Tam
EskidenYeniye
 

ŞOK! FETÖ'cü darbeciden itiraflar

TSK'daki FETÖ'cülerin 15 Temmuz darbe girişimiyle ilgili çok çarpıcı bir itiraf geldi. Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar'ı tabanca göstererek teslim alan Akar'ın yaveri ve darbe soruşturması kapsamında tutuklanan Piyade Yarbay Levent Türkkan, savcılık soruşturmasında çok çarpıcı itiraflarda bulundu. Fetullah Gülen yapılanmasında gençliğinden beri rol aldığını tüm detaylarıyla açıklayan Türkkan, darbe ile ilgili de önemli detaylar verdi. Yarbay Türkkan, 'Ben paralel yapı üyesiyim. Bu cemaatte yıllarca gönüllü olarak hizmet ettim. Bugüne kadar cemaatte olduğum abilerime itaat ettim, onlar tarafından verilen emirlere bugüne kadar harfiyen riayet ettim' dedi. Hain darbe girişimi sonrası gözaltına alınan Türkkan, Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar'ın kalkışmada yer alma tekliflerini kabul etmediğini ve kendilerine sürekli 'Yanlış yapıyorsunuz' dediğini anlattı. Hulusi Akar'ın, darbecilerin teklifini reddetmesinin darbe girişiminin başarısızlığında önemli rol oynadığını söyledi. Darbe girişimcisi albay, uzun yıllardır sınavla okullardan gelerek orduya alınan subayların yüzde 60-70'inin cemaatçi olduğunu da itiraf etti.

Önceki haber title=Sonraki haber

20.07.2016 21:11 TSK'daki FETÖ'cülerin 15 Temmuz darbe girişimiyle ilgili çok çarpıcı bir itiraf geldi. Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar'ı tabanca göstererek teslim alan Akar'ın yaveri ve darbe soruşturması kapsamında tutuklanan Piyade Yarbay Levent Türkkan, savcılık soruşturmasında çok çarpıcı itiraflarda bulundu. Fetullah Gülen yapılanmasında gençliğinden beri rol aldığını tüm detaylarıyla açıklayan Türkkan, darbe ile ilgili de önemli detaylar verdi. Darbe yapılacağını 14 Temmuz sabahı saat 10.00-11.00 sularında öğrendiğini söyledi. Kendisine "Cumhurbaşkanı, Başbakan, Bakanlar, Genelkurmay Başkanı, Kuvvet Komutanları ve Orgenerallerin tek tek alınacağının, sessiz sedasız işin biteceğinin, darbenin gece 03.00'de yapılacağının söylendiğini" aktardı". Yaver, Rehin alınan Orgeneral Hulusi Akar'ın, darbecilerin teklifini reddetmesinin darbe girişiminin başarısızlığında önemli rol oynadığını söyledi. Paralel yapı üyesi olduğunu kabul eden Türkkan ifadesinin bazı bölümleri şöyle:

FAKİR BİR AİLENİN ÇOCUĞUYUM

Hulusi Akar'ın Yaveri ifadelerinde "Ben fakir bir ailenin çocuğuyum. Babam çok fakir bir çiftçiydi. Tarlamız, bağımız bahçemiz yoktu. Fethullah Gülen Cemaati ile ilk defa ortaokul döneminde tanıştım. İyi ve geleceği parlak bir öğrenciydim. Okulda matematikten 9 almışlığım yoktur.

Ortaokulda cemaatin abileriyle tanışmıştım. 5 yaşından beri Subay olmayı hayal ediyordum. Bu idealim cemaatin ekmeğine tuz biber oldu. 1989 Işıklar Askeri Lisesi'nin sınavlarına girdim. Sınavı kendi bilgilerimle kazanacağımdan emindim. Cemaatteki abilerim de emindi. Fakat yine de bana sınav olmadan önceki gece yarısı getirip soruları verdiler. Soruları Serdar Abi getirmişti. Bursa merkezde bir cemaat evinde soruları bana vermişlerdi" dedi.

EVET CEMAAT ÜYESİYİM

Paralel Yapı üyesiyim. Fetullah Gülen cemaatindenim. 1989'da Işıklar Askeri Lisesi sınavlarına girdim. Sınavdan önceki gece soruları getirip verdiler. Ve liseyi kazandım. Genelkurmay'da emir subaylığı görevine getirildikten sonra cemaat adına verilen görevleri yerine getirmeye başladım.

NECDET ÖZEL'İ DİNLEDİM

Necdet Özel Paşa'yı (Eski Genelkurmay Başkanı Necdet Özel) dinleme cihazıyla sürekli dinliyorduk. Cihazı Türk Telekom'da çalışan 'Abi' verdi. Haftada bir cihazları götürüp 'Abi'ye veriyordum. Necdet Özel Paşa, Hulusi Akar Paşa ve Yaşar Güler Paşa döneminde dinleme yapıldı. Ben darbeyi 14 Temmuz 2016 Perşembe günü saat 10.00 sıralarında öğrendim.

2011-2015 yılları arasında Necdet Özel'in emir subay yardımcısı olarak çalışan yaver, daha sonra emir Subayı olmuş. Anlattıkları şoke edici: "Genelkurmay Başkanı Necdet Özel Paşa'yı dinleme cihazıyla sürekli dinliyordum. İki boğum parmak ucu kadar 'radyo' diye tabir edilen dinleme cihazını her gün paşanın odasına herhangi bir yere koyup akşam da çıkarken alıyordum. Kendi hafızası vardı. Pili bir gün dayanıyordu. Haftada bir dolan cihazı cemaat abime götürüp veriyordum, boş olanları alıyordum. Arada sırada Genelkurmay Başkanı'nın odasına dinleme cihazı araması yapılıyordu. Doğal olarak ben bu aramaların ne zaman yapılacağını önceden bildiğim için cihazı koymuyordum.

'KENAN EVREN OLACAK MISIN, OLMAYACAK MISIN?'

15 Temmuz öğleden sonra Tümgeneral Mehmet Dişli'nin odasına gittim. O da cemaatçidir. Bize 'Genelkurmay Başkanı'na sen Kenan Evren olacak mısın olmayacak mısın diye soracağım' şeklinde beyanda bulundu. Dişli, Akar Paşa'nın teklifi kabul edeceğini düşünüyordu. Ancak Akar teklifi kabul etmedi. Kuvvet Komutanları da ikna edilemedi.

MEHMET DİŞLİ GİRİN DEDİ

15 Temmuz Cuma günü saat 20.00-21.00 arasında Genelkurmay Başkanı makamındaydı. Akar en son MİT Müsteşarı Hakan Fidan'la görüştü. Fidan makamdan ayrıldıktan sonra Özel Kuvvetler'den 20 civarında tam teçhizatlı asker Karargâh'a girdi. Dişli de oradaydı. 5 dakika sonra Dişli çıktı bize 'girin' dedi.

AKAR 'YANLIŞ YAPIYORSUNUZ' DİYORDU

İçeri girdiğimizde Akar Paşa bize 'Yanlış yapıyorsunuz' dedi. Özel Kuvvetler onu götürdü. Sürekli bize 'Yanlış yapıyorsunuz' diyordu.

AKAR'IN EŞİNE HABER VER

Ben orada kaldım. Dişli Paşa beni telefonla arayarak, komutanının eşini aramam konusunda isteği olduğunu söyledi. Ben de hanımefendiyi askeri hattan aradım. Hanımefendi konuşurken gözyaşlarına boğuldu. Meclis'in bombalandığını, sivil halkın öldürüldüğünü TV'den öğrendiğimde pişman olmaya başladım. Yapılanlar katliam gibiydi."

İŞTE YAVER TÜRKKAN'IN İFADELERİNİN TAM METNİ

Cemaatte irtibat halinde olduğu kişilerin Murat, Selahattin ve Adil kod adlı şahıslar olduğunu aktaran Türkkan, şöyle devam etti:

"Bunlardan Murat'ın evini biliyorum. Konya yolu civarındadır, gösterebilirim. Diğerlerinin ve tamamının ne iş yaptıklarını ayrıca adres ve açık kimlik bilgilerini bilmiyorum. Bu abilerle Murat'ın evinde ayda bir ya da iki ayda bir rutin görüşmelerimi yapıyordum. Ben bugüne kadar Fetullah Gülen cemaatinin vatan haini olduğuna hiçbir zaman inanmamıştım. Sadece onların Allah rızası için çalıştıklarını düşünüyordum. Ancak darbe teşebbüsü ve sonrasında ne olduklarını anladım. Bu yapı ve bu yapıya mensup olanlar için vatan haini tabiri az gelir. Artık biliyorum ki bu yapı mensupları cani ruhlu kişilerdir. Fetullah Gülen'i bizzat hiç görmedim ancak söylediklerim onun için de geçerlidir."

Bursa Karacabey'den fakir bir çiftçi ailesinden geldiğini anlatan Türkkan, babasının yevmiye karşılığı çalıştığını, 5 kardeşin en küçüğü olduğunu söyledi.

Fetullah Gülen cemaatiyle ilk defa ortaokul döneminde tanıştığını belirten Türkkan, şunları kaydetti:

"O tarihlerde Bursa Cumhuriyet Lisesi Ortaokul kısmında okuyordum. İyi ve geleceği parlak bir öğrenciydim. Ortaokulda cemaatin abileriyle tanışmıştım. O tarihte Serdar, Musa kod adlı üniversite öğrencisi abiler vardı. Ben lisenin resmi pansiyonunda kalıyordum. Bu abiler pansiyona gidip geliyorlardı. Ben ve benim gibilere namaz kıldırıyorlardı. Sonra beni kendi cemaat evlerine götürmeye başladılar. Ben 5 yaşından beri subay olmayı hayal ediyordum. Ailem de beni bu şekilde kanalize ediyordu. Benim bu idealim cemaatin ekmeğine tuz biber oldu. Benim subay olmak istememe çok memnun oldular. 1989 yılında Işıklar Askeri Lisesi'nin sınavlarına girdim. Sınavı kendi bilgilerimle kazanacağımdan emindim, cemaatteki abilerim de emindi. Fakat yine de bana sınav olmadan önceki gece yarısı getirip soruları verdiler. Soruları Serdar abi getirmişti. Elinde bilgisayar çıktısı şeklinde sorular vardı. Şıkların üzerine cevaplar işaretlenmişti. Zaten bildiğim şeylerdi. Okudum, ezberledim. Bursa merkezde bir cemaat evinde bana bu soruları verdiler. Soruları benden başkalarına da verdiklerini değerlendiriyorum. Ancak kime verdiklerini isim isim bilmiyorum. Yıllar sonra Serdar ve Musa abilerle irtibatım kalmadı. Aradan zaman geçtiği için onların kimliklerinin tespitine ilişkin bilgi de veremem. Fakat fotoğraflarını görsem tanıyabilirim.

ABİLER İMA İLA NAMAZ KILMAYI ÖĞRETMİŞLERDİ

Bu şekilde askeri lise sınavlarını kazandım. Hatırladığım kadarıyla yüz küsuruncu olmuştum. Dereceye giremedim. Çünkü hatırladığım kadarıyla kasıtlı olarak soruların tamamını bana göstermemişlerdi. Işıklar Askeri Lisesi'ndeyken Serdar ve Musa abilerle görüşmeye devam ettim. Ayda bir kez görüşüyorduk. Genelde hafta sonu geliyorduk, namaz kılıyorduk, sohbet ediyorduk, Fetullah Gülen'in kitaplarını okuyorduk. Abilerim bana deşifre olmamak için askeri lisede tuvalette abdest almayı ve ima ile namaz kılmayı öğretmişlerdi. İma ile namazı istediğimiz yerde kılıyorduk. Namazı zihnen düşünüp dualarını içimden okuyordum."

TEK GÖREVİNİZ İFŞA OLMAMAK

Herhangi bir siyasi kanala yönlendirilmediğini, şu an itibarıyla da kemikleşmiş herhangi bir siyasi görüşünün bulunmadığını aktaran Türkkan, "Genelde AKP'ye oy verdim. Sandığın başına gittiğimde oyumu o dönemin koşullarına göre kullandım. Askeri lisedeyken önce iki yıl Serdar abi, sonrasında da Musa abi benimle ilgilenmişti. Askeri lise döneminde cemaatten abilerim bana herhangi bir görev vermediler. Ben de cemaat adına herhangi bir faaliyette bulunmadım. Tek göreviniz ifşa olmamak diye öğretiyorlardı." ifadesini kullandı.

CEMAATLE AYLIK GÖRÜŞMELER YAPTIM

Türkkan, 1993 yılında askeri liseyi bitirince sınavsız doğrudan Kara Harp Okuluna kayıt yaptırdığını, bu şekilde Ankara'ya geldiğini, birinci sınıfta cemaatle arasında bir kopukluk olduğunu belirterek, "Açıkçası o tarihte bir müddet ben de kendimi sorguladım. O tarihte kız arkadaşlarım vardı. Bu duruma cemaatten abiler kızıyorlardı." diye konuştu.

Kara Harp Okulunda cemaatle ilgili herhangi bir faaliyette bulunmadığını savunan Türkkan, İstanbul, Trabzon, Diyarbakır, Lefkoşa, Kızıltepe ve en son Ankara'da görev yaptığını, kıtalarda sürdürdüğü görevler sırasında cemaatle aylık görüşmeler yaptığını, bulunduğu yere göre cemaatte irtibatta olduğu ağabeylerinin sürekli değiştiğini anlattı.

Bağlı bulunduğu ağabeylerinin asker olmadığını, hepsinin üniversite mezunu olduğunu ifade eden Türkkan, bu kişilerin mesleklerini hiçbir zaman sorgulamadıklarını belirterek, bu kişilerin, kendilerine "Bize sormayın, işinize bakın, dersinizi okuyun." dediklerini aktardı.

İLAHİ BİR KİMLİĞİ OLDUĞUNA İNANIYORDUM

Lise ve harp okulu dışında görev yaptığı yerlerdeki ağabeylerinin isimlerini hatırlamadığını, bu kişilerin kod adı kullandığını ancak gördüğünde bunları simalarından tanıyabileceğini dile getiren Türkkan, darbe girişi olayına kadar cemaati "Allah rızasını gözeten bir yapı" olarak gördüğünü, Fetullah Gülen'in de "ilahi bir kimliğinin bulunduğuna inandığını" ileri sürdü.

NECDET ÖZEL'İ SÜREKLİ DİNLİYORDUM

Türkkan, 2011 yılında, şu anda emekli olan bir albayın, kendisini, dönemin Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Özel'e, emir subayı yardımcılığı için önerdiğini belirterek, 2011-2015'te Genelkurmay Başkanı Özel'in emir subayı yardımcısı olarak çalıştığını, emir subayı emekli olunca kendisinin emir subayı olduğunu kaydetti.

DİNLEME CİHAZINI KOYUYORDUM

Genelkurmay'da emir subayı olduktan sonra cemaat yapılanması adına kendisine verilen örgütsel görevleri de yerine getirmeye başladığını anlatan Türkkan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Genelkurmay Başkanı Necdet Özel paşayı dinleme cihazıyla sürekli dinliyordum. İki boğum parmak ucu kadar radyo diye tabir edilen dinleme cihazını her gün paşanın odasına herhangi bir yere koyup akşam da çıkarken alıyordum. Kendi hafızası vardı. 10-15 saat ses kaydı alabilecek kapasitesi vardı. Murat abiden önceki ismini hatırlamadığım Türk Telekom'da çalışan abi cihazı bana verdi. Cihazı evinde vermişti. Evi İncek'te Alacaatlı tarafındaydı. Gitsem evini bulabilirim. Bana dinleme cihazını verip paşanın sesini kaydetmem talimatını verdi. Bana 'Sadece bilgi amaçlı dinleyeceğiz, bir şey olmayacak' dedi. Ben de sorgulamadım, cihazı aldım. Paşanın sesini her gün kaydettim. İki, üç cihaz vardı. Haftada bir dolan cihazı cemaat abime götürüp veriyordum. Boş olanları alıyordum. Ben hiçbir zaman kaydettiğim sesleri dinlemedim. Nitekim benim o cihazları bağlayıp dinleyeceğim teçhizatım da yoktu. Arada sırada Genelkurmay Başkanının odasında dinleme cihazı araması yapılıyordu. Doğal olarak ben bu aramanın ne zaman yapılacağını bildiğim için cihazı koymuyordum. Dinleme cihazıyla ilgili herhangi bir olumsuzluk yaşamadım. Bana verilen görevi harfiyen yaptım."

Türkkan, "Necdet Özel paşa döneminde iki yıl Hulusi Akar paşa, iki yıl da Yaşar Güler paşa Genelkurmay 2. Başkanlığı görevini yürütmüşlerdi. Her ikisinin de emir subayı arkadaşım olan Binbaşı Mehmet Akkurt'tu. Mehmet Akkurt da Fetullah Gülen cemaatinin bir mensubudur. Ses kayıtlarını onunla birlikte yaptık. O da isimlerini belirttiğim Genelkurmay 2. Başkanlarının odasına dinleme cihazı yerleştiriyordu. Onun cemaat abisinin kim olduğunu bilmiyordum. Şu anda Mehmet Akkurt'un nerede olduğunu, gözaltında olup olmadığını bilmiyorum. Darbeye teşebbüs günü onun görevi Genelkurmay 2. Başkanını etkisiz hale getirmekti. Tahminen silahlı kuvvetlerde ne olup bittiğini bilmek için cemaat bu paşaları dinliyordu." dedi.

YÜZDE 60-70 CEMAATÇİ

Levent Türkkan, "Ben, Genelkurmay Başkanı değiştiğinde, Hulusi Akar'ın emir subayı olduğumda ses kaydı işini bıraktım. Murat abi bana emir subayı olduktan sonra 'Dinleme cihazını sen bırakmayacaksın' dedi. Birkaç ay sonra öğrendim ki aynı işi Serhat ve soyadını bilmediğim Şener isimli başçavuşlara yaptırmışlar. Serhat ve Şener başçavuşların ikisi de Hulusi Akar paşanın emir astsubaylarıydı." ifadesini kullandı.

Türkkan, şöyle devam etti: "Cemaatte kesin bir şekilde gizlilik ve ketumiyet vardır. Herkes kendi abisini bilir, gider dersini yapar, namazını kılar, sohbetini yapar, kendi işiyle ilgili verilen görevleri yapar, fazlasını bilmez ve sormaz. Benim şahsi kanaatim 1990'lı yıllardan bu yana sınavla okullardan gelen ve orduya alınan subayların yüzde 60-70'i cemaatçidir. Genelde cemaatçi olan subaylar kurmay subaylardır. Bu benim cemaatçi olarak tahminim. Somut bir delilim yoktur. Kesin cemaatçi olduklarını bildiğim Binbaşı Mehmet Akkurt, başçavuşlar Serhat ve Şener, Yüzbaşı Serdar Tekin, konut astsubayı başçavuş Veysel Tokmak, korumalardan Başçavuş Ömer Gürsel Çetin, Abdullah Erdoğan, Genelkurmay Başkanı Özel Kalem Müdürü Ramazan Gözel, diğer özel kalem Hüseyin Hakan Öcal, Genelkurmay Başkanı Başdanışmanı Kurmay Albay Orhan Yıkılkan, Cumhurbaşkanı başyaveri Albay Ali Yazıcı, Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayı Komutanı Muhsin Kutsi Barış, Genelkurmay 2. Başkanı eski koruması yüzbaşı Abdurrahim Aksoy, 2. Başkan Özel Kalem Müdürü Yarbay Bünyamin Tuner, onun yardımcısı binbaşı Recep, Personel Başkanlığında Şube Müdürü Albay Cemil, Korgeneral Mustafa Özsoy, Korgeneral Salih Ulusoy, Albay Muharrem Köse, personel dairesinde görevli Tuğgeneral Mehmet Partigöç adlı kişilerdir. Bunlar benim tahminime göre yüzde 99 cemaatçidir. Askerin içinde birini, diğerine abi olarak görevlendirmiyorlardı. Abilik, bizim gözümüzde cemaate bir üst görev değil, daha bilgili, kitap okuyan, dini bilgileri çok olan kişidir. Aynı zamanda görev verdiğini de gözardı etmemek gerekir. Örneğin ben, abilerin bana verdiği paşaları dinleme görevini yerine getirdim."

14 TEMMUZ'DA SAAT 10:00 GİBİ ÖĞRENDİM

Türkkan, savcılık ifadesinde, darbe yapılacağını 14 Temmuz 2016 Perşembe günü saat 10.00-11.00 gibi öğrendiğini, Genelkurmay Başkanı Danışmanı Kurmay Albay Orhan Yıkılkan'ın kendisine darbe planlandığını söylediğini aktardı.

GÖREVİMİN HULUSİ AKAR PAŞA'YI ETKİSİZ HALE GETİRİP İŞİ KOLAYLAŞTIRMAK OLDUĞUNU SÖYLEDİ

Yıkılkan'ın, "Cumhurbaşkanı, Başbakan, bakanlar, Genelkurmay Başkanı, Kuvvet Komutanları ve orgenerallerin tek tek alınacağını, sessiz sedasız işin biteceğini, işin 15 Temmuz'u 16 Temmuz'a bağlayan gece saat 03.00'te yapılacağını" belirttiğini anlatan Türkkan, ifadesinde şunları kaydetti:

"Beni sigara içmek için dışarı çağırdı. İkimiz yalnızken bu bilgileri verdi. Ayrıca bana darbenin yapılacağı gün görevimin Hulusi Akar Paşa'yı etkisiz hale getirip işi kolaylaştırmak olduğunu söyledi. Yine söylediğine göre, Hulusi Akar Paşa'yı etkisiz hale getirdikten sonra özel kuvvetler gelip alacaktı. Orhan Yıkılkan'ın bana verdiği görevi sorgulamadan kabul ettim. O gece benden sorumlu olan Murat abimin Konya yolunda Opet'in arka tarafındaki evine gittim. Bu konuyu duyunca biraz da darbe haberini alınca neler olduğunu anlamak için merak üzerine gittim. Rutin görüşmemiz yoktu. Normal zamanda abinin evine haberleşerek gideriz, gitmemiz gerekir, ancak önemli bir durum olduğu için bu defa habersiz gittim. Orada daha önceden tanıdığım Adil ve Selahattin abiler vardı ev Murat abinin olmasına rağmen o yoktu. Selahattin abi Murat abinin bir üst sorumlusu, Adil abi ise Selahattin abinin bir üst birim sorumlusu olan kişilerdir. Bana niye geldiğimi sordular. Darbeyle ilgili herhangi bir bilgi vermediler. Ben onlara 'yarın akşam bir faaliyet olacak bilginiz var mı?' diye sordum. Sorunca bana kızdılar, 'sen nerden biliyorsun, bundan kime bahsettin, sana bunu kim söyledi' dediler. Ben de Albay Orhan Yıkılkan'ın söylediğini onlara bildirdim. Orhan Yıkılkan'ı tanıyorlardı. Nereden tanıdıklarını bilmiyorum. Bana sıkı sıkı tembih ettiler. 'Bu konuyla ilgili hiç kimseye, hiçbir yerde, hiçbir şey söylemeyeceksin, olay çok gizli şekilde devam edecek, deşifre olmayacak' dediler. Bana verilen görevle ilgili herhangi bir şey söylemediler. Bu şekilde oradan ayrıldım. Başka unuttuğum için ifade etmedim, Mehmet Akkurt da benimle Murat abinin evine gelmişti. Evde Adil abi, Selahattin abi ben ve Mehmet Akkurt olmak üzere 4 kişi vardık, başka kimse yoktu."

KİMSE İTİRAZ ETMEDİ

Yaver Levent Türkkan, Orhan Yıkılkan'ın kendisine verdiği görev için ekibinde yer alan Serdar Tekin ve başçavuşlar Serhat Pahsa, Veysel Tokmak, Abdullah Erdoğan ve ismi Şener olan bir başka başçavuşun da cemaatçi olduğunu belirtti.

Yıkılkan'ın kendisine tebliğ ettiği görevi, ekibindeki bu kişilere, perşembe günü peyderpey ve teker teker aktardığını, kimsenin itiraz etmediğini ifade eden Türkkan, Yıkılkan'ın ayrıca, Genelkurmay Başkanı Akar'ın korumalarından Başçavuş Ömer Gürsel Çetin'in, Binbaşı Mehmet Akkurt'un emrinde olacağını söylediğini aktardı.

TÜMGENERAL MEHMET DİŞLİ DE CEMAATÇİDİR

Türkkan, 15 Temmuz günü öğleden sonra Albay Yıkılkan'ın kendisini aldığını, birlikte Tümgeneral Mehmet Dişli'nin odasına gittiklerini belirterek, şu ifadeleri kullandı:

"O da cemaatçidir. Mehmet Dişli Genelkurmay Proje Yönetim Daire Başkanıdır. Odada sadece üçümüz vardık. Girer girmez darbeye ilişkin mevzuyu konuşmaya başladık. Mehmet Dişli darbe teşebbüsü başladığında ilk önce Hulusi Akar Paşa'nın odasına tek başına gideceğini, onun kabul etmesi halinde darbe faaliyetinin başına geçirileceğini bize söyledi. Bunu söylerken bize 'Genelkurmay Başkanına, (Sen Kenan Evren olacak mısın, olmayacak mısın) diye soracağım' şeklinde beyanda bulundu. Genelkurmay Başkanına darbeyi tebliğ ederken, kendisini sevdiğimizi, saydığımızı, kabul etmesi halinde darbenin başına geçireceklerini söyleyeceğini bize bildirdi. Elinde bir not kağıdı vardı. Oraya Genelkurmay Başkanına söyleyeceklerini tek tek yazmıştı. Söylediğine göre Hulusi Akar darbe faaliyetinin başına geçmeyi kabul ederse, Genelkurmay 2. Başkanı Orgeneral Akın Öztürk olacaktı. Gece yarısı 03.00'te faaliyet başlayacağı için saat 02.30'da Genelkurmay Başkanının konutunda buluşacağımızı kararlaştırdık. Aramızdaki konuşmalara göre Hulusi Akar Paşa teklifi kabul etmezse ben ve ekibim etkisiz hale getirecektik. Bu konuda eski Özel Kalem Müdürü Ramazan Gözel ve yeni Özel Kalem Müdürü Yarbay Hakan Öcal'ın bana yardım edeceğini söylediler. Özel Kuvvetler'den gelen personel Hulusi Akar Paşa'yı alıp götürecekti."

HULUSİ AKAR TEKLİFİ KABUL ETMEDİ

Orhan Yıkılkan'ın, konudan Dişli'den daha çok bilgi sahibi olduğunu anladığını bildiren Türkkan, Hulusi Akar Paşa'ya yapılan teklifin, diğer kuvvet komutanları ve orgenerallere yapılmayacağını belirtti. Hulusi Akar'ın teklifi kabul edip, kuvvet komutanları ve diğer orgeneralleri darbe faaliyetinin içine çekeceğinin düşünüldüğünü anlatan Türkkan, "Hulusi Akar, kendisine yapılan teklifi kabul etmedi. O kabul etmeyince kuvvet komutanlarını da ikna edemediler. Bu durumdan hareketle bir noktada Hulusi Akar'ın kendisine yapılan teklifi kabul etmemekle darbe girişiminin başarısızlığının yolunu açtığını söyleyebiliriz" ifadesini kullandı.

BİDLİĞİM KADARIYLA KUVVET KOMUTANLARI VE JANDARMA GENEL KOMUTANI CEMAATÇİ DEĞİL

Darbenin gerçekleştirilmesi halinde kullanılması için hazırlanan listede, Genelkurmay Başkanının isminin karşısının boş bırakılmasının nedeni de sorulan Türkkan, Akar'ın vereceği cevap belli olmadığı için bunun yapılmış olabileceğini kaydetti.

"Bildiğim kadarıyla Kuvvet Komutanları ve Jandarma Genel Komutanı cemaatçi değildir." diyen Türkkan, söz konusu listede, Kara Kuvvetleri Komutanı Salih Zeki Çolak'ın atandığı görev kısmının neden boş bırakıldığını, Jandarma Genel Komutanı Galip Mendi'nin atandığı görev kısmına "devam" ibaresinin neden yazıldığını bilemediğini belirtti.

Listede, "darbeden sonra görevine devam" diye yazılanların güvendikleri kişiler olabileceğini ifade eden Türkkan, listeden haberi olmadığını savundu.

HULUSİ AKAR 'YANLIŞ YAPIYORSUNUZ' DEDİ

Levent Türkkan, 15 Temmuz günü saat 20.00-21.00 arasında Genelkurmay Başkanı Akar'ın makamında olduğunu, kendisinin de orada bulunduğunu anlatarak, şunları kaydetti:

"Olaylar çok hızlı gelişti. Genelkurmay Başkanı Akar, en son MİT Müsteşarı Hakan Fidan ile 1 saatten fazla görüştü. Hakan bey zaten sürekli bize gelirdi, biz ona giderdik. Komutanla ikisi birbirlerini severlerdi. Bu görüşmede olağanüstü bir buluşma hissetmedim. Hakan Fidan makamdan ayrıldıktan çok kısa süre sonra özel kuvvetlerden 20 civarında tam teçhizatlı asker karargaha girdi. Orhan Yıkılkan da Mehmet Dişli de oradaydı. Mehmet Dişli Komutanın kapısını çalıp içeri girdi. Dişli Paşa içeride 5 dakika civarında kaldı. Aralarında ne konuştuklarını duymadık. Dışarı çıktığında 'ortada, girin' dedi. İçeriye ben, Yüzbaşı Serdar Tekin, Başçavuş Abdullah, Özel Kalem Müdürü Albay Ramazan, Orhan Yıkılkan ile girdik. Dişli Paşa da oradaydı. Hulusi Akar Paşa, Dişli Paşa ve bizlere hitaben 'Yanlış yapıyorsunuz, bu böyle olmaz' dedi. Benim elimde tabanca vardı. Hulusi Paşa makamının yanındaki masada sandalyede oturuyordu. Tabanca elimdeyken Hulusi Paşa'ya 'Komutanım sizi koltuklara alalım' dedim. O da herkes içeri girince panik yaptı ve 'Bana su getirin' dedi. Serdar Yüzbaşı su getirdi. Alıp içti. Ben 'Abdest alıp namaz kılacağım, üzerimi değiştireceğim' dedi. Arka taraftaki dinlenme odasına Serdar Yüzbaşı ve Abdullah Başçavuşla birlikte girdiler. Orada üzerini değiştirdi, namazını kıldı. Kıldığı namaz, vakit namazı mıydı, ne namazıydı açıkçası bilemiyorum. Arada kendisi bizlere hitaben, 'Yanlış yapıyorsunuz' diyordu. Ben Hulusi Paşa'ya 'Komutanım, yıllardır yanınızdayım. Hiç sizi üzdüm mü, size hainlik yaptım mı? Lütfen dediklerimizi yapın. Hiçbir sorun çıkmayacak' dediğimi hatırlıyorum. Karşılığında ne cevap verdiğini hatırlamıyorum. Namazı bittikten sonra montunu giydi. Özel Kuvvetlerden gelen görevliler koluna girip alıp götürdüler."

OLAYLARI TELEVİZYONDAN İZLEDİK

Hulusi Akar'a çıkışa kadar, koruma Abdullah Erdoğan'ın refakat etmiş olabileceğini belirten Türkkan, ifadesine şöyle devam etti:

"Bindirildiği helikoptere o da binmiş olabilir. Bana 'sen gelmeyeceksin' dediler. Orada kaldım, makamı emniyete aldım. Komutanın şahsi malzemelerini topladık, çantasına yerleştirdik, çantasını oraya koyduk. Ben o gece hep makamdaydım. Herhangi bir gelen giden olmadı. Yanımda Serdar Yüzbaşı ve başçavuşlar Serhat ve Şener vardı. Birlikte oturduk, olayları televizyondan izledik. Bir şey konuşmadık, öylece bekledik. Komutanı götürdükten sonra Dişli Paşa beni telefonla aradı. Komutanın eşini aramam konusunda isteği olduğunu söyledi. Bunun üzerine hanımefendiyi askeri hattan aradım. 'Komutanımız iyi, hiç problem yok' gibi rahatlatmak adına bir şeyler söyledim. Konuşurken ağlıyordu. Ben 'o gece makama kimse gelmedi' dedim ama Albay Yıkılkan özel kalem müdürü odasındaydı, onun yanına girip çıkanın haddi hesabı yoktu. Orada bir noktada darbe faaliyeti kısmen organize ediliyordu, ancak ilerleyen zamanlarda konuşulanlardan televizyondaki haberlerden esas faaliyetin Akıncılar Üssü'nde organize edildiğini anladım. Benim bulunduğum bölümde karargahın içinde herhangi bir arbede, çatışma, yaralanma olmadı."

KIYAMET GÜNÜ GİBİYDİ

Türkkan, Genelkurmay Başkanlığının etrafının "kıyamet günü gibi" olduğunu, vatandaşların toplandığını, polislerin geldiğini, zaman zaman silahların ateşlendiğini, F-16'ların alçak uçuş yaptığını anlattı.

PİŞMANIM

TBMM'nin bombalandığını televizyondan öğrendiğini belirten Türkkan, şunları kaydetti:

"Bombaların patladığını, sivil halkın zarar gördüğünü öğrendikçe pişman olmaya başladım. Yapılanlar katliam gibiydi. Benim Allah rızası için çalıştığını düşündüğüm cemaatin girişimiyle bunlar yapılıyordu. Sabah saat 09.00 sıralarında karargahtaki koridor, darbeye iştirak edenlerle dolup taştı. Herkes aralarında 'başarısız olduk, teslim oluyoruz' diye konuşuyordu. Tuğgeneral Mehmet Partigöç olayı yönlendiriyordu. Teslim olmak için askeri savcı ve merkez komutanlığından personel istedi. İstenen kişiler gelince personel teslim oldu. Serdar Yüzbaşı ve ben o gruptan 10 dakika sonra teslim olduk. Özel Kuvvetler Komutanı Zekai Aksakallı Paşa'yı cep telefonumdan aradım. Makama gelip gittiği için tanıyordum. Komutanım 'gelin makamı size teslim edeyim' dedim. Kabul etmedi, 'Diğerleriyle teslim ol' dedi. Bunun üzerine Serdar Yüzbaşı ile kapının önüne çıktık. Özel Kuvvetlere teslim olduk. Onlar da bizi polislere teslim ettiler. Bizi Başkent Spor Salonu'na götürdüler. Teslim olurken herhangi bir şekilde direnmedim. Samimi olarak pişmanım. Sadece darbeye iştirak etmekten değil, Fetullah Gülen cemaati mensubu olmaktan dolayı da çok pişmanım. Olayların içindeyim, bu yüzden sorumluluğum var, fakat ben vatan haini değilim. Polise, sivil vatandaşa kesinlikle silah sıkmam. Sıkmadım da. Darbe girişimi sırasında sivil vatandaşa, polise silah sıkılmasını, bomba atılmasını, tank sürülmesini kesinlikle tasvip etmem mümkün değil. Anlattıklarım, söylediklerim samimidir. Tüm bildiklerimi anlattım. Özellikle emniyetteki sorgu sırasında bu şeyleri söylemeye ikna edilmediğimi belirtmek istiyorum. Ben emniyette beklerken kağıt kalem isteyip kendi ifademi yazdım. Bu şekilde ifade vermem yönünde bir telkinde bulunan olmadı. Bu anlamda yasal olarak mümkünse lehime etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanmak istiyorum."



MAHKEME İFADESİ

30.09.2016 18:29 Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar'ın darbeci emir subayı Yarbay Levent Türkkan, mahkemede de 40 sayfalık ifade verdi. Türkkan, Akın Öztürk'ün sadece kukla olduğunu savundu, "İşin başında Akın Öztürk Paşa olduğunu sanmıyorum, o sadece orada bir kukla. Bu işin bir numarası yok. Bence 94'lerin konseyi" iddiasında bulundu.

Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar'ın, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişiminin ardından tutuklanan emir subayı Yarbay Levent Türkkan, sulh ceza hakimliğindeki sorgusunda, eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral Necdet Özel'in emir subay yardımcısı olduktan sonra "Adil abi" olarak bahsettiği kişinin kendisine dinleme cihazı verdiğini, kendisinin de dört yıl süreyle her sabah cihazı makam odasına koyduğunu, akşam da aldığını belirtti.

Tutuklama kararı veren hakimlikteki 20 Temmuz 2016 tarihli sorgusuna ilişkin tutanağa göre Türkkan, vücudunda yara ve yanıklar bulunduğunu, eziyet görmediğini, gözaltına alınırken yere yatırıldığında asfaltın sıcak olması nedeniyle yanıklar oluştuğunu söyledi.

"Hayatında ilk defa hür iradesiyle konuştuğunu" ifade eden Türkkan, ortaokul birinci sınıftayken "bir örgütün" üyesi olduğunu fark bile etmediğini kaydetti.

Annesinin ve babasının köylü olduğunu aktaran Türkkan, şöyle devam etti:

"Gariban ama akıllı bir çocuktum, zeki bir çocuktum ve o yaşlarda kanıma girildiğinin farkında değildim. Dinimi öğrendim, bana sahip çıkıldı. Güzel şeyler yaptım. Hayatım bu noktaya kadar böyle geçti. O insanların kötü olabileceğini hiçbir zaman düşünmedim, hiçbir zaman sorgulamadım. İnsanlar şu anda uzaktan konuşabiliyorlar, 'Ya niye böyle oldu, niye şöyle oldu'. Allah'a yatıp kalkıp dua etsinler ki annelerinin, babalarının yanında büyümüşlerdir ve anneleri, babaları onlara sahip çıkmışlardır. Ben o kişilerin yerinde, o kişiler de benim yerimde olabilirlerdi. Vatan haini değilim. Ben Osmanlı'nın kökünün köküyüm, Müslüman'ım, Türk'üm. Bundan da hiçbir zaman pişmanlık duymadım. Hep bu duygularla yaşadım ve bu hadde gelene kadar da hep bana vatan, Allah dendiği için yaptım, gözümü kırpmadan yaptım. O işleri nasıl gözümü kırpmadan yaptıysam, şimdi bu işi de gözümü kırpmadan yapıyorum."

Türkkan, ortaokul birinci sınıftayken "bu gruba" girdiğini, bunun kendi isteği olmadığını ifade ederek, gelip kendini kandırdıklarını, ders çalıştırdıklarını, kendisinin de o zamanlar bundan şikayetçi olmadığını kaydetti.

"Her şey güzeldi, söyledikleri hiçbir şey kötü değildi. Namaz kılıyorlardı, oruç tutuyorlardı, teheccüd kılıyorlardı. 'Hayır ya, bu böyle olmaz' dediğim hiçbir şey olmadı. Her şey o kadar güzel ki tam bana hitap ediyordu. Yani dinimi yaşıyordum" ifadelerini kullanan Türkkan, "bir örgütün içinde olduğunu, o geceye (15 Temmuz) kadar hiç düşünmediğini" bildirdi.

Darbe teşebbüsü gecesi kimseyi öldürmediğini, tek mermi sıkmadığını belirten Türkkan, "Rabbim buna müsaade etmedi. Çünkü o kafayla o esnada onları düşünemeyebilirsiniz. O pilotlara ben 'Kötü yaptılar' diyemiyorum. Çünkü o pilot, o esnada kendi birey kafasıyla hareket etmiyor. Bunu anlayın lütfen" dedi.

-"Bu IŞİD kafası bitmek zorunda"-

Darbe girişimi gecesi planlama safhasında kendisinin olmadığını söyleyen Türkkan, kendilerinin "abi" dedikleri kişilerin bile "Sen şunu yapacaksın" demediğini, o kadar gizli yürütüldüğünü kaydetti.

Örgütün adını "FETÖ, paralel terör örgütü" olarak veren Türkkan, "hiçbir insan evladının kendi askerine, vatandaşına, polisine mermi sıkmayacağını, bunun, IŞİD'den farkı olmadığını, bunun, dini sermayesi olan bir terör örgütü" olduğunu söyledi.

Türkkan, "Bu örgüte girdiğiniz zaman onu algılayamıyorsunuz. O girdabın içerisinde kendinizi tamamen unutuyorsunuz ve hiçbir şeyi sorgulamıyorsunuz" şeklinde konuştu.

Bir musibetin, bin nasihatten iyi olduğunu, bu musibetin yaşanması gerektiğini ifade eden Türkkan, "Yaşanması gerekiyordu belki ve yaşandı. Çünkü başka türlü bu Türkiye Cumhuriyeti devleti bu şerefsiz FETÖ paralel terör örgütünden kurtulamazdı. Bu ayyuka çıkamazdı. Başka türlü temizlenemezdi. İnsanlar bunu göremezdi. Bu sadece silahlı kuvvetlerde değil, emniyette, yargıda, eğitimde, sağlıkta, orada, burada, her tarafta kümelenmişler. Esnafından, şuradan, buradan katlayarak, büyümeye devam eden bir örgüt. Bu olay yaşanmasaydı, ülkemiz daha bundan çok çekerdi. Şimdi bitti mi, onu bilemem ama en azından herkes artık her şeyin ne olduğunu gördü ve biteceğine inancım tamamen güçlendi. Artık bunun ötesi yok. Bu IŞİD kafası bitmez zorundadır" ifadesini kullandı.

"Askeri okul sınavı sorularını verdiler"

Ortaokulda Bursa Cumhuriyet Lisesi pansiyonunda kaldığını anlatan Türkkan, o dönemde gelen "abiler" ile maç yaptıklarını, onların kendilerini ders çalıştırdığını ve yemeğe götürdüklerini ifade etti. Ortaokulun ardından askeri liseye gitmek istediğini bildiren Türkkan, "Şu anda anlıyorum ki onların ekmeğine yağ sürülmüş. Beni subay yapmak için özel ders vermeye çalıştılar. Orta üçte benimle çok ilgilendiler" dedi.

"Teheccüd diye kaldırıp soruları verdiler"

Her bir "abi"ye 2-3 kişi düştüğünü, dersleri bu kişilerin evlerinde verdiklerini aktaran Türkkan, şu bilgileri verdi:

"Sınava girmeden önceki son gece saat 02.00'de 'Teheccüde kalkıyoruz' diye kaldırdılar ve o gece soruları bana verdiler. Atıyorum, 100 soru varsa 80-85 soru, 'Hepsini sen yaparsın ama yine de bu sorulara bak, şıkları ezberle' dediler 1989'da. Ben de bunlara baktım, hepsini ezberledim. Zaten kendime güveniyordum. Ertesi gün sınava girdim. Zaten soruları almışım. Aynı, bire bir çıktı. Sorular, abilerin evinde kalırken verildi. Abinin adını soyadını bilmiyorum, sadece kod adını biliyorum, o zamanki kod adı Serdar'dı, veteriner fakültesinde okuyordu."

Türkkan, askeri lisede de ayda ya da iki ayda bir "Serdar" kod adlı kişiyle görüştüğünü, bunu askeri liseden kimsenin bilmediğini, son iki yılda da yine veteriner fakültesinde okuyan "Musa" kod adlı kişinin kendisiyle ilgilenmeye başladığını anlattı.

Askeri liseden sonra devam ettiği Harp Okulunda da bu kişiyle görüşmeyi sürdürdüğünü bildiren Türkkan, bu kişinin kendisine, "namazlarını aksatma, şunu yapma, bunu yapma, dikkat et" türü şeyler söylediğini ancak okulda görüşebileceği birilerinden bahsetmediğini ifade etti.

Harp Okulundan sonra Tuzla Piyade Okulunda ise adını hatırlamadığı sivil bir kişinin kendisiyle ilgilendiğini belirten Türkkan, askeriyedeki herkesin, bir sivil "abi"ye bağlı olduğunu söyledi.

Okulun ardından görev yaptığı Trabzon'da, Rize'den gelen bir "abi" ile ayda ya da iki ayda bir görüştüğünü aktaran Türkkan, görüşme taleplerinin hep "abi"lerden geldiğini bildirdi. Görüşmelerde dini sohbetler yapıldığını, Fetullah Gülen'in kitaplarının okunduğunu ifade eden Türkkan, buralarda Gülen'den "hocaefendi" olarak bahsedildiğini, "Mehdi" diyen "abi"lerin de olduğunu anlattı.

Daha sonra görev yaptığı yerlerden KKTC ve Uzunköprü'de de "abi"lerin olduğunu ancak 6 aylığına görev yaptığı Kosova'da olmadığını bildiren Türkkan, örgüte düzenli "himmet" ödediğini belirtti.

Bildiği kadarıyla maaşın yüzde 10'unun "himmet" olarak verildiğini anlatan Türkkan, bu alınırken, "Allah rızası için bir sürü yerlere okul açılıyor, şu, bu..." denildiğini, 3-4 ay ödemeyince "himmet"in öneminden bahsedilmeye başlandığını, "Hz. Ömer malının yarısını bağışladı" gibi örnekler verilerek, tekrar "himmet" alındığını kaydetti.

"Orada paralelci olmayan bir Allah'ın kulu yoktur"

Örgütün poliste daha rahat olduğunu, örgüt üyesi 9-10 polisin kendi odalarında konuşabildiklerini ancak askeriyede grupların maksimum 2 kişilik olduğunu, bu kişilerin birbirini, bir de "abi"nin bu kişileri bildiğini aktaran Türkkan, askeriyede 3 kişinin asla bir araya gelmediğini ifade etti.

Bu 2 kişinin mutlaka aynı devre olduğunu, aralarında bir yıllık ast-üst ilişkisi bile olmayacağını dile getiren Türkkan, "Demek ki bugünlere hazırlamışlar. Bunun başka bir Türkçesi yok. İlmek işler gibi işlemişler" dedi.

Türkkan, sonraki görev yeri Kızıltepe'de de aynı ödeme ve görüşmelerin devam ettiğini, ardından 2010'da Ankara'ya, Genelkurmay Başkanlığı Destek Kıtaları Hizmet Taburuna geldiğini ifade ederek, "Şu andaki algıma göre söylüyorum, mesela Genelkurmayın tayin dairesi vardır. Genelkurmaydaki bütün subay, astsubay, uzman tayinleri oradan yapılır. Tayin dairedeki astsubayından, subayından, generaline kadar, orada paralelci olmayan bir Allah'ın kulu yoktur" iddiasında bulundu.

Ankara'daki "abi"nin adının "Recai" olduğunu ve Türk Telekom'da çalıştığını bildiğini aktaran Türkkan, bir sonraki "abi"yi Emniyette teşhis ettiğini, evini gösterdiğini anlattı.

Türkkan, atandığı yerde kantin başkanıyken, şu anda emekli olan o dönemde Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral Necdet Özel'in emir subayı "Şevket Albay" ve 2. Başkanın emir subayı "Alpay Albay"ın kendisini beğendiklerini belirtti. Bu kişilerin "paralelci olmadıklarına emin olduğunu" söyleyen Türkkan, "Bu paralel terör örgütünün beni oraya aldırdığına inanmıyorum. Çünkü teklif Şevket Albay'dan geldi. 'Bak kardeşim, temiz çocuksun, iyi çocuksun, çalışkan çocuksun, benim yardımcım olur musun?' dedi" bilgisini verdi.

Bunu "Recai" kod adlı "abi"ye aktardığını, onun ise "kabul et" dediğini ifade eden Türkkan, 2011'de, emekli Orgeneral Özel'in yanında, "Şevket Albay"ın yardımcısı' olarak, çalışmaya başladığını bildirdi.

Türkkan, "3-4 ay çalıştık. Daha fazla da olabilir. Ondan sonra abiler bana komutanımızı dinlememiz gerektiğini, ki orada dönen olayları bilip, ona göre reaksiyon göstermemiz gerektiğini söylediler ve bir tane böcek cihazı verdiler" dedi.

O dönemde artık "üst birim abileri" de tanımaya başladığını bildiren Türkkan, "Recai"nin kendisini, "Selahattin" adlı "abi" ile tanıştırdığını, onun bir üst birim "abisi"nin ise "Adil" olduğunu ifade etti.

Dinleme cihazını "Adil abi" olarak bahsettiği kişinin verdiğini, komutan gelmeden her sabah cihazı koyduğunu, akşamları aldığını, bunu 4 yıl sürdürdüğünü aktaran Türkkan, pili değiştirildiği sürece cihazın 3-4 defa kullanılabildiğini, sinyal vermediğini, ortamı kaydettiğini anlattı.

Türkkan, 2015'te "Şevket Albay"ın emekli olduğunu, kendisinin Özel'in emir subaylığına başladığını, artık komutanla aynı anda gelip gittiği için dinleme cihazı koymadığını dile getirdi.

Türkkan, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Akar zamanında dinleme cihazı koymadığını ancak birilerinin bunu yaptığını bildiğini belirterek, "Sonradan öğrendim, diğer iki tane bizim emir astsubayları başçavuş yapmış" dedi.

Mehmet Akkurt, Gökhan Eski ve 2. Başkanın emir subayı yardımcısı ile Genelkurmay Başkanı emir astsubayları Şener Başçavuş ve Serhat Başçavuşun da "bu işlere bulaştığını" savunan Türkkan, cihazdaki kayıtları kendisinin hiç dinlemediğini söyledi.

"Genelkurmay Başkanı seviyesinde"

"Adil abi" dediği kişinin Genelkurmay Başkanı seviyesinde olduğunu, örgütten herkesle görüşmediğini ancak kendisiyle görüştüğünü ifade eden Türkkan, "Genelkurmay Başkanlığına etki etmeye yönelik veya isim tavsiyesi, 'Şuna referans olma' falan gibi, abilerinden isim filan geldi mi?" sorusuna, şu yanıtı verdi:

"(İkinci Başkan Yaşar Güler, 2. Ordu Komutanı olsun. Hani sana öyle bir görüş sorulursa, sonuçta oradasın, bunu söylersin. Erdal Öztürk de 2. Başkan olsun) diye deklare ediyorlardı. Çünkü bu olaylar olmasaydı Yaşar Güler Paşa'nın Jandarma Genel Komutanı olması bekleniyordu. Çünkü Galip Mendi Paşa emekli olacaktı. Ama buradan uzaklaştırma adına, hani '2. Ordu Komutanlığını tavsiye et, hem daha iyi yapar, şu bu dersin, o da buradan gitmiş olur'. Erdal Öztürk Paşa için de 'İyi bir paşa, vatanını, milletini seven, güzel insan. O da 2. Başkan olsun ki devlet için daha iyi işler yapsın diye, onu da 2. Başkanlığa tavsiye et' diyorlardı."

Tutuklama kararı veren hakimlikteki 20 Temmuz 2016'daki sorguya ilişkin tutanağa göre Türkkan, "FETÖ mensubu abi"lerin, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Akar'ın darbeyi kabul edeceğini ve yöneteceğini zannettiklerini söyledi.

Darbe girişiminden iki gün önce, Genelkurmay Başkanı Başdanışmanı Kurmay Albay Orhan Yıkılkan'ın kendisine "Sen Cumhurbaşkanı'nın, Başbakan'ın, Efkan Ala'nın, MİT Müsteşarı'nın evlerini biliyor musun" diye sorduğunu savunan Türkkan, bunları bildiğini söylediğini ancak konuşmaya anlam veremediğini ifade etti.

Aynı gün birkaç saat sonra Yıkılkan'ın, "Bir şeyler olabilir. Sen daha hiçbir şey düşünme, hiçbir şey bilme ama yarına bir hazırlık yap istersen. Hani yakında kimler olsun, nasıl olsun falan filan" dediğini kaydeden Türkkan, perşembe günü Yıkılkan'ın, ertesi gün gece 03.00'te darbe olacağını, Cumhurbaşkanı, Başbakan, bakanlar, bürokratlar ve kuvvet komutanlarının alınacağını söylediğini anlattı.

Türkkan, "Yıkılkan, 'Senin ekibinde de şunlar şunlar olacak' dedi, isimlerini saydı. 'Bunlara hazırlık yap. Gece senin evinde toplanacağız, yani senin evin orada toplanacağız. Hep beraber oradan şeye ineceğiz ve oradan gelip helikopterle komutanı alıp götürecekler' dedi. Bir şey demedim ve gittim. O saydığı isimlerdeki ekibime anlattım, onlar da bir şey demedi. 'Hazırlık yapın. Şunları, şu malzemeleri alın' dedim" diye konuştu.

Türkkan, 15 Temmuz saat 16.00-17.00 civarında MİT Müsteşarı Hakan Fidan'ın, Orgeneral Akar'ın yanına geldiğini ifade ederek, "Hakan Bey çıktıktan 2 dakika sonra veya 5 dakika sonra, bir anda Özel Kuvvetler içeri girdi. 20 kişilik tim, tam teçhizat. Orhan Albay geldi, Mehmet Dişli Tümgeneral Paşa geldi, 'Faaliyet başlıyor, gece 03.00'ten şimdiye alındı' dendi" ifadelerini kullandı.

"Kenan Evren olur musun?' diye soracağım"

Dişli'nin "Ben komutana tebligat yapacağım" diyerek içeri girdiğini aktaran Türkkan, "Dişli, 'Anlatacağım. Zaten beni biliyor, seviyor. Ben de onu seviyorum. Kabul edecek ve güle oynaya bitecek', gibi bir sürü şeyler söyledi. ' Kenan Evren olur musun?' diye soracağım. İşin özü bunu soracağım. O da evet derse, zaten diyecek, problem yok' demişti" beyanını verdi.

Dişli'nin çağırması üzerine içeri girdiklerini söyleyen Türkkan, şöyle devam etti:

"Anladığım kadarıyla ikna olmamış ki ben içeri girdiğimde Hulusi Paşa 'Yanlış yapıyorsunuz' diyordu. Biz girdik. Benim yardımcım Serdar Yüzbaşı komutanın ağzını kapattı. 'Komutanım, rahat olun' dedi. Benim elimde silah vardı. 'Komutanım, kalkın şuraya oturun' dedim. Komutan zaten hiç zorluk çıkarmadı ama 'Yanlış yapıyorsunuz, yanlış yapıyorsunuz' diye bağırdı. Komutanı oturttuk. Ondan sonra bir sakinledi. 'Ben su istiyorum' dedi. Su verdik. Ondan sonra 'Abdest alıp namaz kılacağım' dedi. Abdest aldı, namaz kıldı. Ondan sonra da zaten Özel Kuvvetler direkt içeri girdi. Dişli Paşa 'Gidiyoruz' dedi. Helikopter geldi, hemen Orhan Albay tarafından koordine edildi. Yüzünü, gözünü, hiçbir şeyini bağlamadılar, normal koluna girdiler, helikoptere bindi ve sonradan öğrendiğimiz Akıncı'ya gitti. Ben onlarla gitmedim."

Daha sonra makamda bulunduklarını söyleyen Türkkan, darbe girişiminin, silahlı kuvvetlerde çok fazla olan 1994 mezunu subaylarca planlanmış gibi geldiğini bildirdi.

Türkkan, "Darbe girişimini 1994 mezunu subayların planladığını ben değerlendiriyorum. Mesela ben işin başında Akın Öztürk Paşa olduğuna inanmıyorum. Akın Öztürk sadece orada kukla veya kullanılan bir isim. Yani mutlaka o da içindedir, planlamıştır, şudur, budur ama icraatı yöneten o değil" dedi.

"Yurtta Sulh Konseyini daha önce duymadım"

"Bu işin bir numarası kim" sorusuna, "Bence 94'lerin konseyi" yanıtını veren Türkkan, "Yurtta Sulh Konseyi"ni daha önce duymadığını bildirdi.

Levent Türkkan, darbe teşebbüsünün yaşandığı 15 Temmuz gecesi sabaha kadar telefonuna 300 cevapsız arama geldiğini, normalde Komutana ulaşmak isteyen herkesin kendisini aradığını, Genelkurmay Başkanı'nın irtibat noktasının kendisi olduğunu söyledi.

Cevapsız aramaların hiçbirine bakmadığını, Mehmet Dişli ile bir iki defa görüştüğünü anlatan Türkkan, olay gecesi Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar ile gitmesi gerektiği halde Albay Orhan Yıkılkan'ın talimatı üzerine Orgeneral Akar ile gitmediğini ifade etti.

Orhan Yıkılkan'ın olaylar sırasında Akıncı'dakilerle ve "abi"lerle görüştüğünü, birinden emir ve talimat alarak, olayları koordine ettiğini kaydeden Türkkan, Yıkılkan'ın kimden emir aldığını anlayamadığını savundu.

Türkkan, "Akıncı'da Barış Polat ile görüşüyordu, onunla koordine ediyordu ama Adil abi neredeydi o esnada bilmiyorum, çünkü Adil abi önemli bir adam" dedi. Türkkan, "Adil abi" şeklinde hitap ettiği kişinin "Genelkurmay imamı" olduğunu dile getirdi.

Harekat başlayıp silah sesleri geldikten sonra olayları televizyondan takip ettiklerini dile getiren Türkkan, "O duygu yükü, yani ne olduğuna anlam veremediğimiz için gece 02.00'de, 03.00'te halk, polis, asker... Yavaş yavaş böyle aklımdan geçirmeye başladım, 'lan ne oluyor, biz doğru mu yapıyoruz, hakikaten bunlar vatan haini mi, biz mi haklıyız' diye ufak ufak aklımdan geçmeye başladı. Kendimi sorgulamaya başladım. Ama hemen şeytanı, 'Git başımdan, yaptığımız doğru kardeşim, burada vatanımızı kurtarıyoruz. Allah'ın rızasını kazanıyoruz' diye uzaklaştırdım." dedi.

Olayların ardından sabah olduğunu, Orhan Yıkılkan'ın Akıncı'da Mehmet Partigöç ile görüşmeyi sürdürdüğünü, helikopterlerin nereye ineceği, mühimmatın nereden alınacağı gibi işleri organize ettiğini anlatan Türkkan, o gece yanlarında yakın ekibinin yanı sıra özel kalem personelinden Ahmet Binbaşı, Milli Savunma Bakanı Özel Kalem Müdürü Tevfik Albay, Mehmet Partigöç, Albay Cemil Turan'ın da yer aldığı 30-40 kişi bulunduğunu bildirdi.

" Sabah 'teslim olalım, sonuçsuz kaldı' denmeye başlandı"

Levent Türkkan, sabah olduğunda "teslim olalım, sonuçsuz kaldı" denmeye başlandığını, Akıncı'da da bu kararın verildiğini ifade ederek, şunları kaydetti:

"Mehmet Partigöç Paşa o gece etkisizdi. 94'lüler dediğim bu darbeyi planlayan, 'planlayan' demeyeyim de yöneten kişilerin 94'lüler olduğunu idrak ediyorum şu anda, çünkü Mehmet Partigöç Paşa onların sonuçta komutanı. General ama o devrede yoktu çok fazla bu olayları yönetirken ama ondan sonra sabah artık olay şey yapınca daha çok böyle emir komuta sanki Mehmet Partigöç Paşa'ya kaydı gibi. Emir komutayı almaya başladı. Ondan sonra aşağıdan birileriyle görüştü. 'Buraya sivil savcı ve emniyeti istemiyoruz, merkez komutanlığından askeri savcı gelsin onlara teslim olacağız' dendi."

Türkkan, olayları organize eden Orhan Yıkılkan'ın, tankları, uçakları, helikopterleri yönlendirdiği bilgisini verdi.

"Yani 'gidin emniyeti vurun' talimatını verdi mi?" sorusu üzerine Türkkan, "Hayır, onlar zaten önceden planlıdır diye düşünüyorum. Emir vermeye gerek yok" dedi.

Levent Türkkan, sabah olduğunda teslim olmaya karar verdiklerini belirterek, Özel Kuvvetler Komutanı Zekai Aksakallı'yı arayarak, "Komutanım gelin bizi teslim alın" dediklerini aktardı.

Türkkan, "Aranızda müzakere edip mi 'teslim olalım' dediniz?" sorusu üzerine, "Tabii müzakere edildi. Herkes, albaylar ve Mehmet Partigöç Paşa'daydı emir komuta. Hani 'nasıl yapalım, nasıl edelim, hatta bir ara Akıncı'ya gidelim' diye konuşuldu ama helikopter kaldırılamadığı için artık hava üstünlüğü olmadığı için orada kalmamız istendi" dedi.

Türkkan, darbe girişimi başarılı olsaydı, sonrasında nasıl hareket edileceğini bilmediğini öne sürdü.

Göreve devam listesi

Darbecilerin hazırladığı göreve devam listesi gösterilen Türkkan, bu listede ekstra unvan verilen kişilerin kesinlikle paralel terör örgütünden olduğunu düşündüğünü söyledi.

Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar'ın bu listede karşısının boş olduğunu belirten Türkkan, bunun "kabul edebilir de etmeyebilir de" anlamına geldiğini aktardı.

Bu listede "emrine" ifadesi kullanılanlar bulunduğunun belirtilmesi üzerine Türkkan, "Emrine olanlar, onlar işte vatan haini, kötü insan, tutukla gitsin." ifadelerini kullandı.

Silahlanma konusunda bir hareketlilik sezmediğini savunan Türkkan, "Adil abi" şeklinde hitap ettiği kişinin kendisiyle çoğu şeyi müzakere ettiğini ancak bundan bahsetmediğini ileri sürdü.

Genelkurmay Başkanlığına yapılan baskının MİT Müsteşarı ayrıldıktan ne kadar süre sonra yapıldığının sorulması üzerine Türkkan, 2 veya 5 dakika sonra baskın yapıldığını ancak tam süreyi hatırlamadığını söyledi. Türkkan, "Yani çıkmasını mı bekliyorlardı acaba" sorusu üzerine "Bence hayır. Tesadüf oldu" dedi. MİT Müsteşarının orada olması durumunda onun da alınabileceğini dile getiren Türkkan, "Tesadüf olduğuna inanıyorum. Çünkü başka açıklaması olmaz. Niye onun gitmesini bekleyecek, zaten alacaksın, zaten başlamış faaliyet" diye konuştu.

Levent Türkkan, darbe girişiminin "milletin devletine ve ülkesine sahip çıkması" nedeniyle başarısız olduğunu söyledi.

Askeri liseye girdikleri günden bu yana aleni namaz kılmalarının yasak olduğunu anlatan Türkkan, örgüt üyelerinin kendilerini gizleme adına içki içebildiklerini anlattı. Türkkan, "Bunlar zaten temel kurallar. Askeri lise kuralları. Yani ilk girerken söylenen kurallar, yani sonradan çıkan bir şey değil" ifadelerini kullandı.

Levent Türkkan, şunları söyledi:

"Şu günlerde insanlıktan soğudum. Yani bütün hayatım yalanmış. Hayatımı bina ettiğim, inşa ettiğim her şey şu anda yalan. Hani hiçbir şey umrumda değil, hani benim maaşım gitmiş, işte yok hapis yatacakmışım ömür boyu, şu, bu umurumda değil. En güzel çağlarım, 42 yaşındayım, 42 yıllık hayatım yalanmış. İnsanlığımdan utanıyorum. Kafamda her şeyi sorgular oldum. Artık ben öbür tarafımı nasıl kurtaracağım, bu tarafımı nasıl kurtaracağım, nasıl bir insanım? Her şey birbirine girmiş."

Türkkan, 17-25 Aralık'tan sonra örgütün kendilerinden, hangi ilde hangi parti güçlüyse, ona oy verilmesini istediklerini anlatarak, "HDP bile bunlardan iyidir kardeşim. Bunları başka türlü düşünme imkanı yok' demişlerdir ve verilmiştir" dedi. Levent Türkkan, kendisinin de siyasi görüşlerini paylaşmamasına rağmen CHP'ye oy verdiğini belirtti.

Paralel yapı-15 Temmuz (2016) 'TSK'daki Fetö'cülerin askeri darbe girişimi' soruşturması manşetlerimiz
Paralel yapı-TSK'daki Fetö'cülerin 15 Temmuz askeri darbe girişimi ile bağlantısının delilleri

(20 Temmuz 2016, 21:11), son güncel.: (30 Eylül 2016, 18:29)

HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN

HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:

PARALEL YAPI KONULU HABER GRUPLARINDAN KISA BİR BÖLÜM: (TÜMÜ ve LİNKLER İÇİN TIKLAYIN)  
Paralel Yapıya yönelik hemen hemen tüm operasyonlar ve açılan davalar
Paralel yapıya açılan ve sonuçlanan davalar
Paralel yapı ve diğer kurum kuruluşlarla bağlantıları
Başbakan Erdoğan'ın paralel yapıyla ilgili açıklamaları
Paralel yapı-Abdullah Gül
Paralel yapı-Taksim Gezi Parkı olayları bağlantısı
Paralel yapı-Çeşitli davalardaki kumpaslar
Paralel yapı-Ergenekon
Paralel yapı-Behçet Oktay intiharı
Paralel yapı-Hablemitoğlu cinayeti
Paralel yapı-Üzeyir Garih cinayeti
Paralel yapı-Cevzet Soysal cinayeti
Paralel yapı-Gaffar Okkan cinayeti
Paralel yapı-Paris cinayetleri
Paralel yapı-Haydar Meriç cinayeti
Paralel yapı-15 Temmuz (2016) 'TSK'daki Fetö'cülerin darbe girişimine açılan davalar'
Paralel yapı-Fenerbahçe/Şike soruşturması
Paralel yapı-Ses kayıtları
Paralel yapı-Hanefi Avcı'nın cemaat iddiaları
Paralel yapı-Sabri Uzun'un cemaat iddiaları
Paralel yapı-28 Şubat süreci
Paralel yapı-Kaset olaylarıyla bağlantısı
Paralel yapı-Rusya Ankara Büyükelçisi Andrey Karlov suikasti
Paralel yapı-1990 Uğur Mumcu vd. Laiklik suikastleri soruşturmasında kumpas
Paralel yapı-TSK'daki Fetö'cülerin 15 Temmuz askeri darbe girişimi ile bağlantısının delilleri
Paralel yapı-15 Temmuz askeri darbe girişimindeki rollerini saptırma gayretleri
Paralel yapı-Yargılandıkları davalarda Fetö'nün terör örgütü olduğunu kabul etmeyen sanıklar
Paralel yapıya karşı devlet kurumlarının attığı adımlar
Paralel yapı-Deşifreyi ve soruşturmaları engelleme çabaları
Paralel yapı-Kamikaze tahliye girişimleri
Paralel yapı-Teslim olmayıp saklanan ya da yurtdışına firar eden şüpheliler
Paralel yapıya dair hukuki deliller
Paralel yapı mensuplarından gelen itiraflar
Paralel yapı-Suç duyuruları
Paralel yapı-Abdullah Harun
Paralel yapı-Dış ülke bağlantıları
Paralel yapı-Vatana ihanet
Paralel yapı-Misyonerlik/Dinlerarası Diyalog Bağlantıları
Paralel yapı-İslami açıdan sapkın görüşleri
Paralel yapı-Fetullah Gülen'in bedduaları
Paralel yapı-Örgüt mensuplarının intiharları
Paralel yapı konulu kitaplar
Paralel yapı konulu filmler
Paralel yapı bahanesiyle kontrgerilla yapılanmalarının gözden kaçırılma çabaları ... (TÜMÜ ve LİNKLER İÇİN TIKLAYIN)

http://www.kontrgerilla.com/mnsetgoster.asp?haber_no=8252    yazdır/print

ŞOK! TSK'daki Fetö'den darbe

15.07.2016 22:46 Türkiye, 15 Temmuz saat 22:00'den beri şok dakikalar yaşıyor.. İlk önce Jandarmadan bazı birliklerin İstanbul'un iki yakasını birbirine bağlayan köprüleri tanklarla ulaşıma kapattığı haberleri geldi. İlerleyen dakikala..
Tamamı 15.7.2016

İşte çılgınlıklarının nedeni

17.07.2016 14:13 TSK'daki Fetö'cülerin darbe girişimi "çılgınca" ve "gözü dönmüş" olarak değerlendiriliyor. Bir çok detay bu değerlendirmeye yol açıyor. Örneğin Meclis'in bombalanması.. Örneğin TRT'yi ele geçirirken canlı yayında darbe..
Tamamı 17.07.2016

İşte Paralel'in 81 il imamı

20.01.2015 21:02 Fetullah Gülen cemaatinin Marmara bölge imamı ile birlikte 8 il imamı olduğu iddia edildi. Bu isimlerin fotoğraflı özgeçmişleri yayınlandı. Bu imamların bir devlet memuru gibi terfi alarak kademe kademe yükseldiği iddia ediliyor..
Tamamı 20.01.2015

Paralel'e de Ergenekon'a da hayır

11.03.2014 14:52 Türkiye'de dün yargıda şiddetli bir deprem yaşandı. Daha önce benzeri yaşanmayan bu depremin merkez üssü, Ergenekon davasına bakan özel yetkili İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi oldu. Ergenekon davasına bakan İstanbul ..
Tamamı 11.3.2014

Büyükanıt: Huzurum kalmadı!

19.12.2015 23:00 Abdullah HARUN / kontrgerilla.com - 27 Nisan e-muhtırası soruşturmasında 'şüpheli' olarak sorgulanan dönemin Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt'ın ifadesi ortaya çıktı. Kontrgerilla.com'un ulaştığı iki sayfalık ifaded..
Tamamı 19.12.2015

Fehmi Koru sitemize taş attı

12.10.2015 19:46 Maişet derdi nedeniyle yaklaşık 1 yıldır günlük yerine haftalık haber girişine geçmek zorunda kaldık. Dikkat edenler bunu farketmiştir. Saatlerdir süren bu haftalık haber girişini de az önce tamamlamış ve internet..
Tamamı 12.10.2015

Şok!!! Savcı Öz yurtdışına kaçtı

18.08.2015 20:19 HSYK tarafından haklarında terör örgütü üyeliği suçlamasıyla soruşturma başlatılan, ardından mahkemece yakalama kararı çıkarılan savcılar Zekeriya Öz ve Celal Kara'nın yurtdışına kaçtıkları ortaya çıktı. Mahkeme eski s..
Tamamı 18.08.2015

Balyoz Planı gerçek: 7 beraate itiraz

09.10.2016 13:55 Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, Orgeneral Çetin Doğan'ın da aralarında bulunduğu 7 sanığın beraat kararının bozulması yönünde görüş bildirdi. 6 Ekim'de yaşanan gelişmeye göre, Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı adına B..
Tamamı 9.10.2016

Belgesel: Gezi'nin ardındakiler

24.06.2013 11:20 Taksim Gezi olaylarına katılanlar.. Haber, açıklama ve attıkları twitlerle destek verenler.. 'Çapulcu' olduklarını açıkça belirtenler.. 'Mesele Gezi değil sen hala anlamadın mı?' diyerek hükümeti bir ayaklanma ile devirmeye destek verenler..
Tamamı 24.06.2013

7 sanıklı Balyoz davası kapandı mı?

16.12.2018 11:00 İstanbul'da, Fetö yargısının etkin olduğu dönemde açılan ve 237 sanığın müebbet hapse mahkum edildiği, Fetö ile mücadelenin başlamasının ardından davanın kumpas olduğuna dair somut delillerin ortaya çıkması üzerine..
Tamamı 16.12.2018

Humeyni planı suya düştü

08.11.2014 13:58 Yıllardır ABD'de yaşayan Türk vatandaşı Fetullah Gülen'in Türkiye'ye dönmekten kesinlikle vazgeçtiği ileri sürülüyor. Gülen cemaatinin liderliğini yapan Fetullah Gülen, kendisine DGM tarafından dava açılmadan hemen önc..
Tamamı 8.11.2014

Gülen: 28 Şubat MGK'sı sevaptı

01.11.2014 17:35 Erdoğan'ın ilk kez 'Cumhurbaşkanı' sıfatıyla başkanlık ettiği Ekim ayı MGK toplantısı 10 saati aşarak en uzun MGK rekorunu kırdı. 28 Şubat süreci kararlarının alındığı MGK toplantısı ise 8 saat sürmüştü. MGK'da paralel..
Tamamı 1.11.2014

Ayrıntılarıyla 7 Şubat krizi

08.02.2014 15:18 Tarih: 7 Şubat 2012.. Ankara, Cumhuriyet tarihinde benzeri görülmemiş bir olayla sarsıldı. MİT Müsteşarı Hakan Fidan dahil 5 MİT yöneticisi hakkında savcılık tarafından yakalama kararı çıkartıldı.. Sabah gazetesinden A..
Tamamı 8.2.2014

Beddua etti, suç duyurusu yağdı

27.01.2014 13:03 Fetullah Gülen'in avukatı: Psikolojik harekâtta yeni aşamaya geçildi.. Fetullah Gülen Hocaefendi'nin avukatı Nurullah Albayrak, müvekkili hakkında ortaya atılan iftiraların suç duyurusu şeklinde yargıya taşınması suret..
Tamamı 27.1.2014

Paralel Yapı = P2 Locası

14.01.2014 15:48 Gülen cemaatinin lideri Fethullah Gülen'in paralel yapıyı uzaktan yönetmek için yaptığı telefon görüşmeleri bugün internette yayınlandı. (1) Görüşmelerde Gülen'in, bir dini cemaat liderinin ötesine geçerek siyaset..
Tamamı 14.1.2014

Özkök ve Yalman'dan şok inkar

03.11.2014 19:23 Balyoz davasında Anayasa Mahkemesi'nin verdiği 'hak ihlali' kararı üzerine yeniden yargılama başladı. Duruşma, Anadolu 4. Ağır Ceza Mahkemesi'nce Anadolu Adalet Sarayı'ndaki 450 kişilik Şehit Hakan Kılıç Konferans Salo..
Tamamı 3.11.2014

Yabancı vakıflara suç duyurusu

02.12.2013 16:57 Sivil Toplum Kuruluşu Adalet Platformu, Türkiye'de faaliyet gösteren yabancı vakıflar hakkında, yasak olmasına karşın Türkiye'deki siyasi olaylara müdahale ettikleri gerekçesiyle suç duyurusunda bulundu. Suç duyurusund..
Tamamı 2.12.2013

Düşünen adam da olacak mı?

19.06.2013 17:17 Taksim Gezi olayları 19 günlük bir süreç sonra polisin Gezi parkını boşaltmasıyla sona erdi. Ancak artçı gelişmeler sürüyor. İki gündür 'duran adam' eylemi gündemde. Hükümeti protesto eden ve Gezi eylemcilerine destek ..
Tamamı 19.6.2013

Fetö'nün Şok Mangasına dava

21.11.2022 14:22 Ankara'da, Cumhuriyet Başsavcılığı, FETÖ'cü olmayan askeri öğrencilerin "şok mangası" yöntemiyle fiziki ve psikolojik şiddet uygulayarak okulu bırakmalarına neden oldukları ileri sürülen 8 eski asker hakkında "işkence ..
Tamamı 21.11.2022

Kara Kuvvetleri: 80 Müebbet Onandı

29.11.2022 10:33 Ankara'da, FETÖ'nün darbe girişimi sırasında Kara Kuvvetleri Komutanlığı (KKK) karargahında yaşanan olaylara ilişkin aralarında 4 eski generalin de bulunduğu 132 sanıklı dava dosyasının istinaf incelemesi tamamlandı..
Tamamı 29.11.2022

Kars: 12 Müebbetin Gerekçesi

30.11.2022 13:13 Kars'ta, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişimine katıldıkları ve örgütün kentteki sözde 'ana komuta kademesi'nde yer aldıkları iddia edilen, aralarında örgütün sözde 'sıkıyönetim komutanı' ve dönemin 14. Me..
Tamamı 30.11.2022

Yakalanan İlk Darbeciye Müebbet

29.11.2022 11:03 Bursa'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz hain darbe girişimi sırasında Bursa'da sözde 'sıkıyönetim komutanı' olmayı beklerken 'yakalanan ilk darbeci' olan dönemin İl Jandarma Komutanı Yurdakul Akkuş'un da..
Tamamı 29.11.2022

Darbeci Yaver'in Müebbeti Onandı

29.11.2022 10:43 Ankara'da, FETÖ'nün 15 Temmuz darbe girişimi akşamı Cumhurbaşkanı Recep Tayip Erdoğan'ın kaldığı oteli darbecilere bildirdiği belirlenen eski başyaver Ali Yazıcı'ya verilen ağırlaştırılmış müebbet ile eski Dalaman Deni..
Tamamı 29.11.2022

Çatı Davada Müebbetler Değişmedi

29.11.2022 10:22 Ankara'da, Yargıtay'ın 15 Temmuz darbe girişiminden önce açılan FETÖ çatı davasında, örgütün tepe yöneticileri eski Samanyolu Yayın Grubu Başkanı Hidayet Karaca, eski milletvekili İlhan İşbilen, keski Zaman Gazetesi İm..
Tamamı 29.11.2022

Askeri Hakimlere Müebbet Onandı

02.12.2022 09:55 Ankara'da, Yargıtay 3. Ceza Dairesi, Ankara 25. Ağır Ceza Mahkemesince FETÖ'nün darbe girişiminde yer alan dönemin Genelkurmay Başkanlığı adli müşavirleri Hayrettin Kaldırım ve Muharrem Köse'nin de aralarında bulundu..
Tamamı 2.12.2022

Poyrazköy Kumpası: 1. Dava Başladı

28.11.2022 13:39 İstanbul'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün "Poyrazköy'de ele geçirilen mühimmat, Kafes eylem planı, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği (ÇYDD), Amirallere Suikast" gibi davalardaki usulsüzlüklere ilişkin polis mem..
Tamamı 28.11.2022

Poyrazköy Kumpası: 2. Dava Yargıya

28.11.2022 15:42 İstanbul'da, kamuoyunda 'Poyrazköy davası' olarak bilinen dava ve soruşturmalarda görev alan 48 eski hakim ve savcı hakkında 'gizliliği ihlal', 'iftira', 'suç delillerini yok etme', 'kişisel verileri hukuka aykırı olar..
Tamamı 28.11.2022

1985'teki Sınav Hırsızlığına Dava

02.12.2022 12:37 Ankara'da, FETÖ irtibatı nedeniyle hakkında dava açılan eski Albay Cengiz C.'nin, 1985'te yapılan askeri lisesi sınav sorularını, 'örgüt abisi' aracılığıyla önceden aldığını itiraf etmesi, verdiği bilgilerin doğru çı..
Tamamı 2.12.2022

Pinhan Restaurant'a 9 Hapis

30.11.2022 12:08 İstanbul'da, Fetullah Gülen liderliğindeki terör örgütü (Fetö) adına faaliyetlerde bulunulduğu gerekçesiyle kayyum atanan örgütün karargahı konumundaki Maltepe Pinhan Restoran yapılanmasına dair 45 sanıklı davaya devam..
Tamamı 30.11.2022

Zırhlı Tugay Darbe davası

30.11.2022 12:40 İstanbul'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişimine ilişkin aralarında muvazzafların da bulunduğu 28'si tutuklu 138 askerin 'kamu malına zarar verme' suçundan altışar yıl ile 'Anayasal düzeni ort..
Tamamı 30.11.2022

Darbede Valilik İşgali davası

30.11.2022 12:29 İstanbul'da, FETÖ'nün 15 Temmuz darbe girişiminde İstanbul Valiliğinin işgalini konu alan 90 sanıklı davada ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası Yargıtay tarafından bozulan eski Yarbay Recep Karaçam'ın yeniden yargılan..
Tamamı 30.11.2022

Donanma Darbe davası

28.11.2022 13:24 Kocaeli'de, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişimi sırasında Donanma Komutanlığındaki eylemlere ilişkin davada dosyaları ayrılan 6'sı tutuksuz, 13'ü firari 19 sanığın yargılanmasına devam edildi..
Tamamı 28.11.2022

Adana Yasadışı Dinleme davası

21.11.2022 12:10 Adana'da, Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) üyeliğinden hüküm giyen eski İl Emniyet Müdürü Ahmet Zeki Gürkan ile terörden sorumlu emniyet müdür yardımcısı İsmail Bilgin'in, Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) mensubunu yasa ..
Tamamı 21.11.2022

Tır Kumpası Organizatörleri davası

21.11.2022 11:57 Adana ve Hatay'da MİT tırlarının durdurulması ve aranmasını organize ettikleri gerekçesiyle haklarında 2'şer kez ağırlaştırılmış müebbet ve 50 yıl 5'er ay hapis cezası istemiyle dava açılan Fetullahçı Terör Örgütü'nün ..
Tamamı 21.11.2022

13.08.2001'den beri ziyaretçi sayısı:
66.014.073