Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Başbakanlığı döneminde çalışma ofisine 'böcek' tabir edilen dinleme cihazı konulmasıyla ilgili 13 kişinin yargılandığı davanın üçüncü duruşması, Ankara 7. Ağır Ceza Mahkemesinde yapıldı. Tanıkların dinlendiği duruşma sonunda mahkeme çok sayıda yeni tanığın dinlenmesine karar verdi.
07.03.2015 19:30 Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın başbakanlığı döneminde çalışma ofisine "böcek" tabir edilen dinleme cihazı konulmasıyla ilgili 13 kişinin yargılandığı davanın üçüncü celsesi, Ankara 7. Ağır Ceza Mahkemesinde yapıldı.
Ankara 7. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmaya, sanıklardan eski Başbakanlık Koruma Dairesi Başkanı Mehmet Yüksel, eski Başbakanlık Koruma Dairesi Şube Müdürü Zeki Bulut, suç tarihinde Başbakanlık Koruma Dairesi Başkanlığı Güvenlik Sistemleri Büro Amirliğinde polis memuru olan Seyit Saydam, o tarihlerde Başbakanlık Koruma Dairesi Başkanlığı Güvenlik Sistemleri Büro Amirliğinde Komiser Yardımcısı olan İbrahim Sarı, eski TÜBİTAK Başkan Yardımcısı Hasan Palaz'ın da aralarında bulunduğu 6 sanık ile avukatları katıldı. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ve Başbakanlığın avukatları da duruşmada hazır bulundu.
Tanık Fatih Göçmen, Başbakanlık Subayevleri Konutu'nda 2010-2014 Temmuz ayına kadar ofis koruma görevlisi olarak çalıştığını, böcek araması için yapılan arama ve tarama faaliyetlerine katılmadığını, ofise bilgilerinin dışında kimsenin giriş ve çıkış yapamayacağını anlattı.
Göçmen, "Hatırlayamadığım bir tarihte Başbakanlık'tan görevliler geldi. Biz, böyle durumlarda müdürümüze bilgi veririz. Zeki Bulut'a bilgi verdim. Benim bildiğim tek arama hadisesi budur. Biz ofiste çalıştığımız için bir hiyerarşi yok. Biz, Ela Hanıma, özel kalem müdürümüze veya Zeki müdürümüze bilgi veririz. Oradaki komiser veya başkomiser bize karışmaz" diye konuştu.
Sanık avukatlarının, "Dışarıdan gelen birinin yalnız kalması, durması mümkün mü?" soruna Göçmen, "Hayır, kimse refakatsiz giremez" dedi.
Tanık Ömer Aras ise BOTAŞ personeli olduğunu, Başbakanlık Resmi Konut'ta teknisyen olarak görevlendirildiğini, hala bu görevinin sürdüğünü söyledi. 29 Aralık 2011'deki arama tarama faaliyetlerine tanık olduğunu belirten Aras, gelen kişileri tanımadığını, ofiste arama tarama yapıp bir şey bulmadan gittiklerini duyduğunu söyledi.
Sanık avukatlarının, "Mustafa Varank aramalarda var mıydı?" ve "Refakatsiz girme imkanı var mı?" sorularına Aras, "Hayır, refakatsiz kimse giremez. MİT'çilerin yaptığı aramada bana Mustafa Varank'ın da olduğunu söylediler. İkinci aramanın tarihini net olarak hatırlamıyorum. Mustafa Varank ve MİT'çilerin geldiğini bana teknisyen Mevlüt Albay söyledi. İkinci aramanın tarihini net olarak hatırlamıyorum" yanıtını verdi.
Aras, 'böcek' aramasının akşam saatlerinde personel çıktıktan sonra yapıldığı, arama tarama için gelen ekibi tanımadığını, akşamları nöbetçi kaldığında, personel olmaması durumunda arama yapan ekibe refakat ettiğini belirtti.
Sanık avukatlarının, "Arama tarama yapan ekip, odada yalnız kalıyor muydu?" sorusuna Aras, "İçeride de duruyoruz, dışarıda da duruyoruz. Bir şey istediklerinde getiriyorduk" şeklinde cevap verdi.
"MİT'TEN GELEN EKİP TEKNİK ARAMA YAPTI"
Tanık Ferhat Yüksel, Keçiören'deki ikamette büro amiri olarak 2007-2012 yıllarında görev yaptığını belirtti.
Aramaların Güvenlik Sistemi Büro Amirliğinden gelen görevliler ve kendi ekiplerinden bir kişinin nezaretinde belli dönemlerde yapıldığını ifade eden Yüksel, "Lüzum görüldüğünde, işlerin yoğunluğuna göre yapılırdı. MİT'ten önceki aramalarda polisin yaptığı aramalara arkadaşlarımız refakat ediyordu. MİT'in diğer aramalarından sonra bir rütbeli personelin bulunması talimatı verildi. Bundan sonraki aramalarda bir rütbeli personel hazır oldu. Benim herhangi bir aramaya nezaret etmem söz konusu olmadı" diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın avukatı Ali Özkaya'nın, "Aramalara, Koruma Daire Başkanlığı dışında başka diğer birimlerden ya da MİT'ten gelen oluyor muydu? "ve "Geleceklerine dair bir bilginiz oluyor muydu?" sorusuna Yüksel, "Olmuyordu, Serhat Demir tarafından arama yapılacağına dair bilgi verilir ve uygun olup olmadığı soruluyordu. Ona göre biz davet ediyorduk. Gelen ekip aynı büronun elamanı olduğu için dışarıdan gelen oluyor muydu? Onu bilmiyorum" yanıtını verdi.
"Böcek" bulunduktan sonra bazı aramalara katıldığını belirten Yüksel, "Refakatçi polis haricinde kimse odaya giremiyor, sadece Başbakanlık Danışmanı Mustafa Varank istisnadır o her zaman girebilir" dedi.
Sanık avukatlarınca, Mustafa Varank'ın MİT görevlilerinin yaptığı arama tarama faaliyetlerinde üst aramasının yapılıp yapılmadığının sorulması üzerine Yüksel, "Başbakan konutta olsun olmasın gelen hiçbir görevliyi aramıyorduk" dedi.
"Emniyetin yaptığı aramalar neden tutanağa geçmiyordu?" sorusuna Yüksel, "Başbakanlık Koruma Dairesi bir bütündür. Aramaları yapanlar Başbakanlık Koruma Amirliğine bağlı arkadaşlar olduğu için biz tutanak tutmuyorduk. Onların tutup tutmadığını bilmiyorum. Tutanak tutulduğuna tanık olmadım" cevabını verdi.
"MEHMET VE ZEKİ MÜDÜRÜME KIRGINIM"
Tanık Yusuf Ekiz ise Keçiören'deki konutta ikametgah güvenlik grup amiri olduğunu, çevre ve dış güvenliği sağladıklarını belirtti. Aramalarla ilgili görevi olmadığını söyleyen Ekiz, "Mustafa Varank'la MİT görevlilerinin geldiği aramada refakatçi almadıklarını gündüz çalışan arkadaşlarım söyledi" dedi. Başbakanlık Resmi Konutu'nda teknisyen olarak çalışan tanıklardan Mevlüt Albay da konutta yapılan aramalarda bulunmadığını ifade ederek şunları kaydetti:
"En son tarihini hatırlamadığım daha sonra öğrendiğim MİT'ten gelen ekip cihazlarla teknik arama yaptı. Aramanın sonuna doğru Başbakanın makamındaki sehpanın altındaki grup prizde bir şey tespit edildi. O sıra o ekibin yanındaydım. O arkadaşlar bizi dışarı çıkarttılar. Kapıları kapatıp çalışmalar yaptılar. Prizin söküldüğünü gördüm ve konut müdürümüze söyledim. Orası benim görev alanım olduğu için başka priz getirip koydum. Daha sonra Mustafa Varank'a haber verdiler o geldiğinde de bizi dışarı çıkarttı bende konut müdürümüz Cevdet Yıldırım'a söyledim. Cevdet bey geldi ama içeri girmedi. Neden içeri girmediğini bilmiyorum."
Tanık Erdinç Gürkan, olay tarihinde Yakın Koruma Şube Müdürü olduğunu, 2012'de ayrılarak Polis Akademisine öğretmen olarak atandığını söyledi.
Gürkan, şunları belirtti:
"Ben Amerika Birleşik Devletlerine yüksek lisans yapmaya gittim. Geldiğimde Serhat Demir orada çalışıyordu. Göreve başladığımda sıkıntılı bir dönem olmuştu. Mehmet başkanla konuşurken odaya Serhat geldi ve arama taramalarla ilgili kayıtların düzenli tutulmadığı söyledi. Söz konusu böcek olayını Cumhurbaşkanımızın televizyonda söylemesine rağmen bilgim olmadı. Memurlar arasında değişik söylentiler oluyordu. Ben, Mehmet ve Zeki müdürümden bilgi vermelerini bekledim. Hala bilgi vermediler. Bu konuda kendilerine kırgınım. Serhat Demir, cihazların nitelik ve nicelik yönünden yetersiz olduğunu belirtti. Bende Serhat'tan detaylı bir çalışma yapmasını istedim. Çalışmanın ardından Mehmet Yüksel'in odasında sunum yaptık ve raporları Yüksel'e teslim ettik. Kendisi de bu konuyu o zaman Müsteşar olan Efgan Ala ve Mücahit Aslan'la görüşeceğini söyledi."
Mahkeme duruşmaya ara verdi. Duruşmanın öğleden sonraki bölümünde, tanık olarak dinlenen eski Başbakanlık Çankaya Resmi Konut Müdürü Cevdet Yıldırım, resmi görevliler, genel müdür ve milletvekillerinin üst araması yapılmadan Konut'a alındığını, misafirlerin yanına da refakatçi verildiğini söyledi.
Arama tarama faaliyetlerinin de Başbakan Erdoğan'ın, programları başlamadan kısa süre önce yapıldığını belirten Yıldırım, "Sayın Başbakan'ın gelmesinden birkaç saat önce güvenlik birim amiri beni arar ve konutta arama yapmak için müsait olup olmadığını sorar ve ona göre çalışma yapılır. Ben nizamiyeye haber veririm, teknisyen arkadaş refakat eder ve konutta arama yaparlar. Arama sırasında teknisyenin dışarı çıkması olağan değildir. Böceğin bulunduğu tarihte tutanak tutulmazdı ama daha sonra tutulmaya başlandı" diye konuştu.
Aramalarda kendisinin bizzat katılmasının mümkün olmadığı bildiren Yıldırım, şunları kaydetti:
"Beni Mustafa Varank aradı, isimleri verdi ve 'Arkadaşlarım gelecek, toplantı yapılacak' dedi. Misafirler geldi, daha sonra da Mustafa Varank geldi. Binaya geçtik ve Mustafa Varank bana ilk defa orada arama yapılacağını söyledi. Arama için Mevlüt Albay'ı görevlendirdim. Ben Mustafa Varank ile koridorda sohbet ederken arkadaşlar arama yapıyordu, kapı açıktı. Uzun bir arama tarama sonrasında makamın solunda bulunan uzatma kablosunu nereden aldığımız soruldu. Kapı açıktı, cihaz bulunduktan sonra bana ve çevredekilere 'Bizi biraz yalnız bırakın' dediler. Bunun üzerine koridora çıktık, Mevlüt arama sırasında içerideydi ancak zaman zaman dışarı da çıktığı oldu. Ama böcek bulunur bulunmaz, uzatma kablosunun nereden alındığını sordular. Normalde ben arama tarama çalışmalarına katılmam ama Başdanışman orada olduğu için oradaydım. Arama sırasında Ömer Aras da vardı ama aramada uzun süre içeride kalan Mevlüt'tü."
Sanık avukatlarının, "Ziyaretçilerin yanına refakatçi verildiği söyleniyor. Ama MİT görevlilerine neden verilmedi" sorusuna Yıldırım, "Bu isimler Başbakanlık Başdanışmanı tarafından verildi, bilinen kişi olduğu için. O gün de Başbakan, Konut'ta yoktu. Buna gerek duymadım, verilen isimlerin MİT görevlisi olduğunu bilmiyordum" şeklinde cevap verdi.
Bu sırada söz alan Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Avukatı Ali Özkaya ise "Tanığa illa böceği, Mustafa Varank koydurdu dedirtmek istiyorlar" dedi.
"Yan taraftan ses alıyoruz, burada ne var"
Tanık Tülay Yongacı ise olay tarihinde Keçiören'deki konutta santral görevlisi olduğunu söyledi. Konutta görevli polislerin sıkça arama tarama çalışması yaptıklarını ifade eden Yongacı, "28 Kasım'da MİT tarafından yapılan aramada 1 No'lu dairede nöbetçiydim. Kapı çaldı, Mustafa Varank ve daha önce görmediğim kişiler içeri girdiler. Ellerinde valiz içerisinde cihazlar vardı, Başbakanımızın odasına girdiler. Benim görevim onları izlemek ve nezaret etmek değil zaten işlerim de yoğundu" dedi.
Arama yapan görevlilerin bir ara kendisine "Yan taraftan ses alıyoruz, burada ne var" diye sorduğunu belirten Yongacı, "Orada vestiyer vardı. Yan tarafın kapısını açmamı istediler, açtım o sırada telefon çaldı ve yerime geçtim. 3 Şubat 2012'de Mehmet Yüksel beni makamına çağırdı, 'Seninle bazı arkadaşlar konuşacak, bu arkadaşlar MİT görevlileri' dedi. MİT görevlileriyle 4 Şubat 2012’de Ankara'daki bir alışveriş merkezinde görüştük" ifadelerine yer verdi.
Alışveriş merkezinde görüştüğü MİT görevlilerinin, kendisine görevini sorduklarını bildiren Yongacı, şöyle konuştu:
"Böcek olayından ziyade çalışma sistemimizin seyrini anlatmamı istediler. Böceğin bulunduğu ofisin anahtarların kimlerde bulunduğunu, arama tarama çalışmalarına kimlerin geldiğini, Ankara Emniyeti'nden birilerinin gelip gelmediğini sordular. Daha sonra başka bir gün beni yine aynı yere çağırdılar ve bazı resimler gösterdiler sadece Sedat Zavar'ı teşhis ettim ancak birkaç kişiyi tanımama rağmen isimlerini bilmediğimi söyledim. 25 Kasım'daki aramada ben çalışmıyordum. Arama tarama belirli zamanlarda yapılmıyordu. Bunlar kayıt altına alınmıyordu. Bu olaydan sonra tutanak tutulmaya başlandı."
Mahkeme ara kararında, Cumhurbaşkanlığı Özel Kalem Müdürü Hasan Doğan, İbrahim Hakkı Yurtsever, Mehmet Kaya, Sakin Ünlü, Abdulkerim Taş, Ahmet Hakan Aydınlı ve Burhan Öksüzler'in tanık olarak dinlenmesine karar verdi.
Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanlığı tarafından alındığı iddia edilen böceklerle ilgili ödemelerin dekontlarının ilgili bankadan istenmesini kararlaştıran mahkeme, Loke 2 ve Loke 3 cihazının alınmasına ilişkin fatura örnekleri ile cihazların, incelenmek üzere mahkemeye gönderilmesine hükmetti.
TÜBİTAK tahlil raporlarının ilgili kurumdan istenmesini talep eden mahkeme, gizli tanık 'Hançer 2014'ün dinlenip dinlenmemesine tüm tanıklar dinlendikten, Başbakanlık makamında keşif yapılıp yapılmamasına ise tüm deliller toplandıktan sonra heyetçe karar verilmesini uygun görerek, duruşmayı erteledi.
İddianame
İddianamede, Erdoğan'ın Başbakanlığı döneminde Resmi Konutu'nun 24 Kasım 2011- 29 Aralık 2011, Keçiören'deki ikametgahındaki çalışma ofisinin ise 25 Kasım 2011- 29 Aralık 2011 tarihleri arasında dinlendiği belirtiliyor ve dinleme cihazlarının, 2011'de Başbakanlığın onayı ile MİT ekibinin Erdoğan'ın Keçiören'deki ikametgahı, AK Parti Genel Merkezi, Başbakanlık Merkez Bina ve Başbakanlık Resmi Konut'taki çalışma ofislerinde, gizli dinleme ve gözetleme sistemlerine karşı teknik arama çalışmaları sırasında, çoklu prizler içine yerleştirilmiş olarak bulunduğu kaydediliyor.
Sanıklardan 6'sı "Başbakan'ı siyasi casusluk amacıyla dinlemek, kamu görevlisinin özel hayatın gizliliğini ihlal, kişiler arasındaki konuşmaları kaydetmek" suçları yöneltiliyor ve 21'er yıldan 36 yıl 6'şar aya kadar mahkumiyetleri isteniyor.
Sanıklardan 7'sinin ise aynı suçların işlenmesine yardım ettikleri savunuluyor.
FLAŞ!!! BÖCEK SANIĞINA SAHTE KİMLİK DAVASI
Öte yandan duruşmada önemli bir gelişme yaşandı. Duruşmada, haklarında çeşitli suçlardan soruşturmalar sürdürülen sanıklarla ilgili Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’ndan gönderilen yazılar da okundu. Bu yazılara göre “Böcek” davası sanıkları arasında yer alan Ahmet Türer hakkında, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2014/150418 numaralı soruşturma sayısı ile Ankara 31. Asliye Ceza Mahkemesi’nde 2014/1673 esas numarasıyla bir dava açıldığı ortaya çıktı. Bu davada Türer hakkında, 7 yıla kadar hapis talep ediliyor.
Olayın detaylarına göre; 'Böcek' soruşturması sürecinde üzeri aranan Türer'den sahte kimlik çıktığı, Bulgaristan makamlarınca başka bir isim adına düzenlenen kimliğe Türer'in kendi resmini yapıştırıp onaylattığı tespit edildi. Bu olay, ikisi Romanya'dan Bulgaristan'a geçmek isterken yakalanan Böcek davası sanıklarına Türer'in de katılmak istediğini düşündürdü. Bu olayın ayrıca şüphelilerin suçluluğuna ve Böcek iddialarının doğruluğuna büyük bir delil teşkil ettiği de hukukçularca belirtiliyor.
(07 Mart 2015, 19:30)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: