Balyoz davasının açılmasını, yayınladığı belgelerle sağlayan Taraf gazetesine Balyoz davasında yargılanan sanıklara kumpas kurmak suçlamasıyla dava açıldı. Tutuklu Mehmet Baransu'nun 1 numaralı sanık olarak yer aldığı iddianamede, Cemaat'in firardaki ismi Tuncay Opçin, dönemin Taraf yöneticileri Yasemin Çongar, Ahmet Altan ve Yıldıray Oğur da diğer sanıklar olarak yer aldı. Mehmet Baransu ve Tuncay Opçin'e 'terör örgütü kurma ve yönetme' suçlamasının yapıldığı iddianamede diğer 3 şüpheli için ise 'Devletin güvenliğine ilişkin gizli belgeleri temin etme', 'Terör örgütü propagandası yapmak, devletin güvenliğine ve siyasal yararına ilişkin gizli kalması gereken bilgileri açıklama', 'Devletin güvenliğine ilişkin belgeleri tahrip etme, amacı dışında kullanma, hile ile çalma' iddiaları yöneltildi.
09.06.2016 22:21 Balyoz kumpası soruşturmasının Taraf Gazetesi ile bölümünde iddianame hazırlandı. Hürriyet'ten Toygun Atilla'nın haberine göre İstanbul Cumhuriyet Savcısı Faruk Söker tarafından hazırlanan 276 sayfalık iddianame mahkemeye gönderildi.
Tutuklu Mehmet Baransu'nun 1 numaralı sanık olarak yer aldığı iddianamede, Cemaat'in firardaki ismi Tuncay Opçin, dönemin Taraf yöneticileri Yasemin Çongar, Ahmet Altan ve Yıldıray Oğur da diğer sanıklar olarak yer aldı. Mehmet Baransu ve Tuncay Opçin'e ‘terör örgütü kurma ve yönetme’ suçlamasının yapıldığı iddianamede diğer 3 şüpheli için ise 'Devletin güvenliğine ilişkin gizli belgeleri temin etme’, ‘Terör örgütü propagandası yapmak, devletin güvenliğine ve siyasal yararına ilişkin gizli kalması gereken bilgileri açıklama’, ‘Devletin güvenliğine ilişkin belgeleri tahrip etme, amacı dışında kullanma, hile ile çalma' iddiaları yöneltildi.
Edinilen bilgilere göre; hazırlanan iddianame Balyoz Davası'nda konu olan ancak sanık askerlere yönelik suçlamaya esas teşkil etmeyen belgelere dair. Balyoz Davası'nda suçlamaya konu olan sahte belgelere ilişkin ayrı bir soruşturmanın daha yürütüldüğü öğrenildi.
İddianamede, soruşturma konusunun, İstanbul 1. Ordu Karargahı'nda "çok gizli, gizli" ibareleri ile yüksek güvenlikli kozmik odalarda korunması gereken, "devletin güvenliğine iç veya dış siyasal yararlarına ilişkin belge veya vesikaların kısmen veya tamamen yok edilmesi, imha edilmesi, çalınması, bulundukları yerden gizlice alınması, temin edilmesi, açıklanması" suçlarının olduğu belirtilerek, şüphelilerden Tuncay Opçin'in 'Paralel Yapı' yöneticisi, diğer şüphelilerden Mehmet Baransu'nun ise örgütün üyesi olduğu yönünde kamu davasının açılmasını gerektirecek nitelikte ciddi deliller bulunduğu aktarıldı.
Opçin ve Baransu'nun, temin ettikleri belge ve vesikaların, Ahmet Altan, Yasemin Çongar, ve Yıldıray Oğur aracılığıyla Taraf gazetesinde yayımlanmasını sağladıkları ve şüphelilerin 'Paralel Yapı'da yapılandıkları kaydedilen iddianamede, Altan, Çongar ve Oğur'un, 'Paralel Yapı' üyesi olmadıkları vurgulandı.
Ahmet Altan: Bunları Baransu getirdi
İddianamede, Ahmet Altan, Yasemin Çongar ve Yıldıray Oğur'un savcılıkça alınan ifadelerine de yer verildi.
Altan'ın, "Balyoz darbe haberlerine konu, 21 Ocak 2010 tarihinde imajları İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına teslim edilen dvd'ler ve cd'ler, tam tarihini bilmiyorum. Ancak bunlar gazeteye Mehmet Baransu tarafından yayınlanmadan 1-2 gün önce getirilmiş olabilir. Egemen Harekat Planını hiç görmediğim gibi yayınlamadım da. Bunları Baransu getirdi ancak kaç cd ve dvd getirdiğini şu an hatırlamıyorum. Baransu'nun getirdiği cd ve dvd'ler bilgi işlemden yazı olarak çıktıları alındıktan sonra Yasemin Çongar, YıIdıray Oğur, Kurtuluş Tayiz ve Mehmet Baransu ile inceledik. Ancak 6 sene önce yaptığımız bir inceleme olduğu için yanımızda kim vardı şimdi hatırlamıyorum. Burada amacımız gazeteci olarak Baransu'nun belirttiği gibi bir darbe planı olup olmadığına bakmak, bunu ortaya çıkarmak ve yayınlamaktı" dediği ifade edilen iddianamede, belgelerden sadece darbe planına bağlı olanları ayırıp 1-2 gün inceledikleri, belgelerin doğruluğunu teyit amacıyla internetten belgelerde yazılı isim ve sicil numaralarını ve görev yerlerini inceledikleri, doğru çıkması üzerine belgelerin darbe planı olduğuna inanarak yayınladıklarını ve dışarıdan herhangi birinin bu bilgilere sahip olma ihtimali olmadığını söylediği de dile getirildi.
Baransu ve Opçin'e 75 yıla kadar hapis istemi
İddianamede, Mehmet Baransu ile Tuncay Opçin'in, "silahlı örgüt kurmak yönetmek, zincirleme şekilde devletin güvenliğine ilişkin belgeleri tahrip etme dışında kullanma, hile ile alma, çalma, zincirleme şekilde devletin güvenliği veya iç veya dış siyasal yararları bakımından, niteliği itibarıyla, gizli kalması gereken bilgileri temin etmek ve açıklamak" suçlarından 35 yıldan 75'er yıla kadar hapisle cezalandırılması, diğer şüpheliler dönemin Taraf gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ahmet Altan, Genel Yayın Yönetmen Yardımcısı Yasemin Çongar ve köşe yazarı Yıldıray Oğur’un da "devletin güvenliğine ilişkin belgeleri tahrip etme dışında kullanma, hile ile alma, çalma, zincirleme şekilde devletin güvenliği veya iç veya dış siyasal yararları bakımından, niteliği itibarıyla, gizli kalması gereken bilgileri temin etmek ve açıklamak" suçlarından 20 yıldan 52 yıl 6'şar aya kadar hapis cezasına çarptırılması istendi.
MÜŞTEKİ KURUM SIFATIYLA GENELKURMAY BAŞKANLIĞI YER ALDI
İddianamede müşteki kurum sıfatıyla Genelkurmay Başkanlığı da yer aldı. Balyoz kumpas iddianamesinde askerler Çetin Doğan, Ahmet Zeki Üçok, Kadir Sağdıç gibi isimler müşteki olarak yer aldı.
“GERÇEK GÖRÜNTÜSÜ VERMEK İÇİN KULLANILMIŞTI”
Balyoz davası avukatlarından Hüseyin Ersöz, iddianameye ilişkin değerlendirmede bulundu. Ersöz, Twitter’da şu mesajları paylaştı:
“Mehmet Baransu, 1.Ordu Komutanlığından çalınan iç ve dış güvenliğe dair ‘gerçek’ belgelerle ilgili yargılanacak. Mehmet Baransu ve Ahmet Altan hakkındaki ‘sahte’ Balyoz, Suga ve Oraj dokümanlarıyla ilgili soruşturma ise devam ediyor. Çalınan gerçek belgeler, sahte darbe planlarına gerçek görüntüsü vermek için kullanılmıştı. Bunda en önemli rolü Baransu üstlenmişti. 1.Ordu'dan çalınan dış güvenliğe dair belgeler ifşa olunca yabancı devletlerin eline geçmişti. Bu güvenlik zaafiyeti doğurmuştu.”
Taraf gazetesinin yayınladığı Balyoz belgelerinin ardından 367 asker yargılanmış, sürecin sonunda suçlamanın esasını oluşturan belgeler sahte çıkmıştı. Bu süreçte birçok asker hayatını ve görevini kaybetmişti.
ALİ BAYRAMOĞLU'DAN TARAF DAVASINA TUHAF İTİRAZ!
Öte yandan Taraf yöneticilerine kumpas suçlamasıyla açılan davaya Yeni Şafak yazarı Ali Bayramoğlu'dan itiraz geldi. Açılan davayı eleştiren Bayramoğlu, sapla samanın birbirine karıştırıldığını iddia etti. Ancak Bayramoğlu'nun da, yazısında sapla samanı birbirine karıştırdığı ileri sürülüyor. O isimlere dava açmanın "katillerin elini güçlendireceği" gibi tuhaf bir mantıkla tepkisini ortaya koyan Bayramoğlu, Balyoz davasında kumpası gösteren bir çok delilin ortaya çıkmasına ise değinmedi. Ergenekon, JİTEM ve faili meçhuller davalarında gündeme gelen iddiaları hatırlatan Bayramoğlu, Taraf yöneticilerine dava açmanın faili meçhul katillere destek olacağı gibi şaşırtıcı bir mantık ortaya koydu.
Mehmet Baransu gibi Balyoz belgelerini Taraf'a ilk getiren ve adı bir çok paralel yapı davasında sanık olarak geçen bir isim ile Yasemin Çongar ve Ahmet Altan gibi Taraf yöneticilerini peşinen masum ilan eden, onları faili meçhullerin karşıtı gösteren Bayramoğlu'nun "Bunlar da mı kumpas altında kaldılar?" başlığıyla yayımlanan (14 Haziran 2016) yazısı şöyle:
"Albay olduğu dönemlerde ünlendi.
Adı ilk kez Hanefi Avcı'nın Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Dairesi Başkan Yardımcısı olduğu dönemde Susurluk Komisyonu'na verdiği ifadede duyuldu. Avcı, bu albayın, binbaşı Cem Ersever'le birlikte Susurluk'un, yani “devlet merkezli gayri meşru araç ve eylemler sistemi”nin jandarma ve asker ayağını organize edip, temsil ettiğini söylüyordu.
Çatlı'yla defalarca telefon görüşmesi yaptığı ortaya çıktı.
Susurluk kazasında Çatlı'nın cesedini teslim alan ve gizli tutan Jandarma Alay Komutanı oydu...
Devletin hazırlattığı Susurluk raporunda faili meçhul cinayetlerin baş ismi olarak bilinen Yeşil'in cep telefon numarasının onda kayıtlı olduğu iddia edildi.
TBMM Susurluk Komisyonu'na ifade vermeyi reddetti…
Tüm bu tartışmalara rağmen albaylıktan tuğgeneralliğe yükseltildi.
2000'de emekli olduktan sonra adı yeniden siyasi olaylara karıştı…
Türk mafya birliğini kurmaya çalıştı.
2001'de Bakü'de Azeri basınına “Türk ordusu yardıma hazır” tarzı beyanatlar verdi.
301. davaları sırasında iyice görünür hale geldi. Kuvayı Milliye Derneklerinin mitinglerinde boy göstermeye başladı. Hrant Dink'in davasına müdahil olmak üzere dilekçe verdi ve duruşma salonunda yer aldı.
Ergenekon operasyonları sırasında tutuklanan ilk isimlerden oldu.
JİTEM olarak bilinen faili meçhul cinayetlerle anılan resmi yapının kurucularından olduğunu Ergenekon hakimi karşısında kabul etti.
Veli Küçük, bugün Ergenekon mağduru, belki de kahramanı olarak aramızda bulunuyor.
Bir başkası, emekli albay, kahraman olmadan vefat etti.
Daha sonra cesedi infaz edilmiş halde Ankara kapısında bulunan emekli binbaşı Cem Ersever'in komutanı, yüzlerce faili meçhulle anılan, onlarca itirafçı katili istihdam etmiş JİTEM'in ilk kurucusuydu…
Beykoz'daki evinde dokuz çuval belge ele geçirildi. JİTEM arşivi denilen bu belgeler hakkında “devlet sırrı” gerekçesiyle gizlilik kararı alındı…
Muhtemelen kurumsal yapıya, devlet ve asker politikalarına gönderme yapan bu belgeler, böylece karanlığa karıştı.
JİTEM'in kurulması, işleyişi, kişiselleşmiş bir kaç dava dışında, ne idari, ne adli bir doğru dürüst soruşturmaya konu oldu.
Buharlaştı yok oldu.
Türkiye'nin 81 ilinde 81 Jandarma Alay Komutanlığı var. Buralarda albay, yarbay düzeyinde pek çok asker var. Bu askerlerin muhtemelen çoğu, bir dönem Türkiye'nin Doğu ve Güneydoğu'sunda Kürt sorunu açısından güvenlik alanı ve çatışma merkezi olan Hakkari, Şırnak, Van, Siirt, Diyarbakır, Tunceli gibi belirli sayıda ilde, bu illerin ilçelerinde görev yaptı.
Bu il ve ilçeler 1987-1996 yılları arasında JİTEM'in cirit attığı, yüzlerce faili meçhul cinayetin işlendiği, yüzlerce insanın kaybolduğu yerlerdi.
O tarihlerde o bölgede görev yapan askerlerin kimisi karanlık olayların hiç değilse içeriden tanıkları…
Katiller de kayıp…
Her söylediği doğrulanan itirafçı Aygan'ın kitabında ismini verdiği onlarca katil-itirafçı kayıp. Kimilerinin devletin verdiği kimliklerle, isim değiştirmiş halde, Anadolu'da görev yaptıkları iddiaları yayılıyor, mahkemeler bu kişileri zaman zaman celp ediyor. Bunlardan birisi Musa Anter'in katili Hamit Yıldırım, gazetecilerin çabasıyla birkaç yıl önce Şırnak'ta yakalandı.
Peki diğerleri?
Devlet sırrı mı, hikmet-i hükümet mi?
Hepsi aklandı mı?
Ya da bazı darbeciler gibi kimi kumpasların, tezgahların altında kaldı, görünmez hale mi geldi?
Kalmazlar, bir tekrar ortaya çıkar, demokrasinin, huzurun yakasına bir kez daha yapışırlar.
Devrin değişmesi, bu dosyaları gündeme getirenlerin, örneğin Taraf Gazetesi yazı işlerinin peşine düşen bir adliyenin zuhur etmesi, sapla samanın bir kez karıştırılması ise bunu ancak hızlandırır."
Altan ve Çongar Balyoz şüphelisi
Paralel yapı-16 Mayıs (2015) 'Balyoz kumpası' soruşturması manşetlerimiz
Balyoz bilirkişileri kumpastan yargılanıyor
Balyoz'da 9. Daire'ye büyüteç
Balyoz'da sahteciliğe soruşturma
Belgeler Baransu'nun kömürlüğünden çıktı
Baransu'nun bavulu kömürlükte bulundu!
Flaş!!! Baransu Balyoz'dan tutuklandı
Balyoz CD'si: Kumpasın 2 şok kanıtından biri
Bilirkişi: CD yazısı makine işi
Paralel yapı-Çeşitli davalardaki kumpaslar manşetlerimiz
Balyoz planı ve davasıyla ilgili manşetlerimiz
Balyoz ve diğer davalardaki delil tartışmaları
Ergenekon, Balyoz ve bağlantılı iddianamelerde arama yap
Paralel yapı ile ilgili tüm haberlerimiz
(09 Haziran 2016, 22:21)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: