Ankara'da Emniyetteki 'Paralel Yapı' iddialarına ilişkin, aralarında siyasetçi, gazeteci ve polis müdürlerinin de bulunduğu bazı kişilerin yasa dışı dinlendiği iddiasıyla haklarında dava açılan 5'i tutuklu 54 sanığın yargılanmasına devam edildi. 54 kişiden 3'ü TİB görevlisi, 51'i de emniyet mensubu. Duruşma sonunda 5 tutuklu sanık tahliye edildi. Davaya bakan Ankara 8. Ağır Ceza Mahkemesi, dava dosyasının, eski İstihbarat Daire Başkanı Ramazan Akyürek'in de arasında yer aldığı 50 emniyet mensubu sanığın yargılandığı Ankara 4. Ağır Ceza'daki davayla birleştirilmesini kararlaştırdı.
20.10.2015 21:08 Emniyetteki "Paralel Devlet Yapılanması" iddialarına ilişkin, aralarında siyasetçi, gazeteci ve polis müdürlerinin de bulunduğu bazı kişilerin yasa dışı dinlendiği iddiasıyla haklarında dava açılan 54 sanığın yargılanmasına devam edildi.
Ankara 8. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmaya tutuklu sanıklar Hami Güney, Hakan Kirpi, Mustafa Çelik, Muharrem Durmaz ve Selat Öztürk, tutuksuz sanıklar Adem Altunay, Fikret Özdemir, Metin Ugan, Bayram Vergili, Ahmet Coşaralp, Ali Temel, Aydın Altunkaya, Ayhan Akbulut, Emre Güneş, Erdem Arıbaş, Erhan Ülker, Mutlu Çil, Yaşar Yılmaz, Recep Şahin, Murat Akkul, Yusuf Dağdelen, Turgay Gökkoyun ve Özgür Öztürk, müştekiler ve tarafların avukatları katıldı.
Duruşmada müştekilerin ifadelerinin alınmasına başlandı.
MÜŞTEKİ ALİ ES'İN İFADESİ
Müşteki Ali Es, 37 yıl devlette görev yaptıktan sonra emekliye ayrıldığını söyledi. Telefonlarının dinlendiğini 2013'te öğrendiğini bildiren Es, "Bunca yıl devlete şerefle hizmet ettim. Herhangi bir suçum yoktu. Şikayetçiyim" dedi.
MÜŞTEKİ İHLAS MEDYA BAŞKANI NURİ ELİBOL'UN İFADESİ
İhlas Medya Ankara Grup Başkanı Nuri Elibol da dinlendiğini kamuoyuna yansıyınca öğrendiğini bildirerek, "Manevi zararım oldu. Ben basın görevlisiyim. Suçum, günahım yokken, kaçakçı birisinin adıyla dinlenmişim" dedi.
Elibol, sanık avukatlarının soruları üzerine, "Detaylarını çok hatırlamıyorum. Kamuoyuna öyle bir olay yansıdı. Benim ismimin de telefon dinlemesinde geçtiğini öğrendim. Bir ay sonra emniyete davet edip, şikayetçi olup olmadığımı sordular. Şikayetçi olduğumu söyledim" diye konuştu.
Neden dinlenmiş olabileceğine ilişkin soruyu yanıtlarken Elibol, "Bence, irtibatta olduğum haber kaynaklarıyla bakanlar, başbakanlarla yaptığım görüşmelerim merak edildi" ifadesini kullandı.
Sanık avukatlarının bir başka sorusu üzerine Elibol, "Beni gazeteye haber yapanlardan ziyade ben, beni dinleyeni merak ettim ve gittim şikayette bulundum. Beni kim dinlediyse ondan şikayetçiyim" ifadesini kullandı.
MÜŞTEKİ EMNİYET MÜDÜRÜ İBRAHİM HAKKI SEYDİOĞULLARI'NIN İFADESİ
-"Kritik görevlerde istemiyorlar"-
Müşteki Emniyet Müdürü İbrahim Hakkı Seydioğulları, ilk dinlendiği tarihte Altındağ İlçe Emniyet Müdürü, dinlemenin sonlandığı tarihte de Polis Akademisinde öğretim görevlisi olduğunu bildirerek, sahte isimle dinlediğini kaydetti.
Seydioğulları, "Sanıklar beyanında telefonumun dinlenmediğini, klonlandığını söyledi. Telefonum klonlu değil. Ülkemiz, klonlu telefonların cirit attığı bir ülke değildir. Devlet bununla ilgili tedbir almaya başlamıştır. GSM işletmecilerine 'Klonlu telefonlara mesaj atın, uyarın' diye görev verildi. Bana kimse mesaj atmadı. Bu, telefonumun klonlanmadığını ispatlıyor" diye konuştu.
"Neden şahsım dinlendi? Bunu sanıklar söylemeli. Dinlemeyi yapanların, bir emniyet müdürünü dinlediklerini bilmeleri gerekir" diyen Seydioğulları, "Konuştuğum kişilere saygıyla Sayın Müdürüm, Sayın Savcım diye hitap ediyorum. Günde onlarca, yüzlerce kez telefonla konuşuyorum. Dinleyenler, büroya 'Bakın biz böyle birini dinliyoruz, böyle konuşmalar yapıyor' neden demedi?" diye sordu.
Seydioğulları, şunları kaydetti:
"Emniyet teşkilatının içinde devlet imkanlarını kullanan bir yapı vardı. Bunlar tüm birimlere sızmışlar. Açık kaynaklarda buna 'Paralel Devlet Yapılanması ve Fetullahçı Terör Örgütü' denmekte. Kendisi gibi düşünmeyen, tehlikeli ve uzlaşmaz gördükleri kişileri canından bezdirmek için her yola başvurdular. Açık kaynaklar, bunlarla ilgili haberlerle dolu. Şahsımla ilgili kullanabilecekleri bir bilgi için dinlenmişimdir. Örgüt karşısında duruş sergileyenleri kritik görevlerde istemiyorlar. Sanıkların cezalandırılmasını istiyorum. Fetullah Gülen hakkındaki şikayetim saklıdır."
Seydioğulları, başka illerdeki mahkemelerde görülen usulsüz dinleme davalarının birleştirilmesini talep etti.
-Avukatların soruları-
Seydioğulları, söz konusu yapıdan ne zaman haberdar olduğu sorusuna, "1982'de Ankara Polis Kolejinde yeni filizlendiğini gördüm. Arkadaşlarım içinde onlarca kişi bu örgüte üye yapıldı, temin edildi" yanıtını verdi.
Seydioğulları'nın Avukatı Aysun Ulusoy Aktan da müvekkilinin 1982'den beri devlette olduğunu, birçok olaya şahitlik ettiğini anlatarak, "Verdiği ifade ne kadar detaylı olsa da bu aysbergin görülen kısmıdır. Terör örgütü tarafından dinlenmiştir" diye konuştu.
Bunun üzerine sanık avukatları, iddianamede "terör örgütünün" geçmediğini belirtti. Müşteki ve sanık avukatları arasında bir süre sözlü tartışma yaşandı.
Sanık avukatlarının, "Bugüne kadar devlet içindeki yapıyla ilgili suç duyurusunda bulundunuz mu?" sorusu üzerine Seydioğulları, "Bu, ifademin satır aralarında var, okumadınız mı? Savcılıkta benim ifadelerim var. Emniyet içinde bir yapılanma olduğu şikayetim de var. Danıştayda, Yargıtayda şikayetim var. İsim olarak vermemiş olabilirim. İsim olarak vermeyişim, bu isim 17 Aralık'tan sonra verildi. Bunu devlet bir örgüt olarak görmüyordu daha önce" yanıtını verdi.
Seydioğulları, "Altındağ gibi suç oranı yüksek bir ilçede sizin atanmanıza neden müsaade edildi?" sorusu üzerine, "Belli bir yapıya gelinceye kadar örgütün umurunda değil. Çalışacak adam aranıyor" dedi.
Seydioğulları, "Siz, Paralel Devlet Yapısı ile uyumlu değilsiniz. Neden Polis Akademisine gönderildiniz?" sorunu üzerine de "2009'da 2. sınıf emniyet müdürü olarak atandım. Temmuz 2013 sonuna kadar öğrencisiz öğretmendim. Ders verilmedi" ifadesini kullandı.
MÜŞTEKİ MİLLİYET YAZARI TOLGA ŞARDAN'IN İFADESİ
Milliyet gazetesi yazarı Tolga Şardan da beyanında yaklaşık 27 yıldır emniyet ile çalışan bir gazeteci olduğu, yasa dışı yollardan dinlendiğini söyledi.
Şardan, "Doğrudan kendi adıma olan telefon üzerinden dinleme gerçekleştirilmiştir. Büyük ihtimalle haber kaynaklarıma ulaşmaya çalışıldığı için dinlendim. Şahsıma yönelik yasa dışı suç işlendiği kanaatindeyim. Dinleme evrakında imzası bulanan herkesten şikayetçiyim. Siz bunları cezalandıracaksınız ama kendi vicdanlarında nasıl aklanacaklar, onu merak ediyorum" dedi.
Emniyeti takip eden bir gazeteci olduğundan sanıklardan bazılarını tanıdığını dile getiren Şardan, "Tolga Şardan'ın bir suçu varsa kulağından tutup içeri atmaları gerekir. Eğer gerçekten bunlar arkadaşım olmalarına rağmen telefonumun dinlendiğini söylerlerse vatan hainidir. Devlette işlerin nasıl yürüdüğünü biliriz. Ben bir hedef kişi olabilirim, varsa suçum mahkemede yargılanırım. 'Senin telefonunu dinliyoruz' diye onlardan bana en ufak bir şey gelmedi" ifadesini kullandı.
Şardan, telefonlarının dinlenmesi nedeniyle haber kaynaklarına ulaşmada zorlandığını ve mağduriyet yaşadığını kaydetti.
MÜŞTEKİ EMNİYET MÜDÜRÜ HÜSEYİN AŞKIN'IN İFADESİ
Müştekilerden Emniyet Müdürü Hüseyin Aşkın da "Paralel Devlet Yapılanmasına karşıyım. Bu yüzden dinlenmiş olabilirim. Telefonumun klonlandığını düşünmüyorum. Bizi sahte isimlerle inleyen herkesten şikayetçiyim" dedi.
MÜŞTEKİ POLİS MEMURU ŞAKİR YILMAZ'IN İFADESİ
Müştekilerden Polis Memuru Şakir Yılmaz, terör örgütü iddiasıyla telefonlarının dinlendiğini, mağdur olduğunu söyledi. Yılmaz, "Dinleyen, mahkeme kararını veren, haber yapan gazeteden şikayetçi oldum" ifadesini kullandı.
MÜŞTEKİ POLİS MEMURU EMRAH TEMEL'İN İFADESİ
Duruşmada beyanı alınan şikayetçi Emrah Temel, halen polis memuru olduğunu belirtti. Kendisinin "çete lideri" olarak dinlediğini aktaran Temel, "Ancak kimi yönettiğini bilmediğini" ifade etti.
Temel, duruşmada şunları söyledi:
"1993'te mesleğe başladığımdan bu yana cemaat yapılanması konuşulurdu. Cemaate yakın polisler ve amirler olduğu söylenirdi. Bu yapılanmaya yakın kişilerin önemli yerlere geldiğine şahit oldum. Eğer yapılanma içindeyseniz güzel yerlerde çalışıyorsunuz, yoksa yerinizde sayıyorsunuz. Ben, 3 ay dinlenmişim. Karar alınırken polis memuru olduğum söylenmemiş. Adıma kayıtlı iki numara dinlenmiş. Bu sürede eşimle, akrabalarımla, arkadaşlarımla yaptığım konuşmalar deşifre edildi. Meslektaşlarımın sanık sandalyesinde oturmaları zoruma gidiyor. Ama beni dinleyenlerden şikayetçiyim."
MÜŞTEKİ ANADOLU AJANSI BAŞKANI MUZAFFER ŞAHİN'İN İFADESİ
Anadolu Ajansının (AA) eski Haber Yayın Daire Başkanı Muzaffer Şahin de soruşturma aşamasında Emniyette verdiği ifadeyi tekrarladığını bildirdi.
Buna göre Şahin, dinlendiğinden ifade için Emniyete çağırılınca haberdar olduğunu aktardı. Telefonu dinlenirken tanımadığı "Muzaffer Şahin" adlı birinin kimlik bilgilerinin kullanıldığını belirten Şahin, herhangi bir cemaat, siyasi yapı ve dini oluşumla irtibatı bulunmadığını kaydetti.
Muzaffer Şahin, dinlendiği dönemde de gazeteci olarak haber kaynaklarıyla, bürokratlarla, siyasi isimlerle irtibatı olduğunu ifade ederek, "Kişisel haberleşmemin gizliliğinin ihlal edilmesi ve başka kişinin kimlik bilgileriyle telefonumun dinlenmesinden ötürü şikayetçiyim" dedi.
Bir soru üzerine Şahin, Emniyette ifade verirken kendisine telkinde bulunulmadığını bildirerek, "Medeni şekilde şikayetçi olup olmadığım soruldu" ifadesini kullandı.
MÜŞTEKİ EMNİYET MÜDÜRÜ KORAY ÖNER'İN İFADESİ
-"Şantaj yapılıp yapılmayacağını bilmiyorum"-
Halen Emniyette Şube Müdürü olan müşteki Koray Öner ise "Minimum 6 yıl dinlendiğini" kaydederek, "Bunun bilinçli olduğunu düşünüyorum. Önleyici dinlemede 'Hemen bunu dinleyelim. Suç gördüm' denilmez. Önce suç unsuru araştırılır. 'Biz IMEI'den dinledik' deniliyor. IMEI'den de dinlesen numarası karşına çıkar. IMEI'den dinleme amacı şudur; Adam dinlendiği şüphesiyle makineyi değiştirmez, kartı değiştirir. Ama, hangi numaranın dinlendiği çıkar" diye konuştu.
Sanık avukatlarının, Ankara Garı önündeki terör saldırısını hatırlatarak, "Önleme dinlemesi yapılsaydı bu önlenebilir miydi?" diye sorması üzerine Öner, "Bunlar yurt dışından gelen ve telefon kullanmayan iki şahıs. Önleme dinlemesi yapma şansı yok" yanıtını verdi.
Koray Öner, dinlenen görüşmeleriyle kendisine şantaj yapılıp yapılmadığı yönündeki soruyu, "Ben kayıtların Pensilvanya'da mı Washington'da mı Münih'te mi olduğunu bilmiyorum. Şu ana kadar şantaj yapılmadı. Ama yapılıp yapılmayacağını bilmiyorum" şeklinde yanıtladı.
MÜŞTEKİ ATO BAŞKANI CİHANGİR DURSUN'UN İFADESİ
Ankara Ticaret Odası (ATO) eski Başkan Vekili Cihangir Dursun da "Paralel Devlet Yapılanmasının odada da hakimiyet kurmaya çalıştığını" dile getirdi.
"Organize suç çetesi lideri" gösterilerek oda seçimleri öncesinde dinlendiğini belirten Dursun, "Benim dinlenme emrimi kim verdiyse, seçimlere girebileceğimi, seçimleri kazanabileceğini düşündüğü için dinlemiş veya dinletmiş olabilir" şeklinde konuştu.
MÜŞTEKİ EMNİYET MÜDÜRÜ AHMET SULA'NIN İFADESİ
Ahmet Sula da dinlenmesine ilişkin imzası olan herkesten şikayetçi olduğunu belirterek, "Dinlenmemle ilgili izin veren hakim kandırıldığını düşünüyorsa, burada bizler gibi şikayetçi olarak yer almalı. Yok, malum yapıyı biliyordu ve göz yumduysa, sanık olarak yargılanmalı" görüşünü dile getirdi.
Sula, "Umut ediyorum ki söz konusu örgütle ilgili ülke genelinde parça parça olan davalar, birleştirilerek tek dosya haline getirilir. Tek dosya olursa bu örgütün neler yaptığı daha net ortaya çıkacaktır" ifadesini kullandı.
SANIKLA MÜŞTEKİ ARASINDA TARTIŞMA
Sanıklardan Hami Güney, Ahmet Sula'ya, "20 yıl beraber çalıştık, neden hiçbir Fetullahçı ile kavga ettiğini görmedim? Eğer ben FETÖ üyesiysem, senin de sanık olman gerekirdi" dedi.
Sula da Güney'e, "Kimin Fetullahçı olup olmadığını ismen say, söyleyeyim. Eğer bazı şeylere karşı çıkmasaydım, kavga ettiklerim tarafından mağdur edilmeseydim, ben de sanıklar arasında olabilirdim" yanıtını verdi.
TALEPLER
Duruşmada, müşteki beyanlarının ardından söz alan sanık avukatları, müvekkillerinin tahliyelerini talep ettiler.
Eski Ankara Emniyet Müdür Yardımcısı Muharrem Durmaz'ın avukatı Mustafa Hisar, "Kişisel husumetlerin dahi duruşmada şikayet konusu edildiğini" iddia etti.
Cumhuriyet Savcısı İsmail Yalçın, tutuklu sanıkların tahliyelerini talep etti.
TAHLİYE VE BİRLEŞTİRME KARARLARI
Mahkeme heyeti, tutuklu sanıklar istihbarattan sorumlu eski Ankara Emniyet Müdür Yardımcısı Muharrem Durmaz ve eski Ankara Emniyet Müdür Yardımcısı Hami Güney ile Hakan Kirpi, Mustafa Öztürk ve Selat Öztürk'ün, yurt dışına çıkış yasağıyla tahliyelerini kararlaştırdı.
Heyet, dava dosyasının, Emniyet Genel Müdürlüğünün eski İstihbarat Daire Başkanı Ramazan Akyürek'in de arasında yer aldığı 50 sanığın yargılandığı Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesindeki davayla birleştirilmesini kararlaştırdı.
Heyetin, buna ilişkin kararında, "Sanıklar hakkında suç işlemek amacıyla örgüt kurma ve yönetmek, resmi belgede sahtecilik, haberleşmenin gizliliğini ihlal, özel hayatın gizliliğini ihlal, kişisel verilerin kaydedilmesi, iftira ve görevi kötüye kullanmak" suçlarından yargılandıkları belirtildi.
Sanıklara isnat edilen suçların işlendiği tarihlerde, Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Dairesi Başkanı Ramazan Akyürek ve 49 arkadaşı hakkında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının soruşturma yaptığı anımsatılan kararda, bu soruşturmanın, kaldırılan özel yetkili mahkemelerdeki denetimlere dayalı yürütüldüğü bildirildi.
Bu soruşturmanın sahte isimler üzerinden, gerçekçi olmayan istihbari bilgilere dayanarak, telefonların hukuka aykırı şekilde dinlendiği iddialarına yönelik olduğu anlatılan kararda, iki davaya konu suçların aynı olduğuna vurgu yapıldı.
Koray Öner'in iki davada da müşteki olduğu, Ankara 8. Ağır Ceza Mahkemesindeki davanın hazırlık soruşturması sonucu hakkında delil yetersizliğinden takipsizlik kararı verilen Tamer Özbek'in Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesindeki davada sanık olduğu belirtilen kararda ise şöyle denildi:
"Diğer taraftan, istihbari dinlemelerin adli dinlemelerden farklı yöntemle yapıldığı, Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanlığının bilgisi ve izni olmadan yapılamayacağı gerçeği karşısında her iki dava arasında fiili ve hukuki bağlantı bulunduğu, Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesinde yargılanan sanıkların İstihbarat Dairesi Başkanı ve 49 arkadaşı olduğu, dolayısıyla dosyamızdaki sanıklarla aralarında hiyerarşik astlık-üstlük ilişkisi bulunduğu, yargılamanın birlikte yürütülmesinin zorunlu olduğu, sanıkların suç tarihlerindeki konumları nazara alındığında, yargılamanın Ankara 4. Ağır ceza Mahkemesinde görülmesinde kamu yararı bulunduğu anlaşılmakla, iki dava dosyasının birleştirilmesine karar verilmiştir."
-54 sanıklı davanın iddianamesinden-
İddianamede, Emniyet Genel Müdürlüğü Teftiş Kurulu Başkanlığının soruşturmalarında, Ankara Emniyet Müdürlüğü İstihbarat Şubesince 2009-2013 döneminde "usulsüz dinlemeler" yapıldığının belirlendiği aktarılarak, müştekilere yönelik, farklı isimlerle ve çıkar amaçlı suç örgütleriyle irtibatlandırılmak suretiyle dinleme kararı alındığı ve bu dinlemelerin arşiv kayıtlarına veri girişlerinin yapılmadığı ifade ediliyor.
Birçok polis memuru ile eski Anadolu Ajansı Haber Yayın Daire Başkanı Muzaffer Şahin, İhlas Medya Ankara Grup Başkanı Nuri Elibol, Milliyet gazetesi yazarı Tolga Şardan, eski ÖSYM Genel Sekreteri Mehmet Altunay ile bir MİT görevlisinin de arasında bulunduğu bazı kişileri, farklı adlar için alınan kararlarla usulsüz dinlendikleri kaydediliyor.
İddianamede sanıklardan, istihbarattan sorumlu eski Ankara Emniyet Müdür Yardımcısı Muharrem Durmaz, eski Ankara Emniyet Müdür Yardımcısı Hami Güney ile eski İstihbarat Şube Müdürü Zeki Güven'e "suç işlemek amacıyla örgüt kurmak ve yönetmek", emniyet mensubu 48 kişiye de "suç örgütüne üye olmak" suçlamaları yöneltiliyor.
Sanıkların tamamının "resmi belgede sahtecilik", "haberleşmenin gizliliğini ihlal", "özel hayatın gizliliğini ihlal", "kişisel verilerin kaydedilmesi" ve "iftira" suçlarından da cezalandırılmaları istenen iddianamede, TİB görevlileri Fikret Özdemir, Adem Altındağ ve Yaşar Yılmaz'ın da "suç örgütüne üye olmak" ve "görevi kötüye kullanmak" suçlarından cezalandırılmaları talep ediliyor.
PARALEL MEDYA DURUŞMALARI GEÇİŞTİRDİ
Öte yandan Zaman ve Bugün gibi paralel medyanın merkez yayın organlarının duruşmalarda yaşananları çok kısa geçiştirmesi dikkat çekti. İki gazetedeki bir kaç cümlelik haberlerde sadece 5 tutuklunun tahliye edildiği ve iki davanın birleştirildiğinin belirtilmesiyle yetinildi.
(20 Ekim 2015, 21:08)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: