Hrant Dink'in öldürülmesiyle ilgili ana davaya devam edildi. Cinayet gününe ait güvenlik kamerası görüntüsündeki bir kişinin sanıklardan Osman Hayal olup olmadığının belirlenmesi için Adli Tıp Kurumu'ndan rapor istendi. Mahkemenin aynı konuda talepte bulunduğu TÜBİTAK ise, 'Görüntü üzerinden kişinin kimlik tespiti faaliyet kapsamımız dışında' cevabını vermişti.
27.12.2015 11:35 Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink’in öldürülmesiyle ilgili İstanbul 5. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davaya 22 Aralık'ta görülen duruşma ile devam edildi. Duruşmaya katılmak için İstanbul cezaevlerine nakil talebinde bulunan sanık Ogün Samast'ın talebi reddedildi. Mahkeme, Samast'ın SEGBİS ile bulunduğu cezaevinde duruşmaya katılmasına karar verdi. İstanbul 5. Ceza Mahkemesi ayrıca, "Hrant Dink suikastında kamu görevlilerinin ihmali" davasının birleştirilmesine yönelik 14. Ağır Ceza Mahkemesi ile aralarındaki uyuşmazlığın çözümü için Yargıtay 5. Ceza Dairesi'nin kararının da beklenmesine hükmetti.
7'İNCİ CELSE GÖRÜLDÜ
İstanbul 5. Ağır Ceza Mahkemesi'nde 7. celsesi görülen davaya, Dink ailesinin avukatları ile Erhan Tuncel'in avukatı katıldı. Mahkeme Başkanı Ahmet Tokat, sanık Ogün Samast'ın dilekçe göndererek duruşmaya katılmak için İstanbul'daki Maltepe, Ümraniye ve Silivri Kapalı Cezaevi'ne sevkini talep ettiğini belirtti. Yakalamalı sanık Ahmet İskender'in kimlik ve adres paylaşım sisteminde yapılan sorgulamada Belçika Krallığı'nda adresinin olduğunun bildirildiği de tutanağa geçti. Başkan Tokat, İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi'nin "Kamu görevlilerinin ihmali" ile ilgili davanın birleştirilmesi talebini kabul edilmemesi nedeniyle iki mahkeme arasında birleştirme hususunda çıkan uyuşmazlığın çözümlenmesi için dosyaların Yargıtay 5. Ceza Dairesi'ne gönderildiği ve henüz cevap gelmediğini de açıkladı.
SAMAST'I TAKİP EDEN KİŞİ KİM SORUSU YİNE YANITSIZ
Cinayet günü Ogün Samast'ı takip ettiği belirtilen kişinin sanık Osman Hayal olup olmadığının belirlenmesi için TÜBİTAK'a yazılan müzekkereye de cevap geldiğini belirten Başkan Ahmet Tokat, görüntü üzerinden kişinin kimlik tespitine yönelik adli analiz çalışmalarının faaliyetlerinin kapsamı dışında olduğundan, sadece görüntü iyileştirme çalışmaları yapılarak gönderildiğini bildirdi.
"OGÜN SAMAST HAZIR EDİLSİN"
Dink ailesinin avukatlarından Hakan Bakırcıoğlu, TÜBİTAK'tan gelen cevaba göre görüntüdeki kişinin tespiti için nereden rapor alınabileceğinin belirlenmesini talep etti. Bakırcıoğlu, "Bildiğimiz kadarıyla İstanbul Teknik Üniversitesi ve Adli Tıp Kurumu bu hususta çalışma yapmaktadır" dedi. Bakırcıoğlu, sanık Ogün Samast'ın bazı beyanlarda bulunacağını söylediği için mahkemede hazır edilmesi talebinde de bulundu.
"DAVALAR BİRLEŞTİRİLSİN"
Kamu görevlileriyle ilgili 14. Ağır Ceza Mahkemesi'ne dava açıldığını, örgütün yöneticilerine yönelik ayrı bir soruşturma dosyasının savcılıkça yürütüldüğünü ifade eden Bakırcıoğlu, "Bu dosyada soruşturmanın hangi aşamada olduğunun sorulmasını talep ediyoruz. Soruşturma dosyasıyla mahkemenizdeki dosya bir bütünlük arzetmektedir. Bu nedenle bu soruşturmanın sonuçlanmasının beklenmesini talep ediyoruz. Kamu görevlilerinin ihmali davası ile mahkemenizdeki dosya arasında da bağlantı vardır. Bu nedenle iki dava birleştirilerek görülmelidir" dedi. Katılan avukatlarından Bahri Bayram Belen de kamu görevlilerinin ihmali davasının bu mahkemede birleştirilmesi gerektiğini vurgulayarak iki mahkeme arasındaki uyuşmazlığın çözümü için Yargıtay 5. Ceza Dairesi'nin kararının beklenmesi gerektiğini ifade etti.
TÜBİTAK YANITLAMADIĞI SORU ADLİ TIP'A SORULDU
Mahkeme heyeti, TÜBİTAK'tan gönderilmiş görüntülerin, ilgili Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesi Ses Görüntü İnceleme Şube Müdürlüğü'ne gönderilerek görüntülerde bulunan siyah pantolonlu kişinin Osman Hayal olup olmadığına ilişkin rapor verilmesinin istenmesine karar verdi. 14. Ağır Ceza Mahkemesi ile kamu görevlilerinin ihmali davasının birleştirilmesi yönündeki uyuşmazlığın çözümlenmesi için Yargıtay 5. Ceza Dairesi'nin kararının beklenilmesini kararlaştıran heyet, Ogün Samast'ın duruşma günü bulunduğu cezaevindeki SEGBİS sisteminde hazır edilmesine ve İstanbul'daki cezaevlerine nakil talebinin reddine hükmetti. Sanık Ahmet İskender'in bozma ilamına karşı beyanlarının alınabilmesi için talimat evraklarının Belçika Krallığı'na ait dile çevrilmesi için bilirkişi raporu alınmasına da karar veren heyet, duruşmayı erteledi.
DAVANIN 8 YILLIK GEÇMİŞİ
2007 yılında öldürülen Hrant Dink davasına bakan İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi, 17 Ocak 2012'de 19 sanık hakkında ilk kararının vermişti. Mahkeme sanık Yasin Hayal'e "Hrant Dink'i tasarlayarak öldürmeye azmettirmek" suçundan ağırlaştırılmış müebbet, yazar Orhan Pamuk'u "tehdit etmek" suçundan 3 ay ve "ruhsatsız silah bulundurmak" suçundan 1 yıl hapis cezası vermiş, "silahlı terör örgütü yöneticisi olmak" suçundan ise beraatini kararlaştırmıştı. Sanık Erhan Tuncel'in de toplam 10 yıl 6 ay hapisle cezalandırılmasına hükmederek tahliyesine karar veren heyet, sanıklardan Ersin Yolcu'yu 12 yıl 6 ay, Ahmet İskender'i 13 yıl 4 ay ve Salih Hacısalihoğlu'nu 2 ay 15 gün hapisle cezalandırmış, bütün sanıkların "silahlı terör örgütü üyeliği" suçundan beraatine hükmetmişti.
YEREL MAHKEMENİN KARARI YARGITAY'DA BOZULDU
Yargıtay 9. Ceza Dairesi ise örgüt yönünden verilen beraat kararını bozmuş, sanıkların "silahlı terör örgütü" değil, "suç işlemek amacıyla oluşturulan örgüt" üyesi oldukları gerekçesiyle yargılanmalarına karar vermişti. "Kasten öldürmeye azmettirme" ve Orhan Pamuk'u "tehdit" suçlarından sanık Yasin Hayal'e verilen mahkumiyet kararını onayan Yargıtay, Hayal hakkındaki "silahlı terör örgütü kurma, yöneticisi olma" suçundan verilen beraat kararı ise "suç örgütü kurma ve yönetme" suçundan mahkumiyet gerektiği gerekçesiyle bozulmuştu. Sanıklardan Erhan Tuncel'in "patlayıcı madde imal etme" suçundan mahkumiyet kararını onayan Yargıtay, "kasten öldürmeye azmettirme" suçundan beraat hükmünü ise sanığın Dink'in öldürülmesi suçuna yardım suretiyle iştirak etmesi sebebiyle mahkumiyeti gerektiği için bozmuştu. Tuncel hakkında "silahlı terör örgütü yöneticisi olma" suçundan beraat kararı da "suç örgütü üyesi olma" suçundan mahkumiyeti gerektiği gerekçesiyle bozulmuştu. Tuncel'in, Trabzon'da 24 Ekim 2004'te McDonalds'ın bombalanması olayında, "genel güvenliği kasten tehlikeye sokma, mala zarar verme ve 6 ayrı kasten yaralama" suçlarından verilen mahkumiyet kararını da bozan Yargıtay, Tuncel'in bu eyleminin "6 ayrı kasten öldürmeye teşebbüs" suçunu oluşturacağına hükmetmişti. Yargıtay'ın kararının ardından İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi'nde davanın yeniden görülmesine başlandı. Ancak bu mahkemede 6 duruşma yapıldıktan sonra dava dosyası, Terörle Mücadele Kanunu'nun (TMK) 10. maddesiyle görevli ağır ceza mahkemelerinin kaldırılması üzerine İstanbul 5. Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderilmişti. İstanbul 5. Ağır Ceza Mahkemesi ise Yargıtay'ın kısmen bozma kararına uyulmasına hükmederek sanıkların yargılamaya başlamıştı.
PARALEL YAPI CİNAYETİ BİLEREK ÖNLEMEDİ
Öte yandan davayla ilgili önemli bir gelişme daha yaşandı ve cinayette ihmali bulunan devlet görevlilerine yönelik hazırlanan iddianame İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi'nce kabul edildi. Emniyet istihbaratçılarından bazılarının sanık olduğu davada önemli bir suçlama dikkatleri çekti. Cinayeti önlemede son ve en önemli konumda olan cemaat mensubu polislerin cinayete bilerek göz yumdukları, bunu İstanbul emniyeti tamamen paralel örgütün kontrolü altına alabilmek için bir manivela olarak kullandıkları suçlamasının yöneltilmesi oldu. İstanbul 14.ACM'deki bu dava ile 5.ACM'deki ana davanın kendisinde birleştirilmesi taleplerini iki mahkeme de kabul etmedi. Son sözü önümüzdeki günlerde Yargıtay söyleyecek.
Hrant Dink cinayeti ve davasıyla ilgili tüm manşetlerimiz
Paralel yapı-Hrant Dink cinayeti manşetlerimiz
(27 Aralık 2015, 11:35)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: