Paralel yapı soruşturmalarında tutuklanmış çok sayıda polisin korsan tahliye girişiminde asıl planın tahliyeler olmadığı iddia ediliyor. Yeni Akit'ten Ersoy Dede, örgütün çok daha önemli bir hedefi ulaşmak istendiğini dile getiriyor. Buna göre; tahliyeci hakimler elde etmeyi başarsaydı, 7 ayrı soruşturmaya ait 586 klasörlük dosyalarda başta örgütün yapılanmasına dair gizli ve açık tanık beyanları, emniyet ve yargı içindeki uzantılar, Fuat Avni, imamlar, mali kaynaklar, kaçırılan arşiv, istihbarat sızmalarına dair soruşturmalar ve resmi kurumlardan gelen yazışmalar başta olmak üzere pek çok 'gizli' belge ve bilgi yer alıyordu. Örgüt bu delilleri ele geçirmeyi ve mümkün olduğunca yoketmeyi hedefledi. Tahliyeler başarılamasa dahi dosyaların içeriğine ulaşmak asıl plandı.
16.05.2015 14:07 Tarihe 25 Nisan darbe girişimi olarak da geçen ve paralel yapıya yönelik soruşturmalarda tutuklanmış olan çok sayıda polisin korsan tahliye girişiminde asıl planın tahliyeler olmadığı iddia ediliyor. Yeni Akit'ten Ersoy Dede, paralel yapı mensuplarının bu girişimle çok daha önemli bir hedefe ulaşmayı hedeflediğini dile getiriyor. İşte Ersoy Dede'nin o yazısı:
Paralelciler dosyaları kaçıracaktı
“25 Nisan’dan beri, bu ‘75 Tahliye’ meselesinin perde gerisinde ne olduğunu bulmaya çalışıyorum. Bu arada tahliyesi talep edilen kişi sayısını da hep ‘75’ diye andık ama, parmak hesabıyla bu sayı 62 + Hidayet Karaca şeklinde.. O yüzden yazının devamında hep ‘63’ tahliye diye anacağım, başka bir konudan söz ediyorum zannetmeyin.. Ömrünü mesleğine adamış hakimlerin, böylesine bir intihar saldırısı gerçekleştirmesinin, bu yapının elemanlarını özgürleştirmekten daha öte bir nedeni olmalıydı.. Tahliyesine karar verdikleri isimlerin serbest kalması elbette istenen ve ilk murad edilendi. Ama başka bir şey daha olmalıydı. Deniyordu ki; “o hakimler zaten meslekî kariyerlerini mensubu bulundukları yapıya borçlu oldukları için, onlar geri istediğinde de yakmakta bir sakınca görmezler”.. Bu bakış açısını haklı bulmakla birlikte, yapılan eylemin büyüklüğüne kıyasla meslek yakmaya yeterli olmadığını düşünüyordum.
Ben karmaşık hesapların içine dalmışken işin bambaşka bir boyutu ortaya çıktı.. Nitekim, haklıydım.. Paralel yapının asıl istediği, o 63 kişi değilmiş.. Öyle ya, yüksek perdeden ‘Medrese-i Yusufiye’ derken, yattıkları cezayı ‘cihad’ sayarlarken, tahliye için bunca çaba niye?.. Dava başkaymış anlayacağınız.. İhanet planına göre, hakime, avukatlar üzerinden talimat geldi.. Talimatta ise, çok sayıda “gizli” belge içeren 586 klasörlük soruşturma dosyanın tamamını kopyalaması ve tutuklu bulunan 63 şüphelinin de derhal tahliyesi istendi. O gece yanlışlıkla yetkili görülüp de soruşturma dosyası önüne gelseydi eğer, paralel yapıya yönelik 7 ayrı soruşturmaya ait, avukatlara bile gösterilmeyen önemli delillerin yer aldığı 586 klasörlük değerli evrak, ilk uçakla Pensilvanya’ya gidiyordu.. Büyük operasyonu durduran hamle savcılığın dosyayı “yetkiniz yok” diyerek yollamamasıyla bozuldu..
Eğer oyun bozulmasaydı, ‘Büyük Plan’ şöyle işleyecekti… 25 Nisan gecesi 63’ü tutuklu yüzlerce şüpheli hakkında birçok delilin yer aldığı 586 klasörlük 7 ayrı soruşturma dosyası gizlice kopyalanacaktı. Tahliye edilen şüphelilerle beraber 586 klasör de ABD’ye kaçırılacaktı. Bir kısmı CD’lere yüklenen, bir kısmı ise evraktan oluşan 586 klasörlük dev soruşturma dosyasını ele geçiren Paralel örgüt, bu şekilde kendilerine karşı yürütülen tüm işlemlerden haberdar olacaktı. Böylece seçim öncesi savcılık soruşturmasının çökertilmesi için girişimlerde bulunulacaktı.
Ancak, savcılığın hakime “Yetkiniz yok, dosyalara bakamazsınız” demesiyle suya düşen planın ardından sadece tahliye işlemlerinin bir an önce yapılmasına geçildi. Fakat, o hukuksuz karar da, infaz savcısı Orhan Güldiker’den döndü.. Böylece hem büyük plan çöktü, hem de tâli plan. Üstüne üstlük, o iki hakim, Metin Özçelik ve Mustafa Başer de, “Darbe yapmaya teşebbüs” ve “Silahlı terör örgütü üyesi olmak” iddiasıyla tutuklanarak cezaevine konuldu. Yani kendilerince ‘ustaca’ hazırlanmış plan, ayaklarına dolaşmış oldu.. Hem dosyayı, hem tutuklu arkadaşlarını almak için çıktıkları bu yolda, yargı içindeki iki önemli adamlarını da deşifre etmiş oldular..
Peki ama o 586 klasör dosya neden önemli?.. Önemli, çünkü; 7 ayrı soruşturmaya ait 586 klasörlük dosyalarda başta örgütün yapılanmasına dair gizli ve açık tanık beyanları, emniyet ve yargı içindeki uzantılar, Fuat Avni, imamlar, mali kaynaklar, kaçırılan arşiv, istihbarat sızmalarına dair soruşturmalar ve resmi kurumlardan gelen yazışmalar başta olmak üzere pek çok “gizli” belge ve bilgi var.. Bu aslında Paralel yapının çalışma prensiplerine çok da aykırı değil. Hatırlayacaksınız, paralel örgütün emniyet içindeki uzantılarının 17 Aralık’tan sonra pek çok soruşturmaya dair dosyaları, geri döndürülemez şekilde silerek yurtdışına kaçırdığı ortaya çıkmıştı. Yine PKK-KCK, DHKP-C ve El-Kaide terör örgütüne dair arşivlerin önemli kısımlarının da yine aynı şekilde çalındığı saptanmıştı. Dolayısıyla bugün ortaya çıkan bu plan, bundan önceki icraatlarının da bir anlamda devamı gibi görülmeli.. Kalın sağlıcakla.”
Paralel yapı-25 Nisan (2015) yargısal darbe girişimi manşetlerimiz
(16 Mayıs 2015, 14:07)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: