Ergenekon savcılarınca ortaya çıkarılan TSK içindeki Karargah Evleri yapılanmasıyla ilgili çarpıcı bilgiler peşpeşe geliyor. Ancak Genelkurmay sessizliğini koruyor. Savcı Öz´ün adeta dürtmesiyle başlatılmak zorunda kaldığı anlaşılan askeri soruşturma ise başlangıcından günümüze iki yıldır çok tuhaf gelişmelere sahne oldu. Olmaya da devam ediyor.
27.09.2009 12:50 TSK´nın ´Karargah Evleri´ iddiaları karşındaki sessizliği düşündürüyor.. Kamuoyunun gündemine ilk kez Savcı Zekeriya Öz´ün yürüttüğü Ergenekon soruşturması kapsamında 21 Mart 2008 tarihinde İşçi Partisi genel merkezinde yapılan aramada ele geçirilen bir belgeyle gelen, dışarıdan sivillerin de katıldığı TSK içindeki ´Karargah Evleri´ oluşumunun aslında çok daha önce 2005 yılında MİT tarafından Genelkurmay´a bildirildiği ortaya çıkmıştı. Ergenekon Savcısı Zekeriya Öz konuya dahil olur olmaz bu yönde soruşturmayı genişletmiş ve MİT tarafından konuyla ilgili dosya verildiğini öğrendiği Genelkurmay´a ´Durum ne, soruşturma ne aşamada?´ diye sorması üzerine o zamana kadar herhangi bir soruşturma başlatılmadığı ortaya çıkmıştı. Savcı Öz´ün adeta dürtmesiyle başlatılmak zorunda kaldığı anlaşılan askeri soruşturma ise başlangıcından günümüze iki yıldır tuhaf gelişmelere sahne oldu ve olmaya da devam ediyor.
Karargah Evleri, ordu içinde gücünü korumaya çalışan bir cuntasal yapılanma mı?
Askeri soruşturmayı yürüten iki askeri savcının birbirlerini aklamak için evrak sahteciliği yaptığı ortaya çıkmıştı. Haklarında başka iddialar da bulunan bu savcılardan biri kısa süre önce görevden alındı diğeri de adi bir çete üyeliği suçlamasıyla tutuklanıp cezaevine gönderildi. Dikkat çekici olan ise bu koğuşturmayı yapanların askeri makamlar değil sivil makamlar olması.. Kamuoyunda askerlerin Karargah Evleri soruşturmasını savsaklandığı kanısı hakim. Ama niçin savsaklanıyor? Soruşturma niçin karartılmaya çalışılıyor? Yoksa örgütlenme çok yaygın ve derinlere iniyor da bu sebeple sessizce bir temizlik operasyonu yürütülüyor mu? Bu iyimser bakış.. Ama ya tersi doğru ise, ya bu oluşuma karşı asker içinde herhangi bir şey yapılmıyorsa?.. Kamuoyunda yaygın kanaat işte bu, yani asker oluşuma karşı değil. Genelkurmayın Ergenekon ve Temizöz soruşturmalarına konu olan subaylara sahip çıkıp hala görevde tutmaya devam etmesi de bu kanıyı pekiştiriyor. Karargah Evleri, ordu içinde gücünü korumaya çalışan bir cuntasal yapılanma mı ve askeri darbe tehlikesi devam ediyor mu?..
Ergenekon savcıları, darbeci ekip dağıtılsa bile hareketi sürdürmesi planlanmış ve hala varlığını sürdüren İdhar´ın (yığınağın, kadrolaşmanın) izini sürüyor..
Karargah Evleri cuntasal yapılanmasının askeri darbe tehlikesi devam ediyor mu?
Ergenekon iddianamesinde, darbe slaytlarında, ´Bu sadece askerlerin planladığı bir girişim değil sivillerle ortaklaşa yürütülen bir girişimdir. Darbeci ekip dağıtılsa bile hareketi sürdürecek İDHARIN (yığınağın, kadrolaşmanın) yapılması öngörülmüştür. Genelkurmay Bşk. ÖZKÖK tarafından girişim önlendiğine göre, hareketi devam ettirmek üzere yapılan kadrolaşma bugün devam etmektedir. Çünkü Org.ÖZKÖK herhangi bir tasfiye yapmamıştır´ ifadesi dikkat çekmişti.
Herşeyi 2009´a göre ayarladık
Tutuklu sanık emekli Albay Hasan Atilla Uğur´un 9 Ocak 2008´de A. A. ile yaptığı telefon konuşmasında da özetle A. A.´nın ?Her şey 2009´a göre biz ayarladık...? dediği, Uğur´un ?Her şeyi. Paşam, hiç merak etme gelince konuşacağız? dediği, iddianamede ´2009 yılı içerisinde elde edilen darbe planları ile ilgili bir beklenti içerisinde oldukları´ değerlendirmesiyle yer aldı.
Alparslan Arslan da darbe bekliyordu
Bir Ergenekon eylemi olan Danıştay saldırısının tetikçisi Alparslan Arslan´ın da yakalandığında ´Yakında darbe olacak, beni kurtaracaklar´ dediği gündeme gelmişti. Ergenekon iddianamelerinde Danıştay tetikçisi Alparslan Arslan´ın cinayeti işledikten sonra yakalansa da yapılacak darbenin ardından serbest bırakılacağına inandırıldığının altı çizilmişti. Arslan´ın Danıştay saldırısının hemen ardından yakalanması üzerine polise Siz kimsiniz be, birkaç ay sonra darbe olacak ve ben elimi kolumu sallaya sallaya dışarıya çıkacağım. dediği belirtilmişti. Arslan, Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi´ndeki bir duruşmada da ´Yakında darbe olacak ve ben serbest kalacağım.´ diye bağırmıştı. 2007 yılında öldürülen gazeteci Hrant Dink´in avukatı Fethiye Çetin de ´Hrant´ı öldürenler 2009´da yapılması planlanan darbeyle serbest kalmayı düşünüyorlardı´ şeklinde bir açıklama yapmıştı.
İlhan Selçuk´tan Eruygur´a: Bir kez daha yenilen tarafta olursak, hiç istemiyorum. Bundan korkuyorum
Darbe bekleyen sadece o değildi Ergenekon´un üst düzey yöneticisi olduğu iddiasıyla yargılanan emekli Orgeneral Şener Eruygur, Sarıkız, Ayışığı, Yakamoz ve Eldiven kod adlı darbe planları yapmıştı. Mustafa Balbay´ın darbe günlüklerindeki 16 Ocak 2004 tarihli notta, İlhan Selçuk´un, Şener Eruygur´a Biz sizinle beraberiz. Bir kez daha yenilen tarafta olursak, hiç istemiyorum. Bundan korkuyorum dediği belirtiliyor. Selçuk, Madanoğlu cuntası ile birlikte darbe hazırlığı yaptığı iddiasıyla cezaevinde yatmıştı.
Veli Küçük: Yakın gelecekte darbe olacak
Veli Küçük, 2003´te Alman National Zeitung gazetesine Uzun bir süredir darbe olmadı. Bunu büyük bir hata olarak görüyorum. Ancak yakın bir gelecekte darbe olacak demişti.
Alemdaroğlu-Sayın: 2008 Mart´ında 1960 darbesi gibi bir darbe yapılacak
Eski İstanbul Üniversitesi Rektörü Kemal Alemdaroğlu ile Ümit Sayın´ın konuşmalarında, TSK´da emir-komuta zinciri dışında 2008 Mart´ında 1960 darbesi gibi bir darbe yapılacağı ifadelerinin geçtiği iddianameye girmişti.
Belge İşçi Partisi´nde bulundu
Kamuoyunun gündemine İsmail Küçükkaya´nın Akşam´daki haberiyle gelen Karargah Evleri, Ergenekon Soruşturması´na Doğu Perinçek ile girdi. 23 Mart´ta gözaltında ifadesine başvurulan Perinçek´e yöneltilen sorulardan bir tanesi de Türk Silahlı Kuvvetleri mensupları ile buluşmasıydı. İşçi Partisi (İP) yeni bir oluşum içine girmiş, buna göre evler kurulmuştu. Bu oluşuma Karargah Evleri adı verilmişti. Bu evlere zaman zaman Alevi kökenli subaylar ve askeri öğrenciler geliyordu. Bir de Erzincanlı Balaban aşireti mensupları ile buluşmalar sağlanıyordu. Bu oluşumun Doğu Perinçek´e sorulmasının nedeni ise İP genel merkezinde yapılan aramada ele geçirilen bir CD´ydi. İP´in dördüncü katında bulunan CD açıldığında içinden Çok Gizli damgalı, beş sayfalık bir belge çıkmıştı. Bu MİT´in Genelkurmay Başkanlığı´na gönderdiği, Konu: İP/Karargah Evleri başlıklı belgeydi.
İşçi Partisi ve Alevi kesimin yanı sıra bazı TSK mensupları ve memurların da katılımıyla, emperyalistlerle Cumhuriyet karşıtları, yıkıcıları ile mücadele amacıyla bir harekat başlatıldığı yönünde hassas kaynaktan bilgiler intikal etmiştir. Yürütülecek bu çalışmalarda hiçbir kurum ve oluşumun zarar görmemesi için ´Karargah Evleri´ adı altında çekirdek kadroların oluşturulmasının öngörüldüğü alınan bilgilerdendir. Bilgisiyle başlayan beş sayfalık yazı, oluşumun tüm şemasını ortaya koyuyor.
Oluşumun en tepe noktasında İbrahim Aslan yazılı. Aslan´a bağlı olarak, İ. Yaşar Salihoğlu-Türkiyem Topluluğu ve Askeri Kesim-Albay Cengiz Köylü isimleri var. Askeri kesim de iki gruba ayrılmış: Birinci grup, Harp Akademisi başlığını taşıyor. Burada yine Albay Cengiz Köylü ismi ile karşılaşıyoruz. Alb. Köylü´nün dışında Alb. Yavuz Göker, Alb. Turan Toker, Fırat Kaymakçıoğlu, Hasan Günay Aktaş, Osman Şen, Mahmut Melih Başdemir, Y. Selim Özmen, Rıza Okur ile ismi tespit edilemeyen Turan soyadlı bir kişi ile soyadı bilinmeyen Kemal adında birisinin isimleri geçiyor. Askeri Kesim başlığının altındaki ikinci bölüm ise Hava Harp Okulu´na ayrılmış. Burada da yine soyadı tespit edilemeyen Binbaşı Bülent var. Bnb. Bülent isminin altında oluşumla ilişkileri bulunan öğrenciler sıralanıyor: Ozan Nizam, Gökhan Gülşen, Cihan Akyol, Alper Özkan, Emre Yılmaz, Çağdaş Doğan, Onur Sönmez, İbrahim Polat. Hava Harp Okulu´ndaki örgütlenme sırf bu isimlerle sınırlı değil. Destek sağlayanlar bölümünde ise; Alb. Sinan Kesici, Dr. Rıza Kurna var. Hemen altında ise TSK´da görev yapan sivil memurlara sıra gelmiş; Gönül Temiz, Nesime Akbulut tespit edilen iki isim.
Ordu içinde gücünü korumaya çalışan bir cuntasal yapılanma mı var?
Karargah Evleri soruşturmasını inanılmaz şekilde birbirlerini aklamak amacıyla evrak sahteciliği yaptıkları ortaya çıkan ve bu sebeple haklarında Yunak Cumhuriyet Başsavcılığı´nca suç duyurusu yapılan, bu suç duyurusu dikkate alınmazsa resen soruşturma başlatılacağı belirtilen askeri savcılar yürütüyor. Bu sahteciliği yapan savcılardan Mehmet Çelik ise kısa süre önce görevden alınmıştı. Soruşturmayı yürütmesine göz yumulan askeri Savcı Üçok´un son marifeti ise tutuklanmasına yol açan adi bir çete suçuna katılması oldu. Askeri savcıların yürüttüğü Karargah Evleri operasyonundaki tuhaflıklar ?Aynı suçtan muvazzaf subayları tutuklayan Ergenekon savcılarının önü mü kesilmek isteniyor? sorusunu gündeme getirmişti. İşçi Partisi´nin TSK´ya sızma projesi olarak bilinen ´Karargah Evleri´ ile ilgili soruşturmanın TSK ayağında başlangıcından beri tuhaf gelişmeler yaşanıyor. Ergenekon Savcısı Zekeriya Öz´ün MİT tarafından konuyla ilgili dosya verildiğini öğrendiği Genelkurmay´a ´Durum ne, soruşturma ne aşamada?´ diye sorması üzerine soruşturma başlatmak zorunda kaldığı anlaşılan askeri savcılığın soruşturmanın başlangıcından beri gösterdiği tuhaflıklar giderek artmış, adeta canlı yayında takip ettiğimiz ve soruşturmanın üstünün örtülmek istendiği izlenimini giderek netleştiren ayrıntıların sayısı 10´a ulaşmıştı.
İşte sayıları 10´a ulaşan ve artması beklenen tuhaflıklar:
1) 2005 yılında MİT Trakya Bölge Müdürlüğü tarafından tespit edilerek soruşturulmak üzere Hava Kuvvetleri Komutanlığı´na gönderilen Karargah Evleri yapılanması dosyasının üç yıl soruşturulmadan bekletilmesi ve Ergenekon Savcısı Zekeriya Öz´ün Genelkurmay´a soruşturmanın ne durumda olduğunu sorması üzerine Genelkurmay´ın soruşturmayı yeni başlattığını bildirmesi.
2) Soruşturmayı inanılmaz şekilde birbirlerini aklamak amacıyla evrak sahteciliği yaptıkları ortaya çıkan ve bu sebeple haklarında Yunak Cumhuriyet Başsavcılığı´nca suç duyurusu yapılan, bu suç duyurusu dikkate alınmazsa resen soruşturma başlatılacağı belirtilen askeri savcıların yürütüyor olması. Savcılardan birinin son üç yıldaki mal varlığının dikkat çekici artışı diğerinin de Çankaya belediyesi imar işlerinden çıkar sağladığı iddiası ve MSB´den kınama cezası alması. Aylarca süren bu suçlamalara karşı Genelkurmayın sessizliği. Savcılardan Üçok´un adi bir çete suçuna karışması ve tutuklanması.
3) İşçi Partisi´nce örgütlendiği iddia edilen Karargah Evleri yapılanmasıyla ilgili soruşturmaya İşçi partili bilirkişinin atanması.
4) 11 Şubat 2009´da düzenlenen Karargah Evleri gözaltı operasyonunun, Ergenekon operasyonu ve benzeri operasyonların aksine eş zamanlı ve şahısların bütün ev, işyeri, yazlık gibi adreslerinde zincirleme aramalarla yapılmayıp, kilit isimlerin ?davetiye? yöntemiyle gözaltına alınmış olması.
5) Operasyonun, İşçi Partisi´nin askeri savcılığa başvurarak soruşturma talep etmesi sonrası yapılması ve gözaltılar devam ederken İşçi Partisi´nin ´bakın biz aklanacağız suç duyurusunu zaten biz yaptık ve peşinden operasyon yapıldı´ diye açıklama yapmaları.
6) Operasyondan birkaç gün sonra gözaltındaki 6 sanığın da serbest bırakılması.
7) Kayseri 2. Hava İkmal Komutanlığı´nda, Karargah Evleri soruşturması kapsamında tutuklanan Albay Cengiz Köylü´ye para yardımı toplanması için düzenlenen ve jandarmanın kurumsal ağına (intranetine) konulan yazılı emrin basına sızması ve daha sonra bu sızdırmayla suçlanan üç astsubayın gözaltına alınması.
8) Gözaltı sürecinde astsubayların avukatları ve ailesiyle çok kısa süreler hariç görüştürülmemesi ve bu kısa görüşmelerde de sanıkların dikkat çeken davranış bozuklukları.
9) Askeri savcılık avukatlarının, tarih ve diğer bazı ayrıntılardaki dikkat çekici yanlışlıklar içeren yazılı savunmayla askeri savcıları ve gözaltıları savunmaya çalışması.
10) Ve şimdilik son örnek olarak, soruşturmanın çok gizli olduğu belirtilerek avukat ve yakınlarıyla bile görüştürülmekten kaçınılan sanık astsubaylara ait ifadelerin basına sızdırılması.
Karargah Evleri, orduda 1980´li yıllardan beri örgütlenen alevi mezhebine dayalı Baas cunta yapılanması mı?
Ergenekon terör örgütü soruşturmasının savcıları, 1997 yılında Kıbrıs´ta Toros-2/97 tatbikatında dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı Hüseyin Kıvrıkoğlu´nun kulağını yalayıp geçen keskin nişancı kurşunuyla, Kıvrıkoğlu´nun hemen arkasında duran Albay Vural Berkay´ın şehit olması olayının dosyasını kısa süre önce incelemeye almıştı. 1997´de Kıbrıs´ta dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı Hüseyin Kıvrıkoğlu´nun da bulunduğu komuta çadırına yönelen kurşun, ayakta dürbünle tatbikatı izleyen Kıvrıkoğlu´nun kulağını yalayıp geçmiş ve tam arkasında oturan Albay Berkay´ın göğsüne saplanarak şehit etmişti. Olay kayıtlara ´bir askerin ayağı kayınca kurşun sekti´ şeklinde girdi. Ancak ne balistik incelemesinden bir sonuç çıktı ne de kurşunun çıktığı silahın sahibi bulunabildi. Kaza süsü verilen bu suikastle Kıvrıkoğlu´nun, 80´li yıllardan beri sistemli şekilde ordu içinde alevi mezhebine dayanan ve başını Doğu Aktulga´nın çektiği Baas türü bir cunta örgütlenmesi yürüten Ergenekon´un sol kanadınca bertaraf edilmek istendiği iddia edilmişti. Çevik Bir´e de böylelikle Genelkurmay Başkanlığı yolunun açılacağı hesaplanmıştı. Çevik Bir ve ekibinin, Kıvrıkoğlu Genelkurmay Başkanı olunca emekliye sevkedilmesi de bu olayla bağdaştırılıyordu. Yazının devamı için tıklayınız
15 Mart 1998, Vakit: Gerek ilk duyduğumuzda gerek daha sonra başkalarından duyduğumuzda da ilginç bir iddiadan öteye geçememişti bizim için. Üzerinde durmamıştık o zamanlar. Son günlerde peşpeşe yaşanan gelişmeleri daha öncekilerle birarada düşünürken birden akla bu iddia geldi ve dağınık gibi görünen bir çok olayı anlamlı bir bütün içinde yerleştiriverdi, herşey yerine oturdu. Ordunun içinde alevi-sol kökenli ve şiddetli İslam karşıtı bir cuntasal faaliyet var mıydı?.. İddiaya göre, 80´li yıllardan beri devam eden ve ordu içinde stratejik konumları ele geçirerek örgütlenmeye çalışan ve bir darbe ile Suriye tipi bir azınlık iktidarını hedefleyen Atatürkçü maskeli alevi mezhepçi bir cuntasal yapılanma vardı. Bu iddia çeşitli kaynaklarca dile getirilmişti. Bu iddianın doğruluğunu kanıtlayabilecek gelişmeler var: .. Yazının devamı için tıklayınız
(Abdullah Harun / kontrgerilla.com)
(27 Eylül 2009, 12:50)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:
Ordu içinde mezhepçilerin baas türü yapılanmasını ve Kıvrıkoğlu suikast girişimini konu alan 15 Mart 1998 tarihli ´Bu aciliyet niye?´ başlıklı Vakit´teki yazımız
Karargah Evleri ile ilgili tüm manşetlerimiz
Karargah Evleri soruşturmasının askerlerce savsaklanması
Askerlerin organize şekilde Ergenekon savcılarından delil kaçırmaları
Askerlerin soruşturmalara müdahalesi
Şemdinli Davası´nın askerlerce örtbas edilmesi