1 numaralı şüphelisinin Fetullah Gülen olduğu 25 Aralık iddianamesinde eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ ile ilgili ilginç ifadeler yer alıyor.
04.10.2015 16:13 İstanbul Cumhuriyet Başsavcıvekili İsmail Uçar tarafından hazırlanan 1453 sayfalık 25 Aralık iddianamesinde İlker Başbuğ’u tutuklamasıyla ilgili “Cemaate yönelik sözleri nedeniyle Pensilvanya’dan kalemi kırılmıştır. İlk pervasızlık burada başlamıştır. Güç sarhoşu olan cemaat ilk büyük infazını İlker Başbuğ’u tutuklayarak yapmıştır” denildi.
HRİSTİYAN MİSYONER TAKTİĞİ UYGULUYOR
’25 Aralık’ dosyasında usulsüzlük yaptıkları iddiasıyla 69 şüpheli hakkında hazırlanan iddianamede örgüt lideri Fetullah Gülen’in imam hatip, kuran kursu yerine kolejler açarak Hıristiyan misyonerlerinin taktiklerini izlediği belirtildi. Ayrıca iddianamede örgütün Türkiye’de yapılacak olan 20. Dünya Kupası nedeniyle ülkeyi itibarsızlaştırmak için Gezi eylemlerini desteklediği belirtildi. Gülen'in ilk adamı Kasım Gülek sayesinde “Yetiştirdikleri altın nesil gençleriyle devletin içine sızmayı ve bu şekilde devleti ele geçirmenin planlarına yaptığı" ifade edildi.
Paralel yapının devlet içindeki tehlikeli yapılanması 25 Aralık iddianamesiyle bir kez daha ortaya konuldu. İddianamede Genelkurmay eski Başkanı Emekli Orgeneral İlker Başbuğ'un tutuklanması da ilginç bir şekilde yer aldı. İddianamede İlker Başbuğ’u tutuklamasıyla ilgili “Cemaate yönelik sözleri nedeniyle Pensilvanya’dan kalemi kırılmıştır. İlk pervasızlık burada başlamıştır. Güç sarhoşu olan cemaat ilk büyük infazını İlker Başbuğ’u tutuklayarak yapmıştır” denildi.
KİŞİLİK SUİKASTI YAPILDI
İddianamede Ergenekon, Balyoz ve Şike davalarına değinilerek “2007 yılındaki süreçte iddia olunan bir terör örgütü ile ilgili yürütülen soruşturmalarda yine FETÖ terör örgütünün basın yayın gücüyle sadece suç şüphesi altında bulunan şüphelileri lince tabi tutmuş, insanlara kişilik suikastı yapmışlardır. Paralel yapının elde ettiği ses kayıtları açık açık örgütün medyasında yayımlanarak algı oluşturmaya çalışılmış, basılmamış kitaplara el konulmuş, kitap taslakları bilgisayarlardan zorla sildirilmiş ve o zamanın şartlarında basın özgürlüğü hiçe sayılmıştır” denildi.
HUKUK TAMAMEN KATLEDİLDİ
İddianamede, “Örgüt en dokunulmaması gereken alan olan yargıyı kendi menfaatleri uğruna kullanmış, yargının fabrika ayarlarıyla oynamıştır. 2010 seçimlerinden sonraki süreçte yargı alanında hızla kadrolaşma hareketini tamamlamıştır. Türkiye’nin büyük kulüplerinden birine ele örgütlü suçlardan soruşturma başlatılmış, asliye ceza mahkemesinde yargılanması gereken bir olayın 250. maddeyle yetkili özel ağır ceza mahkemesinde yargılaması yapılmıştır. Normalde sıradan adli vakalar cemaatin en güçlü olduğu 250. maddeyle özel yetkili mahkemeler alanına çekilerek orada istedikleri gibi hukuku katletmişlerdir. Hukuk bir terör örgütü tarafından sevk ve idare edilmiştir” denildi.
SOSYAL MEDYA GÜCÜYLE LİNÇ
İddianamede “Paralel yapıya karşı mücadele eden kamu görevlileri adeta örgütün medya gücüyle linç edilmeye çalışılmış, örgütün yönettiği çok açık olan Twitter hesaplarından yapılan soruşturmalar önceden deşifre edilerek kamuoyuna duyurulmuştur. Sırf bu bile ne tür bir istihbarat örgütüyle iç içe olduğumuzu ve ülkenin ne kadar büyük bir tehlike ile karşı karşıya olduğunun göstergesidir" denildi.
FENERBAHÇE'Yİ ELE GEÇİRMEK İSTEDİLER
İddianamede “Her ne kadar cemaate bağlı milletvekilleri bulunsa dahi, etkin konumda olacak kadar sayısal yeterliliğe sahip değillerdi. Bu nedenle cemaat, bir dönem Fenerbahçe Futbol Kulübü'nü ele geçirmek için kurmuş olduğu kumpas gibi iktidar partisinin başına da dilediği idareyi geçirmek için kumpas kurmaya karar vermiştir” denildi.
BUKALEMUN GİBİ RENK DEĞİŞTİRDİ
İddianamede örgütün kendilerine rahat ortam sağlayacağını düşündükleri idarelerle yakın durmaya çalıştıkları, esas siyasi görüşlerinin olmadığı, bulundukları kabın şeklini aldıkları anlatıldı. Gülen’in müritlerine devletin içerisine sızarak, teknik nakavt yaparak devleti ele geçirmeleri gerektiğini örgütlediği belirterek “Dinî bir cemaatin üniversitelerde, sanayi ve ticaret alanlarında, bankacılık sektöründe ne işi olabilir?” denildi.
İSRAİL GİBİ İKİYÜZLÜ VE KİBİRLİ
Gülen örgütünün hem Müslüman kesimden himmet parası toplayabilmek için İslami terminolojiye sığındığını hem de dünyevi görünüp dünya kamuoyunda yer tutmaya çalışarak iki yönlü bir örgüt olduğu belirtildi. Savcı, “Kendilerinin seçilmiş bir zümre olduklarını iyiden iyiye düşünmeye başladılar” ifadeleri kullanıldı.
69 ŞÜPHELİ
Paralel Devlet Yapılanması'nın, "takipsizlikle sonuçlanan 25 Aralık soruşturmasında usulsüzlükler yaptığı ve şüphelilere kumpas kurduğu" iddiasıyla aralarında Fetullah Gülen ve eski Emniyet Müdürü Yakup Saygılı'nın da bulunduğu 69 şüpheli hakkında yürüttüğü soruşturma tamamlanarak, iddianame hazırlandı.
Paralel Devlet Yapılanması'nın, "takipsizlikle sonuçlanan 25 Aralık soruşturmasında usulsüzlükler yaptığı ve şüphelilere kumpas kurduğu" iddiasıyla yürütülen soruşturma sonunda hazırlanan iddianamede, tutuklanması talep edilen bir numaralı şüpheli Fetullah Gülen'in "Cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs etmek", "silahlı örgüt kurmak veya yönetmek" ve "Devletin güvenliği veya iç veya dış siyasal yararları bakımından, niteliği itibarıyla gizli kalması gereken bilgileri, siyasal veya askeri casusluk maksadıyla temin etmek" suçlarından ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılması istendi.
Paralel yapı-17 ve 25 Aralık (2013) soruşturmaları manşetlerimiz
(04 Ekim 2015, 16:13)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: