Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu, açığa alınan 17-25 Aralık savcıları ile 1 hakimin yargılanmasına izin verdi. HSYK, 17-25 Aralık savcıları Celal Kara ve Muammer Akkaş hakkında 'CMK'ya aykırı dinleme yaptıkları, tapeleri imha etmedikleri', Hakim Süleyman Karaçöl'e ise tüzel kişilerin malvarlıklarına kuvvetli suç şüphesi olmadan el koyma kararı verdiği için yargılama istedi. HSYK Savcı Zekeriya Öz'ün ise Dubai Tatili ve Fatih Belediyesi'yle ilgili işlemleri nedeniyle son savunmasını vermesini karara bağladı.
07.03.2015 20:31 Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) 2. Dairesi, 17-25 Aralık soruşturmasını yürüten savcılar Celal Kara, Muammer Akkaş ve hakim Süleyman Karaçöl hakkında yargılama izni verdi.
Daire, Cumhuriyet savcıları Zekeriya Öz, Celal Kara, Muammer Akkaş hakkındaki soruşturma sonuçlanıncaya kadar görevden uzaklaştırılmalarına karar vermişti.
HSYK 2. Dairesi soruşturmayı yürüten savcılar ve hakim Süleyman Karaçöl hakkındaki dosyaları, bugün esastan görüşerek karara bağladı.
HSYK 2. Dairesi Başkanı Mehmet Yılmaz, AA muhabirine yaptığı açıklamada, dosyadaki savcılar ve hakim Karaçöl'ün son savunmalarının alınmasına karar verdiklerini bildirdi. Yılmaz, son savunmalar geldikten sonra bu kişiler hakkında disiplin açısından karar vereceklerini ifade etti.
Yargılama izinleri
Başkan Yılmaz, 17-25 Aralık soruşturmasını başlatan savcılar Celal Kara ve Muammer Akkaş hakkında kovuşturma izni verdiklerini belirterek, savcılar hakkında Ceza Muhakemesi Kanunu'nun (CMK) 128 ve 135. maddelerine aykırılıktan işlem yapıldığını kaydetti.
Yılmaz, savcı Kara'nın, yeterince araştırma, inceleme yapmadan tüzel kişilerin mal varlığına el koyduğu ve eski İçişleri Bakanı Muammer Güler ile oğlu Barış Güler ve iş adamı Reza Zarraf ile eşi Ebru Gündeş arasındaki konuşmaları kaydettiği ve kayıtları imha etmediği gerekçesiyle kovuşturma izni verildiğini belirtti.
Savcı Muammer Akkaş hakkında da soruşturmanın gizliliğini ihlal, dosyayı yeterince incelemeden karar verme gibi iddialar nedeniyle kovuşturma izin verdiklerini kaydeden Mehmet Yılmaz, 25 Aralık soruşturmasında şüphelilerin mal varlıklarına el koyma kararını veren hakim Süleyman Karaçöl hakkında da CMK'nın 128. maddesi gereğince kovuşturma izni verdiklerini söyledi.
Yılmaz, Karaçöl'ün hakkındaki soruşturma sonuçlanıncaya kadar geçici olarak görevden ulaştırılmasına karar verdiklerini anlattı.
HSYK'nın bu kişiler hakkındaki kararı mahallindeki en yakın ağır ceza mahkemesine gidecek. Ağır ceza mahkemesi, son soruşturma talep ederse, bu kişiler hakkında iddianame hazırlanacak. Yargılama izni verilenler, birinci sınıf hakim ve savcı oldukları için ilk derece mahkemesi sıfatıyla Yargıtay'da yargılanacak.
Zekeriya Öz hakkındaki iddialar
HSYK 2. Dairesi Başkanı Yılmaz, savcı Zekeriya Öz hakkında "Dubai tatili, Fatih Belediyesiyle ilgili işlemler" gibi iddialar nedeniyle son savunmasını vermesini karara bağladıklarını belirterek, ancak Öz'e bu iki konuyla ilgili kovuşturma izni verilmediğini bildirdi.
HSYK'NIN KARARI HUKUKİ Mİ?
HSYK'nın kararıyla ilgili bir değerlendirme Sabah yazarı Mahmut Övür'den geldi. Övür'ün aslında biri lehte diğeri aleyhte iki değerlendirmeyi içeren yazısı şu şekilde:
"HSYK, önceki gün 17-25 Aralık darbe girişimlerini yapan savcı Celal Kara, Mahir Aktaş ve hâkim Süleyman Karaçöl hakkında soruşturma açıp yargılanmalarına karar verdi. Kararı kimi olağanüstü olarak niteledi kimi de hukuk, hata yapan yargı mensubu da olsa hesap sorulacağının işareti olarak yorumladı.
Konuyu köşesine taşıyan isimlerden biri de hukukçu kimliğiyle bilinen Hürriyet Yazarı Taha Akyol. Akyol'un hukuk konusundaki hassasiyet ve bilgisi malum. Ayrıca son 8 yılda Ergenekon, Balyoz, Askeri Casusluk veya KCK gibi davalarda hukukun nasıl ayaklar altına alındığını gördüm ve bu yüzden bir daha aynı hatalara düşmemek için yöneltilen eleştirileri dikkatle okudum. Üç noktanın altı çiziliyordu:
Rıza Sarraf ve diğer kişiler arasındaki malum telefon konuşmalarının polisçe dinlenmesi için karar vermek.. Telefon kayıtlarını imha etmemek.. Soruşturmalarda adı geçen şirketlerin mal varlıklarına el koymak.
Akyol bu noktaları sıraladıktan sonra şöyle diyor: "HSYK'nın bu kararını hukuka aykırı ve yanlı buluyorum."
Akyol'a göre karar tartışmasız "hukuka aykırı ve yanlı." Peki bu ne kadar gerçeği yansıtıyor?
Cevabı, HSYK'dan bir hukukçuya sordum. İşte ilk iki sorunun cevabı:
CMK'nın 135/2. maddesinde şüpheli veya sanığın tanıklıktan çekinebilecek kişilerle arasındaki iletişiminin kayda alınamayacağı, alınsa bile anlaşılması halinde derhal yok edileceği açıkça hükme bağlanmıştır.
Cumhuriyet Savcısı Celal Kara'nın, uhdesinde bulunan, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın soruşturma dosyasında, şüpheli Rıza Sarraf'ın eşi Ebru Gündeş ile yaptığı telefon görüşmelerini, yine şüpheli Barış Güler'in o tarihte İçişleri Bakanı olan babası Muammer Güler ile yaptığı telefon görüşmelerini uzun süre dinletip kayda almış, tape yapılmasına müsaade ederek derhal imhası gereken bu kayıtları imha etmeyerek dosyada muhafaza ettiği için bu hukuka aykırı eylemi nedeniyle hakkında kovuşturma izni verilmiştir. Yani Taha Akyol' un söylediği gibi rüşvet suçu nedeniyle kaydedilen diğer konuşmalar ve bunların imha edilmemesi sebebiyle değil.
Son soruya yani şirketlerin tüm malvarlıklarına el konulması konusuna gelince... Ceza hukukunun genel kuralı gereği tüzel kişiler sanık ve şüpheli olamaz diyen hukukçu şöyle diyor:
"25 Aralık'ta el koyma kararı talep eden savcılar söz konusu malların suçtan elde edilip edilmediği noktasında hiçbir inceleme yapmadan böyle bir talepte bulundukları gibi ayrıca hukuka aykırı şekilde ceza hukukunda sanık veya şüpheli olamayacak onlarca tüzel kişinin tüm mal varlığına el konulmasını talep etmişler.
Hâkim Süleyman Karaçöl de UYAP'ta kayıtlı olmayan mühürlü çuval içinde olup hiç açılmadığı müfettişlerce saptanan soruşturma evrakını hiç incelemeden dolayısı ile malların suçtan elde edilip edilmediğini hiç araştırmadan el koyma kararları verdiği yine hukuka aykırı olarak tüzel kişilerin tüm malvarlığına el konulmasına karar verdiği sebeple kovuşturma izni verilmiştir. Akyol'un Deniz Feneri kıyaslaması da doğru değil. Oradaki savcılar evrakta tahrifat suçundan yargılandı.
HSYK'nın verdiği kararın dayanakları böyle. Gerçekten hukuk arıyorsak önyargılarımızı da bir yana bırakmalıyız."
(07 Mart 2015, 20:31)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: