Sakarya Adalet ve Vicdan Platformu, son günlerde yoğun şekilde tartışma konusu olan 'Emniyet ve Yargı içindeki gizli yapılanma' hakkında suç duyurusunda bulundu. Suç duyurusunda; yargı ve özellikle emniyet istihbarat içinde birbiriyle bağlantılı olan illegal bir yapılanmanın devletin makamlarını ve imkanlarını illegal şekilde kullanarak meşru yollarla seçilmiş hükümeti yıpratmak ve devirmek için yasadışı faaliyette bulunduğuna yönelik bir şüphenin kamuoyunda tartışılmaya başlandığı dile getiriliyor. Suç duyurusunda, bu yapılanmanın varlığına ve Taraf gazetesi sorumluları ile gazeteciler Mehmet Baransu ve Emre Uslu'nun da bu yapılanmayla bağlantılı olabilecekleri şüphesine dair somut bulgular sıralanıyor. 7 Şubat 2012 tarihinde meydana gelen MİT krizinin aynı yapılanmanın bir eylemi olabileceğine de değinilen suç duyurusunda iddia konusu olduğu üzere, yapılanmanın, seçimler öncesinde başlattığı manipülasyonlarını yenileriyle sürdürebileceğine de dikkat çekiliyor.
18.12.2013 16:58 Sakarya Adalet ve Vicdan Platformu adına İmdat Geyve adlı bir vatandaştan şok bir suç duyurusu geldi. Kamuoyunda son günlerde yoğun şekilde tartışma konusu olan 'emniyet ve yargı içindeki cuntasal bir yapılanma'nın konu edinildiği suç duyurusu Sakarya Geyve Cumhuriyet Savcılığına yapıldı. Aynı isim, 1 hafta önce de benzer bir suç duyurusunda bulunmuştu.
Suç duyurusunda; yargı ve özellikle emniyet istihbarat içinde birbiriyle bağlantılı olan illegal bir yapılanmanın devletin makamlarını ve imkanlarını illegal şekilde kullanarak meşru yollarla seçilmiş hükümeti yıpratmak ve devirmek için yasadışı faaliyette bulunduğuna yönelik bir şüphenin kamuoyunda tartışılmaya başlandığı dile getiriliyor.
Suç duyurusunda, bu yapılanmanın varlığına ve Taraf gazetesi sorumluları ile gazeteciler Mehmet Baransu ve Emre Uslu'nun da bu yapılanmayla bağlantılı olabilecekleri şüphesine dair somut bulgular sıralanıyor. 7 Şubat 2012 tarihinde meydana gelen MİT krizinin aynı yapılanmanın bir eylemi olabileceğine de değinilen suç duyurusunda iddia konusu olduğu üzere, yapılanmanın seçimler öncesi başlattığı manipülasyonlarını yenileriyle sürdürebileceğine de dikkat çekiliyor.
------------------------------------------------------------------------------
İşte o suç duyurusu:
İSTANBUL CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞINA ulaştırılmak üzere
GEYVE CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞINA
(TMK 10. Maddeye göre özel yetkili)
ŞÜPHELİLER: Taraf gazetesi sorumluları, muhabir Mehmet Baransu, gazeteci Emre Uslu, soruşturma ve inceleme sonucunda tespit edilecek diğer kişiler.
MÜŞTEKİ: İmdat GEYVE, SAKARYA-GEYVE, Tel:..
SUÇLAR: Türkiye’de kaos çıkarmak, anayasal düzeni değiştirmeye teşebbüs etmek ve edenlere yardım etmek, yasama yürütme ve yargının faaliyetlerini engellemek, hukuka ve kanunlara alenen uymamak ve uymamayı teşvik etmek, halkı kin nefret ve düşmanlığa sevk etmek, çıkar amaçlı organize suç örgütü kurmak yönetmek ve üye olmak, kaosa sebep olmak, insanları korkutmak, ekonomik ve toplumsal krizlere sebebiyet vermek, insanlığa karşı işlenen suçlardan (TCK 77.madde) ayrıca topluma karşı baskı, travma işkence yapmak. TCK 327., 328., 329. ve 336. Madde, görevi kötüye kullanmak,
İZAH: Dershane ve ardından MGK belgesi tartışmalarında medyaya yansıyan belge ve bilgiler, yargı ve özellikle emniyet istihbarat içindeki bir illegal yapılanmanın devletin imkanlarını kullanarak meşru yollarla seçilmiş hükümeti yıpratmak ve devirmek için yasadışı faaliyette bulunduğu şüphesini güçlendirmiş bulunmaktadır. Son yıllarda çok çeşitli şekillerde ortaya çıkan bu şüphe son tartışmalarda iyice güçlenmiş bulunmaktadır. Meşru yollarla seçilmiş anayasal bir hükümete karşı meşru yollarla muhalefet etmenin suç oluşturmadığı izahtan varestedir. Ancak devlet imkanlarını gizli ve yasadışı yöntem ve oluşumlarla kullanarak hükümete karşı bir mücadele yürütmek asla kabul edilemeyecek bir faaliyet çeşididir. Bu faaliyetin gerçekleştiğini gösteren somut bulgular son günlerde yoğun şekilde ortaya çıkmış bulunmaktadır. Öyle ki, yasal bir MGK belgesi dahi açıklanması yasak olmasına karşın eklenen yorumlarla çarpıtılarak kamuoyuna verilmekte, olmayan şeyler olmuş gibi gösterilmektedir. Doğrusu ortaya konulduğu halde düzeltme ve özür yoluna gidilmeden bir başka çarpıtma haberin yayınına geçilmekte, bu yolla kamuoyunda tedirginlik ve kaos oluşturulmaktadır.
Bu suç duyurusuna konu olan emniyet ve yargı içindeki illegal oluşumun, Taraf gazetesine sürekli belge servisi yaptığı şüphesi söz konusudur. Bu kurum ve sorumlu kişilerin, bu yapılanma tarafından tetikçi olarak örtülü operasyonlarda kullanıldığı şüphesi söz konusudur. Taraf'ta yayınlanan belgeler ve gazeteci Mehmet Baransu'nun sürekli gizli belgelere ulaşıyor olması onun bu yapılanmayla bağlantılı olduğu şüphesini doğuruyor. Bu şüpheye göre, yargı ve özellikle emniyet istihbarat içindeki bu yapılanma bu gazetecilere sürekli belge servisi yapmaktadır. Yani bu kişiler bu yapılanma tarafından tetikçi olarak örtülü operasyonlarda kullanılmaktadır.
Bu suç duyurusuna konu olan diğer bir husus ise, bu yapılanmanın bahsi geçen gazete ve gazetecilerle bağlantılı olduğu şüphesidir.
Şüpheleri güçlendiren bir bulgu, Taraf gazetesinde çalışan "Mehmet Baransu-Emre Uslu" ikilisinden diğeri olan Uslu'nun eski emniyet kökenli bir kişi olmasıdır. Bu kişilerin yazıları ve yayınladıkları belgeler dikkatle incelendiğinde özellikle emniyet içerisindeki bu yapılanmadan bilgi aldıkları şüphesi söz konusu olmaktadır.
Bunun normal bir gazetecilik faaliyetini aştığı, operasyonel amaçlı bir faaliyet yürütüldüğü düşünülmektedir. Son olarak Taraf'ta, yasal ve gizli bir resmi belgenin çarpıtılarak yayınlamasından anlaşıldığı gibi, yayıncılık amacının kamuoyu aleyhindeki yasadışı faaliyetleri ortaya çıkarmak olmadığı, amacın toplumda kaos ve çatışmaya yol açmak olduğu izlenimi doğmaktadır.
Şüpheleri güçlendiren diğer bir bulgu, verilen haberlerin çarpıtma ve yalan içerikli olmasıdır. Doğruluğu basit bir gazetecilik faaliyetiyle bile ortaya çıkarılabilecek iddialar belge eşliğinde kamuoyuna yansıtılmaktadır. Kaldı ki, Taraf'ın "2004 MGK Belgesi" haberindeki iddiaların doğru olmadığı somut şekilde hemen ortaya konulmuştur.
Önce o haberi kısaca belirtecek olursak; 28 Kasım 2013 tarihinde Taraf gazetesinde Mehmet Baransu imzasıyla "Gülen'i bitirme kararı 2004'te MGK'da alındı" başlıklı bir haber yayınlanmıştır. Http://www.taraf.com.tr/haber/gulen-i-bitirme-karari-2004-te-mgk-da-alindi.htm linkinden de ulaşılabilecek habere göre; Milli Güvenlik Kurulu'nun, 2004 yılı Ağustos ayında yaptığı toplantıda, "Fethullah Gülen grubunun faaliyetlerine karşı alınması gereken tedbirler" başlığıyla, "Cemaate karşı bir eylem planı hazırlanması" tavsiye kararı olarak hükümete bildirilmiş.
Bu haberde ve devam eden günlerde verilen haberlerde, hükümetin de 2004 yılındaki bu tavsiye kararının hemen ardından gereğini yerine getirmek üzere çalışmalara başladığı iddia edilmektedir. Yani hükümet Fethullah Gülen cemaatinin devlet içindeki etkinliğini kısıtlamak ve yok etmek için bu tarihten itibaren MGK kararı doğrultusunda faaliyete geçmiştir. Haberlerdeki iddia konusu budur.
Kamuoyundaki yaygın kanaate göre Taraf'taki bu haber dershane tartışmaları üzerine yayınlanmış bulunmaktadır. Ancak haberde yer verilen MGK kararlarında dershaneler hakkında herhangi bir düzenleme tavsiyesinde bulunulmadığı da dikkati çekmektedir. Habere göre, Gülen okulları ve cemaat evlerinden bahsedilen MGK kararlarında ‘tasfiye’nin merkezine de bu iki oluşumun oturtulduğu iddia edilmektedir.
Baransu, haberinde iddiasına destek olarak, bu iddiaların gazeteci Alper Görmüş tarafından 24 Şubat 2012’de yine Taraf’ta yazıldığını da hatırlatmaktadır. Baransu, haberinde Görmüş'ün, “Özden Örnek ‘Bilmem ne işe yarayacak’ diyor ama, MİT’in MGK kararına dayanarak o günden beri bir çalışma yapmadığını bugün kim güvenle öne sürebilir?” şeklindeki cümlesini iddiasına delil olarak vermektedir. (http://www.taraf.com.tr/alper-gormus/makale-mgk-karari-2004-cemaat-in-takibine.htm)
Tekraren; haberde, Fethullah Gülen cemaatini bitirme kararının 2004'te Necdet Sezer'in cumhurbaşkanlığı döneminden beri uygulamaya konulduğu iddia edilmekte, hükümet suçlanmaktadır. Haberlerdeki iddia konusu budur.
Hükümet yetkililerinin aksi yöndeki açıklamalarına ve geçtiğimiz günlerde 97 Sivil Toplum Kuruluş adına gazetelere verilen ilanlarda yayınlanan bildiriden de anlaşıldığı gibi (http://www.kontrgerilla.com/mansetgoster.asp?haber_no=5718) kamuoyunun önemli bir kısmının aksi yöndeki görüşlerine karşın Taraf gazetesi aynı yöndeki yayınlarını ısrarla sürdürmekte, toplumda kaosa neden olacak şekilde çarpıtma haber yapmaktadır.
Israrlı yayınlara bir örnek olarak, yine Taraf gazetesinde ve yine Mehmet Baransu imzasıyla, 2 Aralık 2013 tarihinde "Hükümete ters düşen cemaatler fişleniyor" başlıklı bir başka haber yayınlanmıştır. (http://www.taraf.com.tr/haber/hukumete-ters-dusen-cemaatler-fisleniyor.htm)
Bu haberde, 2004'teki o MGK kararına bağlı olarak bazı fişlemelerin yapıldığı iddia edilmiştir. Haberde Baransu, son üç yılda da bu fişlemelerin devam ettiğini iddia etmektedir.
Bu haberle bağlantılı olarak yine Taraf gazetesinde 5 Aralık 2013 tarihinde Emre Uslu imzasıyla ve "Ne sızdırması! Fişlemeleri Başbakanlığa bildirdiler" başlığıyla bir başka haber yayınlanmıştır. (http://www.taraf.com.tr/haber/ne-sizdirmasi-fislemeleri-basbakanliga.htm)
İlginçtir ki, 5 Aralık tarihli bu haberdeki iddiaların doğru olmadığı, iki gün önce 3 Aralık 2013 tarihinde Akit gazetesinde Ali Karahasanoğlu imzasıyla çıkan bir yazıdan anlaşılmaktadır. (http://www.yeniakit.com.tr/fisleme-mufterilerine-hodri-meydan-makale,3874.html)
Görüldüğü gibi basit bir gazetecilik faaliyetiyle bile ulaşılabilecek bilgiler, bir gazeteci olan Emre Uslu tarafından Taraf'ta iki gün sonra çarpıtılarak kamuoyuna aktarılmaktadır. Bu da, çarpıtma yayın faaliyetinin ısrarla sürdürülmeye çalışıldığını gösteren bir örnektir.
Yayıncılık faaliyetinin ötesine geçildiğini ispatlayan bir başka örnek de, Baransu'nun 28 Kasım 2013 tarihli ilk haberine delil diye yazısını koyduğu eski Taraf yazarı Alper Görmüş'ün iddiaları yalanlamasıdır. Alper Görmüş’ün, Türkiye gazetesinde 30.11.2013, 01.12.2013 ve 02.12.2013 tarihli peş peşe üç yazısında iddiaları yalanlamış olmasına karşın sorumluların özür dilemek bir yana iddialarını ısrarla sürdürmeye ve olayları çarpıtarak kamuoyunda kafa karışıklığı oluşturmaya çalıştıkları açıktır.
Bu konuda bir başka somut bulguyu da, Taraf'ın eski yazarlarından Yıldıray Oğur'un şu sözleri teşkil etmektedir: (http://www.turkiyegazetesi.com.tr/yildiray-ogur/577076.aspx)
"Başladığımız işi bitirelim. Yeni Taraf’ın (Eskisinin ve hakikisinin hatırasına hürmetten…) en çok Ergenekon ve Balyoz sanıklarını heyecanlandıran bavuldan çıkan belgeleri çarpıtarak, anakronik bir şekilde kullanarak kurduğu “AK Parti 2004’ten beri Gülen cemaatini bitirmeye çalışıyor” hikâyesinin yapı sökümünü yapmıştık. Ekranlarını yeni açanlar için tekrarlayalım: İlk belge 2004 MGK’sında Gülen cemaatine karşı bir tavsiye kararının altında Başbakan’ın imzası olmasıydı. O yıllarda haberleri izleyecek yaşta olan herkesin sebebini anlayabildiği o belge üzerine iktidar cephesinden gelen “kesinlikle uygulamaya geçmedi” sesleri üzerine bu kez “Hayır, yalan söylüyorsunuz, uygulamaya geçti” belgeleri geldi. Taraf’ın 2004 MGK’sından sonra uygulandığını söylediği belgelerden biri 2000 tarihli bir 28 Şubat belgesi çıktı. Haberde hakkında hiçbir bilgi verilmeden cemaate karşı çalıştığı söylenen Başbakanlık Uygulamayı Takip Koordinasyon Kurulu da 28 Şubat sürecinde 1998’de kurulmuş 2010’da da AK Parti hükümeti tarafından kaldırılmıştı. Taraf’ın Gülen cemaatine karşı MGK kararından sonra uygulandığını söylediği 2004 ve 2005 tarihli iki ek plandan 2004’teki tam aksine 2000’deki irtica planından cemaatleri çıkaran, irticanın sınırlarını silahlı ve radikal örgütlerle sınırlayan biri ek plandı. 2005 tarihli olan ise yurt dışındaki Türklere dini eğitim vermek amaçlı, cemaatle alakasız başka bir plan. Belgeleri tezine göre çarpıtıp bağlamından kopardığı ortaya çıkan Yeni Taraf bu arada ne yaptı peki? Yenilen futbolculardan gelen "önümüzdeki maçlara bakıyoruz" açıklamaları gibi “Peki bunları açıklayın bakalım” diyerek yeni belgeler yayınladı. Tamam onlara bir şey demek lazım tabii. Ama önce sizin çarpıttığınız, bağlamından kopardığınız, hikâyenizi desteklemek için kesip biçtiğiniz o belgelerle ilgili bir şey demeniz gerekmez mi? Mesela “yanıldık?” Yine böyle bir belge fetişizmine kapılıp NTV’ye helikopter düşürünce manşetten özür dileyen eski ve gerçek Taraf gibi. “Peki bunlara ne diyeceksiniz” diye meydan okunan (Tabii bu “Peki” ile eski haberlerdeki yanılgı da ifade edilmiş oluyor herhalde) 2004’te Başbakan imzalı MGK’nın Gülen cemaatine tavsiye kararına dayandırılan fişleme haberlerine bakalım."
Yıldıray Oğur'un yazısının devamında Taraf'ın son günlerde sürekli çarpıtma haber yaptığına dair diğer örnekler de yer almaktadır.
Bu konuda bir başka örnek, yine Taraf yazarı olan Hayko Bağdat'ın köşe yazısında, iktidar kanadından kendisine ulaşan bir kaynağa dayanarak aktardığı satırlar teşkil etmektedir. (http://www.taraf.com.tr/hayko-bagdat/makale-ilk-cevap-iktidar-kanadindan.htm)(http://www.gazeteciler.com/medya-kosesi/ahmet-hakanin-tutuklanmasini-basbakan-engelledi-72399h.html) Her ne kadar yazısının diğer bölümünde Hayko Bağdat, "Ne olduğunu anlamak için sorulan soruları polisiye tedbirlerle bastırmaya çalışıyor. Oysa bizler cevap arıyoruz." diyerek Taraf'ın yaptığı yayınlara karşı hükümet kanadından ve kamuoyundan gelen tepkileri eleştiriyor olsa da bunun böyle olmadığı, olayın soru sormak olmadığı yine eski bir taraf yazarı olan Yıldıray Oğur tarafından da yukarıda net şekilde ortaya konulmuştur. Buna rağmen Taraf, özür ve düzeltme yoluna gitmek yerine iddialarını ısrarla sürdürmeye devam etmektedir.
Bu konuda bir başka çarpıcı örnek de, geçtiğimiz günlerde Sakarya Cumhuriyet Başsavcılığı’na Taraf gazetesi ve bahsi geçen gazeteciler hakkında verilen suç duyurusu teşkil etmektedir. (http://www.kontrgerilla.com/mansetgoster.asp?haber_no=5727) Kısmen bu suç duyurusunda alıntıladığımız o suç duyurusunda da, yapılan haberlerin çarpıtma olduğuna ve Taraf'ın bunların doğruluğu ortaya çıktıktan sonra bile ısrarla yayınlamaya çalıştığına dair somut başka bulgular ortaya konulmuştur.
İşte bu şekilde toplumda tartışmaya ve kaosa neden olan o iddiaların doğru olmadığı medyada hemen ortaya konulduğu halde Taraf'ın ısrarla yayınlarını sürdürmesi düşündürücüdür. Bu da yapılan haberlerin doğruluğuyla ilgilenilmediğini, kamuoyunun birbirine karşı kışkırtılmasına ve kaosa, hükümetin seçim öncesinde devlet içindeki bir yapılanma ve devlet imkanlarının kullanılarak yıpratılmasına ve düşürülmesine yönelik yayın yapıldığının bir göstergesi olduğu anlaşılmaktadır.
Tekraren; yukarıda verilen ve verilebilecek diğer bir çok örnek ve somut bulgudan da anlaşılacağı gibi, devlet -emniyet ve yargı- içindeki bir yapılanma kullanılarak yayın yoluyla hükümete ve topluma karşı bir operasyon yürütülmekte olduğu şüphesi bulunmaktadır. Bu algının kamuoyuna da yerleşmiş olduğu, tüm medyadaki köşe yazısı ve haberlerde yapılacak bir gözlemle tespit edilebilir.
-Bavul şantajı-
Bu şüpheyi güçlendiren bir diğer önemli bulgu daha bulunmaktadır. Bu da, ilk haberi yayınlayan Mehmet Baransu'nun, hemen ardından gelen tepkiler üzerine twitter hesabından bir tweet atarak, "Daha evdeki bavulu açmadım. Bu klasörde olan belgeydi" diyerek hükümete ve onu seçen kamuoyu kesimlerine tehdit ve şantaj yöneltmesidir. Bu yolla kamuoyunda hükümet büyük bir zan altında bırakılmakta, toplumda kaosa sebep olunmaktadır. Sakarya Cumhuriyet Başsavcılığına verildiği ileri sürülen suç duyurusunda da vurgulanan şu cümleye dikkat çekmek istiyoruz: "Yasadışı ve karanlık gizli işler içerisinde olanlar tehdit ve şantaja, olmayanlar ise yasalara müracaat ederler. Bu nedenle biz savcılık makamına müracaat etmiş bulunmaktayız." Bu cümlede de belirtildiği gibi biz de savcılık makamına müracaat ederek, savcılığın kamu adına, varlığı somut bulgularla ortaya konulmuş olan bu yapılanmayı ortaya çıkarmak için bir inceleme başlatmasını, delillerin tespit edilmesi durumunda da soruşturma ve kovuşturmaya geçilerek sorumluların cezalandırılmasını talep ederiz.
-Cemaat de bu yapılanmadan rahatsız-
Kamuoyunda yerleşen algıya göre, geçmişte meşru hükümete karşı tıpkı bir muhalefet partisi gibi siyaset yapan Danıştay ve Yargıtay'ın yerine bugün emniyet ve yargı içindeki bu yapılanma geçmiş, siyasi sonuçlara yol açacak örtülü faaliyetlerle muhalefet yapmaya ve hükümeti yıpratmaya çalışmaktadır. Yine kamuoyunda yerleşen diğer bir algıya göre de bahsi geçen yazarlar ve yapılanma Fethullah Gülen cemaati adına hareket ediyormuş gibi algılanmaktadır. Bu algıdan cemaat kesimlerinin de rahatsızlık duyduğu somut bulgular ışığında söylenebilir. Bu da aslında bu yapılanmanın varlığı şüphesini ve bu yapının dini duyguları, cemaati ve dershane tartışmalarını manivela olarak kullanarak toplumda iç çatışma ve kaos oluşturmaya çalıştığı, seçilmiş meşru hükümete karşı devletin makamlarını ve imkanlarını kullanarak ve açıklanması yasak olan gizli belgeleri çarpık bilgilerin eklenmesiyle yayınlayarak yıpratmaya çalıştığı şüphesini güçlendiren diğer bir bulguyu oluşturmaktadır.
-Hanefi Avcı'nın ifadesine başvurulmalı-
Emniyet ve yargı içinde bir yapılanmanın olduğuna yönelik eski Edirne Emniyet Müdürü Hanefi Avcı'nın da geçtiğimiz yıllarda gündeme gelen iddiaları vardı. Devrimci Karargah davasından hüküm giyen, halen Odatv davasında da tutuklu olarak yargılanan Hanefi Avcı, yazmış olduğu "Haliç’te Yaşayan Simonlar" başlıklı kitabında bu konuyla ilgili iddialara yer vermektedir. Ancak bu suç duyurusuna konu olan "yayın yoluyla kaos çıkarma" faaliyetine dair kitapta, burada özel olarak bahsetmeye değer ilginç bir bölüm var. Kitabın 586'ncı sayfasında hükümet yetkililerine uyarı mahiyetinde olarak Avcı'nın şu sözleri, yaşananlarla adeta birebir örtüşmektedir:
"Bugün bu olaylara mani olma makamında olmasına rağmen yeterince müdahil olmayanlar şunu bilmelidirler ki kendileri hakkında da şu an cemaat tarafından arşivlenen bilgiler bir gün aynı şekilde basına servis edilecektir."
Avcı'nın, bu suç duyurusuna esas olan şüpheler hakkında somut bilgilere sahip olduğu anlaşılmaktadır. Bu nedenle, savcılık makamınızca başlatılacak bir inceleme ve soruşturmada bu ve kitabındaki diğer önemli iddiaları dile getiren eski Edirne Emniyet Müdürü Hanefi Avcı'nın ifadesine başvurulması da kanaatimizce faydalı olacaktır.
-7 Şubat 2012 MİT krizi-
Aslında bu suç duyurusuna konu olan Taraf gazetesi yayınlarında devlet -emniyet ve yargı- içindeki bir yapılanma kullanılarak "emniyet ve yayın" yoluyla hükümete ve topluma karşı bir operasyon yürütülmekte olduğu şüphesinin bir benzeri daha önce, 7 Şubat 2012 tarihinde meydana gelen 5 MİT yetkilisinin gözaltına alınması girişiminde ortaya çıkmıştı. O olayda da yine devlet -emniyet ve yargı- içindeki muhtemelen aynı olan o yapılanma kullanılarak "yargı ve yayın" yoluyla hükümete ve topluma karşı bir operasyon yürütüldüğü şüphesi söz konusu olmuştu. O olayda da aynı şüpheyi güçlendiren çok sayıda bulgu ortaya çıkmış bulunmaktadır. Bu itibarla 7 Şubat 2012 MİT krizi olayının da aynı yapılanmanın işi olabileceği olasılığı açısından bu suç duyurusu kapsamına alınması kanaatimizce faydalı olacaktır.
-Yapılanma, seçimlere doğru yeni manipülasyonlar gerçekleştirebilir-
Kamuoyunda yerleşen ve bu suç duyurusunda somut bulgularla ortaya konulmaya çalışılan algıya göre bu yapılanma, yalan ve çarpıtma haberlerle ve devletin imkan ve makamlarını da kullanarak kamuoyunu yerel seçimlerin öncesinde manipüle etmeye çalışmaktadır. Bu algı, medyadaki tartışmalara sıklıkla yansımaktadır.
Yapılanma, haberlerdeki iddiaların doğrusu ortaya çıktıktan sonra bile, özür ve düzeltme yoluna gitmeden başka benzer iddialar ileri sürülerek ısrarlı bir yayıncılık faaliyeti yürütmektedir. Yine medyadaki haberlere yansıdığı şekliyle bu yapılanmanın seçimlere doğru kamuoyunu manipüle etme amacıyla yeni faaliyetlerde bulunacağı ileri sürülmektedir. Taraf yazarı Mehmet Baransu’nun “daha bavulu açmadım..” şeklindeki tweet mesajı da bu şantaj ve tehditle örtüşmektedir. Bu açıdan bu yapılanmanın, her an meydana gelmesi beklenebilecek muhtemel sıradışı ve kamuoyuna yönelik manipülasyonların önlenmesi amacıyla soruşturulmasının da elzem olduğu izahtan varestedir.
DELİLLER: Tüm yasal deliller, tanıklar, bilahare tarafımızca dosyaya sunulacak diğer deliller ile aşağıda verilen ilgili haberler:
http://www.zaman.com.tr/ekrem-dumanli/hesap-vermek_1226314.html
http://www.gazeteciler.com/medya-kosesi/cemaatin-rahatsiz-oldugu-3-yazar-45929h.html
http://arsivlemesemolmazdi.blogspot.com/2013/08/cevdet-akbay-cok-bilen-emre-usluyu.html
http://arsivlemesemolmazdi.blogspot.com/2013/08/etyen-mahcupyan-mit-krizi-daha-once.html
http://arsivlemesemolmazdi.blogspot.com/2013/07/gezi-park-kalksmasnin-ds-baglantlar.html
http://arsivlemesemolmazdi.blogspot.com/2013/12/dosya-fidanda-ergun-diler.html
http://www.kontrgerilla.com/mansetgoster.asp?haber_no=5727
http://yenisafak.com.tr/yazarlar/CemKucuk/emniyet-yargi-cuntasinin-ortulu-faaliyetleri/43446
http://www.turkiyegazetesi.com.tr/yildiray-ogur/577076.aspx
http://analizmerkezi.com/haber/fethullah-gulen-tehdit-etmesin-hesap-versin-34823.html
http://analizmerkezi.com/haber/seks-kasetleri-sebekesi-ekrem-dumanli-himayesinde-34884.html
Kitap: Hanefi Avcı, Haliç'te Yaşayan Simonlar, Angora Yayıncılık, Yayın Yılı: 2010, 608 sayfa, ISBN:9752870758 (http://www.kitapyurdu.com/kitap/default.asp?id=566606)
"Gülen'i bitirme kararı 2004'te MGK'da alındı", 28.11.2013
http://www.taraf.com.tr/haber/gulen-i-bitirme-karari-2004-te-mgk-da-alindi.htm
'MGK 2004’te ‘Cemaat’i takip’ kararı alıyor", 24.02.2012
http://www.taraf.com.tr/alper-gormus/makale-mgk-karari-2004-cemaat-in-takibine.htm
"134 STK´dan tepki", 05.12.2013
http://www.kontrgerilla.com/mansetgoster.asp?haber_no=5718
"Hükümete ters düşen cemaatler fişleniyor", 02.12.2013
http://www.taraf.com.tr/haber/hukumete-ters-dusen-cemaatler-fisleniyor.htm
"Ne sızdırması! Fişlemeleri Başbakanlığa bildirdiler", 05.12.2013
http://www.taraf.com.tr/haber/ne-sizdirmasi-fislemeleri-basbakanliga.htm
"Fişleme müfterilerine hodri meydan!", 03.12.2013
http://www.yeniakit.com.tr/fisleme-mufterilerine-hodri-meydan-makale,3874.html
"MGK’nın 2004’teki ‘Cemaat’ kararının anlamı -1-", 30.11.2013
http://www.turkiyegazetesi.com.tr/alper-gormus/577016.aspx
"MGK’nın 2004’teki ‘Cemaat’ kararının anlamı -2-", 01.12.2013
http://www.turkiyegazetesi.com.tr/alper-gormus/577029.aspx
"MGK’nın 2004’teki ‘Cemaat’ kararının anlamı -3-", 02.12.2013
http://www.turkiyegazetesi.com.tr/alper-gormus/577067.aspx
NETİCE-İ TALEP: Yukarıda delilleriyle gösterildiği gibi; yargı ve özellikle emniyet istihbarat içinde birbiriyle bağlantılı olan illegal bir yapılanmanın devletin makamlarını ve imkanlarını illegal şekilde kullanarak meşru yollarla seçilmiş hükümeti yıpratmak ve devirmek için yasadışı faaliyette bulunduğu şüphesi söz konusudur.
Taraf gazetesi sorumluları ile Mehmet Baransu ve Emre Uslu’nun, ve bağlantılı oldukları şüphesi bulunan emniyet ve yargı içindeki illegal bir oluşumun; yalan ve çarpıtma haberler yaparak yayın yoluyla kamuoyunu yanıltmaya çalışmak, dini duyguları cemaati ve dershane tartışmalarını manivela olarak kullanarak toplumda iç çatışma ve kaos oluşturmaya çalışmak, seçilmiş meşru hükümete karşı devletin makamlarını ve imkanlarını illegal şekilde kullanarak ve açıklanması yasak olan gizli belgeleri çarpık bilgilerin eklenmesiyle yayınlayarak yıpratmaya çalışmak, Türkiye’de kaos çıkarmak, halkı kin nefret ve düşmanlığa sevketmek, anayasal düzeni değiştirmeye teşebbüs etmek ve edenlere yardım etmek, yasama yürütme ve yargının faaliyetlerini engellemek, Hükümete ve onun nezdinde onu seçen kamuoyu kesimlerine tehdit ve şantaj yöneltmek, hukuka ve kanunlara alenen uymamak ve uymamayı teşvik etmek, çıkar amaçlı organize suç örgütü kurmak yönetmek ve üye olmak, kaosa sebep olmak, insanları korkutmak, ekonomik ve toplumsal krizlere sebebiyet vermek, insanlığa karşı işlenen suçlardan (TCK 77.madde) olan topluma karşı baskı, travma işkence yapmak, TCK 327., 328., 329. ve 336. 216. Madde, görevi kötüye kullanmak suçlarını işlediği kanaatindeyiz.
7 Şubat 2012 tarihinde meydana gelen 5 MİT yetkilisinin gözaltına alınması girişiminin de bu suç duyurusuna konu olan aynı yapılanmanın daha önceki bir faaliyeti olduğu şüphesi söz konusudur.
Kanaatimizce yasadışı iş çevirenler yalana, tehdit ve şantaja, yasaya saygılı olanlar ise yasalara müracaat ederler. Bu nedenle biz bu suç duyurusunu yapmış, kamuoyunun temsilcisi olan savcılık makamına müracaat ederek bizim adımıza somut bulgularla ortaya konulmuş olan bu şüphe ve suçları soruşturmasını beklemekteyiz.
Bahsi geçen şüphelerin aydınlatılmasını, yapılanmanın ve o yapılanmada yer alan şüphelilerin tespit edilmesini, bu kişilerin belirtilen suçlar ve tespit edilebilecek diğer suçlardan ve bu suçlara uygun yasa maddelerinden soruşturulmasını, yargılanmasını ve cezalandırılmasını arz ve talep ederiz.
18.12.2013
İmdat Geyve, Sakarya Adalet ve Vicdan Platformu
Evrak Kayıt no: 2013/822 Savcı Ümit Bey’e elden teslim edildi. UYAP’a kaydedildi.
ADALET PLATFORMU: SUÇ DUYURUSUNUN ÖRTBAS EDİLMESİNE SESSİZ KALMAYIZ
Adalet Platformu'nun suç duyurusu aynen bu şekilde. Görüldüğü gibi Sivil Toplum Kuruluş Adalet Platformu, son günlerde yoğun şekilde tartışılan ve somut iddia ve isimleri barındıran bu gizli yapılanmanın ortaya çıkarılması talebiyle, çok sayıdaki somut bulgu ışığında savcılığa suç duyurusunda bulunmuş oldu. Kayıtlara da geçen suç duyurusunda 7 Şubat 2012 MİT krizi konusu da yer alıyor. Deliller kısmında ilginç bilgilere dair linkler verilmiş. Ancak bu linklere son bir kaç günde yayınlanan yeni haber ve gelişmelerin eklenebileceği de söylenebilir.
Yargı içindeki bir yasadışı gizli cunta yapılanmasının yargı tarafından araştırılmasını talep eden bu suç duyurusuna yargı makamlarının nasıl tavır göstereceği de merak konusu oldu. Adalet Platformu yetkilileri, suç duyurusunun akıbetinin medyanın da yardımıyla yakından takip edileceğini ve hasıraltı edilmesine izin verilmeyeceğini açıkladı.
(Abdullah Harun / kontrgerilla.com)
(18 Aralık 2013, 16:58)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: