Ergenekon davasının 4 firari sanığı hakkında Interpol bir türlü harekete geçmiyor. Ergenekon´un uluslararası bağlantıları olduğu iddiası çeşitli delillerle kanıtlandı. Firari sanık Bedrettin Dalan´a Alman istihbarat teşkilatınca sahte pasaport verildiği ortaya çıktı. Almanya´dan Ergenekon sanıklarına yapılan para yardımları kanıtlandı. Ardından Alman vakıflarının Türkiye´deki derin faaliyetleri bizzat Başbakan Erdoğan tarafından gündeme getirildi. Interpol´de Alman polisi ciddi lobi gücüne sahip. Muhtemelen bu nedenle firari sanıklar için tüm resmi başvuruların yapılmasına karşın Interpol harekete geçmiyor.
13.07.2012 17:30 Ergenekon davasının firari sanıkları Bedrettin Dalan, ÇEV Başkanı Gülseven Yaşer, Tümgeneral Mustafa Bakıcı ve eski milletvekili Turhan Çömez hakkında Türk Interpolü´nün değişik tarihlerde yaptığı kırmızı bülten başvurularına, merkezi Fransa´nın Lyon kentinde bulunan Interpol Genel Sekreterliği duyarsız kalıyor. Bugüne kadar halen yakalanamayan sanıkları adeta koruyan Interpol Genel Sekreterliğinin tavrı tepkilere neden oluyor. Ama tepkiler yetersiz kalınca Interpol bildiğini okumaya devam ediyor.
-Müslüman ise operasyon-
Çin´in terörist ilan ettiği Uygur Türkleri ve Emperyalist ülkelerin Afganistan, Pakistan, Çeçenistan, Bangladeş, Filistin, Irak, Lübnan ve Somali gibi ülkelerde işgale karşı direniş gösteren Müslümanlar hakkında yaptıkları başvuruları dikkate alarak operasyon yapacak kadar ileri giden Interpol, gereksiz yazışmalar ile Türkiye´yi oyalamaya da devam ediyor.
-Ergenekonculara koruma zırhı-
Konu hakkında değerlendirmelerde bulunan Emekli Askeri Hakim Faik Tarımcıoğlu, “Derin bir koruma ile karşı karşıyayız. Interpol, olaya siyasi yaklaşarak Ergenekonculara koruma zırhı oluyor. Ergenekon´un gizli istihbaratlar ile ilişkisi de gündem de... Bir başka zırh da derin istihbarat örgütleri tarafından giydiriliyor. Interpol´de bundan etkileniyor” dedi. “Derin korumanın yanı sıra çifte standart var” diyen Tarımcıoğlu, “Emperyalizmin yönettiği bir kurumdan söz ediyoruz. Kendilerinin tehdit olarak kabul ettiklerine her türlü operasyonu yaparlar ama bir Müslüman ülkenin çıkarı söz konusu olduğu zaman dosyaları sümen altı yaparlar. İstediklerini ´terörist´ ilan eder, en azılı örgütleri ise ´aklarlar.´ İşlerine geldiği gibi çalışırlar. Aslında Batı´nın Türkiye´ye karşı verdiği bir başka mücadele ile karşı karşıyayız. Batı, Ergenekon dosyasının derinleşmesini dolaylı yollarla engelliyor. Batı Türkiye´nin tam anlamıyla demokratikleşmesinden de korkuyor” diye konuştu. (Milat)
ERGENEKON KAPSAMLI ŞEKİLDE INTERPOL´E ANLATILDI
Çağdağ Eğitim Vakfı yöneticisi Gülseven Yaşer için 2010 yılında Kırmızı Bülten çıkarılması kararı veren 12. Ağır Ceza Mahkemesi, Interpol´ün bir türlü harekete geçmemesi ve her seferinde değişik sorular göndererek süreci uzatması üzerine Mart 2012´de Interpol´e somut örneklerle Ergenekon´u anlatan bir yazı gönderdi. 12. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Vedat Yılmazabdurrahmanoğlu imzalı yazıda, Ergenekon´un, silahlı ve ölümle sonuçlanan 4 eyleme imza attığı, 13 silahlı eylem hazırlığının engellendiği, yüklüce bir cephaneliğinin ele geçirildiği ve 17 bin 400 kişiyi fişlediğinin belirtildiği resmi yazıda, Ergenekon´un eylemleri, eylem planları ve cephanelikleri tek tek anlatıldı. Ancak bu da Interpol´ü harekete geçiremedi.
-160 sanık iade edilmiyor-
Türkiye´nin kırmızı bültenle aradığı Ergenekon davasının firari sanıkları Bedrettin Dalan, Gülseven Yaşer, Mustafa Bakıcı ve Turhan Çömez başta olmak üzere 160 üst düzey terör suçlusu Avrupa´da yaşıyor. Aranan sanıklarla ilgili delil dosyasıyla birlikte Avrupa´daki adreslerini de ilgili ülkeye gönderen Türkiye´nin, bugüne kadar hiçbir talebi işleme konulmadığı gibi sürecin uzatılması için defalarca yazışmalar yaptırılıyor ve bir çoğuna da cevap verilmiyor. İadesi istenen ancak verilmeyen sanıklar arasında PKK yöneticileri ile birlikte İmar Bankası yolsuzluğunun ardından ülkeden kaçan Uzan ailesi de bulunuyor.
ALMAN POLİSİ INTERPOL´DE GÜÇLÜ BİR LOBİYE SAHİP
1 NUMARAYA ALMAN ZIRHI
Türk Emniyet Genel Müdürlüğü´nün üç üye ile temsil edildiği Uluslararası Polis Teşkilatı Interpol Genel Sekreterliği´nde Alman polisi ciddi bir lobi gücüne sahip. Dalan, kendisini himaye eden Almanya´ya Türkiye´de yayın yapan bir televizyona canlı telefonla bağlanarak Almanya´da olduğunu söyleyecek kadar güveniyor. 15 Haziran´da Dalan´ın iade edilmesi için geçici gözaltına alınmasını isteyen İçişleri Bakanlığı´na Alman Interpolü 21 Temmuz´da şöyle cevap veriyor: Dalan´ın suçuna öngörülen cezanın ağırlaştırılmış müebbet hapis olması nedeniyle Federal Adli Ofis tarafından iade talebinin reddedildiği.. Oysa Alman Interpolünün bu ret gerekçesinin örneğin islamcı Metin Kaplan gibi başka iade olaylarında işletilmediği biliniyor. Kaplan´ı Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasıyla yargılamak için isteyen Türkiye´ye Almanya olumlu cevap vermiş ve Kaplan´ı 2004 yılında iade etmişti. Kaplan Türkiye´de yargılanarak müebbet hapis cezasına çarptırılmıştı.
ALMANYA DALAN´A SAHTE PASAPORT VERECEK KADAR İLERİ GİTTİ
Almanya´nın Ergenekon davasının en önemli sanıklarından firari Bedrettin Dalan´a başka bir isimle sahte pasaport verdiği ortaya çıkmış, geçtiğimiz aylarda resmi olarak iletilen Türkiye´nin iade talebi de reddedilmişti. Alman gizli servisinin, Ergenekon´un firari sanığı Bedrettin Dalan´a verdiği Sinan Akkuş isimli şahıs adına düzenlenen sahte pasaportun doğum tarihi hanesinde 17 Aralık 1950 tarihi yazarken, doğum yeri ise Erzincan olarak görülüyordu. Alman istihbaratının kendisine verdiği bu sahte pasaportla Beyaz Rusya ve Ukrayna gibi ülkelere gidip gelen Dalan, havaalanlarında hiçbir zorlukla karşılaşmıyor. Güvenlik kontrollerinde pasaportundaki bütün bilgiler teyitlenen Dalan, şüphe çekmeden uçağa binebiliyor. Almanya´nın Ergenekon´un en önemli sanıklarından birisini sahte pasaportla korumaya alması şok etkisi yapmıştı. Ardından başlayan tartışmalarda Almanya´da da Ergenekon yapılanmasının bulunduğu, alman vakıflarının Türkiye´deki Ergenekon sanıklarına para yardımı yaptığı da ortaya çıktı. Ergenekon davasına bakan mahkeme şimdi bu iddiaları araştırıyor.
Ancak Almanya´daki Türklere yönelik dönerci cinayetleriyle de açık şekilde ortaya çıktığı gibi demokrasi var gibi görünen Almanya´da, Alman derin devletinin halen örtülü operasyonlar yaptığı kanıtlandı. 1990 yılı sonunda İtalya´da patlayan Gladio skandalı, tüm Nato üyesi ülkelerde kontrgerilla örgütlerinin bulunduğunu ortaya çıkardı. Tüm Nato üyesi Avrupa ülkeleri örgütleri feshettiklerini ya da yasal şekle soktuklarını resmi olarak açıkladılar. Ancak Almanya ile Türkiye bu tasfiyenin dışında kaldı. Bazı Alman araştırmacılar bunu dile getirdiler.
Son örnek olarak Alman yazar Jürgen Elsässer´in ´dönerci cinayetleri´ üzerine yaptığı açıklamaları gösterilebilir. Alman gladiosunun halen faaliyette olduğunu dile getiren Elsässer, Almanya ve Türkiye´deki “uyuyan gladyo hücreleri” olduğunu ve dönerci cinayetlerinde bu hücrelerin parmağı olduğunu savunuyor. Elsässer şöyle diyor: Gladio, Amerikan kontrolünden çıkmak üzere olan ülkeleri ve devletleri istikrarsızlaştırmayı amaçlar. 1970 ve 80´lerde İtalya´daki sahte bayrak operasyonlarıyla Gladio sağ ve sol terör örgütlerini bir kılıf olarak kullandı. (Kızıl Tugaylar/Brigate Rosse) Türkiye ve Almanya kendi yollarını bulmayı amaçladılar. Gladio´nun bir çok uyuyan hücresi var. Bence Almanya ve Türkiye´de de mevcutlar. Alman ve Türk gizli servislerindeki Amerikan hücrelerini araştırmalı. Gladio ulusal değildir. Angloamerikan aracıdır.
MASON LOCASI, GLADIO SKANDALINDAN SONRA TÜRK MASONLARI UYARDI
Bu şüpheyi doğrulayacak bir belge Ergenekon sanığından ele geçirildi. İkinci Ergenekon iddianamesinin ek klasörleri arasından çarpıcı bir belge ortaya çıkmıştı. Sanık eski Jandarma Komutanı Org. Şener Eruygur´dan ele geçirilen ve 36. klasörde yer alan belge Convent´te (Otel) alınan kararlar başlığını taşıyor. Avusturya´daki mason toplantısında alınan ve kamuoyuna içeriği deklare edilmeyen belgenin girişinde, İtalya´daki P2 skandalından sonra 31. ve 33. maddelerde işaret edildiği gibi Yunanistan´daki kardeşlerin açıklamaları krize neden oldu. Buna benzer olayların Türkiye´de de meydana gelebilmesi mümkündür. Kardeşlerimize gerekli tedbirleri derhal almalarını tavsiye ederiz. deniliyor. Türkiye´deki masonların daha güçlü ve tedbirli olabilmesi için neler yapılması gerektiği konusunda tartışan localar, gerektiğinde masonik yapı aleyhtarlarıyla, Yahudi aleyhtarlarının tespit edilerek imha edilmesini bile kararlaştırmış. Gladio skandalı üzerine yapılan toplantıyla ilgili bu belge ve onun Ergenekon davasının 1 no´lu sanığı Eruygur´da ele geçirilmesi, Ergenekon´un uluslararası bağlantıları olduğunu net şekilde ispatlamaktadır.
Almanya´da demokrasi olduğu ileri sürülüyor. Oysa dönerci cinayetlerinde peşpeşe yaşanan gelişmelerin de doğruladığı gibi, derin devlet Almanya´da etkindir. Bu nedenle Türkiye´deki Ergenekon davasına bakan mahkemenin örgütün yurtdışı uzantısının izini bir yerden sonra sürmeyi başarması beklenmiyor. Benzer bir durum KKTC´de yaşanmış, iktidara gelen yeni hükümet Ergenekon´un Kıbrıs´taki bağlantılarına yönelik ortaya çıkmış olan şok belgeleri ve yürütülen soruşturmayı kaba bir şekilde örtbas etmişti. Gazeteci Kutlu Adalı cinayeti ile peşpeşe gerçekleşen bir çok bombalama eylemlerinin dosyaları tozlu raflara kaldırıldı.
KOZİNOĞLU´NUN DİKKAT ÇEKTİĞİ ALMAN PROJESİ
Geçtiğimiz aylarda şok bir bilgi daha ortaya çıkmıştı. Odatv davasında sanık olan ve kalp krizi ile hayatını kaybeden MİT görevlisi Kozinoğlu´nun el yazısıyla hazırladığı mektubu Aydınlık tarafından yayınlanmaktaydı. Ancak mektubun sansürlendiği ortaya çıktı. Sansürlenen bölümlerde Kozinoğlu´nun şok iddiaları yer alıyordu. Kozinoğlu, Odatv ve Aydınlık yayın organlarının sahip çıktığı ve aynı davada onlarla birlikte sanık olan üst düzey bir MİT görevlisi. Aydınlık´ın övünerek yayınladığı ve itibar ettiği mektubun yayınlamadığı satırlarında ise şok bilgiler var. Kozinoğlu, Deniz Feneri davasının, Alman İstihbaratı´nın AK Parti´yi zor durumda bırakmak için uydurduğu bir dava olduğunu iddia ediyor. Mektupta ayrıca Kozinoğlu, o dönem CHP milletvekili olan ´Kemal Kılıçdaroğlu´nun bizzat Alman İstihbarat Teşkilatı (BND) görüştüğü ve BND´nin Kılıçdaroğlu´nun CHP Genel Başkanlığını desteklediği´ şeklindeki ifadelere de yer veriyor. Kemal Kılıçdaroğlu, seks kasedinin ortaya çıkması üzerine Deniz Baykal´ın istifa etmesi sonrası CHP liderliğine gelmişti. Ergenekon örgütünün bu olayda rol aldığı, Odatv davası iddianamesine de yansımış bulunuyor.
HABLEMİTOĞLU ÖLDÜRÜLMEDEN ÖNCE ALMAN VAKIFLARINI ARAŞTIRIYORDU
Alman vakıfları konusu Ergenekon soruşturması sürecinde bir çok kez gündeme geldi. Araştırmacı Necip Hablemitoğlu´nun bu vakıfların Türkiye´deki siyasi girişimlerini araştırırken Ergenekon örgütü tarafından öldürüldüğü iddia ediliyor. Bu vakıfların CHP´ye ve Ergenekon sanıklarına maddi yardımlarda bulunduğu iddia ediliyor. CHP´ye yardım iddiasını ispatlayan deliller Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmişti. Ancak başka partiler için internet andıcı sitelerindeki yalan haberler dahi kapatma davası açılmasına yeterli görülürken CHP hakkındaki bu şok iddia, belgelerle desteklendiği halde Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya harekete geçmemişti.
ALMAN VAKIFLARINDAN PARA ALAN ERGENEKON SANIKLARI
Birinci Ergenekon davasında ifade veren Tanık Talip Doğan Karlıbel, Alman vakıflarına ve bu vakıfların Türkiye´deki Ergenekon sanıkları ve CHP´yle bağlantılarına dair çarpıcı iddialarda bulunmuştu. İfadesinde 1997´ye kadar 11 yıl Alman emniyetinde çalıştığını, tercümanlık yaptığını, uyuşturucu alanında da çalıştığını dile getiren Karlıbel, çeşitli Alman Vakıflarından para alan Ergenekon sanıklarını ve aldıkları para miktarını belgeleriyle tek tek açıkladı. İşte Almanya´daki çeşitli vakıflardan para yardımı alan Ergenekon sanıkları ve bazı kurumlar...
Yeniçağ Televizyonu: 120 Bin Euro
Türk Ortodoks Kilisesi: 380 Bin Euro
Noel Baba Derneği: 90 Bin Euro
Vatansever Kuvvetler Güç Birliği Başkanı Taner Ünal: 15 Bin Euro
Doç. Dr. Ümit Sayın (Kitap alımı için): 4 Bin Euro
Kemal Kerinçsiz: 25 Bin Euro
Sevgi Erenerol: 3 Bin Euro
Veli Küçük: 12 Bin Euro
(Abdullah Harun / kontrgerilla.com)
TURHAN ÇÖMEZ LONDRA´DA DOKTORLUĞA BAŞLADI
27.12.2012 10:11 Ergenekon´un firari sanığı Turhan Çömez, Londra´da yeniden doktorluk yapmaya başladı. Hakkında uluslararası arama ve yakalama kararı çıkarılan eski milletvekili Turhan Çömez, İngiltere´de bir üniversite hastanesinde doktorluk yapmaya başladı. Vatan gazetesinin haberine göre; Ergenekon davası sürecinde 2008´de yurt dışına çıkan Turhan Çömez´in firari konumda olması ve dönüş yapmayacağının anlaşılması üzerine davayı yürüten İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, görüldüğü yerde yakalanmasını sağlamak amacıyla gereken uluslararası arama ve yakalama kararını 24 Mayıs 2012´de Adalet Bakanlığı´na gönderdi. Adalet Bakanlığı, Çömez için gereken kırmızı bülten talebini aynı gün Emniyet Genel Müdürlüğü Interpol Dairesi´ne ulaştırdı.
KIRMIZI BÜLTEN TALEBİ
Türk İnterpolü, açık kimlik ve soruşturmayla ilgili bilgileri içeren kırmızı bülten çıkartılması talebini hemen Fransa Lyon´daki Interpol Genel Sekreterliği´ne gönderdi. Interpol Genel Sekreterliği, Çömez´le ilgili dosyayı aylar geçmesine rağmen karara bağlamadı. Genel Sekreterlik, daha önce yine Ergenekon soruşturması çerçevesinde Türkiye´nin kırmızı bültenle arama isteğinde bulunduğu Bedrettin Dalan, eski ÇEV Başkanı Gülseven Yaşer ile emekli Tümgeneral Mustafa Bakıcı hakkındaki talepleri de gerekçelerin yetersiz olduğu görüşüyle geri çevirmişti. Interpol, kırmızı bülten çıkıncaya kadar aynı koşullarda geçerli olan ´difüzyon´ yayınladı. (Vatan)
EMNİYET´TEN ÇARPICI TESPİT: INTERPOL SİYASİ DAVRANIYOR!
31.12.2012 14:39 Emniyet, Türkiye´nin Kırmızı Bültenle aradığı PKK´lılardan 334´ünün iade edilmediğini belirttiği raporunda iadeyi reddeden ülkeleri de açıkladı. Türkiye´nin Kırmızı Bülten´le aradığı 350 PKK mensubundan sadece 16´sının iadesi sağlanabildi. Diğerleri ise siyasi suçlu gösterilerek Türkiye´ye gönderilmedi. Bugün´den öğrenildiğine göre, Emniyet Genel Müdürlüğü Interpol Dairesi´nin hazırladığı bir rapor Türkiye´nin 190 ülkede Kırmızı Bültenle aradığı PKK´lıların iadesini reddeden ülkelerin başında Almanya, İsviçre, Belçika ve Hollanda´nın geldiğini ortaya koydu. Türk adli makamlarınca terör suçundan uluslar arası seviyede 735 kişi aranıyor. Bütün dünyada aranan PKK´lılardan 350´si Interpol aracılığı ile yapılan girişimler sonucu yakalandı. Bu kişiler büyük çoğunluğu Avrupa Birliği ülkelerinde bulunuyordu.
-Siyasi sığınma verdiler-
Kırmızı Bülten´le aranırken yakalanan 350 terör suçlusundan 334´ünün değişik gerekçelerle Türkiye´ye iadesi reddedildi.Ülkelerin ret gerekçelerinin; 128´ini siyasi sığınma, 49´unu vatandaşlık, 31´ini adil yargılanma hakkı ihlali, 8´ini işkence, 4´ünü idam, 26´sını ağırlaştırılmış müebbet, 25´ini mevzuat, 23´ünü siyasi suç, 21´ini prosedür ile 50´sini de diğer konular oluşturdu.
Interpol Dairesi´nin raporunda dört ülkeye Türkiye´ye karşı çifte standart uyguladıkları eleştirisi getirildi. Raporda, Terör bağlantılı suçlardan dolayı aranan kişilerin iadelerini reddeden ülkelerin başında Almanya, İsviçre, Belçika ve Hollanda gibi Avrupa ülkeleri gelmektedir. Terör örgütlerinin özellikle finansman ve eleman temini amacıyla uyuşturucu kaçakçılığı, insan kaçakçılığı, zorla para toplama eylemlerinin yoğun olduğu bu ülkelerde konuşlandığı ve faaliyet yürüttüğü bilinmektedir. Avrupa ülkelerinin ülkemize karşı takındığı bu tutum açıkça bir çifte standart göstergesidir denildi.
Raporda, Türkiye´nin Kırmızı Bülten taleplerinin daha hazırlık aşamasında Interpol Genel Sekreterliği tarafından reddedildiğine işaret edilerek, Bazı kişiler ise Kırmızı Bülten´le aranırken yakalanmalarına rağmen iadeleri ülke tarafından red edilebilmektedir denildi.
-Interpol siyasi davranıyor-
Raporda, Interpol Ana Tüzüğü´nün 3.maddesinin, Teşkilatın siyasi, dini, askeri, ırkçı özellikler taşıyan faaliyetlerde bulunmasını yasakladığına dikkat çekilerek şöyle denildi: Öncelikle Kırmızı Bülten taleplerimiz Interpol Genel Sekreterliği Hukuk Ofisi tarafından ön incelemeye tabi tutularak, suçun eylemsel yönünün mü, yoksa siyasi yönünün mü ağır bastığı incelenmektedir. Örgüte üye olma, örgütsel faaliyette bulunma, toplantı ve seminere katılma gibi sebepler yetersiz değerlendirilerek, terör örgütüne üyeliği gösterir aktif ve önemli katkısının bulunduğunun ispatı istenmektedir
-Ergekonculara ret-
EGM raporundaki saptamalar en son Interpol Genel Sekreterliği´nin Ergenekon ve İrticayla Mücadele Planı davalarının firari sanıkları emekli Tümgeneral Mustafa Bakıcı, Bedrettin Dalan ile eski Çağdaş Eğitim Vakfı Başkanı Gülseven Yaşer hakkındaki Kırmızı Bülten taleplerini reddetmesiyle doğru çıkmıştı. Interpol Genel Sekreterliği Türkiye´nin üç sanığın Kırmızı Bülten´le tüm dünyada aranması talebini, gerekçelerin ikna edici olmadığı bahanesiyle reddetmişti. (Bugün)
(13 Temmuz 2012), son güncel.: (31 Aralık 2012)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:
Interpol´e sunulan Ergenekon raporu
Almanya Bakıcı´yı da vermiyor
Almanya´dan Dalan´a sahte pasaport
Aydınlık´tan Kozinoğlu´na ilginç sansür
Ergenekon´un Almanya örgütlenmesi konulu manşetlerimiz