Malatya'da Zirve Yayınevi katliamının son duruşmasında sanıkların sergilediği rahat tavırlar, vahşice öldürülen maktullerin yakınlarında şok etkisi yaptı. Bu kişiler ayrıca duruşmanın başlamasını, sanıklarla aynı yerde beklemek zorunda bırakıldılar. Son dönemde yaşanan siyasi gelişmeleri fırsat bilen sanıklar 'cemaat kumpası' iddiasının arkasına sığındı ve mahkeme salonunda saldırgan tavırlar sergiledi. 'Cambaza bak' deyiminin yerini 'kumpasa bak' aldı. Evet, doğrudur. Paralel yapının kumpasçılığı giderek açığa çıkıyor. Ama her taşın altında bu var diyenlere de dikkat edilmeli. 'Kumpasa bak' deyip cinayetlerini gözlerden kaçırmaya çalışanlar da gözlerden kaçırılmamalı.
26.06.2014 15:08 Malatya’da Zirve Yayınevi katliamının son duruşmasında sanıkların sergilediği tavır, vicdanlarda büyük bir yara açtı. Katledilenlerin yakınları, 23 Haziran’daki celse öncesinde duruşmanın başlamasını, sanıklarla aynı yerde beklemek zorunda bırakıldılar. Agos gazetesinden Uygar Gültekin’in haberine göre son dönemde yaşanan siyasi gelişmeleri fırsat bilen sanıklar, mahkeme salonunda saldırgan tavırlar sergilediler. Adliye önünde, tutuksuz sanık Emekli Orgeneral Hurşit Tolon’un destekçileri, bayraklar ve “Mustafa Kemal’in askerleriyiz!” sloganlarıyla gövde gösterisi yaptı. Davayı yakından izleyenler, sanıkların, AK Parti-Cemaat kavgasının yarattığı, Balyoz ve Ergenekon sanıklarının salıverildiği ortam sayesinde cesaretlendiğini söylüyor.
Zirve Katliamı davasının son duruşmasına, Mart ayında denetimli serbestlik yasasıyla tahliye edilen sanıklar ile Ergenekon davasında yargılanan ve geçtiğimiz günlerde tahliye edilen Emekli Orgeneral Hurşit Tolon da katıldı.
-Sırtları sıvazlanıyor-
Duruşmayı izleyenlerden Protestan Kiliseler Derneği Genel Sekreteri Umut Şahin, sanıkların son dönemdeki siyasi gelgitler sayesinde cesaretlendiklerine ve mahkemeyi tehdit eden tavırlar içinde olduklarına dikkat çekti: “Hükümet-Cemaat kavgası, mahkemeyi de etkiliyor. Sanıklar ‘Başbakanımız’, ‘17 Aralık darbesi’ demeye başladılar. ‘Bize bunu Cemaat yapıyor’, ‘bu bir kumpas’, ‘komplo’, ‘Başbakan’a da düzenlemek istediler’ lafları ağızlarından eksik olmuyor. O rüzgârı arkalarına alarak mahkemeye saldırdılar. Cesaret almış durumdalar. Mahkeme üzerinde büyük baskı var. Sanıklar açıkça, ‘Bizi serbest bırakırsanız başbakanın yolundasınız; bırakmazsanız Gülen’in yolundasınız. Tercih sizin’ dediler. Politik atmosferden yararlanmaya çalışıyorlar.”
Davayı başından bu yana takip eden avukat Erdal Doğan da, AK Parti ile Gülen Cemaati arasında yaşanan çatışmanın etkisinin, Zirve Katliamı davasında yoğun bir şekilde hissedildiğini söyledi. “Hükümet Gülen cemaatine karşı Ergenekon’u kendine yedekledi” diyen Doğan, Zirve davasının içinin boşaltılmaya çalışıldığından ve her şeye “kumpas” gözüyle bakıldığından şikâyet etti: “Ergenekon ve diğer davalar için kumpas demeye başladılar. Medya katliamın merkezini dağıtmaya çalışıyor. Bütün sorumlulukları Cemaat’e kaydırmak gibi bir çaba var. Bu, davaların altını boşaltmaktır. Her şey kumpasmış gibi bir algı yaratmak çok sakıncalı.”
Katliamda öldürülen Uğur Yüksel’in annesi Hatice Yüksel, duruşmanın başlamasını katillerle aynı salonda beklemek zorunda kaldı. “Karşıma geçip oturdular. Paşalar gibi kuruldular, ben çok kötü oldum. Onları görünce sinirlerim boşalıyor” diyen Yüksel, isyanını, “Bunlar üç kişiyi vahşice katletmişler, beş senede çıkmak olur mu!” sözleriyle dile getirdi.
Umut Şahin de, sanıkların cinayeti işlediklerini itiraf ettikleri halde tutuksuz olmalarının kamu vicdanını yaraladığına dikkat çekti: “Dışarıda olmaları anlaşılmaz bir şey. Katil sanıklar dışardayken azmettiricilerin içeride olması da trajikomik bir durum.”
Şahin, yargılama sonucunda sanıkların ceza alacaklarına inandıklarına, ancak bu arada kaçabileceklerine dikkat çekti: “Biz sanıkların beraat etmelerini beklemiyoruz ama kaçmalarından endişeliyiz. Yeni suç işleme olasılıkları var. Sonuçta üç kere müebbetle yargılanıyorlar. 10 kişiyi de öldürseler aynı cezayı alacaklar şu anda. Onlar için değişen bir şey yok. Ayrıca kaçma imkânları var.”
KUMPAS CAMBAZLARI DEVREDE
Dikkat edilirse son günlerde paralel yapılanma bahane edilerek Balyoz, Ergenekon, Zirve ve diğer bağlantılı davaların sanık ve çevreleri, kendilerinin masum melekler olduğunu, herşeyin paralel yapılanmanın tezgahı olduğunu savunuyor. Evet, o yapının kumpaslardan iyi anladığı ve bu işle haşır neşir olduğu, Başbakan ve AK Parti hükümetine yönelik 7 Şubat ve 17 Aralık sivil darbe süreçlerindeki somut delillerle ortaya çıkmış bulunuyor. Ancak bu durum Ergenekon ve benzeri yapılanmalar ile darbe gerçeğini de değiştiremez.
Dikkat edilirse her taşın altında kumpas aranır hale gelindi. Elde somut delil olmadan kestirmeden paralel yapı suçlanıyor. Oysa ne ifrat ne tefrit durumu olmamalı. Birisini suçlarken elde somut delil, bulgu olmalı. 'Kumpas'la doğan kahramanlar' (1) ve 'TÜBİTAK: Deliller sahte değil' (2) başlıklı haberlerimizde bu durumu geniş olarak ele almaya çalışmıştık. Daha önce yerden yere vurulan sanık ve çevrelerine şimdi tam tersi bir muamele yapılmaya başlanmış bulunuyor. Kahraman olarak görülen bu kişilerin her dedikleri doğru kabul ediliyor. Tam bir ifrat ve tefrit durumu söz konusu yani.
Bu durum son olarak Zirve davasında da gözlendi. Son dönemde yaşanan siyasi gelişmeleri fırsat bilen sanıklar 'cemaat kumpası' iddiasının arkasına sığındı ve mahkeme salonunda saldırgan tavırlar sergiledi. 'Cambaza bak' deyiminin yerini 'kumpasa bak' aldı. Evet, doğrudur. Paralel yapının kumpasçılığı giderek açığa çıkıyor. Ama her taşın altında bu var diyenlere de dikkat edilmeli. 'Kumpasa bak' deyip cinayetlerini gözlerden kaçırmaya çalışanlar da gözlerden kaçırılmamalı. (Abdullah Harun / kontrgerilla.com)
(1) Kontrgerilla.com/mansetgoster.asp?haber_no=6049
(2) Kontrgerilla.com/mansetgoster.asp?haber_no=6053
(26 Haziran 2014, 15:08)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: