Uluslararası Ceza Hukuku Kongresi´nde Ergenekon tartışması yaşandı. Uluslararası Ceza Hukuku Derneği (AIDP)´nin İstanbul´da düzenlediği 18. Ceza Hukuku Kongresi´nde ´Suç işlemek için anlaşma´ esasının cezalandırılmasına ve Silivri cezaevinde tutulmasına karşı çıkan bazı Türk katılımcılara yabancı hukukçulardan tepki geldi. İlgili paragrafın metinden çıkarılmasını isteyen Ergenekon sanık avukatlarının ve onları savunan çevrelerin itirazları kabul görmedi. Yargılamalarda gizli tanık kullanılmasına da birçok Türk katılımcı itirazda bulundu. Bunun üzerine oturum başkanı maddeyi oylamaya sundu. Aralarında emekli Yargıtay Başsavcısı Sabih Kanadoğlu´nun da bulunduğu 40 kişi yargılamalarda gizli tanık kullanılmaması yönünde, 59 kişi ise gizli tanık kullanılabileceğinden yana oy kullandı. Yargı reformu kapsamında, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu´nda yapılacak değişiklikleri de değerlendiren Uluslararası Ceza Hukuku Derneği (AIDP) Başkanı Jose Luis de la Cuesta, Meclis´in atayacağı üyelerin yargı bağımsızlığına gölge düşürmeyeceğini, Meclis´in halkın egemenliğini temsil eden merci olduğunu belirtti.
Yargıdaki Ergenekonculara uluslararası kongrede tepki
Uluslararası Ceza Hukuku Kongresi´nde Ergenekon tartışması yaşandı. Uluslararası Ceza Hukuku Derneği (AIDP)´nin İstanbul´da düzenlediği 18. Ceza Hukuku Kongresi´nde ´Suç işlemek için anlaşma´ esasının cezalandırılmasına ve Silivri cezaevinde tutulmasına karşı çıkan bazı Türk katılımcılara yabancı hukukçulardan tepki geldi. İlgili paragrafın metinden çıkarılmasını isteyen Ergenekon sanık avukatlarının ve onları savunan çevrelerin itirazları kabul görmedi. Yargılamalarda gizli tanık kullanılmasına da birçok Türk katılımcı itirazda bulundu. Bunun üzerine oturum başkanı maddeyi oylamaya sundu. Aralarında emekli Yargıtay Başsavcısı Sabih Kanadoğlu´nun da bulunduğu 40 kişi yargılamalarda gizli tanık kullanılmaması yönünde, 59 kişi ise gizli tanık kullanılabileceğinden yana oy kullandı. Yargı reformu kapsamında, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu´nda yapılacak değişiklikleri de değerlendiren Uluslararası Ceza Hukuku Derneği (AIDP) Başkanı Jose Luis de la Cuesta, Meclis´in atayacağı üyelerin yargı bağımsızlığına gölge düşürmeyeceğini, Meclis´in halkın egemenliğini temsil eden merci olduğunu belirtti.
Kontrgerillanın en sert direnişi gösteren yargı kolu yabancıların tepkisini çekiyor
Uluslararası Ceza Hukuku Kongresi´nde Ergenekon tartışması yaşandı. Suç işlemek için anlaşma esasının cezalandırılmasına karşı çıkan bazı Türk katılımcılar, bu kısmın metinden çıkarılmasını istedi. İstanbul Barosu avukatlarından Mahmut Tanal, Hareket olmadan suç olmaz. Türkiye´de cezaevlerindeki akademisyen sayısı bir üniversitenin öğretim elemanı sayısına yakındır. derken, Ergenekon davası sanıklarına avukatlık yapan isimler de söz alarak benzeri itirazlarda bulundu. Hurşit Tolon´un avukatlığını da yapan Prof. Dr. Köksal Bayraktar, bu kısmın metinden tamamen çıkarılması gerektiğini söyledi. Levent Ersöz´ün avukatı Ali Rıza Dizdar da Ergenekon davasını aktarıp bu kısmın metinden çıkarılması gerektiğini söyledi. Genel Raportör İtalyan Hukuk Profesörü Lorenzo Picotti ise bu görüşlere karşı çıktı. Konuyla ilgili oylama bir sonraki güne ertelendi.
Ergenekoncular gizli tanıkları sevmiyor
Yargılamalarda gizli tanık kullanılmasına da birçok Türk katılımcı itirazda bulundu. Bunun üzerine oturum başkanı maddeyi oylamaya sundu. Aralarında emekli Yargıtay Başsavcısı Sabih Kanadoğlu´nun da bulunduğu 40 kişi yargılamalarda gizli tanık kullanılmaması yönünde, 59 kişi ise gizli tanık kullanılabileceğinden yana oy kullandı. Avukat Ömer Yasa´nın oy kullananları fotoğraflamaya çalışması dikkat çekti.
HSYK´ya Meclis´ten üye atamak, yargıya gölge düşürmez
Yargı reformu kapsamında, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu´nda yapılacak değişiklikleri Zaman´a değerlendiren Uluslararası Ceza Hukuku Derneği (AIDP) Başkanı Jose Luis de la Cuesta, Meclis´in atayacağı üyelerin yargı bağımsızlığına gölge düşürmeyeceğini söyledi. Meclis´in, halkın egemenliğini temsil eden merci olduğunu vurgulayan De la Cuesta, bu yapıyı kontrol edecek kurumda sadece hakimler ve savcıların değil, akademisyenlerin de yer alabileceğini kaydetti. AIDP´nin İstanbul´da düzenlediği 18. Ceza Hukuku Kongresi´ne katılan De la Cuesta, Ergenekon davasını da yakından takip ettiğini belirtti. AIDP Başkanı, yargıçların bağımsız ve etki altında kalmadan işlerini yapmaları gerektiğinin altını çizdi. 100 yıldan fazla bir geçmişi olan AIDP´nin başkanı Jose Luis de la Cuesta, Türkiye´deki yargı reformunu ve Ergenekon davasındaki hukuki süreci Zaman Gazetesi´ne değerlendirdi. Terörün finansmanı, hazırlık ve iştirak müesseselerinin genişletilmesi gibi konuların yanı sıra kongrede gündemdeki yargı reformu ve Ergenekon davası da masaya yatırılan konular arasında.
Davaya başlayan hakimin sürecin sonuna kadar görevde kalması, yargının bağımsızlığına işaret eder
Ergenekon davasını AIDP içindeki Türk meslektaşlarından edindiği bilgiler ışığında değerlendirme imkanı bulduğunu söyleyen de la Cuesta, hakimlerin ve savcıların bağımsız ve etki altında kalmadan işlerini yapmaları gerektiğinin altını çizdi. HSYK´nın, Ergenekon davasına bakan hakim ve savcıların yerlerini değiştirme girişimlerinin anlamsız olduğunu söyleyen AIDP Başkanı, tabii hakimlik ilkesinin uygulanması gerektiğine işaret etti. Bu ilkeye göre davaya başlayan hakimin sürecin sonuna kadar görevde kalması, yargının bağımsızlığına işaret eden önemli bir gösterge. AIDP Başkanı, açıklamalarında teknik takip (dinleme) ve gizli tanıklık gibi konularda Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi´nin (AİHM) verdiği kararlara da vurgu yaptı. AİHM´nin terörle mücadelede sunduğu imkanların bu dava için de kullanılabileceğini ifade etti. AİHM kararları kimi deliller ışığında ortaya çıkan terör yapılanmalarının tam anlamıyla deşifre edilebilmesi için ortam dinlemesi yapılmasına izin veriyor. De la Cuesta, gizli tanıkların kimliğinin korunmasının da bu tip davalarda önemini aktardı.
Türkiye´de tartışılmaya başlanan askeri mahkemeler konusunda kesin tavrını ´yetkileri sınırlandırılmalı´ ifadeleriyle ortaya koyan de la Cuesta, askeri bir yetkilinin sivil suçlar da işleyebileceğine dikkat çekti. Askeri mahkemelerin, disiplin suçları dışındaki davalara bakmasının onları ihtisaslı birimlere dönüştüreceği görüşünü dile getirerek, bunun yerine askeri yetkililerin de sivil mahkemelerde yargılanabileceğini kaydetti. ( Zaman)
Ergenekoncular tüm uluslararası katılımlı toplantılarda yabancılardan tepki görüyor
Ergenekon soruşturması karşıtı hukukçuların, Ergenekon soruşturmasını eleştirmek için Mart ayında biraraya geldikleri toplantıya çağırdıkları Avrupa Yargıçlar Birliği (MEDEL) başkanının Ergenekon soruşturmasına destek vermesi de Ergenekon hukukçularını şaşırtmıştı. Ergenekon karşıtlıklarıyla bilinen Yarsav, Türkiye Barolar Birliği ve Ankara Üniversitesi´nin düzenlediği ve Ergenekon soruşturmasının eleştirildiği konferansa Yargıtay Başkanı Hasan Gerçeker, YSK Başkanı Muammer Aydın, HSYK Başkan Vekili Kadir Özbek, YARSAV Başkanı Ömer Faruk Eminağaoğlu, Yargıtay Onursal Başsavcısı Sabih Kanadoğlu, emekli Danıştay Savcısı Tansel Çölaşan gibi Ergenekon operasyonlarından rahatsızlıklarını gizlemeyen çok sayıda hukukçu katılmıştı. Konferansta konuşan Avrupa Yargıçlar Birliği (MEDEL) Başkanı İtalyan Yargıtayı Başsavcı Vekili Vito Monetti ise ülkesinde özellikle gladyoya yönelik yürütülen soruşturmalardan örnekler vermişti. Kendi ülkesinde MEDEL´in bile dinlendiğini, e-maillerinin okunduğunu kaydeden Monetti, ülkelerinde hiç kimsenin bu soruşturmalar bizim haklarımızı ihlal etti´ demediğini söyleyerek Ergenekon soruşturmasından rahatsız olan Türk meslektaşlarını şok etmişti.
Vural Savaş: Darbe yapılmadıkça suç oluşmaz
Uluslararası kongrede Ergenekoncuların itiraz ettiği ´Suç işlemek için anlaşma´ esasının cezalandırılmasına Yargıtay eski başsavcılarından Vural Savaş da itiraz etmiş ve paşaların kendi aralarında gündemi konuşmalarının suç teşkil etmediğini söylemişti: ?Darbe yapılmadıkça suç oluşmaz!? Askerlerin bir araya gelerek durumu değerlendirmelerinin hiçbir şekilde suç teşkil etmediğini savunan Savaş, yetkin bir hukukçu olarak da Ergenekon iddianamelerini hukuksuz ilan etmişti. Onun iddiasının özeti şu: ?Eylem yoksa, suç yoktur!? Radikal gazetesinden Oral Çalışlar´a göre bu sözlerle, darbe yapmak isteğinin bir düşünce faaliyeti olduğunu söylemiş oluyor eski ünlü savcı. Düşüncenin suç olmayacağına dayanarak, paşaların darbe amacıyla yaptıkları etkinliklerin yargılanmaması gerektiğini ifade ediyor. Kendisinin bu değerlendirmesine göre darbecilik eğer başarılı olamazsa düşünce düzeyinde kaldığı için suç sayılamaz. Zaten bir askeri darbe başarıya ulaşınca da meşru hale geliyor ve kendi hukukunu oluşturuyor. Vural Savaş, kendi ifadesiyle bir ´militan demokrat´tır. Seçimle gelmiş ve hukuki yollardan iktidar olmuş bir hükümeti devirmek için hazırlık yapmak, onun zihinsel dünyasına göre, militan demokrasinin kapsamı içine giriyor olsa gerek. Bu militan demokrasi sürecinde Genelkurmay Başkanı´nın zehirlenme korkusu içinde yemeğini evinden getirmesi de bulunuyor. Genelkurmay Başkanı kimden korkuyor? Kendi aralarında ´gündemi konuşan´ bazı paşalardan, kuvvet komutanlarından.
(25 Eylül 2009, 12:35)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: