Erdoğan, sokak eylemleri için 'TBMM şimdi inşallah Salı'dan sonra yeni yasal düzenlemeleri gerçekleştirerek, Hükümet idari tedbirleri alarak, diğer tüm kurumlarımız üzerine düşeni yaparak, sokakları bu vandallardan süratle temizleyecektir' diye konuştu. Erdoğan'ın konuşmasında dile getirdiği yeni güvenlik paketi polisin yetkilerini artırırken kamu malına zarar verenlere ve eylemlerde yüzünü maske ile örtenlere yönelik cezalarda artırımı da kapsıyor. Bu düzenlemelerle eylemlere katılanların tutuksuz yargılanması da engellenecek.
12.10.2014 14:23 Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Cumhurbaşkanı olarak, elbette siyasi partiler nezdinde tarafsız bir konumdayım ama ülkemin ve milletimin çıkarları söz konusu olduğunda, benim safım, benim tarafım gayet nettir, bellidir. Bugüne kadar hep olduğu gibi, bundan sonra da ülkemin ve milletimin çıkarları ne gerektiriyorsa, benim tarafım o olacaktır" dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Rize Valiliğince düzenlenen ve kentteki sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri, işadamları, sporcular ile şehit aileleri ve gazilerin katıldığı yemekte yaptığı konuşmada, 10 Ağustos cumhurbaşkanlığı seçimlerinde şahsına verdikleri destek için hemşehrilerine şükranlarını sunduğunu belirtti.
Rize'nin 10 Ağustos seçimlerinde 81 vilayet arasında kendisine en yüksek desteği vermiş olmasından dolayı gururlandığını ifade eden Erdoğan, başbakanlığı döneminde de Rize'nin itibar ve iftiharını muhafaza etmenin hassasiyeti içinde olduğunu söyledi. Erdoğan, cumhurbaşkanlığı görevinde de Rizeli olmanın ağırlığı içinde hareket ederek, Rize'nin desteğine layık olmaya çalışacağını kaydetti.
Erdoğan, Türkiye'nin doğrudan halkın oyuyla seçilmiş ilk cumhurbaşkanı olarak Türkiye'ye hizmet yolundaki mücadelesini, cumhurbaşkanı sıfatıyla daha güçlü şekilde sürdürmeye gayret edeceğini belirterek, "Rize'nin, Rizeli hemşehrilerimin önümüzdeki dönemde de yanımızda olacağına, bize desteklerini eksik etmeyeceğine inanıyorum" dedi.
"Türkiye'nin önünü kesmek için var gücüyle çalışıyorlar"
Türkiye büyüdükçe, güçlendikçe, ekonomi ve demokraside standartlarını yükselttikçe önüne çıkartılan engellerin de aynı şekilde büyüyüp, şekillendiğini belirten Erdoğan, şöyle devam etti:
"Biz 'refah' dedikçe, bazıları bizi yokluğa, yoksulluğa mahkum etmek için çırpınıyor. Biz 'demokrasi, özgürlük, hak' dedikçe bazıları bizi darbelere, yasaklara, baskılara' mahkum etmek istiyor. Biz 'kardeşlik, birlik, beraberlik' dedikçe birileri bizi düşmanlığa, kavgaya ayrıştırmaya yönlendirmek için var gücüyle çalışıyor. Çünkü karşımızda hem içeride hem de dışarıda asırlık çıkar dengelerini bozan bir Türkiye gerçeği var. İçeride ve dışarıda çarklarını bozduğumuz, tuzaklarını alt üst ettiğimiz odaklar Türkiye'nin önünü kesmek için var gücüyle çalışıyorlar. Onlar ne yaparlarsa yapsınlar biz hakkın, haklının, mazlumun yanında, zalimin karşısında durmayı sürdüreceğiz. Eğer böyle yapmazsak, görevimizi yerine getirmemiş, tarihimize ve değerlerimize sırtımızı dönmüş oluruz.
Oynanan oyun gayet açık ve net bir şekilde ortadayken şu veya bu sebeple en çok da siyasi çıkar hevesiyle Türkiye'nin milli çıkarlarına aykırı duruş sergileyenler, millet ve tarih önünde bunun hesabını vereceklerdir. Türkiye nice badireleri atlattı, bu hadiseleri de inşallah geride bırakacaktır. Ancak bu süreçte safını ülkenin ve milletin yanında değil de vandallığın, saldırganlığın, haydutluğun, hainliğin yanında belirleyenler alınlarındaki bu kara lekeyi ilanihaye silemeyeceklerdir."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bulunduğu makam dolayısıyla siyasi partiler nezdinde tarafsız bir konumda olduğunu, ama ülkenin ve milletin çıkarları söz konusu olduğunda safının, tarafının gayet net ve belli olduğunu, bugüne kadar hep olduğu gibi bundan sonra da Türkiye'nin ve milletin çıkarları ne gerektiriyorsa tarafının o olacağını kaydetti.
Erdoğan, "Eğer bir siyasi parti tabanını sokağa davet ediyorsa, bir siyasi partinin başkan yardımcısı twit atmak suretiyle tabanını sokağa davet ediyorsa. Yakmaya, yıkmaya çağırıyorlarsa, buna zemin hazırlıyorsa, hiç kimse kusura bakmasın ben orada tarafsız davranamam. Eğer anamuhalefet partisi Türkiye'nin değil de Türkiye düşmanlarının sözcülüğünü yapıyorsa ben orada tarafsız davranamam" diye konuştu.
Türkiye'nin çeşitli illerinde yaşanan şiddet olaylarında 37 kişinin hayatını kaybettiğini, araçların yakıldığını, kamu binalarının yakıldığını, dükkanların, bankaların yağmalandığını hatırlatan Erdoğan, bu süreçte muhalefet partilerinin sağduyu çağrısı yapmak yerine, buradan bir rant sağlamanın gayreti içine girdiklerini söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, yaşanan süreçte söz ve uslüp birliği içerisinde olunması gerektiğini belirterek, muhalefet partilerinin yaklaşımının, "Yeter ki biz kazanalım, ülkeye ne olursa olsun" olduğunu, bunun da kabul edilemeyeceğini söyledi.
"Okul yakıyorsun, hastane yakıyorsun, huzurevlerini yakıyorsun, çocukların kaldığı pansiyonları yakıyorsun. Bu anlayışa karşı artık bizden ne yapmamız bekleniyor. Böyle bir anlayış karşısında bizim de sessiz, tarafsız kalmamızı bizden kimse bekleyemez" diyen Erdoğan, şöyle devam etti:
"Suriye'nin eli kanlı rejimi IŞİD belasının doğmasının, büyümesinin bu kadar yayılmasının birinci derecede sorumlusudur. Bu çok açık net ortada bunu dünya biliyor, kabul ediyor. Buna rağmen çıkıp da Türkiye'yi IŞİD'I destekleyen ülke olarak lanse etmek vatanseverlik anlayışıyla asla bağdaşmaz. İddia sahibi iddiasını ispatla mükelleftir. Türkiye Cumhuriyeti'ne bu yakıştırmayı yapanlar alçaktır, vatan hainidir. Bizim bugüne kadar IŞİD'e her hangi bir desteğimiz söz konusu olmamıştır. Hiçbir terör örgütüne ne olursa olsun böyle bir destek asla bizim ne fikriyatımızda ne inancımızda mümkün değil, olamaz. Biz, 30 yıldır terörle mücadele ediyoruz. Ülkemizde bir bölücü terör örgütü var ve bu ülkede 40 bini aşkın insan terörle mücadelede maalesef öldü. Öldürenler belli. Bunu artık anlamak için kahin olmaya gerek yok.
Gün etnik taassup günü de mezhep taassup günü de değildir. 250 bin kişi hayatını kaybederken 'onların mezhebi şuydu' diye susanlar, ateş kendilerine değince seslerini çıkaramazlar, böyle hakları yok. Kobani de Kobani, Kobani de Kobani… 250 bin kişi öldü Suriye'de, orada niye sesiniz çıkmıyor. Kobani olunca sesleri çıktı."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Suriye'nin Ayn Al Arap diğer ismiyle Kobani bölgesinde son yaşanan olaylar sonrasında 200 bin kişinin Türkiye'ye geldiğini, Türkiye'nin de bu kişilere kapısını açtığını, en güzel şekilde evsahipliği yaptığını ve yapmaya devam ettiğini vurgulayarak, "Bunu yapan Türkiye Cumhuriyeti devletine karşı, askerine, polisine karşı şu anda bölücü terör örgütünün sokaklardaki vandalları, teröristleri neler yapıyorlar görüyorsunuz. Bundan sonraki süreç şu ana kadar olduğu gibi devam etmeyecek. Esed'i destekleyenler, Esed'in zulmüne ortak olanlar, Esed'in büyüttüğü ve beslediği terör örgütü kendilerine dokunduğunda hiçbir şey olmamış gibi pişkince, şımarıkça davranamazlar. Milletvekilleri gidip resim çektirirken, oradan buraya bilgiler aktarırken bununla övünenler kalkıp da pişkin şekilde bunu konuşamazlar" diye konuştu.
Siyasi partilerin, medyanın, sivil toplum örgütlerinin ilkeli olması gerektiğine işaret eden Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti:
"Şu anda sokak eylemleri var diye, sokak eylemleri hükümeti, Çözüm Süreci'ni, Türkiye'deki huzur ve istikrarı hedef alıyor diye bazı medya kuruluşları ve bazı kalemler terör örgütünü övecek kadar alçaldılar. Paralel yapı son derece ırkçı bir zihniyete sahipken, sırf bu olaylar nedeniyle terör örgütünün sempatizanı oluverdi. Bu ülkede 30 yıldır kan akıtan terör örgütü bir anda paralellerin, bazı medya kuruluşlarının ve bazı kalemlerin sempatik örgütü oluverdi. Paralel yargı ne yazık ki yargıya gönderilenleri enteresan gerekçelerle salıvermeye başladı. Böyle bir şey olabilir mi?
Uzun süredir çözüm sürecinde örgüte akıl verenler yeniden silahlı saldırı yapın diyorlar, şu anda da bu sokak eylemlerini büyütmek için zararı çoğaltmak için sorumsuzca yazılar yazıyorlar. Bunu Gezi olaylarında da yaptılar, 17-25 Aralık darbe girişimi sırasında da yaptılar. Ahlaksız yöntemlerle, ahlaklı bir mücadelenin verilemeyeceğini bunlarda er ya da geç görecekler. Bu ülkede iktidarları değiştirmenin yöntemi sandıktır. Bu ülkenin iç ve dış politikasına istikamet çizenin yegane yolu sandıktır. Sandık dışında böyle vandallıkla, şiddetle, yağmacılıkla yol arayanlar gereken cevabı alırlar ve alacaklardır. Türkiye'yi kolay lokma sayanlar gereken cevabı alırlar ve alacaklardır. Türkiye'yi kolay lokma sayanlar bu ülkenin onların boğazlarına durup, nefeslerini kesecek bir güç olduğunu bilmelidirler."
"Birliğe, beraberliğe, dayanışmaya her şeyden çok ihtiyaç duyulan günler"
Türkiye'nin artık, bir kaç provokatif eylemle, manipülasyonla, medya marifetiyle rotası belirlenen bir ülke olmadığını belirten Erdoğan, "Gündemi dışarıdan belirlenen bir Türkiye artık yok. Türkiye artık kendi gündemini kendi belirlemektedir. Hala böyle bir Türkiye özlemi içinde olanların hevesleri inşallah yine kursaklarında kalacaktır. Artık eski Türkiye yok, şimdi yeni Türkiye var. Türkiye'yi dizleri üzerine çöktürme hevesiyle yanıp tutuşanlar, Allah'ın izni ve yardımıyla bir kez daha millet iradesinin ayakları altında ezilip gideceklerdir" diye konuştu.
"Oyun aynı oyun" diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, 1960 ve 1980 darbeleri öncesinde yapılanların bugün de yapılmak istendiğini söyledi. Önce bir kesimin sokağa dökülüp vandallıkla, saldırganlıkla, terörle diğer vatandaşları tahrik ettiğini, önce güvenlik kuvvetlerine sonra sokaktaki masum insanlara saldırılarak bir muhatap oluşturulmaya çalışıldığını kaydeden Erdoğan, böylece birbirine husumetle bakan, sopayla, silahla birbirine saldıran bir ülke iklimi oluşturmanın hedeflendiğini dile getirdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Bu çok bayat bir oyun, çok bayat bir senaryo. Milletimiz artık neyin ne olduğunu net olarak görüyor ve bu tuzaklara düşmüyor. İnşallah bundan sonra da hiç düşmeyecek. Milletimiz bu tezgahı, bu oyunu çok iyi gördüğü, gerisindeki niyeti çok iyi çözdüğü için bugüne kadar basiretli davrandı. İnanıyorum ki bundan sonraki süreçte de, hiç endişe etmeyin, bu şekilde davranacaktır. TBMM inşallah Salı'dan sonra yeni yasal düzenlemeleri gerçekleştirerek, hükümet idari tedbirleri alarak, diğer tüm kurumlarımız üzerine düşeni yaparak sokakları bu vandallardan süratle temizleyecektir.
Bu konuda tüm siyasi partilerin, sivil toplum kuruluşlarının hükümete gerekli desteği sağlamasını bekliyorum. Parlamentoda kim destek verir, kim destek vermez bunları da göreceğiz. Orada da herkes iyot gibi ortaya çıkacak. Bugünler, birliğe, beraberliğe, dayanışmaya her şeyden çok ihtiyaç duyulan günlerdir. Diğer bütün hesaplar, bütün çekişmeler, farklılıklar bir kenara bırakılarak ülkenin ve milletin bekası için herkes sorumluluk üstlenmeli, ilgililere bu konuda gerekli desteği vermelidir."
"Onlar yıkmaya çalışacak, biz hem şehirleri hem gönülleri koruyacağız"
Rize'nin ve Rizeli gençlerin de böyle hassas zamanlarda dikkatli olması gerektiğine işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Tahriklere aldanmayacağız, tuzaklara prim vermeyeceğiz" ifadesini kullandı. Özellikle anne ve babaların çocuklarının kandırılmasına, istismar edilmesine izin vermemesini isteyen Erdoğan, polisin, askerin ve istihbaratın iyi çalıştığını, başarılı sonuçlar aldığını ve alçaklardan gereken hesabı sorduğunu söyledi.
Erdoğan, "Onlar en iyi bildikleri işi yapacak, yıkmaya çalışacak, biz en iyi bildiğimiz işi yapacak hem şehirlerimizi hem gönülleri koruyacak ve inşa edeceğiz. Sonuçta milletin, kardeşliğin, yeni ve büyük Türkiye'nin kazanacağından kimsenin şüphesi olmasın" diye konuştu.
Cumhurbaşkanı seçiminde kendisine verdikleri rekor düzeydeki destek için Rizeliler'e bir kez daha teşekkür eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, bugün açılışı yapılan eser ve hizmetlerin kente hayırlı olmasını diledi.
TRABZON'DA DA AYNI MESAJLARI VERDİ
Cumhurbaşkanı Erdoğan Rize'den önce yine Trabzon'da katıldığı toplu açılış töreninde benzer mesajlar vermişti. Erdoğan orada da şunları söylemişti:
Türkiye'nin bölge meseleleri karşısında ilkeli dik duruşu hem Türkiye içinde hem dünyada bazı çevreleri ciddi biçimde rahatsız ediyor. Büyüyen Türkiye ekonomisi rahatsız ediyor. Demokratikleşme alanında attığımız adımlar özellikle de kardeşliğimizi güçlendirecek çözüm süreci içerde ve dışarda birilerini rahatsız ediyor.
"GEZİ'DE BAŞARAMADILAR ŞİMDİ..."
Önce Türkiye teröre destek veriyor" diye algı operasyonu yaptılar. Türkiye ekonomisine karşı başlattılar. Başarılı olamadılar. Kredi derecelendirme kuruluşlarını devreye soktular. Başarılı olamayacaklar. Gezi olaylarında başaramadılar 17-25 Aralık darbe girişimlerinde başaramadılar seçimlerde başaramadılar, şimdi de bu kirli oyunlarında başarılı olamayacaklar.
Son bir kaç gündür yaşanan şiddet, vandallık olaylarında maalesef 31 insanımız hayatını kaybetti. Kamu binalarına, yahu bindikleri belediye otobüslerine, kızılayın kan araçlarına bile saldırdılar. Türk bayraklarına bile haince saldırdılar. Atatürk'ün büstünü kırdılar. Ana muhalefet bakıyorsunuz bunlara sahip çıkıyor.
Yine parlamentoda bir parti ne yazık ki bunlarla beraber hareket ediyor. Ana muhalefet partisiyle bu parti tezkere olayında da beraber hareket ettiler. Tezkereye karşı çıkanlar, şimdi Türkiye'nin Kobani'ye asker göndermesini konuşuyorlar. Biz Kobani'den 200 bin insanı içeri aldık. Onların bakımlarını üstlendik. Olay sadece Kobani mi? Olay sadece Kobani'deki Kürt kardeşlerimiz mi? Peki Suriye'deki 250 bin insan öldürülürken, ana muhalefet ve bu muhalefet partisi şimdi ne oldu da bunların sesi çıkıyor?
Ana muhalefetin başındaki zat Esad'ı korumak için mi bu adımı atıyor? Şimdi çıkmış akıl veriyor, sen o aklı kendine sakla. Böyle konuşmak istemezdim bu makamda. Ama bir cumhurun başı olarak bunları söylemek zorundayım.
İŞTE ÇIKARILACAK YENİ YASA
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın konuşmasında dile getirdiği yeni güvenlik paketi polisin yetkilerini artırırken kamu malına zarar verenlere ve eylemlerde yüzünü maske ile örtenlere yönelik cezalarda artırımı da kapsıyor. Bu düzenlemelerle eylemlere katılanların tutuksuz yargılanması da engellenecek.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın son günlerde yaşanan şiddet olayları sonrası işaret ettiği yeni yasal değişikliğin ayrıntıları da belli oldu. Yeni güvenlik paketinde TCK’nın 152 ve 265’inci maddelerinde yapılacak değişikliklerle polisin yetkileri artırılacak. Düzenlemeyle kamu malına zarar verenlere yönelik cezalarda da artırıma gidilecek. Yeni düzenleme ile eylemlere katılanların tutuksuz yargılanmalarının da önüne geçilecek. Eylemlerde kimliğini gizlemek için yüzünü örtene yönelik cezalarda da arttırıma gidilecek. Bu kapsamda terör eylemlerine katılanların tutuksuz yargılanmalarının da önüne geçilecek.
CEZALAR ARTACAK
Türk Ceza Kanunu’nun ‘mala zarar vermenin nitelikli halleri’ başlığı altında 152 maddeye göre kamu kurum ve kuruluşlarına ait, kamu hizmetine tahsis edilmiş veya kamunun yararlanmasına ayrılmış yer, bina, tesis veya diğer eşyalara zarar vermenin cezası 1 yılla 8 yıl arasında değişiyor. Yine ‘kamu görevlisine karşı görevini yapmasını engellemek amacıyla cebir ve tehdit kullanan kişiler’le ilgili düzenlemenin yer aldığı TCK’nın 265 maddesinde ise bu suçla ilgili olarak 2 yıldan 4 yıla kadar hapis cezası isteniyor. Bu maddede suçun silahla ya da var olan veya var sayılan suç örgütlerinin oluşturdukları korkutucu güçten yararlanılarak işlenmesi halinde ceza yarı oranında artırılıyor. Bu düzenlemeyle birlikte bu cezalarda artırım yapılacağı belirtiliyor.
AYIN 14'Ü VURGUSU
Cumhurbaşkanı Erdoğan da geçtiğimiz cuma günü Trabzon’da yaptığı konuşmasında bu değişikliğe vurgu yaparken ayın 14’unda gerekli tedbirlerin alınacağını açıkladı. Erdoğan konuşmasında, “Azami ölçüde yasalarda gerekli değişiklikler yapılacaktır. Bu barış kervanıdır. Barış kervanını tehdit eden hangi unsurlar varsa bunlara karşı hukuki zemin çok daha güçlü hale getirilecektir. Kusura bakmasınlar, bu tür alçakça hareketlere prim vermeyiz” demişti. Polis ve askerin göstericilere artık sadece kalkanla müdahale edilmesinin yetersiz olduğunu ve artık asker ve polisin gereği neyse yapacağını söylemiş, ayrıca “Nedir o maskeler? Eğer terörist değilsen, çıkar o maskeyi” demişti.
MALA ZARAR VERENE AZAMİ 8 YIL HAPİS
Türk Ceza Kanunu’nun 152. maddesine göre mala zarar verme suçuna 1 yıldan 4 yıla kadar hapis cezası veriliyor. Eğer bu suç yakarak, yakıcı veya patlayıcı madde kullanarak işlenirse ceza yarısından iki katına kadar artırılabiliyor.
GÖREVİ YAPTIRMAMAK İÇİN DİRENME: 3 YIL
Türk Ceza Kanunu’nun 265’inci maddesine göre “Kamu görevlisine karşı görevini yapmasını engellemek amacıyla, cebir veya tehdit kullanan kişi, 6 aydan 3 yıla kadar hapis cezası ile” cezalandırılıyor. Suçun yargı görevi yapan kişilere karşı işlenmesi halinde, 2 yıldan 4 yıla kadar hapis cezası verilebiliyor. Suçun, kişinin kendisini tanınmayacak bir hale koyması suretiyle veya birden fazla kişi tarafından birlikte işlenmesi halinde, verilecek ceza üçte biri oranında artırılıyor. Suçun, silahla ya da var olan veya var sayılan suç örgütlerinin oluşturdukları korkutucu güçten yararlanılarak işlenmesi halinde, verilecek ceza yarı oranında artırılıyor. Bu suçun işlenmesi sırasında kasten yaralama suçunun neticesi sebebiyle ağırlaşmış hallerinin gerçekleşmesi durumunda ayrıca kasten yaralama suçuna ilişkin hükümler uygulanıyor.
(12 Ekim 2014, 14:23)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: