14 Aralık operasyonunda gözaltına alınan dizi senaristlerinin verdiği ifadeler şüpheleri kuvvetlendirdi. Senaryo yazarları (Senaristler), senaryoları kendilerinin yazmadığını söyledi. 'Tek Türkiye' dizisinin yönetmeni Naci Berksoy, Tahşiye suçlamalarının odağında yer alan 'Karanlık Kurul' bölümü için, 'bize hazır paket halinde geldi' dedi. Senaryo yazarları Radiye Ebru Şenvardar ve Elif Yılmaz ise dizinin hikayesini kendilerinin yazmadığını, dizi seti çalışanı olduklarını ve isimlerinin dizinin künyesine öylesine yazıldığını söylediler. Tutuklanan 4 isimden biri olan STV Başkanı Hidayet Karaca ise senaristlerle çelişen bir ifade verdi. 'Senaryoyu dizinin senaristleri hayal dünyalarında kurgulayarak yazdı' dedi. Bu çelişkileri yazısında işleyen Akit gazetesinin avukatı ve yazarı Ali İhsan Karahasanoğlu ise hukuk açısından bu çelişkilerin şüphelilerin aleyhinde çok büyük bir delil olacağını, ancak zanlıların bunun farkında olmadıklarını çarpıcı şekilde dile getiriyor.
19.12.2014 18:24 Paralel yapının 2010 yılındaki ‘Tahşiye’ kumpasına yönelik düzenlenen 14 Aralık operasyonunda gözaltına alınanların sorgusunda savcılığın şüphelerini güçlendiren deliller ortaya çıktı. Samanyolu TV’de yayınlanan ‘Tek Türkiye’ ve ‘Sungurlar’ dizilerinin yapımcı ve senaristi olan 4 kişi savcılık tarafından serbest bırakılmıştı.
TALİMAT GELİYORDU
Yapımcı Salih Asan, yönetmen Engin Koç, senaristler Hikmet Tombulca, Ali Kara ve Samim Noyan, İstanbul Emniyeti'nde soruşturma savcıları İrfan Fidan ve Hasan Yılmaz’a verdikleri ifadenin ardından serbest bırakıldı.
Savcı tarafından serbest bırakılan dizi ekibinin ifadeleri dikkat çeken ayrıntılar içeriyor. Samanyolu TV’deki ‘Tek Türkiye’ ve ‘Sungurlar’ dizilerinin senaristleri, soruşturma dosyasına konu olan ‘Karanlık Kurul’daki ‘Tahşiye’ grubuyla ilgili metinleri kendilerinin yazmadığını söyledi. Senaristler, “Karanlık Kurul diyaloglarını biz yazmıyorduk. Orada nelerin söyleneceği bizlere yazılı olarak geliyordu” dedi.
SENARİSTLER: SENARYOYU BİZ YAZMADIK
STV'deki 'Tek Türkiye' dizisinin yönetmeni Naci Çelik Berksoy, ifadesinde dizinin içerisindeki karanlık kurulun hazır şekilde, seslendirilmiş dublajlanmış paket olarak geldiğini söylediği öğrenildi. Kendilerinin sadece gelen karanlık kurulu bölümün içine yerleştirdiklerini anlatan Berksoy suçlamaları kabul etmediği öğrenildi.
Senaryo yazarları Radiye Ebru Şenvardar ve Elif Yılmaz’ın ise aslında dizinin hikayesini kendilerinin yazmadığını dizi seti çalışanı olduklarını ve isimlerinin dizinin künyesine öylesine yazıldığını söyledikleri belirtildi.
KARACA: SENARYOYU SENARİSTLER YAZDI
Tutuklanan 4 isimden biri olan STV Başkanı Hidayet Karaca ise senaristlerle çelişen bir ifade verdi. 'Senaryoyu dizinin senaristleri hayal dünyalarında kurgulayarak yazdı' dedi.
Karaca'nın ifadesinin senaristlerle bu şekilde çelişmesinin dışında önemli bir başka bulguyu da geçtiğimiz yıl Hidayet Karaca’nın internete düşen ses kaydı oluşturuyor. Karaca, ‘Karanlık Kurul’ sekansında yeralacak ifadeleri Pensilvanya’daki Fetullah Gülen’e telefonda cümle cümle aktarıyor, senaryo için onay alıyordu.
Dizi için Gülen’den talimat almadım
Hidayet Karaca'ya sorgusunda bu telefon görüşmesi de soruldu. Karaca, dizininin bahsedilen bölümünden önce Fetullah Gülen ile yaptığı telefon görüşmesini de inkar etti ve delil olamayacağını ifade etti.
Dinleme yasal değil!
Kendisine yöneltilen bahse konu konuşma ile ilgili olarak, dinlemenin yasal olmadığını ve olsa bile ancak yan delil olabileceğini ifadesinde dile getiren Karaca, ardından böyle bir konuşma yapmadığını, kendisinin talimat alacak bir adam olmadığını söyledi.
Karaca'nın ayrıca, Ekrem Dumanlı’nın bir TV programında söz konusu dizilerin senaryo ve yapımlarında Fetullah Gülen’in kendilerine destek verdiği şeklindeki beyanını da reddetti. Bunun Dumanlı’nın kendi fikri olduğunu söyledi.
TAHŞİYECİLERİ YÖNETMEN BİLMİYOR AMA PENSİLVANYA BİLİYOR!
Senaryoyla ilgili bu önemli çelişkiye bir dikkat de Akit gazetesinin avukatı ve yazarı Ali İhsan Karahasanoğlu çekti. Karahasanoğlu köşe yazısına 'Tek Türkiye' dizisinin yönetmen, senarist ve yapımcısının çelişkili ifadelerini taşıdı. Karahasanoğlu, "Adını bilmediğiniz örgüte neden dizinizde yer veriyorsunuz?" diye sordu.
Bir hukukçu gözüyle olaya bakan Karahasanoğlu, savcının şüphesini güçlendiren bu çelişkilerin çok önemli delil olacağını belirtti. İşte Karahasanoğlu'nun o yazısı:
Tahşidat mıydı, neydi? Kahkah kah kah! "Sanata darbe" diyorlar. "Alime zulüm" diyorlar. "Gazeteciye baskı" diyorlar.. Savcı da çağırıyor, sanatçıyı ifadeye.. Dizinin yönetmeni Naci Çelik Berksoy geliyor, savcı karşısına.. Aslında solcu birisi olmalı. "141-142'den yargılanmıştım" diyor.. Savcı dizide geçen "Tahşiye"yi soruyor.. İfadeden çıktığında, Berksoy şöyle anlatıyor soruya verdiği cevabı: "İsmini dahi söyleyemediğim, Tahşiyeler örgütünü ve Rahle'yi sordular. Ben rahleyi Kur'an okunan masa zannederdim ama öyle değilmiş, bir yayıneviymiş galiba. 'Ben bu konuları bilmem' dedim."
Zamancı saf kardeşlerimiz de, Gülen-Karaca-Dumanlı üçlüsünün suçüstü olduklarını gösteren bu ifadeyi, aynen yayınlıyorlar..
Hala farkında değiller.
TAHŞİYEYİ BİLMİYORSAN DİZİYİ DE SEN ÇEKMİYORSUN!
Yönetmen "Tahşiye nedir bilmiyorum" diyorsa.. Bu diziyi onun çevirmediği anlaşılmış olmaz mı? Onun "sanatçılığı"nın(!), bu işte sadece emirleri yerine getirme ile sınırlı olduğunu göstermez mi? Bu da suç örgütüne, mahkumiyet delili olmaz mı?
Sorguyu kahkahalarla anlatan bir de yapımcıları var. Adı, Salih Asan imiş.. Cihan Haber Ajansı da, işin nereye gideceğinin farkında değil, aynen haberleştirmiş anlatılanları..
Yapımcı Salih Asan, şunları söylüyor, kahkahalar eşliğinde; "Bir örgüt adından bahsettiler. Savcı 'Böyle bir örgüt adı duydun mu sen?' Nedir dedim örgütün adı. Neydi Tahşidat mıydı?"
Bu sırada, yanındakilerle birlikte kahkahalar tavan yapıyor..
Devam ediyor yapımcı Asan: "Pardon Tahşiye. 'Ben ilk defa burada duyuyorum' dedim."
Adamın, yapımcılığını üstlendiği dizide geçen anlatımlardan haberi yok. Bir de bunu övülecek bir şeymiş gibi anlatıyor!.. Anlaşılan o ki; önüne konulmuş bir şeyler, onlar da çekmişler.. Nerden geldi bu eser, ne yapacağız çekimlerle? Kimdir bu eserin sahibi?.. Kimdir muhatabı, nedir içeriği, sormamışlar!..
DİZİYİ KENDİLERİ ÇEKMİYOR ÇEKTİRİLİYOR!
Konu mankeni gibi.. Aslında dizi çekiyorlar ama. Kendileri çekmiyor. Çektiriliyor! Tam "dizilik" durumdalar, farkında değiller!
Kahkahalar eşliğinde, devam ediyor yapımcı Asan, ifadesini anlatmaya: "Peki 'Rahle diye bir şey duydun mu?' dedi. Rahleyi duydum dedim. Konya'da çalıştığımız dönem babama rahat Kur'an okusun diye bir rahle almıştım, dedim. Babam, halen benim aldığım o rahlede Kur'an okur. Rahleden anladığımız, bildiğimiz bu savcı bey, dedim."
Ardından yine kah kah kah! Bilmiyor ki makara adam, "Hiç duymadım" demekle, boyunlarındaki ipin, başkalarının elinde olduğunu itiraf etmiş oluyor!
YÖNETMEN, SENARİST, YAPIMCI ANLAMINI BİLMİYOR!
Ve bu açıklamayı, Gülen medyası, kendi gruplarının masumiyetlerinin delili zannedip, haber diye yayınlıyorlar.. Hâlâ uyanmadılar.. Yönetmenin bilmediği. Yapımcının bilmediği.. Senaristin bilmediği kavramlarla bir dizi çekiliyorsa.. Bunun gülünecek bir yanı yok.. "Tahşiye nedir" yönetmen bilmiyor. Yapımcı bilmiyor, senarist bilmiyor..
O zaman kim biliyor?
YÖNETMEN BİLMİYOR PENSİLVANYA BİLİYOR!
Pensilvanya'daki zat biliyor.. Hidayet Karaca biliyor.. Ekrem Dumanlı biliyor. Bunun neyine gülüyorsunuz siz? "Biz ne halt yedik. Nasıl suçüstü olmuşuz, nasıl kurtulacağız şimdi" diye ağlayacağınıza..
Ardından, işin gazete boyutundaki ayağına geçiliyor. Savcı, Ahmet Şahin hocaya soruyor: "Tek Türkiye dizisini izledin mi, rahle nedir?" Zaman başlık atıyor: "Savcıdan komik sorular!"
Be saf Zamancı kardeşlerim benim. Savcı anlamaya çalışıyor.. Ahmet Şahin hoca, bu yaşında dizikolik mi olmuş? Dizide görmüş de mi yazmış, "tahşiye"yi?.. Şahin hoca, diziyi seyretmediğini söylüyor..
Tekrar soruyor savcı, "Fetullah Gülen ile ilgili haberleri takip eder misiniz?", "Fetullah Gülen'in İrtica Paranoyası konuşmasını dinlediniz mi?" Cevap veriyor Ahmet Şahin hoca: "Kendisinden talimat almam söz konusu değil. Bahsi geçen sohbeti dinlemedim."
Bahsi geçen sohbeti dinlemediğine göre, Ahmet Şahin hoca, "o köşe yazısı"nı nasıl yazmış? Müneccim mi bu adam? İşte bu noktada, şu soru akla geliyor: Ya Ahmet Şahin imzası ile yayınlanan yazı, kendisine ait değil.. Gülen'in o sohbetini dinlemedim dediğine göre, bu ihtimal kuvvetli. Ya da, başka başka işler var işin içinde..
Dizi seyretmeyen, sohbetleri dinlemeyen bir kişi, Pensilvanya'daki zatın işaret ettiği konuyu yazıyorsa, birisi kendisine öneride (biz öneri diyelim de, siz onu artık anlayın) bulunmuş olmalı değil mi?..
TAHŞİYECİLER KUMPASINDA PARMAK İZİ BIRAKTILAR
Gülenciler için benim teşhisim şu: Yeri geliyor, çok profesyoneller.. Yeri geliyor, çok acemiler.. "Tahşiye" konusu da, acemiliklerine denk gelmiş olmalı.. Verdikleri haberler, tel tel dökülüyor. Kendi suçlarını itiraf ediyorlar.. Adamları "Kah kah kah" gülüyor ama.. Eminim, aldığı cevapları okudukça, şu an savcı da aynı kahkahayı atıyordur! (Ali İhsan Karahasanoğlu / Yeni Akit)
(19 Aralık 2014, 18:24)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: