17-25 Aralık'ta yolsuzluk kılıfı altında yapılmaya çalışılan darbe girişimi sonrası CHP adeta yasadışı tapelerin yayın merkezi haline geldi. Paralel yapıyla bağlantı nedeniyle parti içi de karışan CHP'nin, siyaset yoluyla yenemediği AK Parti'yi yasadışı tapelerle çamur atarak ve itibarsızlaştırarak yenme hevesine kapıldığı sık sık ileri sürülmüştür. Yasadışı yollarla elde edilen montajlanmış tapeleri Meclis kürsüsünden yayınlamaya kalkacak kadar ne yaptığının farkında olmayan ve gözü dönen CHP'ye bu tapeleri ya da diğer bilgileri getirmiş olabilecek bir isim Sabah yazarı Mahmut Övür'ün yazısında yer aldı. Övür, somut bulgularla desteklediği iddiasında o ismi cemaate yakınlığıyla gündeme gelen eski Diyarbakır Emniyet Müdürü ve İstanbul Emniyet istihbarat görevlisi Recep Güven olarak açıkladı. Övür'ün bahsettiği Güven, Ergenekon soruşturmasının başlatılmasında rol aldığına dair ilginç iddialarla da basına yansımıştı.
05.01.2015 17:31 17-25 Aralık'ta yolsuzluk kılıfı altında yapılmaya çalışılan darbe girişimi sonrası CHP adeta yasadışı tapelerin yayın merkezi haline geldi. Paralel yapıyla bağlantı nedeniyle parti içi de karışan CHP'nin, siyaset yoluyla yenemediği AK Parti'yi yasadışı tapelerle çamur atarak ve itibarsızlaştırarak yenme hevesine kapıldığı sık sık ileri sürülmüştür. Yasadışı yollarla elde edilen montajlanmış tapeleri Meclis kürsüsünden yayınlamaya kalkacak ne yaptığının farkında olmayan ve gözü dönen CHP'ye bu tapeleri ya da diğer bilgileri getirmiş olabilecek bir isim Sabah yazarı Mahmut Övür'ün yazısında yer aldı. Övür, somut bulgularla desteklediği iddiasında o ismi cemaate yakınlığıyla gündeme gelen eski Diyarbakır Emniyet Müdürü ve İstanbul Emniyet istihbarat görevlisi Recep Güven olarak açıkladı. Övür'ün bahsettiği Güven, Ergenekon soruşturmasının başlatılmasında rol aldığına dair ilginç bilgilerle basına yansımıştı. Sabah yazarı Mahmut Övür'ün 3 Ocak tarihli yazısı şu şekilde:
CHP'ye yasadışı bilgileri kim veriyor?
Gülen Cemaati'yle CHP arasındaki özel ilişkinin nasıl yürütüldüğü bir sır gibi saklanıyor. Geçmişi kaset komplosu öncesine dayanıyor mu bilinmez ama son iki yılda "Yurtdışındaki okul gezileri"yle daha bir alenileştiği biliniyor.
En yoğunlaştığı an ise 17-25 Aralık darbesi sonrası oldu... CHP o tarihten sonra adeta "paralel yapı"ya umudunu bağladı ve deyim yerindeyse yasadışı tapelerin yayın merkezi oldu. Böylece, siyasetle yenemediği AK Parti'yi yasadışı tapelerle yenme hevesine kapıldı. Bu yüzden de sınır tanımadı ve yasadışı yollarla elde edilen tapeleri Meclis kürsüsünden bile yayınladı.
İşi o kadar ileri götürdüler ve inandılar ki, 30 Mart öncesi MİT Müsteşarı Hakan Fidan'ın da aralarında bulunduğu üst düzey bürokratların ulusal güvenliği ilgilendiren Suriye ile ilişkili görüşmelerinin ses kayıtlarını yayınlamaktan çekinmediler.
Buna rağmen hiçbir öngörüleri tutmadı ve 30 Mart seçimlerinde sonuç hüsran oldu. CHP yönetimi bu yenilgiye rağmen, Paralel yapıyla ilişkisini koparmadı. Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde de sürdürdü. Parti içinden yükselen sesler de duymazlıktan gelindi ve ulusalcıların tasfiye edilmesinin düğmesine basıldı.
Şimdi yeni bir seçime doğru gidiyoruz. Görünen o ki, CHP, 2015'in ortasında yapılacak seçimler için de umudunu siyasete değil, "Paralel Yapı"ya bağlamış durumda.
Dün Akit gazetesinde "CHP'de sır görüşme" başlıklı bir haber yayınlandı. Bu haberde, sadece önümüzdeki sürecin değil, belki de başından bu yana CHP-Cemaat ilişkisinin nasıl kurulduğunun ipuçları var.
Çünkü CHP genel merkezinde Kılıçdaroğlu ile görüştüğü ileri sürülen eski Diyarbakır Emniyet Müdürü Recep Güven ve eski Adana Emniyet Müdürü Ahmet Zeki Gürkan'ın Gülen Cemaati'nin önemli isimleri ve kanka oldukları biliniyor. Kamuoyu o isimlerden Recep Güven'i daha çok Diyarbakır Emniyet Müdürü'yken söylediği şu sözlerden tanıyor: "Dağda ölen teröriste ağlamıyorsanız insan değilsiniz." Çok eleştirilen ve çok desteklenen bu yaklaşım Güven'i anlatmaya yetmiyor.
Güven'in asıl önemi, "istihbaratçılığı" nedeniyle devletin kılcal damarlarında etkin olması. Onu tanıyanlardan bir emniyetçi şöyle diyor: "Sizi kapsama alanına alsın yeter, idama kadar götürür."
Cemaatin Emniyetteki en etkili ismi olduğunu en azından polis teşkilatında bilmeyen yok. Kamuoyu onu Hrant Dink cinayeti öncesi, İstanbul Emniyet İstihbarat Müdürü Ahmet İlhan Güler'i görevden ayrılmaya zorlamasıyla tanıyor.
Şimdi gelelim, bu ismin CHP Genel Merkezi'ndeki sır görüşmesine... Habere göre paralel yapı nedeniyle görevden alınan, bu iki emniyet müdürü, 27 Aralık 2014 Cumartesi günü CHP Genel Merkezi'nde Kılıçdaroğlu ile görüştü. Görüşme hakkında bilgi yok. Görüşmenin olduğuna dair ise sadece Gürkan'ın şu sözleri var: "Telefonu kapatmalıyım çekmiyor. CHP Genel Merkezi'ne bir milletvekili arkadaşımla görüşmek için gittim."
Görüşme gerçek mi değil mi zamanla ortaya çıkacak. Ama şu tartışılmaz diye düşünüyorum: CHP'ye cemaatten bir bilgi akışı olduğu çok açık. Bu bilgiyi aktarabilecek en önemli isim ise hiç kuşkusuz Recep Güven...
Şimdi merak ediyorum, acaba 17-25 Aralık darbesini gölgelemek için sos olarak sunulan yolsuzlukların görüşüldüğü bugünlerde acaba cemaat yeni bir atağa mı geçiyor? CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu medyanın önüne çıkarsa şaşırmayalım. (Mahmut Övür / Sabah)
RECEP GÜVEN KRİTİK BİR İSİM
Fethullah Gülen cemaatine yakınlığıyla gündeme gelen eski Diyarbakır Emniyet Müdürü ve İstanbul Emniyet istihbarat görevlisi Recep Güven'in adı, 17 ve 25 Aralık paralel darbe süreçlerinin yaşandığı günlerde Diyarbakır Emniyet Müdürü olarak oradan da bir başka operasyonu başlatmaya hazırlandığı iddiası ile birlikte dile getirilmişti. İlerleyen süreçte geniş kapsamlı görevden almalar içerisinde Güven de yer aldı. Ancak Güven'in adı Ergenekon soruşturmasının başlatılmasında rol aldığına dair ilginç bilgilerle de basına yansımıştı.
Buna göre; 14 Haziran 2001 günü dönemin Emniyet İstihbarat Daire Başkanı Sabri Uzun’un masasına bir şema geldi. İstanbul Emniyeti İstihbarat Şubesi’nin hazırladığı “Ergenekon” şemasıydı o. Şemayı getiren aynı dairede görev yapan, Recep Güven’di.
Emniyet Müdürü Sabri Uzun bu şemanın delilini istedi. Delil İstanbul’dan geldi: Tuncay Güney’in otomobil kaçakçılığı nedeniyle gözaltına alındığı, ama her nedense İstanbul Emniyeti İstihbarat Şubesi’nin de katıldığı sorgusu! Hatırlatmak lazım; Tuncay Güney gözaltına alınmadan önce polislerle bir lokantada buluşmuş, yemek yemiş, öyle “teslim” olmuştu!
Şemanın en üstünde kimin ismi vardı dersiniz: Bugün Balyoz Davası’nda hakkında hüküm verilmiş Çetin Doğan! Yani daha ortada ne plan semineri, ne Balyoz kelimesi vardı, ama Çetin Doğan ismi piyasaya sürülmüştü.
Emniyet Müdürü Sabri Uzun, Tuncay Güney’in sorgusundan böyle bir şemanın çıkarılamayacağını, dahası Güney’in ifadelerinden yola çıkarak şemadaki isimleri suçlayamayacaklarını Recep Güven’e söyledi. Kısacası, dikkate almadı.
Sonra… Sabri Uzun’un önüne aynı şema 2006 yılının Şubat ayında yine geldi. Getiren aynı isimdi: Recep Güven.
İddialara göre; Emniyet İstihbarat Daire Başkanı Uzun, söz konusu “Ergenekon” şemasını hukuksuz buluyordu, tavrını değiştirmedi. Aradan 1 ay geçti ve Sabri Uzun görevinden alındı. Sabri Uzun, 2010 yılında İçişleri Bakanlığı müfettişlerine verdiği bir ifadede; kendisinin görevden alınmasıyla “Ergenekon” soruşturmasının başlatılabildiğini söyledi. Engeldi, bertaraf edildi, operasyon başladı.
Bu arada Sabri Uzun'un Gülen cemaatinin hedefinde olduğuna dair son dönemde çarpıcı bilgiler ortaya çıktı. Paralel yapı tartışmalarında adı gündeme gelen Emniyet İstihbarat Dairesi eski Başkanı Sabri Uzun; “Avcı’nın kitabında anlattıklarının hepsine harfiyen katılıyorum. Adli ve idari makamlar bu konularla ilgili beni çağırsın bildiğim her şeyi onlara anlatacağım. Bilgiler ve belgelerle her şeyi ortaya koyarım.” demişti. (Abdullah Harun / kontrgerilla.com)
(05 Ocak 2015, 17:31)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: