Gülen örgütünün lider kadrosuna yönelik operasyonda gözaltı listesinde adı bulunan isimlerden yurtiçinde oldukları tahmin edilen 6'sı hakkında yakalama kararı verildi. Şüphelilerden yurtdışında oldukları belirlenen 61'i hakkında ise yokluklarında tutuklama kararı verilmesi talep edildi. Paralel medya ise soruşturmaya tepki göstermeyi sürdürüyor.
18.12.2015 16:49 Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, FETÖ/PDY "ana soruşturması" kapsamında eski Zaman gazetesi imtiyaz sahibi Alaeddin Kaya, eski Zaman gazetesi genel yayın yönetmeni Ekrem Dumanlı ile Recep Uzunallı, Ali Bayram, Mahmut Akdoğan ve Cemal Uşak hakkında yakalama kararı çıkartılmasını talep etti. Talebi değerlendiren Ankara 8. Sulh Ceza Hakimliği, Kaya, Dumanlı, Uzunallı, Bayram, Akdoğan ve Uşak hakkında yakalama kararı verdi. Yakalama kararlarının anlamı, bu isimlerin yurtiçinde olduklarının tahmin edildiği şeklinde yorumlanıyor.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, ayrıca yine "ana soruşturma" kapsamında 61 şüpheli için Sulh Ceza Hakimliğinin yokluğunda tutuklama kararı çıkarmasını talep etti.
Gıyabında tutuklama kararı istenen şüpheliler arasında örgüt lideri Fetullah Gülen'in yanı sıra iş adamı Hamdi Akın İpek, KPSS sorularının sızdırılması iddianamesinde de şüpheli olan Mehmet Hanefi Sözen, eski Fatih Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Şerif Ali Tekalan, Önder Aytaç ve Cevdet Türkyolu da bulunuyor.
Yokluklarında tutuklama kararının anlamı da bu isimlerin yurtdışında olduklarının tespit edildiği şeklinde yorumlanıyor.
SADECE 6 KİŞİ YAKALANABİLDİ, 67 İSİM FİRARDA
Gülen Terör Örgütüne yönelik "ana" ya da "çatı" soruşturma kapsamında 73 kişi hakkında gözaltı kararı verilmişti. Bu kişilerden 5'i ilk aşamada gözaltına alındı: Kazım Avcı, İlhan İşbilen, Dilaver Azim, Cemal Türk ve Ali Çelik. Ancak şüpheli Ali Çelik'in yerine isim benzerliği nedeniyle yanlışlıkla bir başka Ali Çelik'in gözaltına alındığı, tutuklama aşamasında bu durumun farkedilip mahkemece serbest bırakıldığı ileri sürüldü. Böylece ilk aşamada listedekilerden sadece 4'ü gözaltına alınmış oldu. Bu isimlerden Cemal Türk savcılık talimatıyla emniyetten serbest bırakılırken Avcı, İşbilen ve Azim tutuklandı.
Listedeki bir başka isim olan Abdülkadir Aksoy daha sonra teslim oldu. Aksoy'un da serbest bırakıldığı belirtiliyor. Ancak mahkemece mi yoksa savcılıkça mı serbest bırakıldığı henüz öğrenilemedi.
Gözaltı listesindeki diğer bir isim olan Hidayet Karaca ise Tahşiye davasında tutuklu olarak cezaevinde bulunuyor.
Dolayısıyla geriye kalan 67 kişi gözaltına alınabilmiş değil. Bu şüphelilerin büyük çoğunun daha önce yurtdışına firar etmiş olduğu tespit edildi. Bazılarının ise yurtiçinde saklanmaya çalıştığı tahmin ediliyor.
PARALEL MEDYA: TEK SUÇU POLİSE KÜFRETMEKTİ, TUTUKLANDI!
Bu arada 73 kişilik listede yer alan ve gözaltına alınarak tutuklanan isimlerden biri Dilaver Azim idi. Örgütün para kasalarından biri ve örgütün lider kadrosundan olduğu iddia edilen Azim mahkemece tutuklandı. Ancak Azim ile ilgili paralel medyada ilginç bir haber yayınlandı. Buna göre Azim'in tek suçu polise küfretmekti. Başka bir suçu yoktu.
Zaman gazetesinde "Tek suçu polise küfür etmekti, paralel safsatasıyla tutuklandı" başlığıyla ve Bayram Kaya ile Ayşenur Parıldak imzasıyla yayınlanan o haber şu şekilde:
"Savcı Serdar Coşkun'un yürüttüğü nefret operasyonundaki skandallar bitmek bilmiyor. Tutuklanan Dilaver Azim hakkında teknik takip sırasında hiçbir delile ulaşılamadı. Ancak Azim'in polise küfrettiği tespit edildi. Buna rağmen paralel safsatasıyla gözaltına alınan Azim'e, söz konusu küfür soruldu. Azim, ‘darbeye teşebbüs'ten tutuklandı.
Ankara Cumhuriyet Başsav-cılığı'nda görevli Anayasal Düzene Karşı İşlenen Suçlar Savcısı Serdar Coşkun'un yürüttüğü nefret operasyonu soruşturmasında yeni bir skandal daha yaşandı. Soruşturma kapsamında tutuklanan 3 kişiden Özbek asıllı işadamı Dilaver Azim, ‘paralel' iddiaları karşısında şoke oldu. Alınan bilgilere göre işadamı, hakkında yapılan bir ihbar mektubundan sonra emniyet mensupları tarafından geçici olarak teknik takibe alındı. Hakkındaki iddialarla ilgili olarak delile ulaşılamazken, telefon dinlemeleri sırasında Dilaver Azim'in bazı emniyet mensuplarına küfrettiği kayıt altına alındı. Ticari bir anlaşmazlık yaşadığı bazı kişiler savcılığa yeni ihbar mektupları gönderdi. Mektuplarda Azim'in, sözde paralel yapıya yardım ettiği iddiasında bulunuldu. Savcı Coşkun da işadamını soruşturma dosyasına ekledi. Coşkun'un talimatı ile gözaltına alınan Azim'e savcılık ve mahkeme sorgusunda emniyet mensuplarına yönelik küfürleri soruldu. İşadamı ise bu ifadeleri hatırlamadığını ancak böyle bir hakarette bulunmuş ise özür dilediğini kaydetti. Ceza Muhakemesi Kanunu'na (CMK) göre, bir suçtan dolayı hakkında dinleme kararı alınan bir kişinin hakaret suçu işlemesi halinde, bu durumdan dolayı yeni bir soruşturma açılamıyor.
Azim, ifadesinde hakkındaki suçlamaları ve örgüt ithamını reddetti. Süleyman Hilmi Tunahan Efendi cemaatiyle bir gönül bağının olduğunun altını çizerek, bu cemaate ait İstanbul'daki bir yurdu da kendisinin yaptırdığını anlattı. İşadamı, siyasi olarak da MHP'ye yakın olduğunu, bu çerçevede partinin Zeytinburnu İlçe Merkezi'nin yapımı aşamasında da destek verdiğini söyledi. Bütün bunlara rağmen sulh ceza hakimi tarafından ‘silahlı terör örgütü kurma ve yönetme, ‘Türkiye Cumhuriyeti'ni ortadan kaldırmaya veya görevini yapmaya engellemeye teşebbüs' ve ‘anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme' suçlamalarından tutuklandı.
Öte yandan gözaltına alınanları adliyeye getiren emniyet mensuplarının, 3 kişi hakkında tutuklama kararını tatlı yiyerek kutladığı öğrenildi. Tutuklamalardan dolayı polisler, birbirlerini kutladı."
PARALEL MEDYA: GÖZALTILAR TATLI İLE KUTLANDI
Haberde görüldüğü gibi, gözaltıların poliste tatlı yenilerek kutlandığı da iddia ediliyor. Bu iddia ise akıllara paralel emniyet müdürlerinden olduğu iddia edilen Başkomiser Recep Can'ın, 17 Aralık yolsuzluk kumpasında eski bakan Erdoğan Bayraktar’ın oğlunun ofisinde yapılan polis aramasında, bacak bacak üstüne atmasını, elinde tespihle ofis çalışanlarına lahmacun siparişi verdirttiği iddiasını getirdi. Bu skandala dair görüntüler internete düşmüştü.
Görüntülerde aramanın başındaki bir polisin koltukta bacak bacak üstüne atarak elindeki tespihi çevirdiği, polislere talimatlar verdiği görülüyordu. Lahmacun siparişi de veren polisin Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü’nde görevli başkomiser Recep Can olduğu anlaşıldı. Can, arama sırasında “Bu da bir şey mi? Ben ne operasyonlar yaptım. Şike Operasyonu’nu da ben yönettim” dedi. Bunun üzerine ofisteki çalışanlardan birisi “O zaman Trabzonspor’un kupasını verin” diye espri bile yaptı. Görevli memurlar ofiste aradıkları şeyi bulamadıklarını Can’a bildirdi. Can, bunun üzerine telefonla birisini aradı. “Efendim aradığımızı bulamıyoruz. Ne yapalım?” diye durumu bildiren Can aynı zamanda 4’üncü katta Bakan Erdoğan Bayraktar’ın ofisinin de olduğu bilgisini hatırlattı. Can, aldığı talimat üzerine polis yeleğini çıkartarak bakanın ofisini de aradı.
BAŞBAKAN KIZMIŞTI
Polisin görüntülerinin internete düşmesinin ardından Başbakan Tayyip Erdoğan, Samsun mitinginde tepki göstererek şöyle demişti: “Şu hale bakın. Yürütmenin mensubu bir eve baskın yapacak. Baskın yaptığı evde bacak bacak üstüne atacak, eline tespihi alacak külhanbeyi gibi. Bir de yemek ısmarlayacak bu nasıl bir iş. Bunu yapan yargı mensubunu seyir mi edeceğiz. Gereği neyse bunu yaparız.”
Paralel yapı-11 Aralık (2015) 'Lider Kadrosu' soruşturması manşetlerimiz
(18 Aralık 2015, 16:49)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: