Tam
EskidenYeniye
 

Fetö Çatı Davası başladı

Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması'na (FETÖ/PDY) yönelik olarak terör örgütü elebaşı Fetullah Gülen'in de arasında bulunduğu 73 kişi hakkında Ankara'da açılan davanın görülmesine başlandı. Duruşmalar, 22-25 Kasım arasındaki peşpeşe günlerde gerçekleşti.

Önceki haber title=Sonraki haber

26.11.2016 19:53 Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması'na (FETÖ/PDY) yönelik olarak terör örgütü elebaşı Fetullah Gülen'in de arasında bulunduğu örgüt lideri ve yöneticisi 73 kişi hakkında Ankara'da açılan 'Çatı' davanın görülmesine başlandı.

22.11.2016 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR

Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY) çatı davası kapsamında, terör örgütü elebaşı Fetullah Gülen'in de arasında bulunduğu 73 kişi hakkında açılan davanın ilk celsesine başlandı.

Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmaya tutuklu sanıklar Kazım Avcı, Dilaver Azim, eski milletvekili İlhan İşbilen, Ali Çelik, Abdülkadir Aksoy, Alaeddin Kaya katılıyor. Tutuklu sanıklardan Hidayet Karaca ile Silivri Cezaevinden telekonferans sistemiyle bağlantı kurulmak istendi ancak cezaevi görevlileri, Karaca'nın göz rahatsızlığı nedeniyle cezaevindeki sağlık merkezine götürüldüğünü ve ilerleyen dakikalarda hazır olacağını bildirdi.

Salondaki mağdur ve müştekiler arasında Poyrazköy'de bulunan mühimmata ilişkin soruşturma sırasında ikinci kez gözaltına alınmak istenirken intihar eden Yarbay Ali Tatar'ın ağabeyi Ahmet Tatar, emekli Emniyet Genel Müdür Yardımcısı Emin Arslan ile 2002'de öldürülen yazar Necip Hablemitoğlu'nun eşi Şengül Hablemitoğlu'nun avukatı da bulunuyor.

Duruşmada Ankara Barosu CMK servisinin, sanıklardan Fetullah Gülen'i savunması için görevlendirdiği avukat Alihan Uncu'nun, Gülen'in avukatlığından çekilmek için yaptığı başvurunun baro tarafından reddedilmesi üzerine İdare Mahkemesine dava açtığı ve Gülen'in avukatlığını sürdürmesinin yürütmesini durdurduğu tutanağa geçirildi.

Sanık Cemal Uşak'ın avukatı Murat Emre Turhan söz alarak müvekkilinin vefat ettiğini söyledi ve müvekkili hakkındaki kamu davasının düşürülmesini istedi.

Mahkeme Başkanı Selfet Giray ise şu aşamada dosyayı ayıramayacaklarını belirtti.

Duruşma, hazır bulunan sanıkların kimlik tespitlerinin ardından iddianamenin özetlenmesiyle devam etti.

Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) elebaşı Fetullah Gülen'in de arasında bulunduğu 73 kişi hakkında "Anayasa'yı ihlale teşebbüs etmek, silahlı terör örgütü kurmak ve yönetmek, hükümeti yıkmaya teşebbüs etmek" suçlarından açılan davanın ilk celsesi sona erdi.

Duruşmada ilk savunmayı istihbarat birimlerinde ve devlet içinde özel yapıyı hazırlayan isim olduğu iddia edilen eski İzmir Milletvekili İlhan İşbilen yaptı. İşbilen'in müdafi avukatlığını ise eski CHP Konya Milletvekili Atilla Kart'ın yapması dikkat çekti. Hayatı boyunca izzet ve onuruyla yaşadığını ifade eden İşbilen, 15 Temmuz darbe girişimini kınadığını söyledi. İşbilen, gençlik yıllarından bu yana şahısların veya kurumların desteğini almadığını öne sürdü. İşbilen'in savunmasında uzun süre hayatını anlatması tartışmalara neden oldu. Müşteki avukatları hayat hikayesini anlatan İşbilen'in savunma yapmadığına dikkat çekerek, hayat hikayesini okuduğunu söyledi. Mahkeme Başkanı Giray, İşbilen'i uyararak Fetullah Gülen ile ilişkilerini anlatmasını istedi. Fetullah Gülen ile ilk tanışmasını anlatan İşbilen, İzmir'deki Kestane Pazarı Kur'an Kursuna gittiğini ve daha sonra kursa müdür olarak atanan Gülen ile bu şekilde tanıştığını söyledi. Genç yaşlarında kendisinin berber olduğunu anlatan İşbilen, Gülen'i de tıraş ettiğini söyledi.

Asya Finans'ın kurucusu olduğu iddia edilen İşbilen, bunun yalan ve iftira olduğunu savundu.

Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmanın öğleden sonraki bölümünde, iddianamede "siyasi işlerden sorumlu imam olarak görev yaptığı" ve "FETÖ'nün İstişare Heyeti Üyesi" olduğu kaydedilen tutuklu sanık eski Milletvekili İlhan İşbilen savunmasını yaptı.

İşbilen'in avukatlığını, eski CHP Konya Milletvekili Atilla Kart'ın yaptığı duruşmada, şikayetçi tüzel kişilikler olan Başbakanlık, Hazine ve Maliye Bakanlığının avukatları da hazır bulundu.

İşbilen, hayatının insanlığa hizmet, hukukun üstünlüğü, demokrasiye bağlılıkla geçtiğini belirterek, "Bunları ortadan kaldırmaya yönelik her türlü menfur teşebbüsü kınıyorum. Bilhassa 15 Temmuz kalkışmasını da bu kapsamda düşünüyorum. Şehitlerimize rahmet, ailelerine sabır diliyorum." dedi.

Hayatı boyunca izzet ve onuruyla şahısların ve kurumların desteğine ihtiyaç duymadan mütevazi şekilde yaşadığını anlatan İşbilen, iddianamede şahsına gayri vaki beyan, isnat, bühtan, iftiralarda bulunulduğunu öne sürdü.

İşbilen, savunmasında doğumundan itibaren yaşam öyküsünü, kimi zaman detaylandırarak anlattı. Edirne'de doğduğunu, 11-12 yaşında İzmir'e gittiğini, berberlik yapmaya başladığını, Fetullah Gülen'i de o yıllarda tanıdığını belirten İşbilen, şöyle devam etti:

"Şimdi ayını hatırlamıyorum ama Yaşar Tunagür Hoca'nın yerine gelen insanın toplantılarında talebelerin kılık kıyafet ve tıraşları konuşulurken, benim konumum gündeme gelmiş. Bu görüşmelerimden sonra yönetim beni derneğe çağırdı. Gittiğimde ismini ve şahsını ilk defa orada tanıştırılmamda öğrendiğim kişi, Yaşar Hoca'nın yerine İzmir vaizi ve kursa idareci olan Fetullah Gülenmiş. Bu tanışmamızdan önce hiç ismini duymamış, kendisini de görmemiştim. Bundan sonraki aylarda Yaşar Hoca gibi yöneticiler kendileri için tıraş olmak üzere çağırdıklarında Fetullah Gülen'i de tıraş ediyordum. Sonraki yıllarda İzmir'de yaptığı vaaz ve Türk Ocakları derneklerinde yaptığı sohbet ve konferanslarıyla İzmir ve çevresinde bilinir olmuştu."

Tahliye istedi

Bir süre sonra berberliği bırakarak kamuya geçtiğini, Vakıflar Müdürlüğünde, üniversitelerde memurluk yaptığını ifade eden İşbilen, sonradan ticarete başladığını, iş adamı olduğunu, yatırımlar yaptığını söyledi. "Benim ülke için yaptıklarımı anlamak şöyle dursun, hayal dahi edemediler." diyen İşbilen, Zaman gazetesi ve Samanyolu televizyonunun kuruluş sürecine ve siyasete girişine ilişkin detayları anlattı.

İşbilen, milletvekilliği ve partisinden ayrılma sürecini de aktardıktan sonra iddianameyi eleştirerek, "20 yıldır hiç görmediğim, tanımadığım kişilerin taraflı, kasıtlı, mesnetsiz ifadeleriyle, belgeler ile çürüttüğümüz MASAK raporuyla, bir yıldır, 70 yaşında sağlık problemlerimle beraber AK Parti saflarında hizmet etmiş milletvekili olarak tutuklu bulunuyorum. Ziyaretime gelmek isteyen partili arkadaşlarıma mazeret gösterip engel oldum. İradem dışında gelenlere de çıkışlarında basın açıklaması yapmamaları konusunda ikna ettim. Şu ana kadar en yakın siyasi arkadaşlarımdan hiçbirine tutukluluğumla alakalı arzuhal etmedim, ricada bulunmadım, bunu zül bildim, bugünü bekledim. Yargılama sonucunda tahliyemi istiyorum." ifadelerini kullandı.

Çapraz sorgu

İşbilen, çapraz sorgusunda hayatının akışını samimiyetle anlattığını söyleyerek, "Fetullah Gülen ile ilgim yok ama ben Fetullah Hoca'yı tanıyan, bilen birisiyim." dedi. FETÖ'ye tabi olduğu belirtilen Akyazılı Vakfının yönetimi için vakıftan kendisine teklif geldiğini kaydeden İşbilen, geçmişte Manisa'da vakıf müdürlüğü yaptığını, bu sebeple tanındığını, vakıf büyüyüp, gelişince "kariyerinden ötürü" kendisine teklifte bulunulduğunu anlattı.

FETÖ'nün tayin heyetinde ya da istişare kurulunda yer alıp almadığı sorusuna İşbilen, "Böyle bir tayin heyetinde varsam kimleri tayin etmişim?" diye yanıtladı.

"Görev yaptığınız Samanyolu kanalının ve Zaman gazetesinin Fetullah Gülen ile alakası yok mu?" sorusunu İşbilen, "Bunların yönetim kurullarını da mütevelli heyetini de biliyorum. Fetullah Hoca'nın oraların yönetiminde olduğunu, görev aldığını hiç görmedim." diye cevapladı.

"Gülen'in rızası olmadan bunların başına gelinebilir mi?" sorusuna, "Ben oldum işte." karşılığını veren İşbilen, buralarda görev aldığında sahiplerinin "hizmet hareketi"nden olduğunu bilmediğini öne sürdü.

Aleyhindeki tanık ifadelerinin doğru olmadığını savunan İşbilen, "Nerelerde, ne görev yaptığımı açıklıyorum. Hayat çizgim içerisinde hiçbir boşluk yok. Böyle bir durumumuz olsaydı Cumhurbaşkanımız Tayyip Bey, benim gibi bir insanı partilerine alıp, kirletmek isterler miydi?" dedi.

Işık evlerinde kalmadığını, himmet vermediğini öne süren İşbilen, sanıklardan bazılarını tanıdığını bildirdi.

"Papa'yı ziyarete ne maksatla gittiniz?" sorusuna ise İşbilen şu yanıtı verdi:

"Basın mensubuyum. Moroviç ve diğerleri sık sık İstanbul'da iftar yemekleri veriyordu. Dinler arası diyalog süreci vardı. Dini cemaatler buna çok şeydiler. Ben de medyacı olarak buna davet ediliyordum. Moroviç vasıtasıyla beni heyete yazmışlar. Onun aracılığıyla gittim. Havaalanında bizi Türkiye'nin Vatikan Büyükelçisi karşıladı. Sadece haber yaptık."

Mahkeme Başkanı Selfet Giray'ın, "Vatikan protokol kuralları katı bir yer. Devlet başkanlarına bile 3 ayda randevu veriyorlar." demesi üzerine İşbilen, "Bunun medyada yansıması için çağırmalarından başka bir şey olduğunu zannetmiyorum. Niye beni seçtiklerini bilmiyorum. Onlara sormak lazım." karşılığını verdi.

"Bediüzzaman'ın eserlerini hapishanede dahi okuyorum." ifadesini kullanan İşbilen, FETÖ elebaşı Fetullah Gülen'i tıraş ettiği dönemde de sonrasında da gördüğünü ancak "devlete sızılması"na ilişkin bir sözünü duymadığını kaydetti ve "Milletvekilliğim sırasında dahi kimseyi ne işe aldım ne koydum ne telefon açtım. Ben, partim 'Parmak bas' dedi, bastım, 'El kaldır' dedi, kaldırdım. Böyle bir insandım." ifadelerini kullandı.

İşbilen, "17-25 Aralık'ı kimin yaptığı"na yönelik soru üzerine, "Hiç kimsenin yaptığını düşünmüyorum. Böyle bir kanaatim yok." dedi.

Başbakanlığın avukatı Samir Altunkaynak'ın, AK Parti'den istifa ettiğinde "Parti ile Gülen arasında aracı olabilirim." ve "Gülen'i 50 yıldır tanırım." dediğini hatırlatarak, buna ilişkin soru yönelttiği İşbilen, "50 senedir tanıyorum dediğim, 50 senedir sahnede... Böyle bir insanı tanıyorum." ifadelerini kullandı.

Aynı avukatın, "2011 seçimleri için Pensilvanya'dan AK Parti'ye 3-4 kişilik bir milletvekili listesi verildiği söyleniyor. Bu listede siz var mıydınız? Kimler var?" sorusuna İşbilen, "Bana 'Sizin vekil olmanızı istiyorlar' diye Başbakanımızın emri olarak iletildi. Sayın Başbakanımız, birisi 'Şunu al' dediğinde alacak bir insan mı?" diye konuştu.

"Gülen'i tıraş etmiştim"

İşbilen, "Fetullah Gülen ile tanışıklığınız, samimiyetiniz nedir?" sorusu üzerine İzmir'de berber dükkanı işlettiği dönemde Gülen'i tıraş ettiğini belirterek, "Tıraş ediyorsunuz? Tıraş etiğiniz insanla vaaz veren insanla şey yapmıyor musunuz?" dedi.

Terör örgütü mensuplarının kod adları kullandıkları hatırlatılıp kendisinin de kod adı kullanıp kullanmadığı sorulan İşbilen, "Benim İlhan İşbilen'den başka hiçbir ismim yok. Benim böyle bir şeye ihtiyacım yok. Neden takma isim kullanacağım ki?" şeklinde konuştu.

FETÖ elebaşı Gülen'in mesihlik, mehdilik iddiasının sorulduğu İşbilen, bir iki kitabı hariç kitaplarını okumadığını belirterek, "Ne vaazlarında, ne kitaplarında, ne diğer... Hiçbir kitabında, vaazında bunu ima eden böyle bir şeyini duymadım. 'Böyledir' deyip de insanların günahını almak istemem." görüşünü paylaştı.

17-25 Aralık sürecine ilişkin sorular yöneltilen İşbilen, o dönemde milletvekili olduğunu, İçişleri Komisyonunda bulunduğunu söyledi. İşbilen, bu süreci yürüten polislerle teması bulunduğu iddiasını ise yalanladı. İşbilen, ayrıca Avukat Metin İşeri'yi tanımadığını, telefonla görüşmediğini anlattı.

"Azerbaycan imamlığı yaptığınız?" sorusuna karşılık İşbilen, Azerbaycan'da bulunduğu dönemde Zaman Gazetesi ve Samanyolu Televizyonu için çalışmalar yaptığını ancak bu dönemde Azerbaycan'da okul açılmadığını bildirdi.

İşbilen, müşteki Önder Gökçekaya'nın sorusu üzerine Deniz Baykal ile kaset olayına ilişkin herhangi bir görüşme yapmadığını söyledi.

Müşteki Ahmet Tatar'ın, berberlikle başladığı iş yaşamında Bank Asya'daki yüzde 6,5'luk hissesi, armatörlük ve milletvekilliğine varan süreci hatırlatıp, "Bunun içinde cemaatin bir lirası dahi yok muydu?" sorusu üzerine İşbilen, "Eşim EVYAP Holding'in hissedarları. Tırnaklarımla kazıyarak geldiğimi söyledim. Birdenbire tersaneci olmadım. Tuzla gibi yerlerde 6-7 sene…" diye konuştu.

Savcı İsmail Şafak'ın, milletvekilliğinden istifa ettiği süreçte AK Parti ile Gülen arasında aracı olabileceği yönündeki açıklamasını hatırlatıp, bunun nasıl mümkün olacağını sorması üzerine İşbilen, parti içinde bu yönde bir talep bulunduğunu öne sürdü.

Şafak'ın, "Cemaatle hiçbir bağınız olmadığı yönünde bir savunmanız oldu. Ülkede darbe oluyor, siz sanki Gülen cemaati yokmuş gibi davranıyorsunuz." demesi üzerine İşbilen, "Benimle alakalı biri şahitlik yaptı mı? Benimle alakalı bir şey varsa bana onu sorun. Elbette bunları görüyorum, kalbimde, aklımda, zihnimde var." diye konuştu.

Mahkeme Başkanı Giray, İşbilen'e "Fetullah Gülen ismi savunmada bir kere geçti. Kestane Pazarı'nda Kur'an kursu müdürlüğü yaptıktan sonra oraya devam ettiniz mi" diye sordu. İşbilen, Gülen'i sadece tıraş ettiğini ve onunla başka bir bağının olmadığını iddia etti. İşbilen, cemaatin çekirdek isimlerinden olduğu iddialarını yalanlayarak, cemaat ile hiçbir bağının olmadığını öne sürdü. İşbilen, cemaat için ev temin ettiği iddialarını da yalanladı. Giray'ın, Kestane Pazarı'nda 14 kişilik çekirdek grubun 'hizmet hareketi'ni kurduğu iddialarını sorması üzerine İşbilen, "Böyle bir şeyin içerisinde olmadım. 14 kişilik grubu ben burada duyuyorum. Benim FETÖ ile bir ilişkim yok" dedi.

17-25 Aralık soruşturması sonrası istifa eden milletvekillerinin arasında yer aldığının hatırlatılması üzerine İşbilen, "Ben milletvekilliğine girerken de çıkarken de hepsini kendi irademle yaptım. Kimsenin talimatıyla istifa etmedim" yanıtını verdi.

Duruşmanın Savcısı Serdar Coşkun, İşbilen'e FETÖ'nün 15 Temmuz darbe girişimini sordu. Coşkun'un "15 Temmuz'da sen hapisteydin. 15 Temmuz'un olacağını biliyor muydun" sorusu üzerine İşbilen, 15 Temmuz darbe girişimi hakkında bir bilgisinin olmadığını ve böyle bir şeyin içinde olmayacağını öne sürdü.

Duruşmaya yarın devam edilecek

Mahkeme Başkanı Selfet Giray, duruşmaya yarın saat 10.00'da devam edileceğini duyurdu.

İddianamenin İlhan İşbilen ile ilgili kısmının sonuç bölümünde, "Fetullahçı Terör Örgütü içerisinde siyasi işlerden sorumlu imam olarak faaliyet yürüttüğü, 24. Dönem İzmir AK Parti Milletvekili olduğu fakat 17-25 Aralık sonrası partisinden istifa ettiği, Fetullah Gülen'in operasyon ekibi içerisinde yer aldığı, FETÖ içerisinde üst düzey sorumlulardan olduğu, Samanyolu TV ve Zaman Gazetesi Genel Müdürü olarak görev yaptığı, çeşitli tarihlerde örgüt mensupları ile aynı otel, konaklama yerlerinde bir araya geldiği, Fetullah Gülen'e yakınlığı ile bilindiği, örgüt içerisinde halen İstişare Heyeti Üyesi olarak faaliyetlerine devam ettiği anlaşılmaktadır." ifadeleri yer alıyor.

23 KASIM 2016 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR

Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) elebaşı Fetullah Gülen'in de arasında bulunduğu 73 kişi hakkında "Anayasa'yı ihlale teşebbüs etmek, silahlı terör örgütü kurmak ve yönetmek, hükümeti yıkmaya teşebbüs etmek" suçlarından açılan davanın tutuklu sanıkları Avukat Ali Çelik ve Dilaver Azim, haklarındaki suçlamaları reddederek, tahliye talebinde bulundu.

Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmada hazır bulunanların tutanağa geçirilmesi, sanık, mağdur ve müştekilerin kimlik tespitlerinin tamamlanmasının ardından Mahkeme Başkanı Selfet Giray iddianameyi özetlemeye başladı.

İlerleyen dakikalarda İstanbul'da tutuklu bulunan sanık Hidayet Karaca da telekonferans sistemiyle duruşma salonuna bağlandı.

Mahkeme Başkanı Giray'ın yaklaşık 600 sayfalık iddianameyi özetlemeye başlamasından bir süre sonra Karaca, "Sayın Başkan, ara vermeyecek misiniz? Rahatsızlığım da var." dedi.

Bunun üzerine, intihar eden Yarbay Ali Tatar'ın müşteki sıralarında bulunan kız kardeşi Hürriyet Ünver ayağa kalkarak, "Bekle, bekle. Dayanamadın mı?" diye bağırmaya başladı.

Mahkeme Başkanı Giray, müdahale etmemesi yönündeki uyarısına rağmen tepkisini sürdüren Ünver'in salondan çıkartılmasını istedi.

Salondaki bazı başka müştekiler tarafından salon dışına doğru götürülen Ünver, tutuklu sanıkların önünden geçerken, "Katiller... Beklemek zoruna mı gitti? Ben 7 yıldır bekliyorum." diye bağırdı.

Sanıklara boynundaki kırmızı atkıyı göstererek, "Bunu sizin için taktım. Ali'nin katilisiniz, bekleyemiyorsunuz ha" diyen Ünver, salondan çıkarıldı.

Yarbay Tatar, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 2009'daki "Amirallere Suikast" soruşturmasını kapsamında tutuklanmış, üst mahkemeye başvurması üzerine 9 gün cezaevinde kaldıktan sonra serbest bırakılmıştı.

Ancak soruşturmayı yürüten savcı Süleyman Pehlivan'ın itirazıyla hakkında yeniden tutuklama kararı çıkarılan Tatar, cezaevine götürülmeden önce evinin banyosunda intihar etmişti.

Soruşturmayı yürüten savcı Pehlivan 2011'de Yargıtay üyeliğine seçilmişti. FETÖ'nün darbe girişimi sonrası HSYK tarafından açığa alınan Pehlivan, Ankara'da tutuklanmıştı.

Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmada dün savunmasını tamamlayan İşbilen'in çapraz sorgusuna devam edildi.

İşbilen, müştekilerden Önder Gökçekaya'nın "Fetullah Gülen'in terör örgütü yöneticisi olduğunu kabul ediyor musunuz?" sorusu üzerine, "Hayır efendim, böyle bir şeyi kabul etmiyorum." dedi.

Mahkeme Başkanı Selfet Giray, ABD'de Gülen'i ziyaret etmesinin amacını sorması üzerine İşbilen, "Sanırım TBMM'nin büyük ekseriyeti oradan geçti. Öyle bir amacımız yok." ifadelerini kullandı.

Giray, "İfadenizde Fetullah Gülen'in devlet içerisinde alternatif devlet olmasına müsaade etmeyeceği yargısında bulunuyorsunuz." hatırlatması üzerine İşbilen, o günlerde edindiği intibanın bu şekilde olduğunu söyledi ve "Kasetleri ve vaazları, bunlar her yerde var, dinlediklerim içinde böyle bir şeyle karşılaşmadım." diye konuştu.

Giray'ın, "Fetullah Gülen'in yurt içinde ve dışında sevenleri vardır. Cemaati sevenlerden oluşur. Ben de Gülen'i severim. Çünkü bana herhangi bir zararı olmamıştır" dediğini hatırlatması üzerine İşbilen, "Sohbetlerinden, vaazlarından, konferanslarından sonra kendisine büyük bir ilginin olduğunu zaman içinde gördüm" dedi.

Mahkeme Başkanı Giray, dünkü ifadesinde Yaşar Tunagür'den bahsettiğini hatırlatarak İşbilen'e, "Tunagür'ün Gülen'i o dönemin (1960'lar) MİT Müsteşarı ve iş adamlarıyla tanıştırdığı açıklamaları var. Tunagür ve Gülen ilişkisini biliyor musunuz?" sorusunu yöneltti.

İşbilen, "Bilmiyorum ama duydum. Edirne'de beraber çalışmışlar. O ilişkilerinden kaynaklanan sebeple (Gülen) İzmir'e getirilmiş olabilir. Ama diğerlerini duymadım." dedi.

Yazar Nurettin Veren'in, kendisinin Altunizade'deki FEM dershanesinde kaldığı odada böcek' bulunduğu" yönündeki ifadesinin hatırlatılması üzerine İşbilen, "Sanırım Nurettin Bey yanlış anlamış. O yıllarda Moskova'da kalıyordum. Güvenlik kameraları bugünkü gibi yaygın değildi. Misafirlerin kaldığı yerdeki güvenlik kameraları dikkatimi çekmiş. Yoksa böcek bulmadım." ifadelerini kullandı.

Cumhuriyet Savcısı İsmail Şafak da iddianamede "FETÖ'nün İstişare Heyeti Üyesi" olduğunun belirtildiğine dikkat çekerek İşbilen'e, "Kumpas davalarında görev alan emniyet görevlileri, hakim ve savcılar atanırken istişare heyetinde mi karar alınıyordu yoksa Fetullah Gülen tek başına mı karar veriyordu?" sorusunu yöneltti.

İşbilen, bu soruya, "Ben böyle bir istişare heyetinde yokum. Hiçbir yerde değilim. Dün savunmama başlarken de 15 Temmuz olayını hiç tasvip etmediğimi, edemeyeceğimi ifade eder cümle kurdum." yanıtını verdi.

Savcının, "15 Temmuz'u kimler yaptı?" sorusu üzerine ise İşbilen, "Hiç böyle bir şeyden haberim yok. Ancak medyadan, Sayın Cumhurbaşkanımızdan, diğer şeylerden duyuyorum." dedi.

Müşteki avukatlarının sorusu üzerine İşbilen, Fetullah Gülen'den emir ve talimat almadığını, TUSKON ile Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı üyesi olmadığını ancak TUSKON'un etkinlikleri ile Abant Toplantıları'na katıldığını kaydetti.

Avukatı Kart, tahliye talebinde bulundu

İşbilen'in avukatı Atilla Kart da 15 Temmuz darbe girişimiyle Türkiye'nin felaketin ve iç savaşın eşiğine geldiğini, girişimin yalnızca Türkiye Cumhuriyeti'nin parlamenter sistemini, Cumhurbaşkanını ve anayasal kurumlarını değil, milli kimliğini hedef aldığını ifade etti. Girişimin dış dinamikleri de olduğunu söyleyen Kart, "Buna karışanları ivedi olarak yargılayalım, ibretialem için en ağır cezayı verelim ama kapsamı belirsiz örgüt soruşturmalarıyla darbe girişiminde bulunanların yargılamalarının beraber yapılmak istenmesi doğru değil." dedi.

Müvekkilinin bütün faaliyetlerinin aleni, yasal ve meşru zeminlerde geçtiğini savunan Kart, "20 yıl önceki suç kastını, bugün üzerinden değerlendiremeyiz. Cemaate sempati duymak suç değildir. Hayır yapmak, faaliyet göstermek suç olamaz. O ilişkiler içinde paralel devlet yapılanmasıyla, ideolojiyle ayrım yapıyorsanız, görev ve yetkinizi ona göre kullanıyorsanız, o suçtur." diye konuştu.

Müvekkilinin silahlı terör örgünü yöneticiliğinin söz konusu olamayacağını öne süren Kart, "Müvekkilime 17 Aralık 2013'ten öncesi için suç isnat edilemiyor. Sonrası için de suçlamalar gerçek dışı. Kaçma şüphesi dayanaksız. Deliller toplandı, tahliyesini istiyoruz." ifadelerini kullandı.

Duruşmaya daha sonra öğle arası verildi.

Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmanın öğleden sonraki bölümünde önce, sanıklardan, iddianamede FETÖ'nün suçtan elde edilen gelirlerini yönlendirip yönettiği, gayrimeşru işler yapan iş adamlarından yapı için para topladığı öne sürülen Dilaver Azim savunmasını yaptı.

Savunmasına 15 Temmuz'daki darbe girişimini kınayarak başlayan Azim, Özbek asıllı olduğunu, Türkiye'ye 1989'da geldiğini, 2,5-3 yıl kadar "Süleyman Efendi yurtlarında" kaldıktan sonra çalışma hayatına başladığını anlattı.

Özbek asıllı olduğu için Türkçe konuşmakta zorlanacağını söyleyen Azim, konuşmasına 15 Temmuz darbe girişimini lanetleyerek başladı. FETÖ ile hiçbir bağının olmadığını iddia eden Azim, tefecilik yaptığı iddia edilen Orhan Eraslan isimli şahsın kendisine kumpas kurduğunu savundu. 2012 yılında tefecilere dava açtığını anlatan Azim, tefecilerin ceza aldığını, bu nedenle kendisine kin besleyerek "FETÖ'cü" iftirasını attıklarını ve hakkında dava açıldığını öne sürdü. Kendisinin milliyetçi biri olduğunu belirten Azim, "2008 yılında hapis yattım. FETÖ'cü olsam hapis yatar mıyım? Bunlarla aynı yerde durmaktan hicap duyuyorum" dedi.

"Bu adamlarla beni aynı yerde yargılayacağınıza idam etseniz daha iyi"

İş adamlarından himmet adı altında para topladığı iddialarını da yalanlayan Azim, "Benim böyle alçaklarla işim olmaz. 20 yıldan beridir küfrettiğim örgütten yargılanıyorum. Bunlarla aynı yerde kalmak istemiyorum. Suçsuzum ve bu örgütle bağımın olduğunu reddediyorum. 20 yıldır ben bunlara deccal diyorum. Türkiye'de herkes buna 'hizmet hareketi' derken ben bunlara 'PKK'dan daha tehlikeli bir örgüt' diyordum. 11 aydan beri kafa yoruyorum. Bu adamlarla beni aynı yerde yargılayacağınıza idam etseniz daha iyi" diye konuştu.

Hakkındaki suçlamaları reddeden Azim, "FETÖ örgütüyle yakından uzaktan ilgim yok" dedi.

Azim, 2012'de iş yerini basan, kendisinden zorla senet alan tefecileri savcılığa şikayet ettiğini anlatarak, 4-5 ay cezaevinde kalan bu kişilerin, çıkınca kendisi hakkında "FETÖ'cü olduğu ve kendilerine kumpas kurduğu" ihbarında bulunduklarını öne sürdü.

Azim, şunları söyledi:

"Benim suçum devlete güvenerek, savcıya şikayette bulunmak. Ben tefeci mağduruyum. Bu ortamda diğer sanıklarla bulunmaktan hicap duyuyorum. Ben vatanını milletini seven bir Türk milliyetçisiyim. Ben FETÖ'cü olsam cezaevine atarlar mı? 2008'de 3 ay cezaevinde yattım. Telefonda konuşurken güvenlik güçlerine haddimi aşarak hakaret etmişim. 20 yıldan beri bunlara 'Deccal' diyen insanım. Benim memleketim Özbekistan'da bunlar barınamamış. Ben bunlarla aynı ortamda kalmak istemiyorum. Suçsuzum. Bu örgütü reddediyorum. Nasıl bu örgütün üyesi olabilirim?"

"Birilerine MİT'te çalıştığını söylediği, iş yerine Fetullahçı kişilerin gelip gittiği" iddiaları sorulan Azim, "Asla" karşılığını verdi.

Sanıklardan "Kozanlı Ömer" lakaplı Osman Hilmi Özdil'i tanımadığını ifade eden Azim, "Türkiye'de herkes bunlarla ortak iken, herkes 'hizmet hareketi' derken, ben 'PKK'dan tehlikeli örgüt' demişim. Türkiye'nin en önemli davasına benim gibi biri sokulur mu? 11 aydan beri kafayı yiyorum. Beni idam etseniz daha iyi. Ben bu arkadaşların da hiçbirini tanımıyorum. Cezaevi sürecinde, kısmet varmış, tanıştık." diye konuştu.

Azim'in müdafi avukatı Şahin Helvacı'da konuşmasına FETÖ'nün 15 Temmuz'daki hain darbe girişimini kınayarak başladı. Tefecilik yaptığı iddia edilen Eraslan'ın Azim'e olan husumetinden dolayı müvekkiline oyun kurduğunu savunan Helvacı, Azim'in davaya bu nedenle müdahil olduğunu savundu. Helvacı, Azim'in milliyetçi bir insan olduğunu ve FETÖ terör örgütüyle hiçbir ilişkisinin olmadığını öne sürdü.

Azim'in avukatı Şahin Helvacı, tefecilik yapan O.E. liderliğindeki suç örgütüyle arasındaki ihtilaf nedeniyle müvekkiline kumpas kurulduğunu ve sonucunda da davanın içinde yer aldığını öne sürdü. Helvacı, müvekkilinin dosyasının ayrılmasını ve tahliyesine karar verilmesini istedi.

Tutuklu sanıklardan Ali Çelik, Azim'in avukatlığını yaptığını belirterek, "Benim bu örgütle bağlantım var mı?" diye sordu.

Azim, soruya, "Kendisini sadece avukat olarak tanıyorum, onun dışında bilmiyorum" karşılığını verdi.

Müştekilerden emekli Emniyet Müdürü Emin Arslan'ın sorusu üzerine Azim, Bank Asya'da hesabı bulunmadığını, bu bankayla çalışmadığını belirtti.

Sanıklardan İlhan İşbilen'in avukatı Atilla Kart söz alarak, "Sanık, FETÖ örgütüne yönelik ağır ifadeler kullandı, buna bir şey demiyorum. Ama müvekkilimi de kast edercesine buradakileri mahkum eden ifadeler kullanmasını bunu kabul etmiyoruz" dedi.

Sanık Ali Çelik de "Beni de kastettiyse şiddetle reddediyorum" derken, Azim, "Genel olarak söylüyorum. Örgüt olarak söylüyorum. Herkes 50-60 sene arkadaşlık yapmış. Ben mi arkadaşlık yapmışım?" ifadesini kullandı.

Sanıklardan Alaeddin Kaya da söz alarak, Azim'in "mahkemeyi yönetircesine mütalaa verdiğini" savundu ve "Ben de oturmaktan şeref duymuyorum, nefret ediyorum hatta" dedi.

Azim'in diğer avukatı Fethi Ahmet Alparslan da dosyanın müvekkili yönünden dosyanın ayrılmasını istedi, müvekkilinin "paralelin oyun ve kumpasıyla tutuklandığını" iddia etti.

Sanık Çelik'in savunması

Azim'in avukatlarının ardından iddianamede "FETÖ içerisinde sözde İstanbul adliye imamı olduğu, adliye ile polis arasındaki bağlantıyı sağladığı, örgüt adına Alevi vatandaşlardan sorumlu imam olarak faaliyet gösteren Süleyman Uysal'ın yardımcılığını yaptığı" öne sürülen tutuklu sanık Ali Çelik, savunmasına başladı.

Çelik, aynı ad ve soyadı taşıdığı sanık iş adamı Ali Çelik ile karıştırıldığını, kendisinin 1972 doğumlu olduğunu ve avukatlık yaptığını söyledi.

Emniyetin avukatlığını yaptığı dönemde, zaman zaman Metris Cezaevi'ne gittiğini belirten Çelik, "2004'te cezaevindeki görevliler, bana, bir polisin tutuklu olduğunu, avukat aradığını, ona avukatlığını yapıp yapamayacağımı sordular. Kabul ettim, dosyanın içeriğini anlattı. Bu kişinin Hulusi Cemil Altınlı olduğunu öğrendim." dedi.

Savunmasını üstlendiği Altınlı'nın bir süre sonra tahliye edildiğini anlatan Çelik, sonrasında Altınlı'nın kendisinden göreve dönmesiyle ilgili açılacak davada da avukatlık yapmasını istediğini aktardı. Bu talebi, emniyetin de avukatlığını yaptığı için kabul etmediğini anlatan Çelik, "Ankara'da bir avukat tutmasını söyledim. İdari hukuk işlerine bakan bayan bir avukat bulmuştu. Birkaç ay sonra ofisime geldi, çok sinirliydi, 'Hayatım bitti. Sana söylediğim gün davayı açsaydın başıma bu iş gelmeyecekti. Avukat 60 günlük süreyi kaçırmış, davayı açmamış. Sen görürsün, bunun hesabını senden soracağım.' dedi. Benimle ilgili yürütülen soruşturmanın tamamı Hulusi Cemal Altınlı'dan kaynaklanıyor." diye konuştu.

Eski Cumhuriyet Savcısı Zekeriya Öz'ü tanımadığını savunan Çelik, emniyet imam yardımcısı olduğu yönündeki iddiaları kabul etmediğini söyledi.

Çelik, 17-25 Aralık'tan sonra, FETÖ'ye yönelik yürütülen soruşturmalarda, hiçbir emniyet görevlisinin avukatlığını üstlenmediğini anlatarak, 17-25 Aralık'tan sonra emniyetin çalıştığı bütün avukatlarla sözleşmeyi feshettiğini kaydetti. Çelik, sonrasında, dönemin İçişleri Bakanının da "olur"u ile ellerinde kalan dosyaları sonlandırmak için emniyetle anlaşmaya vardığını anlattı.

"Ben 1972 doğumluyum, örgüt 1965'te kurulmuş. Ben nasıl oluyorum da örgüt kurucusu ve yöneticisi oluyorum? Adalete sığınmaktan başka nasıl bir yol izleyebilirim?" diye soran Çelik, tahliyesini istedi.

Müşteki Emin Arslan'ın, "Hulusi Cemil Altınlı emniyetin bir imamıydı ve emniyet içindeki örgütlenmelerin ortaya çıkma sürecinde tutuklanan biriydi. Bu kişinin avukatlığını örgütün talimatıyla mı yaptınız, yoksa size Osman Karakuş mu emir verdi?" sorusuna Çelik, "Ben, Altınlı'nın avukatlığını 2004'te tesadüfen aldım. Altınlı tek bir soruşturmadan tutuklanmıyor, yine örgütlü başka soruşturmalardan tutuklanmış. Hulusi Cemil'in cemaat mensubu olduğuna dair kesinlikle bilgim yok." yanıtını verdi.

Sanık avukatı Mehmet Sena Kapu da davanın diğer sanıklarını kastederek, "Büyük başların hepsinin ABD ya da Avrupa'da olduğunu" ifade etti ve "Onlar yakalanmadan, ben buradan sağlıklı bir karar çıkacağına inanmıyorum. Bu nedenle müvekkilimin tahliyesini istiyorum." ifadesini kullandı.

Duruşmaya daha sonra bir süre ara verildi.

Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) elebaşı Fetullah Gülen'in de arasında bulunduğu 73 kişi hakkında "Anayasayı ihlale teşebbüs etmek, silahlı terör örgütü kurmak ve yönetmek, hükümeti yıkmaya teşebbüs etmek" suçlarından açılan davanın ikinci celsesi sona erdi.

Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmada, tutuklu sanıklardan Alaeddin Kaya savunma yaptı.

Cemaatin yönettiği bir Türkiye'de yaşamak istemeyeceğini ifade eden Kaya, "Cemaat kendisini yönetsin, başka işlere karışmasın" diye düşündüğünü söyledi.

Fener Rum Patriği Bartholomeos ile görüşmesinde Fetullah Gülen'in yanında bulunduğunu, Papa 2. John Paul ile de farklı bir zamanda görüşmesinin olduğunu belirten Kaya, bunların iddianamede kendisine isnat edilen suç tarihinden önce gerçekleştiğini kaydetti.

Eski Zaman gazetesi yazarı Hüseyin Gülerce'nin kendisini zan altında bırakan açıklamalar yaptığını ileri süren Kaya, Nurettin Veren ve Gülerce gibi isimlerin cemaatten para aldığını, kendisinin bağımsız bir insan olduğunu savundu.

Kendisiyle ilgili "Üst düzey subaylarla görüştüğü" iddialarının ortaya atıldığını hatırlatan Kaya, geçmişte gazetesinin akreditasyon sorununu çözmek için emekli Orgeneral Çevik Bir ile görüştüğünü anlattı.

Gülen'in de içinde bulunduğu bazı toplantılara ev sahiplerinin isteği üzerine katıldığını ifade eden Kaya, "Fetullah Gülen devletin vaiziydi tanıdığımda. Kimse ilgilenmemiş, o da konuşmaya başlamış, konuşuyor ve göz yaşlarıyla dinliyorsunuz. O gün gözyaşlarıyla dinleyen adama diyorsunuz ki 'Sen 15 Temmuz'u niye göremedin?' Mümkün değil, bunu sorma hakkınız da yok. Ben göremedim açıkçası, bu kadar akıllı zannederdim kendimi. Ben ne Cumhurbaşkanından ne Başbakandan ne MİT Müsteşarından daha akıllı değilim. Onlar niye göremediler? Göremediler." dedi.

"Terör örgütüne mahkeme karar verecek"

Kaya, Gülen'in iç yüzünü gördükçe rahatsız olmaya başladığını belirterek, KPSS'de soruların çalınması, casusluk, kaset tezgahı, Balyoz ve Ergenekon tezgahlarını bilmesi durumunda bunları kabul etmeyeceğini söyledi.

Gülen'in bir terör örgütü olup olmadığını mahkemenin kararının belirleyeceğini kaydeden Kaya, bu yapıyla parasal hiçbir ilişkisinin olmadığını, vaaz dinlemek için çeşitli sohbetlerde bulunduğunu savundu. Kaya, Gülen'in görünen yüzü dışında hiçbir bilgiye sahip olmadığını ifade etti.

FETÖ yapılanmasını en iyi bildiğini iddia eden kişilerin bile yapıyı çözemediğini belirten Kaya, "Bu işe bel bağlayan kişiler sadece vaazı, namazı gördüler. KPSS'de soru sızdırılmasını bilmezler. Onlar kul hakkına bakarlar. Ben başka bir şey duymuşsam Allah da adalet de bana cezamı verecektir." dedi. Kaya, şöyle konuştu:

"Benim gözümde Gülen kim? 'Sonsuz Nur' kitabı hariç hiçbir kitabını okumadım. Vaazlarda ise aksine ağlayarak dinliyordum. Sohbetleri daha bir hoşuma gidiyordu. Enteresandır ki o sohbetleri televizyondan izlerken de hiç etkilenmiyordum. Sayın Gülen'i insan tasviri dışında düşünmemişimdir. Onu farklı şekilde görenler olabilir. Daha farklı görürsem Allah beni kahreder."

Duruşma yarına ertelendi

Kaya, FETÖ'nün 15 Temmuz darbe girişimine ilişkin ise "Ülkem tarihinde görülmemiş bir kalleşlik yaşanmış, içim kan ağlıyor. Ülkemde daha önce darbe olduğunda başbakan asılmış ama bu sefer milyonlar dışarıda, bundan gurur duydum. Sayın Cumhurbaşkanının basireti olmasa mahvolmuştuk. Darbeyi kimin yaptığı konusunda bilgim yok." ifadelerini kullandı.

Mahkeme Başkanı Selfet Giray'ın "FETÖ'nün haberleşmede kullandığı ByLock uygulamasını kullandınız mı?" sorusuna, Kaya, "Benim adıma kayıtlı telefonda ByLock yok ama programı kullandım. Kimin telefonunda kullandığımı bilmiyorum, çocuklarım ya da torunlarım programı indirmiş olabilir. Bu programla çocuklarımla iş amaçlı yazıştım. Programı herkes indirebiliyor. Bıçak adam da öldürür ekmek de keser. ByLock'u herkes alabiliyor. Kimi dua gönderiyor, kimi başka şey gönderiyordur bilemem." yanıtını verdi.

Kaya'nın savunmasının ardından Mahkeme Başkanı Giray, duruşmaya yarın saat 10.00'da devam edileceğini duyurdu.

24.11.2016 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR

Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY) çatı davası kapsamında, aralarında terör örgütü elebaşı Fetullah Gülen'in de yer aldığı 73 sanık hakkında açılan davanın üçüncü celsesi başladı.

Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmaya, tutuklu sanıklar Dilaver Azim, eski milletvekili İlhan İşbilen, Ali Çelik, Abdülkadir Aksoy, Kazim Avcı ve Alaeddin Kaya katıldı.

Salondaki mağdur ve müştekiler arasında "Amirallere Suikast" soruşturması sırasında ikinci kez gözaltına alınmak istenirken intihar eden Yarbay Ali Tatar'ın ağabeyi Ahmet Tatar da bulundu.

Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY) çatı davası kapsamında, terör örgütü elebaşı Fetullah Gülen'in de arasında yer aldığı 73 sanık hakkında açılan davada, tutuklu sanıklardan, kapatılan Zaman gazetesinin eski İmtiyaz Sahibi Alaeddin Kaya'nın çapraz sorgusu tamamlandı.

Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmanın başında, müşteki avukatlarından Şule Nazlıoğlu Erol söz alarak, tutuklu sanıklardan, Zaman gazetesinin eski imtiyaz sahibi Alaeddin Kaya'nın avukatı Hakan Tunçkol'un, "Balyoz Davası"nda sanık avukatı olduğunu ve müvekkiliyle ilişkisinin sürdüğünü söyledi. Erol, Tunçkol'un bu davada savunmadan çekilmesini isteyerek, "Yarın Balyoz Davası'ndaki müvekkilleri bu davaya müdahil olduğunda Hakan Bey bir orada, bir burada mı olacak?" diye sordu.

Avukat Tunçkol ise müvekkilinin FETÖ ile ilişkisini kestiğini anlatarak, "Ben ceza avukatıyım, hayatımı bu şekilde idame ettiriyorum. Şu anda menfaat çatışması yok. Olduğunda çekilmeyi değerlendiririm." dedi.

Mahkeme heyeti, davaya müdahil olacak kişiler adına sanık avukatı dosyaya katılma dilekçesi ibraz etmediğinden, bu aşamada talebi yerinde görmeyerek reddetti.

Ardından dün savunmasını yapan sanık Kaya'nın çapraz sorgusuna devam edildi.

Cumhuriyet Savcısı İsmail Şafak, "'17 Aralık'ta Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'den telefon geldi, bir gün sonra da Fehmi Koru ile ABD'ye gittik.' dediniz. Fehmi Koru'ya, 'Benim de senle birlikte gitmemi siz mi, yoksa onlar mı teklif etti' diye sormadınız mı?" dedi.

Kaya, Koru ile 30 yıldır tanıştıklarını, o sıralarda uzun zamandır görüşmedikleri için beraber yemek yemeye karar verdiklerini anlatarak, şunları söyledi:

"Restoranda buluştuk. 17 Aralık'ı değerlendirememiştik, daha ne olduğu anlaşılamamıştı. Ertesi günün haberleri çıkmamıştı. Eski hatıralarımızı ya da günün konularını konuşurken, o arada Köşk'ten kendisini aradılar. Halbuki Koru, bana, 25 Aralık'ta Sayın Erdoğan ile birlikte Pakistan'a gideceğini anlatmıştı. Programı buydu. Bana, 'Beni havaalanına bırakır mısın?' dedi, kendisini bıraktım. Program dışı İstanbul'dan Ankara'ya çağrıldı. Kimin tarafından? Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından. O ana kadar niye çağrıldığını o da ben de bilmiyorum. Geç vakitlerde beni aradı, 'Ben yarın Kısıklı'ya gidiyorum.' dedi. Başbakanımızın evinin olduğu yeri kastediyor. 'Sabahleyin onunla görüşeceğim, daha sonra da seninle görüşeceğiz. Zannederim ABD'ye gitmek gerekecek.' dedi. Ne olduğunu söylemedi. Sabahleyin telefonda, Kısıklı'dan çıktığını söyledi, 'Bileti ne zaman alalım? Gelebilecek misin? Gelmeni çok istiyorum.' dedi. Ben de 'Madem çok önem veriyorsun, peki.' dedim. Cumartesiye bilet aldık. Uçakta bana anlattı.

MGK toplantısı olmuş, Cumhurbaşkanı ve Başbakan baş başa vermişler, 'Olaylar iyiye gitmiyor, önlemek lazım. Bu nedenle aklı başında insanların devreye girmesi gerekiyor. Bir şey yapmamız lazım.' Bu amaçla gidildi. Gönderilmek istenenler arasında 4-5 kişi sayıldığı, benim de faydalı olup olamayacağımın tartışıldığı, akabinde de gidip görüşeceğimizi kitabında söylüyor, 'Beddua seansları başlamamıştı.' diyor. Benim oraya girip girmemem konusunda karşı taraftan kendisi izin istedi, 'Katılmasında fayda görüyorum.' dedi. Ben de katıldım ama konuşmadım. Benim ismimin geçmesi, her iki önemli liderin, benim ismimi telaffuz etmesinden kaynaklanıyor. Kimseye sorma şansım yok. Onların tercihleri, kanaatleri."

Savcı Şafak, "Hakkınızdaki 'Büyük abi' olduğunuz, 'Gülen'in yerine geçeceğiniz' iddialarını kabul etmiyorsunuz. Devlet büyüklerinin sizin isminizi telaffuz etmesini yadırgamadınız mı?" sorusu üzerine "Fehmi Koru için niye aynı şeyleri düşünmüyorsunuz?" diyen Kaya'ya, "O, sanık olsaydı, ona da soracaktık." cevabını verdi.

Kaya, ardından, "eli kolu açık bir sürü insan varken bu sorunun kendisine sorulduğunu" söyleyerek, "Ben sadece Fetullah Gülen'e değil, cemaatte birçok isme saygı duymuştum. Kamuoyunda olayların yaşandığı tarih son 1-1,5 sene. Bu soruya Türkiye'de muhatap olacak son kişi benim." dedi.

Savcı Şafak, "Devletin üst düzey yöneticileriyle sürekli görüşen birisiniz. 1999'da bir savcı Fetullah Gülen hakkında iddianame düzenledi, 2008'de beraat etti. 2002'de Necip Hablemitoğlu, suikast sonucu öldü. Bu konuda bir sürü kitap yazdı, bu adamın terör örgütü lideri olduğunu, emniyete, adalete, askeriyeye sızdığını anlattı. Bir savcının özel hayatıyla ilgili kasetler piyasaya sürüldü. Aydın bir insan, aynı zamanda gazetecisiniz. 'Bunlar nedir?' diye içinizde şüphe olmadı mı? Bu insana nasıl inanabildiniz?" diye sordu.

Kaya, soru üzerine şunları dile getirdi:

"Bunu görmem çok geç olmuş olabilir. Beraber yaşadığımız süreçte de tenkitleriyle ortada olan bir insandım. O gün bunları görmüş olsam başka şeyler yapardım. Gülerce burun buruna yaşadığı halde göremedi. Ben ayda, yılda bir gören bir insanım. Adı geçenlerin hiçbirisi 'Anladık' demiyor ki.... Sonradan sonraya olaylar çıktı. Ben 35 senenin hesabını veriyorum. Nasıl görebilirdim? Siz böyle bir şey düşünseydiniz, ihbarda bulunabilir miydiniz? Hangi savcıya, hangi hakime, hangi polise söyleyecektiniz bunu?"

Kaya, başka soru üzerine, "Ben darbeyi duysaydım, mektup olayını da yaşadıktan sonra tereddüt ederdim çünkü taraflar sizi dinlemiyorsa yapacak bir şey yok ama buna rağmen, yüzde 1 bile ihtimal olsa, bu memleketin çocuklarının ölmemesi için giderdim." ifadelerini kullandı.

"Hangi uzmanlığı dolayısıyla çağırıyor?"

Müştekilerden Ahmet Tatar da "Örgüt yapısını hiç bilmediklerini, hiçbir şeyden haberdar olmadıklarını söylüyor fakat gazeteci Mehmet Ali Birand programa çağırıyor, 'Gülen'den sonra ne olacak?' diye soruyor. Bir başkasını çağırmamış. Hangi uzmanlığı dolayısıyla çağırıyor? Bu örgütün başı, Fetullah'ın en yakınındaki adamlardan bahsediyoruz. Gözyaşları içinde vaaz dinliyorlar, rahlesinin önünde diz çöküp bekliyorlar, ciltlerce kitaplar okuyorlarmış. Fiilen örgütten istifa ettiğini söyledi ama insanların ölüme sürüklendiğinden haberi yok, Balyoz'dan, Ergenekon'dan haberi yok. Yurt dışındaki yakınlarıyla haberleşmek için internetten ByLock indirmiş. Biz de haberleşiyoruz ama başka programlarla. Nerede yaşıyor?" ifadelerini kullandı.

Bu sözler üzerine Kaya, Birand'ın, kendisiyle birlikte 4-5 gazeteciyi daha programına çağırdığını, ByLock'u da Apple Store'dan indirdiğini ifade ederek, "ByLock, belki şerefsizce bir iş için kullanılmıştır, bilmiyorum. Ben böyle bir örgüte üye olmadım. 'Öldürülecekler listesinde ismim olduğu için Balyoz'da müdahil oldum." diye konuştu.

Müşteki avukatlarından Nazlıoğlu Erol'un, "Listeyi siz kendiniz hazırladınız." sözü üzerine Kaya, "Bu, bir ithamdır. İddialarını ispatlayacaklar." dedi.

Erol'un, "Sabahtan beri bütün ifadelerinizi sulandırıyorsunuz." demesi üzerine Mahkeme Başkanı Selfet Giray, tarafları karşılıklı konuşmamaları konusunda uyararak, "Herkes her şeyi söyleyecek, mahkeme neye inanacaksa inanacak." diye konuştu.

Ardından söz alan Erol, Balyoz davasını başından sonuna kadar takip ettiğini anlatarak, "Bir milyon sayfa iftira dosyasını çok iyi bildiğim için söylemleri beni etkiledi." dedi.

"Bu duruma sokmak istemiyorum kendimi"

Müştekilerden Önder Gökçekaya, "Fetullah Gülen'i terör örgütü lideri olarak kabul ediyor mu? Ben ve benim gibi düşünen birçok insan kendilerini vatan haini olarak biliyor. Bu rahatsızlıkla nasıl yaşıyor? Kendilerini öldürmeyi düşünüyor mu?" sorusunu yöneltti.

Kaya buna, "Benim görmem, mahkemenin kanaatini mi değiştirecek? Türkiye'nin kanaatini mi değiştirecek? Gördüklerimin hepsini anlattım. Benim tanıdığım devrede bu adam vaiz, başında müftü var, onun başında Diyanet İşleri Başkanı var, onun başında bakan, memleketin Cumhurbaşkanı var, devletin kurulları var, MGK var. Buna ilişkin kanaatlerimi paylaştım." yanıtını verdi.

Bir müşteki avukatının "Bu örgütün insan öldürebileceğine inanıyor musunuz?" sorusu üzerine ise Kaya, "Ben gördüğüm şeyleri anlattım. Son darbe girişimine ilişkin kanaatimi söyledim. Bu işte adı geçenlerin, itirafçıların beyanlarını söyledim. Bunu takdir edecek sizlersiniz. Benim söylememin kaç paralık değeri var? Yarın gazeteciler, 'Terör örgütü demedi' diyecekler. Ben bu duruma sokmak istemiyorum kendimi. Bunun muhatabı ben değilim. Buna mahkeme karar verecek." dedi.

Kaya'nın avukatı Tunçkol da müvekkilinin örgütten ayrıldığını beyan ettiğini anlattı. Fetullah Gülen'in, yanına aldığı kişilere ilk başta, "Sen köprüyü bombalayacaksın, Meclis'i bombalayacaksın." demediğini ifade eden Tunçkol, "O mankurtlaşmayı zaman içinde yapıyor." diye konuştu.

Müvekkilinin devleti ele geçirme, devlete sızma, darbe kısmında bulunmadığını, darbe girişiminden de önce örgütten istifa ettiğini anlatan Tunçkol, Kaya'nın tahliyesini istedi.

Mahkeme, daha sonra duruşmaya öğle arası verdi.

Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmanın öğleden sonraki bölümünde "örgüt içerisinde aktif faaliyet yürüttüğü ve yapıya müzahir kişilerin tayin işlerinde söz sahibi olduğu, son olarak örgüt içinde 'Türkiye Mütevellisi-Dernek ve Vakıf Görevi'ni sürdürdüğü" kaydedilen, Fetullah Gülen'in halasının oğlu Kazım Avcı savunmasını yaptı.

Sözlerine 15 Temmuz'daki darbe girişimini kınayarak başlayan Avcı, 1996'da Devlet Bakanı danışmanı olarak Başbakanlıkta 3 yıl çalıştığını, 2011'de TBMM Genel Sekreterliğinde müşavir olarak görev yaptığını anlattı.

Memuriyeti boyunca hiçbir ceza almadığını söyleyen Avcı, "Ben bir terörist olamam, terör örgütü üyesi olmadım. Ben terörden A'dan Z'ye nefret etmiş biriyim. Böyle bir yakıştırmayı, böyle bir zannı katiyen kabul etmiyorum." dedi.

"İddianameye göre Gülen ile akraba olduğu için yargılandığını" öne süren Avcı, "Gülen'den hiçbir zaman telkin almadım. Cemaat düşüncesine karşı bir insanım. Mecliste görev yaptığım dönemde cemaatçileri Meclise yerleştirdiğim söyleniyor. 4 çocuğum var, hiçbirini Meclisin önünden dahi geçirmedim." diye konuştu.

Devleti cemaatlerin değil, devlet adamlarının yönetmesi gerektiğini söyleyen Avcı, "Devleti şu cemaate teslim ediyoruz" denilse, isyan edeceğini aktardı.

"Bu cemaat-cemiyet düşüncelerine talebeliğim döneminden beri karşıyım" diyen Avcı, şöyle devam etti:

"Vaazlarına katılmadım. Fetullah mehdi ise benle alakası yok. 3 kez ABD'ye gittim ve her gidişimde 'Burada durmayacaksınız ülkenize döneceksiniz' dedim. Bana aynen, 'Ben senin düşüncelerini biliyorum. Haklısın ama bana müsaade et, şimdi şartlar müsait değil. Memlekete bir zarar gelir diye dönmüyorum.' diyordu. Dinler arası diyalog çalışmalarına da karşıyım. Dinler arası diyalog olmaz. Hristiyan ile Müslüman diyaloğa girebilir ama Müslümanlık ile Hristiyanlığın diyaloğu olmaz."

"Hakikaten bir paralel devlet yapılanması"

Avcı, 17-25 Aralık operasyonlarının ardından soruşturma savcısının adliye önünde bildiri dağıtmasını uygun bulmadığını belirterek, şunları ifade etti:

"Savcıların çıkıp kapıların önlerinde beyanat vermelerini falan katiyen uygun bulmadım. Hiçbir devlet memuru kendisini memuriyetten başka bir yere koymamalı. Bu hakikaten bir paralel devlet yapılanmasıdır. A cemaatinde olan kişiler kendi aralarında toplanıp sohbet edebilirler ama 'Seni bir yere getirelim' falan... Sen kimsin? Bu hakikaten bir paralel devlet yapılanmasıdır. O dönemden sonra Gülen ile görüşmedim. Gittim ama bu meseleleri görüşmedik. 'Bu memleket çok iyi bir yolda değil, yapan yanlış yapıyor' dedim. Kendisi de bana 'Vallahi doğru söylüyorsun, yapılanlar yanlış' dedi."

Avcı, dayısının oğlu Kemalettin Gülen ile Alparslan Arslan'ın aynı sınıfta okuduklarını ancak yurduna, Kaynak Holding bağlantısına ilişkin bilgisi olmadığını aktardı.

Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davanın üçüncü celsesi verilen öğle arasının ardından sanıkların savunmasıyla devam etti. Tutuklu sanıklardan Fetullah Gülen'in halasının oğlu Kazım Avcı, konuşmasına daha önceden savunma yapan diğer bazı sanıkları gibi 15 Temmuz darbe girişimini lanetleyerek başladı. Mehmet Akif Ersoy'dan bir dize okuyan Avcı, "Akif, 'Allah bir daha bu millete İstiklal harbi yaşatmasın' demiştir, ben de Allah bir daha bu millete 15 Temmuz kanlı darbe girişimini göstermesin" diyorum ifadelerini kullandı. 2011 yılından bu yana meclis başkanlığı genel sekreterliğinde müşavir olarak görev yaptığını söyleyen Avcı, tutuklanana kadar bu görevde çalıştığını, tutuklanmasının ardından emekli olduğunu anlattı. 34 yıl devlet memurluğu yaptığını belirten Avcı, memurluğu boyunca adli veya idari bir ceza almadığını ifade etti.

"Teröre yıllarca lanet ettim"

Avcı, kendisinin bir cemaat üyesi, bir terör örgütü mensubu olarak belirtilmesinin kendisine yapılan bir hakaret olduğunu dile getirerek, "Ben bir terörist, bir terör örgütü üyesi olamam. Teröre yıllarca lanet ettim. Böyle bir yakıştırmayı, bana atılmak istenen böyle bir çamuru katiyen kabul etmiyorum. Benim hakkımda gizli tanık olan Çetin Acar, Erzurumlu. Yıllarca cemaate ait okullarda öğretmenlik yapmış, idarecilik yapmış kişidir. 27 gün Erzurum'da hastanede yatmıştım ve onunla orada tanıştım" ifadelerini kullandı.

Avcı, Ankara'ya döndükten sonra Acar'ın yanına geldiğini ve işsiz olduğunu bu nedenle kendisinden iş istediğini anlattı. Hemşehrisi olduğu için Acar'a yardım edip ev tuttuğunu kaydeden Avcı, "Kendi imkanlarımla ona ev tuttum. Cemaatteki yurtdışındaki çalışmalarından dolayı yine aynı cemaatin bir yurdunda göreve başladı. Bana tekrardan geldi 'onlarla anlaşamıyorum, seninle çalışayım' dedi. Bende ona 'bizim dernekte boş oturursun vazifene devam et' dedim. Daha sonrada 'bu birlikteliğimize bir son verelim, sende Ankara'yı öğrendin bir iş bul kendine biz de yardımcı olalım' dedim. Bu konuşmamın ardından bana husumet duymaya başladı. Bana karşı ağır laflar ederek yanımdan ayrıldı. Daha sonra da bir kitap yazdı ve benle alakalı gezdiğim gittiğim yerlerde güya ne söylemişsem not tutmuş" ifadelerini kullandı.

Kimsenin fikirlerinden etkilenecek biri olmadığını savunan Avcı, kendisinin Abdullah Öcalan'ı öldürmek için bir örgüt kurduğunun iddianamede yer aldığını belirterek, "Bu örgütün adı ne, ne zaman kurulmuş, üyeleri kim belli değil. Devlet zaten Öcalan'ın cezasını vermiş, ben de bir Türk vatandaşı olarak devletin vermiş olduğu bu karara saygı göstermişim" diye konuştu.

"Ben cemaat düşüncesine karşıyım"

Fetullah Gülen'le ilgili akrabalığını anlatan Avcı şunları kaydetti:

"Fetullah Gülen, benim dayımın oğlu, ben onun halasının oğluyum. Ne ben karar verdim onunla akraba olmaya, ne de o karar verdi. Onun da, benim de haberim olmadan annem babamla evlenmiş. Gülenle akraba olduğum için burada olduğumu düşünüyorum. Ben hiçbir zaman Gülen'den telkin almadım. Ben Gülen'in açmış olduğu, açtırmış olduğu hiçbir okulda, dershanede, gazetede yöneticilik yapmadım. Ben cemaat düşüncesiyle yaşamayan bir insanım. Ben cemaat düşüncesine karşıyım. Cemaatten olanlar birilerini kullanıyor, cemaatten olmayanlarda başkalarını kullanıyor. Bir tek insanın bir yere girmesi için bir şey yapmadım. Birileri için yapsaydım kendi çocuklarım için yapardım. Çocuklarım için güzel yerlere girmeleri şeklinde teklifler geldi ama kabul etmedim. Kimseye torpil geçmedim. Ben liyakati esas alan bir insanım. Benim cemaatle, örgütle alakam sadece Fetullah Hoca'yla akraba olmamdır. İki tane evim var, 4 tane çocuğum var. Evlerimden birini 1999'da memleketimden aldım borca girerek. İkincisini de Asya Bank'tan çektiğim kredi ile aldık. Benim başka bir şeyim yok. Ben tutuklanacağıma katiyen ihtimal vermiyordum. Çünkü benim alakam yok. Ben niye buradayım diye soruyorum kendime sonra dönüp dolaşıp 'ben Gülen'le akrabayım ya ondan' diyorum. Biri bana cemaat devleti yönetecek dese isyan ederim. Cemaatle devlet yönetilmez, devleti devlet yönetir. Cemaatse kendi işine bakacak."

"Gülen'in doğum tarihi ile ilgili söylenenler bir şehir efsanesi"

Avcı'nın savunmasının ardından Mahkeme Başkanı Selfet Giray sanığa Gülen'in doğum tarihini sordu. Gülen'in doğum tarihi ile ilgili söylenenlerin yalan olduğunu belirten Avcı, Gülen'in 1938 tarihinin Haziran ayında doğduğunu belirterek, "Benim annem orada 17 yaşında genç kız. Rus zulmü ve Ermeni terörüyle büyüdük. 'Atatürk öldü, Gülen doğdu' diye bir şehir efsanesi var. Bu tamamen yanlıştır. Eskiden doğduğu tarih tam yazılmazdı, mevsimlerle söylenirdi. Gülen 1938 tarihinin Haziran'ında doğdu" ifadelerini kullandı.

Fetullah Gülen'in isminin başındaki 'M' harfinin sorulması üzerine Avcı, "Annesinin Adı Rabia. Ama onu Refia olarak çağırırdık biz. Onun ismini pek söylemezdik. 'Abla' derdik. Onun tam adı Fetullah Gülen'dir. 'M' falan yok onun isminde. Kitaplarında neden bu ismi kullanıyor, ne anlama geliyor bilmiyorum" cevabını verdi.

"Amerika'ya her gidişimde Gülen'e 'burada durmayacaksınız ülkemize gideceğiz' dedim"

Gülen'e cemaati sevmediğini söylediğini ve yaptıklarının yanlış olduğunu söyleyerek onunla tartıştığını iddia eden Avcı, "Bana 'Gülen mehdi' diyorlardı. 'Mehdiyse benimle alakası artık yok' diye cevap verdim onlara. Amerika'ya her gidişimde Gülen'e 'burada durmayacaksınız ülkemize gideceğiz' dedim. Bana aynen şu cevabı verdi 'Ben senin düşüncelerini biliyorum. Haklısın ama bana müsaade et. Şuanda şartlar uygun değil. Devlete, millete zarar gelir diye gelmiyorum.' Dinler arası diyalog sürecine de karşıydım ben. Bunu ona da söyledim. Dinler arası değil, dindarlar arası diyalog olur. Gülen'de bana 'bu biraz aceleye geldi, arkadaşlar onu düzeltir' dedi. Sonrasında da düzeldi de" şeklinde konuştu.

Mahkeme Başkanı Giray, Avcı'nın milletvekilliği adaylığında bulunduğunu ve buna cemaatin karşı çıkıp çıkmadığını sordu. Avcı, "İki kere AK Parti'den aday adayı oldum. 2002'de Erzurum'dan aday adayı oldum ama milletvekili olamadım. 2007'de tekrardan aday oldum. Bunda kulağıma gelen şeyler oldu cemaatin buna karşı çıktığı yönünde. Benim adaylığımı cemaat içinden bir kaç kişi istememiş diye duydum" dedi.

Giray, Avcı'ya 17-25 Aralık ve MİT TIR'ları olaylarını nasıl değerlendirdiğini ve bunu Gülen'le görüşüp görüşmediğini sorması üzerine Avcı, "Hiçbir devlet memuru kendini memuriyetten başka yere koymamalı. Bu hakikatten bir paralel devlet yapılanmasıdır. Biz devlette 'şu yapılanmayı yapalım, Kazım hoca seni bu göreve getirelim, Ahmet'i şuraya getirelim' demek paralel devlet yapılanmasıdır. Bu insanlar böyle bir çalışma yaptılarsa benim memuriyet anlayışıma ters. Gülen'le ondan sonra görüştüğümde 'Bu memleket çok iyi yolda değil. Bunu yapan arkadaşlar kimse yanlış yapıyorlar' dedim. O da bana 'Vallaha doğru söylüyorsun bazı şeyler yanlış gidiyor' dedi" diye konuştu.

Avcı'nın savunmasının tamamlanmasının ardından söz alan avukatı Bülent Teoman Özkan, bu iddianame ile bu örgütün ortaya çıkarılmasının mümkün olmadığını savundu. İddianamede 73 kişinin olduğunu anlatan Özkan, 7 kişinin günah keçisi ilan edildiğini öne sürdü. 15 Temmuz darbe kalkışmasına ilişkin Özkan'ın, "Bu ülkede 37 bin kişi tutuklu. ya bu iddianamede yazanlar yanlış, ya da bu 37 bin kişi iktidara göbekten bağlı yargı tarafından tutuklandı" sözlerine Mahkeme Başkanı Giray sert tepki gösterdi. Giray, "Bu sözünü reddediyorum. Biz hiçbir yere göbekten bağlı değiliz" dedi. Özkan, savunmasının bitmesinin ardından sağlık sorunları nedenini göstererek müvekkilinin tahliyesini talep etti.

Sanık Aksoy'un savunması

Bir dönem Gülen'in avukatlığını yapan ve iddianamede yargı imam yardımcısı olduğu belirtilen tutuklu sanık Abdülkadir Aksoy, savunmasına 15 Temmuz darbe girişimini ve bunları yapanları lanetleyerek başladı. Önceki ifadelerinin gerçek ve samimi olduğunu ve aynen kabul ettiğini söyleyen Aksoy, iddianameyi görmesinin ardından buna ilave olarak söyleyeceklerinin olduğunu kaydetti. İddianamede gizli bir tanığın ifadesi doğrultusunda yargı imamının yardımcısı olarak yer aldığını savunan Aksoy, kendisine istinad edilen suçlamalar ile ilgili hiçbir delilin olmadığını kaydetti.

Gülen'in üst düzey yöneticilerle görüşmesini sağlayan kişi olduğu iddialarını da yalanlayan Aksoy, "Ben eğer böyle biriysem kimlerle görüşme sağlamışım? Kimlerle hangi tarih ve yerde hangi konuları görüştüm hiç biri belirtilmemiş. Benim pasaport kaydıma baktığımızda Amerika'ya 2000-2006 yılları arasında takip ettiğim davalar nedeniyle birkaç kez gittiğim görülüyor. 2011 yılında da bir kez gitmişim, başka gitmedim.

Aksoy, FETÖ ile irtibatlı hiçbir okula gitmediğini ve yurdunda kalmadığını belirterek, "İddia edildiği gibi cemaat içi katalog evliliği de yapmadım. Himmet adı altında burs vermedim, yurtdışına yardım adı altında para yollamadım" dedi. Dava yağmur gibi gizli tanık çıktığını söyleyen Aksoy, "Dava kapsamında 5 örgüt şeması çıkarıldı ve benim adım sadece birinde var. Bu şemalardan birini TEM şube müdürü çizmiş o da tutuklandı. Ben perdeleme operasyonunu mağduru durumdayım" ifadelerini kullandı.

İddianamede "FETÖ'nün Yargı İmam yardımcısı ve özel hizmet sekreteryasında görevli" olduğu öne sürülen tutuklu sanık Abdülkadir Aksoy da Gülen'in 1999'da Ankara 2 Nolu DGM'de yargılandığı davada avukatı olduğunu belirterek, dava safahatı hakkında bilgi verdi ve bu davayla işinin 2008'de bittiğini ifade etti.

Aksoy, "Dava sırasında popüler olmamdan dolayı FETÖ ile ilişkili bazı şirketler bana davalarını verdiler. 2008'de dava bitince şirketler azar azar davalarını aldı. Kendi adamları yetişince benimle işleri kalmadı." diye konuştu.

FETÖ'nün istediği kanunların çıkarılması için kulis yaptığı iddialarını reddeden Aksoy, "Ben bunu yapacak ne etkinlikte ne de yetkinlikteyim. Sadullah Ergin'e dikte ettiriyormuşum... Ergin de bunu yalanladı, 'Hayal mahsulüdür' dedi. Kanun çıkardığım iddiası da diğerleri gibi yanlış." ifadelerini kullandı.

Aksoy, "FETÖ'nün Yargıtay imamı" olduğu öne sürülen avukat Mehmet Rasim Kuseyri'nin kendi bürosunda 10 yıl sigortalı çalıştığını ve 2008'de hoş olmayan bir şekilde ayrıldıklarını belirtti.

Sağlık problemleri olduğunu anlatan Aksoy, tahliyesini talep etti.

Aksoy'un oğlu ve avukatı Mehmet Kadir Aksoy ise dosyada birçok çelişki olduğunu, neredeyse trafik cezası bile bulunmayan birinin, ağır cezalarla yargılandığını ifade etti.

İddianamenin, darbe girişiminden önce mahkemeye geldiğine dikkati çeken Aksoy, "İddianamede Adil Öksüz'ün 'Deniz Kuvvetleri imamı' olduğu söyleniyor. Silahlı terör örgütünün adamını bırakıyorsun, eli kalem tutan gazeteci, avukat, eğitimciyi buraya almışsın." diye konuştu.

24 Kasım'daki duruşmayla ilgili diğer bazı detaylar da şu şekilde yaşandı:

Duruşmanın öğleden sonraki bölümünde Fetullah Gülen'in dayısının oğlu Kazım Avcı ve bir dönem Gülen'in avukatlığını yapan Abdulkadir Aksoy'un savunmasını yaptı.

BENİM BURADA OLMAMIN TEK NEDENİ GÜLEN'İN AKRABASI OLMAM

25 yıl öğretmenlik yaptığını, son dört yıldır TBMM Genel Kurulunda sekreterlik yaptığını belirten Avcı, "İddianamede Çetin Acar'ın benimle ilgili Mecliste FETÖ yapılanmasını sağladığım, bir örgüt kurup Abdullah Öcalan'ı öldürmeyi planladığım yer alıyor. Bunlar tamamen iftira. Fetullah Gülen dayımın oğlu ben de onun halasının oğluyum. Bu bir kader. Onun da benim de haberim olmadan akraba olmuşuz. Ben onun açmış olduğu hiç bir okulda yada yurtta yöneticilik yapmadım. Ne gazetesinin yöneticisiyim ne de başka bir şirketinde. Hiç bir zaman cemaat düşüncesinde olmayan bir insanım. Ne öğretmenlik yıllarımda ne de memuriyetimde cemaatle bir ilişkim olmadı. Benim cemaatle, örgütle tek alakam Gülen'in akrabası olmamdır" diye konuştu.

FETULLAH GÜLEN'İ ÇOK İYİ TANIRIM

Avcı, Gülen'in büyük dayısının oğlu olduğunu ve İmam Hatip'te okuduğu dönemde babasını kaybettiği için dayısının kendisine sahip çıktığını belirtti. Aileyi çok yakından tanıdığını ve Gülen'in doğum tarihi ile ilgili Atatürk'ün ölümünden hemen sonra doğduğu yönünde bir efsane yaratıldığını, bunun gerçekleri yansıtmadığını söyledi. Avcı, Gülen'in doğum tarihi ile ilgili resmi kayıtlarda yer alan 27 Nisan 1941 yılının da doğru olmadığını, Gülen'in gerçek doğumunun Haziran 1938 olduğunu söyledi.

MEMLEKETE MİLLETE ZARAR GELİR DİYE DÖNMÜYORUM

Avcı, Gülen'le zaman zaman görüştüğünü ve kendisine cemaate karşı olduğunu söylediğini belirterek, "ABD'ye her gidişimde görüştüm. Son gittiğimde yanlış yaptığını ve ülkeye dönmesi gerektiğini söyledim. Ben bunları akrabası olduğum için söyledim, cemaatle ilgim olduğu için değil. Bana, 'Ben seni biliyorum, haklısın ama şimdi şartlar müsait değil. Memlekete millete zarar gelir diye ülkeye dönmüyorum. Şu an şartlar müsait değil' dedi.

BU DAVA PERDELENDİ

Avcı'nın avukatı Bülent Teoman Özkan savunmasında, hazırlanan iddianamenin örgütü ortaya çıkarmayacağını savunarak, "İddianamede örgütün siyasi yanı da olmalıydı. Bu iddianame ile gerçek perdeleniyor. Esas yargılanması gerekenler yurt dışına kaçırıldı. İdam gündeme getirilerek, iade edilmeleri önlendi. Buradaki 7 kişiyi yargılayarak bu örgütü ortaya çıkaramazsınız. Bu iddianameyi iade etmeniz gerekiyor" dedi.

GÜLEN'İN AVUKATI DEĞİLİM, ESKİ AVUKATIYIM

Kazım Avcı'nın ardından, Gülen'in Türkiye'de yargılandığı dönemde avukatlığını yapan Abdulkadir Aksoy savunmasını yaptı. İddianamede örgütün yargı imamı Ahmet Can'ın yardımcısı ve örgütün özel hizmet sekretaryasında bulunduğu iddialarını kabul etmeyen Aksoy, "Burada yargı imamı yardımcısı deniliyor ama bu konuda bir delil yok. Bana yüklenen diğer isnatlar için de hiç bir delil yok. Ben yokluğun ispatını yapmak zorunda kalıyorum. Oysa ki iddianame makamının benim suçlu olduğumu ispat edilmesi gerekiyor" dedi.

Aksoy, her yerde kendisi için Gülen'in avukatı denildiğini belirterek, "Ben Gülen'in avukatıyım bu isnat kısmen doğru. Tam doğru olan ise eski avukatı olmam. O dönem İstanbul'da avukatlık yapan bir arkadaşım bana böyle bir dava olduğunu ve davayı almak isteyip istemediğimi sordu. O dönemde böyle popüler bir davada yer almak bana cazip geldi. Bu yapıyla irtibatım bu davayla oldu. Bu davadan sonra da cemaatle ile ilişkilendirilen bazı şirketler de davalarını bana verdi. Ancak Gülen davası bittikten sonra bunlarda davalarını benden geri aldı" dedi.

Örgüt şemasında kendi ismini yazan Ankara Terörle Şube Müdürlüğü'ndeki müdür yardımcısının da FETÖ'den tutuklandığını belirten Aksoy, tahliyesini istedi.

Müşteki beyanları

Duruşmada müştekilerin davaya müdahillik beyanları alındı.

Avukat Şule Nazlıoğlu Erol, hayatını kaybeden Balyoz Davası sanıkları Kurmay Albay Murat Özenalp ve Tuğamiral Cem Aziz Çakmak'ın eşlerinin avukatı olduğunu belirterek, "Suçtan zarar görme ihtimalimiz çok açık. Ayrıca savcı Zekeriya Öz, beni Ergenekon davasına dahil etmek üzere kaçak dosya hazırlamış, takibe ve dinlemeye alınmışım." dedi.

Emin Arslan da en kıdemli Emniyet Genel Müdür Yardımcısıyken FETÖ'nün çıkarlarına ve faaliyetlerine engel olarak görülüp kumpas sonucu tutuklandığını, "kendisiyle birlikte kumpasa monte edilen 24 kişinin hepsinin beraat ettiğini" anlattı.

Arslan, şöyle konuştu:

"1998'de bir ilde bu örgütle ilgili yürütülen çalışmada kurulan komitenin içine iki Fetullahçının sızdığını ilgililere ilettim. Bunun üzerine komitenin ve Fetullahçıların hedefi oldum. Emniyet Genel Müdür Yardımcısıyken bunların terfi ettirilmesine şerh koydum. Asılsız ihbarla görevden alındıktan sonra mahkeme kararıyla göreve iade edildim. Hem cep telefonum hem makam telefonlarım 2008'de İBDA/C, 2009'da Hizbullah, aynı yıl sonunda uyuşturucu kaçakçısı olduğum iddiasıyla dinlemeye alınmış. Beni Ergenekon, OdaTV'den izlemeye ve dinlemeye başlıyorlar. Eğer 17-25 Aralık olmasaydı, Ergenekon'dan tutuklanmış olacaktım.

Bu dava 15 Temmuz'dan ayrıştırılmak isteniyor. 15 Temmuz'da yakalanan katil sürüsünün ifadelerini görünce, hep bunlara bağlı dershanelerden, derneklerden yetiştirildiklerini, talimatlarla bir yere getirildiklerini gördük. Bu örgütün bir otoriter yüzü, bir de reklam, algı yaratmaya dönük yüzü var."

"Amirallere Suikast" soruşturması kapsamında hakkında ikinci kez tutuklama kararı çıkarılması üzerine intihar eden Yarbay Ali Tatar'ın ağabeyi Ahmet Tatar da "Biz canlarımızı kaybettik. Bu katil sürüsü canlarımızı aldı. Davanın parçası olmayı arz ediyorum." dedi.

Diğer gerçek kişiler ile tüzel kişiler Başbakanlık ve Maliye Hazinesinin avukatları da davaya müdahillik talebinde bulundu.

Cumhuriyet Savcısı İsmail Şafak, müdahillik taleplerinin kabulünü istedi. Mahkeme Başkanı Selfet Giray, talepleri yarın karara bağlayacaklarını belirterek, duruşmayı erteledi.

25.11.2016 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR

Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY) çatı davası kapsamında, terör örgütü elebaşı Fetullah Gülen'in de aralarında bulunduğu 73 kişi hakkında açılan davanın dördüncü celsesi başladı. Mahkeme heyetinin sanık avukatları ve sanık beyanlarının ardından ara kararı açıklaması bekleniyor.

Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen FETÖ/PDY çatı davasının dördüncü celsesinde SEGBİS sistemi ile duruşmaya katılarak savunma yapması beklenen Silivri Kapalı Cezaevinde tutuklu olan eski Samanyolu Genel Yayın Grubu Başkanı Hidayet Karaca iddianamenin kendisine fiziki olarak ulaştırılmadığı gerekçesiyle savunmasını yapmadı. Karaca, iddianamenin kendisine fiziki olarak ve DVD olarak gönderilmesini istedi. Mahkeme Başkanı Selfet Giray, hem DVD olarak hem de fiziki olarak iddianamenin kendisine yollanması taleplerini ilettiklerini kaydetti. Karaca, savunmasını yapacakları makul bir sürenin verilmesini talep etti ve savunmasını daha sonra yapacağını belirtti.

Karaca'nın talebinin ardından müşteki avukatlarından Şule Nazlıoğlu Erol söz istedi. Karaca'nın zaman kazanmaya çalıştığını anlatan Erol, iddianamenin DVD olarak kendisine ulaştırıldığını ve bu şekilde savunma yapabileceğini söyledi. Erol'un niyet okuyuculuğu yapmamasını söyleyen Karaca ise, "Burada hapis yatan benim. Ağustos ayından itibaren 3 sefer iddianamenin bana gönderilmesi için talepte bulundum. Fiziki olarak bana gelmedi. DVD olarak gelen 45 gün önce geldi. Acaba avukat hanım hiç hapiste yattı mı? Buradaki durumları biliyor mu? Zorunlu olarak atanan müdafi avukatım pazartesi günü atandı. Ne yüzünü gördüm ne sesini duydum. Ben neden süre kazanayım ki? 2 yıldır haksız bir şekilde hiçbir somut delil olmadan zindanlarda tutuluyorum. Başım dik anlım açık. Hiç kimseye karşı işlediğim bir suç yok" ifadelerini kullandı.

"Siz çok şanslısınız. Adil yargılanacaksınız"

Mahkeme Başkanı Selfet Giray, davaya müdahillik taleplerini aldı. Balyoz davasından yargılanan ve kanser nedeniyle hayatını kaybeden Tuğamiral Cem Çakmak'ın eşi Sevgi Çakmak söz istedi. Çakmak, "Keşke benim eşim şimdi hayatta olsaydı ve bu konuşmayı sizin gözünüzün içine bakarak yapsaydı. Onun yerine biz ailecek yemin ettik. FETÖ terör örgütünün kurguladığı boş Balyoz davasında benim eşim hayatını kaybetti. 36 ay boyunca Silivri'ye gittik. Hidayet Karaca, biz haftanın 5 günü gittik oraya. Kayınvalidem oğlunu görmek için takma dişlerini çıkardı X-ray cihazından geçebilmek için. Boş bir dava yüzünden çok zarar gördük. Siz çok şanslısınız. Adil yargılanacaksınız. Biz terör örgütüne üye olan ve ihraç edilen hakimler tarafından yargılandık. Eşim akciğer kanserinin dördüncü evresinde Silivri Cezaevinden ancak çıkartılabildi ve tedavi altına alındı. Benim eşim beraat ettiğini yoğun bakımda olduğu için öğrenemedi. Eşim yoğun bakıma girmeden önce 'Ben herhalde devam edemeyeceğim. Söz verin bana bu davanın takipçisi olacaksınız' dedi. Müşteki olarak katılmak istiyorum" ifadelerini kullandı.

"Biz gerçek suçlular ortaya çıkarılsın derdindeyiz"

Balyoz davasında suçsuz yere 31 ay hapis yattığını anlatan Şafak Duruer, "31 ay haksız ve hukuksuz yere tutuklu kaldım. 15 Temmuz'dan sonra görüldü ki birçok asker kumpas davalarıyla yargılandı. Örgütün en başta bizlere zarar vermesi nedeniyle davaya müdahil olmak istiyorum" dedi. Balyoz davasında kendisinin avukatlığını yapan Hakan Tunçkol'un, FETÖ çatı davasından yargılanan Alaeddin Kaya'nın da avukatlığını yaptığını öğrendiğini belirten Duruer, "Avukatım Hakan Tunçkol'un FETÖ'den yargılanan sanıklardan birinin avukatlığını yaptığını sosyal medyadan gördüm. Ben onunla özelimi paylaştım. Ben şimdi Ali Tatar'ın ve diğer mağdurların ailelerinin yüzüne bakamıyorum. Bana bunu yaşatmaya ne avukatın ne de bir vatandaşın hakkı yoktur. Sosyal medyadan bunu gördüğüm zaman çok üzüldüm. Kendisini avukatlığımdan azlediyorum" diye konuştu.

Müşteki avukatı Şule Nazlıoğlu Erol, dava kapsamında firari ve tutuklu sanıkların olduğunu söyleyerek, sanıkların arasında suçsuz olanların da bulunduğunu söyledi. Bu davada 'kana kan' demediklerini vurgulayan Erol, "Biz gerçek suçlular ortaya çıkarılsın derdindeyiz. Bu dava bana göre eksik. Her kurumun imamları, abileri, ablaları yakalanmış ve ablalık, imamlık yapanların dereceleri var. En azından o kişilerin bu davaya dahil edilmeleri gerekiyor. Benim, Abdülkadir Aksoy'un tutuksuz yargılanma talebine ilişkin bir talebim yok. Diğer sanıkların tutukluluk hallerinin devamını talep ediyorum" dedi.

"Biz sümüklü bir imam ve onun ordusunun mağdurlarıyız"

Davaya müdahil olmak isteyen mağdur Mustafa Diken'in avukatı Gülay Öktem, müdahillik talebinde bulunması esnasında, "Türkiye sümüklü, ağlak, şizofren bir adam olan Fetullah Gülen'in yüzünden ne hallere geldi. Biz sümüklü bir imam ve onun ordusunun mağdurlarıyız" diye konuştu.

Mahkeme Başkanı Selfet Giray, duruşmaya öğle arası verdi. Öğle arasının ardından mahkeme heyetinin ara karar vermesi bekleniyor.

Duruşmada Mahkeme Başkanı Selfet Giray, celse arasında Özbilgin'in yakınları, Oktay'ın kız kardeşi Şule Oktay ve emekli Emniyet Müdürü Hanefi Avcı'nın arasında bulunduğu bazı kişilerin davaya müdahillik dilekçeleri verdiklerini belirtti.

Salonda bulunan müşteki Şafak Duruer, Balyoz davasında 31 ay haksız yere tutuklu kaldığını anlatarak, "Bu örgütün bize, ailelerimize ve devletimize verdiği zarar nedeniyle davaya katılmak istiyorum." dedi.

Balyoz davasında avukatı olan Hakan Tunçkol'un, bu davadaki sanıklardan eski Zaman Gazetesi İmtiyaz Sahibi Alaeddin Kaya'nın avukatlığını yaptığını sosyal medyadan öğrendiğini belirten Duruer, "Ben orada avukatla özelimi paylaştım. Şu anda Murat Özenalp'in, Ali Tatar'ın ailesinin yüzüne bakamıyorum. Yazıklar olsun. Bu nasıl etik, nasıl meslek anlayışı? Huzurunuzda kendisini avukatlığımdan azlediyorum." dedi.

Müdahillik talebinde bulunan Şule Oktay ise ağabeyi Behçet Oktay'ın öldürüldüğünü ancak intihar ettiğinin söylendiğini ifade ederek, "Ağabeyim, medya kanalıyla, Taraf, Zaman vs. kanalıyla linç edildi. 20 dakikalık otopsi, gecenin kör karanlığında 20 dakikalık inceleme, 1 haftalık savcı incelemesiyle 'intihar' denilerek, soruşturma kapatıldı. 17-25 Aralık'tan sonra, ağabeyimin öldürülmeden 6 gün önce 11. Ağır Ceza Mahkemesi kararıyla, Hizbullah üyesi olduğu gerekçesiyle dinlemeye alındığını öğrendik. Aslında cinayet canlı canlı izlenmiş, mağduruz." diye konuştu.

Ardından tutuklu bulunduğu Silivri Cezaevinden telekonferans ile mahkemeye bağlanan Hidayet Karaca'ya savunma yapıp yapmayacağı soruldu.

Karaca, iddianamenin ve eklerin tamamının kendisine ulaşmadığını anlatarak, savunmasını daha sonra yapacağını ifade etti.

Mahkeme Başkanı Giray, talebi üzerine iddianamenin kendisine gönderildiğini bildirdi ve "Size ulaşmadı mı?" diye sordu.

Karaca'nın avukatı Duygu Ünal da müvekkiline iddianamenin tebliğ edilmesini istedi.

Müşteki avukatlarından Şule Nazlıoğlu Erol, Karaca'ya baroca avukat sağlandığına işaret ederek, "Avukat Hanım vasıtasıyla belgeler temin edilebilir. Dijital ortamda da iddianame gönderildiğine göre süre kazanmak için yapıldığını düşünüyorum. Mahkeme savunma için son kez süre versin." dedi.

Karaca ise "Avukat hanımefendi niye niyet okumaya çalışıyor ki? 2 yıldır hapiste yatan benim. Mahkemeye 3 defa iddianamenin gönderilmesi için talepte bulundum. Şu ana kadar bana gelmedi. DVD de 40-45 gün önce geldi. Avukat hanımefendi cezaevindeki şartları biliyor mu? Zorunlu müdafi bana pazartesi atandı. Hala ne yüzünü gördüm ne sesini işittim." diye konuştu.

"Eşim beraat ettiğini öğrenemedi"

Salonda hazır bulunan müşteki Sevgi Çakmak, eşi Tuğamiral Cem Aziz Çakmak'ın Balyoz davasında yargılandığını ifade ederek, şunları söyledi:

"Keşke hayatta olsaydı, bu konuşmayı sizin gözlerinizin içine bakarak yapsaydı. FETÖ'nün kurguladığı boş Balyoz davasında eşim hayatını kaybetti. 36 ay boyunca Silivri mahkemelerine gittik. Siz, sanık sandalyesinde oturan beyler, şanslısınız, adil yargılanacaksınız. Biz, terör örgütüne üye olan, HSYK tarafından ihraç edilen hakimlerce yargılandık. 20 ay boyunca 'tutukluluğun devamına' dediler. Revir, 6 ay boyunca eşimi, öksürük şurubu vererek geri gönderdi. Eşim, akciğer kanserinin dördüncü evresinde ancak hastaneye çıkartıldı. Benim eşim beraat ettiğini öğrenemedi. Yoğun bakımda bize 'Ben devam edemeyeceğim, bu davaların takipçisi olacağınıza söz verin.' dedi. Hem hakimlerden hem bu örgüte üye olan kişilerden şikayetçiyim."

Müşteki Funda Akça da eşi Kurmay Albay Tarık Akça'nın Balyoz davası sanıklarından olduğunu, intihar ettiğini belirterek, davaya katılmak istedi.

Çakmak ve Akça'nın avukatlarından Taner Gül de "ihanet çetesinin, ülke tarihinde görülmeyen hainlikteki kalkışmasıyla yüzlerce insanın öldüğünü" söyleyerek, "Sanıklar, bunlara omuz veren, bu hareketi yapan terör örgütünün mensupları ve yöneticileridir." dedi.

Masumların bir saniye bile hapiste kalmasını arzulamadıklarını kaydeden Gül, "Ama, zamanında gücü elinde bulundurduğunu değerlendirerek, mahkemelerle, hapislerle masum insanların canını alanların hesap vermesini istiyoruz." diye konuştu.

Müşteki avukatlarından Nazlıoğlu Erol ise sanıklar arasında davayla alakası olmayanları da gördüğünü ifade ederek, "Biz, 'Kana kan, intikam' şeklinde yola çıkmadık. 'Adalet gerçekleşsin, çetenin gerçek mensupları ortaya çıkarılsın' derdindeyiz. Bu dava eksik görülüyor. En azından illerdeki abilerin, ablaların en kısa sürede ek iddianamelerle davaya dahil olmaları gerekir. Burada yargılanan iki meslektaşımdan Abdülkadir Aksoy'u iyi tanıdığımı düşünüyorum. Onun değil ama diğer sanıkların tutukluluğunun devamını istiyorum." ifadelerini kullandı.

Uşak'taki mahkeme birleştirme için onay istedi

Mahkeme Başkanı Giray, beyanlardan sonra dosyaya giren belgeleri tutanağa geçirtti.

Buna göre, Uşak Cumhuriyet Başsavcılığının, FETÖ/PDY'ye ilişkin 111 sanık hakkında dava açtığı Uşak 2. Ağır Ceza Mahkemesi, iddianame örneğini Ankara'ya gönderdi. Uşak'taki mahkeme, yargıladığı sanıklardan Fetullah Gülen, Harun Tokak ve Murat Karabulut yönünden davalar arasında irtibat bulunduğunu belirterek, Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesinden dosyanın birleşmesi için onay verip vermeyeceğini sordu.

Sanıklardan Recep Uzunallı, Mehmet Akdoğan, Ekrem Dumanlı ve Ali Bayram hakkındaki yakalama emirleri ile Fetullah Gülen, Önder Aytaç ve iş adamı Hamdi Akın İpek'in de arasında yer aldığı 61'i hakkındaki "yokluğunda tutuklama" kararlarının infazı için yazılan müzekkerelere cevap verilmediği, UYAP'taki nüfus kaydına göreyse sanık Cemal Uşak'ın öldüğü açıklandı.

Sanıklardan kapatılan Zaman gazetesinin eski genel yayın yönetmeni Ekrem Dumanlı ve Hamdi Akın İpek'in de arasında yer aldığı bazıları hakkında, Interpol vasıtasıyla uluslararası düzeyde aranmaları ve Türkiye'ye iadelerinin sağlanması hususunda çıkarılan "kırmızı bülten" müzekkerelerinin infazına ilişkin Adalet Bakanlığı Uluslararası Hukuk ve Dış İlişkiler Genel Müdürlüğüne yazılan müzekkere cevaplarının dönmediği belirtildi.

İddianamenin mahkemeye ulaştırılmasından sonra Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturmayla ilgili bazı belgelerin gönderildiği kaydedilen duruşmada, Emniyet Genel Müdürlüğünün, sanıklardan örgütün sözde "Emniyet imamı" Osman Hilmi Özdil'in, emniyetteki irtibatlarının tespiti amacıyla hazırladığı HTS kayıtlarına ilişkin raporu gönderdiği, raporda 543 emniyet personelinin irtibatı bulunduğunun ifade edildiği belirtildi.

Ayrıca, açığa alınan Cumhuriyet savcısı Ferhat Sarıkaya'nın ifade suretinin de dosyaya gönderildiği kaydedildi.

Beyanları sorulan Hazine avukatı Handan Pehlivanlı, sanıkların isnat edilen suçlardan cezalandırılmalarını ve tutukluluklarının devamını istedi.

"Amirallere suikast" soruşturması kapsamında hakkında ikinci kez tutuklama kararı üzerine intihar eden Yarbay Ali Tatar'ın ağabeyi Ahmet Tatar da kardeşi ile hayatını kaybeden Balyoz davası sanıkları Cem Aziz Çakmak, Murat Özenalp ve "darbeci katillere direnen şehitleri" ayırmadığını dile getirerek, şunları söyledi:

"Onlar bizim yüreğimizde. Onlara karşı görevimiz, bu katil sürüsünün ipliğini pazara çıkarmak, yargı önünde hesap verir duruma getirmektir. Yarbay Ali Tatar, bu çetenin kurduğu kumpaslar, tuzaklar, yalanlarla dara düşürüldü. Onun ödün vermez Atatürkçülüğünü, vatanseverliğini, meslek onuruna bağlılığını kendilerine karşı gören çete, yargıdaki kara cübbelilerle üzerine gitti. Cemaat medyası her türlü yalan haberle kardeşimin isyanını itibarsızlaştırmaya çalışmıştır. Bu çeteyi en adil şekilde yargılayıp en ağır cezalara çarptırmanızı istiyoruz. Örgütün en üst makamlarıyla içli dışlı olan özellikle birkaç kişinin kaygısız, dünyadan bihaber gibi davranmalarını içimize sindiremiyoruz."

Tatar, bazı avukatların savunmalarını ibretle dinlediklerini aktararak, "Görünür farklılıklarına rağmen bulundukları konumu içlerine sindiren bu meslek erbabı, siyasetten miras belagatlarıyla, siyasi iktidarın sorumluluğundan dem vurarak, bu terör çetesinin yaptıklarını neredeyse masumlaştırdılar. İddianamenin bu eksiğini bir yazımda eleştirdim. Fakat, el insaf, hırsızın hiç mi suçu yok?" diye sordu.

Müşteki Şafak Duruer de Balyoz davasında yargılandıkları sırada, kendileri ve yakınları heyecanla tahliye kararı beklerken Samanyolu televizyonunda "Tutukluluk durumlarının devamına karar verildi" diye altyazı geçtiğini ifade etti.

Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) çatı davası kapsamında, terör örgütü elebaşı Fetullah Gülen'in de aralarında bulunduğu 73 kişi hakkında açılan davanın dördüncü celsesi sona erdi. Mahkeme heyeti duruşmayı 9-13 Ocak 2017 tarihlerine erteledi.

Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen dava Salı günü başlamıştı. 4 gün süren davada tutuklu sanıklar Kazım Avcı, Dilaver Azim, İlhan İşbilen, Ali Çelik, Abdülkadir Aksoy ve Alaettin Kaya savunmalarını yaptı. Tutuklu sanık Hidayet Karaca ise iddianamenin kendisine fiziki olarak ulaştırılmadığı gerekçesiyle savunmasını yapmadı. Duruşmada ifade veren sanıkların tamamı suçlamaları reddetti.

Davanın dördüncü gününde sanık ve sanık avukatlarının talepleri alındı. Sanık Abdülkadir Aksoy, müştekilerin müdahillik taleplerine ilişkin, hepsinin acılarını paylaştığını belirterek takdiri mahkeme heyetine bıraktığını belirtti.

Alaeddin Kaya, 17-25 Aralık'ında kendince bir kalkışma olduğunu belirterek, "Devlet vatandaşına tuzak kurmaz. Şimdi bir tuzakla karşı karşıyayız. Hayatımı karartan bir iddianameyle karşı karşıyayım. Prof. Osman Özsoy, 15 Temmuz'dan önce 'şimdi Albay olmak vardı' diye tweet attı bunlar gündeme gelmedi. Emre Uslu'da bir tweette "22 Temmuz'da yer ayırttım Türkiye'ye dönüyorum' diyor bunlar görülmüyor. Müştekilerden biri bana 'intihar etmeyi düşünüyor musunuz?' diye sormuştu. Onun zemini yavaş yavaş oluşuyor" dedi.

İlhan İşbilen, Fetullah Gülen hakkındaki "Gülen'i terör örgütü lideri olarak kabul etmiyorum" sözlerini yineleyerek, "Benim tanıdığım Fetullah Gülen terör örgütü lideri olamaz. Ama 15 Temmuz darbe girişimi için aynı şey söyleyemem. Bu konuda bunu söyleyecek olan adalettir. Zaten ben 15 Temmuz'da da cezaevindeydim" ifadelerini kullandı.

Savcı İsmail Şafak, ifadesi alınmayan Karaca'nın ifadesinin alınmasını, davaya müdahil olmak isteyen mağdur ve müştekilerin davaya müdahil edilmesini, haklarında tutuklama ve yakalama kararı verilen sanıkların tutuklama ve yakalama kararlarının devam edilmesini, tutuklu sanıkların tutukluluk hallerinin devam edilmesini talep etti. Şafak'ın talebinin ardından mahkeme ara kararı açıklamak için duruşmaya ara verdi.

FETÖ çatı davası 9 Ocak'a ertelendi

Aranın bitmesinin ardından mahkeme heyeti ara kararını açıkladı. Mahkeme heyeti tüm tutuklu sanıkların tutukluluk hallerinin devamına, savunmasını yapmayan Karaca'ya gelecek celseye kadar süre verilmesine, haklarında yakalama kararı bulunan sanıklar hakkında yakalama kararlarının devam etmesine ve duruşmanın 9-13 Ocak 2017 tarihlerine ertelenmesine karar verdi.

Son celsede yaşanan diğer detaylar

Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) elebaşı Fetullah Gülen'in de arasında bulunduğu 73 kişi hakkındaki davada, 61. Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti adına Başbakanlık, Maliye Hazinesi, 2002'de öldürülen yazar Necip Hablemitoğlu'nun eşi, emekli Emniyet Genel Müdür Yardımcısı Emin Arslan, eski İstihbarat Daire Başkanı Sabri Uzun, eski Ankara Emniyet Müdürü Orhan Özdemir, 2006'daki Danıştay saldırısında öldürülen Mustafa Yücel Özbilgin'in ailesi ve 2009'da ölen Emniyet Genel Müdürlüğü Özel Harekat Dairesi Başkanı Behçet Oktay'ın kız kardeşinin davaya müdahillik taleplerini kabul etti.

Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmanın dördüncü celsesi sona erdi. Duruşmada öğleden sonra eski İstihbarat Dairesi Başkanı Uzun'un da arasında bulunduğu bazı kişiler davaya katılma talebinde bulundu.

FETÖ'nün mağdurlarından biri olduğunu belirten Uzun, "Eğer mahkemeniz uygun görürse sanık Ali Çelik Bey ile ilgili bilgileri sunabilirim. Anayasal suç içerisinde olduğunu savcılığa da ilettim. Ayrıca usulsüz dinlemelere dahil edildiğim için katılma talebinde bulunuyorum." dedi.

Eski Ankara Emniyet Müdürü Özdemir'in avukatı Mücahit Topaloğlu da müvekkilinin FETÖ'den zarar gördüğü, şikayetçi oldukları ve davaya müdahil olmak istediklerini anlattı.

Sanık Abdülkadir Aksoy söz alarak, müştekilerin acıların paylaştığını belirtti ve müdahillik konusunda takdiri mahkemeye bıraktı.

"17-25 Aralık bana göre bir kalkışmadır"

Davada "mağdur" konumunda olduğunu öne süren sanık Alaeddin Kaya, "17-25 Aralık bana göre bir kalkışmadır. O dönemde içeride yatan adamlar, seçimlerde bağımsız aday olmuşlardı ve herkes seferber oldu. Buna aklım ermiyor. Buradan da anlayabiliriz. Devlet vatandaşına tuzak kurmaz. Prof. Dr. Osman Özsoy, 15 Temmuz'dan önce 'Şimdi albay olmak zamanı' diye tweet attı. Emre Uslu, '22 Temmuz'da yer ayırttım, Türkiye'ye dönüyorum' diye tweet atıyor, ama neredeler? Hukuka güvenmek istiyorum. Bir arkadaş bana, 'İntihar etmeyi düşünüyor musunuz?' diye soruyor, o zemin yavaş yavaş hazırlanıyor." diye konuştu.

Sanıklardan İlhan İşbilen ise "Benim tanıdığım Fetullah Gülen örgüt lideri olamaz. Ancak 15 Temmuz darbesi için aynı şeyi söyleyemem, onu mahkeme söyleyecek. AK Parti benim partim ve gönlüm orada kaldı. İstifa etmek istemedim ama son olaylar sonrasında 'İyi ki istifa ettim' dedim. 15 Temmuz darbesini lanetliyorum ve kimler varsa cezalandırılmasının talep ediyorum. Benim Ergenekon ve Balyoz ile ilgili bilgim yok. Mustafa Balbay da Mehmet Haberal da benim arkadaşım." ifadelerini kullandı.

Sanık Hidayet Karaca da "Geçmişten bugüne kadar kim mağdur edilmişse, kim mağdur etmişse en ağır şekilde cezalandırılmasını istiyorum." şeklindeki görüşünü dile getirdi.

Sanık İşbilen'in avukatı Atilla Kart ise mağdur ve müştekilerin acılarının, Türkiye Cumhuriyeti'nin acısı olduğunu ifade etti.

Kart, "Hazinenin de davaya müdahil olması doğrudur. Bu kumpastan vatandaşlar gibi devlet de etkilenmiştir. Hazinenin davaya, Türkiye Cumhuriyeti adına katılması ve bağımsız olarak kalması doğru olacaktır. Dava, kamuoyunda 'çatı' olarak biliniyor ama iddianamede birinci ya da ikinci sırada olması gereken Adil Öksüz nerede? Eski cumhuriyet savcısı Zekeriya Öz nerede? Ekrem Dumanlı nerede?" diye sordu.

Sanıklardan Dilaver Azim'in avukatı Şahin Helvacı "müvekkilinin Süleymancılara yakın olduğunu" anlattı. Helvacı, "Müvekkilim onlara maddi yardımda bulunmuş, sosyal etkinliklerine katılmış, yurt yaptırarak, cemaate bağışlamış." dedi.

Bazı sanıklar ve avukatları, 61. Türkiye Cumhuriyet Hükümeti'nin davaya müdahilliğinin reddini isterken, diğerleri müdahillik taleplerine ilişkin kararı mahkemeye bıraktı.

Aranan sanıklardan Mahmut Akdoğan'ın avukatı Ömür Kabak ise müvekkilinin Şifa Hastanelerinin kurucu başhekimi olduğunu ancak 2008'de buradan ayrıldığını aktardı.

Müvekkilinin isminin "Mahmut Akpınar" adlı kişinin kaçmasını sağlamak için yazıldığını iddia eden Kabak, "Kumpas, bu dosyada devam ettirilmiş." değerlendirmesinde bulundu.

Müvekkili ile aranan sanıklardan Şerif Ali Tekalan'ın dünür olduklarını bildiren Kabak, "İkisi de doktor, ikisi de aynı okuldan mezun. Görüşmeleri normal. Müvekkilim buraya gelmek istiyor, çünkü bütün hayatı mahvolmuş. Müvekkilimin dosyası ayrılsın, yakalama kararı kalksın. Davetiye çıkarılırsa müvekkilim gelecek. Tutuklayacaksanız ondan sonra tutuklayın." diye konuştu.

Cumhuriyet Savcısı İsmail Şafak, savunmasını yapmayan Hidayet Karaca'ya savunmasını gelecek celse yapması için kesin süre verilmesi, suçtan zarar görme ihtimallerine binaen müdahillik taleplerinin kabulü ve sanıkların tutukluluklarının devamını istedi.

ARA KARARLAR

Mahkeme heyetinin müzakeresinin ardından ara kararlar açıklandı.

Buna göre, tutuklu sanıklar İlhan İşbilen, Kazım Avcı, Alaeddin Kaya, Abdülkadir Aksoy, Hidayet Karaca, Ali Çelik ve Dilaver Azim'in tutukluluğunun devamına, Karaca'nın savunmasını yapması için gelecek celseye kadar süre verilmesine karar verildi.

61. Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti adına Başbakanlık ile Maliye Hazinesi, 2002'de öldürülen yazar Necip Hablemitoğlu'nun eşi Şengül Hablemitoğlu, emekli Emniyet Genel Müdür Yardımcısı Emin Arslan, eski İstihbarat Daire Başkanı Sabri Uzun, eski Ankara Emniyet Müdürü Orhan Özdemir, 2006'daki Danıştay saldırısında öldürülen Mustafa Yücel Özbilgin'in ailesi, 2009'da ölen Emniyet Genel Müdürlüğü Özel Harekat Dairesi Başkanı Behçet Oktay'ın kız kardeşi Şule Oktay, Balyoz davası sanığıyken ölen Tuğamiral Cem Aziz Çakmak ve Kurmay Albay Murat Özenalp'in de arasında bulunduğu birçok kişinin müdahillik taleplerinin kabulü kararlaştırılırken, suçtan doğrudan zarar gördüklerine ilişkin husus belirtmeyen 3 kişinin müdahillik talebi ise reddedildi.

Dosyadaki örgüt şemasını çizen terörle mücadele polislerinin FETÖ/PDY soruşturmaları kapsamında açığa alınıp alınmadıkları ve meslekten ihraç edilip edilmedikleri konusunda Ankara Emniyet Müdürlüğüne müzekkere yazılmasına karar veren mahkeme, MİT Müsteşarlığı ile Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanlığından, FETÖ/PDY ve yöneticileri yönünden düzenlenen rapor veya şema varsa suretlerinin gönderilmesinin istenmesini kararlaştırdı.

Tanıklar Nurettin Veren, Kemalettin Özdemir, Latif Erdoğan, Hüseyin Gülerce, Çetin Acar, Selim Çoraklık, Ahmet Keleş, Hulusi Cemil Altınlı, Bülent Çanakçı, Hayati Küçük, Süleyman Kara'nın da arasında bulunduğu bazı isimlerin, güvenlikleri de sağlanarak, duruşmada hazır edilmeleri için emniyet müdürlüklerine yazı yazılmasına kararlaştırılırken, sanıklar hakkındaki yokluğunda tutuklama ve yakalama kararlarının devamı karar altına alındı.

UŞAK'TAKİ DAVA İLE BİRLEŞTİRİLMEYECEK

Uşak 2. Ağır Ceza Mahkemesinin birleştirme talebine onay verilmemesine, sanık Cemil Uşak'ın ölüm tutanaklarının temini için nüfus müdürlüğüne yazı yazılmasına, baz istasyonu raporlarında belirtilen istasyonların kapsama alanlarının öğrenilmesi için GSM operatörleri ile BTK'ya müzekkere yazılmasına karar veren mahkeme, duruşmayı 9-13 Ocak 2017'ye erteledi.

İDDİANAME

İddianamede Gülen'in de arasında bulunduğu sanıkların, "Anayasayı ihlale teşebbüs etmek" ve "hükümeti yıkmaya teşebbüs etmek" suçlarından 2'şer kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasının yanı sıra "silahlı terör örgütü kurmak ve yönetmek", "siyasi ve askeri casusluk", "hukuka aykırı olarak kişisel verileri ele geçirmek", "hukuka aykırı olarak kişisel verileri kaydetmek", "nitelikli dolandırıcılık", "zimmet", "terör örgütü faaliyeti çerçevesinde resmi belgede sahtecilik" ve "suç gelirlerini aklamak" suçlarından 132 yıl 1'er aya kadar hapis cezasına çarptırılmaları isteniyor.

FETÖ çatı iddianamesinde, FETÖ/PDY'nin, devlet kurumlarını ele geçirmek, anayasal düzeni yıkarak yerine otoriter, totaliter bir "cemaat oligarşisi/zümre hakimiyetine dayanan devlet düzeni" kurmak ve hükümeti devirmeye teşebbüs etmek suçlarına ulaşmak için kurulduğu ifade ediliyor.

İddianamede, 2002'de öldürülen yazar Necip Hablemitoğlu'nun eşi Şengül Hablemitoğlu, emekli Emniyet Genel Müdür Yardımcısı Emin Arslan, eski Emniyet Müdürü Hanefi Avcı, eski Ankara ve Kayseri Emniyet Müdürü Orhan Özdemir'in de arasında bulunduğu bazı kişiler, "mağdur" ya da "şikayetçi" olarak yer alıyor. 61. Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Maliye Hazinesi de "mağdur" olarak gösteriliyor.

Davanın sanıkları şunlar:

Fetullah Gülen, Ekrem Dumanlı, Hidayet Karaca, Abdülkadir Aksoy, Abdullah Aymaz, Abdulletif Tapkan, Ahmet Can, Ahmet Kara, Ahmet Kirmiç, Ahmet Kurucan, Ahmet Şahinalp, Alaeddin Kaya, Ali Bayram, Ali Çelik, Ali Çelik, Ali Ursavaş, Bahattin Karataş, Barbaros Kocakurt, Bekir Baz, Cemal Türk, Cemal Uşak, Cemil Koca, Cevdet Türkyolu, Dilaver Azim, Faruk İlk, Halit Esendir, Hamdi Akın İpek, Hamdullah Bayram Öztürk, Harun Tokak, Hüseyin Kara, Hüseyin Saruhan, İbrahim Kocabıyık, İlhan İşbilen, İrfan Yılmaz, İsmail Büyükçelebi, İsmail Cingöz, İsmet Aksoy, Kazim Avcı, Kudret Ünal, Mahmut Akdoğan, Mehmet Ali Büyükçelebi, Mehmet Ali Şengül, Mehmet Erdoğan Tüzün, Mehmet Hanefi Sözen, Muammer Türkyılmaz, Murat Karabulut, Mustafa Yeşil, Mustafa Muhammet Günay, Mustafa Özcan, Mustafa Talat Katırcıoğlu, Naci Tosun, Necdet Başaran, Necdet İçel, Nevzat Ayvacı, Osman Hilmi Özdil, Osman Karakuş, Önder Aytaç, Rahmi Bıyık, Recep Uzunallı, Reşit Haylamaz, Rıdvan Akovalı, Sadettin Başer, Sadık Kesmeci, Sait Aksoy, Selman Kuzu, Suat Yiğit, Suat Yıldırım, Süleyman Tiftik, Süleyman Uysal, Şerif Ali Tekalan, Talip Büyük, Tuncay Delibaşı ve Ziya Demirel.

Paralel yapı-11 Aralık (2015) 'Ankara/FETÖ'nün (Çatı) Lider Kadrosu 73 sanık' soruşturması/Davası

(26 Kasım 2016, 19:53)

HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN

HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:

PARALEL YAPI KONULU HABER GRUPLARINDAN KISA BİR BÖLÜM: (TÜMÜ ve LİNKLER İÇİN TIKLAYIN)  
Paralel Yapıya yönelik hemen hemen tüm operasyonlar ve açılan davalar
Paralel yapıya açılan ve sonuçlanan davalar
Paralel yapı ve diğer kurum kuruluşlarla bağlantıları
Başbakan Erdoğan'ın paralel yapıyla ilgili açıklamaları
Paralel yapı-Abdullah Gül
Paralel yapı-Taksim Gezi Parkı olayları bağlantısı
Paralel yapı-Çeşitli davalardaki kumpaslar
Paralel yapı-Ergenekon
Paralel yapı-Behçet Oktay intiharı
Paralel yapı-Hablemitoğlu cinayeti
Paralel yapı-Üzeyir Garih cinayeti
Paralel yapı-Cevzet Soysal cinayeti
Paralel yapı-Gaffar Okkan cinayeti
Paralel yapı-Paris cinayetleri
Paralel yapı-Haydar Meriç cinayeti
Paralel yapı-15 Temmuz (2016) 'TSK'daki Fetö'cülerin darbe girişimine açılan davalar'
Paralel yapı-Fenerbahçe/Şike soruşturması
Paralel yapı-Ses kayıtları
Paralel yapı-Hanefi Avcı'nın cemaat iddiaları
Paralel yapı-Sabri Uzun'un cemaat iddiaları
Paralel yapı-28 Şubat süreci
Paralel yapı-Kaset olaylarıyla bağlantısı
Paralel yapı-Rusya Ankara Büyükelçisi Andrey Karlov suikasti
Paralel yapı-1990 Uğur Mumcu vd. Laiklik suikastleri soruşturmasında kumpas
Paralel yapı-TSK'daki Fetö'cülerin 15 Temmuz askeri darbe girişimi ile bağlantısının delilleri
Paralel yapı-15 Temmuz askeri darbe girişimindeki rollerini saptırma gayretleri
Paralel yapı-Yargılandıkları davalarda Fetö'nün terör örgütü olduğunu kabul etmeyen sanıklar
Paralel yapıya karşı devlet kurumlarının attığı adımlar
Paralel yapı-Deşifreyi ve soruşturmaları engelleme çabaları
Paralel yapı-Kamikaze tahliye girişimleri
Paralel yapı-Teslim olmayıp saklanan ya da yurtdışına firar eden şüpheliler
Paralel yapıya dair hukuki deliller
Paralel yapı mensuplarından gelen itiraflar
Paralel yapı-Suç duyuruları
Paralel yapı-Abdullah Harun
Paralel yapı-Dış ülke bağlantıları
Paralel yapı-Vatana ihanet
Paralel yapı-Misyonerlik/Dinlerarası Diyalog Bağlantıları
Paralel yapı-İslami açıdan sapkın görüşleri
Paralel yapı-Fetullah Gülen'in bedduaları
Paralel yapı-Örgüt mensuplarının intiharları
Paralel yapı konulu kitaplar
Paralel yapı konulu filmler
Paralel yapı bahanesiyle kontrgerilla yapılanmalarının gözden kaçırılma çabaları ... (TÜMÜ ve LİNKLER İÇİN TIKLAYIN)

http://www.kontrgerilla.com/mnsetgoster.asp?haber_no=9041    yazdır/print

ŞOK! TSK'daki Fetö'den darbe

15.07.2016 22:46 Türkiye, 15 Temmuz saat 22:00'den beri şok dakikalar yaşıyor.. İlk önce Jandarmadan bazı birliklerin İstanbul'un iki yakasını birbirine bağlayan köprüleri tanklarla ulaşıma kapattığı haberleri geldi. İlerleyen dakikala..
Tamamı 15.7.2016

İşte çılgınlıklarının nedeni

17.07.2016 14:13 TSK'daki Fetö'cülerin darbe girişimi "çılgınca" ve "gözü dönmüş" olarak değerlendiriliyor. Bir çok detay bu değerlendirmeye yol açıyor. Örneğin Meclis'in bombalanması.. Örneğin TRT'yi ele geçirirken canlı yayında darbe..
Tamamı 17.07.2016

İşte Paralel'in 81 il imamı

20.01.2015 21:02 Fetullah Gülen cemaatinin Marmara bölge imamı ile birlikte 8 il imamı olduğu iddia edildi. Bu isimlerin fotoğraflı özgeçmişleri yayınlandı. Bu imamların bir devlet memuru gibi terfi alarak kademe kademe yükseldiği iddia ediliyor..
Tamamı 20.01.2015

Paralel'e de Ergenekon'a da hayır

11.03.2014 14:52 Türkiye'de dün yargıda şiddetli bir deprem yaşandı. Daha önce benzeri yaşanmayan bu depremin merkez üssü, Ergenekon davasına bakan özel yetkili İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi oldu. Ergenekon davasına bakan İstanbul ..
Tamamı 11.3.2014

Büyükanıt: Huzurum kalmadı!

19.12.2015 23:00 Abdullah HARUN / kontrgerilla.com - 27 Nisan e-muhtırası soruşturmasında 'şüpheli' olarak sorgulanan dönemin Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt'ın ifadesi ortaya çıktı. Kontrgerilla.com'un ulaştığı iki sayfalık ifaded..
Tamamı 19.12.2015

Fehmi Koru sitemize taş attı

12.10.2015 19:46 Maişet derdi nedeniyle yaklaşık 1 yıldır günlük yerine haftalık haber girişine geçmek zorunda kaldık. Dikkat edenler bunu farketmiştir. Saatlerdir süren bu haftalık haber girişini de az önce tamamlamış ve internet..
Tamamı 12.10.2015

Şok!!! Savcı Öz yurtdışına kaçtı

18.08.2015 20:19 HSYK tarafından haklarında terör örgütü üyeliği suçlamasıyla soruşturma başlatılan, ardından mahkemece yakalama kararı çıkarılan savcılar Zekeriya Öz ve Celal Kara'nın yurtdışına kaçtıkları ortaya çıktı. Mahkeme eski s..
Tamamı 18.08.2015

Balyoz Planı gerçek: 7 beraate itiraz

09.10.2016 13:55 Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, Orgeneral Çetin Doğan'ın da aralarında bulunduğu 7 sanığın beraat kararının bozulması yönünde görüş bildirdi. 6 Ekim'de yaşanan gelişmeye göre, Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı adına B..
Tamamı 9.10.2016

Belgesel: Gezi'nin ardındakiler

24.06.2013 11:20 Taksim Gezi olaylarına katılanlar.. Haber, açıklama ve attıkları twitlerle destek verenler.. 'Çapulcu' olduklarını açıkça belirtenler.. 'Mesele Gezi değil sen hala anlamadın mı?' diyerek hükümeti bir ayaklanma ile devirmeye destek verenler..
Tamamı 24.06.2013

7 sanıklı Balyoz davası kapandı mı?

16.12.2018 11:00 İstanbul'da, Fetö yargısının etkin olduğu dönemde açılan ve 237 sanığın müebbet hapse mahkum edildiği, Fetö ile mücadelenin başlamasının ardından davanın kumpas olduğuna dair somut delillerin ortaya çıkması üzerine..
Tamamı 16.12.2018

Humeyni planı suya düştü

08.11.2014 13:58 Yıllardır ABD'de yaşayan Türk vatandaşı Fetullah Gülen'in Türkiye'ye dönmekten kesinlikle vazgeçtiği ileri sürülüyor. Gülen cemaatinin liderliğini yapan Fetullah Gülen, kendisine DGM tarafından dava açılmadan hemen önc..
Tamamı 8.11.2014

Gülen: 28 Şubat MGK'sı sevaptı

01.11.2014 17:35 Erdoğan'ın ilk kez 'Cumhurbaşkanı' sıfatıyla başkanlık ettiği Ekim ayı MGK toplantısı 10 saati aşarak en uzun MGK rekorunu kırdı. 28 Şubat süreci kararlarının alındığı MGK toplantısı ise 8 saat sürmüştü. MGK'da paralel..
Tamamı 1.11.2014

Ayrıntılarıyla 7 Şubat krizi

08.02.2014 15:18 Tarih: 7 Şubat 2012.. Ankara, Cumhuriyet tarihinde benzeri görülmemiş bir olayla sarsıldı. MİT Müsteşarı Hakan Fidan dahil 5 MİT yöneticisi hakkında savcılık tarafından yakalama kararı çıkartıldı.. Sabah gazetesinden A..
Tamamı 8.2.2014

Beddua etti, suç duyurusu yağdı

27.01.2014 13:03 Fetullah Gülen'in avukatı: Psikolojik harekâtta yeni aşamaya geçildi.. Fetullah Gülen Hocaefendi'nin avukatı Nurullah Albayrak, müvekkili hakkında ortaya atılan iftiraların suç duyurusu şeklinde yargıya taşınması suret..
Tamamı 27.1.2014

Paralel Yapı = P2 Locası

14.01.2014 15:48 Gülen cemaatinin lideri Fethullah Gülen'in paralel yapıyı uzaktan yönetmek için yaptığı telefon görüşmeleri bugün internette yayınlandı. (1) Görüşmelerde Gülen'in, bir dini cemaat liderinin ötesine geçerek siyaset..
Tamamı 14.1.2014

Özkök ve Yalman'dan şok inkar

03.11.2014 19:23 Balyoz davasında Anayasa Mahkemesi'nin verdiği 'hak ihlali' kararı üzerine yeniden yargılama başladı. Duruşma, Anadolu 4. Ağır Ceza Mahkemesi'nce Anadolu Adalet Sarayı'ndaki 450 kişilik Şehit Hakan Kılıç Konferans Salo..
Tamamı 3.11.2014

Yabancı vakıflara suç duyurusu

02.12.2013 16:57 Sivil Toplum Kuruluşu Adalet Platformu, Türkiye'de faaliyet gösteren yabancı vakıflar hakkında, yasak olmasına karşın Türkiye'deki siyasi olaylara müdahale ettikleri gerekçesiyle suç duyurusunda bulundu. Suç duyurusund..
Tamamı 2.12.2013

Düşünen adam da olacak mı?

19.06.2013 17:17 Taksim Gezi olayları 19 günlük bir süreç sonra polisin Gezi parkını boşaltmasıyla sona erdi. Ancak artçı gelişmeler sürüyor. İki gündür 'duran adam' eylemi gündemde. Hükümeti protesto eden ve Gezi eylemcilerine destek ..
Tamamı 19.6.2013

Fetö'nün Şok Mangasına dava

21.11.2022 14:22 Ankara'da, Cumhuriyet Başsavcılığı, FETÖ'cü olmayan askeri öğrencilerin "şok mangası" yöntemiyle fiziki ve psikolojik şiddet uygulayarak okulu bırakmalarına neden oldukları ileri sürülen 8 eski asker hakkında "işkence ..
Tamamı 21.11.2022

Kara Kuvvetleri: 80 Müebbet Onandı

29.11.2022 10:33 Ankara'da, FETÖ'nün darbe girişimi sırasında Kara Kuvvetleri Komutanlığı (KKK) karargahında yaşanan olaylara ilişkin aralarında 4 eski generalin de bulunduğu 132 sanıklı dava dosyasının istinaf incelemesi tamamlandı..
Tamamı 29.11.2022

Kars: 12 Müebbetin Gerekçesi

30.11.2022 13:13 Kars'ta, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişimine katıldıkları ve örgütün kentteki sözde 'ana komuta kademesi'nde yer aldıkları iddia edilen, aralarında örgütün sözde 'sıkıyönetim komutanı' ve dönemin 14. Me..
Tamamı 30.11.2022

Yakalanan İlk Darbeciye Müebbet

29.11.2022 11:03 Bursa'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz hain darbe girişimi sırasında Bursa'da sözde 'sıkıyönetim komutanı' olmayı beklerken 'yakalanan ilk darbeci' olan dönemin İl Jandarma Komutanı Yurdakul Akkuş'un da..
Tamamı 29.11.2022

Darbeci Yaver'in Müebbeti Onandı

29.11.2022 10:43 Ankara'da, FETÖ'nün 15 Temmuz darbe girişimi akşamı Cumhurbaşkanı Recep Tayip Erdoğan'ın kaldığı oteli darbecilere bildirdiği belirlenen eski başyaver Ali Yazıcı'ya verilen ağırlaştırılmış müebbet ile eski Dalaman Deni..
Tamamı 29.11.2022

Çatı Davada Müebbetler Değişmedi

29.11.2022 10:22 Ankara'da, Yargıtay'ın 15 Temmuz darbe girişiminden önce açılan FETÖ çatı davasında, örgütün tepe yöneticileri eski Samanyolu Yayın Grubu Başkanı Hidayet Karaca, eski milletvekili İlhan İşbilen, keski Zaman Gazetesi İm..
Tamamı 29.11.2022

Askeri Hakimlere Müebbet Onandı

02.12.2022 09:55 Ankara'da, Yargıtay 3. Ceza Dairesi, Ankara 25. Ağır Ceza Mahkemesince FETÖ'nün darbe girişiminde yer alan dönemin Genelkurmay Başkanlığı adli müşavirleri Hayrettin Kaldırım ve Muharrem Köse'nin de aralarında bulundu..
Tamamı 2.12.2022

Poyrazköy Kumpası: 1. Dava Başladı

28.11.2022 13:39 İstanbul'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün "Poyrazköy'de ele geçirilen mühimmat, Kafes eylem planı, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği (ÇYDD), Amirallere Suikast" gibi davalardaki usulsüzlüklere ilişkin polis mem..
Tamamı 28.11.2022

Poyrazköy Kumpası: 2. Dava Yargıya

28.11.2022 15:42 İstanbul'da, kamuoyunda 'Poyrazköy davası' olarak bilinen dava ve soruşturmalarda görev alan 48 eski hakim ve savcı hakkında 'gizliliği ihlal', 'iftira', 'suç delillerini yok etme', 'kişisel verileri hukuka aykırı olar..
Tamamı 28.11.2022

1985'teki Sınav Hırsızlığına Dava

02.12.2022 12:37 Ankara'da, FETÖ irtibatı nedeniyle hakkında dava açılan eski Albay Cengiz C.'nin, 1985'te yapılan askeri lisesi sınav sorularını, 'örgüt abisi' aracılığıyla önceden aldığını itiraf etmesi, verdiği bilgilerin doğru çı..
Tamamı 2.12.2022

Pinhan Restaurant'a 9 Hapis

30.11.2022 12:08 İstanbul'da, Fetullah Gülen liderliğindeki terör örgütü (Fetö) adına faaliyetlerde bulunulduğu gerekçesiyle kayyum atanan örgütün karargahı konumundaki Maltepe Pinhan Restoran yapılanmasına dair 45 sanıklı davaya devam..
Tamamı 30.11.2022

Zırhlı Tugay Darbe davası

30.11.2022 12:40 İstanbul'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişimine ilişkin aralarında muvazzafların da bulunduğu 28'si tutuklu 138 askerin 'kamu malına zarar verme' suçundan altışar yıl ile 'Anayasal düzeni ort..
Tamamı 30.11.2022

Darbede Valilik İşgali davası

30.11.2022 12:29 İstanbul'da, FETÖ'nün 15 Temmuz darbe girişiminde İstanbul Valiliğinin işgalini konu alan 90 sanıklı davada ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası Yargıtay tarafından bozulan eski Yarbay Recep Karaçam'ın yeniden yargılan..
Tamamı 30.11.2022

Donanma Darbe davası

28.11.2022 13:24 Kocaeli'de, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişimi sırasında Donanma Komutanlığındaki eylemlere ilişkin davada dosyaları ayrılan 6'sı tutuksuz, 13'ü firari 19 sanığın yargılanmasına devam edildi..
Tamamı 28.11.2022

Adana Yasadışı Dinleme davası

21.11.2022 12:10 Adana'da, Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) üyeliğinden hüküm giyen eski İl Emniyet Müdürü Ahmet Zeki Gürkan ile terörden sorumlu emniyet müdür yardımcısı İsmail Bilgin'in, Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) mensubunu yasa ..
Tamamı 21.11.2022

Tır Kumpası Organizatörleri davası

21.11.2022 11:57 Adana ve Hatay'da MİT tırlarının durdurulması ve aranmasını organize ettikleri gerekçesiyle haklarında 2'şer kez ağırlaştırılmış müebbet ve 50 yıl 5'er ay hapis cezası istemiyle dava açılan Fetullahçı Terör Örgütü'nün ..
Tamamı 21.11.2022

13.08.2001'den beri ziyaretçi sayısı:
66.008.747