Adalet Platformu, yabancı vakıfların Gezi olaylarına karıştığına dair Aralık ayı başında verdikleri suç duyurusuyla ilgili şok bir iddiada bulundu. Platform, suç duyurusu dilekçesini vermek istedikleri Çağlayan'daki nöbetçi müracaat savcısının işi yokuşa sürdüğünü, bunu o gün basına da açıkladıklarını hatırlattı. Savcının dilekçede Mustafa Koç'un da suçlanmakta olduğuna dikkat çektiğini açıklayan Platform, 25 Aralık operasyonunu başlatan Savcı Muammer Akkaş'ın da Koç'a yönelik bir soruşturmayı sürüncemede bıraktığına dair basında çıkmış olan haberleri hatırlattı. Paralel yapılanmanın Koç'la bağlantısını gösteren Fethullah Gülen telefon görüşmelerinin dün basına yansıması üzerine de içlerinde doğan şüphe ve endişeyi paylaşmak adına bir açıklama yapmaya ve bazı soruları sormaya mecbur kaldıklarını açıkladı.
15.01.2014 15:27 Sivil toplum kuruluşlarından Adalet Platformu, yabancı vakıfların Gezi olaylarına karıştığına dair 2 Aralık 2013'de verdikleri suç duyurusuyla ilgili şok bir iddiada bulundu.
MÜRACAAT SAVCISI KOÇ'A DİKKAT ÇEKTİ, DİLEKÇEYİ ALMAK İSTEMEDİ
Platform, suç duyurusu dilekçesini vermek istediklerinde nöbetçi müracaat savcısı İ.U.'nun işi yokuşa sürdüğünü iddia etti. Savcı nın dilekçede Mustafa Koç'un da suçlanmakta olduğuna dikkat çektiğini açıklayan Platform, benzer bazı bahaneler ileri sürülerek suç duyurusuna kayıt no verilmediğini, bu ilgisizlik üzerine kendilerinin yılmayarak TMK ile yetkili İstanbul Cumhuriyet Başsavcıvekili Oktay Erdoğan'a müracaat ettiklerini ve dilekçeyi ona elden teslim ettiklerini açıkladı.
SAVCI AKKAŞ KOÇ DOSYASINI SÜRÜNCEMEDE BIRAKTI
Adalet Platformu Başkanı Adem Çevik, 25 Aralık operasyonunu başlatan Savcı Muammer Akkaş'ın Mustafa Koç'a yönelik bir soruşturmayı sürüncemede bıraktığına dair basında çıkmış olan haberleri hatırlattı. (1)
Haberlerde yer alan iddiaya göre; 2004 yılında KANALTÜRK'e test yayını aşamasında para aktaran Koç Grubuna ait BEKO Ticaret A.Ş. firması, Ergenekon'a finans sağladığı iddiasıyla yakın dönemde soruşturmaya dahil edildi. Ergenekon soruşturmasını ilk başlatan savcı Zekeriya Öz idi. Onun hükümetin baskısıyla görevinden alınmasının ardından dosya savcı Cihan Kansız'a devredilmiş, Savcı Kansız'ın da terfi ettirilmesi sonrası dosya son kez Savcı Muammer Akkaş'a devredilmişti. İşte Koç Grubuna ait BEKO Ticaret A.Ş. firmasının, Ergenekon'a finans sağladığı iddiasıyla soruşturmaya dahil edilmesinin altında bu şekilde savcı Muammer Akkaş'ın imzası oldu. Ancak iddialara göre bu noktadan sonra dosya sessizliğe büründü. Koç ailesinin, Fethullah Gülen grubunun faaliyeti olan Türkçe olimpiyatlarına sponsor olmasının ardından dosyadaki hareketlilik durdu. Diğer deyişle dosya gizlendi ve sümen altı edildi.
Adalet Platformu Başkanı Adem Çevik, bu gelişme üzerine Koç'u da içeren suç duyurularının akıbeti hakkında içlerinde bir şüphe ve endişenin doğduğunu açıkladı.
GÜLEN'İN TELEFON GÖRÜŞMESİ KOÇ'A DESTEĞİ BELGELEDİ
Adalet Platformu Başkanı Adem Çevik, Paralel Yapılanma'nın Koç'la bağlantısını gösteren Fethullah Gülen telefon görüşmelerinin dün basına yansıdığını da hatırlattı. (2)
Buna göre; Fethullah Gülen telefonla kendisini arayan kişiye Pensilvanya'daki malikanesinden talimatlar verirken şok ifadeler kullanıyor. Gülen'in birçok ünlü iş adamıyla yakın temasta olduğu ve ülke içerisinde paralel yapılanmayı bizzat kendisinin takip ettiği de görülüyor. Gülen cemaatine bağlı iş adamlarının kurduğu TUSKON'dan yapılan aramada çeşitli konularda Fethullah Gülen'den izin isteniyor. Konuşmanın bir bölümünde Mustafa Koç'un kendilerine sponsor olduğu vurgulanırken araya Fethullah Gülen giriyor ve şunları diyor: "Hükümet onlara müfettiş falan göndermiş. Bir sıkıntıları var mı? Bir sıkıntıları varsa haberimiz olsun. Ona bir şey yaptırmayız." Gülen, bu sözlerin ardından da sıkı sıkı talimat veriyor: "Bunlarla ilişkimizden büyük patronun haberi olmasın."
İŞTE O SORULAR
Adalet Platformu Başkanı Adem Çevik, bu son gelişme ile içlerinde doğan şüphenin güçlendiğini ve kamuoyu ile paylaşmak adına bir açıklama yapmaya ve bazı soruları sormaya mecbur kaldıklarını açıkladı.
-Bahsi geçen yabancı vakıflar suç duyurumuzda (3) çok somut deliller sıraladığımız halde niçin bu konuda bir gelişme yaşanmamaktadır?
-Gezi olaylarında Mustafa Koç ile Gülen cemaatinin tavrının Gezi eylemlerine destekte örtüştüğü görülmekteydi. Bunun suç duyurusunun sürüncemede bırakılmasıyla bir bağlantısı olabilir mi?
-Savcı Muammer Akkaş'ın Koç'a dair bir soruşturmayı sürüncemede bıraktığı basına yansımıştı. Aynı şekilde dün basına yansıyan Fethullah Gülen'in telefon görüşmelerinde Mustafa Koç'un cemaatin devlet kademelerindeki mensupları kullanılarak kollandığı anlaşılıyor. Savcı İ.U.'nun suç duyurumuza tepkisi ile bu son iki gelişme örtüşmektedir. Koç da suçlanıyor diye acaba bizim suç duyurumuz da mı sürüncemede bırakılmaktadır?
-Paralel yapılanmayla ilgili daha önce bir kaç kez verdiğimiz ve çok sayıda somut delili de eklediğimiz suç duyuruları (4) niçin işleme konulmamaktadır?
-Yargıda cemaat tabanlı bir paralel yapılanma olduğu iddiaları doğru mudur?
-Çok sayıda kişiyi temsil eden bir sivil toplum kuruluşuyuz. Son haftalarda yapmış olduğumuz çok sayıdaki suç duyuruları niçin dikkate alınmamaktadır? Bunun paralel yapı iddialarıyla bir bağlantısı olabilir mi?
İŞTE O AÇIKLAMA
Adalet Platformu'nun açıklaması da şu şekilde:
"Yabancı vakıflar ile ilgili suç duyurusu dilekçesini vermeye Çağlayan Adliyesi'ne gittiğimizde müracaat savcısı İ.U. suç duyurusu dilekçemizi kayda almadan dilekçeyi bırakmamızı istedi. Savcı tarafından, "İnceleyeceğiz, gerek görürsek işleme alacağız" denildi. Buna karşın biz de, "Dilekçemiz işleme alınmadığında verilmemiş sayılır. Yetkisizlik ve takipsizlik de verilse kayda alınma zorunluluğu vardır" dediğimizde U. bizi Başsavcı Oktay Erdoğan'a yönlendirdi. Savcı U., dilekçeye göz atarken, "Burada Mustafa Koç da suçlanıyor" gibi bir ifade kullandı. Burada sayın Savcı İsmail U.'ya bir suçlamada bulunmak istemiyoruz. Bu olay 1 ay önce yaşanmıştır. Ancak o günden bugüne ortaya çıkan bazı somut bulgular ışığında içimizde bir şüphe ve endişe ortaya çıkmıştır. Bunu kamuoyuyla paylaşmak istiyoruz.
Yabancı vakıflarla ilgili verdiğimiz suç duyurusu dilekçesinde Koç grubunun Gezi darbe girişimine desteği de dile getirilmekteydi. Diğer bir savcı Muammer Akkaş'ın malum Koç dosyasını yıllarca beklettiği ve sümenaltı edercesine soruşturma açmadan Ergenekon soruşturmasının içinde dosyayı görünmez kıldığı basında dile getirilmişti. Buna ek olarak bir de dünkü ses kayıtları olayı yaşandı. Bu gelişmeler sonrası şüphe ve endişelerimiz güçlenmiştir. 17-25 Aralık adli cunta yapılanması iddiaları gerçek midir? Bu yapılanma suç duyurularımızda işe karışacak mıdır? Acaba yabancı vakıflar dosyası da sümen altı mı edilecektir? Dava dosyalarının Pensilvanya'ya onaya gönderildiği eski bir bakan tarafından ileri sürülmüştür. Bu şok açıklama ışığında bizim suç duyurusu dosyamız için de aynı endişeye kapılmış bulunmaktayız. Daha önceki suç duyurularımız, bu suç duyurularını doğrular mahiyette son günlerde ortaya çıkmaya devam eden somut deliller, özellikle de son örnek olarak dün basına yansıyan Fethullah Gülen'in telefon görüşmesinde Koç grubunun cemaate sponsor olması karşılığında devlet kademelerindeki cemaat mensupları tarafından devletin çıkarları aleyhine kollandığına yönelik ifadeler endişelerimizi bir kat daha arttırmıştır.
Web sitemizde bulunan http://www.adaletplatformu.com/?Syf=18&Hbr=262684 adresinden de görüleceği gibi, Savcı Muammer Akkaş, darbecilere destek veren generallere yönelik suç duyurumuza da takipsizlik kararı vermişti.
Yine platformumuz tarafından verilen suç duyurusu üzerine başlatılan soruşturma kapsamında açılan 28 Şubat davasının kapatılmaya çalışıldığına dair endişeler de giderek güçlenmektedir.
Daha önce yine platformumuz tarafından verilmiş olan 27 Nisan 2007 e-muhtırasına yönelik suç duyurumuz ile Yargıtay eski Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya ile ilgili bir başka suç duyurumuzla ilgili de uzun zaman geçmiş olmasına karşın hala bir gelişme yaşanmamaktadır.
Basında dün ortaya çıkan Fethullah Gülen'in telefon görüşmesindeki ifşaatlarına dair haberler ihbar kabul edilip halen bir soruşturma açılmamış olması dikkat çekmektedir. Bu durum, paralel devletle ilgili iddiaları güçlendirmektedir. Bu durum temsilcisi olduğumuz platforma mensup kesimlerde ve diğer kamuoyunda; yasal Türkiye Cumhuriyeti dışında acaba paralel bir cumhuriyet tarafından mı yönetiliyoruz, yasama ve yürütme bir şekilde denetlenirken hiç denetlenemeyen yargı içine sızan paralel derin devlet mensupları devlete hakim mi şeklinde endişelere neden olmaktadır.
İlk suç duyurusunu verdiğimiz 18 Aralık'tan bugüne yaşanan olaylar, o ve hemen peşinden verdiğimiz suç duyurularındaki şüpheleri doğrulamaktadır. Bu dilekçelerde araştırılması ve kovuşturulması talep edilen adli çeteye hala dokunulamaması kanaatimizce millet iradesinin ipotek altına alınması ve 76 milyona hakarettir.
Gülen'in dün basına yansıyan telefon görüşmesinde Mustafa Koç'a devletin mali denetim yapacağının önceden cemaat mensuplarınca haber verildiği ve böylece devletin vergi kaybına sebeb olunmuş olabileceği anlaşılmaktadır. Benzer şüpheler nedeniyle son 2 haftada ülkemizin 200 katrilyon TL, 100 milyar dolar zarara uğratıldığı ekonomi çevrelerinde ileri sürülmektedir. Bu çok ciddi iddialara rağmen savcıların re'sen soruşturma açmaması da kanaatimizce görevi ihmal ve vatana ihanet suçunu teşkil etmektedir.
Ortaya çıkan somut deliller ışığında Fethullah Gülen, menfaat sağlamak için organize suç örgütü kurmaktan ve yönetmekten yargılanmalıdır.
Gazeteci ve Yazarlar Vakfı, TUSKON işadamları kuruluşu, Bugün-Kanaltürk-Samanyolu gibi tv kanalları ile diğer bağlantılı internet ve basılı medya yöneticileri ile sorumluları da ortaya çıkmış olan somut bulgular ışığında paralel derin devlet yapılanmasına üye olmaktan yargılanmalıdır.
Bahsi geçen tüm yargı, iş adamı ve medya mensupları ile diğer şahıslar, anayasal düzeni değiştirmeye çalışmak, yasama yürütme ve yargı faaliyelerini engellemek, adil yargılamayı engellemek, yargıya emir talimat vermekten de yargılanmalıdır.
Ülke ekonomisinin zarara uğratılmasından dolayı her vatandaşın 1 liralık sembolik manevi ve 99 liralık maddi tazminat davası açması gerektiğine inanmaktayız.
Ayrıca bahsi geçen yapılanmanın, insanlığa karşı savaş açan siyonizm ile İsrail ve ABD'nin çıkarlarına hizmet ettiğine yönelik çok sayıda somut bulgu ortaya çıkmıştır. Bu hem nüfusunun çoğunluğunu teşkil eden Türkiye'ye hem de 2 milyarlık islam alemine hakaret suçunu teşkil etmektedir.
Filistin, Suriye, Mısır halkının yanında hareket eden millete ve onun hükümetine savaş açtıkları şüphesi ortaya çıkan bu yapılanmaya mensup olanlara kamuoyunun herşeyin farkında olduğunu, bu paralel mensuplarının akıllarını başlarına almaları gerektiğini hatırlatıyor ve onları yanlış yoldan dönmeye davet ediyoruz.
Sayın Fetullah Gülen'in sadece Türkiye'ye değil, 2 milyar müslümana da zarar verdiği kanaati hızla yayılmaya başlamıştır. Bundan hem müslümanlar hem de yetimler zarar görmektedir.
15 Ocak 2014, Adem Çevik, ADALET PLATFORMU BAŞKANI"
(Abdullah Harun / kontrgerilla.com)
(1) Kontrgerilla.com/mansetgoster.asp?haber_no=5763
(2) Ergenekon.ws/mansetgoster.asp?haber_no=5793
(3) Ergenekon.ws/mansetgoster.asp?haber_no=5712
(4) Ergenekon.ws/mansetgoster.asp?haber_no=5745
(4) Ergenekon.ws/mansetgoster.asp?haber_no=5741
(15 Ocak 2014, 15:27)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: