Fetullah Gülen için müebbet hapis cezasının istendiği 17-25 Aralık darbe soruşturmasına ilişkin iddianamede, Fetullahçı Terör Örgütü'nün dini kullanan ABD-CIA merkezli Moon ve Opus Dei tarikatları gibi olduğu belirtildi. İddianamede, 'Üçünün ortak özelliği misyoner faaliyetleridir. Her üç tarikat ABD'deki CIA gibi istihbarat örgütlerince desteklenmektedir' denildi.
04.10.2015 16:23 İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nca '25 Aralık' dosyasındaki usulsüzlükler nedeniyle Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) lideri Fetullah Gülen ve İstanbul Mali Şube Müdürlüğü görevlilerinin de aralarında bulunduğu 69 şüpheli hakkında hazırlanan iddianamede çarpıcı tespitlere yer verildi. İstanbul Başsavcıvekili İsmail Uçar'ın hazırladığı iddianamede, örgüt lideri Fetullah Gülen'in devlet sisteminin kodlarını bozduğuna dikkat çekti.
İNTİHAR KOMANDOSU
Gülen'in 40 yıllık bir süre içerisinde dantel gibi işleyerek devletin içerisine kendi elamanlarını sızdırdığı ifade edilen iddianamede, “Bu iki yüzlü yapı bir yönüyle halkın arasında iyilik hareketi olarak görüntü vermiş diğer yönüyle tamamen bürokratik kadroların ele geçirilmesine önem atfetmiş, bilhassa yargı, polis ve askerîyede örgütlenmişlerdir. Örgüt üyeleri uyuyan hücreler misali emir ve talimat alana kadar normal görevlerini yürütmekte iken örgüt üst kadrosundan emir geldiği anda her biri birer intihar komandosuna dönüşebilmektedir” denildi.
ORTAK NOKTA MİSYONERLİK
İddianamede, Opus Dei ve Moon tarikatlarının FETÖ ile benzerlik gösterdiğine dair tespitler yer aldı. Üç tarikatın da merkezinin Amerika'da olduğuna dikkat çekilen iddianamede şu ifadelere yer verildi: “Hizmet ettikleri merkez de dünyadan dinler arası diyalog iddiasıyla faaliyet gösteren bir yeni yapılanmadır. Üçünün ortak özelliği misyoner faaliyetleridir. Her üç tarikatın ABD'deki CIA gibi istihbarat örgütleri ve NED, CSIS tarafından desteklenmektedir. Üçü de ABD'de ikamet etmişlerdir. Üç tarikatın ortak bir marifeti de Yeşil Kuşak Projesine, yani askeri darbelere destek vermeleridir. Gülen, 12 Mart, 12 Eylül ve 28 Şubat askerî darbelerinin baş destekçisi oldu.”
AJANLARI ÖĞRETMEN YAPIYOR
İddianamede ayrıca “Fethullah Gülen cemâati tarafından yurtdışında, özellikle de Türk Cumhuriyetlerinde açılan okullarda, diplomatik pasaportlu Amerikalı CIA ajanları, 'İngilizce öğretmeni' diye barındırılıyor. Fethullah Gülen'in okulları, eğitim dili olarak da Türkçe'yi değil, İngilizce'yi kullanmaktadır. Özellikle hazırlık sınıflarında haftalık ortalama 24 saati bulan İngilizce derslerine, çoğu okulda ABD'li ve İngiliz 'öğretmenler' giriyor” ifadeleri yer aldı.
KASIM GÜLEK'İ ÇOK SEVER
Gülen'in mason yapılanmasının Türkiye'deki en önemli isimlerinden olan Kasım Gülek'le arasının çok iyi olduğunun altı çizildi. İddianamede, “Kasım Gülek ismi, Gülen için çok önemlidir. Zira kendisine açılan bütün yollara ilk adımı Kasım Gülek'in aracılığıyla atmıştır. Kasım Gülek'in vasiyeti üzerine cenaze namazı bizzat Fetullah Gülen tarafından kıldırılıyor. Gülen, 1992 yılında ABD'ye gittiğinde, Kasım Gülek'in Amerikan Ordusu'nda albay olarak görev yapan, daha sonra şüpheli bir şekilde ölen, baldızı Aylin Rodomisli aracılığıyla Pentagon ve CIA ile ilişkiye geçtiğini de bizzat kendisi söylüyor” denildi.
Sahte delil ürettiler
Örgütün gerçekleştirdiği en önemli faaliyetlerin başında ÖSYM tarafından hazırlanan soruların çalındığı hatırlatılan iddianamede, ikinci olarak ise Fetullahçı olmayan memurlara karşı komplo hazırlama konusunda örgütün ustalaştığı ifade edildi. İddianamede, “Fişledikleri memurlara haksız soruşturmalar açarak pasifize ettikleri bilinmektedir. Aşama aşama devleti ele geçirmişlerdir. Çok büyük bir camiaya sahip olduklarını düşünerek, artık önlerinde kimsenin duramayacağı zehabına kapılmışlardır. Yaşadıkları özgüven patlamasının neticesi olarak 2007 yılından beridir devletin güvenliğinin teminatı olan Türk Silahlı Kuvvetlerindeki, vatansever subayları pasifize edebilmek için kendi uydurdukları delillerle operasyon yapmışlardır. Bu şekilde yüzlerce subayın hayatını kararttılar ve birçok masum insanın ekmeğiyle oynadılar” ifade edildi.
Polisle darbe
Türk devletleri tarihlerindeki darbe çeşitlerinden de örnekler sunulan iddianamede, darbelerin genellikle ülkemizde askeri olduğunu ancak FETÖ'nün en çok yerleştiği kurum olan polis gücüyle darbeyi gerçekleştirmeyi amaçladığı belirtildi. Polis'liğin kamuoyunun ve halkın itiraz edemeyeceği bir yapı olduğundan dolayı seçildiği söylenen iddianamede, “Cemaat polisten sonra en fazla yargıda konuşlanmıştı. Buradaki militanlarının performansı 2007'den beri görülen davalarda ölçüldü. Toplum yaptıkları bütün hukuksuzluklara rağmen yargı kararı olduğu için tepki koymuyor, hatta yaptıkları algı operasyonları nedeniyle yapılan soruşturmaları destekliyordu” ifadeleri kullanıldı. (Yenişafak)
İddianamede şu ilginç tespitler yeralıyor:
OPUS DEI TARİKATI: Kurucusu Madrid'li bir Katolik papazı Josemaia Escriy de Balagar. Opus Dei kelime anlamı "Tanrı'nın İşleri"
MOON TARİKATI: Kurucusu önceleri Budist, sonradan papaz olan Sun Myung Moon. Moon, 1954 yılında K.Kore'den kaçarak, G.Kore'ye yerleşti ve tarikatını da burada kurdu. Moon Tarikatı'nın resmi adı "Birleştirme Kilisesi"dir. 1951 ABD müdahalesinin hemen ardından kurulmuştur. Bugün G.Kore nüfusunun yaklaşık %40'ını Budistlikten Hristiyanlığa devşirmiştir.
GÜLEN HAREKETİ: 1966 yılında İzmir Kestanepazarı'nda kuruldu. Opus Dei'nin kurucusu Papaz Ecsriya'nın aslı Hristiyan değildir. Yahudi engizisyonu yapıldığı dönemde Hristiyanlığa geçmiş aslen gizli Yahudi olan bir aile kökeninden geliyor. Çalışma bölgesi Hristiyan alemidir. Moon Tarikatı kurucusu Moon'un da aslı Budisttir. Çalışma alanı Budist inancın yaygın olduğu Asya ve Pasifiktir. Gülen'in çalışma alanı İslam coğrafyasıdır.
MERKEZLERİ ABD
Her üç tarikatın koordine edildiği merkez Amerika, hizmet ettikleri merkez de dünyadan dinler arası diyalog iddiasıyla bir yeni yapılanmadır. Bir başka benzerlik de üçünün de ABD'de ikamet etmeye başlamalarıdır. Moon, 1959 yılında ABD'ye yerleşmiştir. Gülen, 1999 yılında ABD'ye yerleşmişken, Opus Dei kurucusu Papaz Escriya ise sürekli ABD'de bulunmuştur.
İspanya'da Papaz Escriva, Franco diktatörlüğünün sağ koluydu. Opus Dei Tarikatı'nın lideri Escriva, Franco'nun 35 yıllık diktatörlüğü ile işbirliği içinde olmuştur. Moon tarikatının ortağı ise CIA'nın kurduğu Kore'deki CIA'nın temsilcisi Albay Bo Hi Pak'da dır. Bo Hi Pak da, Moon Tarikatının en güçlü üyesidir. O'nun aracılığıyla Güney Kore askerî vesayete alınmıştır.
YEŞİL KUŞAK PROJESİNE HİZMET
Üç tarikatın ortak bir marifeti de Yeşil Kuşak Projesine hizmet etmeleridir. Gülen ise 12 Mart, 12 Eylül ve 28 Şubat askerî darbelerinin baş destekçisi oldu. Komünizme Karşı Mücadele Derneklerinin Erzurum ile İzmir şubelerini ilk kuran kişidir. Kenan Evren için "Kenan Evren Cennetliktir. Kucaklayan ve kutsal kurtarıcı bir melektir" demiştir.
12 EYLÜL'E ÖVGÜ
12 Eylül faşizmini şu sözleriyle meşrulaştırmaya çalışır. "Asker tam zamanında yetişmese bütün millet olarak inkisar içinde ağlamaktan başka çaremiz kalmayacaktı". Ümidimizin tükendiği yerde, Hızır gibi imdadımıza yetişen Mehmetçiğe bir kere daha selam duruyoruz". (Sızıntı, Ekim 1980, sayı:21)
FAALİYET ALANLARI DA BENZER
Opus Dei Tarikatı'nın beş kıtada 475 üniversite ve Yüksek Okulu ve 200 koleji var. 604 gazete ve dergiye sahip. 52 radyo ve televizyonu yayın yapıyor. Siyasi, askerî, polis, mali ve ticari alanlarda çok etkindir. Milyarlarca dolara hükmediyor. Opus Dei Tarikatı'nın Hristiyanların yaşadığı her ülkede sorumlu bir Kardinali bulunuyor.
Moon Tarikatı da benzer alanlarda faaliyet yürütüyor. Gülen cemâatinin ise sadece Orta Asya'da dil merkezi, ilkokul, lise düzeyinde, dünya genelinde 1200-1300 arasında okulu var. Onlarca da üniversitesi var. Onlarca gazete ve dergi, radyo ile televizyon yayınına sahip. Yürütme, yasama, yargı, ordu, polis, eğitim, sağlık, ticaret, maliye vb. cemâatin hizmetindedir. Gülen Cemâatinin de Opus Dei Tarikatındaki gibi her ülkede bir sorumlusu vardır. Opus Dei'de ülke kardinali vardır Gülen Cemâatin de yerini ülke imamının almıştır. Opus Dei Tarikatı ve Gülen Cemâati'nin üye tipi de aynıdır. Her iki yapıda da üç tip üye vardır.
EVLENMİYORLAR
Opus Dei'de birinci grup olarak adlandırılan "Numerarid" denilen üyeler hiç evlenmiyorlar. Opus Dei evlerinde yaşıyorlar. İhtiyaçları dışındaki tüm kazançlarını tarikata veriyorlar. Gülen Cemâati'nde "İmam" ve "İmame" olarak adlandırılan abi ve abla denilen üyeler de hiç evlenmiyorlar. Tarikat evlerinde yaşayıp, tarikatın hizmetindedirler. Tüm otorite onlardır. Yedi kişilik istişare grubu, kıta, ülke, bölge sorumluların bunları içinden seçiliyor. Opus Dei de ikinci üyeler "Sopranumerari" olarak adlandırıyorlar. Tam üyedirler. Fakat evleniyorlar. Tarikat evleri dışında yaşıyorlar. Aylık ödüyorlar. Gülen Cemâati'nde ise bu tip grup, Şakirt ve Şakirde diye adlandırılan cemâat içinde yetişip evlenenlerden oluşuyor. Cemâate tam üyedirler. Fakat maaşlarından belli yüzdeyi aylık olarak cemâate ödüyorlar. Opus Dei de üçüncü tip üyelere "cooperatori" deniliyor. Tarikatın gönüllü yardım ve eğitim kuruluşlarında yer alıyorlar. Gülen Cemâati'nde de bunlara ek olarak "himmet" adı altında yardımda bulunan ağırlıktaki üyeler ve destekçilerden oluşuyor. Moon Tarikatında ise tam tamamına Opus Dei gibi üyelikler vardır.
Bu üçlü kaynağı dışarda olan tarikatların propaganda ve örgütlenme çalışmalarını yürütürken kullandıkları kilit kavramlar da aynıdır. "Diyalog", "Hoşgörü," "Dinî Araştırmalar" ve "Sevgi".
MİSYONERLİK FAALİYETLERİ
Üçünün ortak özelliği misyoner faaliyetleridir. Her üç tarikatın ABD'deki NED, CSIS ve CIA gibi istihbarat örgütlerince desteklenmektedir. "Papa'nın Kutsal Mafyası" Opus Dei'nin muazzam bir gücü var. Koyu Katolik olan Hristiyanların bünyesinde yer aldığı bir yapılanma Opus Dei. Papa 2 John Paul, icracılığının etkisini Opus Dei'ye borçlu olduğunu açıkça ifade etmekten çekinmemiş bir Katolik liderdir.
Dünya genelinde bilhassa üniversiteler, finans kuruluşları, finans birlikleri, devasa şirketler Opus Dei'nin müritleri ile dolu. Başarılı politikacılar, hâkim ve savcılar, parti ileri gelenleri, güçlü sanayici ve işadamları, Avrupa Birliği'nin muktedir parlamenterleri Opus Dei'nin çok sevdiği şahsiyetler arasında yer alıyor. Alman Hristiyan Demokratlar Partisi'nin önemli isimlerinden Kurt Malangre de yarım yüzyıla yakın bir süredir Opus Dei mensubu olduğunu gizlemiyordu. Almanya'da 2 bine yakın çekirdek Müridan kadrosu var Opus Dei Tarikatı'nın Bonn kentinde faaliyet gösteren "Öğrenci Temelli Kültür Birliği Studentische Kulturgemeinschaft" ve Münih'te faaliyet gösteren "Ren–Donau Vakfı–Rhein Donau Stiftung, tarikatın gelir kaynaklarındandır. Opus Dei'de tüm üyelerin ortak amacı bu dünyada bir Civitatea Dei (Tanrı Sitesi) yani teokratik(dinî) bir devlet kurmaktır. Opus Dei inananları, bir gün tüm dünyanın Hristiyan olacağına inanırlar. Gülen de "Vatikan'da ölmek istiyorum" mealinde bir mektubu Papaya göndermişti.
AHTAPOT GİBİ SARMAKTA
Tarikat dünya siyasetini tıpkı bir ahtapot gibi sarmakta. İngiltere Millî Eğitim Bakanı, Polonya hükûmetinde görev yapan 3 bakan, Perulu 2 bakan, ABD Anayasa Mahkemesi'nin 2 yargıcı, Amerikan Kongresi'nin onlarca üyesi, eski FBI Başkanı Louis Freeh ve Fox televizyonunun yorumcusu Robert Novak; Opus Dei müridi olduğunu gizlemiyor. Papaz Josemaria Escriva'nın Opus Dei (Opus Dey) örgütünün temelini oluşturan "rehber" kitabı "Yol" adını taşıyor. 1934 yılında yazılmış, 43 dile çevrilerek tüm dünyada 4,5 milyon satmıştır. Bu kitabın İngilizcesi, THE WAY. Fetullah Gülen'in İngilizceye çevrilen ilk kitabı da, dört ciltlik "Criteria, or lights of the Way" (İzmir, 1990)
BÜYÜK SERVET
Bugün Opus Dei'in büyük bir serveti, 15 üniversitesi, 97 teknik okulu, 36 ilköğretim okulu vardır. CIA, Moon tarikatını kullanarak Dünya Anti Komünist Ligi'ni örgütledi. Moon Tarikatının dünyanın birçok yerinde vakıfları, işletmeleri, okulları, medya kuruluşları mevcut olup, fakir bir köylü çocuğu olan Sun Myung Moon bugün müthiş bir portföye sahiptir.
Myung Moon liderliğindeki tarikat, Kiliseleri birleştirmek (Unifi-cation Church) felsefesini yaymak amacıyla düzenlediği toplantılarda çeşitli ülkelerin tanınmış isimlerini bir araya getiriyor ve bu ülkelerde örgütlenmeye çalışıyor Tarikat, Hristiyanları birleştirmenin yanı sıra, Müslümanlarla Hristiyanları da birleştirmeyi gaye edindiği için İslami kesimi de hedef kitle seçiyor. Türkiye'deki ilk girişimleri de bu amaca uygun olarak "Dinî Araştırmalar" "Hoşgörü" "Diyalog" görüşmeleri adları altında, Türkiye'den özellikle dinî çevreden çok aşina isimler tarikatın toplantılarına katılmıştır. ABD'de yapılan "Dinlerarası ilişkiler" toplantısına Türkiye'den 40 kadar ilahiyatçı katılıyor. Fetullah Gülen' in de savunduğu ana kavram "hoşgörü" ve "dinler arası diyalog". Dahası, Moon tarikatının başlattığı dinler arası diyalog girişimine Türkiye'den de Fetullah Gülen destek veriyor.
Papa ile görüşüp, yetkisinde olmamasına rağmen, "Harran da üç semavi dine din adamı yetiştirecek bir ilahiyat üniversitesi kurmayı teklif ediyor. Gülen, İstanbul'da izin verilmeyen ruhban okulunun Güneydoğu da açılmasını istiyor.
GÜLEN'İN CIA İLİŞKİLERİ
Fetullah Gülen'in CIA ile ilişkilerini sürdürmede en önemli örtülerinden biri, Dinler arası Diyalog oldu. Bu tarikatların hepsinin söylemi aynı: Dinler arası diyalog. Arap baharı ile Ortadoğu'ya ihraç edilmeye çalışılan Türkiye modeli demokrasi anlayışının temelinde de bu var. Gülen örgütünün, İsrail devletinin hayranı olduğu da bilinmektedir. Aynı ilişki Moon tarikatında da görülür.
Körfez Savaşı'nda, Irak yönetiminin İsrail'e attığı Scud füzesi üzerine İstanbul'da verdiği vaaz ve döktüğü gözyaşları ve ettiği bedduaların kaseti, ülkede bir süre ciddi eleştiri nedeni yapılmıştı. Ayrıca Fetullah Gülen Uluslararası sularda İsrail Devletinin Gazze'ye yardım amacıyla giden gemiye düzenlemiş olduğu silahlı saldırı ile ilgili olarak ' otoriteden izin alınması gerekirdi' şeklinde beyanda bulunarak şehit edilen Türk vatandaşlarını suçlayıcı açıklama yapmıştır.
İsrail ile ilişki, ABD açısından kilit öneme sahip. Graham Fuller'in İslamcı hareketi konu alan "Kuşatılanlar" kitabında, İslamcı hareketlerin Batı ile entegrasyon için yapması gerekenlerin başında İsrail ile iyi ilişki geliyor.(Graham Fuller, I. O. Lesser, Kuşatılanlar, Sabah Kitapları, İstanbul, 1996, s.126.)
Gülen'in İslamcı kitleleri kendisinden soğutma tehlikesine karşın, Kudüs Başhahamı ile yakın ilişkisi ve cemâatin işadamları derneği İŞHAD'in İsrail'le bağları, bu politikanın gereği olarak kuruluyor.
GÜLEN İÇİN ÖNEMLİ İSİM
Kasım Gülek ismi, Gülen için çok önemlidir. Zira kendisine açılan bütün yollara ilk adımı Kasım Gülek'in aracılığıyla atmıştır. Kasım Gülek'in vasiyeti üzerine cenaze namazı bizzat Fetullah Gülen tarafından kıldırılıyor. (Bkz. 01.09.1997 tarihli Zaman Gazetesi, 21.01.1998 tarihli Yeniyüzyıl Gazetesi) Gülen, 1992 yılında ABD'ye gittiğinde, Kasım Gülek'in Amerikan Ordusu'nda albay olarak görev yapan, daha sonra şüpheli bir şekilde ölen, baldızı Aylin Rodomisli aracılığıyla Pentagon ve CIA ile ilişkiye geçtiğini de bizzat kendisi söylüyor. Moon Mesihliğe soyunurken, Fetullah Gülen İslam temsilciliğine soyunmaktadır. Moon da, Gülen de Amerika'yı üs olarak seçmişlerdir. Fetullah Gülen bir açıklamasında Kasım Gülekle ilgili olarak 'Kasım Gülek Bey'in baldızı Amerika'daydı. Yani Pentagon'la irtibatları vardı. Eğer kendisine değişik platformlardan, Beyaz Saray'dan sormuşlarsa 'Bunlar nedir?' diye, o da 'Endişe edilecek bir şey yoktur' demiştir, referans vermiştir."
Gülen, 1 Eylül 1997 tarihli Zaman gazetesinde bu ilişkiyi şöyle açıklıyor: "ABD'de görüştüğüm insanlardan biri Abramowitz'di. O, Türkiye'de bir zaman elçi olarak kalmıştı. Müşterek dostumuz Kasım Gülek Bey vardı. Onun vasıtasıyla gıyaben onu tanıyorduk…"Türkiye, şimdiye kadar çok ölüm-kalım krizlerine maruz kalmıştır. Bunu isterseniz bir kriz sayın ama bu millet bunu aşar dedim. Hatta bu ses, imkânı varsa Beyaz Saray'a kadar, Kongre'ye kadar, Pentagon'a kadar götürülmeli dedim."(Zaman gazetesi, 1 Eylül 1997) (Sabah)
Paralel yapı-17 ve 25 Aralık (2013) soruşturmaları manşetlerimiz
(04 Ekim 2015, 16:23)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: