12 Eylül 1980 askeri darbesini yapan generaller Kenan Evren ve Tahsin Şahinkaya'nın sanık olduğu davaya 20. duruşma ile devam edildi. Bitmeye çok yaklaşmış davada sürpriz gelişmeler yaşandı. Sanık avukatları Özel Yetkili Mahkemelerin mecliste kaldırıldığını belirterek kaldırılmış bir mahkemede son savunmalarını yapmak istemediklerini söyledi. Ara karar alan mahkeme, Özel yetkili mahkemelerin bugün itibarı ile kaldırıldığını, ancak Cumhurbaşkanı'nın da yasayı veto ihtimali olduğunu belirterek davanın görülmesine devam etmeye karar verdi. Geçtiğimiz duruşmalarda savcı esas hakkındaki mütalaasını vermiş ve sanıklar hakkında müebbet hapis cezası talep etmişti. Mahkeme de bunun üzerine sanıklara son savunmalarını yapmaları için süre vermişti.
21.02.2014 13:41 12 Eylül 1980 darbesiyle ilgili dönemin Genelkurmay Başkanı ve 7. Cumhurbaşkanı Kenan Evren ile dönemin Hava Kuvvetleri Komutanı emekli Orgeneral Tahsin Şahinkaya hakkında açılan davaya Ankara 12. Ağır Ceza Mahkemesi'nde 20. duruşma ile devam edildi.
Geçtiğimiz duruşmalarda savcı esas hakkındaki mütalaasını vermiş ve sanıklar hakkında müebbet hapis cezası talep etmişti. Mahkeme de bunun üzerine sanıklara son savunmalarını yapmaları için süre vermişti.
Ancak Meclis'te görüşülüp bugün kabul edilen bir yasa maddesi nedeniyle bugünkü duruşmada farklı gelişmeler yaşandı ve son savunmalar alınamadı.
Duruşmada müdahillikleri kabul edilen dönemin mağdurları dinlendi. Sanık avukatları Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde Özel Yetkili Mahkemelerin kaldırıldığını belirterek kaldırılmış bir mahkemede savunma yapmak istemediklerini söyledi.
DURUŞMA 12 MART'A ERTELENDİ
Mahkeme de ara karar alarak, TBMM Genel Kurul tutanaklarının incelenmesine, Ağır Ceza Mahkemelerinin bugün itibarı ile kaldırıldığı haberlerinin doğruluğunun araştırılmasına karar verdi. Mahkeme heyeti ayrıca Cumhurbaşkanı'nın da yasayı veto etme ihtimalinin de gözönüne alınarak davanın devamına ve sanık avukatlarının savunmalarının alınması için duruşmanın 12 Mart'a ertelenmesine karar verdi.
DETAYLAR
Ankara 12. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen 12 Eylül davasının bugünkü duruşmasında, ilk olarak müştekilere söz verildi.
12 Eylül döneminde işkence sonucu ölen Mustafa Hayrullahoğlu'nun eşi Aynur Hayrullahoğlu, inanılmaz işkenceler gören eşinin ölümünün 3 ay boyunca kendilerinden saklandığını söyledi. Eşini kaybettikten sonra yurt dışına kaçarak mülteci durumuna düştüğünü anlatan Hayrullahoğlu, "Eşimin cenazesine bile dokunamadım, yıllarca bu acı ile yaşadım. 'Alışırsın' dediler ama alışamadık. Zamanım, eşimin travmalarını tamir etmekle geçti. Umarım bu mahkeme bizim içimizi biraz olsun rahatlatacak bir karar alır. Ölüm döşeklerinde bile olsalar, yargılanmış bir suçlu olarak gitmelerini istiyorum" dedi.
12 Eylül darbesinin ardından 16 Kasım 1982'de gözaltında katledilen Mustafa Hayrullahoğlu, Türkiye Komünist Partisi’nin İstanbul İl Sekreteri ve Merkez Komite üyesiydi.
‘BABAMI ÖLDÜRDÜLER AİLEMİZ DAĞILDI’
TÖB-DER yöneticisi Abdullah Gürbudak'ın kızı Sinem Gürbudak da babasının Mamak Cezaevi'nde gördüğü işkence sonucu hayatını kaybettiğini belirtti. Babasının ölümünden sonra ailelerinin dağılma sürecine girdiğini belirten Gürbudak, "Bu aşamaya gelinceye kadar badireler ve bedeller ödedik. Annem akıl sağlığını yitirdi. Kardeşler bir arada olamadık. Babam öğretmendi, güzel bahçede çiçeklerini dermek istiyordu. 41 yaşında bir çocuk gibi hitap ediyorum. Bu insanlık adına atılmış önemli bir karar olacak" ifadesini kullandı.
Erdoğan Yazgan'ın kardeşi Sabire Yazgan Serin de sanıkların sadece Anayasa'yı ihlal suçundan ceza almaları durumunda adaletin yerini bulmayacağını savundu. 12 Eylül yönetiminin insanlığa karşı suçlardan da cezalandırılması gerektiğini ifade eden Serin, "Ağabeyimin ölümüne neden olan bu iki sanık bugün karşımda sus pus oturuyorlar. Zamanında astığı astık kestiği kestik olan bu iki sanığın yüzüne, binlerce çocuğun katili olduğunu söylüyoruz" dedi.
Elif Torun Öneren ise 1980 yılında işkenceden kardeşini kaybettiğini belirterek, "Bize dün gece geç vakitte bu mahkemeden yetkilerin alındığı bildirildi. Şu anda biz niye buradayız, onu da anlamıyorum. Yargının tarafsız olduğuna asla inanmıyorum, gördüklerimiz bunu gösterdi. Dökülen kanın hesabı sorulmalı. Yargı bunun hesabını soramıyorsa bir gün gelir halkın bu hesabı soracağından hiç kuşkum yok" diye konuştu.
‘BAŞIN SAĞ OLSUN DİYEBİLİYOR MUSUNUZ?’
Cemil Kırbayır'ın ağabeyi Mikail Kırbayır da kendilerinden kardeşinin cenazesinin saklandığını, ölümünün haber verilmediğini ve kaçtığının söylendiğini ifade ederek sözlerine şöyle devam etti:
"Cemil Kırbayır neden katledildi? Cemil sosyalist düşünceye sahipti. 26 yaşına kadar yöre halkı için insanlığın, kamunun lehine bazı faaliyetlerde bulundu. Bir babanın, oğlunun tabutunun altına girme, mezarına gidip bir karanfil koyma hakkı elinden alındı. 33 yıl boyunca oğlu için adalet arayan, geçen yıl bugün vefat eden Berfo ana da yıllar yılı görülmeyen adaleti, bitmek tükenmek bilmeyen belirsizliği aradı. Bana 'başın sağ olsun' diyebiliyor musunuz? Sanıkların insanlık suçu ile yargılanması en öncelikli talebimizdir."
Cemil Kırbayır'ın ablası Fatma Gülmez de kardeşinin ölümü konusunda kandırıldıklarını belirterek, yaşanan olay nedeniyle bütün ailenin dağıldığını ifade etti.
'SANIKLAR TUTUKLANSIN, RÜTBELER SÖKÜLSÜN'
Müştekilerin beyanlarının ardından usul hakkında söz alan müşteki avukatı Arif Ali Cangı da şunları kaydetti:
"Yasa değişikliği kabul edildi ancak ortada uygulanacak bir yasa yok. Siz bu davayı bitirmeden, ikinci aşama olan darbecilerin soruşturması bir adım öne gitmeyecek. Sistematik işkence soruşturması devam etmeyecek. Türkiye'nin dört bir yanında başlatılmaya çalışılan soruşturmalarda bir adım ileri gidilmeyecektir. İşkence davalarında zamanaşımı kararı verilmektedir, hava tersine dönmüştür. 12 Eylül'ün yargılanamayacağı yönünde bir hava oluşmuştur. Bu hava hepimiz için çok tehlikelidir, bu havadan demokrasi çıkmaz, bu havayı dönüştürmek zorundayız."
Diğer müşteki avukatları da CMK 250 ve TMK'nın 10. maddesiyle görevli mahkemelerin kaldırılmasını öngören yasanın TBMM'den geçmesine rağmen onaylanmadığını belirterek, davaya ilişkin kararın ertelenmeyerek, cumhuriyet savcısının mütalaası doğrultusunda sanıkların tutuklanmasını ve rütbelerinin sökülmesini istediler.
MAHKEMENİN KARARI
Evren ve Şahinkaya'nın avukatı Bülent Hayri Acar da bugün savunma yapmak için mahkemeye geldiklerini ancak CMK 250 ve TMK'nın 10. maddesiyle görevli mahkemelerin kaldırılmasını öngören kanunun gece saatlerinde TBMM'de kabul edildiğini kaydetti. Acar, bu nedenle savunma yapmak istemediklerini, ilgili mahkemede daha sonra savunma yapacaklarını ifade etti.
Verilen aranın ardından Mahkeme Başkanı Süleyman İnce kararı açıkladı.
Bazı kişilerin yaptığı müdahillik ve soruşturmanın genişletilmesi taleplerini reddeden mahkeme, 6352 sayılı yasanın geçici 2. maddesince görevine devam eden ağır ceza mahkemelerinin kaldırılmasını içeren kanun teklifinin, TBMM'de kabul edilmesine rağmen Cumhurbaşkanlığı'nca veto edilme ihtimalinin bulunması dikkate alındığında, sanık avukatlarına savunmalarını hazırlamaları için tekrar süre verilmesine hükmetti. Sanıkların sesli ve görüntülü sistemle ifade vermek istemeleri durumunda, bunun 5 gün içerisinde mahkemeye bildirilmesine karar veren mahkeme, duruşmayı 12 Mart, saat 14.00'a erteledi. (AA)
(21 Şubat 2014, 13:41)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:
12 Eylül soruşturma ve davasıyla ilgili manşetlerimiz
Flaş!!! 12 Eylül iddianamesine kabul
12 Eylül iddianamesini okumak/indirmek için tıklayın
Flaş!!! 12 Eylül´e soruşturma açıldı.. Dosya no: 2010/605