Paralel medyada ilginç bir haber yayınlandı. Arzu Yıldız imzasıyla haberdarcom'da verilen haberde, TIR'ları durduran savcıların 'devlet sırrını' ifşa ile suçlanıp yargılanmakta olduklarını, ancak 'devlet sırrı' denilen bilgilerin 'paralel yapı' soruşturmalarını yürüten savcılara CMK 125'e aykırı bir şekilde gönderildiğini iddia ediyor, tepki gösteriyor. Yargılanan savcıları aklamak, yargılayan savcıları ise karalamak adına büyük bir çelişkiye imza atılmış.
20.10.2015 21:01 Paralel medyada ilginç bir haber yayınlandı. Haberleriyle paralel medyanın yıldızlarından olan Arzu Yıldız, Haberdarcom'daki haberinde; açılan davada Yargıtay'da halen casusluk suçlamasıyla yargılanmakta olan TIR savcılarını savunayım derken farkında olmadan büyük bir çelişkiye imza attı.
TIR'ları durduran paralel savcıların 'devlet sırrını' ifşa ile suçlanıp yargılanmakta olduklarını, ancak 'devlet sırrı' denilen bilgilerin 'paralel yapı' soruşturmalarını yürüten savcılara CMK 125’e aykırı bir şekilde gönderildiğini iddia etti ve tepki gösterdi. Oysa 'yayın yasağı' alınan davanın iddianamesi tır savcılarının işlettiği bir web sitesinden tam metin olarak uzun süredir yayınlanmakta. Arzu Hanımın bunu bilmemesi de mümkün değil. Yayın yasağına rağmen yayın yapmakta ısrar eden sanık savcıları görmezden gelen muhabirin, cumhuriyet savcılarının birbiriyle belge ve bilgi paylaşmalarını suç gibi göstermeye çalışması, savcıdan daha savcı kesilmesi ise pes dedirtti.
Haberde sadece cumhuriyet savcılarının değil, HSYK 2. ve 3. Daire üyelerinin, iddianamenin mimarı başmüfettişin, Tarsus Cumhuriyet Başsavcısının, Yargıtay Cumhuriyet Savcısının ve Yargıtay 16. Ceza Dairesi üyelerinin de devlet sırrını ifşa etmekle suçlandığı görülüyor.
-İşte o haber-
Arzu Yıldız imzasıyla haberdarcom'da 15 Ekim 2015 tarihinde "“Paralel” soruşturmaları yürüten savcılara “devlet sırrı” ifşası serbest mi?" başlığıyla yayınlanan o haber:
"“Paralel” soruşturmaları yürüten savcılara “devlet sırrı” ifşası serbest mi?.. TIR savcıları “devlet sırrını” ifşa ile suçlanırken, “devlet sırrı” denilen bilgiler “paralel” soruşturmalarını yürüten savcılara CMK 125’e aykırı bir şekilde gönderiliyor…
Haberdar’a konuşan TIR savcılarının Avukatı Alp Değer Tanrıverdi ise söz konusu durum ile ilgili “Bilgi ve belgeleri paylaşan herkes devlet sırrını ifşa ve temin suçunu işlemiştir” dedi…
Adana’da 1 ve 19 Ocak tarihinde durdurulan mühimmat dolu TIR’larla ilgili soruşturma yaptıkları için Savcılar Özcan Şişman, Ahmet Karaca, Süleyman Bağrıyanık ve Aziz Takçı, Tarsus 2.Ağır Ceza Mahkemesince 8 Mayıs’ta “devlet sırrını ifşa suçlamasıyla tutuklandı.
Yargıtay 16.Ceza Dairesinde yargılanan Savcılar, gelen ihbar üzerine yasalara uygun şekilde yürüttükleri soruşturmada yer alan bilgileri kamuoyu ile paylaştıklarına ve “sırrı ifşa ettiklerine” dair tek bir delil olmadığı halde tutuklanırken,“devlet sırrı” denilen bilgiler; Tahşiye, Selam Tevhid, Hakim Metin Özçelik ve Mustafa Başer hakkında hazırlanan iddianame ile 17-25 Aralık darbe iddianamesi ve Ankara Anayasal Düzene Karşı İşlenen Suçlar Bürosu Savcısı Serdar Coşkun tarafından yürütülen 2014-50403 nolu soruşturma dosyasında çarşaf çarşaf yer aldı.
Dosyanın savcılara gönderilmesi CMK’na aykırı
5271 sayılı CMK’nun 125-2 maddesinde ki “Devlet sırrı niteliğindeki bilgileri içeren belgeler, ancak mahkeme hakimi veya heyeti tarafından incelenebilir. Bu belgelerde yer alan ve sadece yüklenen suçu açıklığa kavuşturabilecek nitelikte olan bilgiler, hakim veya mahkeme başkanı tarafından tutanağa kaydettirilir.” Hükmüne rağmen, son dönemde “Paralel” adı altında soruşturma yürüten savcılar, bu bilgilere soruşturma dosyalarında ve iddianamelerinde yer verdi. Tahşiye, Selam Tevhid, Hakimler Özçelik ve Başer hakkındaki iddianame, 17-25 yolsuzluk soruşturmalarının darbe olduğuna dair iddianame, Serdar Coşkun tarafından yürütülen 2014-50403 sayılı soruşturma dosyası başta olmak üzere, gerek TIR savcıları gerekse TIR’larda arama yapan askeri personel hakkındaki dosyalar ve iddialar bu soruşturma ve iddianamelerde yer aldı.
“Paralel” adı verilen soruşturmaları yürüten savcıların sırrı ifşasına göz mü yumuluyor?
İddianamelerde ve soruşturma dosyalarında TIR dosyasında yer alan bilgilerin savcılıklarda bulunduğu bilgisine yer verildi. Ceza Muhakemesi Kanunun (CMK) “İçeriği devlet sırrı niteliğindeki belgelerin mahkemece incelenmesi” başlıklı 125.maddesine aykırı olarak elde eden savcılar ve bu bilgileri mevcut yasaları hiçe sayarak gönderenler hakkında Hakimler Savcılar Yüksek Kurulu'nun (HSYK) sessiz kalması ve göz yumması dikkat çekti. Söz konusu durum, TIR savcılarını “devlet sırrını” ifşa ile suçlarken, “paralel” adı verilen soruşturmaları yürüten savcılara “devlet sırrı” ifşası serbest mi sorusunu akıllara getirdi.
TIR savcıları hakkında FETÖ-PDY suçlaması yok!
Adana’da TIR soruşturmasını yürüttükleri için tutuklanan savcılar hakkında hazırlanan iddianamede “Devlet sırrını ifşa” ve “hükümeti devirmeye teşebbüs” suçlaması yapılırken, diğer soruşturmalara konu edilen FETÖ-Paralel Devlet Yapılanması (PDY) suçlaması da yer almıyor. Buna karşın yazılan tahşiye, 17-25, İki hakim hakkındaki iddianame, Selam Tevhid gibi soruşturmalarda sanki savcılara FETÖ-PDY suçlaması varmış gibi “asılsız bilgilere” yer veriliyor.
Gizli kalması gereken müfettiş soruşturması da deşifre edildi
Ayrıca, savcılar hakkında HSYK müfettişince yürütülen soruşturmanın gizli kalması zorunluluğu da göz önüne alınırsa, dosyaların adli soruşturmaları yürüten savcılara gönderilmesi ile “gizliliği ihlal” ve müfettiş ile sorumlu tüm kişiler açısından “görevi suiistimal” gibi suçların işlenmiş olduğunu da gösteriyor.
Açılan davalarla “devlet sırrı” denilen bilgilerin konulması gizliliği de ortadan kaldırıyor
Öte yandan, adli olarak yürütülen soruşturmalarda “devlet sırrı” olduğu öne sürülen TIR dosyalarının yer alması Tahşiye, Selam Tevhid, iki hakim, 17-25 gibi davaların sanıklarına, müştekilerine ve avukatlara da bu sırlara erişme imkanı sağlıyor. Söz konusu durum ortada iken, herkesin erişeceği bilgiler haline gelen TIR dosyasında, Yargıtay 16.Ceza Dairesi’nin “kamu güvenliği” gerekçesiyle savcılar hakkında yürütülen yargılamayı “gizli” ve “kapalı” oturum ile yürütme kararı da anlamsız kalıyor. Bu durum, TIR soruşturmasına ait bilgi ve belgeleri yürüttükleri soruşturma dosyasına dahil edip,“iddianamelerinde de bunu açıkça ifade eden savcılar kamu güvenliğini tehlikeye sokmuyor mu” çelişkisini de beraberinde getiriyor.
Savcıların Avukatı: Bilgi ve belgeleri paylaşan herkes devlet sırrını ifşa ve temin suçunu işlemiştir…
Söz konusu durum ile ilgili görüşlerini sorduğumuz savcıların avukatı Alp Değer Tanrıverdi, şunları söyledi:
“Kovuşturma kararı kesinleşmeden yargılama yapıldı”
“Müvekkillerim Süleyman Bağrıyanık, Ahmet Karaca, Özcan Şişman ve Aziz Takcı hakkında HSYK tarafından verilen inceleme, soruşturma ve son olarak da kovuşturma izni kararları doğrultusunda önce tüm evrensel hukuk kuralları alt üst edilerek yetkisiz ve Adalet Bakan'ının emrinde memur olarak çalışan başmüfettişçe inceleme yapılmış, ardından başmüfettişin CMK 47. ve 125. maddeleri kapsamında incelemesi ve görmesi dahi mümkün olmayan belge ve bilgilere dayanan sübjektif ve taraflı raporuna istinaden soruşturma izni verilmiştir. Ardından yetkisi olmadığı halde başmüfettiş tarafından yapılan talebe istinaden müvekkillerim yetkisiz ve görevsiz Tarsus 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nce tutuklanmıştır. HSYK tarafından verilen kovuşturma izni kararı henüz kesinleşmeden, Tarsus Cumhuriyet Başsavcısı tarafından, görmesi ve incelemesi kanunen yasak olduğu iddia edilen belgelerin ekte olduğu söylenen 314 sayfa iddianame 4 saatte hazırlanmış ve ardından dosya Yargıtay 16. Ceza Dairesi'ne gelmiştir.”
“Makul gerekçe göstermeden yargılamanın kapalı yapılması kararı alındı”
“Bilindiği üzere 1 Ekim 2015 günü yapılan ilk duruşmada, Cumhuriyet Savcısı tarafından söz talep edilmeden, daire başkanı tarafından kendisinden duruşmanın kapalı yapılıp yapılmaması hususundaki görüşü sorulmuş ve hiç bir makul ve yasal gerekçeye dayanılmadan kamu güvenliği nedeniyle, duruşmanın müvekkillerin savunmalarının alınması sırasında kapalı yapılmasına karar verilmiştir.”
“Bilgi ve belgeleri paylaşanlar devlet sırrını temin ve ifşa suçunu işlemişlerdir”
“Son birkaç ayda ortaya çıkan ve basından öğrendiğimiz Ankara ve İstanbul Cumhuriyet Başsavcılıklarınca hazırlanan iddianamelerde, iddianameyi savcılar tarafından, müvekkiller hakkında hazırlanan iddianamelere, kulaktan dolma bilgilerle yer verilmiş, yine CMK 47. ve 125. maddeleri kapsamında incelemeleri ve hatta görmeleri dahi TCK 327 ve 329 kapsamında işlenen suç alenen itiraf edilmiştir.
Bizce dosyada devlet sırrı ve bu nedenle de duruşmanın kapalı yapılmasını gerektirecek bir durum söz konusu değildir. Bu konuda devlet sırrı olduğuna dair herhangi bir mahkeme tarafından verilmiş bir karar da yoktur. Ancak bugüne kadar dosyanın savunma olarak bizlerden saklanmasına ve esirgenmesine neden olarak gösterilen devlet sırrı olduğu iddia edilen belgeler var ise bu durumda bu belge ve bilgileri Mahkeme heyeti dışında bir başkasına veren herkes "Devlet sırrını temin ve ifşa" suçlarını işlemişlerdir.
İddia edildiği gibi dosyada devlet sırrı niteliğinde belge ve/veya belgeler var ise dosyayı bugüne kadar elinde bulunduran HSYK 2. ve 3. Daire üyeleri, sözde iddianamenin mimarı başmüfettiş Arif Sami Kaya, Tarsus Cumhuriyet Başsavcısı, Yargıtay Cumhuriyet Savcısı ve Yargıtay 16. Ceza Daireleri üyeleri, müvekkillerime isnat edilen suçları bizzat kendileri işlemişlerdir.”"
CMK’daki ilgili maddelerin de verildiği haberin tamamına bu linkten ulaşmak mümkün.
Fotoğraf: TIR kumpasını düzenlemekle suçlanan albay ve savcılar
Arzu Hanımın haberi bu şekilde. Olayı yakından takip edenler için çarpıcı bir çarpıtmayı teşkil ediyor bu haber.. Çünkü paralel kesimin gerek sosyal gerekse de basılı ve internet medyasında bilinen bir husus, 'yayın yasağı' alınan davada iddianamenin tır savcılarınca kurulan bir web sitesinden tam metin olarak uzun süredir yayınlanıyor oluşudur.. Yasağa rağmen yayın yapmakta ısrar eden sanık savcıları görmezden gelen muhabirin, halen görevdeki cumhuriyet savcılarının birbiriyle belge ve bilgi paylaşmalarını suç göstermeye çalışması, adeta savcıdan daha savcı kesilmeye çalışması ise pes dedirtiyor.
Haberde sadece cumhuriyet savcılarının değil, HSYK 2. ve 3. Daire üyelerinin, iddianamenin mimarı başmüfettişin, Tarsus Cumhuriyet Başsavcısının, Yargıtay Cumhuriyet Savcısının ve Yargıtay 16. Ceza Dairesi üyelerinin de "devlet sırrını ifşa etmekle" suçlandığı görülüyor.
Mahkeme bu dava ile ilgili 'gizlilik ve yayın yasağı' koymuş bulunuyor ama bundan "Haberdar" olmayan(!) arkadaşlar bunu her nasılsa görmüyor ve cumhuriyet savcılarının davayla ilgili kendi aralarında bilgi paylaştığını iddia ediyor ve buna tepki gösteriyor.
Anlaşılan bir bardak suda fırtına çıkarmayı "arzu"lamış "haberdar"ın "yıldız"ı. Bu fırtına çabası aynı zamanda "yavuz hırsız" benzetmesini de hatırlatıyor. (Abdullah Harun / kontrgerilla.com)
PARALEL MEDYA TIR DAVASINDAKİ YAYIN YASAĞINI TAKMIYOR
24.10.2015 19:56 MİT'e ait tırların paralel örgüte bağlı olduğu ileri sürülen savcı ve askerlerce durdurulması davası Yargıtay'da sürüyor. Davada 2. duruşmanın görüldüğü, tutuklu savcıların beraat ve reddi hakim taleplerinin mahkemece reddedildiği bildiriliyor. Mahkemenin aldığı "kapalı oturum" kararı gereği duruşmalara ait bilgilerin basında yer alması yasak. Ancak paralel medyanın bu karara kulak asmadığı ve duruşmada yaşananları üstelik de tek taraflı olarak yayınladığı, yayınlanan haberlerde mahkeme heyetine karşı şok eden suçlama ve hakaretlerin yöneltildiği görülüyor.
"Haberdarcom"'da özellikle Arzu Yıldız imzasıyla yayınlanan haberler bu nitelikte. Yıldız'ın haberleri duyuran tweet mesajları da aynı şekilde nefret, hakaret ve çarpıtma içeriyor. Verilen bilgilerin tek taraflı olduğu kolaylıkla gözlenebiliyor. Nefretin kusulduğu izlenimi veren haberlerdeki ifadeler, adeta davada yargılanan sanık asker ve savcıların üye oldukları iddia edilen örgüte dahil olunduğu şüphesi doğuruyor.
Yıldız'ın haberlerinde mahkeme üyelerinin doğrudan ya da sanıkların ağzından dolaylı bile olsa itham edildiği, hakaretler yöneltildiği görülebiliyor. Bu haberlerden bazılarının bir iki gün sonra silindiği, ancak tweetlerin ise olduğu gibi durduğu gözleniyor. Mahkemenin yayın yasağına rağmen haberlerin ısrarla yapılmaya devam ediliyor olması düşündürücü.
TIR davasıyla ilgili yapılan bu yayın faaliyetinin, karşı tarafın görüşlerine de -kısmen bile olsa- yer verilen objektif, tarafsız, olması gereken normal bir gazetecilik faaliyeti olmadığı açık. (Abdullah Harun / kontrgerilla.com)
Paralel yapı-TIR baskını ve soruşturması manşetlerimiz
(20 Ekim 2015, 21:01), son güncel.: (24 Ekim 2015, 19:56)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: