Mavi Marmara davasında 4 İsrailli komutan hakkında mahkemenin yaptığı uluslararası yakalama kararı çıkarılması talebine İsrail'den sert tepki geldi. Uluslararası polis teşkilatı Interpol'e çağrı yapan İsrail yetkilileri, Türk mahkemesinin kararının siyasi nedenlerle lekelendiğini iddia etti ve uluslararası yakalama talebini reddetmesini istedi. Interpol'ün, Türk mahkemesinin verdiği uluslararası yakalama kararı çıkarılması talebine karşı tavrı merak ediliyor. DHKP-C ya da Ergenekon gibi davalar sürecinde yurtdışına firar eden çok sayıda sanık hakkında Türk mahkemelerinin çok sayıdaki benzer talepleri çeşitli bürokratik gerekçeler bahane edilerek ya reddedilmiş ya da genellikle raflarda tozlanmaya bırakılmış bulunuyor. Bu konuda çok fazla örnek var. Bu nedenle Interpol'ün Türkiye'nin talebine yine aynı tavrı göstermesi beklenirken, bu kez hangi gerekçenin ardına saklanacağı ise merak ediliyor.
27.05.2014 13:56 Gazze’ye insani yardım taşıyan Mavi Marmara gemisine 31 Mayıs 2010'da İsrail askerlerince uluslararası sularda düzenlenen ve 9 Türk vatandaşının öldürüldüğü saldırıya ilişkin davada dün verilen bir karar dünya gündemini sarstı. Saldırıdan sorumlu tutulan ve aralarında dönemin İsrail Genelkurmay Başkanı Ashknazi'nin de olduğu dört üst düzey İsrail'li komutan hakkında İstanbul 7. Ağır Ceza mahkemesi, tutuklama ve uluslararası yakalama kararı çıkartılmasına karar verdi.
7'nci Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davanın dünkü 6. duruşmasında, sürpriz bir gelişme yaşandı. Mavi Marmara gemisine yönelik saldırının olduğu tarihte İsrail Genelkurmay Başkanı Rau Aluf Gabiel Ashknazi, Deniz Kuvvetleri Komutanı Eliezer Alfred Marom, İstihbarat Başkanı Amos Yadlin, Hava Kuvvetleri Komutanı Avishay Levi hakkında, bu zamana kadar duruşmaya gelmedikleri Uluslararası Hukuk ve Dış İlişkiler Genel Müdürlüğü aracılığıyla gönderilen davetiyelere bu güne kadar cevap verilmediği, makul sürenin beklenildiği buna rağmen sanıkların duruşmaya gelmedikleri ve kaçak durumuna düştükleri belirtilerek yokluklarında tutuklanmalarına ve haklarında Türkiye sınırları içinde yakalama kararı çıkarılmasına karar verildi.
KIRMIZI BÜLTEN İLE ARANSINLAR
Mahkeme bununla da yetinmedi ve haklarında tutuklama kararı çıkarılan sanıkların yakalanmalarının uluslararası düzeyde yapılmasına, bu infaz için de sanıklar hakkında kırmızı bülten çıkartılmasına ve bunun yerine getirilmesi için kırmızı bülten belgelerinin düzenlenmesine hükmetti.
İSPANYA MAHKEMESİ DE BU TÜR BİR KARAR ALMIŞTI
Mahkemenin aldığı bu karar hem Türkiye hem de dünya gündemini sarstı. İlk şok dalgası atlatıldıktan sonra, şimdi mahkemenin bu kararının uygulanıp uygulanmayacağı ve bu gelişmenin Türkiye-İsrail ilişkilerine nasıl etki edebileceği tartışmaların odağında yer alıyor.
KARAR İLK DEĞİL
Aslında bu karar ilk değil. Dolayısıyla çok da şaşırtıcı ve beklenmedik sayılamaz. İsrail'li yetkililere yönelik bu tür tutuklama ve uluslararası yakalama kararları daha önce başka ülke mahkemelerinde de gündeme gelmiş bulunuyor. Örneğin İspanya..
Filistin İnsan Hakları Merkezi'nin 2008 Ağustos ayında, İsrail'in Gazze Şeridi'ne saldırısı hakkında yaptığı suç duyurusunu kabul eden İspanyol hakim Andrew Fernando, 29 Ocak 2009 tarihinde konuyla ilgili soruşturma başlattığını duyurdu. 22 Temmuz 2002 tarihinde İsrail'in Gazze Şeridi'ne düzenlediği saldırıda “insanlığa karşı suç işlendiği” gerekçesiyle, dönemin İsrail Savunma Bakanı Binyamin Ben Eliezer ve 6 İsrail askeri yetkilisinin yargılanmasına karar verildi. Yargılama gerçekleştiği ve şüpheliler suçlu bulunduğu taktirde sanıklar İspanya'da hapis cezası alabilecekleri gibi haklarında uluslararası yakalama kararı da çıkartılabilecekti. Soruşturma kararı üzerine İsrail ile İspanya arasında diplomatik kriz çıktı. İspanya Savunma Bakanı Miguel Angel Moratinos, “İspanya, bir hukuk devletidir. İspanyol adaletine müdahale edemeyiz” şeklinde açıklama yaptı. Hakim Andrew, İsrailli ve İspanyol savcılardan gelen tepkilere rağmen geçen soruşturmayı devam ettirme kararlılığını gösterdi. Ancak devreye giren İspanya Ulusal Mahkemesi, 4'e karşı 14 oyla davanın kapatılmasına karar verdi. Bu kararın İspanya'ya yönelik siyasi sonuçlardan çekinilerek verildiği konusunda ise kamuoyunda şüphe duyulmadı.
Çeşitli ülkelerde İsrail'lilere yönelik başka soruşturmaların da olduğu ileri sürülüyor. Bu tür gelişmelerin İsrail'liler üzerindeki etkisi ise çok büyük.. İsimleri gündeme gelen bazı üst düzey politikacı ya da askerler dünya ülkelerine yapacakları seyahatleri tutuklanma riski nedeniyle iptal etmek durumunda kalıyor. Bu tür gelişmeler artık sık sık haber olmaya başladı.
Örneğin, Mavi Marmara gemisi baskını sırasında İsrail Deniz Kuvvetleri Komutanı olarak görev yapan Tümamiral Eliezer Alfred Marom, Londra'daki Heathrow Havaalanı'nda İngiliz polisi tarafından gözaltına alındı. Tümamiral Marom'un İngiltere'deki gözaltısı 14 Ekim 2013 Pazartesi sabah saatlerinde gerçekleşti. İngiltere polisi tarafından yapılan sorgulama süresince eski Komutan Marom'a Mavi Marmara saldırısındaki rolü üzerine sorular sorulduğu iddia edildi. Saldırıya uğrayan Mavi Marmara gemisinde çok sayıda ülke vatandaşı gibi ingiliz uyrukluların da bulunduğu ve sorgulamanın bu nedenle yapıldığı sanılıyor. Marom'un sorgulama sonrasında serbest bırakıldığı belirtildi. İsrail basını ve yetkilileri de sorgulamayı doğruladı.
Konuyla ilgili İHH tarafından yapılan açıklamada, "İsrailli yetkililerin işledikleri suçlar nedeniyle kendilerine karşı açılan davalardan ötürü bir süredir yurtdışı seyahatleri sırasında Avrupa'da gözaltına alınma tehdidiyle karşı karşıya bulunuyor. Daha önce de özellikle Dökme Kurşun saldırısındaki rolleri, işledikleri savaş suçları ve sivil ölümler nedeniyle haklarında açılmış davalar bulunan İsrailli üst düzey yetkililerden bazıları benzer vakalarla karşılaşmıştı" ifadeleri yer alıyordu.
İsrail'in İngilizce basılan önde gelen gazetelerinden Haaretz de, İsrail'in Londra Büyükelçiliği sözcüsünün Marom'un gözaltına alındığını doğruladığını ve "bu sorunla hemen ilgileniyoruz" dediklerini yazdı.
İsrail'in Gazze'ye 2008'de düzenlediği Dökme Kurşun Operasyonu ve 2010'da Gazze'ye insani yardım taşıyan Mavi Marmara gemisi baskını sırasında İsrail Deniz Kuvvetleri Komutanı olarak görev yapan Tümamiral Marom, dün İstanbul'da 6. duruşması yapılan Mavi Marmara davasının da sanıkları arasında bulunuyor.
Verilen iki örnekten de görüldüğü gibi Türk mahkemesinin aldığı dünkü karar ilk değil. Dolayısıyla çok da şaşırtıcı ve beklenmedik sayılmamalı.
KARAR NE ANLAMA GELİYOR?
İstanbul 7'nci Ağır Ceza Mahkemesi'nin vermiş olduğu karar, söz konusu komutanların Türkiye'ye giriş yapmaları halinde tutuklanması anlamına geliyor. Komutanlar ayrıca Türkiye'yle iade anlaşması bulunan ülkelere girmeleri durumunda da tutuklanabilecek. Interpol'ün Türkiye'nin uluslararası tutuklama talebine olumlu yanıt vermesi halinde, dört İsrailli komutan Interpol'e üye ülkelerden birine giriş yaptığında tutuklanma riskiyle karşı karşıya kalacak.
TELEKONFERANS YA DA İSTİNABE YOLUYLA İFADE
İsrailli komutanlar hakkındaki kararı değerlendiren İstanbul Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Şen, yaşanabilecek bazı olasılıkları ise şu sözlerle dile getiriyor:
“İsrail sanıklara diplomatik dokunulmazlık çıkarsa, onlara birşey olmaz. Bu şahıslar turistik vaziyette yurt dışına çıkarlarsa gözaltına alınıp Türkiye'ye iadeleri yapılır. (Sanıkların sorgu için Türkiye'ye getirilmek zorunda olduğunu vurgulayan Şen) Öldürme suçlarında tutuksuz yargılama için güvence belgesi verilemez. Ancak isterse mahkeme istinabe (adli yardımlaşma) yoluyla ifadeleri alınır. İsrail kabul ederse, sorgu uzaktan, sesli ve görüntülü yapılabilir.”
Ancak İsrail'in sanıkların hiç bir şekilde sorgulanmasına izin vermeyeceği değerlendiriliyor. Aksi şaşırtıcı olacaktır.
ASIL SORU: INTERPOL NE YAPACAK?
4 İsrail'li komutanın Türkiye'ye gelmesi durumunda eğer diplomatik dokunulmazlıkları bulunmuyorsa tutuklanması beklenebilir. Ancak bu şahısların ne diplomat olarak ne de turist olarak Türkiye'ye gelmeleri beklenmiyor. Dolayısıyla bundan sonra sorulması gereken asıl soru, uluslararası polis teşkilatı Interpol'ün bu kişilerin herhangi bir ülkede yakalanması için kırmızı bülten çıkarıp çıkarmayacağı şeklindedir.
İSRAİL: INTERPOL TÜRKİYE'NİN TALEBİNİ REDDETSİN
İşte bu kritik detay üzerine İsrail'in harekete geçtiği belirtiliyor. Dünkü gelişme sonrası Interpol'e bir çağrı yapan İsrail yetkililerinin, Türk mahkemesinin kararının siyasi nedenlerle lekelendiğini iddia ettiği ve uluslararası yakalama talebini bu gerekçeyle reddetmesini istediği ileri sürülüyor.
INTERPOL HANGİ GEREKÇEYİ GÖSTERECEK?
Interpol'ün, Türk mahkemesinin verdiği uluslararası yakalama kararı çıkarılması talebine karşı tavrı merak ediliyor. Elbette bunu zaman gösterecektir. Ancak bu kararın çeşitli gerekçelerle çıkarılmayacağı görüşü ağır basıyor. Zira Ergenekon davası sürecinde yurtdışına firar eden çeşitli sanıklar hakkında Türk mahkemelerinin çok sayıda benzer talepleri oldu. Bu talepler Interpol tarafından çeşitli bürokratik gerekçeler bahane edilerek ya reddedilmiş ya da genellikle raflarda tozlanmaya bırakılmış bulunuyor.
MÜSLÜMAN İSE DEĞİL İADE, OPERASYON BİLE YAPILIR!
Bunları detaylandıracak olursak; Çin'in terörist ilan ettiği Uygur Türkleri ve Emperyalist ülkelerin Afganistan, Pakistan, Çeçenistan, Bangladeş, Filistin, Irak, Lübnan ve Somali gibi ülkelerde işgale karşı direniş gösteren Müslümanlar hakkında yaptıkları başvuruları hemen dikkate alan, hatta fiilen operasyon yapacak kadar ileri giden Interpol, Ergenekon, PKK, DHPK-C ve benzer terör örgütleri hakkındaki iade kararlarını ise yerine getirmemektedir.
Konu hakkında değerlendirmelerde bulunan emekli Askeri Hakim Faik Tarımcıoğlu çarpıcı açıklamalar yapmıştı: “Derin bir koruma ile karşı karşıyayız. Interpol, olaya siyasi yaklaşarak Ergenekonculara koruma zırhı oluyor. Ergenekon'un gizli istihbaratlar ile ilişkisi de gündemde... Bir başka zırh da derin istihbarat örgütleri tarafından giydiriliyor. Interpol de bundan etkileniyor. Derin korumanın yanı sıra çifte standart var. Emperyalizmin yönettiği bir kurumdan söz ediyoruz. Kendilerinin tehdit olarak kabul ettiklerine her türlü operasyonu yaparlar ama bir Müslüman ülkenin çıkarı söz konusu olduğu zaman dosyaları sümen altı yaparlar. İstediklerini 'terörist' ilan eder, en azılı örgütleri ise 'aklarlar.' İşlerine geldiği gibi çalışırlar. Aslında Batı'nın Türkiye'ye karşı verdiği bir başka mücadele ile karşı karşıyayız. Batı, Ergenekon dosyasının derinleşmesini dolaylı yollarla engelliyor. Batı, Türkiye'nin tam anlamıyla demokratikleşmesinden de korkuyor.”
EMNİYET'TEN ÇARPICI TESPİT: INTERPOL SİYASİ DAVRANIYOR!
2012 yılı sonunda Emniyet tarafından hazırlanan bir raporda Interpol'le ilgili ilginç değerlendirmeler yer alıyordu. Raporda, Türkiye'nin Kırmızı Bülten taleplerinin daha hazırlık aşamasında Interpol Genel Sekreterliği tarafından reddedildiği şikayeti dile getiriliyor, teşkilatın siyasi davrandığı vurgulanıyordu.
İşte tüm bu bulgular ışığında, Interpol'ün Türkiye'nin siyasi açıdan çok kritik önem taşıyan talebine yine aynı tavrı göstermesi beklenirken, bu kez hangi gerekçenin ardına saklanacağı ise merak ediliyor. (Abdullah Harun / kontrgerilla.com)
(27 Mayıs 2014, 13:56)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:
Mavi Marmara olayıyla ilgili manşetlerimiz
Almanya, 250 teröristi iade etmiyor
Sanıklara Ergenepol koruması
Interpol'e sunulan Ergenekon raporu