28 Şubat davasında 39. duruşma başladı. Duruşmaya, tutuksuz sanıkların savunmalarıyla devam ediliyor. Duruşmada savunmasını yapan tutuksuz sanık emekli hakim albay Orhan Nalcıoğlu'ya hakimlerden birinin yönelttiği soru çarpıcıydı. Çapraz sorguda, BÇG adı altında yapılan toplantılara katıldığını itiraf eden Nalcıoğlu'na üye hakim Süleyman Köksaldı, 'Toplantıların amacı neydi?' sorusunu yöneltti. Nalcıoğlu'nun, 'Tam olarak bilmiyorum' cevabını vermesi üzerine Köksaldı, 'Bilmediğiniz toplantıda adli müşavir olarak nasıl görüş sunuyorsunuz?' dedi.
27.11.2013 12:57 28 Şubat darbe sürecine ilişkin 5'i tutuklu 103 sanığın 'Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti'ni cebren devirmeye, düşürmeye iştirak' suçundan müebbet hapis cezası talebiyle Ankara 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nde yargılandığı davanın 39. duruşması başladı.
Duruşmaya tutuklu ve tutuksuz sanıklar, müştekiler ve tarafların avukatları katılıyor. Dönemin Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İsmail Hakkı Karadayı, bu duruşmaya da katılmadı.
Duruşmanın başında üye Hakim Süleyman Köksaldı, sanıkların yoklamasını aldı.
SANIK SERDAR ÇELEBİ'NİN SAVUNMASI
Duruşmada daha sonra sanıkların savunmasının alınmasına geçildi. İlk olarak, dün savunmasını tamamlayan tutuksuz sanık emekli Kıdemli Albay Serdar Çelebi’nin çapraz sorgusu yapıldı.
Üye Hakim Hakan Oruç'un, "BÇG, Genelkurmay Başkanlığı bünyesinde kurulan bir yapı. Genelkurmay, BÇG çalışmalarıyla ilgili belgeleri, sorumlu olduğu Başbakanlık'a göndermemiş. Bunları paylaşması gerekmez miydi?" sorusuna Çelebi, "Başbakanlık Askeri Başdanışmanları anlaşılan anlamda bir danışmanlık görevi yapmıyor. Başbakanlıktan bir soru sorulursa başdanışman vasıtasıyla Genelkurmay'dan o bilgiler alınıyor. Temasların büyük çoğunluğu askeri başdanışmanlık aracılığıyla değil, bire bir yapılıyordu" cevabını verdi.
Müşteki avukatı Emrullah Beytar'ın, "BÇG, Başbakanlık'a, yaptığı çalışmalarla ilgili bilgileri vermiyor. Siz askeri danışmansınız, bu yapılanmadan bilginiz varmıydı?" sorusu üzerine Çelebi, "Ben BÇG'yi ilk defa televizyonda, haberlerden duydum. Böyle bir yapılanmadan haberim yoktu. Başbakanlığın bilgilendirilmemesi gibi bir düşünceye katılmıyorum, Başbakanlık ilgili konularda bilgilendirildi" dedi.
Müşteki avukatı Yılmaz Bölükbaşı'nın, "28 Şubat sürecinde iş dünyanızda sıkıntılar yaşadığınızı ifade ettiniz. Bu olanları ben 28 Şubat süreciyle ilişkilendirdim, yanlışım var mı?" sorusuna Çelebi, "Yanlışınız var, benim kişisel yaşadığım sorunlardı. 28 Şubat'la, irticayla hiçbir alakası yok" yanıtını verdi.
Bölükbaşı'nın, "54. hükümeti iş başına getirdiğine inanılan anlayışa ve çevrelere, yani milli ve manevi değerlerle ilgili herkese ve herşeye irtica damgası vurularak, hiçbir iz bırakmadan 28 Şubat'ın gerçekleştirildiği yorumu var. Buna ne diyorsunuz?" sorusuna Çelebi, "Herşey emir komuta zinciri içinde, alenen, hukuka uygun şekilde yapılıyordu" karşılığını verdi.
-"İfademle, tutanak arasında farklılıklar var"-
Sanık emekli Orgeneral Çetin Doğan'ın, "İrticayla mücadeleyi takip ve kontrolle ilgili kurullar teşkil edildi Başbakanlık'ta. Genelkurmay Başkanlığı'ndan da bu kurulda daimi personel var. Bundan haberiniz var mıydı? Bunlara müdahil oldunuz mu? sorusunu Çelebi, "Mesut Yılmaz'ın Başbakanlığı döneminde bu kurulun faaliyette olduğunu biliyorum, gidip orada bilgi arz ediyorduk" diye yanıtladı.
Doğan'ın, "BÇG bilgi ihtiyaçları dökümanı, Deniz Kuvvetleri Komutanlığı tarafından yayımlanmımş bir evrak. Siz fişlemeler konusunda araştırma yapıldığını, bu konuların tartışıldığını duydunuz mu?" sorusu üzerine Çelebi, "Hayır, hiçbir bilgim olmadı. Tutuklanınca öğrendim" dedi.
Sanık emekli Albay Ruşen Bozkurt'un, "Sanık savcılık beyanında benim BÇG toplantılarına katıldığımı görmüş. Hangi toplantıya katılmışım, bunu söyleyebilir mi?" sorusuna Çelebi, "3 gündür uykusuzdum, ifademde yanlışlar var. Bozkurt, o toplantılara katılmıyordu" karşılığını verdi.
Serdar Çelebi, savcılıktaki ifadeleriyle, tutanağa geçirilenler arasında farklılıklar olduğunu savunarak, "Benim katıldığım toplantının ismi iç güvenlik değerlendirme toplantısıydı, BÇG toplantısı değil" dedi.
-Avukatın savunması-
Çelebi'nin sorgusunun tamamlanmasının ardından avukatı Müşteba Aydın, savunma yaptı. Müvekkilinin Genelkurmay Karargahında çalıştığı süreçte, 54. Hükümetin görevden ayrıldığını belirten Aydın, ortada olmayan bir hükümet için müvekkiline suç isnat edilemeyeceğini öne sürdü.
Müvekkilinin, BÇG telefon rehberi, giriş kartı gibi belgelerde isminin bulunmadığını savunan Aydın, gerçekleşmeyen bir suçun, siyasi ortam nedeniyle müvekkiline yüklenmesini kabul etmediğini belirtti.
Aydın, müvekkilinin beraatını istedi.
SANIK MUSTAFA BABACAN'IN SAVUNMASI
Duruşmada 28 Şubat sanığı emekli Yüzbaşı Mustafa Babacan da savunma yaptı. Babacan, savunmasında, 28 Şubat döneminde, Basın İnceleme ve Değerlendirme Şube Müdürlüğü görevinde bulunduğunu, işinin, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin (TSK) etki ve ilgi alanına giren konularda, gazete, televizyon ve ajanslardan bilgi derleyerek, üstlerine iletmek olduğunu söyledi.
"Yaptığım iş halen Genelkurmay Başkanlığı'nda yürütülmekte olup, suç teşkil eden bir yanı yoktur" diyen Babacan, yargılanmasına neden olan belgelerde, rütbesinin dahi yanlış olduğunu ileri sürdü.
Batı Çalışma Grubu'nda (BÇG) görev almadığını, emir üzerine İç Güvenlik Harekat Daire Başkanlığı'nda yapılan toplantıya katıldığını belirten Babacan, "Görevimin basın incelemesi yapmak olduğu söylendi. Toplantıda BÇG'den bahsedilmedi. İşlerimin yoğun olması nedeniyle bu görevi kabul etmedim ve durumu üstüme bildirdim. Birdaha da o toplantıya katılmadım" dedi.
- "TRT spikerleriyle farkım yok"-
Savcılık ifadesinde, bazı sözlerinin tutanağa tam olarak geçirilmediğni savunan Babacan, şunları kaydetti: "İstanbul'da gözaltına alındığım sırada, konutumda yapılan aramada bayan görevlinin bulunmaması nedeniyle, eşime ait eşyaların bile erkek görevlilerce aranmasının üzüntüsü, uykusuzluk, yorgunluk nedeniyle bazı şeylerin tutanaklara tam olarak geçmediğini gördüm. Bunu savcıya söylediğimde o da yorgun olacak ki 'önemli olmadığını' söyledi.
Bu davada, iddianameyi okuyan TRT spikerleriyle benim aramda fark yok. Ben de gazete, televizyon ve ajansların yaptığı haberleri üstlerime sunmakla görevliydim. Hiçbir amirimden görevim dışında emir almadım. Benim görevim basın özetlerini hazırlamakla sınırlıdır."
-"Basınla temas halinde değildim"-
Savunmasını tamamlamasının ardından Babacan'ın sorgusuna geçildi.
Üye Hakim Hakan Oruç'un, "Savcılıktaki savunmanızda BÇG toplantılarına katıldığınızı söylemişsiniz, bir yanlışlık mı var?" sorusuna, Babacan, "Ben, BÇG olduğunu sonradan öğrendiğim, iç güvenlik harekat dairesi toplantısına bir kere katıldım" cevabını verdi.
Cumhuriyet Savcısı Kemal Çetin'in, "Genelkurmay Halkla İlişkiler Daire Başkanı Hüsnü Dağ'ın alt kadrosunda çalışıyordunuz. Bu dairenin bir kısım gazetecileri çağırarak, bazı haberler yaptırdığı iddiaları var, bu doğru mu?" sorusuna, Babacan, "Ben basın mensuplarıyla temas halinde değildim, benim görevim inceleme yapmak. Bir bilgim yok" karşılığını verdi.
Müşteki avukatı Yılmaz Bölükbaşı'nın, "İncelediğiniz haberlerden, Genelkurmay Adli Müşavirliğine gönderdiğiniz oldu mu?" sorusunu, Babacan, "Basın bültenlerini adli müşavirliklere de gönderdim" diye cevapladı.
-"Bazı haberler yalanlandı"-
Bölükbaşı'nın, "Askeriyede bir görev verildiği zaman o görevi kabul etmeme gibi birşey olamaz denilmişti, siz görevi nasıl kabul etmediniz?" sorusu üzerine Babacan, "Ben bu işi zaten yapıyordum, burada ayrıca yapmaya gerek olmadığını söyledim. Bu görevi kabul etmediğimde, başka bir daireye gönderselerdi giderdim, çünkü çok yorulmuştum" dedi.
Müşteki avukatı İsmail Aydos'un, "gazetelere tekzip gönderilip gönderilmediğini" sorduğu Babacan, kendisinin böyle bir yetkisinin bulunmadığını, bazı haberlerin Genelkurmay Başkanlığı'nca yalanlandığını hatırladığını söyledi.
Genelkurmay Başkanının onayı olmadan tekzip yapılamayacağını belirten Babacan, "O dönemde bilgisayar olmadığı için, basın açıklamaları farks yoluyla gönderilirdi. Şimdiki gibi değildi. Her habere, tekzip yapma gibi bir durum olmuyordu" dedi.
-"Emir verilirse, yapılır"-
Sanık emekli Orgeneral Çetin Doğan, "Kendisine doğrudan doğruya görev verildiğinde bunu yapmaması askerlikte söz konusu değil. Bu görevi yaptığınızdan dolayı mı kabul etmediniz? Buna karşılık, iç güvenlik dairesinin istediği bilgiler, hangi suretle verildi?" sorusunu yöneltti.
Bu soruya Babacan, "Şubemdeki görevim bu. Zaten 1994 yılından beri basın özetleri, diğer daire başkanlarına olduğu gibi, iç güvenlik harekat dairesine de günlük olarak gönderiliyor. Ben bu görevi kabul edemeyeceğimi, yoğun olduğumu daire başkanıma arz ettim. O da kabul etti" yanıtını verdi.
Babacan, "Bu görevi yapacaksın" emri verildiğinde, yapmaması gibi bir durumun söz konusu olamayacağını kaydetti.
Duruşmaya, ara verildi.
SANIK ORHAN NALCIOĞLU'NUN SAVUNMASI
Duruşmada savunmasını yapan bir başka sanık, tutuksuz yargılanan emekli hakim albay Orhan Nalcıoğlu oldu. 28 Şubat döneminde Genelkurmay Adli Müşavirliğinde hakim olarak görev yaptığını belirten Nalcıoğlu, Genelkurmay Başkanlığında yapılan bazı toplantılara, istek doğrultusunda adli müşavirlikten de görevlilerin katıldığını kadetti.
Kendisinin bu kapsamda bazı toplantılara katıldığını belirten Nalcıoğlu, toplantılara üye olarak katılmadığını, herhangi bir yetki yada sorumluluğunun bulunmadığını söyledi.
Batı Çalışma Grubu (BÇG) Kriz Masası Kurulu adlı belge hakkında hiçbir bilgisinin bulunmadığını savunan Nalcıoğlu, BÇG'nin çalışma şemasında adli müşavirliğin isminin bulunmadığını kaydetti.
Nalcıoğlu, "Genelkurmay Başkanlığı'nın çalışmalarında, hükümete karşı bir kast yok. Kişisel olarak yetki ve görev sınırlarıın aşılması, kendi çerçevesinde kişisel suç olarak değerlendirilmeli" dedi.
54. Hükümetin, kendi hür iradesiyle istifa ettiğini iddia eden Nalcıoğlu, hükümetin, 18 Haziran 1997 tarihli istifa dilekçesinde, cebir ve şiddetle istifaya zorlandığına dair birşeyin bulunmadığını savundu.
Nalcıoğlu, 28 Şubat döneminde, Genelkurmay Başkanlığınca yapılan 10 Nisan tarihli çalışmanın, anayasal kuruluşlarla, siyasi kurumlarla birlikte başlatılan tedbirler olduğunu ileri sürdü.
Görevi süresince meşruluk sınırlarının dışına çıkmadığını ifade eden Nalcıoğlu, meşru hükümeti devirmek gibi bir amacının olmadığını söyledi.
-"Bilgisizlikten hata olabilir"-
İfadesini tamamlamasının ardından Nalcıoğlu'nun sorgusuna geçildi. Üye Hakim Hakan Oruç, "BÇG belgelerinin oluşturulması sürecinde, size hukuki olup olmadığı konusunda bir fikir soruldu mu?" sorusuna Nalcıoğlu, belgelerde, paraf ve imzasının bulunmadığı cevabını verdi.
Müşteki avukatı Emrullah Beytar'ın, "Siz de Genelkurmay bünyesinde BÇG tarzı grupların oluşturulduğunu söylediniz. Genelkurmay tarihçesinde halkını A'dan Z'ye fişleyip bunu belirli yerlere sevk eden bir çalışma grubuna rastladınız mı hiç?" sorusunu, Nalcıoğlu, "Genelkurmay karargahına zaman zaman çok tecrübesiz kişiler de atanabiliyor ve yanlış işler yapılabiliyor. Kişileri fişlemek, takip etmek o zamanki kanuna göre kesinlikle görevi kötüye kullanmaktır. Bilgisizlikten bu tip hatalar olabilir. Ben bu şekilde sistemli, böyle bir çalışma yapılacağına aklım ermiyor" diye yanıtladı.
Cumhuriyet Savcısı Kemal Çetin'in, "BÇG belgeleri o dönemde size gösterildi mi ve mütalaa alındı mı?" sorusu üzerine Nalcıoğlu, "Asla, hiç mütalaa alınmadı. Benim böyle bir bilgi vermem söz konusu değil" dedi.
-"Toplantıların amacını bilmiyorum"-
Sanık emekli Orgeneral Çetin Doğan'ın, "BÇG adı altında yapılan toplantı neredeydi, mekanını bana söyleyebilir misiniz?" sorusuna Nalcıoğlu, "Küçük bir salondu, hatırlayamadım" cevabını verdi.
Doğan'ın, "Bu toplantılarda bulunduğu süre içinde, şahıslarla ilgili fişleme konularının gündeme geldiği herhangi bir tartışma ya da konuşma var mı?" sorusuna Nalcıoğlu, "Ben böyle birşey görmedim" yanıtını verdi.
HAKİMDEN SANIĞA ÇARPICI SORU
-'Amacını bilmediğiniz toplantıda adli müşavir olarak nasıl görüş sunuyorsunuz?'-
Üye hakim Süleyman Köksaldı'nın, "Bu toplantıların amacı neydi?" sorusu üzerine Nalcıoğlu, "Tam olarak bilmiyorum" cevabını verdi. Bunun üzerine Hakim Köksaldı, "Bilmediğiniz toplantıda adli müşavir olarak nasıl görüş sunuyorsunuz?" diyerek şaşkınlığını belirtti.
Özellikle adli müşavir makamındaki bir sanığın bir davada ve kritik bir konuda böyle kaçamak bir cevap vermesinin ve bunun hakim tarafından yakalanmasının davanın seyrini etkilemesi bekleniyor.
SANIK İSRAFİL AYDIN'IN SAVUNMASI
Duruşmada tutuksuz sanık emekli Albay İsrafil Aydın da savunma yaptı. Kara Kuvvetleri Komutanlığında 1997 yılında binbaşı rütbesinde "plan subayı" olarak görev yaptığını bildiren Aydın, görevlerinin arasında, irtica, yıkıcı ve bölücü faaliyetler ile iç güvenlikle ilgili konular bulunmadığını ifade etti.
28 Şubat döneminde Genelkurmay Başkanlığı Karargahında görevli olmadığını söyleyen Aydın, iddianamede, suçlamalara ilişkin kendisiyle ilgili hiçbir delilin bulunmadığını ileri sürdü.
Delil olarak kabul edilen, Batı Çalışma Grubu (BÇG) Kriz Masası Kurulu çizelgesinin gerçek olmadığını savunan Aydın, bilgisayar çıktısı şeklindeki bu çizelgenin doğruluğunun teyit edilemediğini vurguladı.
Söz konusu çizelgeye isminin, iradesi ve bilgisi dışında konulduğunu iddia eden Aydın, müşteki Tamer Tatar tarafından, soruşturmaya delil olarak sunulan CD'deki belgeleri kabul etmenin de mümkün olmadığını söyledi.
İddianamedeki iddiaları tek tek okuyarak cevaplayan Aydın, "İddianamede belirtilen suçun tarafımca işlenmesi mümkün değildir. Beraatime karar verilmesini arz ederim" dedi.
-Delillerin incelenmesi talebi-
Duruşmada söz alan Çetin Doğan'ın avukatı Hüseyin Ersöz, delillerin hukuka uygunluğu noktasında inceleme yapılmasını talep etti.
Sanıklar Serdar Çelebi ve Orhan Nalcıoğlu'nun duruşmalardan vareste tutulmasına karar veren mahkeme, duruşmayı yarın saat 10.00'a erteledi.
(27 Kasım 2013, 12:57)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:
Darbe kaydına tekzip talebi
Darbe kaydına suç duyurusu
28 Şubat davasında mahkeme heyeti ile ilgili tartışmalar
28 Şubat´a Balyoz etkisi
28 Şubat davası duruşmaları
Flaş!!! 28 Şubat davası açıldı
28 Şubat soruşturması manşetlerimiz
28 Şubat süreci manşetlerimiz
28 Şubat iddianamesinde arama yap