisine "gemilere yönelik tehlike var" anlamına gelen kırmızı alarm verildiğini söylediğini öne sürdü.
"Yaşar Çamur ile birlikte hareket edip, gemilere komuta ettikleri ve tüm gemileri açığa çıkararak karakol kurdukları" suçlamaları reddeden Hazır, şöyle konuştu:
"Gemiler Tuğamiral Yaşar Çamur'un emriyle limandan ayrılıp seyre kalktı. Karaburun önlerinde bekledikten sonra limana döndük. Cep telefonlarının toplatılması, uydu bağlantısının kesilmesi emri de benim değil, Çamur tarafından verilmiştir. Hatta limandan ayrılmadan önce televizyondaki haberleri görüp TCG Bodrum gemisinin birinci kaptanı Binbaşı Tolga Doğan'a da bu konuyu sorduğumda bana, 'gemilerin ve personelin emniyeti için Foça açıklarında beklendiğini' söyledi. Sıkıyönetim mesajlarını ilk defa iddianame bana ulaştığında gördüm. FETÖ'yle hiçbir bağlantım olmamıştır."
Mahkeme Başkanı'nın, telefonunda ByLock programı tespit edildiğini belirtmesi üzerine Hazır, "Böyle bir program kullanmadım ve yüklemedim. 'ByLock' diye bir şeyi ilk kez tutuklu olduğum Buca Cezaevinde öğrendim." yanıtını verdi.
28.02.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Aliağa Ceza İnfaz Kurumu Kampüsü'ndeki duruşma salonunda, İzmir 2. Ağır Ceza Mahkemesince görülen duruşmaya bazı tutuklu ve tutuksuz sanıklar ile taraf avukatları katıldı.
Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile kaydedilen duruşmada Doğan, Foça Deniz Üssünde 4 yıldır çalıştığını, son 1 yılda da TCG Bodrum'da gemi kaptanı olarak görev yaptığını aktardı.
Doğan, 15 Temmuz darbe girişimi soruşturmasında gözaltına alındıktan sonra serbest bırakıldığını ancak cep telefonunda ByLock tespit edilmesi üzerine 6 Ekim 2016'da tutuklandığını söyledi.
15 Temmuz günü mesai bitiminde evine gittiğini, saat 21.25'te tutuklu sanıklardan eski kurmay albay İlsev Hazır'ın, personelin haberleşmesi için Whatsapp'ta kurduğu Whatsapp grubundan "acil toplanma planı devrede" diye yazdığını ve bu çerçevede personelin göreve çağrıldığını ileri sürdü.
Lojmandan saat 21.45'te Foça Deniz Üssü'ne geldiğini belirten Doğan, bu sırada kendisini cep telefonundan arayan Hazır'ın, eski Foça Batı Görev Grup Komutanı Tuğamiral Yaşar Çamur'un seyir hazırlıklarına başlaması emrini ilettiğini savundu.
Hiyerarşik sıralamadan dolayı emri sorgulamadığını ifade eden Doğan, seyre çıkmanın stresli bir iş olduğunu ve o gün izinler ve tayinler nedeniyle de personel eksiği bulunduğu için stresin daha da arttığını belirtti.
Hazır'ın 22.30 gibi gemiye geldiğini anlatan Doğan, "Geldiğinde, 'Gördün mü ikinci gemi komutanının bize yaptırdığını' diye bir şey söyledi. İkinci gemi komutanı Gürkan Şahin'in, 15 Temmuz öncesi Genelkurmay Başkanlığına buradaki şartlarla ilgili bir şikayeti olmuştu. Ben de bu olay nedeniyle cezalandırıldığımızı ve mesai saati dışında gemiye çağrıldığımızı düşündüm. Ayrıca, bana yönelik 'verilen emirleri dinleme ve geminin kaptanı olması nedeniyle, aktif olarak direnmeme' suçlaması var. İlsev Hazır'ın bir emrini duymadım. Neye direniyim? Bir baskı olması lazım." dedi.
Gemi personelinin cep telefonlarının toplatılması işleminin eski Foça Batı Görev Grup Komutanı Tuğamiral Çamur'un emriyle gerçekleştirildiğini iddia eden Doğan, telefonunda tespit edilen ByLock uygulamasına ilişkin de savunma yaptı.
Doğan, "ByLock'u hayatımda hiç kullanmadım. Nereden çıktıysa çıktı. Böyle bir program olduğunu 15 Temmuz'dan sonra haberlerden öğrendim." dedi.
TCG Bozcaada Gemisi'nde görevli seyir harekat subayı tutuksuz sanık deniz üsteğmen Mahmut Alptekin ise 15 Temmuz akşamı bir arkadaşının düğününde bulunduğu sırada kendisini arayan kıdemli yüzbaşı Fatih Demirci'nin üsse çağırdığını vurguladı.
Gemilerle Marmaris'teki Aksaz Deniz Üssü'ne intikal edileceğini düşündüğünü anlatan Alptekin, "Ben bana verilen emir doğrultusunda telsizin başına geçip komutanlarımın emirlerini diğer gemilere ilettim. Bu hain terör örgütüyle hayatımın hiçbir döneminde bir ilişkim olmadı." dedi.
Tutuklu bulunduğu Silivri L Tipi Cezaevinden Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığı ile savunması alınan Baksı, darbe girişimi akşamı mesai sonrasında evine gittiğini, tutuklu sanıklardan eski Foça Batı Görev Grup Komutanı Tuğamiral Yaşar Çamur'un saat 21.10'da kendisini cep telefonundan arayarak, 'Nurettin Acil Toplanma Planı uygulanacak' diyerek kendisini birliğe çağırdığını öne sürdü.
Tutuklu sanık Tuğamiral Halil İbrahim Yıldız ile görüşmeye gittiklerini ancak Yıldız'ın yoğun olması üzerine görüşemeden komutanı Yaşar Çamur ile Foça Amfibi Deniz Üs Komutanlığı'na geri döndüklerini ileri süren Baksı, şunları söyledi:
"Yaşar Çamur, Kurmay Albay İlsev Hazır ile iki gemi komutanını telefonla bağlamamı istedi. Ne konuştuklarını bilmiyorum. Daha sonra eşyalarını hazırlamamı ve sefere gideceğini söyledi. Limana geldiğimizde eşyalarını TCG Beykoz gemisine koymamı emretti. Geminin komutanı Deniz Kurmay Binbaşı Mehmet Fatih Coşar gemisinin seyre ancak 20-30 dakika sonra hazır olabileceğini belirtmesi üzerine komutanın eşyalarını TCG Bodrum isimli gemiye koydum."
Cep telefonundan sosyal medyada 'Ankara'da uçaklar alçaktan uçuş yapıyor', 'Boğaziçi Köprüsü askerler tarafından kapatıldı' haberlerini görüp komutanı Çamur'a ilettiğini iddia eden Baksı, Çamur'un 'Biz kendi işimize bakalım' dediğini iddia etti.
Karargahta Binbaşı Oğuz Pehlivanlı'nın elinde 'Sıkıyönetim Direktifi' yazılı kağıtlar gördüğünü ifade eden Baksı, "Kağıtta Tuğamiral Yaşar Çamur'un Güney Deniz Saha Komutanlığı görevine atandığı yazıyordu. Çamur'u arayıp bilgi verdim ancak kendisi bana, 'Kaynak teyit edilmedikçe beni rahatsız etmeyin.' dedi. Sonra askeriyede haberleşmek için kullanılan 'J-Chat' adlı programdan saat 03.00'da 'Açıkta bulunan tüm gemiler limana dönsün' emri geldi. Sonra yine aynı programdan saat 05.00 gibi 'Limanda hiçbir gemi kalmasın' şeklinde mesaj geldi. Gece bu bilgilerin kaynağının doğruluğunu teyit etmeye çalıştık." diye konuştu.
Darbe girişiminin ertesi sabahı saat 08.00'da 'J-Chat'ten bu kez 'Deniz Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Bülent Bostanoğlu emir ve komutası altındadır. Açıkta bulunan gemiler geri dönecektir' yönünde mesaj geldiğini ve gemilerin limana geri döndüğü iddiasında bulunan Baksı, telefonunda tespit edilen ByLock uygulamasından da haberi olmadığını ve kullanmadığını savundu.
Darbe girişimi günü Çamur'un kendisinden Donanma Komutanı Koramiral Veysel Kösele'nin oğlunun İstanbul'daki düğünü için yer ayırmasını istediğini belirten Baksı,"Rezervasyon için aradığımda bana yer olmadığını söylediler ancak bir süre sonra isim vermemiş olmama rağmen bana geri dönüş yaparak, 'Tuğgeneral Yaşar Çamur'un yeri ayrıldı' diye ikinci bir telefon daha geldi." dedi.
Tutuksuz sanık astsubay çavuş Oldes Arslan ise darbe girişimi gecesi TCG Bodrum gemisinde nöbetçi astsubay olduğu acil toplanma planına istinaden gemi personelini gemiye çağırdığı ve personel geldikten sonra kendisine verilen rutin görevleri yerine getirdiği suçlamalarına ilişkin savunma yaptı.
Arslan, Saat 21.254te vardiya amiri Deniz Üsteğmen Murat Doğan'ın toplama planı uygulanacağını söylediğini ve personele ulaşmaları talebinde bulunduğunu iddia etti.
Doğan'ın saat 22.05'te seyre çıkılacağını söylediğini öne süren Arslan, ikinci gemi komutanı Gürkan Şahin'in 15 Temmuz öncesi Genelkurmay Başkanlığına komutanlıktaki şartlarla ilgili yaptığı şikayetten dolayı seyre çıkılacağını düşündüğünü ileri sürdü.
Arslan, daha sonra tüm iletişim cihazlarının toplatılması ve kesilmesi yönünde talimat verildiğini öne sürerek, "23.42'de seyre çıktık. Dış dünya ile irtibatımız kesildi. Gece boyunca niye seyirde olduğumuzu bilmiyordum. Seyre çıkmadan önce köprüde askeri hareketlilik olduğunu duymuştum. IŞİD saldırısı ya da Suriye'yle savaşa girme gibi bilgiler duyduk ancak teyit edemedik. Foça Limanı önlerinde seyirde bulunduk. Sabah 10.30'a kadar yaşananlardan bilgimiz olmadı." ifadelerini kullandı.
01.03.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Aliağa Ceza İnfaz Kurumu Kampüsü'ndeki salonda, İzmir 2. Ağır Ceza Mahkemesince görülen duruşmaya bazı tutuklu ve tutuksuz sanıklar ile taraf avukatları katıldı.
Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile kaydedilen duruşmada, tutuksuz sanık TCG Bodrum gemisi seyir astsubayı Fatih D, seyir dolayısıyla çok uzun süreler evine gidemediği için yaklaşık 3-3,5 yıldır gemide ikamet ettiğini belirtti.
Fatih D, darbe girişimi günü acil toplanma ve seyre çıkma emri verildiğini vurguladı.
15 Temmuz akşamı cep telefonlarının toplatılması ve uydu sisteminin kesilmesi nedeniyle bütün iletişim kanallarının kapandığını savunan tutuksuz sanık, "Saat 23.40 civarı seyre çıktık ve bunun yaşanabilecek herhangi bir sabotaja karşı bir önlem olabileceğini düşündüm. Darbe girişimine ilişkin gelişmeleri sabah saatlerinde duyduk." dedi.
Tutuksuz sanıklardan TCG Bodrum gemisinde görevli astsubay Alper G. ise 15 Temmuz darbe girişimi akşamı limandan ayrıldıktan sonra televizyon ve telefon irtibatının kesildiğini belirtti.
Tutuksuz sanıklardan astsubay Ogünhan Ç. de 15 Temmuz'da izinli olduğunu iddia ederek, gelen acil toplanma planı mesajıyla birliğe doğru yola çıktığını ifade etti.
Ogünhan Ç, üzerinden çıkan 1 dolarla ilgili ise şu savunmayı yaptı:
"Deniz Astsubay okulunda okuduğum dönemde açık deniz eğitimleri kapsamında ilk kez 2013 Mayıs'ta yurt dışı görevine gönderildim. Bu nedenle bizlere görev parası mahiyetinde 47 ABD doları verildi. Ukrayna'nın Odessa kentindeki limana ziyaret sonrası elden ödenen görev parasından geriye sadece 1 ABD doları kalmıştı. İlk yurt dışı görevim olması nedeniyle bu parayı arkadaşlarıma ve kuzenlerime imzalattım. Lisede imzalatılmış gömlekten farkı yoktur. Hatıra olarak sakladım. 1 doların örgütsel bir tavır anlamına geldiğini gözaltına alındığımda öğrendim."
Tutuksuz sanıklardan İbrahim K, Ogün B, Coşkun E. ve Muhammed Esat G. de suçlamaları kabul etmedi.
Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile kaydedilen duruşmada TCG Bodrum isimli geminin manevra bölümünde görev yapan tutuklu sanıklardan eski uzman çavuş Sinan Mayil, gemide ikamet ettiğini ve acil toplanma planının uygulanacağını öğrenince kendi görev alanında bulunan emirleri yerine getirdiğini belirtti.
İzmir Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdürlüğüne 24 Temmuz'da ifade için götürüldüklerini aktaran Mayil, darbe girişiminden değil üzerinde çıkan 1 ABD doları nedeniyle tutuklandığını iddia etti.
Hakkındaki suçlamaları reddeden Mayil, "Eğer bir şüpheye kapılsam nizamiyedeyken ya da emniyette 3 kere izin alıp tuvalete gittiğimde üzerimdeki 1 ABD dolarını imha edebilirdim. Bunu bilerek üzerimde taşımak intihara yürümek gibi bir şey. Başıma bela olan 1 dolar yüzünden 7 aydır hapisteyim." ifadelerini kullandı.
Mayil, TCG Bodrum gemisi personeli olarak daha önce eğitim amaçlı Lübnan'ın güneyinde BM Barış Gücü bünyesinde bu ülkeyi denizden koruma görevine katıldıklarını, görev öncesi Beyrut Limanı'nda 6 saat duracakları için bir personele toplu alışveriş listesi verip mağazaya gönderdiklerini anlattı.
Üç karton sigara aldırdığını dile getiren Mayil, "Listede yazdığı şekilde para üstü yani 1 dolar bana geri verildi. Hatıra olarak saklamadım. Zamanı gelir lazım olur diye şubat 2015'ten beri bu para bendeydi. Türkiye Cumhuriyeti'ne karşı hiçbir zaman ihanet içerisinde olmadım. Bu nedenle yargılanmak kanıma dokunuyor. 1 dolar yüzünden bugün buradayım. Kimse 1 dolar için döviz bürosu aramaz." diye konuştu.
Tutuksuz sanıklardan TCG Beykoz adlı geminin eski komutanı Binbaşı Mehmet Fatih Coşar, halen Güney Deniz Saha Komutanlığında çalıştığını, 18 Temmuz 2016'da gemi komutanlığı görevini Binbaşı Mehmet Ekin Ayyıldız'a devretmek üzereyken 15 Temmuz darbe girişimi akşamı mesai sonrası personel toplanma planı çerçevesinde birliğine geri çağrıldığını ve seyre çıkılacağının söylendiğini belirtti.
TCG Beykoz gemisinin onarım için götürüldüğü Karşıyaka'daki Alaybey Tersanesi'nden yeni geldiğini ve darbe akşamı içerisinde herhangi bir mühimmat bulunmadığını ileri süren Coşar, seyre çıkmadan önce kendi gemilerine de TCG Bozcada gemisinden 67 ton motorin aktardıklarını, hazırlıkların zaman alması nedeni ile Foça Batı Görev Grup Komutanı Tuğamiral Yaşar Çamur'un kendi gemilerine değil de TCG Bodrum gemisine binmeyi tercih ettiğini kaydetti.
Seyre çıkmadan önce kamarasında televizyonu açtığını ve eski Boğaziçi Köprüsü'nün tek yönlü olarak tanklar tarafından kapatıldığını gördüğünü, bunun üzerine internetteki çeşitli haberleri okuduğunu ancak seyre çıkana kadar bu haberlerin terör saldırısı mı yoksa başka bir olaydan mı kaynaklandığını teyit edemediği için bir anlam veremediğini ileri süren Coşar, neden göreve çıkıldığını tutuklu sanık eski kurmay albay İlsev Hazır'a sorduğunu söyledi.
Hazır'ın buna karşılık "kırmızı durum" tedbirlerinin yürütüldüğü şeklinde karşılık verdiğini iddia eden Coşar, hain kalkışmanın hiçbir yerinde yer almadıklarını, kanunlara ve emirlere itaat ettiklerini savundu.
Coşar, savcının "Belki bu yaptığımız hareketler darbeyi destekliyor diye düşünmediniz mi" sorusu üzerine gemisinde ve personelinde kanuna aykırı bir harekette bulunulmadığını dile getirerek "Kırmızı durum dendi. Görevimiz 'beka'. Sormayı akıl edemedim. Bize 'Bekamızı sağlıyoruz' dendi. Kaba tabiriyle kurnaz olamamışım. Hukuk dışı emir yok. Karşı çıkacağım bir durum yok. Gemiler halka herhangi bir tehdit oluşturmayacak bölgedeydi." ifadelerini kullandı.
02.03.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Aliağa Ceza İnfaz Kurumu Kampüsü'ndeki salonda, İzmir 2. Ağır Ceza Mahkemesince görülen duruşmaya bazı tutuklu ve tutuksuz sanıklar ile taraf avukatları katıldı.
Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile kaydedilen duruşmada, 15 Temmuz'da seyre çıkan TCG Beykoz gemisinin Savaş Harekat Merkezinde harekat subayı olarak görev yapan tutuklu sanık eski denizci Astsubay Çavuş Hakan Ürkmez ifade verdi.
Ürkmez, 15 Temmuz akşamı mesai bitiminde eve gittiğini, "acil toplanma planı" çerçevesinde gemiye çağrılması üzerine geri geldiğini ve sabah gemi limana geri dönene kadar rutin işlerini yaptığını savundu.
Darbe girişiminden 9 gün sonra gözaltına alındığını belirten Ürkmez, cüzdanından çıkan 1 dolarla ilgili şu savunmayı yaptı:
"Dayımın nişanında orkestraya atılan ve üzerinde geçersiz yazan 1 doları cüzdanımda saklıyordum. Onu da gözaltına alınmam sırasında tutanağa geçirdiler. Üzerinde geçersiz yazan 1 doların elimdeki kağıttan hiçbir farkı yoktur. O kağıt parçası yüzünden 8 aydır tutuklu olduğumu düşünüyorum."
"Bozdurmaya utandım"
Meslekten ihraç edilmeden önce TCG Beykoz gemisinde denizci topçu uzman onbaşı olarak görev yapan tutuklu sanık Muhammet Köse de cüzdanından çıkan 1 dolarlık banknot yüzünden tutuklandığını düşündüğünü söyledi.
Lübnan'a geçen yıl tatbikat amaçlı gittiklerini belirten Köse, "Burada verilen 300 dolardan 190 dolar kalmıştı. 15 Temmuz olayından sonra ihtiyacım olduğu için bir banka şubesine gidip parayı çektim. Paradan geriye 1 dolar kalmıştı. Döviz bürosuna götürüp bozdurmaya utandım. 24 Temmuz'da polise ifade için çağrıldığımızda da cüzdanımdan bu para çıktı. 1 dolar yüzünden tutuklandığımı düşünüyorum ancak bu hain örgütle hiçbir alakam ilgim yoktur." dedi.
Mahkeme heyetinin, üzerinden 1 dolar çıkan tutuklu sanıklardan eski uzman çavuş Sinan Mayil ile benzer bir ifade verdiğini hatırlatması üzerine Köse, şu an aynı koğuşta kaldıklarını ancak olay tarihinde farklı gemilerde çalıştıklarını ve Mayil'in Lübnan'daki tatbikata kendisinden bir yıl önce gittiğini anlattı.
Geminin 15 Temmuz akşamı nöbetçi astsubayları olan ve tutuksuz yargılanan sanıklar Üstçavuş Ali Yağcı, Astsubay İlhan Çağlar, Astsubay Çavuş Arda Güz ve Astsubay Çavuş İsa Elbiz ile uzman çavuşlar Orçun Fırat Şahin ve Murat Yağan da haklarındaki suçlamaları kabul etmediklerini, darbe girişiminden sabah haberdar olduklarını iddia etti.
"Kartları değiştirdim"
Tutuksuz sanıklardan TCG Bodrum gemisi Elektronik Subayı Astsubay Çavuş Memet Kalalı ise ifadesinde, acil toplanma planı çerçevesinde gemiye çağrılmaları sonrası nizamiyedeki tutum, televizyondaki haberler ve telefonların toplatılmasından şüphelendiğini, herhangi bir tehlike veya usulsüz emre karşı hazırlık yaptığını ileri sürdü.
Olası bir emirde "sistem arızalı" bahanesini öne sürebilmek için top sistemlerinin kartını arızalı kartla değiştirdiğini savunan Kalalı, "Top sistemlerini, kartı çıkartarak etkisiz hale getirmek istedim. Limana vardıktan sonra tekrar değiştirdim. Kimsenin haberi yoktu. Kendi inisiyatifim." ifadelerini kullandı.
Mahkeme başkanının Kalalı'nın bir üst rütbesindeki astsubay üstçavuş İbrahim Kaya'ya durumla ilgili bilgisi olup olmadığını sorması üzerine, "Kartı değiştirdiğini bugün duydum. Bize atış yapılması doğrultusunda emir gelmedi. Kartın değişmesi halinde mermiler hedeflediği yeri vuramaz." şeklinde konuştu.
Mahkeme heyeti, öğleden sonraki oturumda savunma yapan tutuklu sanık eski TCG Beykoz gemisi harekat subayı Astsubay Çavuş Hakan Ürkmez'in tahliyesine karar verdi.
Tutuksuz sanık Memet Kalalı'nın ByLock kayıtları arasında çelişki bulunduğunu tespit eden mahkeme heyeti, bunun giderilmesi için İzmir Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğüne yazı yazılmasına karar vererek duruşmayı yarına erteledi.
03.03.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Aliağa Ceza İnfaz Kurumu Kampüsü'ndeki salonda, İzmir 2. Ağır Ceza Mahkemesince görülen duruşmaya bazı tutuklu ve tutuksuz sanıklar ile taraf avukatları katıldı.
Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile kaydedilen duruşmada TCG Bozcaada gemisi eski komutanı tutuksuz sanık Binbaşı Adıgüzel Karakuş, darbe girişimi akşamı 21.24'de Whatsapp grubundan acil toplanma planı mesajı geldiğini, gemiye ulaştığında kendisine eğitim amaçlı seyre çıkılacağı yönünde bilgi verildiğini ifade etti.
Karakuş, gemi hazırlıklarını tamamlayıp iskeleden ayrılacağı sırada TCG Bartın gemisi komutanı Binbaşı Serdar Durukan'ın "Kırmızı alarm durumu varmış" diye arkasından seslendiğini, daha sonra Durukan'ın cep telefonundan kendisini arayarak, tutuklu sanık Foça Batı Görev Grup Komutanı Tuğamiral Yaşar Çamur'un "Benim emrim olmadan karaya dönülmeyecek" talimatını ilettiğini ifade etti.
Karakuş, saat 23.36'da bunun eğitim maksatlı bir seyir olmadığını anladığını, telefonların toplatılmasının emredildiğini ancak geminin ikinci komutanı Yüzbaşı Fatih Demirci'ye ülkedeki gelişmelerden haberdar olmak için cep telefonunu açık tutmasını söylediğini öne sürerek şöyle konuştu:
"TCG Beykoz gemisine atanan yeni komutan Binbaşı Mehmet Ekim Ayyıldız beni arayarak ülkede darbe girişimi olduğu yönünde haberler geldiğini, ülkenin karışık olduğunu söyledi. Bunun üzerine diğer gemi komutanları ile irtibata geçerek, 'Darbe yanlısı, uygunsuz emir geldiğinde uygulamayacağız' şeklinde karar aldık.
Gemi personeli içinde kalkışmaya yönelik kendimce önlemler de aldım. Daha 1 günlük gemi komutanı olduğum için kimseye güvenmiyordum. Kimin ne olduğunu bilmiyordum. Kendimden başka kimseye güvenmediğim anlar oldu. Gemi silah subayı Yüzbaşı Gökhan Konak'tan personeli tedirgin etmeden 3 silah getirmesini istedim ve dolabıma kilitledim. Havadan da bir tehdit gelirse diye topları hazır edip, radarcı personelime de havayı takip ettirdim."
İstanbul ve Ankara'daki arkadaşlarını ve bazı komutanlarını da arayarak bilgi almaya çalıştığını, sabah saatlerinde Deniz Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Recep Bülent Bostanoğlu imzası ile gelen mesaj üzerine limana geri döndüklerini vurgulayan Karakuş, "Kendi gemimi koruma iç güdüsüyle hareket ettim. Bugün olsa yine yaparım." dedi.
Mahkeme Başkanının "Açıktayız, seyirdeyiz, kullanılıyoruz, komutanlarımız acaba darbeci mi diye düşünmediniz mi ?" sorusuna ise Karakuş, "Başımdaki komutanlardan da şüphelendim. Ama onlara 'darbeci misin, değil misin' diye soramazdım. Maddi delil görmedim. Darbeye destekçi değilim. Herhangi bir duruma karşı da öz savunma tedbirlerimi aldım. Silahlarımı donattım. Bir emir verilseydi uygulamayacağımı biliyordum." yanıtını verdi.
Karakuş, 24 Temmuz'da gözaltına alınıp 27 Temmuz'da tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldığını, halen Foça Batı Görev Grup Komutanlığında Harekat Muhabere Şube Müdürlüğünde görevine devam ettiğini sözlerine ekledi.
Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile kaydedilen duruşmada tutuksuz sanıklardan telsiz astsubayı İsmail Cem Beyazit, Astsubay Çavuş Muhammed Sefa Taşkeser, Topçu Astsubay Cemre Karataş, Harekat Astsubay Çavuş Eyüpcan Sezgin ile Topçu Uzman Çavuş Fatih Karakoç ve Yara Savunma Uzmanı Uzman Çavuş Cafer Benzer, 15 Temmuz'da TCG Bozcaada gemisinde nöbetçi olduklarını, tutuksuz sanık Astsubay Üstçavuş Arif Özdemir de 'acil personel toplanma planı' çerçevesinde gemiye geldiğini söyledi. Tutuksuz sanıklar, FETÖ ile hiçbir bağlantılarının olmadığını, iddianamede haklarında geçen üzerlerine atılı hiçbir suçlamayı kabul etmediklerini dile getirdi.
TCG Bozcaada gemisinde görevli tutuklu sanık eski Topçu Astsubay Üstçavuş Cihan Avdan, hakkında yapılan soruşturmada 6 Ekim'de FETÖ'nün haberleşme programı ByLock'u kullandığı gerekçesi ile gözaltına alınıp tutuklandığını aktararak, "Kesinlikle indirmedim, kullanmadım. 15 Temmuz sürecinden sonra böyle bir program olduğunu haberlerden öğrendim. Programı kullanmadım, indirmedim kendimden eminim. Programın hattım üzerinden dolaylı olarak kullanılabileceği de göz önünde bulundurulmalıdır." diye konuştu.
TCG Bartın gemisi eski komutanı tutuksuz sanık Binbaşı Serdar Durukan, 13 Temmuz 2016'da Bartın gemisi komutanı görevini devraldığını belirterek, darbe girişimi akşamı 21.24'te Whatsapp grubundan acil toplanma ve seyir hazırlığı mesajı geldiğini kaydetti.
Durukan, gemiye intikal ettiğinde tutuklu sanık eski Foça Batı Görev Grup Komutanı Tuğamiral Yaşar Çamur'un kendisine "kırmızı durum" olduğunu ve seyre çıkılacağını söylediğini belirterek, Çamur'un "Yalnızca benden emir alacaksınız, ben söylemeden dönmeyeceksiniz" dediğini ifade etti.
Seyre çıktıklarında saat 23.35'te Boğaziçi Köprüsü'ndeki haberleri duyduğunu belirten Durukan, saat 23.45'te o sırada Ankara'da olan eşiyle telefonda konuştuğunu ve eşinin kendisine Ankara'da uçakların alçak uçuş yaptığını söylediğini kaydetti.
"Suç teşkil edecek herhangi bir emir verilirse kendi aramızda konuşma kararı aldık"
Terör saldırısı tehdidiyle karşı karşıya olduklarını düşündüğünü söyleyen Durukan, "Televizyonda haberleri gördükten sonra telefon trafiği başladı. Gemi komutanları hariç telefonlar toplatıldı. Ne olduğunu anlamaya çalıştım. Foça ile Midilli arasındaki 8 kilometrelik bekleme sahasına intikale geçtik. Gemi komutanlarıyla suç teşkil edecek herhangi bir emir verilirse kendi aramızda konuşma kararı aldık. Yıllarca bu komutanlarla omuz omuza görev icra ettik. Görüşümüz personel ve geminin güvenliğini sağlamak için limandan ayrıldığımız yönündeydi. Bayburt Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğünde görevli kardeşim Mete Durukan'la konuştuk. Bana FETÖ deyince açıkçası rahatladım. Çünkü FETÖ'cü değilim." ifadelerini kullandı.
Kardeşinin telefonda kendisini 'Abi gemi içinde de FETÖ'cüler olabilir, dikkatli olun. Belki FETÖ'cü komutanlardan da emirler gelebilir. Emirlerini iyi tart' şeklinde uyardığını ifade eden Durukan, diğer kardeşi Melih Durukan'ın sabah saatlerinde kendisini arayıp Deniz Kuvvetleri Komutanlığı'nın "Darbenin karşısındayız" açıklamasını aktarmasıyla rahatladığını kaydetti.
Gece boyunca irtibatta olduğu TCG Beykoz ve TCG Bozcaada komutanları ile 'Darbe yanlısı, uygunsuz emir geldiğinde uygulamayacağız' şeklinde karar aldıklarını iddia eden Durukan, "Şu an Urla Uzunada Liman Hizmetleri Komutanlığı'nda görev yapıyorum. Atatürk ilke ve inkılaplarına bağlı olan biri olarak hayatımın hiçbir döneminde ne benim, ne ailemin FETÖ'cülerle bir teması olmamıştır." dedi.
İDDİANAME
İzmir'de FETÖ'nün 15 Temmuz'daki darbe girişimine ilişkin soruşturma kapsamında İzmir Cumhuriyet Savcısı Berkant Karakaya tarafından hazırlanan bin 300 sayfalık iddianame, İzmir 2. Ağır Ceza Mahkemesince kabul edilmişti.
İddianamede, Fetullah Gülen'in "birinci" şüpheli olduğu 267 sanığa "anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs, silahlı terör örgütüne üye olma, TBMM'yi ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs" suçlamaları yöneltilmişti.
Daha sonra hazırlanan ek iddianameyle 3 kişinin daha dosyaya eklenmesiyle sanık sayısı 270'e yükselmişti.
Sanıklar arasında tamamı Türk Silahlı Kuvvetlerinden (TSK) ihraç edilen, "Yurtta Sulh Konseyi"nce Manisa ve İzmir'de sözde "sıkıyönetim komutanı" ilan edilen tutuklu sanıklar Ege Ordusu Komutanlığı Kurmay Başkanı Tümgeneral Memduh Hakbilen, NATO Kara Komutanlığı Kurmay Başkanı Tümgeneral Salih Sevil, Bornova 57. Topçu Tugay Komutanı Tuğgeneral Mehmed Nuri Başol, Amfibi Deniz Piyade Tugay Komutanı Tuğamiral Halil İbrahim Yıldız, Foça Batı Görev Grup Komutanı Tuğamiral Yaşar Çamur, Hava Teknik Okulları Komutanı Tümgeneral Ahmet Cural, Ulaştırma Personel ve Eğitim Komutanı Tümgeneral Mustafa İlter, İstihkam Okulu ve Eğitim Merkezi Komutanı Tuğgeneral Osman Nadir Saylan, Ege Deniz Bölge Komutanı Tuğamiral Süleyman Manka, Hava Eğitim Komutanlığı Kurmay Başkanı Tuğgeneral Veyis Savaş ile Gaziemir Hava Sınıf Okulları Komutanı Tuğgeneral Ersal Ölmez de bulunuyor.
Paralel yapı-15 Temmuz (2016) 'İzmir Darbe Yapılanması 270 sanık' davası
(05 Mart 2017, 08:53)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: